Suriye ‘dost bir ülkeden’ aşı aldığını açıkladı

Çin’in Sinovac aşısı. (EPA)
Çin’in Sinovac aşısı. (EPA)
TT

Suriye ‘dost bir ülkeden’ aşı aldığını açıkladı

Çin’in Sinovac aşısı. (EPA)
Çin’in Sinovac aşısı. (EPA)

Suriye, Kovid-19'la mücadele için "dost bir ülkeden" aşı dozları aldığını ve sağlık çalışanlarının önümüzdeki hafta aşılanmaya başlayacağını duyurdu. Açıklama dün Sağlık Bakanı Hasan Gobaş, tarafından yapıldı.
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’ya göre Bakan Gobaş, hangi ülkeden aşı sağlandığı ve aşı dozlarının miktarı konusunda açıklama yapmadı. Sağlık yetkilileri, Suriye'nin Rusya ve Çin ile aşılar hakkında görüştüğünü ancak henüz herhangi bir ikili anlaşma yapılmadığını bildirmişti.
Çin bu ay Suriye'ye yardım olarak 150 bin aşı dozu göndereceğini açıklamıştı. Ancak Reuters haber ajansına dün konuşan bir kaynak, söz konusu dozların henüz teslim edilmediğini belirtti. AFP’ye göre hükümet yanlısı El Vatan gazetesi aşıların Çin tarafından üretildiğini ve toplamda 2 bin 500 sağlık personeline yetecek miktarda 5 bin  doz bulunduğunu aktardı.
Reuters haber ajansı, İsrail medyasının geçen hafta Suriye’de tutuklu olan İsrailli bir kadının serbest bırakılmasına karşılık Tel Aviv’in uzun zamandır gerilim yaşadığı Suriye için Rus aşılarının satın alınmasını finanse etmeyi kabul ettiğini bildirdi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi ise söz konusu habere dair yorum yapmayı reddetti. Ayrıca Suriye'nin ‘dost bir ülkeden’ aşı aldığı yönündeki haberler hakkında da değerlendirmelerde bulunmadı. Rusya'nın geliştirdiği Sputnik V aşısının yurt dışında pazarlanmasından sorumlu egemen varlık fonu olan Rusya Doğrudan Yatırım Fonu da  açıklama yapmadı.
Salgın başladığından bu yana Şam rejiminin kontrolündeki bölgelerde toplam 15 bin 343 vaka ile bin ölüm kaybı kaydedildi. Ülkenin kuzeydoğusundaki Kürt Özerk Yönetimi Kovid-19 kaynaklı 313 ölüm ve 8 bin 600 vaka tespit edildiğini bildirdi. AFP’ye göre aşırı kalabalık yüzlerce kampın yer aldığı İdlib ve çevresindeki (kuzeybatı) silahlı grupların kontrol ettiği bölgelerde 21 binin üzerinde vaka tespit edilirken 408 kişi de yaşamını yitirdi.
Doktorlar ve ülkedeki kuruluşlar, başta sınırlı test sayısı olmak üzere birçok nedenden dolayı Suriye'deki vaka sayılarının duyurulandan çok daha yüksek olduğunu öne sürüyor.
Suriye hükümeti geçen ay Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) başlattığı COVAX girişimine katılmak için bir anlaşma imzaladı. Ayrıca Moskova'daki Suriye Büyükelçiliği pazartesi günkü açıklamadasında, Suriye'nin Rusya’nın geliştirdiği Sputnik V aşısının kendi topraklarında kullanılmasına izin verdiğini duyurdu. Aşıların Şam'a teslim tarihi ise açıklanmadı.
WHO tarafından salı günü AFP’ye yapılan açıklamada İdlib'deki savaşan grupların kontrolündeki bölgelere ilk aşılar gelecek ay ulaşacak. Kürt Özerk Yönetimi ile WHO görüşmesinde ise henüz bir anlaşmaya varılmadı.
COVAX platformu, bu yılın sonuna kadar Suriyelilerin en az yüzde 20'si için aşı sağlamayı hedefliyor.

İsrail vakaların artmasından endişeli
DPA, İsrail'de dün kutlanan Purim Bayramı nedeniyle Kovid-19 vakaların artmasıyla ilgili endişeler yaşandığını bildirdi. Hükümet, dün başlayan ve cumartesi gününe kadar sürmesi planlanan gece sokağa çıkma yasağını onayladı. Polis, yasağa uyulmasını sağlamak için çok sayıda güvenlik gücünün görevlendirileceğini duyurdu. Yasak döneminde başkalarının evinde kalmak, ikamet edilen yerden bir kilometreden uzağa gitmek yasak olacak ve şehirlerarası toplu taşıma hizmeti askıya alınacak.
Ayrıca kapalı bir alanda en fazla 10, açık alanlarda ise en fazla 20 kişi toplanabilecek. Kurallara uymayanlara 500 İsrail şekeli (150 dolar) para cezası verilecek.
Ülkedeki önlemlere rağmen geçen gece İsrail'in dört bir yanında düzenlenen sokak partilerine yüzlerce kişi katıldı. Bunlardan biri de Tel Aviv'de birçok kişinin maske takmadan veya sosyal mesafeyi hesaba katmadan kutladıkları kostüm partisiydi.  
İsrail'in tamamında düzenlenen, genç yaşlı tüm kesimlerin katıldığı Purim Bayramı nedeniyle geçen yıl vakalar arttı. Yetkililer aynı durumun tekrarlanmasından endişe ediyor.

Irak’ta tedbirler sürüyor
Irak Sağlık ve Çevre Bakanlığı son 24 saatte 4 bin 47 yeni vaka kaydedildiğini ve 27 kişinin koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdiğini bildirdi. Açıklamada iyileşenlerin sayısının 2 bin 271'e ulaştığı bilgisi verildi. DPA’ya göre Irak'taki kısmi sokağa çıkma yasağı önlemlerinde, yeni mutasyonun ülkede görülmesinin ardından dün ikinci haftaya girildi.



Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
TT

Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)

Hamas yanlısı Filistinli bir araştırmacının, hareketin siyasi büro üyelerinden birinden kamuoyu önünde özür dilemesi, özellikle bu özrün söz konusu üyenin siyasi bir açıklamasına yöneltilen eleştirinin ardından gelmesi nedeniyle Hamas destekçileri arasında tepkiye yol açtı.

Katar’da yaşayan ve Hamas’a desteğiyle bilinen Filistinli siyasi araştırmacı Mahmud Hamid el-İle, salı akşamı X platformunda, hareketin yine Katar’da bulunan siyasi büro üyesi Muhammed Nazzal’dan özür diledi. El-İle, özrünü bir ay önce aynı platformda Nazzal’ın Hamas’ın silahları ve Gazze Şeridi’ndeki geleceğine ilişkin açıklamalarının ardından paylaştığı bir mesajda yer verdiği ifade nedeniyle yaptı.

Krizin kökeni, geçen yıl ekim ayında Reuters’ın yayımladığı bir habere dayanıyor. Haberde, Nazzal’a Hamas’ın Gazze Şeridi’nde silah bırakıp bırakmayacağı sorulduğunda verdiği yanıt aktarılmıştı. Nazzal, “Evet ya da hayır diyemem” ifadesini kullanmış, ardından “Silah meselesi genel bir ulusal konudur ve yalnızca Hamas’la ilgili değildir. Sahada silahlı gücü olan başka gruplar da var” demişti.

Bu açıklamalar Hamas içinde geniş çapta tepki çekti. Tepki gösterenler arasında, sözlerin muğlaklığı nedeniyle eleştiriler yönelten araştırmacı Mahmud el-İle de vardı. El-İle, açıklamaların hem siyasi büro üyesi tarafından yapılmış olmasına hem de hareketin farklı kademelerindeki, özellikle Gazze’de yaşayan veya aslen Gazze kökenli olan diğer yöneticilerin tutumlarıyla çelişmesine dikkat çekmişti.

Nazzal’ın sözlerine yönelik itirazların büyümesi üzerine Hamas bir açıklama yayımlayarak beyanların ‘bağlamından koparıldığını’ bildirdi.

Paylaşımına gelen tepkilerin ardından birkaç gün sonra eleştirisini silmek zorunda kalan el-İle, krizin bu noktada sona erdiğini düşünüyordu.

Özrün sebebi neydi?

Ancak özrün yayımlanması, bunun nedenine ilişkin yeni soru işaretleri doğurdu. Daha sonra X platformundaki bazı Hamas yanlısı kullanıcıların paylaşımlarına ve Katar’daki hareket kaynaklarının Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalara göre, olayın arka planında Muhammed Nazzal’ın attığı adım bulunuyor. Buna göre Nazzal, uzun yıllardır ikamet ettiği Doha’da Katar resmi makamlarına Mahmud el-İle hakkında şikâyette bulunarak, kendisine hakarette bulunduğu ve manevi zarar verdiği iddiasını gündeme getirdi.

ghy
Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)

Kaynaklardan birine göre, pek çok kişi, aralarında bazı üst düzey yöneticiler de olmak üzere, arabuluculuk yaparak anlaşmazlığı çözmeye çalıştı, ancak Nazzal, kendisine yönelik ifadeler nedeniyle X platformu üzerinden kamuoyuna açık bir özür yayınlanmasında ısrar etti. Bu şart yerine getirilince, Nazzal’ın başka bir talepte bulunmaması ve anlaşmazlığın kapanması üzerinde uzlaşıldı. Buna rağmen Nazzal’ın ‘maddi tazminat talebinde ısrar ettiği’ ifade edildi.

Hareketle ilişkili başka kaynaklar ise ‘Mahmud el-İle’nin özrünün krizi çözmek için yalnızca ilk adım olduğunu, sürece müdahil olan bazı kişilerin Nazzal’ın öfkesini yatıştırmak ve onu şikâyeti geri çekmeye ikna etmek amacıyla el-İle’yi bu yöne yönlendirdiğini’ aktardı.

Aktivistler arasında öfke

Hamas’ın içinden ve dışından birçok isim özür meselesine tepki gösterdi. Tepki verenler arasında Filistinli gazeteci Muna Havva da vardı. Havva, sosyal medya hesabında, “Filistin’deki özgürlük hareketlerinin tarihinde, ne yaşanırsa yaşansın, bir liderin kendi mensuplarından birini üçüncü bir tarafa ya da başka bir otoriteye şikâyet ettiği tek bir örnek dahi yoktur. Bu davranış ne ulusal örgütlerin ahlakıyla ne de kabile geleneklerinde kabul gören en basit sığınma kurallarıyla bağdaşır. Utanç verici, acı verici, üzücü” diye yazdı.

Havva bir başka paylaşımında ise şu ifadeleri kullandı: “İsrail’in bugünkü genişlemesi kadar tehlikeli bir dönem görülmedi; tarih de Gazze’de halkımızın yaşadığı kadar vahim bir katliama tanıklık etmedi. Bu felaketin ortasında, halkımızın önde gelen isimlerinden biri, bir gencin attığı bir tweet yüzünden onu başka bir devlete şikâyet ediyor; geçimini ve güvenliğini riske atıyor. ‘Direniş’in liderleri halkımızdan ateş altında direnmelerini isterken, tek bir eleştiri cümlesine dahi tahammül edemiyor.”

Ayrıca Hamas gibi gruplara verdiği destekle bilinen aktivist Cemil Mikdad da konuya ilişkin paylaşım yaptı. Mikdad, “Hamas’tan bir yönetici, Katar’da yaşayan bir Filistinliyi, hakkında Katar mahkemelerinde dava açtıktan sonra uzun bir özür metni yayımlamaya zorladı; üstelik yalnızca kendisini eleştirdiği bir önceki paylaşım yüzünden!” ifadesini kullandı. Mikdad sözlerini şöyle sürdürdü: “Harika gerçekten… Nereye geldik? Halk olarak eleştirme hakkına sahip olduğumuz ve bizi dinlemekle yükümlü olan liderlerimiz, şimdi Arap mahkemelerini bize karşı bir güç olarak kullanıyor. Bu da ne demek oluyor? Siz ne hale geldiniz böyle, cahiller?!”

Hamas’ın silahlı yapısının geleceği, hareketin üst düzey isimlerinin açıklamalarında uzun süredir farklılık gösteren bir başlık olarak öne çıkıyor. Hamas’ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal, geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da düzenlenen bir panelde, “Hamas’ın ancak bir Filistin devleti kurulması hâlinde silah bırakabileceğini” söyledi.

Buna karşın, Meşal’in açıklamasından yalnızca bir gün sonra, Hamas yetkilisi Basim Naim AP’ye yaptığı değerlendirmede, hareketin kapsamlı bir güvenlik ve siyasi düzenlemenin parçası olmak kaydıyla ‘silahların depolanması ya da dondurulması gibi seçeneklerin görüşülmesine açık olduğunu’ belirtti.

Hamas’ın siyasi büro üyelerinden Husam Bedran ise salı günü yaptığı açıklamada, sürecin ikinci aşamaya geçmesinin ‘İsrail’in ihlalleri durdurmasına’ bağlı olduğunu ifade etti. Öte yandan Hamas’ın birçok lideri ve sözcüsü, aralarında Halil el-Hayye ve Hazım Kasım’ın da bulunduğu isimler, hareketin ikinci aşamaya geçmeye ‘hazır olduğunu’ vurgulayan açıklamalarını sürdürdü.


Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
TT

Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)

ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz dün Kudüs'te yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planının ikinci aşamasına ilişkin gelişmeler hakkında "yakında" duyurular beklediğini belirterek, Washington'un Hamas'ın yeniden yapılanmasına izin vermeyeceğini vurguladı.

Waltz, planın ana bileşenlerinin, hizmetleri yönetecek teknokrat bir Filistin yönetimi, ilgili tarafların maliyetleri karşılamasını sağlayacak bir finansman mekanizması ve son olarak uluslararası bir istikrar gücü olduğunu açıkladı.


İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
TT

İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)

İsrail ve Filistinli yetkililer AFP'ye verdikleri demeçte, İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan kamyonlar için Ürdün ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki Kral Hüseyin Köprüsü (Allenby Köprüsü) sınır kapısını, kapanmasından yaklaşık üç ay sonra dün yeniden açtığını söyledi.

İsrail, eylül ayında Ürdünlü bir sürücünün sınırda ateş açarak iki İsrail askerini öldürmesinin ardından sınır kapısını kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre birkaç gün sonra, sınır kapısı bireysel geçişlere yeniden açıldı, ancak savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımlara kapalı kaldı.

İsrail hükümetinin Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü (COGAT) sözcüsü, "Allenby Köprüsü sınır kapısı bugün açıldı ve kamyonlar Allenby Köprüsü'nden Gazze'ye geçiyor" dedi. Adının açıklanmasını istemeyen bir Filistinli yetkili de sınır kapısının yeniden açıldığını doğruladı.

Yetkilinin açıklamasına göre, salı günü çimento ve yapım malzemesi taşıyan 96 kamyonun geçişine izin verildi. Dün ise insani yardım taşıyan 20 kamyon bu sınır kapısından giriş yaparken, inşaat sektörü için kumun da bugün girişine izin verilmesi bekleniyor.

Sınır kapısının kapatılmasından bu yana Ürdünlü yetkililer, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Şeyh Hüseyin sınır kapısından Gazze'ye yardım ulaştırabildiklerini söylüyor. Salı günü bir İsrailli yetkili, Ürdün'den Allenby Köprüsü sınır kapısından mal ve yardım transferinin yakında yeniden başlayacağını söyledi.

Yetkili şöyle devam etti: “Gazze Şeridi'ne giden tüm yardım kamyonları, kapsamlı bir güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, refakat ve güvenlik eşliğinde seyahat edecek… Ürdünlü sürücüler ve kargolar için güvenlik kontrolü ve kimlik doğrulama prosedürleri sıkılaştırıldı. Geçişi güvence altına almak için özel güvenlik güçleri görevlendirildi.”

Ürdün Vadisi'ndeki sınır geçişi, Batı Şeria'dan Filistinlilerin İsrail topraklarına geçmeden ayrılmalarına olanak tanıyan tek geçiş noktasıdır.

İsrail, özel izinleri olmadığı sürece Filistinlilerin havaalanlarından geçmesine izin vermiyor.