2020'de Netflix'e damga vuran diziler

The Queen's Gambit hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden tam not almıştı (Netflix)
The Queen's Gambit hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden tam not almıştı (Netflix)
TT

2020'de Netflix'e damga vuran diziler

The Queen's Gambit hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden tam not almıştı (Netflix)
The Queen's Gambit hem eleştirmenlerden hem de izleyicilerden tam not almıştı (Netflix)

Geçen 12 ayın büyük ölçüde evde kapalı şekilde geçirildiği göz önüne alındığında bu sene dünyanın dört bir yanından pek çok kişi dijital yayın devi Netflix'in çıkardığı yeni işleri bir lokmada yuttu. Orijinal filmlerin yanı sıra dizilerin pek çoğu da viral düzeyde izlendi.
We Got This Covered'ın haberine göre 2020'nin en çok sevilenlerinin sıralaması şu şekilde:
1. The Queen's Gambit
2. Emily in Paris
3. Lucifer
4. The Umbrella Academy 
5. La casa de papel 
Bu listede hangi yapımların yer alacağını tahmin edecek olsaydınız muhtemelen doğru bilirdiniz, zira bu 5'li 2020'de Netflix'in orijinal dizileri arasında en çok konuşulanlardı. Dolayısıyla en çok izlenenlerin de bunlar olması şaşırtıcı değil. İspanyol yapımı dram La casa de papel'in 4. sezonu, tam da pandeminin etkilerinin görülmeye başladığı sırada çıktı ve bu bir çırpıda izlemek için mükemmel zamanlamaydı.
The Umbrella Academy'nin ikinci sezonuysa epey başarılı bir ilk sezonun ardından geliyordu. Dolayısıyla 4. sıraya yerleşebilmiş olması şaşırtıcı olmaktan uzak.
Lucifer ise Netflix'te ikinci, genel olarak 5. sezonunu sonbaharda yayına soktu ve yayın platformu bundan da fayda sağladı, zira FOX çıkışlı çizgi roman uyarlaması senenin en sevilen üçüncü dizisi sırasında yer buldu. İkinci sıradaysa bu yaz çokça aranan romantik kaçışçılığı sunan, başrolde Lily Collins'in oynadığı Emily in Paris yer aldı.
Son olarak The Queen's Gambit ilk sırayı elde etti. Anya Taylor-Joy'un bir yandan kişisel çatışmalarıyla uğraşırken diğer taraftan alanında zirveye tırmanmayı hedefleyen bir satranç dahisini canlandırdığı dram, birkaç ay önce internette tartışmaların fitilini ateşledi. Yani dizinin birinciliği alacağınıneredeyse herkes biliyordu. Netflix'in ilk 10'unun geri kalanına gelince sıranın 6.'sı İspanyol yapımı dram Dark Desire, 7.'si The Crown, 8.'si Friends, 9.'su Kolombiya yapımı dizi Yo soy Betty, la fea ve 10.'su Ratched.
 
Independent Türkçe, We Got This Covered



Tek bir psikoterapi seansı, bel ağrılarını yıllarca hafifletebilir

Bel ağrısı (Annals of Emergency Medicine/Eurekalert)
Bel ağrısı (Annals of Emergency Medicine/Eurekalert)
TT

Tek bir psikoterapi seansı, bel ağrılarını yıllarca hafifletebilir

Bel ağrısı (Annals of Emergency Medicine/Eurekalert)
Bel ağrısı (Annals of Emergency Medicine/Eurekalert)

Yeni bir araştırmaya göre tek bir psikoterapi seansı, şiddetli bel ağrısı çeken kişilere yıllarca rahatlama sağlayabilir.

The Lancet Rheumatology'de yayınlanan araştırma, bilişsel fonksiyonel terapinin (cognitive functional therapy/CFT) bel ağrısını en az üç yıl boyunca hafifletebildiğini gösteriyor.

Öngörülemeyen nüksetmeler ve ağrı ataklarıyla kendini gösteren kronik bir rahatsızlık olan bel ağrısı, dünya çapında engelliliğin önde gelen nedenlerinden biri.

Dünya çapında 600 milyondan fazla kişiyi etkilese ve 2050'ye kadar yaklaşık 840 milyon kişiyi etkileyeceği tahmin edilse de çoğu tedavi yöntemi sadece düşük ila orta derecede iyileşme sağlıyor.

CFT, kronik bel ağrısının tedavisinde halihazırda ilk tercih edilen yöntem ancak faydalarının ne kadar etkili ve kalıcı olduğu henüz tam bilinmiyor.

Hastanın kronik ağrısıyla ilişkisini değiştirmeyi amaçlayan kişiselleştirilmiş bir yaklaşım olan CFT, ağrıya ve engelliliğe katkıda bulunan olumsuz bilişsel süreçleri, duyguları ve davranışları hedef alarak etki yaratıyor.

Son araştırma CFT'nin, bel ağrısından muzdarip kişilerde fiziksel aktiviteye katılımı üç yıla kadar etkili bir şekilde artırdığını gösteriyor.

Bilim insanları çalışmada Avustralya'da kronik bel ağrısı çeken yaklaşık 500 hastayı 8 seanslık normal bakım, CFT veya CFT'yle biofeedback tedavisi almak üzere rastgele gruplara ayırarak verilerini inceledi. Biofeedback tedavisi, kalp atış hızı gibi vücut fonksiyonlarını ölçmek ve hastanın bunları değiştirmesini sağlamak için sensörler kullanan bir teknik.

Normal bakım ise ağrı kesiciler, fizik tedavi veya masaj gibi, sağlık hizmeti sağlayıcıları tarafından hastalara önerilen herhangi bir tedaviyi ifade ediyor.

Çalışma, CFT ve CFT'yle biofeedback alan hastaların fiziksel aktiviteye katılımlarında normal bakıma göre gelişmeler olduğunu ortaya koydu.

Üç yıl sonra sadece CFT ve CFT'yle biofeedback alanlar arasındaki farkın küçük olduğu ve kayda değer olmadığı bulundu.

Araştırmaya göre CFT alan kişiler ağrıya yönelik bakış açılarını değiştirebilir, hareket kalıpları ve yaşam tarzı iyileştirmeleri yoluyla kendi kendilerini yönetebilirler.

Araştırmacılar bulgulara dayanarak CFT'nin bel ağrısı çekenler için fiziksel aktivite üzerinde uzun vadeli faydalar sağladığını ve müdahalenin yaygın olarak uygulanabilmesi halinde rahatsızlığı hafifletmek için bir fırsat sunduğunu söylüyor.

Çalışmada şu ifadeler yer alıyor: 

CFT kronik, engellilik yaratan bel ağrısından muzdarip kişilere, normal bakımdan çok daha düşük toplumsal maliyetle büyük ve sürekli iyileşmeler sağlayabilir.

Araştırmacılar, CFT'ye daha fazla erişilebilmesi ve yaygın olarak uygulanabilmesi için klinik tedavi uzmanı eğitiminin yaygınlaştırılması çağrısı yapıyor.

Independent Türkçe