Yemen hükümeti, BM uzmanları ile bir araya geldi

Yemen hükümeti, BM raporunun hatalı olduğunu ve yanlış bilgiler içerdiğini öne sürdü.

Aden'de haftalar önce çalışmalarına başlayan Yemen hükümeti, eleştirilere rağmen ekonomik durumu iyileştirmeye çalışıyor. (Getty Images)
Aden'de haftalar önce çalışmalarına başlayan Yemen hükümeti, eleştirilere rağmen ekonomik durumu iyileştirmeye çalışıyor. (Getty Images)
TT

Yemen hükümeti, BM uzmanları ile bir araya geldi

Aden'de haftalar önce çalışmalarına başlayan Yemen hükümeti, eleştirilere rağmen ekonomik durumu iyileştirmeye çalışıyor. (Getty Images)
Aden'de haftalar önce çalışmalarına başlayan Yemen hükümeti, eleştirilere rağmen ekonomik durumu iyileştirmeye çalışıyor. (Getty Images)

Kenan el-Hamiri
Yemen hükümeti, BM uzmanlar ekibinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) sunduğu son rapordaki bilgiler nedeniyle ortaya çıkan tartışmalardan bu yana ilk kez resmi adım attı. Uzman ekip ile video-konferans yoluyla bir toplantı düzenledi. Toplantı özellikle Suudi Arabistan’dan gelen fonların hükümet tarafından yolsuzluk için kullanıldığına ve Merkez Bankası'nın politikalarına ilişkin raporda belirtilenlere yanıt vermek için düzenlendi.
Yemen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanlığı, Bağışçı Taahhütlerinin Kapasitesini Artırmak ve Reform Politikalarının Uygulanmasını Desteklemek için Yürütme Birimi ve Kontrol ve Muhasebe Merkez Birimi gibi ilgili hükümet kurumlarının katıldığı toplantı, raporun yayınlanmasından bu yana türünün ilk örneği
oldu.
BM ekibi toplantı sonrasında herhangi bir açıklamada bulunmadı. Ancak hükümetin önümüzdeki günlerde yazılı açıklama yapmasının beklediğini bildirdi.

Rapordan sonraki ilk görüşme
BM uzman ekibi, geçen ayın sonunda BMGK’ya sunduğu raporda, Yemen hükümetini gıda tedariki için sağlanan kaynaklarla "para aklamak ve yolsuzluk yapmakla” suçladı. Bu da yeterli gıda kaynaklarının gelişini olumsuz etkiledi. Ayrıca raporda Husi milisleri, savaş çabalarını finanse etmek için 2019’da 1,8 milyar dolarlık devlet gelirine el koymakla suçlandı.
Yemen’in resmi haber ajansı SABA’ya göre hükümet ekibinin temsilcileri, raporun içeriğinde iddia edilenlerle ilgili yaptıkları açıklamada “Suudi fonları ve hükümetin bunlara yönelik yolsuzluk yaptığı suçlamaları da dahil olmak üzere raporda bir dizi yanlış sonuca ve bilgiye yer verildiğini” öne sürdü. 
SABA ajansı, hükümet temsilcilerinin raporda belirtilen döneme ait emtia fiyatlarının hesaplanmasında ve karşılaştırılmasında kullanılan metodolojik veya sayısal hataların yanı sıra raporda aslı olmayan iddialara karşılık verdi. Bunların raporda çıkarılan sonuçlarla uyuşmadığını açıkladığını bildirdi.
Hükümet ekibi, BM uzmanlar ekibini suçladığı açıklamada şu ifadeleri kulandı:
“Görevleri gereği raporu yayınlamadan önce ilgili bakanlıklar ve hükümet kurumlarıyla, özellikle de hükümet mutlak şeffaflık ve ekiple muazzam bir iş birliği içinde çalışmaları dolayısıyla eldeki bilgiler hakkında açıklama istemek amacıyla bir araya gelmeleri gerekirdi.”
Hükümet temsilcileri toplantıda, fonların  temin edildiği dönemde ülkenin içinde bulunduğu genel ekonomik ve arz durumunu ile hükümetin vatandaşlar için fiyat istikrarı ve gıda güvenliğini sağlamak için benimsediği politikayı açıkladılar. Ancak ayrıntı vermediler.

Destek politikası
Yemen hükümeti, temel malları destekleme stratejisine ilişkin olarak BMGK’ya  sunulan raporda bahsedilenleri ‘mantıksız’ olarak nitelendirerek eleştirdi.
Hükümet toplantının ardından yaptığı açıklamada, söz konusu desteğin yarattığı nihai sonuç göz önüne alındığında ve desteğin yokluğundaki gerçeklikle kıyaslandığında söz konusu eleştirilerin "mantıksız" olduğunu belirtti.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Raporda iddia edilenler kabul edilemez. Özellikle de bu destek, Yemen'i şu an olduğundan daha kötü bir insani felaketten kurtararak geniş çaplı bir kıtlığı önlediği için kabul edilemez.”

Yemen yıllık raporu
BMGK Yaptırım Komitesi’ndeki uzmanlar tarafından sunulan raporda, Yemen Kalkınma ve Yeniden Yapılandırma Programı’nın bir parçası olarak Suudi Arabistan tarafından Yemen Merkez Bankası'na Ocak 2018'de yatırılan iki milyar dolar fona da değinildi.
Raporda, Suudi fonlarının amacının pirinç, şeker, süt ve un gibi emtiaları satın almaya yönelik kredi planlarını finanse etmek, gıda güvenliğini artırmak ve bu malların fiyatlarını yerel olarak dengelemek olduğu ancak Yemen Merkez Bankası’nın para birimlerini değiştirme kurallarını ihlal ederek döviz piyasasını manipüle ettiği belirtildi. Merkez Bankası’nın Suudi Arabistan’dan gelen fonların büyük bir kısmına, bazı tüccarlar için yaklaşık 423 milyon dolar değerinde kâr sağlayan karmaşık bir kara para aklama planına göre el koyduğu öne sürüldü.
BM uzmanlar ekibinin raporu, hükümete ve hükümetin kalkınma ve ekonomi dosyasındaki performansına yönelik eleştirilerin arttığı bir dönemde geldi. Yemen'de büyük bir kesim ve ekonomi gözlemcileri, hükümeti yolsuzluk ve yasa dışı servet dosyalarına karşı kararlı olmamakla suçluyor. BM raporuna göre bu durum, Yemenlilerin yaşadığı geçim sıkıntısının artmasına ve dünyanın en kötü insani krizi çerçevesinde ekonominin çökmesine katkıda bulundu.



Gözler Gazze anlaşmasının ikinci aşamasında

Hamas mensupları dün, Mısırlı bir ekibin Kızılhaç mensuplarıyla birlikte Gazze Şehri'nde son İsrail rehinesinin cesedini aradığı bölgeyi güvenlik altına aldı (AFP)
Hamas mensupları dün, Mısırlı bir ekibin Kızılhaç mensuplarıyla birlikte Gazze Şehri'nde son İsrail rehinesinin cesedini aradığı bölgeyi güvenlik altına aldı (AFP)
TT

Gözler Gazze anlaşmasının ikinci aşamasında

Hamas mensupları dün, Mısırlı bir ekibin Kızılhaç mensuplarıyla birlikte Gazze Şehri'nde son İsrail rehinesinin cesedini aradığı bölgeyi güvenlik altına aldı (AFP)
Hamas mensupları dün, Mısırlı bir ekibin Kızılhaç mensuplarıyla birlikte Gazze Şehri'nde son İsrail rehinesinin cesedini aradığı bölgeyi güvenlik altına aldı (AFP)

Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesi yönünde ortak bir çaba içinde, dolaylı müzakerelerin ileri aşamasına geçilmesinin önünü açmak için "daha ciddi" görüşmelerin devam ettiği belirtiliyor. Hamas hareketi içindeki bilgili kaynaklardan gelen açıklamalara göre beklenen görüşmelerin, bu ay sonu veya gelecek ay başında yapılması bekleniyor.

Şarku'l Avsat'a bilgi veren kaynaklar, Kahire'de düzenlenecek kapsamlı bir Filistin ulusal toplantısı için hazırlıkların sürdüğünü, önemli ve acil konularda anlaşmaya varıldığını belirtti.

Fetih Sözcüsü Abdülfettah Devle ise özel açıklamasında, Gazze Şeridi'ni yönetecek bir komitenin kurulmasına ilişkin duyurunun "yakında yapılmasının muhtemel" olduğunu belirterek, beklenen oluşumun Filistin vizyonuyla uyumlu olmasının önemini vurguladı. Devle, "belgelenmiş ve resmi bir anlaşma yayınlanana kadar" belirli bir tarih vermedi.


 Tony Blair, Gazze Barış Konseyi üyelik adayları listesinden çıkarıldı

Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
TT

 Tony Blair, Gazze Barış Konseyi üyelik adayları listesinden çıkarıldı

Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)
Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair (Arşiv- AFP)

Financial Times gazetesi, güvenilir kaynaklara dayandırdığı haberinde, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in Arap ve İslam ülkelerinden gelen itirazlar sonrasında Gazze Barış Konseyi üyeliğine aday listesinden çıkarıldığını bildirdi.

Blair, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonlarında İsrail ile Hamas arasındaki savaşı sona erdirmek için 20 maddelik planını açıkladığı sırada konsey üyeliği için belirlenen tek isimdi. Trump, Blair'i "çok iyi bir adam" olarak tanımlamıştı.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times’ten aktardığına göre, Blair o dönemde planı "cesur ve akıllıca" olarak nitelendirdi ve ABD başkanının başkanlık edeceği konseye katılmaktan memnuniyet duyacağını ifade etti.

Ancak bazı Arap ve Müslüman ülkeler, kısmen 2003 yılında ABD öncülüğündeki Irak işgaline verdiği güçlü desteğin Ortadoğu'daki itibarına verdiği zarar nedeniyle plana karşı çıktı.

Financial Times, Blair'in bir müttefikinin, eski başbakanın Barış Konseyi üyesi olmayacağını söylediğini aktardı. Müttefik, "Bu konsey mevcut dünya liderlerinden oluşacak ve altında daha küçük bir yürütme kurulu bulunacak" dedi.

Kaynak, Blair'in, Trump'ın damadı Jared Kushner ve ABD başkanının kıdemli danışmanlarından Steve Witkoff'un yanı sıra Arap ve Batı ülkelerinden üst düzey yetkililerle birlikte yürütme kurulunda yer almasının beklendiğini de ifade etti.


Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Kasım 2025’in yağmurlu bir gecesinde, İsrail ordusunun Ramallah’ın kalbine yönelik baskını sürerken, başkanlık binasına birkaç metre mesafedeki bir noktada oturan üst düzey bir Filistinli yetkili acı bir tebessümle şunu söyledi:
“Şu an Filistin hakkında konuşmak istemiyorum. İsrail’i sömürgeci bir devlet olarak tanımlayan ezber cümleleri de tekrar etmeye niyetim yok. Şu anda konuşmak istediğim şey Suriye.”

Yetkiliye göre Suriye, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yalnızca gerçek bir barışı istemediğinin değil, komşu devletleri de görmek istemediğinin en açık kanıtı haline geldi. Zira Şam’daki yeni siyasi liderlik, İsrail’e karşı savaş ya da düşmanlık istemediğini açıkça ilan etmiş olmasına rağmen, İsrail Suriye topraklarını son derece sert askerî operasyonlarla ihlal etmeyi sürdürüyor.
Filistinli yetkili şöyle devam ediyor:
“Hamas 7 Ekim 2023’te savaşı başlattı, Hizbullah İsrail’i vurdu, Husiler İran’ın teşvikiyle ‘destek savaşına’ katıldı… Fakat Suriye tam tersine çatışmanın dışında kalmayı seçti; hatta çok daha fazlasını yaptı.”

“İsrail için bir tehdit yok”

Saldırganlığı caydırma operasyonlarının sonrası Şam’da kontrolü devralan yeni yönetim, İsrail dahil komşu hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Beşşar Esed rejiminin çökmesi ve İran ekseninin bölgedeki en stratejik üssünü kaybetmesi, Suriye ile İsrail arasında çıkarların kesiştiği yeni bir dönemi mümkün kılabilirdi.

Filistinli yetkili, “İsrailliler sanki bu gerçekleri unuttu. Suriye artık İran milislerinin oyun alanı değil” diyor.

Bu süreçte ABD, Türkiye ve Azerbaycan, iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını bildirerek, sınırların tamamen güvenli hâle gelmesini sağlayacak güvenlik düzenlemeleri için müzakerelere davet etti. İsrail’in çekincelerine rağmen Suriye, doğrudan görüşmelere dahi razı oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında altı toplantı gerçekleştirildi.

İsrail kaynaklarına göre Şam, kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmak adına büyük esneklik gösteriyor. 1967 ve 2024’te işgal edilen tüm toprakların iadesi karşılığında tam barış anlaşmasına hazır; fakat ara formüller de değerlendiriliyor. Bunlar arasında Golan’ın 15 yıla kadar İsrail’e kiralanması veya 1974 sınırlarına dönüşü öngören bir güvenlik mutabakatı da var.

Aynı kaynaklar,  yeni yönetiminin “İbrahim Anlaşmaları”na katılmaya da sıcak baktığını, bunun İsrail’in 1948’den bu yana hayalini kurduğu tarihi bir açılım olacağını belirtiyor.

İsrail’in karşılığı: İşgal ve hava saldırıları

Tehdit politikasını seçen İsrail, Aralık 2024’ten bu yana yeni yönetimin nefes almasına fırsat vermeden askerî havaalanları ve üsleri hedef alan yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi. Suriye’nin savunma kapasitesinin yüzde 85’ini yok eden İsrail, 450 km²’lik Suriye toprağını işgal ederek genişliği 7 km’yi aşan hat boyunca, Şeyh Cebel'den Dera’ya kadar ilerledi. Bazı bölgelerde 20 km derinliğe kadar kara harekâtı yürüten İsrail 9 askerî üs kurdu.

frgt
Netanyahu, Salı günü Suriye'deki tampon bölgedeki İsrail güçlerini denetledi (AP)

İsrail ayrıca, “Dürzi müttefikleri koruma” gerekçesiyle iç çatışmaları körükledi. Oysa İsrail’deki Dürzi vatandaşlar bizzat İsrail hükümetleri tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tel Aviv yönetimi, Şam’ın yeni liderliğini Nusra Cephesi bağlantıları üzerinden karalamaya çalışsa da, geçen yıllarda bizzat İsrail ordusuna bağlı sahra hastaneleri ve Safed, Hayfa, Tel Aviv’deki çeşitli merkezlerin çok sayıda Nusra üyesini tedavi ettiği biliniyor.

Netanyahu’yu kim durdurabilir?

Son günlerde İsrail’de ortaya çıkan bilgiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e ve Netanyahu’ya “Suriye politikasındaki yanlışları” nedeniyle sert bir uyarıda bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın, Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine, Şam’daki yeni yönetimle daha olumlu bir yaklaşım benimsemeye yöneldiği ifade ediliyor.

frgt
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump ve Eş-Şara'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını görüşmek üzere Riyad'da geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği toplantıdan bir kare (SPA)

Trump, İsrail’in attığı adımların “yanlış ve mantıksız” olduğunu düşünürken, birçok analist Netanyahu’yu dizginleyebilecek tek gücün Trump yönetimi olduğuna inanıyor.
Ancak bunun sahadaki sonuçlarının görülmesi zaman alabilir. Bu arada şu soru giderek daha sık soruluyor: “İsrail, Suriye ile böyle bir şekilde davranarak bölgesine nasıl bir mesaj veriyor?”