ABD'li yetkili Roebuck: Suriye iç savaşı uzun zamandır çıkmazda

Kuzeydoğu Suriye'deki bir ABD konvoyu. (AFP)
Kuzeydoğu Suriye'deki bir ABD konvoyu. (AFP)
TT

ABD'li yetkili Roebuck: Suriye iç savaşı uzun zamandır çıkmazda

Kuzeydoğu Suriye'deki bir ABD konvoyu. (AFP)
Kuzeydoğu Suriye'deki bir ABD konvoyu. (AFP)

Yeni ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Suriye krizine dair tutumuna yönelik soru işaretleri mevcut. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimi ile normalleşmeye gidilmeyeceğine dair siyasi teminatlara ve 2019'da Kongre tarafından kabul edilen Caesar Suriye Sivil Koruma Yasası'nın uygulanacağına yönelik tam bağlılığa rağmen bu yasanın Biden yönetimi sırasında katı bir şekilde uygulanmayacağı yönünde işaretler bulunuyor.
ABD'nin DEAŞ'la mücadele yetkililerinden William Roebuck, Suriye’de iç savaşın ve uzun zamandır gerçek bir çıkmazın kaydedilmesi dolayısıyla göstergelerin, olayların ve değişikliklerin yakın gelecekte bir çözüme gidilmesi gerektirdiğini söyledi. Söz konusu çıkmazın kazanç ve kayıpları öngörmeyi zorlaştırdığını vurguladı.
Defense One ile röportajında bilhassa ülkedeki yerel ve uluslararası aktörlerin yönelmesiyle Suriye'de bir tür çözümün kaydedilebileceğini belirten Roebuck, bu yöndeki uygun yöntemin ne olduğunu ise bilmediklerini bildirdi.
ABD’nin Ekim 2019'da, Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) ait askeri üslerde mevcut olduğu sırada meydana gelen bir olaya işaret eden Roebuck sözlrini şöyle sürdürdü:
 “Ateş açılmıştı ve adamlarımız başlangıçta neler olup bittiğini anlamamıştı. Saldırı altında olduğumuzu zannettik. Ancak ABD destekli SDG’nin cephaneliği ateşe verdiği ve diğer ekipmanları imha ettiğini anladık. Bunu Türkiye destekli kuvvetlerin üsse gelmesi durumunda cephaneliğin ele geçirilmesini önlemek için yapmışlardı.”
Ancak patlamaların kompleksin büyük bir kısmını ateşe vermesi dolayısıyla oradaki son diplomat olan Roebuck ve kalan ABD özel kuvvetleri ile halen üslerde bulunan emekliler o gece tahliye edildi. Nitekim Lafarge Çimento Fabrikası’nın boşaltılması, ABD’nin Kuzeydoğu Suriye'nin geniş alanlarından ani bir biçimde geri çekilmesinin de temeli haline dönüştü. 
Geri çekilmenin nihai mirasının karışık olduğunu söyleyen Roebuck, SDG ile ilişkilerin onarıldığını zira Trump’ın en nihayetinde Suriye'deki askeri varlığı büyük ölçüde sürdürmeyi kabul ettiğini belirtti. ABD’nin bölgedeki Türkiye'nin karşısında ortağı SDG’nin yanında duramayarak dünya genelindeki prestijini zedelemiş olabileceğinin altını çizen Roebuck ancak ülkelerin çıkarları peşinde olduğunu, NATO üyesi Türkiye ile karmaşık ilişkilerin göz ardı edilemeyeceğini vurguladı.
Washington'daki Suriyeli siyasi araştırmacı Ruvan er-Racule, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suriye dosyasında Washington’ı ilgilendiren konunun İran ve DEAŞ ile savaşmak ve İsrail’in güvenliğini sağlamak olduğunu söyledi. Suriye'deki Kürtlerin ABD ile anlaşmazlıkları arkasında Washington’ın müttefiki ve NATO üyesi Türkiye ile ilişkileri olduğunu dile getiren Racule, Kürtlerin kendilerini DEAŞ ile mücadelede ABD’ye en yakın ve en vurucu güç olarak görmelerine rağmen siyasi bir zafer elde edemediklerine dikkat çekti. Bu nedenle ABD’lilerin kendilerine ihanet ettiğini hissettiklerini belirtti. Suriye rejiminin PKK ile bağlantıları olmadığı taktirde bölgelerindeki Suriyeli Kürt otoritesini zamanla tanıyacağı ihtimaline ilişkin de değerlendirmelerde bulunan araştırmacı bunun Moskova ve Washington’ın uyguladığı baskı sonucunda gerçekleşeceğini kaydetti. ABD’nin Suriye politikasının Biden yönetiminin İran'a yönelik stratejisine bağlı olacağını vurguladı.



Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.