ABD’nin İran Özel Temsilcisi Elliott Abrams, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Washington, başkanın değişmesiyle politikalarını ve müttefiklerini değiştirmeyecektir’

Tahran'a yönelik yaptırımların etkili olduğunu belirten Abrams, yaptırımların hedefinin rejimin davranışını değiştirmek olduğunu vurguladı.

Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı ABD'nin İran Özel Temsilcisi ile görüştü (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı ABD'nin İran Özel Temsilcisi ile görüştü (Şarku’l Avsat)
TT

ABD’nin İran Özel Temsilcisi Elliott Abrams, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Washington, başkanın değişmesiyle politikalarını ve müttefiklerini değiştirmeyecektir’

Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı ABD'nin İran Özel Temsilcisi ile görüştü (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı ABD'nin İran Özel Temsilcisi ile görüştü (Şarku’l Avsat)

ABD’nin başkenti Washington'da önümüzdeki ocak ayından itibaren gelecek dört yılın başkanının resmi olarak açıklanması bekleniyor. Washiton, geçiş aşamasının yaşandığı bir dönemde müttefikleri ile çalışmalarının ve ortak düşmanlarının eylemlerini caydırmaya yönelik çabalarının devam ettiğini göstermek amacıyla başkanların veya iktidardakilerin değişmesinin politikalarını etkilemediğinin altını çiziyor.
ABD’nin İran Özel Temsilcisi Elliott Abrams, son durağı Riyad olan bölgedeki bir grup ülkeye gerçekleştirdiği ziyaret turunun tamamlanmasının ardından Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda söz konusu durumun sinyallerini verdi. Abrams, Riyad’da Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı Prens Halid bin Selman bin Abdulaziz ile bir araya gelirken görüşmede bölgede istikrarı artırmaya yönelik olumlu ortak iş birliği ve Suudi Arabistan ile ABD arasındaki stratejik ortaklık çerçevesinde bölgenin güvenliğine yönelik tehditlerle mücadelenin yolları ele alındı.
Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda Suudi Arabistan-ABD ilişkileri, İran dosyası ve İran'ın bölgedeki silahlarının yanı sıra önümüzdeki dönemde yaşanması beklenen olaylar ve diğer bölgesel meseleler ile ilgili bilgiler veren Abrams, Ocak 2021’den sonra ABD'nin çıkarlarının başkana veya iktidar partisine göre değişmeyeceğini vurguladı. ABD’nin çıkarlarının ve politikasının başkanın değişmesinden etkilenmeyeceğinin altını çizen Abrams ancakbu çıkarları korumanın yollarının kişiden kişiye farklılık gösterebileceğini belirtti.
ABD İran Özel Temsilcisi Elliott Abrams, Prens Halid bin Selman ile yaptığı görüşmede Suudi Arabistan-Irak ilişkilerinin önemine ve birlikte çalışılması gerektiği konusuna değindiklerini belirterek, “Irak, İran'ın kendisine tehdit oluşturan müdahalelerini ve nüfuzunu yönetmeye çalışıyor” dedi.
 Suudi Arabistan-ABD ilişkilerinin son yıllarda diplomatik iş birliği ve  askeri ilişkiler gibi çeşitli alanlarda iki ülkenin yönetimleri sayesinde geliştiğine dikkati çeken Abrams, İran’ın bölgedeki faaliyetlerinin yanı sıra Lübnan'da Hizbullah’a, Filistin'de Hamas’a, Yemen’de Husilere ve Irak’ta silahlı Şii milislere verdiği desteğin ortak bir tehlike olduğuna işaret etti. Bunların bölgenin güvenliği açısından son derece tehlikeli faaliyetler olduklarını vurgulayan Abrams, söz konusu faaliyetlerin Ortadoğu'daki barış ve istikrar çabalarını baltaladığı kaydetti.
Husilerin İran silahlarına erişiminin engellenmesi çabalarına da değinen ABD’nin İran Özel Temsilcisi,  Washington’ın başta Suudi Arabistan ve Umman Sultanlığı olmak üzere bölgedeki bazı ülkelerle Yemen'e yapılan silah kaçakçılığını durdurmak için çalıştığını fakat buna bir çözüm bulamadıklarını belirtti. Konunun üzerinde çalışmaya devam edeceklerini kaydeden Abrams, Husilerin terörist grup olarak sınıflandırılmasının siyasi ve hukuki tartışmalarla bağlantılı olması dolayısıyla bunun Washington’da da tartışılan bir başlık olduğunu sözlerine ekledi.
Abrams, İran’da uygulanan silah ambargosunun devam etmesine yönelik uluslararası desteğe dair yaptığı açıklamada konuya dair diplomasi alanında son aylarda yaşanan en önemli gelişmelerden birinin Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nden (KİK) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) gönderilen mesaj olduğunu söyledi. ABD'nin İran'a çok sayıda yaptırım uyguladığını belirten Abrams, tüm dünyada on binlerce banka ve şirketin bunlardan kaçınmaya çalışmaları dolayısıyla uygulanan yaptırımların etkili olduğunu vurguladı.
ABD’nin İran'a uyguladığı yaptırımların amacının çözüme ulaşmak ve İran rejiminin davranışını değiştirmek olduğunu söyleyen Abrams, İran rejimi üzerindeki bu baskının, davranış değişikliğine yol açacağını, aksi takdirde İran'da istikrarın etkileyeceğini belirterek, İran'a yönelik yaptırımların nükleer silahlar, insan hakları ve terörle mücadele ile ilişkili olduğuna işaret etti.
Tahran’ın bölgedeki ülkelere yönelik düşmanca politikasının trajik bir sorun olduğunu belirten ABD İran Özel Temsilcisi, Körfez’de ortaklığın önemine dikkati çekerek İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Sudan arasındaki iş birliğinin, İran'dan gelen tehditlerle mücadele açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.
Abrams, İranlı yetkililerin uzlaştırıcı konuşmalarıyla ilgili soruya verdiği cevapta durumun sözlerle değil uygulamalarla değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğünü, açıklamaları inandırıcı bulmadığını çünkü İranlı yetkililerin söylemlerinin Tahran’ın bölgede günlük olarak yürüttüğü düşmanca faaliyetlerle tutarsız olduğunu söyledi. Abrams, İranlı yetkililer tarafından yapılan söz konusu uzlaştırıcı açıklamaların İran'daki durumu yakından bilmeyenlerin dikkatini dağıtabileceğinin de altını çizdi.
Abrams, İran’ın nükleer reaktörleri hakkında yaptığı değerlendirmede Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) ocak ayında bir tesisi incelemek için izin talebinde bulunduğunu ve İranlı yetkililerin bunu dokuz ay onaylamadığını söyledi. Uzmanların söz konusu tesiste yaptıkları incelemede herhangi bir delil bulamadıklarını belirten Abrams, “Bunun nedeni tesisin sterilize edilmiş olmasıdır. Madem saklayacak hiçbir şey yok, tesis neden sterilize edildi?” ifadelerini kullandı.



Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
TT

Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Irak hapishanelerinden salıverildikten sonra Suriye'ye döndüğünde kendisine iki şart koyduğunu söyledi: ‘Irak'ın mezhep savaşı deneyimini tekrarlamamak ve sadece rejimle mücadeleye odaklanmak.’

Bu ifadeler, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart'ın geçtiğimiz günlerde Şam'da eş-Şera ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri ve ‘Ahmed eş-Şera hapisteki bir El Kaide savaşçısından Suriye'nin liderine nasıl dönüştü?’ başlığıyla yayınlanan podcastte yer aldı.

Eş-Şera, “El Kaide'nin Irak'ta yaptıklarını tekrarlamak istediler ama ben bunu şiddetle reddettim. Bu durum aramızda bin 200'den fazla savaşçımızın öldürüldüğü ve benim de kuvvetlerimin yüzde 70'ini kaybettiğim büyük bir çatışmaya yol açtı. Ancak yeniden toparlandık ve rejimle savaşmaya odaklandık. Aynı zamanda DEAŞ ve benzeri gruplar gibi diğer taraflardan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, “Bir savaşçıydınız, bir mahkumdunuz, bir liderdiniz ve şimdi bir cumhurbaşkanısınız… Bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şu anda Esed'in eskiden bulunduğu bu saraydayım. Ben bir savaşçıydım, savaşmak istediğim için değil. Bugün cumhurbaşkanıyım ama cumhurbaşkanı olmak istediğim için değil.”

Irak savaşı deneyimi

Suriye Cumhurbaşkanı, üniversitenin ilk dönemlerinde genç bir adam olarak, Suriyelilerin 60 yıl boyunca maruz kaldığı acımasız baskıdan, Suriye toplumunun sistematik olarak yok edilmesinden ve Irak'ta savaş patlak verdiğinde oraya gitmesi gerektiğini hissetmesinden duyduğu öfkeden bahsetti.

Eş-Şera Irak'ta üç yıl savaşmış, ardından beş yılını hapiste geçirmiş. İngilizler ona hapishanenin onu nasıl değiştirdiğini, bundan ne öğrendiğini ve çeşitli grupların saflarında nasıl hızlı bir şekilde yükselebildiğini sordu.

cdfrgthy
Suriyeli sanatçı Tamara Bessam Ebu Alvan, Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlayan bir duvar resmi çiziyor. (Reuters)

Eş-Şera bu soruya şu cevabı verdi: “Suriye'de var olan baskının boyutlarını fark etmeye başladığımda yaklaşık 19 yaşındaydım. Ülkenin kötüye giden durumunu ve önceki rejimin ülkeyi nasıl korkunç bir şekilde yönettiğini görebiliyordum. Şam'ın taşıdığı yük ve rejimin Suriye toplumunu ve bu kadim şehri nasıl istismar ettiği konusunda derin bir acı hissettim.”

Sözlerine şöyle devam etti: “Bu rejimin düşmesi gerektiğine ikna olmuştum ama bunu gerçekleştirecek araçlarımız ya da uzmanlığımız yoktu. Bu yüzden deneyim kazanabileceğim her yere gitmeye karar verdim. O sırada Amerikalılar Irak'a girmeye hazırlanıyordu ve ABD'nin yaptıklarına karşı güçlü bir Arap ve İslami tepki vardı. Unutmamalısınız ki o zamanlar gençtim ve farklı bir düşünce tarzım vardı. Bu yüzden Irak'a gittim ve farklı gruplarla çalıştım. Zaman içinde bu gruplar yavaş yavaş küçülmeye ve El Kaide örgütüyle birleşmeye başladı. Bu şekilde kendimi El Kaide saflarında buldum.”

sxcdfrgt
Yaklaşan Ramazan Ayı için hazırlanan ‘Benatu’l Başa’ adlı dizinin çekimleri Eski Şam'da yapılıyor. (AFP)

22 yıllık bu yolculuk sırasında eş-Şera, Irak'taki deneyimlerinden öğrendiği en önemli şeyin, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmak istiyorsak politikaların sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiği olduğunu söyledi. O dönemde Batı'nın Ortadoğu'ya yönelik politikalarını eleştiren eş-Şera, “Bunlar yanlıştı ve değiştirilmeleri gerekiyordu. Bölge halkının her 10 yılda bir kötü kararların bedelini ödemesini istemiyoruz” dedi.

Bir barış adamı!

Kendisini dünyaya bir barış adamı olarak tanıtmak isteyip istemediği ve kendisine halen şüpheyle yaklaşan ülkelerle nasıl ilişkiler kurmayı planladığı sorusuna eş-Şera şu yanıtı verdi: “Bölgemizde, özellikle Suriye'de savaşlardan bıktık. İnsanlık barış ve güvenlik olmadan yaşayamaz, insanların aradığı şey bu, savaş değil. İnsanları bir araya getirebilecek ve savaşa başvurmadan barışçıl çözümlere götürebilecek pek çok şey var. Barış içinde insan olarak bizi birleştiren şeyler, savaş içinde bizi bölen şeylerden çok daha büyüktür.”

scdfvgbth
Yeni Suriye yönetimi geçtiğimiz aralık ayında muhalif grupları birleşik bir Suriye ordusuna entegre etmeye çalıştı. (SANA)

HTŞ grupları

Podcastte eş-Şera’ya bazıları daha radikal olan birçok hareketten oluşan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) içindeki pratik bir zorluk soruldu: “Burada bizimle birlikte oturmanıza kızanlar olabilir. Şimdi cumhurbaşkanı olduğunuza göre, en radikal olanlar da dahil olmak üzere tüm bu eski gruplarla nasıl başa çıkacaksınız?”

Ahmed eş-Şera şöyle yanıtladı: “Burada sizinle birlikte oturmama izin verilmediğini söylemek büyük bir abartı olur. O kadar da kötü değil. Bir arada yaşamamızı ve birbirimizle savaşmaya gerek kalmadan devrimin hedeflerine ulaşmamızı sağlayacak uygun ve kabul edilebilir bir formüle ulaşana kadar tüm bu taraflarla ikna ve diyalog yöntemlerini kullandım... Pek çok kişi bu yaklaşıma katıldı.”

scdfvgrth
Halep kırsalından Humus şehrine dönen yerinden edilmiş Suriyelileri taşıyan bir otobüsün penceresinden bakan bir çocuk, elinde Suriye bağımsızlık bayrağı tutuyor, 10 Şubat. (AFP)

Anayasa ve seçimler

“Peki ya ‘ulusal konferans’ ve anayasa ile seçimlerin belli bir zaman dilimi içinde yapılmasının garanti edilmesi hakkında ne söylersiniz?”

Eş-Şera, Suriye'nin çeşitli aşamalardan geçtiğini ve önceliğin hükümeti istikrara kavuşturmak ve devlet kurumlarının çöküşünü önlemek olduğunu söyledi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib hükümetini Şam'ın kontrolünü ele geçirdiğimizde iktidarı devralmaya hazır olacak şekilde hazırladık. Bu aşama için üç ay ayırdık. Daha sonra anayasal deklarasyon, ulusal konferansın toplanması ve cumhurbaşkanının atanmasını içeren bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir cumhurbaşkanı atadık. Anayasa uzmanlarına danıştıktan sonra muzaffer güçler cumhurbaşkanını atadı, önceki anayasayı iptal etti ve eski parlamentoyu feshetti. Şimdi, yeni bir anayasanın ilan edilmesinin önünü açacak öneriler geliştirmek amacıyla çok çeşitli tarafların yer alacağı ulusal diyalog sürecine geçeceğiz. Geçici bir parlamento oluşturulacak ve bu parlamento yeni anayasayı hazırlamak üzere bir anayasa komitesi kurmakla sorumlu olacak.”

Trump ve Gazze

Eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir.”

scdfvrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün Silikon Vadisi'nden Suriye asıllı Amerikalı uzmanlardan oluşan bir heyetle bir araya geldi. (SANA)

Ekonomik model

Kendisini en çok ilgilendiren küresel ekonomik model ve ekonomi yönetimi açısından ilham aldığı belirli bir ülke ismi sorulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Singapur, Suudi Arabistan, bazı dönemlerde Brezilya ve kalkınma yolunda büyük zorlukların üstesinden gelen Ruanda gibi ekonomik büyümeye tanık olan birçok ülkeyi incelediğini söyledi. Her ülkenin kendi zorlukları ve kalkınma aşamasıyla şekillenen kendi bağlamına sahip olduğunu belirtti. “Bu örneklerden değerli dersler çıkarılabilecek olsa da bunları körü körüne taklit etmemeliyiz. Bunun yerine, Suriye'nin kendine özgü durumuna uygun bir yaklaşım geliştirmek için bu dersleri uyarlamalı ve entegre etmeliyiz” dedi.

Ordu ve polisin lağvedilmesi

Eş-Şera'ya, Baas'tan arındırma sonrasında Irak'ta yaşananları anımsatan polis ve ordunun lağvedilmesi ve bu konunun nasıl ele alınacağı sorulduğunda, Suriye ve Irak'taki durum arasında büyük farklar olduğunu ve karşılaştırmaların her zaman büyük farklılıklar gösterdiğini söyledi. Suriye ordusunu ‘bir alternatif hazırlamadan’ dağıtmadığını belirtti.

Eski rejimin ordusunun Irak ordusu gibi olmadığını vurgulayan eş-Şera, “Çok sayıda milis ile İran ve Rusya'dan gelen dış müdahalelerle parçalanmıştı. Ordu dağılmış ve çökmüştü. Birçok genç erkek askere gitmemek için Suriye'den kaçıyordu. Dolayısıyla ordunun Suriyeliler için büyük bir önemi yoktu. Bugün Suriye'de zorunlu askerlik uygulamadım. Gönüllü askerliği tercih ettim. Bugün binlerce kişi yeni Suriye ordusuna katılıyor” ifadelerini kullandı.

Devrimci zihniyet bir devlet inşa edemez

Kendisini halen bir devrimci olarak görüp görmediği sorulan eş-Şera, devrimci zihniyetin bir devlet inşa edemeyeceğini söyledi. Şarku'l Avsat'ın Rory Stewart'ın röportajından aktardığına göre Eş-Şera, “Bir devlet inşa etmek ve bütün bir toplumu yönetmek söz konusu olduğunda farklı bir zihniyete ihtiyaç duyarsınız. Benim için devrim, rejimin devrilmesiyle sona erdi” dedi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkenin yeniden inşası, ekonomik kalkınma, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması, komşu ülkelere güvence verilmesi ve Suriye ile Batı ülkeleri ve bölge ülkeleri arasında stratejik ilişkiler kurulmasını içeren yeni bir aşamaya geçtik.”

sdfgrt
Ahmed eş-Şera'nın geçen ay yaptığı bir konuşmayı Şam'daki er-Ravza kafede takip eden Suriyeliler (Şarku’l Avsat)

Batı medyasının kendisi hakkında söylediklerine ilişkin tutumu sorulan Ahmed eş-Şera, Suriye'nin küresel etkiye sahip stratejik bir ülke olduğunu söyledi. Eş-Şera, “Geçmişte rejim kasıtlı olarak Suriyelileri Avrupa'ya göç ettirmeyi ve Captagon'u Avrupa'ya ve bölgeye kaçırmayı amaçlıyordu. Şam ayrıca, Suriye içindeki bazı ülkelerin oynadığı son derece olumsuz rol nedeniyle bölgede daha fazla istikrarsızlık tohumları ekmek için bir üs olarak kullanıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'nin durumunun kökten değiştiğini ve gelecek vaat eden yeni bir ülke haline geldiğini vurgulayan eş-Şera, “Suriye ekonomik kalkınma yoluyla bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Eş-Şera, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektörlerde önemli bir merkez olacak olan Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığını ve Doğu ile Batı arasındaki ticaretin yeniden gelişmesinin beklendiğini belirtti.

Eş-Şera, Batı'nın Suriye'ye bakışını bu açıdan yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.