Biden’ın Beyaz Saray’a gelmesi sonrasında Abbas, Akabe’den Kahire’ye kartları yeniden düzenliyor

Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı Kahire’de kabul etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı Kahire’de kabul etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Biden’ın Beyaz Saray’a gelmesi sonrasında Abbas, Akabe’den Kahire’ye kartları yeniden düzenliyor

Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı Kahire’de kabul etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı Kahire’de kabul etti (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Ahmed Abdulhekim
Halil Musa
Ürdün'e ait bir askeri uçak, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı, yaklaşık 9 aylık aradan sonra ilk yurt dışı ziyaret turu kapsamında pazar günü öğleden sonra Ürdün’ün Akabe şehrinden Mısır’ın başkenti Kahire’ye götürdü. Abbas, daha sonra pazartesi günü Ramallah’taki karargahına geri döndü.
Filistin yönetimi, 17 Kasım’da İsrail ile güvenlik ve istihbarat koordinasyonunu yeniden başlattı. ABD Başkanı Donald Trump’ın başkanlık seçimlerini rakibi Joe Biden karşısında kaybetmesinden birkaç gün sonra Abbas, Filistin davasına daha fazla destek kazanmak için arayışlarını hızlandırdı. Bu arayış, geçen Ocak ayında Trump yönetimi tarafından ilan edilen ve Filistin yönetimi tarafından reddedilen ‘barış planı’ öncesindeki aşamaya geri dönüş amacıyla sergileniyor.
Akabe’de 29 Kasım Pazar günü Ürdün Kralı 2. Abdullah’la görüşen Ebu Mazen ve üst düzey Filistinli yetkililer, 30 Kasım Pazartesi günü Kahire’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ile bir araya geldi. Liderler, ‘Filistin meselesine ilişkin gelişmeleri ve Ortadoğu’daki barış sürecinin geleceğini, ABD seçimlerinin bu sürece ilişkin yansımalarını’ ele aldı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre kaynaklar, “Görüşmelerde, uluslararası meşruiyet kararları uyarınca Tel Aviv ile barış müzakerelerinin yeniden başlatılmasını sağlayacak şekilde, konuyu bölgesel ve uluslararası olarak ele almak için Filistin tarafından sunulan farklı eylem planlarının sunulduğu” bilgisini verdi.

İsrail ile güvenlik koordinasyonu
Koronavirüs nedeniyle aylardır durgun olan Filistin Devlet Başkanının dış hareketliliği öncesinde, stratejik Ürdün Vadisi ile temsil edilen Batı Şeria’nın yüzde 30’unu ilhak etme planını protesto etmek için, geçen Mayıs ayından bu yana İsrail ile kesilen güvenlik koordinasyonu yeniden başlatılmıştı. Filistin Sivil İşler İdaresi Başkanı Hüseyin eş-Şeyh, o sıralarda yaptığı açıklamada, “Güvenlik koordinasyonunu yeniden canlandırma adımı, İsrail’in iki taraf arasında daha önce imzalanmış olan anlaşmalara uymaya hazır olduğunu duyurması ve Devlet Başkanı Abbas’ın bu taahhüdü onaylayan resmi ve yazılı mektuplar alması sonrasında gelişti” ifadelerini kullandı.

Söz konusu adım, Filistinlilerin Trump yönetimiyle temaslarını kesmesinden üç yıl sonra Beyaz Saray ile ilişkileri sürdürme arzusuyla, Biden yönetimine bir iyi niyet jesti olarak geldi. Filistinliler, Trump’ı, ‘İsrail aşırı sağının Filistin davasını tasfiye eden ve iki devletli çözümü öldüren ortağı’ olarak tanımlıyor.

Devlet Başkanı Abbas, Trump’ın başkanlık seçimlerindeki yenilgisini, Filistinlilerin reddettiği barış vizyonu da yok ettiği için, memnuniyetle karşıladı. Mahmud Abbas, İsrail’in Batı Şeria’nın üçte birini ilhak etme planını kabul etmediğini, Filistin’e finansal desteği yeniden sağlamaya istekli olduğunu ve Doğu Kudüs’te bir ABD konsolosluğu açılacağını ilan etmesi nedeniyle, Biden yönetimine ilişkin iyimserliğini gizlemiyor.

Akabe görüşmesi

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Akabe’de Abbas ile yaptığı görüşmede, ‘iki devletli çözüm temelinde Filistin- İsrail anlaşmazlığını sona erdirmek için uluslararası çabaların yoğunlaştırılması’ çağrısında bulundu.

Kral 2. Abdullah, “Ürdün, adil ve meşru haklarına ulaşmaları, 4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve yaşanabilir devletlerini kurmalarında tüm gücüyle ve imkanlarıyla Filistinli kardeşlerinin yanında yer almaktadır” ifadelerini kullandı.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Üyesi Ahmed Macdalani, Abbas’ın turunun, Biden göreve başlamadan önce koşulları düzenlemek için Amman ve Kahire ile istişare ve koordinasyon sağlamayı amaçladığını dile getirdi. Macdalani, Biden’ın ‘ABD’nin dünyaya ilişkin dış politikasına ve Ortadoğu’daki barış sürecine’ dair farklı bir yaklaşımı olduğunu vurguladı.

Ahmed Macdalani, “FKÖ, ABD’nin tek taraflı gözetiminde eski müzakere formülüne dönüşün, geçmişte kaldığını kabul ediyor. İhtiyaç duyulan şey, uluslararası meşruiyet kararlarına ve çoklu uluslararası desteğe dayalı olarak müzakereleri başlatan uluslararası bir barış konferansıdır” dedi.

Kartların yeniden düzenlenmesine doğru

Mısır Cumhurbaşkanlığının pazartesi günü yaptığı açıklamaya göre Cumhurbaşkanı Sisi ve Filistinli mevkidaşı, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ve Genel İstihbarat Başkanı Tümgeneral Abbas Kamil’in de katılımıyla Filistin davasına ilişkin son gelişmeleri ve Ortadoğu barış sürecini ele aldı. Toplantıda, Filistin tarafından ise Sivil İşler Genel Kurulu Başkanı Hüseyin eş-Şeyh, Genel İstihbarat Teşkilatı Başkanı Tuğgeneral Macid Farac ve Filistin’in Kahire Büyükelçisi Diyab el-Luh yer aldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı resmi sözcüsü Bessam Radi, “Mısır Cumhurbaşkanı, Filistin meselesinin Mısır siyasetinde öncelik sahibi olmaya devam edeceğini, Filistin halkını uluslararası meşruiyet referanslarına göre meşru haklarına kavuşturmak ve 4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletlerini kurmak için Kahire’nin sürekli çaba sarf ettiğini vurguladı” dedi. Radi, Cumhurbaşkanının ayrıca, ‘mevcut aşamanın dayanışmayı ve barış süreci müzakerelerini yeniden başlatmak için Arap çabalarının yoğunlaştırılmasını gerektirdiğini’ vurguladığına da dikkat çekti.

Abbas, ‘davanın tanık olduğu gelişmeler’, ‘son dönemde bölgesel ve uluslararası arenalarda ortaya çıkan değişimler çerçevesinde genel durum ve Filistin pozisyonunun belirleyicileri’ hususunda Mısır ile istişare ve koordinasyonun önemine dikkat çekti. Aynı şekilde Bessam Radi, “Müzakere yoluna dönülerek mevcut durumun çözülmesi için gelecek dönemde atılacak adımlar takip edilerek, iki cumhurbaşkanı arasında yoğun istişarelerin ve koordinasyonun sürdürülmesi kararlaştırıldı” açıklamasında bulundu.

Ebu Mazen ile görüşmesinin arifesinde Mısır Cumhurbaşkanı, Filistin Devlet Başkanı ile Akabe’de görüşen Ürdün Kralı 2. Abdullah’tan bir telefon aldı. Mısır Cumhurbaşkanlığı, telefon görüşmesinde ‘Filistin meselesine ilişkin son gelişmelere, barış süreci ve müzakerelerin canlandırılması çabalarına görüş alışverişinde bulunulduğunu belirtti.

Öte yandan Ebu Mazen, geçen pazar akşamı Kahire’de Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile de bir araya geldi. Filistin Devlet Başkanlığı açıklamasında, görüşmelerde Filistin davasıyla ilgili gelişmeler ve ABD seçim sonuçlarının konuya etkilerinin yanı sıra Filistinlilere yönelik uluslararası desteği harekete geçirmek için siyasi ve diplomatik olarak gösterilen çabaların ele alındığı belirtildi.

Arap Birliği açıklamasına göre ise görüşmelerde, ABD seçim sonuçları başta olmak üzere son gelişmelerin ardından Filistin meselesinin çeşitli yönlerden kapsamlı bir incelemesi yapıldı. Açıklamada “Onaylanan uluslararası referanslara ve Filistin ile İsrail arasında imzalanan anlaşmalara dayalı olarak yeni ABD yönetiminin, iki devletli çözümün uygulanması için ABD’nin daha aktif ve olumlu bir rol kazanmasının önünü açabileceği kabul edildi” ifadelerine yer verildi.

Doğrudan müzakerelere doğru bir çözüm var mı?

Mısırlı ve Filistinli kaynaklar, Mısır liderliği ve Filistin yönetimi arasında doğrudan barış müzakerelerini yeniden ilerletmek için bir vizyon geliştirilmesi hususunda fikir birliği olduğunu açıkladı.

Mısırlı resmi bir kaynağa göre, “Kahire, Filistin yönetimini bir Filistin vizyonu ortaya koymak için teşvik ediyor ve Mısır’ın pozisyonu ve tercihlerine tam destek verdiğini teyit ediyor” dedi. Mısır, bir yandan BAE ve Bahreyn, diğer yandan da İsrail arasında imzalanan barış anlaşmalarını memnuniyetle karşıladı. Bu çerçevede Mısır Cumhurbaşkanı, Twitter üzerinden iki önemli adımı takdir ederek, Filistin sorununun adil ve kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturulması için Ortadoğu’da istikrar ve barışın tesisine yönelik adımların atılacağına dair umudunu dile getirdi.

Filistin’in eski Kahire Büyükelçisi Berekat el-Farra, yaptığı açıklamada “Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın hamleleri, bir sonraki aşamada atılabilecek adımlarla ilgili olarak Arap başkentleriyle yapılan sürekli istişare ve koordinasyonun öneminden kaynaklanmaktadır. Geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler’in (BM) son Genel Kurulu’nda Devlet Başkanı Ebu Mazen tarafından başlatılan girişime göre konuyu, uluslararası meşruiyet temelinde çözmek için BM gözetiminde uluslararası bir konferans düzenleme faaliyetleri de bu istişareler kapsamında yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Farra, “Beyaz Saray’da meydana gelen değişim, iyimserlik gerektiriyor ve bir sonraki aşamaya geçmek için kartların yeniden düzenlenmesini gerekli kılıyor. Filistin liderliğinin, Biden’ın ekibinden gelen olumlu sinyaller ve mesajlar ışığında fark ettiği şey bu” dedi.

Kudüs Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü Eymen el-Ragab, “Ebu Mazen’in dış hamleleri, esas olarak Arap kartlarını yeniden düzenlemeye çalışıyor. Önümüzdeki günlerde ve haftalarda ABD başkanı seçilen Joe Biden yönetimini, Filistinliler ve İsrailliler arasında doğrudan barış müzakerelerine devam etmeye teşvik için vizyonlar ortaya koyuyor. Aynı şekilde uluslararası dörtlüden (Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya) daha fazla katılımla uluslararası bir barış konferansı düzenleme olasılığını gündeme getiriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Ragab, “Filistin meselesini çevreleyen tüm bölgesel ve uluslararası gelişmelere rağmen Filistin yönetimi, özellikle yeni başkanın iki devletli çözüme olan inancı nedeniyle, Biden’ın Beyaz Saray’a geliş ve Trump’ın çıkış kapısından kendisi için bir ivme kazanmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, yakın bir zamanda Kahire’yi ziyaret edebilir

İsrail’de yayın yapan Maariv gazetesi, geçen pazartesi günü ismini vermediği siyasi bir kaynaktan alıntı yaptığı haberinde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun gelecek haftalarda Mısır Cumhurbaşkanı ile görüşmek üzere Kahire’yi ziyaret etmesinin beklendiğini bildirdi. Gazete, aralarındaki görüşmelerin odak noktasının, Tel Aviv’in Kahire ile ekonomik ilişkileri güçlendirme faaliyetleri kapsamında ekonomik meseleler olacağına işaret etti.

Ziyaret tarihini ve ziyaret süresini belirtmeyen aynı gazeteye göre Cumhurbaşkanı Sisi’nin iktidara gelmesinden yaklaşık iki yıl sonra, 2016 kışında Kahire’yi ziyaret etmeyi planlayan Netanyahu, Mayıs 2018’de gizlice Mısır’a ziyarette bulunmuş ve yaklaşan ziyaretinin halka açık şekilde olmasına karar vermişti. Mısır ve İsrail, konuya ilişkin olarak henüz resmi bir açıklama yapmadı.

 



Ateşkese rağmen İsrail saldırıları Gazze’de can almaya devam ediyor

Filistinliler Pazartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir dağıtım noktasından ekmek almak için bekliyor (Reuters)
Filistinliler Pazartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir dağıtım noktasından ekmek almak için bekliyor (Reuters)
TT

Ateşkese rağmen İsrail saldırıları Gazze’de can almaya devam ediyor

Filistinliler Pazartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir dağıtım noktasından ekmek almak için bekliyor (Reuters)
Filistinliler Pazartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir dağıtım noktasından ekmek almak için bekliyor (Reuters)

İsrail güçleri, Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasını ihlal etmeyi sürdürerek her gün yenilenen saldırılarla yeni can kayıplarına neden oluyor.

Son olarak, iki ayrı olayda 3 Filistinli öldürüldü. Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde bir insansız hava aracının hedef aldığı iki genç yaşamını yitirirken, Beyt Lahiya’nın kuzeybatısındaki Atatara bölgesinde bir başka Filistinli, İsrail’e ait bir drone tarafından vurularak öldürüldü.

Saha kaynaklarına göre, Atatara’da öldürülen gencin, ateşkes hattını belirleyen “sarı çizgi”ye yaklaşık 250 metre mesafede, uzaktan kumandalı küçük bir drone ile hedef alındığı belirtildi.

df
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan İsrail topçuları, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’un doğusunda bir grup vatandaşı hedef aldı; saldırıda bir baba ve kızı yaralandı.

Kış koşulları nedeniyle çadırları ve eşyaları zarar gören Gazzelilerden onlarcası, Han Yunus’un doğusundaki Zinne, Beni Suhîle ve Absan bölgelerine dönerek evlerine ve eşyalarına ulaşmaya çalıştı.

Aynı dönemde, Orta Gazze’deki El-Bureyc Kampı yakınlarındaki Selahaddin Caddesi’nde, kimliği belirsiz kişilerce açılan ateş sonucu bir Filistinli daha hayatını kaybetti. Bağımsız kaynaklarca doğrulanmayan iddialara göre saldırıyı düzenleyenlerin İsrail’in özel bir birimine mensup olduğu öne sürüldü. Yerel kaynaklar, öldürülen kişinin Direniş Komiteleri’nin askeri kanadı Nasır Selahaddin Tugayları’ndan aktif bir isim olan Vasim Abdülhadi olduğunu bildirdi.

Kimliği belirsiz cenazeler defnedildi

Gazze Sağlık Bakanlığı, kimlik tespiti yapılamayan ve İsrail tarafından uzun süre alıkonulan 14 Filistinlinin defnedildiğini duyurdu. İsrail, çeşitli esir değişimi anlaşmaları kapsamında en az 330 cenazeyi teslim etmiş, bunların bir kısmı kimlikleri tespit edilemediği için Deyr el-Belah’taki bir mezarlığa defnedilmişti.

dfvgy
Filistinliler, Deyr el-Balah'ta savaş sırasında İsrail tarafından uzu süre alıkonulan  kimliği belirsiz cesetleri gömüyor (Reuters)

Bakanlık yetkilileri, gerekli tıbbi teknik imkanların bulunmaması nedeniyle kimliği belirlenemeyen cenazelerin belirli bir sürenin ardından fotoğraflama ve işaretleme yöntemiyle kayıt altına alınarak defnedildiğini açıkladı.

Tedavileri tamamlanan 76 hasta Gazze’ye döndü

Gazze Sağlık Bakanlığı ayrıca, Kudüs’te tedavileri tamamlanan 76 hasta ve refakatçisinin, Kerem Ebu Salim (Kerem Şalom) Sınır Kapısı üzerinden Gazze’ye giriş yaptığını bildirdi. Grubun içinde 4 çocuk, yaşlı kadın ve erkekler ile savaş başlamadan önce Kudüs’te bulunan ve 26 ay boyunca orada kalan gençler de yer aldı.

Söz konusu hastalar, Makassed ve Augusta Victoria (El-Mutle) hastanelerinde tedavi gördükten sonra gerekli işlemleri tamamlanarak Gazze’ye döndü. Bakanlık, halen tedavi gereksinimi devam eden Gazze’li bazı hastaların Kudüs’teki hastanelerde bakım almaya devam ettiğini belirtti.


İsrail, Gazze'nin doğusunu yok ederken Trump’ın ‘Ortadoğu Rivierası’ planı mı hayata geçirildi?

İsrail'in Gazze’ye yönelik bombardımanında yıkılan binaların kalıntıları, Bureyc Mülteci Kampı’nda gün batımında (AFP)
İsrail'in Gazze’ye yönelik bombardımanında yıkılan binaların kalıntıları, Bureyc Mülteci Kampı’nda gün batımında (AFP)
TT

İsrail, Gazze'nin doğusunu yok ederken Trump’ın ‘Ortadoğu Rivierası’ planı mı hayata geçirildi?

İsrail'in Gazze’ye yönelik bombardımanında yıkılan binaların kalıntıları, Bureyc Mülteci Kampı’nda gün batımında (AFP)
İsrail'in Gazze’ye yönelik bombardımanında yıkılan binaların kalıntıları, Bureyc Mülteci Kampı’nda gün batımında (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

Yüksek patlama sesleri duyan Hanadi, yıkılmakta olan evinin penceresine atlayarak, sarı hatın arkasında evleri yıkmaya devam eden askeri zırhlı araçların ve buldozerlerin yaptıklarını izlerken İsrail'in ne planladığını merak ediyordu.

Zırhlı araçlar Hamas'ın kontrolü altında kalan Gazze'nin batısından çekildiğinde ve askerler ABD Başkanı Donald Trump'ın planında yer alan haritalara göre sarı hata geri çekildiğinde, Gazze Şeridi'nin güneyindeki insani yardım bölgesine kaçan Hanadi mahallesine dönmeye karar verdi.

Yeni sınırlar ve yıkım

Evi, İsrail ordusunun halen konuşlandığı yeni sarı hatın bitişiğinde yer alan Hanadi, “Mühendislik, coğrafi ve demografik değişiklikler nedeniyle evim Gazze'deki son ev haline geldi. Şimdi İsrail’in Gazze Şeridi’nin alanının yarısını kaplayan yeni sınırının yakınlarında yaşıyorum” dedi.

İsrail ordusu, ABD Başkanı Trump’ın planı çerçevesinde Gazze'nin batısından çekilerek birliklerini, işgal altında tutulan ve askeri devriyelerin gezdiği Gazze Şeridi’nin doğu yarısına yeniden konuşlandırdı. Tel Aviv’in kontrolü altındaki bölge ‘Doğu Gazze’ olarak adlandırıldı. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, ‘sarı hat’ denilen bu sınırın belirlenmesi emrini verdi. Ancak bu hattın Gazze Şeridi için kalıcı bir yeni sınır haline gelebileceği endişeleri hakim.

f
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırlarının dışında oturan iki küçük Gazzeli çocuk, 10 Kasım 2025 (AFP)

Gazze'nin ikiye bölünmesi, Hanadi'nin evini Gazze Şeridi'nin yeni sınırındaki ilk ev haline getirdi. Bu konum, Hanadi'nin İsrail ordusunun Gazze'nin doğusunda yaptığı garip şeyleri yerinde gözlemlemesini sağladı.

Hanadi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her gün patlama sesleri duyuyorum ve savaşın yeniden başladığından korkuyordum ama evin penceresine çıktığımda, sarı hatın öte yanında kalan evleri yıktıklarını gördüm.

Gazze'de ateşkes anlaşmasının ilk aşamasının yürürlüğe girmesine rağmen, sarı hattın gerisindeki bölgelerde evlerin yıkılması politikası devam ediyor. Bu durum endişe ve paniğe neden olurken, Gazzelilere sona ermiş olması gereken savaş atmosferini hatırlatıyor. Bu da “İsrail neden evleri yıkmaya devam ediyor?” sorusunu akıllara getiriyor.

Sarı hattın arkası

Trump’ın planına göre Hamas Gazze’de tuttuğu rehinelerin tamamını serbest bıraktığında, anlaşmanın ikinci aşaması başlayacak ve bu aşamada Gazze'nin İsrail'in varlığının olmadığı tek bir coğrafi yer olduğu ve İsrail ordusunun Gazze'nin fiili sınırlarına yakın yeni bölgelerden çekilmesi gerektiği belirtilecek.

Trump'ın barış planının ikinci aşaması bu şartlara göre uygulandığında, Gazzelilerin Gazze'nin doğusundaki evlerine geri dönebilecekleri düşünülüyordu. Ancak, ordunun sistematik olarak yıkmaya devam ettiği bu bölgedeki evlerini ve konutlarını bulamayacaklar ve böylece bölge yaşamın olmadığı, yaşanmaz bir ortama dönüşecek.

Gazze Şeridi'nin kuzey kısmı ile Gazze şehri, Han Yunus ve Refah gibi doğu şehirlerini kapsayan sarı hattın arkasındaki bölgeler her gün İsrail ordusu tarafından bombalanmaya ve evlerle altyapı tahrip edilmeye devam ediyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bu askeri operasyonlar, Hamas üyeleri ile İsrail askerleri arasında doğrudan çatışmalar olmamasına rağmen gerçekleştiriliyor.

Evlerin yıkılmaya devam etmesi, ateşkesin kırılgan olduğu ve İsrail'in halen güç kullanarak yeni bir gerçeklik oluşturmaya çalıştığı yönünde genel bir his yaratıyor. Gazze Şeridi sakinlerinden Şehira, “Evim sarı hattın arkasında ve her bina yıkıldığında, her patlamada kalbim parçalanıyor. Her defasında bir daha evime geri dönemeyeceğime daha da ikna oluyorum” diyor.

Bir diğer Gazzeli Şaban ise askerlerin misilleme olarak evleri havaya uçurduğunu kendi gözleriyle gördüğünü söyledi.

Şaban, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD Başkanı’nın planının aşamalı olarak uygulanmasını, hayatın yakında normale dönmesini ve insanların sarı hattın ötesindeki topraklarına erişebilmesini umuyoruz. Ama bunun olacağını sanmıyorum. Doğu Gazze'nin tamamını kaybedebiliriz, bu bölge kalıcı olarak İsrail toprağı haline gelebilir.”

ABD’nin vizyonu bu

Gazzeliler, savaşın daha az gürültülü ama daha az şiddetli olmayan başka bir forma dönüştüğüne ve İsrail'in güç kullanarak kendi denklemlerini dayattığına, Gazze'yi doğu ve batı olmak üzere ikiye bölmeye çalıştığına, doğu şehrinin güvenliğini kontrol ederek onu değiştirilemez yeni bir gerçekliğe dönüştürmeye çalıştığına inanıyor.

Birleşmiş Milletlerin (BM) uydu görüntülerine göre İsrail, Gazze Şeridi içinde bin 500'den fazla binayı yıktı. Bu binaların tamamı sarı hattın arkasında, yani İsrail ordusunun kontrolündeki mahallelerde bulunuyor. Bu durum ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ediyor.

Trump’ın barış planı, ‘hava ve topçu bombardımanı dahil tüm askeri operasyonların durdurulmasını’ öngörüyor, ancak buna rağmen İsrail ordusu anlaşmanın şartlarına tam olarak uymuyor. İsrail Ordu Sözcüsü Ella Waweya, sarı hatın gerisindeki evlerin yıkılmasını “Ordumuz güvenlik nedenleriyle bölgeyi temizlemeye ve sınır yakınlarındaki binaları kaldırmaya çalışıyor” diyerek savundu.

frety
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah şehrindeki çadırların yakınlarındaki plajda, 15 Kasım 2025 (AFP)

Ancak siyasi analist Muhanned el-Helu, devam eden yıkımların İsrail'in Gazze'de yeni bir gerçeklik dayatmaya çalıştığı anlamına geldiğini söyledi. Koşulların eskisi gibi olmayacağını, bunun da Netanyahu'nun İsrail'in Gazze'de güvenlik kontrolünü sürdüreceği yönündeki açıklamalarının pratik bir yansıması olduğunu belirten Helu, “Bu operasyonlar, ABD’nin Gazze'nin yeniden inşasının sarı hatın ötesindeki alanda başlayacağını öngören vizyonuyla uyumlu. Bu durum, ABD vizyonunun, bu geniş alanların düzleştirilmesi için hazırlık olarak yıkımlar yapılarak sıkı bir şekilde uygulandığının açık bir göstergesi” değerlendirmesinde bulundu.

Bu politikanın devam etmesinin tehlikeli sonuçlar doğuracağına işaret eden Helu, “Çünkü bu politika yeni bir gerçeklik dayatıyor ve vatandaşların evleri ve yerleşim alanlarındaki mülkiyet haklarının kaybına işaret ediyor” ifadelerini kullandı.

İsrail, sarı hatın gerisinde yoğun olarak yıkımlar gerçekleştirerek Gazze'yi İsrail'in çıkarları ve ABD’nin planları doğrultusunda yeniden şekillendirmeye çalışıyor. Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 53'ü halen İsrail'in kontrolü altında.

Trump'ın planının tam olarak uygulanamayacağı ihtimaliyle birlikte, Gazze Şeridi’ni iki bölgeye ayırma ilkesine dayanan alternatif planlar ortaya çıkmaya başladı. Bu bölgelerden biri İsrail tarafından kontrol edilecek ve uluslararası ve İsrail güçleri tarafından korunan ‘yeşil bölge’ olarak, diğeri ise Hamas tarafından yönetilecek ve harabeye dönmüş ‘kırmızı bölge’ olarak sınıflandırılacak.

Trump, barış ve refah planını açıklamadan önce, Gazzelileri sınır dışı etme ve yıkılmış bölgeyi yapay zeka özelliklerine sahip yeni şehrin kurulması ve inşası için bir alan haline getirme ilkesine dayanan ‘Ortadoğu Rivierası’ adlı planını açıklamıştı. Ancak bu plan, Arap ve İslam ülkelerinin yanı sıra uluslararası kamuoyu tarafından da tepkiyle karşılandı. Bunun üzerine ABD Başkanı ana fikrinden vazgeçmeden planlarını değiştirme kararı aldı.

Refah'tan başlayarak

Gözlemciler, Trump'ın şu anda Tel Aviv'in yıkmaya devam ettiği Gazze'nin doğu yarısında bir Ortadoğu rivierası inşa etmeye çalıştığını düşünüyor. Gözlemcilere göre bu artık sadece bir spekülasyon değil, siyasi açıklamalar ve sahadaki gelişmelerle ortaya çıkan gerçeklik.

ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Gazze'nin yeniden inşa edilebileceğini, ancak bunun yalnızca İsrail'in kontrolündeki bölgelerde mümkün olacağını söyledi. Yeniden inşa için Refah şehrinin seçildiğini belirten Vance, hazırlıklar tamamlandığında Filistinlilerin bu bölgeye taşınabilmesinin beklendiğini kaydetti. ABD Başkan Yardımcısı, Hamas'ın kontrolü altında olmayan bölgelerde inşa çalışmalarının çok hızlı bir şekilde başlayabileceğini de ifade etti.

Aslında bu ifade mevcut duruma da uygulanabilir, çünkü Vance ‘yeniden inşa’ ifadesi yerine Gazze'yi ‘inşa etmek’ ifadesini kullandı. Bu da Gazze'nin tüm topraklarında değilse de doğu bölgelerinde Ortadoğu Rivierası planının uygulanması anlamına geliyor.

İsrail gazetesi Haaretz’in haberine göre ABD, İsrail'den, ordunun kontrolündeki bölgelerde yeni Gazze'nin inşasına başlanmasına izin vermesini istedi. Buna göre ilk aşama Refah'ta başlayacak.

Siyasi araştırmacı Hiyam Haccac yıkım operasyonlarının sadece Doğu Gazze'yi Ortadoğu Rivierası'nın inşasına hazırlık için gerçekleştirildiğini söyledi. İsrail ordusunun sarı hattan çekilmesi umutlarının çok zayıf olduğunu ve Gazzelilerin hatın gerisindeki evlerine dönme düşüncelerinin yavaş yavaş kaybolmaya başladığını belirten Haccac, “Sarı hat, Gazze'yi süresiz olarak bölen fiili sınır haline gelecek gibi görünüyor. Doğuda yeni Gazze, batıda ise nüfusun Hamas yönetimi altında yaşadığı eski Gazze yer alacak” şeklinde konuştu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.


İsrail hükümeti, 7 Ekim saldırısıyla ilgili resmi bir soruşturma komisyonunun kurulmasını engelledi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
TT

İsrail hükümeti, 7 Ekim saldırısıyla ilgili resmi bir soruşturma komisyonunun kurulmasını engelledi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)

İsrail hükümeti dün, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te güneydeki kasabalara düzenlediği saldırının koşullarını ve böyle ani bir saldırının engellenememesine yol açan hataları incelemek üzere ‘bağımsız’ bir soruşturma komisyonu kurulmasını onayladı.

Resmi bir soruşturma komisyonu kurmasını gerektiren yasayı atlatmaya çalıştığı yönündeki suçlamalarla karşı karşıya kalan hükümet, yeni komisyona ‘tam soruşturma yetkisi’ verdi ve ‘komisyonun yapısının muhalefetle mümkün olan en geniş konsensüsü sağlayacak şekilde oluşturulmasını’ sağladı.

Hükümet, bu komisyonun çalışma alanının 45 gün içinde, muhalefette iş birliği yapmaya istekli herkesle istişare edilerek belirleneceğine karar verdi.

Karara göre Başbakan Binyamin Netanyahu, soruşturma komisyonuna verilecek görev ve yetkilerin belirlenmesinden sorumlu özel bir bakanlar komitesine başkanlık edecek. Söz konusu görevler arasında komisyonun ele alacağı konuların ve inceleyeceği zaman dilimlerinin belirlenmesi de yer alıyor. Bu komiteye, komisyonun fiilen kurulması için hazırlık amacıyla tavsiyelerini hükümete sunması için 45 gün süre verildi.

Netanyahu, 7 Ekim’deki başarısızlıklara ilişkin bir soruşturma komisyonu kurmaktan, temel sorumluluğunun ortaya çıkmasından korktuğu için kaçınmıştı. Savaşın henüz sona ermediğini ve savaş devam ederken soruşturma yapılamayacağını iddia etmişti. Ancak, erteleme talebini kabul etmeyen Yüksek Mahkeme'nin görüşmeleri sonrasında bu kararı almak zorunda kaldı.

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde, Yüksek Mahkeme hakimleri, 7 Ekim saldırılarıyla ilgili başarısızlıkları incelemek için geniş soruşturma yetkilerine sahip ulusal bir komisyon kurulması gerektiği konusunda gerçek bir ihtilaf olmadığını belirttiler. Hükümete komisyonun kurulmasını onaylaması için bir son tarih verdiler ve daha fazla gecikmeye izin vermeyeceklerini vurguladılar.

Mahkemenin kendisine dayatılacak bir komisyon kurma kararı alacağından korkan Netanyahu, kendi özel komisyonunu kurmaya başvurdu. Böylece, Yüksek Mahkeme başkanının inisiyatifiyle kurulması ve yürütme ve siyasi organlardan tamamen bağımsız olması gereken, yasaya dayalı resmi bir soruşturma komisyonunun kurulmasını fiilen engelledi.

Geçtiğimiz hafta Knesset'te yapılan oturum sırasında Netanyahu, ‘geniş kamuoyu desteğine’ dayalı olması şartıyla geniş bir soruşturma komisyonunun kurulmasını desteklediğini açıkça belirtti ve muhalefetin resmi bir soruşturma komisyonu kurulması talebini reddettiğini vurguladı. Anlaşmazlığın özünün ‘sadece neyi veya kimi soruşturduğumuz değil, kimin soruşturma yetkisine sahip olduğu’ olduğunu vurguladı. Netanyahu, muhalefetin, İsrail halkının büyük bir kesiminin güvenini kazanamayacak bir yapı dayatmaya çalıştığını savundu.

Siyasi değerlendirmelere göre, komisyonun bu yeni formatının, eksikliklerden sorumlu kişilere profesyonel bir şekilde işaret edilen kapsamlı bir soruşturma talep eden kamuoyu baskısı ile koalisyonun soruşturma süreci üzerinde siyasi kontrolünü sürdürme ve dosyayı yürütme yetkisinden tamamen bağımsız resmi bir hükümet komitesine devretmeme isteği arasında bir orta yol oluşturabileceği öngörülüyor. Önümüzdeki haftalarda, komisyonu yönetecek isimlerin belirlenmesi için siyasi temasların yoğunlaşması bekleniyor. Bu süreç, komisyonun gerçekten vaat edilen bağımsızlığa ve geniş yetkilere sahip olup olmayacağını görmek isteyen Yüksek Mahkeme ve muhalefetin yakından takibi altında gerçekleşecek.

Hükümetin kararı, bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmasını talep eden ve Netanyahu'yu kovuşturma tehdidini önlemek için yasayı çiğnemekle suçlayan İsrail muhalefet partilerini şaşkına çevirdi. İnsan hakları grupları, hükümetin kararının bozulması ve başka bir komisyon kurulması için bir kez daha Yüksek Mahkeme'ye başvuracaklarını doğruladılar, çünkü tek etkili soruşturmanın geniş yetkilerle donatılmış resmi bir komisyon tarafından yürütülebileceğine inanıyorlar.

Hamas tarafından esir alınan İsraillilerin aileleri, soruşturmanın şu soruyu yanıtlamasını talep ediyor: “Gazze Şeridi'ndeki savaş neden iki yıl sürdü? Netanyahu'nun iktidarını sürdürmesini sağlamak için siyasi nedenlerden miydi?”