İslam dinine atılan iftira

İslami eğilimli siyasi akımlar ve terör örgütlerinin şiddeti iftirayı körükledi.

Paris'te düzenlenen ırkçılık ve faşizm karşıtı gösterilerde ‘İslamofobiyi durdurun’ yazılı pankart taşıyan göstericiler. (AFP)
Paris'te düzenlenen ırkçılık ve faşizm karşıtı gösterilerde ‘İslamofobiyi durdurun’ yazılı pankart taşıyan göstericiler. (AFP)
TT

İslam dinine atılan iftira

Paris'te düzenlenen ırkçılık ve faşizm karşıtı gösterilerde ‘İslamofobiyi durdurun’ yazılı pankart taşıyan göstericiler. (AFP)
Paris'te düzenlenen ırkçılık ve faşizm karşıtı gösterilerde ‘İslamofobiyi durdurun’ yazılı pankart taşıyan göstericiler. (AFP)

Mustafa el-Feki
Fransa yönetiminden son dönemde esen rüzgar, Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında İslam'a, bir dine, bir millete ve bireylere yönelik birbirinden farklı fikirler ve duygular uyandırdı.
İslam, Allah'ın üç İbrahimi dinin sahiplerine, insanlığa gönderilen önceki mesajların devamı olarak İslam Peygamberi Hz. Muhammed aracılığıyla gönderdiği son mesajını, yaratılışın ilahi benzersizliğinin anlamını, yarattıkları tarafından kendisine ibadet edilmesi ve adının övgüyle yüceltilmesi hakkının tasdikidir. Hz. Muhammed’in ilettiği bu son mesaj, ne renk ne de cinsiyet ayrımı yapılmaksızın tüm insanlığa hitap eder ve evrenseldir. Bu yüzden önce Asya ve Afrika kıtalarına, ardından da Avrupa Kıtası’nın bazı bölgelerine kadar yayıldı. Tüm dünyaya yayılması ise adeta bir yangın gibi güçlü ve hızlıydı.
Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmayan ülkelerde oluşan Müslüman toplulukların, özellikle son yıllarda ciddi acılar çekmesine yol açan bir takım sorunlar ortaya çıktı. Bazen İslami giyim tarzı ve özellikle peçe nedeniyle, bazen de namazdan oruca ve kurban kesimine kadar İslam dininin gereklerinden dolayı krizler yaşandı. Son 50 yılda İslam dinine atılan iftiralar ve yalan iddiaların yanı sıra basmakalıp genellemeler sonucu yanlış bir algı gelişti. Müslümanların ılımlı olan büyük çoğunluğu ile kendilerine İslam dinine nispet eden ancak ters düşen bir yol seçip şiddeti bir yöntem olarak benimseyen hariciler arasında ayrım yapılamaz oldu.

Herkes bunun bedelini ödemeye başladı
Böylece Müslümanların çoğunluğu, yeni bir fobi olarak ‘İslamofobi’ adı altında bu onurlu dine ve dünyanın dört bir yanında bu dine inanlara yönelik işlenen suçlar ve ihlaller çerçevesinde tüm olumsuz sonuçların yaşandığı yüksek bir bedel ödemeye başladılar. İslam dinine adil olarak davranan ve ona değer veren uluslararası arenada tanınmış şahsiyetler ve güzel yazılar varken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un şok edici sözleri, yukarıda bahsettiğimiz ayrımı yapamayanlar arasında yanlış algı sahipleri için bir model oldu. Örneğin, 1990'ların başlarında İngiltere Veliaht Prensi Prens Charles Oxford Üniversitesi'nde İslam dini hakkında sarf ettiği samimi sözlerle, sağlam argümanlarla ve doğru örneklerle İslam dinine adil bir şekilde davrandığı tarihi dersi hatırlıyorum. Sanırım aynı sözleri on yılı aşkın bir süre sonra Ezher'in verdiği yemekte de tekrarladı.
Kurulduğu ilk yıllarda dekanlık görevini üstlenme şerefine nail olduğum Mısır'daki British Üniversitesi'nde kendisiyle bir araya geldiğim Prens Charles’a “Majesteleri, sizi İslam dinini incelemeye ve onu adil bir şekilde anlamaya iten nedir?” diye sordum. Meselenin İslam mimarisine ve camilerin kubbe ve minarelerinin inşa ediliş tarzına olan hayranlığıyla başladığını, buradan İslam ile ilgili kapsamlı okumalara yöneldiğini söyledi. Bunun için büyük bir Mısırlı alim olan Londra'daki İslam Merkezi’nin eski müdürü rahmetli Zeki Bedevi’den yardım istediğini söyleyen Prens Charles, tıpkı İslam dinini gerçek doğasıyla inceleyen, abartılardan, çığırtkanlıklardan, kötü niyetli iddialardan ve dinin mensupları arasında zaman zaman yaşanan tartışmalardan uzak olan herkes gibi herhangi bir çarpıtma veya yanlış anlaşılma olmadan hakikatini anlamaya başlamış. Burada aşağıdaki bazı hususlara değinmek istiyorum. Çünkü bu benim için oldukça önemli.
1- İslam, yaklaşık 14 asırdır diğer dinlerle göreceli olarak barış içinde yaşadı. Ancak geçen yüzyılın başında İslami uyanış ve ardından siyasal İslamın ortaya çıkışı, özellikle bu sürecin komünist bloğun çöküşü ve Batı ile İslam arasında iş birliğine yol açan kızıl tehdidin ortadan kalkmasıyla aynı zamana denk geldiğinden karşı taraf için endişe kaynağı oldu. ‘İslami tehdit’ Batı'daki bazı hastalıklı zihinleri ve kuruntu kişileri hedef alan ve onları komplo teorilerine sürükleyen komünizmin yerini aldı. Ne var ki mesele, Müslümanlar ile tüm dünya arasında haksız bir çatışmaya yol açtı. ABD’nin eski başkanlarından Dwight David Eisenhower, İslam mimarisi ile inşa edilen ilk cami olan Washington İslam Merkezi (Islamic Center of Washington) açılışında söylediklerini halen hatırlıyoruz. Merkezin müdürü, yıllar sonra Ezher'in şeyhi olan Abdurrahman Baysar’dı. ABD Başkanı o gün İslam ve Müslümanlar hakkında olumlu sözler sarf etti.
2- Biz Araplar, İslam dininin olumsuz imajının üzerimizdeki yansımasını ele almalıyız. İslam ile Araplığın birbirlerini tamamlayıcıları olmaları nedeniyle bize yönelik adaletsizlik iki kat daha fazladır. Kur'an-ı Kerim Arapça olarak indirildi. İslam Peygamberi de bir Araptı. Dolayısıyla Arap imajı İslam dinine ve Müslümanlara bağlı tüm adaletsiz olumsuzluklarla ilişkilendirildi. Batı'dan bazılarına kafasındaki Arap imajının sorulduğunu hatırlıyorum. Cevabı, Latin alfabesinde ‘B’ harfi ile başlıyordu. Kafalarındaki Arap imajı, zevk düşkünü, göçebe ve siyasette pazarlık yapan terörist milyarderdir. Arap kimliğine dair bu zihinsel kalıp, Arapların çağdaş dünyadaki rolünü büyük ölçüde etkilemiş, onu çağın ruhundan ve tezahürlerinden bir şekilde dışlamıştır.

Siyasal İslam ve İsrail
3-  Müslüman Kardeşler hareketinin 1928'de ortaya çıkmasıyla birlikte siyasal İslamın doğuşunun bir yandan korkuların oluşmasına neden olduğuna ve dinin özünün ve saflığının pahasına dahi olsa elde edebileceği her şey üzerinde egemenlik sağlamaya ve kontrol etmeye çalışan bu dini olgunun büyümesiyle ilgili kaygıların birikmesi sonucunda olumsuz bir etki bıraktığına şüphe yok.
4- İsrail Devleti, 19’uncu yüzyılın sonunda Theodor Herzl tarafından İsviçre'nin Basel kentinde başlatılan bir projenin ürünüydü. Yoğun çatışmaların çıkış noktasıydı. Çünkü Müslümanlar Kudüs meselesinin sadece siyasi değil, aynı zamanda dini olduğunu da anlamışlardı. Mesele çatışmayı büyük ve dikkat çekici bir isim olan cihat adı altında kınamaya çalışmakla sona erdi. İslam karşıtları onu, aşırılık, hoşgörüsüzlük ve şiddetle suçlamak için ‘İslami terör’ ifadesini kullandıklarında, biz Müslümanlar kendimizi ne kadar da mahzun ve üzgün hissediyoruz. Çünkü İslam tüm bunlardan beridir.
5- Son yıllarda dünyayı kasıp kavuran terör olaylarının, İslam dünyasının dışında ve gerçek bir düşmanın yokluğunda onu yeni bir düşman olarak görmeye hazır olan ortalama bir insanın zihnindeki İslam imajına damgasını vurduğundan şüphe yok. Çatışmalar ve doğası gereği küresel değil, bölgesel olsa da anlaşmazlıklar devam ediyor. Şu an dünyanın dört bir yanında İslam topluluklarının etrafında terör örgütlerinin ortaya çıkışıyla birlikte Çin, Filipinler, Myanmar ve diğer Asya ülkelerindeki Müslüman azınlıkların çektikleri acıları işitiyoruz.
Gerçekte İslam, bir eşitlik, adalet, hoşgörü, akla ve düşünceye saygı dinidir. İslam Peygamberi, yaşamı boyunca diğer dinlere saygı duyan ve gayrimüslimlerle bir arada yaşamıştır. Ben de bunu, ılımlı bir din olan İslamın bir yükümlülüğü olarak görüyorum. İslam Peygamberi, bir yandan dine davet ederken bir yandan da diğer dinlerin mensuplarına gösterilen hoşgörü arasında denge kuruyordu. Bir gün bir Yahudi cenazesi önünden geçerken ayağa kalkması üzerine sahabe kendisine bunu neden yaptığını sorduğunda, “O bir insanın cenazesi değil mi?” diye karşılık verdi. İslam bir akıl, hikmet ve hoşgörü dinidir. Abartı, aşırılık ve şiddet dini değildir. Bu nedenle mevcut İslam algısının, uydurulmuş bir imaj olduğunu bize bizzat İslam dininin kendisi göstermektedir!



Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)
TT

Almanya: Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle beş kişi gözaltına alındı

Alman polisi (EPA)
Alman polisi (EPA)

Münih savcılığı, Almanya'nın güneyindeki bir Noel pazarına saldırı planlamakla suçlanan beş kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Alman Haber Ajansı'na (DPA) göre savcılık, bu kişilerden dördü hakkında resmi tutuklama emri çıkarıldığını, beşinci kişinin ise Bavyera'nın güneyindeki Dingolfing'deki bir Noel pazarına saldırı planlamak şüphesiyle önleyici gözaltına alındığını belirtti.

Savcılar, saldırının arkasında İslamcı bir motif olduğundan şüpheleniyor.

Geniş çapta tanınan Bild gazetesi daha önce olayla ilgili haber yapmıştı.

Gözaltıların cuma günü gerçekleştiği ve zanlıların dün soruşturma hakimi önüne çıkarıldığı düşünülüyor.


Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump: DEAŞ bize tekrar saldırırsa Suriye'de onlara karşılık vereceğiz

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'de bir silahlı saldırgan tarafından üç ABD askerinin öldürülmesiyle ilgili olarak, tekrar saldırılması halinde ABD'nin DEAŞ güçlerine karşılık vereceğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Trump, Beyaz Saray dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, üç Amerikalının bir pusu sonucu öldürüldüğünü belirtti.

Trump ayrıca Truth Social platformunda "Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara bu saldırıdan dolayı çok öfkeli ve üzgün" ifadelerini kullandı.

ABD ordusu, dün bir DEAŞ militanının ABD ve Suriye güçlerinden oluşan bir konvoya düzenlediği saldırıda üç personelinin (iki asker ve bir sivil tercüman) öldüğünü açıkladı.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), üç ABD askeri personelinin de yaralandığını bildirdi.

Açıklamada, tek başına hareket eden bir silahlı saldırgan tarafından gerçekleştirilen saldırının, Suriye'nin merkezindeki Palmira şehrinde "askerlerin önemli bir komutanla çatışma halinde olduğu sırada" meydana geldiği belirtildi.

ABD Savunma Bakanı Pete Higseth ise "müttefik güçlerin" saldırganı öldürdüğünü ifade etti.


ABD: Brown Üniversitesi'nde meydana gelen silahlı saldırıda iki kişi öldü, çok sayıda yaralı var

Olay yerine ambulanslar ve polis ekipleri hızla intikal etti (AP)
Olay yerine ambulanslar ve polis ekipleri hızla intikal etti (AP)
TT

ABD: Brown Üniversitesi'nde meydana gelen silahlı saldırıda iki kişi öldü, çok sayıda yaralı var

Olay yerine ambulanslar ve polis ekipleri hızla intikal etti (AP)
Olay yerine ambulanslar ve polis ekipleri hızla intikal etti (AP)

Yetkililerin açıklamasına göre, dün Rhode Island'daki Brown Üniversitesi'nde meydana gelen silahlı saldırıda iki kişi öldü, sekiz kişi de ağır yaralandı; saldırgan henüz yakalanmadı.

Providence Belediye Başkanı Brett Smiley basın toplantısında, "Bugün öğleden sonra iki kişinin öldüğünü ve sekiz kişinin de ağır yaralandığını doğrulayabilirim. Şu anda saldırganı gözaltına almadık" dedi.

ABD Başkanı Donald Trump ise Rhode Island'daki Brown Üniversitesi'nde yaşanan silahlı saldırıyla ilgili bir rapor aldığını söyledi.

Trump, FBI ajanlarının olay yerinde olduğunu ve şüphelinin şu anda gözaltında olduğunu belirtti.

dfrgt
Providence'daki Brown Üniversitesi'nde Waterman Caddesi'nde ambulanslar ve kurtarma ekipleri (AP)

Brown Üniversitesi, "Barrows ve Holly bölgelerinin yakınında aktif bir silahlı saldırgan var" şeklinde bir açıklama yayınladı. Brown ve Providence polis memurlarının yanı sıra sağlık ekiplerinin de olay yerinde olduğunu belirtti. Öğrenciler ve personel güvenli bir yere sığınmaya çağrıldı.

Yaklaşık 11 bin öğrencisi bulunan üniversite, "Bir şüpheli yakalandı. Kapılarınızı kilitleyin, telefonlarınızı kapatın ve bir sonraki duyuruya kadar saklanın" uyarısında bulundu.