Irak-Türkiye ilişkilerinin seyrini belirleyen 3 mutabakat: Güvenlik, su ve ekonomi

Irak Başbakanı Kazımi, iki ülke arasındaki ilişkileri tamamen ticari olmaktan çıkarıp yatırıma yönelik değiştirmeye çalışıyor.

Dün Irak'ın güneyinde Zikar Vilayeti’nin merkezi olan Nasıriye'de siyasetçiler arasındaki yolsuzluklara karşı kitlesel gösteri düzenlendi. (AFP)
Dün Irak'ın güneyinde Zikar Vilayeti’nin merkezi olan Nasıriye'de siyasetçiler arasındaki yolsuzluklara karşı kitlesel gösteri düzenlendi. (AFP)
TT

Irak-Türkiye ilişkilerinin seyrini belirleyen 3 mutabakat: Güvenlik, su ve ekonomi

Dün Irak'ın güneyinde Zikar Vilayeti’nin merkezi olan Nasıriye'de siyasetçiler arasındaki yolsuzluklara karşı kitlesel gösteri düzenlendi. (AFP)
Dün Irak'ın güneyinde Zikar Vilayeti’nin merkezi olan Nasıriye'de siyasetçiler arasındaki yolsuzluklara karşı kitlesel gösteri düzenlendi. (AFP)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi'nin Türkiye ziyareti sadece bir gün sürdü. Ancak ziyaret, Iraklı çevrelerde siyasi düzeyde ve sosyal medyada, uzun bir tartışma başlatmaya aday gibi görünüyor. Dikkatler, Kazımi’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesinin ardından yaptığı açıklamalardaki değişikliklere çevrildi. Erdoğan'ın devlet başkanlarının başbakanlarla görüşmelerini gerektirmeyen protokolü Kazımi için değiştirmesine ise dikkatlerden kaçtı. Zira bu durum, ülkeler arasındaki ilişkilerde önemli bir nokta.
Ayrıca çeşitli çevrelerden ve bloklardan siyasetçiler de dahil olmak üzere birçok kesim, Erdoğan'ın Iraklı konuğunun onuruna verdiği resmi akşam yemeğine ait görüntülerde o çok bilinen şarkı ‘Yam El Oyoun El Soud’ başta olmak üzere Irak’ın geleneksel şarkılarının ağırlıklı olmasının istisnai bir ilgiyi ifade ettiğine dikkat çektiler. Irak cumhurbaşkanlarının ve başbakanlarının büyük çoğunluğunun 2003 yılından sonra bizzat Erdoğan’la görüşmek üzere Türkiye'yi ziyaret etmişlerdi.
Bununla birlikte Irak-Türkiye ilişkilerinde çeşitli nedenlerden dolayı onlarca yıldır belirsizlik mevcut. Bu nedenlerin başında 1930'lardan bu yana devam eden karmaşık su meselesi ve 1980'lerin ortalarından bu yana mevcut olan PKK dosyası yer alıyor. Ancak ziyaret, iki ülke arasındaki büyük ticaret dengesizliği ile Türkiye'nin kuzey Irak’ta gerçekleştirdiği operasyonlar nedeniyle gergin.
Yılda 12 milyar doları bulan Türkiye-Irak ticaret dengesi, Irak'a en yakın ve en etkili ülke olarak nitelendirilen İran ile Irak arasındaki ticaret dengesini aşıyor. İran-Irak arasındaki ticaret dengesi, yaklaşık 10 milyar dolar.
Su ve terörizm gibi karmaşık dosyaları görmezden gelerek çözümüne bakabilmek için konuyu zamana bırakmak isteyen Türkiye, Bağdat ile ilişkilerinin belli bir yönüne odaklanıyor. O da iki ülke arasındaki ticaret hacmini 17 milyar dolara çıkarmak. İran, Türkiye'nin İran'la siyasi olarak rekabet edemediği bir dönemde, Irak'ta ekonomik olarak Türkiye ile rekabet etmek istiyor ve aynı hızda çalışıyor. Ancak hem İran hem de Türkiye, Kazımi'nin Arap dünyasıyla ilişkilerini güçlendirmesi de dahil olmak üzere başka yönlerdeki hamlelerini görmeye başladılar. Bu da Irak pazarındaki durumları üzerinde olumsuz etkiler bırakabilir. Özellikle bir dizi anlaşma ve mutabakat zaptının imzalanmasıyla birlikte iki ülke arasındaki Arar Sınır Kapısı’nın açılması ve üçlü ilişkilerin (Mısır, Ürdün ve Irak) gelişmesi sonrasında Irak-Suudi Arabistan ilişkilerinde de aşama kaydedilmeye başlandı. Bütün bunlar Irak için yeni ufuklar açabilir ve her yıl bütçesinden 30 milyar doları aşkın bir miktarı çeken en önemli iki komşusunun (Türkiye ve İran), üzerindeki baskılarını hafifletebilir.
Ortaya çıkan bu yeni durum, İran ve Türkiye’yi Irak'ı farklı bir açıdan ele almaya itti. İran, Irak’ta kendisine yakın gruplar olmasına rağmen, ABD’nin Irak’taki askeri varlığıyla ilgili tutumunu bir kenara bırakarak Kazımi hükümetiyle çalışmaya istekli görünüyor. Türkiye aynı zamanda Irak'a su konusunda güven vermeye çalışıyor. Fakat PKK konusunda kesinlikle esneklik göstermiyor. Zira PKK’nın Irak'ın iç partileri tarafından desteklendiğini biliyor. Dolayısıyla Irak'taki PKK kamplarını bombalandığında, Bağdat ile resmi ilişkilerin niteliği önemli ölçüde etkilenmeyecektir.
Kazımi, Türkiye'deki iş insanları ile yaptığı görüşmeler çerçevesinde, iki ülke arasındaki ilişkinin modelini, Suudi Arabistan'la olan ilişkideki gibi, tamamen ticari yapısından, yatırıma doğru değiştirmeye çalışıyor. Irak Başbakanlık Ofisi’nden Kazımi’nin Türk iş insanları ile görüşmesiyle ilgili yapılan açıklamaya göre Başbakan Kazımi, ‘iş inanlarının Irak'taki çalışmalarını kolaylaştırmaya katkıda bulunacak önerilerini dinledi’. Açıklamada Başbakan’ın görüşme sırasında ‘Irak'ın gelecek vaat eden bir ülke olduğunu, iş ve yatırım sektörü için tüm başarı unsurlarını taşıdığını ve Türkiye'yi sürdürülebilir kalkınma yolunda ekonomik alanda gerçek bir ortak olarak gördüğünü’ söylediği aktarıldı. Açıklamaya göre Kazımi ayrıca ‘Irak ekonomisinin sanayi ve tarımdaki alanını geliştirmek ve ham petrole olan bağımlılığı azaltmak için kapılarını yatırıma açma konusunda ciddi olduklarını ve Irak ekonomisinin, Türk yatırımlarını ve uzmanlığını Irak pazarına çekmek üzere olduğunu’ ifade etti.
 Konuyla ilgili değerlendirmeler bulunan Irak Üniversitesi'nden basın alanında uzman olan Prof. Dr. Fadıl el-Bedrani şunları söyledi:
“Ziyaret sırasında güvenlik, ekonomi, yatırım, enerji, su, demiryolları, vizeler ve donmuş fonlar gibi 8 büyük dosya ele alındı. Ancak Bağdat’ın Ankara ile son yıllarda yaptığı ve bugüne kadarki ilişkilerinin seyrini belirleyen üç ana mutabakat var. Bunlar güvenlik, su ve ekonomidir. Ziyaret, her iki ülkenin de ağır ekonomik krizler, yerel para birimlerinde değer kaybetmesi ve Bağdat'ı utandırıp Ankara'ya zarar veren PKK kriziyle karşı karşıya kalmasının ardından gerçekleşti. Bağdat, Türkiye'nin kontrol ettiği su kotaları meselesinden çekiniyor. Bu nedenle taleplerini diplomatik bir ağızla tekrar etmeye ve finansal krizi hafifletecek karşılıklı ticaret fırsatları aramaya çalışıyor.”



Suudi Arabistan’a ait üçüncü yardım uçağı Şam'a iniş yaptı

Suudi Arabistan'ın Suriye'ye gıda, barınma ve tıbbi malzeme taşıyan üçüncü yardım uçağı Şam Uluslararası Havalimanı'na ulaştı. (SPA)
Suudi Arabistan'ın Suriye'ye gıda, barınma ve tıbbi malzeme taşıyan üçüncü yardım uçağı Şam Uluslararası Havalimanı'na ulaştı. (SPA)
TT

Suudi Arabistan’a ait üçüncü yardım uçağı Şam'a iniş yaptı

Suudi Arabistan'ın Suriye'ye gıda, barınma ve tıbbi malzeme taşıyan üçüncü yardım uçağı Şam Uluslararası Havalimanı'na ulaştı. (SPA)
Suudi Arabistan'ın Suriye'ye gıda, barınma ve tıbbi malzeme taşıyan üçüncü yardım uçağı Şam Uluslararası Havalimanı'na ulaştı. (SPA)

Suudi Arabistan'ın Suriye'ye yönelik hava yoluyla yardımları bugün de devam etti. Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSrelief), Suriye halkının içinde bulunduğu zor koşulların etkilerinin hafifletilmesine katkıda bulunmak üzere, gıda, barınma ve tıbbi malzeme taşıyan üçüncü yardım uçağının Şam Uluslararası Havalimanı'na ulaştığını duyurdu.

Söz konusu yardım, Suudi Arabistan'ın Suriye halkının yaşadığı kriz ve sıkıntılar karşısında uzun süredir üstlendiği insani yardım rolünün bir uzantısı.

Söz konusu yardım, Suudi Arabistan'ın Suriye halkının yaşadığı çeşitli krizler karşısında uzun süredir üstlendiği insani yardım rolünün bir uzantısı. (SPASöz konusu yardım, Suudi Arabistan'ın Suriye halkının yaşadığı çeşitli krizler karşısında uzun süredir üstlendiği insani yardım rolünün bir uzantısı. (SPA)

KSrelief Sözcüsü Dr. Samir el-Cutayli, “İnsani durumda bir iyileşme görene kadar yardımlar devam edecek. Bu çalışma, gerçek ihtiyaca ulaşmamızı sağlamak için sahadaki ortaklarımızla koordinasyon içinde başladı” ifadelerini kullandı.

El-Cutayli, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın yardım köprüsü kapsamında Suriye halkına sağladığı yardımın ‘belirli bir üst sınırı olmadığını’, Suudi liderliğinin insanların acılarını hafifletme direktifleri doğrultusunda insani durumu istikrara kavuşturana kadar yardımların süreceğini söyledi.

Yakıt tankerlerinin yakında Ürdün üzerinden Suriye'ye gönderileceğini belirten el-Cutayli, yakıtın mevcut durum nedeniyle karşılaştıkları zorluklar çerçevesinde faaliyetlerini sürdürmelerine yardımcı olmak için ‘fırınlara tahsis edileceğini’ ifade etti.

Bir Suudi yetkili Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ülkesinin Suriye'nin güvenliği, birliği ve toprak bütünlüğünün dış müdahale ve dış etkilerden uzak bir şekilde sağlanmasının önemi gibi sağlam ilkeler üzerinde durduğunu vurguladı. Yetkili, “Suudi Arabistan, Suriye'nin Suriyelilere ait olduğuna, Suriyelilerin kendi işlerini yönetme ve kaderlerini belirleme hakkına sahip olduğuna ve krizden tüm yönleriyle çıkılmasını sağlayacak bir iç diyalog yoluyla kaderlerini belirleme hakkına sahip olduğuna inanıyor” dedi.

KSrelief dün, Kral Halid Uluslararası Havalimanı'ndan Şam Uluslararası Havalimanı'na gıda, barınma ve tıbbi malzeme taşıyan ilk Suudi yardım konvoyunun yola çıktığını duyurdu. Suudi Arabistan Kraliyet Divanı Müsteşarı ve KSrelief Genel Müdürü Dr. Abdullah er-Rebia, ‘hava yardım köprüsünü önümüzdeki birkaç gün içinde bir başka kara konvoyunun izleyeceğini açıkladı.