ABD’li bürokrat Jeffrey D. Feltman, Şarku’l Avsat’a konuştu:ABD’nin Suriye politikası başarısız oldu, yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var

“Suriye’deki ekonomik zorluklar, uzun vadede Esed yönetimini tehdit ediyor”

Eski BM yetkilisi ABD’li bürokrat Jeffrey D. Feltman
Eski BM yetkilisi ABD’li bürokrat Jeffrey D. Feltman
TT

ABD’li bürokrat Jeffrey D. Feltman, Şarku’l Avsat’a konuştu:ABD’nin Suriye politikası başarısız oldu, yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var

Eski BM yetkilisi ABD’li bürokrat Jeffrey D. Feltman
Eski BM yetkilisi ABD’li bürokrat Jeffrey D. Feltman

Eski Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi ABD’li bürokrat Jeffrey D. Feltman, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, eski ABD başkanları Donald Trump ve Barack Obama yönetimlerinin Suriye politikalarının, DEAŞ’ı mağlup etmek dışında Washington'ın hedefleri karşısında somut sonuçlar elde edemediğini söyledi. Feltman, Washington’ın Şam'a uygulanan yaptırımların hafifletilmesi de dahil olmak üzere atacağı bir takım adımlara karşılık Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in, siyasi reform konusunda geri döndürülemeyecek somut, nitelikli ve şeffaf adımlar atmasına dayanan, yeni bir yaklaşımın denenmesi çağrısında bulundu. Ancak yıllar önce Suriye rejimi ile birçok dosya üzerine görüşen Feltman için de Esed'in bu tür bir yaklaşıma nasıl tepki vereceği merak konusu.
Feltman, dün telefon aracılığıyla Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Esed yönetimine yönelik hayati tehlikenin artık askeri bir tehdit veya halk ayaklanması olmadığını, daha ziyade ekonomik zorluklar olduğunu söyledi. Feltman, “Kısa vadede rejim değişikliğine dayalı bir politika gerçekçi olmaz. Evet, ABD politikası, Suriye rejiminin politikalarının ve davranışlarının temel sorunlarıyla ilgilenmeye yönelik olmalıdır. Ancak Esed yönetiminin daha fazla devam edebileceğini düşünmüyorum. Sosyal, ekonomik ve yapısal zorluklar, Şam rejimi için Suriye ayaklanmasından çok daha fazla başa çıkamayacağı sorular yaratacaktır.  İran, Hizbullah ve Rusya, rejimi kurtarmak için geldiler, ama ekonomik olarak kurtarmaya gelecekler mi? Pek sanmıyorum” ifadelerini kullandı.
Şuan Brookings Enstitüsü’nde çalışan Feltman, daha önce BM Genel Sekreteri’nin Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı ve ABD Dışişleri Bakanı’nın Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Yardımcısı görevlerini üstlendi. ABD’nin Suriye ile ilgili yeni özel temsilcisi olacağına dair ‘söylentiler’ ile ilgili bir soruyu Feltman, “Açıkça söylemeliyim ki, bu konuda (ABD yönetiminden) kimse benimle iletişime geçmedi. Suriye için yetkili atamanın Biden yönetiminin önceliği olduğunu sanmıyorum. Ancak birkaç soru işareti mevcut. Görev nedir? Yetkililer kimler? Temsilciye siyasi destek verilecek mi? gibi sorular var. Faka kimse beni aramadı” şeklinde yanıtladı. Suriye dosyasının Biden için bir öncelik olmadığını düşünen Feltman, ancak Rusya, İran ve bölgedeki müttefiklere destek gibi diğer öncelikli dosyaların bir parçası olduğunu belirtti.

İşte Feltman röportajının tam metni:

-Suriye’nin mevcut durumuna nasıl bakıyorsunuz?
Rusya ile Türkiye arasında geçtiğimiz yıl varılan uzlaşılar çerçevesinde Suriyelilerin on yıldır yaşadığı şiddet ve savaş bir nebze hafiflerken söz konusu uzlaşılar, rejim güçlerini de askeri adımlar atmaktan caydırdı.  Ne olursa olsun askeri eylemler açısından bir geri çekilme söz konusu. Ancak diğer yandan yıkım ve savaşın etkileri, ekonomik ve sosyal faktörler ve Lübnan ekonomisinin çöküşü gibi çeşitli nedenlerden ötürü Suriye’deki ekonomik ve insani durum hızla kötüleşiyor.
Ruslar ve İranlılar, Suriye rejimine yönelik tehdide askeri olarak cevap verdiler. Rejimi kurtarmaya ve savaşın seyrini belirli bir yöne doğru değiştirmeye geldiler. Şuan Suriye topraklarının yaklaşık yüzde 65'i Şam'ın kontrolü altında. Ancak Rusya ve İran, askeri olarak yaptıkları gibi ekonomik alanda da rejime aynı desteği vermeye hazırlar mı? Şüpheliyim. Esed yönetimine yönelik hayati tehlike, artık askeri bir tehdit veya halk ayaklanması değil, daha ziyade ekonomik zorluklardır. Rusya ve İran, rejime askeri alanda olduğu gibi ekonomik alanda destek vermiyor. 

-Şam’a yönelik yaptırımların, ekonomik tecridin ve krizin, rejimin çökmesine neden olacağını düşünüyor musunuz?
Yaptırımlar genellikle iki nedenden ötürü uygulanır. Birincisi, belirli davranışların yasa dışı ve kabul edilemez olduğunu içindir. ABD’nin Şam’a yönelik yaptırımlar uygulamasının arkasındaki düşüncenin bir kısmı buna dayanır. Bu, bir dereceye kadar Şam’ın bazı davranışlarının yasadışı olduğunu söylemektir.
ABD’nin geçtiğimiz yılın ortalarında onayladığı ve yaptırımlar içeren Caesar (Sezar) Yasası, bunun en güzel örneğidir. Suriye yönetiminin politikalarının insanları (ülkeleri) ne ölçüde dehşete düşürebileceğini ortaya koymaktadır. Fakat yaptırımların Şam’ın davranışlarında herhangi bir değişikliğe neden olduğunu görmedik. Bu açıdan, ABD’nin Suriye politikasının başarısız olduğunu düşünüyorum. Yaptırımlar, Şam’ın işlediği suçlara karşı sembolik bir mesajdı. Ancak taktiksel veya stratejik olarak herhangi bir davranış değişikliğine yol açmadı.

Yüzeysel düşünce

-Şam, yaptırımların halkın çektiği sıkıntıları artırdığını söylüyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
 Yaptırımların ekonomik durumu ne ölçüde etkilediğini bilmek imkansız. Ancak Suriyelilerin artık Lübnan pazarını kullanamaması nedeniyle Suriye’deki ekonomik krizin büyük bir kısmının, Lübnan'daki kötü yönetimden ve ekonomik krizden kaynaklandığını düşünüyorum. Çeşitli çıkarımlar ve yaptırımların ekonomik durumu ne ölçüde etkilediğini hakkında net bir şey söyleyemeyiz.

-Bazıları -özellikle Şam’a yakın olanlar- sorunun bir kısmının, ABD’nin ve müttefiklerinin Suriye’nin doğal kaynaklarının yüzde 80’ini kontrol etmelerinden kaynaklandığını söylüyor. Bu konuda Washington’ı suçluyorlar. Siz ne düşünüyorsunuz?
Suriye’deki ekonomik ve sosyal krize neden olan faktörleri ve bu faktörlerin mevcut duruma olan etkileri ile ilgili ayrıntılı bir incelemede bulunmadım. Ancak gelin ekmek sıkıntısına bir bakalım. Suriye’deki ekmek krizinin, yaptırımlarla ve ABD’nin Suriye'nin kuzeyindeki varlığıyla hiçbir ilgisi yoktur. Suriye'deki sıkıntıların büyük bir kısmı ekmek kıtlığından kaynaklanıyor, ama Rusya, Suriye’ye bu konuda yardımcı olmadı ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını krizi sırasında kendi halkını desteklemek (yiyecek sağlamak) istiyor. Yaptırımları veya ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki varlığını suçlamak kolay, fakat bu, bugün Suriye’deki daha derin bir krizin ve temel zorlukların yüzeysel bir yansımasıdır.

-Yaptırımların iki nedenden ötürü uygulandığını, bunlardan birinin ‘davranışları değiştirmek’ olduğunu söylediniz. Washington’ın şu anki tutumunun ‘rejimi veya Esed’i değiştirmek’ değil de ‘rejimin davranışlarını değiştirmek’ olduğunu düşünüyor musunuz?
Ben ABD yönetiminde değilim ve yönetimin tutumunu ifade etmiyorum. Ben bir analistim. ABD’nin Suriye politikasının kısa vadede ‘rejim değişikliğine’ dayandığını düşünmek gerçekçi olmaz. Eski ABD başkanları Barack Obama ve Donald Trump yönetimlerinin politikasına bakıldığında bugün Esed’in askeri kontrol açısından eskisinden daha güçlü olduğunu görebiliriz. ABD politikasının kısa vadede ‘rejim değişikliğine’ dayalı olması gerçekçi değildir. Evet, ABD politikası, Suriye rejiminin politikalarının ve davranışlarının temel sorunlarıyla ilgilenmeye yönelik olmalıdır. Ancak Esed yönetiminin daha fazla devam edebileceğini düşünmüyorum. Sosyal, ekonomik ve yapısal zorluklar, Şam rejimi için Suriye ayaklanmasından çok daha fazla başa çıkamayacağı sorular yaratacaktır.  İran, Hizbullah ve Rusya, rejimi kurtarmak için geldiler, ama ekonomik olarak kurtarmaya gelecekler mi? Pek sanmıyorum”

DEAŞ’a karşı elde edilen başarı

-Bu konu bizi, birkaç gün önce Carter Center yetkilisi Hrair Balian ile yazdığınız ve Esed ile diyalog çağrısı yaptığınız makaleye getiriyor. Yıllardır Şam'a olan muhalefetinizle tanınıyorsunuz, fakat bunu neden şimdi dile getiriyorsunuz?
Hrair ve ben, yıllardır Şam'la nasıl ilgilenilmesi gerektiğini tartışıyoruz. Biliyorsunuz, onunla pek aynı fikirde değiliz. Birçok noktada derin anlaşmazlıklarımız var, ancak bunları dostça ele alıyoruz. ABD’nin Suriye'ye yönelik politikasının başarılı olan tek kısmının, DEAŞ'la mücadele ve DEAŞ’ın Irak ve Suriye'deki coğrafi yenilgisi olduğunu kabul etmeliyim. Fakat ABD’nin Suriye politikasından geriye kalanlar, çıkarlarımıza hizmet eden somut sonuçlar sağlayamadı.

-Yani ABD’nin Suriye politikasının başarısız olduğunu mu söylüyorsunuz?
ABD’nin politikası, Suriye rejiminin davranışları hakkındaki endişelerimizi giderecek herhangi bir değişiklik yaratamadı. Evet, başarısız olduğunu söylüyorum. Elbette yaptırımların amaçlarından biri Esed'ın politikalarının ne ölçüde kabul edilemez olduğunu göstermektir. Ama sahadaki somut sonuçlar açısından DEAŞ’ın yenilgisi dışında bir başarı görmüyorum.

-Yani yeni bir yaklaşımı mı destekliyorsunuz? Bazıları bunun rejimi meşrulaştırdığını söylüyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
Etkileşimi ve endişelerimizi giderecek araçları kullanmayı desteklediğimi söylüyorum. Ne rejimin meşrulaştırılmasını destekliyor ne de bunun çağrısını yapıyorum. Esed'i bir takım adımlar atmaya çağırıyorum. Biz de bir takım adımlarla bunlara cevap vereceğiz. Bu süreç, ancak Şam'dan somut adımlar atılırsa geri dönülemez bir şekilde devam eder. Bence bu, çıkarlarımız için son on yıldır elde edemediğimiz sonuçlar elde etmemizi sağlayacak gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.

-Suriyeli muhalifler, Esed ile diyalog çağrısı yapmanın onun meşruiyetini kabul ettiğiniz anlamına geldiğini söylüyorlar. Siz bu konuda ne söyleyeceksiniz?
Hayır. Onları, yaptırımların başka bir baskı aracı olduğu ve hafifletilmesi halinde yaptırımlarla elde edilenlerden farklı sonuçlara yola açacağı hipotezini test etmeye çağırıyorum. Bu ikisi aynı şey değildir. Yani meşrulaştırdığınız veya meşruiyetle ilişkilendirdiğiniz anlamına gelmez.

-Peki, Biden yönetimi bunun neresinde?
Bir devlet çalışanı değilim. Düşüncelerimi devlet adına açıklamıyorum.  Biden yönetiminin Şam'a yönelik bu yaklaşımı desteklemeye karar vermesi halinde, Esed’in Suriye'nin yıkımından sorumlu olduğuna dair elimizde başka bir kanıtımız olacaktır. Çünkü Esed’in siyasi mahkumların serbest bırakılması, politika reformu, adem-i merkeziyet ve ateşkes gibi somut doğrulama adımları atacağına inanmıyorum.
Eğer Esed, bu yönde adım atar ve Suriyelilerin acısını hafifletirse, buna karşılık vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Ekonomik ve sosyal durum çok zor. İnsanlar, ister rejim bölgelerinde, ister muhaliflerin kontrolü altındaki bölgelerde isterse yabancı güçlerin kontrol bölgelerinde (Türkiye, İran, Rusya ve ABD’nin nüfuz alanlarında) olsun, büyük sıkıntılar çekiyorlar. Belki de bu durum, Esed’in yakın çevresinin hesaplarını değiştirebilir. Eğer Ruslar ‘adım-adım’ yaklaşımını destekler ve Esed'in danışmanları bunu kabul ederse, o zaman belki bu yaklaşım yukarıdakilerden farklı sonuçlar doğurabilir. Ben, bu yaklaşımın bir sonuca götürmesini ve belli bir noktayı ispatlamasını bekliyorum.

-Bu mümkün mü?
Sanmıyorum, ama denemek lazım.

Hesap verebilirlik

-Muhalifler, önceki yılların hesabının sorulması ve hesap verebilirliğin ne olacağını soruyorlar. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Hesaplaşmadan bahsederken hemen ele alınmaz dedim. Ancak ABD’nin mevcut yaklaşımının bu konuyu ele almadığını da söylemeliyim. Suriye’deki yıkımın büyük bölümünün sorumlusu savaş uçaklarıyla yapılan bombardımanlar ve Suriyeli muhaliflerin savaş uçaklarının olmadığını biliyoruz. Esasen yıkımdan kimin sorumlu olduğunu da biliyoruz. Fakat mevcut yaklaşımımız ne savaşın kurbanlarına ulaşmaya ne de hesap verebilirliğe erişime yardımcı oldu. Belki farklı bir yaklaşım Suriyelilerin çektiği acıları hafifletebilir. Bir teoriyi test etmeye hazırım. Ancak hesap verebilirlik konusunu çözemez.

-ABD’nin adım adım yaklaşımını denediği, fakat sonuç alamadığı söyleniyor. Neden tekrar denesin?
Birçok kişinin Suriye rejimiyle ilgili şüpheleri olduğunu biliyorsunuz. Biden yönetimi içinde de Şam ile ilgili yeni yolların denenmesi için çağrı yapan insanlar var. Bazıları diplomasi yolunu denemek isteyebilir. Bu durumda her iki tarafın neler sunabileceğinin bilinmesini sağlayacak nitelikli, somut ve şeffaf adımlar nelerdir ve eğer Şam bir takım adımlar atarsa ​​bu yoldan neler elde edilebilir? Bunu bilmek istiyoruz.

-Geçmişte Şam ile yaptığınız görüşmeler ve edindiğiniz tecrübeler çerçevesinde Şam’ın diplomasi yoluna olumlu bir karşılık vereceğini düşünüyor musunuz?
Karşılık vermeyebilirler. Fakat özellikle son yıllarda işler çok değiştiğinden bunu denemeye değer. Esed ve ailesi üzerinde büyük bir ekonomik baskı var. Ancak rejimi destekleyen halkın büyük bir kısmı, çektikleri sıkıntılardan ötürü mevcut durumdan memnun değil. Belki Ruslar müdahale eder ve Esed'e baskı yaparlar.

-Peki, siz Washington’ın Şam'la mı yoksa Moskova'yla mı konuşmasını önerirsiniz?
Bunun hakkında Moskova ile konuşmak faydalı olabilir. Ancak ABD-Rusya ilişkilerinde büyük ve karmaşık sorunlar mevcut.  Ama Esed'in belli ve somut meselelerle ilgili test edilmesini görmek isterim. Yaptırımların hafifletilmesi süreci, taahhütlere uyulmadığı takdirde dondurulabilir. Bu bir promosyon kartı değildir. Aksine, Esed’ın, çeşitli baskılarla değiştirmediği davranışlarını değiştirmeye hazır olup olmadığı hipotezini test edecek olan bir öneridir.

Şam’a gitmek

-Tutumlarınız biliniyor. Şam'a gidip bu önerileri Esed’e iletmek ister misiniz?
Ben ABD vatandaşıyım. Şuan ne ABD yönetiminde ne de BM’de herhangi bir görevim yok. Böyle bir öneri, bir şahıs tarafından değil, bir hükümet tarafından yapılmalıdır. Bireylerden gelen müzakere önerilerinin inceliklerini biliyorum. Bu öneri, resmi yetkililerden gelmeli. Hrair ve ben, Obama ve Trump yönetimlerinin uyguladıkları politikalardan sonuç alamadıklarını göz önünde bulundurarak ABD’nin Suriye konusundaki seçeneklerini sunmaya çalıştık.

-Bu öneriyi, ABD’nin Suriye dosyasıyla ilgili yeni temsilcisi olmaya hazırlık olarak yaptığınızı düşünenler var. Ne söyleyeceksiniz?
Bunu duydum ve önerim hakkında arkadaşlarımdan çok tepki aldım. Açıkça söylemeliyim ki, bu konuda (ABD yönetiminden) kimse benimle iletişime geçmedi. Suriye için yetkili atamanın Biden yönetiminin önceliği olduğunu sanmıyorum.

-Peki, bu görev size teklif edilse kabul eder misiniz?
Bunu bilemem. Ortada birçok soru işareti mevcut. Görev nedir? Yetkililer kimler? Temsilciye siyasi destek verilecek mi? gibi sorular var. Fakat şimdiye kadar kimse beni aramadı.

-Peki ya İran?  Yani önerinizde İran’a yönelik nasıl bir yaklaşım var?
Herkes İran'ın ve Hizbullah'ın Suriye ve Lübnan'daki varlığı konusundaki tutumumu ve bu konudaki görüşlerimi biliyor. Önerimiz, büyük sorunların ve jeopolitik meselelerin veya bir başka deyişle ‘odadaki filin’ tartışılmamasına dayanıyor. Suriye toprakları Hizbullah'a silah taşımak için kullanılıyor ve İran'ın Suriye'de derin kökleri var. Ancak biz, rejimin davranışıyla ilgili bazı sorunları ele almaya ve Suriye halkının çektiği sıkıntı hafifletmeye yönelik bir öneri sunuyoruz. Eğer Şam bu öneriyi kabul ederse diğer konuları tartışmak için bir köprü kurulacaktır. İran'ın bugün Şam ile ilişkilerinin 2011 yılı öncesine göre daha derin olduğu konusunda gerçekçi olmalıyız. İran bir gecede Suriye’den silinmeyecektir. Bu nedenle tüm sorunları ele almak için birçok kapının açılması gerekiyor.

-Sizce Biden'ın öncelikleri arasında Suriye’nin yeri neresi?
Ben Biden yönetiminde değilim. Ayrıca Biden yönetiminin öncelikleri yerel konulara yöneliktir. Dış ilişkilerdeki önceliklerinin ise Çin ile ilişkiler, İran, Kuzey Kore ve Rusya ile nükleer anlaşma, ittifakların sürdürülmesi ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) olmasını bekliyorum. Suriye bir öncelik olmasa da tüm önceliklerle bir bağlantısı var. Suriye'yi en önemli önceliklerden biri olarak göstermeyeceğim, ama diğer konuların bir parçası olduğunu söylemeliyim. Suriye ile nasıl ilgilenilmesi gerektiği konusunda bazı kararlar alınmalı.



Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
TT

Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Irak hapishanelerinden salıverildikten sonra Suriye'ye döndüğünde kendisine iki şart koyduğunu söyledi: ‘Irak'ın mezhep savaşı deneyimini tekrarlamamak ve sadece rejimle mücadeleye odaklanmak.’

Bu ifadeler, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart'ın geçtiğimiz günlerde Şam'da eş-Şera ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri ve ‘Ahmed eş-Şera hapisteki bir El Kaide savaşçısından Suriye'nin liderine nasıl dönüştü?’ başlığıyla yayınlanan podcastte yer aldı.

Eş-Şera, “El Kaide'nin Irak'ta yaptıklarını tekrarlamak istediler ama ben bunu şiddetle reddettim. Bu durum aramızda bin 200'den fazla savaşçımızın öldürüldüğü ve benim de kuvvetlerimin yüzde 70'ini kaybettiğim büyük bir çatışmaya yol açtı. Ancak yeniden toparlandık ve rejimle savaşmaya odaklandık. Aynı zamanda DEAŞ ve benzeri gruplar gibi diğer taraflardan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, “Bir savaşçıydınız, bir mahkumdunuz, bir liderdiniz ve şimdi bir cumhurbaşkanısınız… Bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şu anda Esed'in eskiden bulunduğu bu saraydayım. Ben bir savaşçıydım, savaşmak istediğim için değil. Bugün cumhurbaşkanıyım ama cumhurbaşkanı olmak istediğim için değil.”

Irak savaşı deneyimi

Suriye Cumhurbaşkanı, üniversitenin ilk dönemlerinde genç bir adam olarak, Suriyelilerin 60 yıl boyunca maruz kaldığı acımasız baskıdan, Suriye toplumunun sistematik olarak yok edilmesinden ve Irak'ta savaş patlak verdiğinde oraya gitmesi gerektiğini hissetmesinden duyduğu öfkeden bahsetti.

Eş-Şera Irak'ta üç yıl savaşmış, ardından beş yılını hapiste geçirmiş. İngilizler ona hapishanenin onu nasıl değiştirdiğini, bundan ne öğrendiğini ve çeşitli grupların saflarında nasıl hızlı bir şekilde yükselebildiğini sordu.

cdfrgthy
Suriyeli sanatçı Tamara Bessam Ebu Alvan, Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlayan bir duvar resmi çiziyor. (Reuters)

Eş-Şera bu soruya şu cevabı verdi: “Suriye'de var olan baskının boyutlarını fark etmeye başladığımda yaklaşık 19 yaşındaydım. Ülkenin kötüye giden durumunu ve önceki rejimin ülkeyi nasıl korkunç bir şekilde yönettiğini görebiliyordum. Şam'ın taşıdığı yük ve rejimin Suriye toplumunu ve bu kadim şehri nasıl istismar ettiği konusunda derin bir acı hissettim.”

Sözlerine şöyle devam etti: “Bu rejimin düşmesi gerektiğine ikna olmuştum ama bunu gerçekleştirecek araçlarımız ya da uzmanlığımız yoktu. Bu yüzden deneyim kazanabileceğim her yere gitmeye karar verdim. O sırada Amerikalılar Irak'a girmeye hazırlanıyordu ve ABD'nin yaptıklarına karşı güçlü bir Arap ve İslami tepki vardı. Unutmamalısınız ki o zamanlar gençtim ve farklı bir düşünce tarzım vardı. Bu yüzden Irak'a gittim ve farklı gruplarla çalıştım. Zaman içinde bu gruplar yavaş yavaş küçülmeye ve El Kaide örgütüyle birleşmeye başladı. Bu şekilde kendimi El Kaide saflarında buldum.”

sxcdfrgt
Yaklaşan Ramazan Ayı için hazırlanan ‘Benatu’l Başa’ adlı dizinin çekimleri Eski Şam'da yapılıyor. (AFP)

22 yıllık bu yolculuk sırasında eş-Şera, Irak'taki deneyimlerinden öğrendiği en önemli şeyin, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmak istiyorsak politikaların sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiği olduğunu söyledi. O dönemde Batı'nın Ortadoğu'ya yönelik politikalarını eleştiren eş-Şera, “Bunlar yanlıştı ve değiştirilmeleri gerekiyordu. Bölge halkının her 10 yılda bir kötü kararların bedelini ödemesini istemiyoruz” dedi.

Bir barış adamı!

Kendisini dünyaya bir barış adamı olarak tanıtmak isteyip istemediği ve kendisine halen şüpheyle yaklaşan ülkelerle nasıl ilişkiler kurmayı planladığı sorusuna eş-Şera şu yanıtı verdi: “Bölgemizde, özellikle Suriye'de savaşlardan bıktık. İnsanlık barış ve güvenlik olmadan yaşayamaz, insanların aradığı şey bu, savaş değil. İnsanları bir araya getirebilecek ve savaşa başvurmadan barışçıl çözümlere götürebilecek pek çok şey var. Barış içinde insan olarak bizi birleştiren şeyler, savaş içinde bizi bölen şeylerden çok daha büyüktür.”

scdfvgbth
Yeni Suriye yönetimi geçtiğimiz aralık ayında muhalif grupları birleşik bir Suriye ordusuna entegre etmeye çalıştı. (SANA)

HTŞ grupları

Podcastte eş-Şera’ya bazıları daha radikal olan birçok hareketten oluşan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) içindeki pratik bir zorluk soruldu: “Burada bizimle birlikte oturmanıza kızanlar olabilir. Şimdi cumhurbaşkanı olduğunuza göre, en radikal olanlar da dahil olmak üzere tüm bu eski gruplarla nasıl başa çıkacaksınız?”

Ahmed eş-Şera şöyle yanıtladı: “Burada sizinle birlikte oturmama izin verilmediğini söylemek büyük bir abartı olur. O kadar da kötü değil. Bir arada yaşamamızı ve birbirimizle savaşmaya gerek kalmadan devrimin hedeflerine ulaşmamızı sağlayacak uygun ve kabul edilebilir bir formüle ulaşana kadar tüm bu taraflarla ikna ve diyalog yöntemlerini kullandım... Pek çok kişi bu yaklaşıma katıldı.”

scdfvgrth
Halep kırsalından Humus şehrine dönen yerinden edilmiş Suriyelileri taşıyan bir otobüsün penceresinden bakan bir çocuk, elinde Suriye bağımsızlık bayrağı tutuyor, 10 Şubat. (AFP)

Anayasa ve seçimler

“Peki ya ‘ulusal konferans’ ve anayasa ile seçimlerin belli bir zaman dilimi içinde yapılmasının garanti edilmesi hakkında ne söylersiniz?”

Eş-Şera, Suriye'nin çeşitli aşamalardan geçtiğini ve önceliğin hükümeti istikrara kavuşturmak ve devlet kurumlarının çöküşünü önlemek olduğunu söyledi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib hükümetini Şam'ın kontrolünü ele geçirdiğimizde iktidarı devralmaya hazır olacak şekilde hazırladık. Bu aşama için üç ay ayırdık. Daha sonra anayasal deklarasyon, ulusal konferansın toplanması ve cumhurbaşkanının atanmasını içeren bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir cumhurbaşkanı atadık. Anayasa uzmanlarına danıştıktan sonra muzaffer güçler cumhurbaşkanını atadı, önceki anayasayı iptal etti ve eski parlamentoyu feshetti. Şimdi, yeni bir anayasanın ilan edilmesinin önünü açacak öneriler geliştirmek amacıyla çok çeşitli tarafların yer alacağı ulusal diyalog sürecine geçeceğiz. Geçici bir parlamento oluşturulacak ve bu parlamento yeni anayasayı hazırlamak üzere bir anayasa komitesi kurmakla sorumlu olacak.”

Trump ve Gazze

Eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir.”

scdfvrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün Silikon Vadisi'nden Suriye asıllı Amerikalı uzmanlardan oluşan bir heyetle bir araya geldi. (SANA)

Ekonomik model

Kendisini en çok ilgilendiren küresel ekonomik model ve ekonomi yönetimi açısından ilham aldığı belirli bir ülke ismi sorulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Singapur, Suudi Arabistan, bazı dönemlerde Brezilya ve kalkınma yolunda büyük zorlukların üstesinden gelen Ruanda gibi ekonomik büyümeye tanık olan birçok ülkeyi incelediğini söyledi. Her ülkenin kendi zorlukları ve kalkınma aşamasıyla şekillenen kendi bağlamına sahip olduğunu belirtti. “Bu örneklerden değerli dersler çıkarılabilecek olsa da bunları körü körüne taklit etmemeliyiz. Bunun yerine, Suriye'nin kendine özgü durumuna uygun bir yaklaşım geliştirmek için bu dersleri uyarlamalı ve entegre etmeliyiz” dedi.

Ordu ve polisin lağvedilmesi

Eş-Şera'ya, Baas'tan arındırma sonrasında Irak'ta yaşananları anımsatan polis ve ordunun lağvedilmesi ve bu konunun nasıl ele alınacağı sorulduğunda, Suriye ve Irak'taki durum arasında büyük farklar olduğunu ve karşılaştırmaların her zaman büyük farklılıklar gösterdiğini söyledi. Suriye ordusunu ‘bir alternatif hazırlamadan’ dağıtmadığını belirtti.

Eski rejimin ordusunun Irak ordusu gibi olmadığını vurgulayan eş-Şera, “Çok sayıda milis ile İran ve Rusya'dan gelen dış müdahalelerle parçalanmıştı. Ordu dağılmış ve çökmüştü. Birçok genç erkek askere gitmemek için Suriye'den kaçıyordu. Dolayısıyla ordunun Suriyeliler için büyük bir önemi yoktu. Bugün Suriye'de zorunlu askerlik uygulamadım. Gönüllü askerliği tercih ettim. Bugün binlerce kişi yeni Suriye ordusuna katılıyor” ifadelerini kullandı.

Devrimci zihniyet bir devlet inşa edemez

Kendisini halen bir devrimci olarak görüp görmediği sorulan eş-Şera, devrimci zihniyetin bir devlet inşa edemeyeceğini söyledi. Şarku'l Avsat'ın Rory Stewart'ın röportajından aktardığına göre Eş-Şera, “Bir devlet inşa etmek ve bütün bir toplumu yönetmek söz konusu olduğunda farklı bir zihniyete ihtiyaç duyarsınız. Benim için devrim, rejimin devrilmesiyle sona erdi” dedi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkenin yeniden inşası, ekonomik kalkınma, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması, komşu ülkelere güvence verilmesi ve Suriye ile Batı ülkeleri ve bölge ülkeleri arasında stratejik ilişkiler kurulmasını içeren yeni bir aşamaya geçtik.”

sdfgrt
Ahmed eş-Şera'nın geçen ay yaptığı bir konuşmayı Şam'daki er-Ravza kafede takip eden Suriyeliler (Şarku’l Avsat)

Batı medyasının kendisi hakkında söylediklerine ilişkin tutumu sorulan Ahmed eş-Şera, Suriye'nin küresel etkiye sahip stratejik bir ülke olduğunu söyledi. Eş-Şera, “Geçmişte rejim kasıtlı olarak Suriyelileri Avrupa'ya göç ettirmeyi ve Captagon'u Avrupa'ya ve bölgeye kaçırmayı amaçlıyordu. Şam ayrıca, Suriye içindeki bazı ülkelerin oynadığı son derece olumsuz rol nedeniyle bölgede daha fazla istikrarsızlık tohumları ekmek için bir üs olarak kullanıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'nin durumunun kökten değiştiğini ve gelecek vaat eden yeni bir ülke haline geldiğini vurgulayan eş-Şera, “Suriye ekonomik kalkınma yoluyla bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Eş-Şera, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektörlerde önemli bir merkez olacak olan Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığını ve Doğu ile Batı arasındaki ticaretin yeniden gelişmesinin beklendiğini belirtti.

Eş-Şera, Batı'nın Suriye'ye bakışını bu açıdan yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.