Ayn İsa yakınlarında SDG’ye baskı uygulayan Moskova İdlib’de ‘insani koridor’ açtı

Sruiye’nin kuzeybatısındaki siviller, Serakib’teki insani geçiş uygulamasına ilgisiz kaldı (Şarku’l Avsat)
Sruiye’nin kuzeybatısındaki siviller, Serakib’teki insani geçiş uygulamasına ilgisiz kaldı (Şarku’l Avsat)
TT

Ayn İsa yakınlarında SDG’ye baskı uygulayan Moskova İdlib’de ‘insani koridor’ açtı

Sruiye’nin kuzeybatısındaki siviller, Serakib’teki insani geçiş uygulamasına ilgisiz kaldı (Şarku’l Avsat)
Sruiye’nin kuzeybatısındaki siviller, Serakib’teki insani geçiş uygulamasına ilgisiz kaldı (Şarku’l Avsat)

Rus güçleri, Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) Suriye'nin kuzeydoğusundaki Ayn İsa kasabası yakınlarındaki bölgelerden çekilmesi için saha baskısı uygularken diğer yandan Moskova, İdlib'deki savaşan grupların kontrolündeki bölgeler ile Suriye'nin kuzeybatısındaki rejim bölgeleri arasında bir ‘insani koridor’ açıldığına ilişkin açıklamalarda bulunuyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün, SDG’nin Rakka vilayetinin kuzey kırsalında yer alan Ayn İsa’nın doğusundaki Muşeyrife köyünde Türkiye yanlısı ‘Süleyman Şah’ adlı Suriyeli muhaliflerin yer aldığı gruba yönelik düzenlediği füzeli saldırıda, grubun 3 üyesinin öldüğünü yaklaşık 7 üyesinin ise yaralandığını belgelediğini bildirdi. Bu olay, Türk güçlerinin, Halep-Haseke yolu çevresindeki Huşan ve Ebu Sarra köylerinin yanı sıra Ayn İsa'nın doğusunda bulunan siloların çevresindeki bazı bölgeleri güçlendirme çalışmaları yapan SDG’ye ait kamyonu hedef alan bombardımanlarının ardından gerçekleşti.
SOHR, Pazar günü Ayn İsa üssünden çekilen Rus güçlerinin, Pazartesi günü şafak vakti, Rus askerlerini taşıyan 8 zırhlı aracın üsse dönmesi ve Rus bayrağı çekilmesi üzerine tekrar bölgeye dönme kararı aldığını bildirdi. Rusya'nın kısa süreli ayrılığında ardından üsse dönene kadar ne gibi kazanımlar elde ettiği hakkında henüz bir bilgi verilmediğine dikkati çeken SOHR, Rusların, SDG'yi kışkırtmasının ve her seferinde geri çekilme tehdidinde bulunmasının, özellikle Türkiye’nin bu geri çekilmelerden birinin ardından gerçekleştirebileceği bir askeri operasyonundan çekinen bölge halkının öfkesini uyandırdığını belirtti.
Rus güçleri, Rakka kırsalındaki Ayn İsa ve Hasaka kırsalındaki Mubakir üslerinden Amerikalılarla ittifak halindeki SDG'ye Halep-Lazkiye yolu yakınlarında Ayn İsa kampı ile Muallak, Cehbel, es-Sayda ve Muşeyrefe köylerini Rusya ve rejim güçlerine, Ayn İsa kırsalını ise Türk güçlerine teslim etmesi. taleplerini reddetmesinin ardından baskı yapmak için çekildi. Ayrıca SDG’den Ayn İsa kırsalında binlerce ton buğday ve arpa mahsulünün depolandığı Şerkerak silolarının yanı sıra Ayn İsa kırsalındaki birkaç köyün rejim güçlerine teslim edilip bölgedeki unsurlarını geri çekmesi istendi. Kaynaklara göre SDG bu talepleri reddederken, Rus güçleri SDG'yi taleplerini kabul etmeye zorlamak için geri çekildi.
Öte yandan Suriye rejimi, Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib’den ayrılmak isteyen sivilleri burayı terk edip rejim bölgelerine gitmeye teşvik etmek için Rusya ile birlikte yürütülen kampanyanın ardından İdlib’deki muhalif güçler tarafından kontrol edilen bölgelerdeki sivillerin istedikleri takdirde rejim bölgelerine girmeleri için İdlib kırsalındaki Serakib bölgesinde dün sabah ‘insani geçiş’ uygulaması başlattı. Ancak tüm hazırlıklara rağmen şuana kadar hiçbir sivil geçişi kullanmadı.
İdlib’i kontrol eden Suriyeli muhalif gruplar ve aktivistler, ‘rejimin, sivillerin rejim bölgelerine geçişini kolaylaştırmak için muhalif gruplarla iş birliği yapmak istediği şeklindeki iddiaları’ reddettiler. Muhalif gruplardan bir yetkili yaptığı açıklamada, “Evet, rejim Pazartesi sabahı, İdlib'den ayrılıp rejimin kontrolü altındaki bölgelere gitmek isteyen sivilleri kabul etmek için İdlib şehir yolu üzerinde Serakib yakınlarında bir geçit açtı. Ancak rejimin geçişin yakınlarına ambulans, arabalar ve yolcu otobüsleri getirerek yaptığı hazırlıklara rağmen siviller arasında herhangi bir hareketlilik olmadı” ifadelerini kullandı.
İdlib’deki sivillerin rejime güvenmediklerini belirten yetkili, “Sivillerin İran destekli yerli ve yabancı milislerin siviller üzerinde hegemonyasına tanık olunan rejimin kontrolündeki bölgelere gitmeye niyeti yok. Buna rejim kontrolündeki bölgelerde ayrıca sivillerin içinde bulundukları hayat şartlarının ve ekonomik koşulların kötüleşmesi ve ekmek, yakıt, gaz, gıda ve ilaç gibi pek çok temel ihtiyacın eksikliği ve yüksek fiyatlar da ekleniyor” dedi. Yetkili tüm bu sebeplerden ötürü çok sayıda sivilin, rejimin kontrolü altındaki bölgelerdeki açlıktan ve yoksulluktan kaçmak için muhalif gruplar ile rejim arasındaki temas hatlarındaki kaçakçılık yapılan noktalardan geçerek Suriye'nin kuzeybatısındaki muhaliflerin kontrolü altında bölgelere sığındıklarını söyledi.
Rejimin, Serakib’te bir insani geçiş noktası oluşturma girişimini, Suriye'deki Rusya Uzlaşma Merkezi Başkan Yardımcısı Vyacheslav Sitnik’in, ‘İdlib’de kötüleşen ekonomik durum ve sağlık hizmetlerine’ işaret ederek “Suriyeli yetkililer, bizim yardımımızla, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi (İGAB) üzerinden İdlib'den ayrılmak isteyenler için Serakib, Miznas ve Ebu Uzeydin'de geçişler açacaklar” şeklindeki açıklamasından günler sonra başlattı.
Muhalif bir aktivist ise, ‘İdlib’deki durumun gerçekliğinin, rejim ve müttefiki Rusya tarafından İdlib hakkında yayılan söylentileri yalanladığını’ söyledi. Aktivist, rejimin ilk geçiş noktalarını açtığı Serakib'de İdlib'den rejimin kontrolündeki bölgelere giden herhangi bir sivil hareketliliğin yaşanmadığını da sözlerine ekledi.
Bu arada Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), Esed rejiminin ‘yerlerinden edilmiş kişilerin, İdlib'in güney ve doğu kırsalında işgal ettiği şehir ve köylere geri dönüşleri için insani geçişler açacağına dair iddialarına’ yanıt verdi. HTŞ Medya İlişkileri Ofisi İletişim Sorumlusu Takiyuddin Omer, ‘Eldorar Alshami’ ağına yaptığı açıklamada, “Bunlar temelsiz iddialardır. Rus işgal milisleri, Suriye devrimi hakkında yalanlar örmeye alışmışlar. Suriye halkının bunları kabul ettiğini ve devrim alanlarından kendi bölgelerine hareket ettiklerini iddia ederek yerel ve uluslararası kamuoyunu yanıltmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Rejim bölgelerindeki çok sayıda Suriyelinin kaçmasına neden olan gerçek faktörler, kötü ekonomik ve genel durum ve güvensizlik ortamı rejimin iddialarını reddedilmektedir” şeklinde konuştu.



BM: Sudan’da HDK’nın ilerleyişi yeni bir kitlesel göçe yol açabilir

Sudanlı bir aile, El Faşir'deki çatışmalardan kaçarak Çad'ın doğundaki Tina sınır kapısına geldiler (Reuters)
Sudanlı bir aile, El Faşir'deki çatışmalardan kaçarak Çad'ın doğundaki Tina sınır kapısına geldiler (Reuters)
TT

BM: Sudan’da HDK’nın ilerleyişi yeni bir kitlesel göçe yol açabilir

Sudanlı bir aile, El Faşir'deki çatışmalardan kaçarak Çad'ın doğundaki Tina sınır kapısına geldiler (Reuters)
Sudanlı bir aile, El Faşir'deki çatışmalardan kaçarak Çad'ın doğundaki Tina sınır kapısına geldiler (Reuters)

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, Sudan’da paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ilerleyişinin sınır ötesine taşabilecek yeni bir kitlesel göç dalgasına yol açabileceği uyarısında bulundu.

HDK, Ekim ayı sonunda Darfur’daki Faşir kentinin kontrolünü ele geçirerek, Sudan ordusuyla iki buçuk yıldır devam eden savaşta en büyük kazanımlarından birini elde etmişti. Reuters’ın aktardığına göre HDK, bu ay da ilerleyişini doğuya, Kordofan bölgesine doğru sürdürerek ülkenin en büyük petrol sahasını kontrol altına aldı.

Grandi, Kordofan’daki son şiddet olayları nedeniyle yerinden edilen ve sayıları yaklaşık 40 bin olan kişilerin çoğunun şu an ülke içinde yerinden edilmiş durumda olduğunu, ancak şiddetin El-Ubeyyid gibi büyük bir kente yayılması hâlinde durumun değişebileceğini söyledi.

Pazartesi gecesi Port Sudan’dan yaptığı açıklamada Grandi, “Eğer savaş oraya da ulaşırsa… daha fazla kitlesel yerinden edilme göreceğimizden eminim” dedi.

Grandi ayrıca, “Bu durumda komşu ülkelerde çok yüksek alarm seviyesinde olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Nisan 2023’ten bu yana HDK ile Sudan ordusu arasındaki çatışmalar, BM verilerine göre on binlerce kişinin ölümüne, 12 milyondan fazla kişinin yerinden edilmesine ve dünyanın “en kötü insani krizine” yol açtı.

Ekim sonunda Sudan ordusunun Darfur’daki son kalesi olan Faşir’i ele geçirmesinin ardından HDK, saldırılarını doğuya, üç eyaletten oluşan petrol zengini Kordofan bölgesine yöneltti. Faşir’in ele geçirilmesi sırasında katliam, toplu tecavüz ve yağma yaşandığına dair çok sayıda sivil tanıklık ve sivil toplum örgütü raporu bulunuyor.


İslami Cihad: İsrailli esirler dosyasını kapattık

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)
TT

İslami Cihad: İsrailli esirler dosyasını kapattık

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)

İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri, bugün (Salı) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının birinci aşamasındaki tüm maddelere hem kendilerinin hem de diğer Filistinli grupların bağlı kaldığını duyurdu. Örgüt, arabuluculara İsrail’in anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskı yapma çağrısında bulundu.

Kudüs Seriyyeleri’nin askeri sözcüsü Ebu Hamza, yayımladığı bildiride, geçen çarşamba günü Gazze’nin kuzeyinde ellerindeki son İsrailli rehinenin cesedini teslim etmelerinin ardından, İsrailli esirler dosyasını kapattıklarını söyledi.

Filistin'den yayın yapan Şihab Haber Ajansı’nın (Shehab News Agency)  aktardığı açıklamada Ebu Hamza, şunları kaydetti:

“Geçen çarşamba günü kuzeyde son cesedi teslim ederek elimizdeki düşman esirleri dosyasını kapattık. Bu, onur verici bir anlaşmanın parçası olarak, tüm gurur, onur ve sadakatle yürüttüğümüz kahramanca bir mücadelenin sonucudur. Düşman esirleri ancak direnişin kararıyla geri döner; tabutlarla dönerler ya da hiç dönmeyebilirler.”

Ebu Hamza, Kudüs Seriyyeleri ve diğer direniş fraksiyonlarının ateşkes anlaşmasının birinci aşamasına ilişkin tüm hükümlere bağlı kaldığını vurgulayarak, arabuluculara İsrail’in anlaşmadaki taahhütlerini yerine getirmesi ve “tekrarlanan suç niteliğindeki ihlallerini” durdurması için baskı çağrısı yaptı.

Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçiş arayışlarının yoğunlaştığı bir dönemde, Hamas’tan bilgili kaynaklar, hem hareket içinde hem de arabulucularla ve onların İsrail’le yürüttüğü temaslarda ciddi görüşmelerin sürdüğünü aktardı.

Kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Hamas’ın ABD ile İsrail arasında sağlanacak uzlaşıya bağlı olarak, arabuluculardan beklenen yeni dolaylı müzakere turunun tarihinin belirlenmesini beklediğini söyledi. Bu turun ay sonunda ya da gelecek ay başında yapılabileceği ifade edildi.

Kaynaklara göre, Katar, Mısır ve İstanbul da dahil olmak üzere çeşitli başkentlerde Hamas liderliği ile arabulucular arasında ikili ve üçlü formatlarda çok sayıda toplantı düzenlendi; mevcut temaslar kapsamında yeni görüşmelere yönelik hazırlıklar da yapılıyor.

Aynı kaynaklar, ABD’nin baskısı ve arabulucuların girişimlerinin bu temasları “daha ciddi bir aşamaya taşıdığını” değerlendirdi.


Esed’in tuzağı: Tahran’ın Bağdat’taki müttefiklerini sarsan gece

Beşşar Esed'in 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)
Beşşar Esed'in 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)
TT

Esed’in tuzağı: Tahran’ın Bağdat’taki müttefiklerini sarsan gece

Beşşar Esed'in 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)
Beşşar Esed'in 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)

Irak hükümetinde üst düzey bir güvenlik yetkilisi, Suriye’nin kuzeydoğusundaki rutin bir sınır güvenliği görevinin ardından Şam’dan Bağdat’a dönecek uçağa yetişmek için şoförüne hızlanmasını söylüyordu. Tam o sırada telefonuna düşen mesajda şu yazıyordu: “Suriye’deki fraksiyonlar başkente doğru ilerliyor.” Ülke, enkazların arasından doğan yeni bir rejimin eşiğindeydi.

Şam’da, yetkilinin arabası “olağanüstü düzenlemeler” için bekliyordu. Yeni Suriyeli yetkililerle kurulan “hiçten doğan iletişim”, sahada dengelerin altüst olduğuna işaret ediyordu. Suriye’de eski “askeri operasyonlar yönetiminden” bir yetkili, bunun “Heyet Tahrir el-Şam’ın ilk kez bir Irak hükümet yetkilisiyle teması” olduğunu aktardı. Iraklı güvenlik görevlileri de 8 Aralık 2024 sabahı “beklenmedik bir kolaylıkla” Şam’a girdiklerini söyledi. Ardından şok bir mesaj geldi: “(Beşşar) Esed kaçtı.”

gthy
Esed rejiminin devrilmesinden sonra Şam havaalanı (Arşiv - AFP)

Başkent Şam’daki havaalanı bir hayalet mekâna dönmüştü. Iraklı yetkilinin tanıdığı Suriyeli subaylar yok olmuştu. Diplomatik geçişler bile boşaltılmıştı. Yetkili, Bağdat’a “istisnai” bir seferle döndü.

Aynı saatlerde, Suriye’de 2011’den bu yana konuşlu Iraklı milisler de Rıf Şam’dan Irak sınırındaki Ebu Kemal yönüne doğru tek yönlü bir geri çekilişe başlamıştı. Yüzlerce savaşçı, “direniş ekseninin” 15 yıllık varlığının çöküşüyle sahayı terk ediyordu.

dfrg
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Şam'da Irak Başbakanı Muhammed Şii es-Sudani ile el sıkışıyor (Arşiv)

Bu gelişmeler öncesinde ve sonrasında Şarku’l Avsat’a konuşan Iraklı kaynaklar, milislerin Suriye’den koordinasyonsuz, ani ve dağınık biçimde çekildiğini doğruladı. Paylaşılan bilgiler, Tahran, Moskova ve Esed yönetiminin farklı zamanlarda Suriye’de savaşmama kararı aldığını ve müttefik Iraklı gruplarla bu bilgileri çok geç paylaştığını gösteriyordu.

Bu tanıklıklar; Esed rejiminin çöküşünün ardından Irak’taki Şii grupların nasıl tepki verdiğini, kimi çevrelerde neden Şii hâkimiyeti ve silahlı grupların siyaset içinde daha güçlü konum kazanması yönünde çağrıların yükseldiğini de ortaya koyuyor.

Manevra değildi… Bizi aldattılar

30 Kasım 2024’te Irak Başbakanı Muhammed es-Sudani, Esed’le yaptığı telefon görüşmesinde Suriye’nin güvenliği Irak’ın ulusal güvenliğiyle bağlantılı  mesajını verdi. Ancak ertesi gün muhalefet güçleri Hama’yı kuşattı ve Sudani bir daha Esad’i aramadı.

Ninova’daki Şii milis liderleri, Suriye’ye destek göndermeye çalışıyordu çünkü Suriye’deki İran yanlısı savaşçı sayısı geçmiş yıllara göre çok azalmıştı. Bir milis yetkilisi, savaşçılarını Suriye’deki Şiileri ve kutsal mekânları koruma çağrısıyla motive ettiklerini aktardı.

Ketaib Seyyid eş-Şüheda Sözcüsü Kazım el-Fartusi, kendi gruplarının 2023 sonunda Suriye’den tamamen çekildiğini ve “görevlerinin bittiğini” söylemişti.

dfvg
Suriye'nin doğusunda faaliyet gösteren Nuceba hareketi mensuplarının Bağdat'taki askeri geçit törenindeki arşiv görüntüleri.

2018’e gelindiğinde Suriye, İran Devrim Muhafızları, Hizbullah ve Iraklı milislerden oluşan 150 binden fazla yabancı savaşçıyla doluydu. Suriye ordusunun sahadaki ağırlığı bu güçlerin gerisinde kalmıştı. 2023 sonunda ise İran, Esed’le yapılan görüşmelerin ardından birçok milisin çekilmesine izin verdi. Bu geri çekilmenin arkasında “bölgesel bir anlaşmanın” olduğu iddiaları da yayılmıştı.

Kasım 2024’te başlayan Saldırganlığı Caydırma Operasyonu operasyonları sırasında İranlı grupların sayısı birkaç bine düşmüştü. Ancak Esed’in dönüşü yine gerçekleşmedi.

fgt
Suriye kanalının yayınladığı bir görüntüde, Rus savaş uçaklarının Lazkiye'deki Hmeymim üssünde "caydırma" operasyonu sırasında konuşlandığı görülüyor.

2 Aralık gecesi, Iraklı milislerden bir grup gayriresmî askeri güzergâhtan Suriye’ye sızmaya çalıştı fakat Ebu Kemal yakınlarında ABD hava saldırısı ile durduruldu. Bu olay, “Suriye’ye yeniden girme” hevesini kısa sürede bitirdi.

6 Aralık’ta muhalefet Hama’dan Humus’a doğru ilerlerken, Rus hava kuvvetleri yalnızca sembolik birkaç bombardıman yaptı. Rusya’nın Humus–Hama hattındaki stratejik “Rastan Köprüsü”nü etkisizleştirmeyerek muhalefetin geçişine zemin hazırladığı ortaya çıktı. Görüntüler, Rusların Hmeymim Üssü’ndeki Sukhoi jetlerini havalandırmadığını gösteriyordu.

7 Aralık sabahında Humus tamamen muhalefetin kontrolüne geçtiğinde, direniş eksenindeki birçok aktör bunun bir manevra olmadığını, İran’ın müttefiklerine çelişkili mesajlar verdiğini anladı.

Bazı Iraklı milis kaynaklarına göre İran, daha en başta Suriye’de büyük bir savaşa girmeme kararı almıştı çünkü bölgesel dengelerin son derece karmaşık olduğunu düşündü. Ayrıca Tahran, Moskova’nın artık Suriye’de kendi başına hareket ettiğini geç fark etti.

Sonuç olarak, Moskova–Tahran–Esed üçgeni fiilen çözülmüş, sahada kopuk kararlar alınmış, bu boşluk da muhalefetin hızlı ilerleyişine ve Esed’in kaçışına yol açmıştı.

Bağdat’ta siyaset: Şok, hesaplaşma ve yeni güç tasarımları

Esed’in kaçtığı 8 Aralık sabahı eski Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, ““Ne ekersen onu biçersin” diye yazdı. Bağdat’taki Şii siyasi çevreleri derin bir şok dalgası sardı.

İki gün sonra tüm milisler Suriye’den çıkmış, Esed Moskova’ya sığınmıştı. 12 Aralık’ta Nuri el-Maliki, “Şam’da yaşananların hedefi Bağdat sokaklarını hareketlendirmektir” diyerek gerilimi artırdı.

Kulislerde “Irak Şiilerinin geleceği” üzerine sert tartışmalar yürütüldü. Pek çok Şii karar alıcısı, İran’ın rolü ve Suriye’deki ani çöküş konusunda net bir cevap veremedi. Bazı toplantılarda, “Esed sonrası bölgesel düzenle Irak nasıl konumlanacak?” sorusu etrafında büyük tedirginlik oluştu.

dfrgt
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin toplantılarından bir kare (Irak Haber Ajansı)

Bu tartışmalar sırasında “Şii federalizmi” gibi uç fikirler bile dillendirildi ancak kısa sürede gündemden düştü. Buna karşılık, “Şii hâkimiyeti” söylemi güç kazandı. 11 Kasım 2025 seçimlerinde silahlı gruplar önemli başarı elde etti:

Asaib Ehlil Hak: 28 sandalye

Bedir Örgütü: 18 sandalye

Hakuk (Ketaib Hizbullah’ın siyasi kolu): 6 sandalye

Ketaib İmam Ali listesi: 3 sandalye

Şibl ez-Zeydi’nin “Hizmetler” ittifakı: 9 sandalye

Suriye’de savaşmış tüm gruplar parlamentoya girmeyi başardı.

Kays el-Hazali ve benzeri liderlerin öncülüğünde yeni bir proje şekilleniyor: Şii grupların parçalanmasını önlemek için devletin yasama ve yürütme kurumlarında daha güçlü, daha belirleyici bir varlık.

Mart 2025’te Hazali’ye “Yeni Suriye” sorulduğunda “Devletlerin çıkarları gerektiriyorsa, Irak da bu yeni hükümetle ilişkilerini kurmalı” dedi.

Bir Şii milis yöneticisinin ifadesiyle, “Esed’in kaçışı, Suriye’deki bir olay değil, Irak Şiilerinin zihninde bir depremdi.” Eski ittifakların çöktüğü, İran’ın bölgesel doktrininin bile sorgulanır hale geldiği bir dönemin kapısı açıldı. Bu soruların henüz net bir cevabı yok.