İran, Suriye’deki ‘danışman’ rolüne yönelik her türlü saldırı girişimi tehdit etti

İran, Suriye’deki ‘danışman’ rolüne yönelik her türlü saldırı girişimi tehdit etti
TT

İran, Suriye’deki ‘danışman’ rolüne yönelik her türlü saldırı girişimi tehdit etti

İran, Suriye’deki ‘danışman’ rolüne yönelik her türlü saldırı girişimi tehdit etti

Deyr-i Zor’un doğusundaki Ebu Kemal kentinin kırsal kesimini hedef alan bir saldırı sonucunda Suriye vatandaşı olmayan İran’a bağlı 15 milisin öldürüldüğünü bildiren haberlerin yayıldığı bir dönemde, Tahran hükümeti Suriye’deki danışman rolünü tehdit eden her türlü İsrail girişimini hezimete uğratma tehdidinde bulundu.
Geçtiğimiz günlerde İsrail, Şam yakınlarındaki İran birliklerine ait hedeflere hava saldırısı gerçekleştirmişti. Basında çıkan haberlere göre saldırı sonucunda 10 kişi yaşamını yitirdi. Ölenlerin aralarında İranlı milislerin de bulunabileceğine işaret edildi.
İran, Suriye’de askeri güçleri olduğunu reddediyor. Askeri danışman olarak özel kuvvetler gönderdiğini belirtiyor. Tahran, gerektiği sürece Suriye'ye askeri danışmanlar göndereceğini ifade ediyor. Reuters’in haberine göre İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, video konferans aracılığıyla gerçekleştirdiği basın açıklamasında, “İran Suriye’de danışman rolünde bulunuyor. Elbette ki birisi bu danışman niteliğindeki varlığını engellerse, buna yanıtımız sert olacaktır” ifadelerini kullandı.

SOHR: 15 İran milisi öldürüldü
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) tarafından yapılan açıklamada, geçtiğimiz Cumartesi günü akşam saatlerinde Deyr-i Zor kırsalındaki Ebu Kemal kentinde şiddetli patlama sesleri duyulduğu bildirildi. Kaynağı belirlenemeyen hava saldırılarının Ebu Kemal’in batısında İran milislerine ait 10’dan fazla bölgeyi hedef aldığını bildiren SOHR, Deyr-i Zor kırsalının doğusundaki Ebu Kemal kentinde Suriye uyruklu olmayan yaklaşık 15 İran milisinin öldürüldüğünü duyurdu. Ölenlerin, Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Afgan ve Irak uyruklu kişiler olduğu bildirildi. SOHR tarafından yapılan açıklamada saldırıların milislere ait yeni merkezleri hedef aldığı ifade edildi. Saldırlar teçhizatın imha edilmesinin yanısıra iki merkezin yıkılmasına neden oldu. Gözlemevi saldırının İsrail kaynaklı olabileceğine işaret etti.

İsrail: 8 bölgeyi hedef aldık
İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta Suriye Ordusu ve Suriye içerisindeki ‘Kudüs Gücü’ne ait hedeflere saldırı gerçekleştirdiğini itiraf etti. Söz konusu saldırıların İsrail tarafından işgal edilen Golan sınırında döşenen patlayıcıların etkisiz hale getirilmesinden sonra gerçekleştirildiğine işaret edildi. Patlayıcıların İsrail sınırına yakın köylerde ikamet eden ve İran’dan alınan talimatlarla hareket eden Suriyelerden oluşan bir grup tarafından döşendiği tahmin ediliyor. İsrail tarafından yapılan açıklamada, saldırıların 8 bölgeyi hedef aldığı; bunlar arasında İran'ın Şam Uluslararası Havalimanı'ndaki ana karargâhı ve Suriye'ye iş için geldiklerinde üst düzey İranlı delegasyonları ağırlamak için bir kullanan bir ‘gizli milis bölgesinin’ de bulunduğu ifade edildi. Ancak İsrail Ordu Sözcüsü, saldırıların DMO’daki üst düzey askeri komutanları hedef almadığını vurguladı.

İran Dışişleri Bakanlığı’ndan yalanlama
İran Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada İsrail tarafından Şam yakınlarında gerçekleştirilen saldırıda Kudüs Gücü’ne mensup İranlıların öldürüldüğü yönündeki haberlerin doğru olmadığı ifade edildi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, yaptığı açıklamada, “İsrail'in Suriye'ye düzenlediği baskında Kudüs Gücü savaşçılarının öldürüldüğünü teyit etmiyoruz. İsrail, ‘vur-vur’ döneminin sona erdiğini anladı. Bu yüzden dikkatli hareket ediyor. Tüm cephelerde direniş yerine saldırganlık gösteren doğasının tedavisi yok” ifadelerini kullandı.
Tahran’ın en büyük güvenlik tehdidi olarak gördüğü İsrail, geçtiğimiz yıllarda da İran hedeflerine ve Suriye'deki bağlı gruplarına saldırılar düzenlemişti.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.