Belçika'nın başkenti Brüksel'den trenle yarım saat mesafede ve Hollanda’nın “Flaman ülkeleri” kapılarındaki iki nehrin birleştiği yerde, geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği ülkelerinde inovasyon başkenti seçilen Louvain şehrinde Avrupa'nın en eski üniversitelerinden birinin binası yükseliyor. Şehrin belediye başkanlığını Muhammed Radwani isimli bir Fas asıllı genç üstleniyor.
Haftalardır, Kovid-19’a karşı aşıların gelişmesini takip eden bilim insanları, viroloji uzmanlarından bir ekibin yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı bir ilaç veya aşı geliştirmek için çalıştıkları üniversitenin moleküler biyoloji laboratuvarına dikkat kesilmiş durumda. Son verilere göre burada üretilmekte olan aşı koroanavirüse karşı kalıcı bir bağışıklık oluşturabilir.
Şarku’l Avsat, Merkez’in Müdürü Epidemiyolog Johan Nitz ve yardımcısı Moleküler Biyoloji Uzmanı Lorena Sanchez ile Louvain'de, Belçika ve Avrupa'daki sağlık otoritelerinin, dünya genelinde 2 milyon kişinin ölümüne neden olan virüse karşı tam bir koruma sağlayacak bir aşının geliştireceğine inandıkları proje hakkında bilgi almak için bir araya geldi.
Nitz, geçen yılın başından bu yana bu son model elektronik araçlar ile donatılmış laboratuvarda üzerinde çalıştıkları aşının, sarı humma aşısına dayandığını söylüyor. Nitz son 4 ayda araştırmacıların, virüsün hücreler arasında yayılmasını önlemek için 1,7 milyon maddenin etkinliklerini ve yeteneklerini belirlenmesine yönelik analiz gerçekleştirdiklerini belirtti.
New York Üniversitesi'nde 3 yıl hepatit tedavisi geliştirme araştırmalarına yer almasının ardından moleküler biyoloji alanındaki uzmanlığı kapsamında yeni aşıların tasarlanması bölümünde 4 yıldır çalıştığını söyleyen Sanchez, “Çinli ve Avustralyalı uzmanların geçen yılın başlarında virüsün genetik kodlarını yayınlamalarından günler sonra, başta sarı humma aşısı olmak üzere diğer aşılar hakkında edindiğimiz bilgilere dayanarak koronavirüse karşı bir aşı tasarlama çalışmalarına başladık. İlk günden itibaren haftanın 7 günü gece gündüz çalışan tüm ekip eşi benzeri olmayan bir çaba gösteriyor. Şimdiye kadar kemirgenler üzerinde yaptığımız laboratuvar testleri, aşının virüse karşı kalıcı bağışıklık sağladığını kanıtladı” ifadelerini kullandı.
Merkez Başkanı, gönüllüler üzerindeki klinik denemelerin önümüzdeki bahara kadar başlamasını ve aşının 2022'nin başlarında kullanımı için nihai onayın alınmasını bekliyor. Söz konusu aşıyı üretmek için kullanılan teknoloji, hücreleri hem sarı hummaya hem de koronavirüse karşı koruyan etkili bir bağışıklık tepkisi oluşturmak için Kovid-19’u içeren proteinin bir taşıyıcısı olarak sarı hummaya karşı geliştirilen aşının virüsünü kodlayan genetik kodlara dayanıyor. Nitz, sarı humma aşısının kullanılmasının nedeninin 82 yıldır test edilmiş bir aşı olması olduğunu ayrıca virüsün etkili olduğu bölgelerde 800 milyondan fazla kişi tarafından kullanıldığını söylüyor. Aşının bağışıklık sağlaması için tek bir doz yeterli oluyor.
Aşının koronavirüse karşı tam etkin olduğu doğrulandı
Nitz, laboratuvar deneylerinin sonuçlarının, aşının kemirgenlere tek bir doz verildikten 10 gün sonra Kovid-19’a karşı sağladığı tam etkinliğin kesin olduğunu doğruladı. “Bu aşıyı, Avrupa Birliği'nin şu ana kadar onayladığı iki aşı olan Pfizer ve Moderna aşılarından ayıran şeyin, Latin Amerika ve Afrika gibi sarı hummanın yerleştiği bölgelerde bu hastalık ile mücadeleye de yardımcı olacak olması ve 5 santigrat derece sıcaklıkta depolanabilir ve korunabilir olması olduğunu” belirtti.
Diğer aşılara kıyasla bu aşının geliştirilmesindeki gecikmenin nedeni hakkında, Merkez Başkanı, araştırma ekibinin, büyük şirketlerin ekiplerine göre çok küçük olduğunu ve devasa bütçelere de sahip olan şirketlerin imkanlarının, yakın bir zamanda Hollandalı bir şirketle aşıyı klinik deneyler için yeterli miktarlarda üretmek için bir anlaşma imzalayan laboratuvarın erişebileceklerinden uzak olduğunu açıkladı.
Nitz “Avrupa ve ABD’de başka bir aşı almış ve tekrar aşı olması gereken gönüllüler üzerinde veya sarı hummanın şu anda yayılmış olduğu ülkede ve hummayı taşıyan sivrisineklerin olduğu, hastalığın yerleşebileceği Asya ülkelerinde yürütülecek klinik denemeleri yürütmek için gerekli miktarda aşı üretme imkanı olmayan küçük bir akademik laboratuvarız” dedi.
Louvain Üniversitesi'ndeki araştırmacı ekibi, tek başına bir aşının Kovid-19 ile mücadele için yeterli olmayacağını, antiviral ilaçlara da güvenilmesi gerektiğini belirtiyor. Sanchez “Aşıların, biraz zaman alan etkinliğini göstermesini beklerken ilaçları kullanmak önemli. AIDS ve Hepatit virüslerine aksine koronavirüsün şu anda bir tedavisi yok. Bu nedenle, gelecekte diğer virüslerin ortaya çıkmasıyla oluşacak acil durumlara hazırlık olarak, tedavi açısından araştırmalar başlatmamız önemli” ifadelerini kullandı.
Nitz son olarak, bu pandeminin dünyaya bir ibret olması gerektiğini vurgulayarak “Düşün, Çin'de salgın ortaya çıktığında bir tedavimiz olsaydı… Doktorları, sağlık personelini ve virüse karşı en savunmasız grupları aşılayabilirdik ve büyük ihtimalle virüsü dünyanın her yerine yayılmadan önce kontrol altına alabilirdik” dedi.