Kemal Kılıçdaroğlu'na saldırı soruşturmasında 21 kişi hakkında daha iddianame hazırlandı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu (İHA)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu (İHA)
TT

Kemal Kılıçdaroğlu'na saldırı soruşturmasında 21 kişi hakkında daha iddianame hazırlandı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu (İHA)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu (İHA)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 21 Nisan 2019'da Ankara'nın Çubuk ilçesinde katıldığı şehit cenazesinde saldırıya uğramasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 21 kişi hakkında iddianame hazırlandı. Saldırı soruşturması kapsamında daha önce 36 kişi ile yaşı 18’den küçük 11 kişi hakkında Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.
Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanarak Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Milletvekilleri Levent Gök, Murat Emir ve Yıldırım Kaya, CHP Genel Başkan Başdanışmanları Kenan Nuhut ve Deniz Demir, parti görevlisi Barış Bozkurt ile CHP müşteki olarak yer aldı. Abdullah G., Cahit K., Celil E., Cevdet S., Erhan K., Gazi Y., Gülbeyaz O., Halil İbrahim T., Hasan D., Hasan Hüseyin D., Hüseyin A., Hüseyin K., Hüseyin Ü., Mehmet Arif A., Mustafa A., Mustafa G., Nuh R., Osman K., Ömer Faruk S., Ramazan O. ve Yasin Ç. ise iddianamede şüpheli olarak yer aldı. Şüphelilerin "kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama", "kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralamaya teşebbüs", "kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle birden fazla kişi tarafından birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret" ve "siyasi partiler veya meslek kuruluşlarının kullanımında olan bina, tesis veya eşyaya zarar verme" suçlarından cezalandırılması talep edildi. Şüphelilerin bu suçlardan 6 ay ile33yıl 6 ay arasında değişen sürelerde hapsi istendi.
İddianamede Kılıçdaroğlu'nun, şehit Piyade Sözleşmeli Er Yener Kırıkçı'nın cenaze törenine katıldığı, tören alanına girişi ile birlikte alanda bulunan bazı vatandaşlar tarafından yuhalanmaya başlandığı ve aleyhinde sloganlar atılarak cenaze törenine katılmasının protesto edildiği belirtildi. Bu esnada bazı vatandaşların "kahrolsun PKK", "PKK dışarı" ve "senin yüzünden geliyor bu şehitler" şeklinde sloganlar attığı ifade edilen iddianamede, şehidin cenaze namazının kılınmasının ardından protestoların tekrar başladığı ve çıkan arbede sırasında daha önce hakkında dava açılan Osman S.'nin Kılıçdaroğlu'na yumruk attığı anımsatıldı. Bu olaylar nedeniyle CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bir vatandaşın evine götürüldüğü, zırhlı araçlar ile takviye kuvvetlerin gelerek güvenliğin sağlanması ile birlikte Kılıçdaroğlu'nun evden çıkartıldığı kaydedildi.

"Saldırı hazırlığı yok"
Başsavcılığın iddianamesinde önceden saldırı hazırlığı yapıldığı iddialarına ilişkin tespitlerde de bulunuldu. İddianamede, tören için yapılan rutin hazırlıklar haricinde cenaze töreninde olay çıkabileceğine yönelik veya bu yönde hazırlık yapıldığına dair olay öncesinde herhangi bir ihbarın ya da istihbari bilginin bulunmadığı, olay sonrası yapılan araştırmalarda saldırı hazırlığı yapıldığı yönünde herhangi bir somut delilin tespit edilemediği vurgulandı. Şüphelilerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında değil, cenaze merasimine iştirak etmek amacıyla toplandıkları belirtilerek, Kılıçdaroğlu'nun tören alanına gelmesiyle başlayan protestoların, daha sonra suç oluşturan eylemlere dönüştüğü ve şüphelilerin eylemlerinden yaralama kastı ile hareket ettiklerinin değerlendirildiği bildirildi.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe