ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımlar yoksullara zarar verirken zenginleri etkilemiyor

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed (AP)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed (AP)
TT

ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımlar yoksullara zarar verirken zenginleri etkilemiyor

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed (AP)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed (AP)

ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımların ağırlıklı olarak ülkedeki yoksul ve orta gelirlileri etkilediği, zenginler ve elitlerin büyük ölçüde bundan kaçındığına dikkat çekildi.
İngiltere merkezli The Telegraph’a göre bugünlerde Şam’daki insanların çoğu, ABD yaptırımları kapsamında yasaklanan Netflix hizmetinden yararlanamıyor ancak zenginler, sözde korsan bir yerel hizmet olan Pro TV’ye abone olmanın bir yolunu buluyor.
Akaryakıt ve gaz tüpleri için uzun kuyruklar olsa da, etkili bir kişiyi tanıyanlar bunları çok kolay elde edebiliyor.
Hastaneler ABD yaptırımlarının bir sonucu olarak CT ekipmanı için yedek parça satın almakta zorlansa da, ülkede kolaylıkla iPhone 12’ye ulaşanlar da var.
ABD yaptırımları, Suriye hükümetine müzakere edilmiş bir barış anlaşması yapması için baskı yapmayı amaçlıyor ancak eleştirmenler bunların yalnızca sıradan insanlara zarar verdiğini ve elitlerin hayatında hiçbir şeyi etkilemediğini söylüyor.
Cezalandırılma korkusuyla adının gizli tutulmasını isteyen Şamlı bir aktivist, bu varlıklı sınıfın savaşın başlangıcından bu yana sıradan Suriyelilerin yaşadığı zorluklar ve yaptırımlardan büyük ölçüde kaçındığını söyledi.
Aktivist, “İstediklerini yapıyorlar çünkü onlara her şeyi sağlayan paraya ve ilişkilere sahipler. Yeni iPhone’ları ve yeni arabaları satın alanlar onlar, istediklerini yapan sınıf onlar.  Dört veya beş saat boyunca bir araba akaryakıt kuyruğunda beklediğinizde, onları asla pahalı arabalarıyla göremezsiniz. Peki bunlar yakıtı nereden alıyorlar?” diye sordu.
ABD, geçtiğimiz Haziran ayında, Suriye hükümeti ile onun askeri ve istihbarat servisleriyle iş yapan kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulamak için Ceasar Yasası’nı yürürlüğe soktuğunda bu elit kesimi hedef aldı.
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, yasanın Esed ve yoldaşlarının ülkeyi kendi lehlerine yeniden inşa etmesini engelleyeceğini vurguladı.
Eleştirmenler ise ticaret ve ekonomiyi hedef alan yaptırımların Suriye rejimiyle hiçbir ilgisi olmayan basit şirketleri etkilediğini ve elit kesimin bu yaptırımları aşmanın yollarını aramaya devam ettiğini söylüyor.
Bazı aktivistler, yaptırımların elit ve zengin Suriyelileri etkilememekle kalmayıp, Esed rejimine büyük fayda sağladığını da öne sürdü.
Beşşar Esed, geçtiğimiz Çarşamba günü Şam’da düzenlenen bir konferansta yaptığı konuşmada, “Yaptırımlar, yeniden inşa fonlarının akışını engelleyerek mültecilerin evlerine dönmesini engelliyor” dedi.
ABD’nin 46. Başkanı olarak seçilen Joe Biden’ın bir danışmanı gazetecilere verdiği demeçte, Ortadoğu’nun yeni başkanın öncelik sırasına göre Asya, Avrupa ve Batı Yarımküre’den sonra dördüncü sırada yer alacağını söylerken, Biden’ın Suriye’ye karşı büyük değişiklikler yapması pek olası görünmüyor.
Başkan Donald Trump yönetimi, en son geçtiğimiz hafta Suriye rejimine destek sağladıkları suçlamasıyla 19 şirket ile bazı siyasi ve askeri kişileri hedef alan yeni yaptırımlar açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo konuya ilişkin, “Esed rejiminin bir seçeneği var; On yıldır süren bu çatışmaya barışçıl bir çözüm için geri dönüşü olmayan adımlar atmak veya daha ağır yaptırımlarla yüzleşmek” şeklinde bir yorumda bulundu.
Ancak ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımlarından yana olanlar bile, bunların kısa vadede işe yaramayacağını ve Suriyeli seçkinleri etkilemesinin uzun zaman alacağını kabul ediyor.



Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
TT

Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)

Tunus’ta çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular, sivil toplum örgütleri, aktivistler ve bağımsız siyasetçiler dün, ‘adaletsizliğe karşı’ ve özgürlük talepleriyle bir yürüyüşe katıldı. Yürüyüş, İnsan Hakları Meydanı’ndan başlayarak başkentin merkezindeki 5. Muhammed Caddesi’ni geçerek devam etti.

Protesto yürüyüşü, Tunus’un güneyindeki Gabes'te çevre kirliliğine karşı geniş kapsamlı protestoların, sektörel grevlerin ve ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla hapiste tutulan politikacılar için uzaktan yapılan duruşmalara tepki olarak düzenlendi.

Bu durum, gazetecilerin yargılanması, sivil toplum kuruluşlarının ve basın kuruluşlarının faaliyetlerinin dondurulmasına ilişkin mahkeme kararları, vergi denetim kampanyası ve siyasi partilerin faaliyetlerinde önemli bir düşüşün yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı.

Protesto yürüyüşü organizatörlerinden oluşan komisyonun sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız safları birleştirmek. Bildiğiniz gibi, bugün iklim zorlu. Adaletsizliği durdurmayı ve ülkenin uçuruma sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Protestolar sırasında göstericiler “Özgürlük, özgürlük, polis devleti bitti” ve “İş, özgürlük, ulusal onur” sloganları attılar. Göstericiler ayrıca üzerinde ‘Sadece adaletsizlik ve tehditleri bilen bir başkan! Halkın ve halkın isteklerinden uzaklaşan yolun nereye gidiyor?’ yazan büyük bir pankart açtılar.

Muhalefet kanadından Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Riyad Şuaybi, Alman Basın Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Ulusal sahnede yaşanan çok yönlü siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler çerçevesinde, bu yürüyüş, beş yıldan fazla bir süredir durmuş olan demokrasi ve kalkınma sürecinin yeniden başlatılması hedefine ilişkin gerçek bir ulusal konsensüsü ifade ediyor” dedi.

Bu hareket, sokakta yetkililer ile Tunus'un en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) da dahil olmak üzere çeşitli parti ve örgütlerden muhalefet kanadındaki gruplar arasındaki gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor.

Paris'te yaşayan Tunuslu muhalif siyasetçi ve Fransa'daki Tunuslular Demokratik Derneği Başkanı Tarık Tukabri, “Siyasi partilerin genel sekreterlerinin çoğu bugün hapiste. Siyasi görüşleri ne olursa olsun, kamu özgürlüklerini savunmak ve onların serbest bırakılmasını talep etmek önemli” ifadelerini kullandı. Tukabri, “Siyasi ve demokratik hayata dönmemiz, partilerin ve sivil toplumun rolünü yeniden tesis etmemiz ve uzaktan yargılamalara son vermemiz gerekiyor” diye ekledi.

2019 yılında iktidara gelen Cumhurbaşkanı Kays Said, muhaliflerini devleti içeriden parçalamaya çalışmakla, yabancı güçlerle bağlantıları olmakla ve devlet kurumlarında yaygın şekilde yolsuzluğa neden olmakla suçluyor.

Öte yandan Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ifade özgürlüğüne karşı davalar veya kovuşturmalar ya da hapishanelerde muhaliflere işkence uygulandığı iddialarını reddediyor. Ancak Tunus İnsan Hakları Birliği ve Tunus Gazeteciler Sendikası gibi insan hakları örgütleri, kamusal özgürlüklerde ciddi bir gerileme olduğuna işaret ederken hapishanelerde tutuklu bulunan politikacıların sağlık durumunun kötüleştiğini vurguluyor.

Yetkililer, özgürlük kısıtlamalarını kaldırmak, kamu hizmetlerini ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve artan fiyatlarla mücadele etmek konusunda çifte baskı altında bulunuyor.

Tukabri, yaptığı açıklamada ayrıca “Bu boşluk bir an önce kapatılmalı ve vatandaşların sağlık, çevre kirliliği, barınma ve diğer alanlardaki gerçek sorunlarına çözüm bulmaya özen gösterilmeli” diye vurguladı.


Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Sudan’da Kordofan'ın kuzey bölgelerinde, özellikle stratejik öneme sahip Babnusa şehrinde şiddetli çatışmalar devam ederken çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne de sıçradı. Kuzey Eyaleti’nin yönetim şehri Dongola, Sudan ordusu ile ‘Evlad Kamari’ adıyla bilinen yerel milisler arasında patlak veren ilk çatışmaya tanık oldu. Bu olay, yerel halk arasında terör ve korku dalgasına yol açarken, çok sayıda milis öldürüldü ve liderleri ağır yaralı halde hastaneye kaldırıldı.

Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirme isteğini memnuniyetle karşıladı. Cumartesi günü, BAE Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Enver Karkaş, ‘Sudan’daki kanlı iç savaşın acilen sona erdirilmesi ve acil ateşkes’ çağrısında bulundu.

Karkaş, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, Sudan'ın birliğine vurgu yaparken Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) etkisinin geri dönüşünün ciddi endişe kaynağı olduğunu söyledi. Karkaş, Sudan’da çatışan her iki tarafta da ihlallere karışanların hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi

Irak’ta Şii siyasi güçlerin ittifakı olan Koordinasyon Çerçevesi’nin başbakanlık için potansiyel adaylara ön koşullar getirmeyi kabul ettiği bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Koordinasyon Çerçevesi, Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki’ye cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı (üç başkanlık) makamlarına atanacak isimlerle ilgili müzakereleri yürütmek üzere ‘tam yetki’ verdi.

Kaynaklara göre başbakanlık adayı Sünni ve Kürt güçler tarafından kabul edilebilir olacak ve ne Washington’ın ne de Tahran'ın hassasiyetlerini tetikleyecek. Bu da onu uzlaşı adayı haline getirecek.

Kaynaklar, adayın kimliğinin, yürütme kararlarının parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran Şii güçlerde kalmasını sağlayan önceden belirlenmiş bir siyasi programı uyguladığı sürece Koordinasyon Çerçevesi için ‘artık bir önem teşkil etmediğini’ belirttiler.

Kaynaklar ayrıca Koordinasyon Çerçevesi komisyonunun, adaylardan Şii partilerle nüfuz mücadelesine girmemelerini ve mali kriz ile artan kamu borcunu çözmek için çalışmasını istediğini aktardı.