İran için Sincar'ın stratejik önemi

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)
TT

İran için Sincar'ın stratejik önemi

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)

Adem Yılmaz İran Araştırmacısı @pirmikaili
Suriye'de karşı cephelerde yer alarak askeri ihtilaf yaşayan ve Dağlık Karabağ savaşıyla birlikte nüfuz mücadelesine giren İran-Türkiye rekabetinde yeni gerginlik sahası Irak'ın Sincar şehri. Bu kente yönelik operasyon ihtimali konuşulan Türkiye'ye en sert tepki İran'dan geldi.
Peki, bölgedeki vekil aktörleri üzerinden askeri operasyona karşı rahatsızlığını ifade eden İran için Sincar ne anlam ifade ediyor?

Ankara'nın olası Sincar operasyonu
Musul'un kuzeybatısındaki Ezidilerce kutsal sayılan Sincar şehri, Irak ve Suriye arasındaki lojistik geçişlerin sağlandığı stratejik bölgenin kalbinde yer alıyor.
2014'te DEAŞ işgaliyle binlerce Ezidi'nin terk etmek zorunda kaldığı şehir, DEAŞ sonrası PKK'nın hâkim olduğu bir merkez haline geldi.
Son dönemde ise Türk güvenlik güçlerinin Irak'ın kuzeyindeki artan askeri hareketliliği ile birlikte konuşulur oldu. 
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın ocak ayında Bağdat ve Erbil'e gerçekleştirdiği ziyaretler sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sınır ötesi askeri operasyonların şifresi olan "Bir gece ansızın gelebiliriz" ifadesini Sincar'ı kastederek kullanmasıyla birlikte bu bölgeye yönelik operasyon ihtimali Türk kamuoyunun ana gündem maddelerinden birisini oluşturdu.
10 Şubat tarihinde Irak'ın kuzeyindeki Gara bölgesinde PKK hedeflerine yönelik harekât sonrası Sincar'a operasyon ihtimaline yönelik algı daha da güçlendi.

İran destekli Haşdi Şabi'den Ankara'ya ültimatom
Türkiye'nin Sincar bölgesine yönelik artan operasyon ihtimaline yönelik Bağdat yönetiminden ciddi bir tepki gelmezken İran destekli Haşdi Şabi unsurlarının Ankara'ya yönelik sert mesajları öne çıkıyor.
Bunlardan en önemlisi Fetih Koalisyonu lideri ve Bedir Güçleri Genel Sekreteri Hadi Amiri'nin yapmış olduğu açıklamaydı.
Sincar bölgesine operasyon düzenleneceğine dair istihbarat bilgileri edindiklerini belirten Amiri, "Türkiye düşmanca eylemlerini durdurmalı, Türkiye'nin Irak topraklarından çekilmesini tamamlamasını bekledik, işgalini artırmasını değil" ifadelerini kullandı.
Asaib Ehli Hak lideri Kays al Hazali ise, Türkiye, Sincar'a yönelik operasyon planına silahla karşı çıkacaklarını söyleyerek, "İlerde Türk varlığı, Amerikan varlığından daha büyük bir sorun haline gelecek" şeklinde konuştu.
Haşdi Şabi bünyesinde bulunan bir diğer grup Nuceba Hareketi tarafından paylaşılan bildiride Türk güçlerinin Sincar'a yönelik olası müdahalesine karşılık verileceği vurgulandı.
Ashab el Kehf isimli yeni duyulan Şii milis grubu ise Telegram kanalından yapılan paylaşımda Türk askeri üssünü hedef aldıklarını iddia eden bir video yayımladı. Videoda sergilenen grad füzeleri İran yapımı Arash serisiydi.

İran'ın Akdeniz'e uzanan koridorda kilit durağı: Sincar
Irak'taki Şii milis güçlerin verdiği sert tepki Tahran'ın duymuş olduğu rahatsızlıktan bağımsız okunamaz. Sincar ve çevresi İran'ın Irak ve Suriye'deki askeri politikaları için hayati bir önem arz ediyor.
Dahası Sincar, Tahran'ın Akdeniz'e yönelik karayolu projesinde Kaim-Ebu Kemal hattına alternatif bir güzergâhın merkezinde yer alıyor.
İngiliz The Guardian sitesinde Ekim 2016 yılında çıkan Martin Chulov imzalı bir makalede, İran'ın Akdeniz'e uzanan nüfuz alanını korumak için çok arzuladığı bir karayolu projesi olduğu iddia edilmişti.
İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü rehberliğinde Tahran, Bağdat ve Şam'daki üst düzey hükümet ve güvenlik yetkilileri tarafından koordine edilen bu koridor İran'dan Bağdat'ın yaklaşık 60 mil kuzeyindeki Diyala eyaletine; buradan da kuzeye yönelip Sincar üzerinden Rabia sınır kapısına ulaşıp Suriye'ye geçiyor.
Suriye'de Kamışlı ve Kobani üzerinden devam eden karayolu Halep kuzeyinden geçerek Lazkiye limanında son buluyor.
İran halihazırda Rabia sınır kapısının daha güneyindeki Kaim sınır kapısını kontrol ediyor. Fakat iki tarafı da DEAŞ hücrelerinin etkin olduğu çöl bölgesine açılan bu sınır kapısı güvenlik riskleri taşıyor.
Dahası bu bölge düzenli olarak İsrail hava saldırılarının da hedefi olmakta. Sincar'ın merkezinde olduğu kuzeydeki bu koridor ise İran'ın Akdeniz'e uzanacak lojistik ağları içerisinde İsrail hava saldırıları tehdidine en uzak ulaşım güzergâhı.
Bu koridorla birlikte hem DEAŞ tehlikesi hem de İsrail hava saldırısı riski nispeten azalabilir.

Türkiye'nin güney sınırına çizilen hat: Sincar 
İran için hesaba katılan diğer bir faktör ise Türkiye. İran, 2016 yılından bu yana Türkiye sınırına yakın bölgelerde elde ettiği kazanımları korumak istiyor.
İran, adeta Sincar'ın kilit öneme sahip olduğu bu koridorla birlikte Türkiye'nin tüm güney sınırına bir hat çekiyor.
Ayrıca Irak ve Suriye'nin en büyük ikinci kentleri olan aynı zamanda Sünni Arap nüfusun yoğun yaşadığı Musul ve Halep'i güvence altında tutmayı amaçlıyor.  
İran destekli Haşdi Şabi milislerinin Sincar eksenindeki uygulamaları da bu projenin varlığını doğrular nitelikte.
Sincar'da DEAŞ saldırılarında harabeye dönen Ezidilere ait onlarca tapınak bulunmasına rağmen ilk olarak bir Şii tapınağın İran bağlantılı gruplarca restore edilmesi ve bu mekânın Irak'ın en güney noktası Basra'dan bile ziyaretçi akınına uğraması İran'ın bölgedeki kimlik inşasına verdiği önemi gösteriyor.
Diğer taraftan çok sayıda eski PKK üyesi Ezidi'nin Haşdi Şabi'ye katılması da İran'ın kalıcı olmak için bu bölgeyi dönüştürmeyi hedeflediğine işaret ediyor.
Bu bağlamda stratejik menfaatlerin çakıştığı Sincar'a yönelik olası bir askeri harekât Ankara ve Tahran ilişkilerinin yeni sınama tahtası olacaktır.
Olası operasyon her ne kadar Türk iç kamuoyunda PKK karşıtı bir harekât olarak lanse edilse de Sincar, Ankara'nın tarihsel etki alanı olarak gördüğü Musul ve Kerkük'e erişim için de kilit bir noktada.
Böyle bir senaryo bölgede en çok İran'ı rahatsız edecektir. Nitekim İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif'in 21 Şubat tarihinde yapmış olduğu açıklamada, "Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki askeri varlığını reddediyoruz ve yanlış buluyoruz" ifadesi Sincar konusundaki rahatsızlığın dışa vurumu mahiyetinde.
Aynı şekilde İran'ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi de Rudaw'a verdiği röportajda, "Türkiye'nin Sincar ile hiçbir ilişkisi yoktur. Türk Silahlı Kuvvetleri de Irak topraklarına karşı tehdit unsuru olmamalı ve işgal etmemelidir, Türkiye'nin uluslararası sınırlara çekilmesi gerekiyor" ifadeleriyle Ankara'nın Sincar operasyonuna tepki göstermişti. 
Sonuç olarak Tahran açısından Sincar şehri bölgesel kazanımların korunması ve Türkiye'nin tarihsel etki alanı olarak gördüğü Kerkük ve Musul'a inmesini engellemek için kontrol edilmesi gereken bir stratejik bir cephe.
Ankara açısından ise bölgesel tehdit olarak görülen PKK ve Şii milislere aynı anda darbe vurulacak ve Musul ve Kerkük eksenine açılacak kapı konumunda stratejik bir şehir.
Askeri harekâtın başlaması halinde Ortadoğu'nun imparatorluk bakiyesi iki ülkesi olan İran ve Türkiye'nin stratejik menfaatlerinin çakıştığı yeni durak Suriye ve Dağlık Karabağ'dan sonra Sincar olabilir. 

Independent Türkçe



Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
TT

Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte ülkenin yönetimine dair sorular ortaya atılırken en çok zikredilen isimlerden biri de Yüce Lider'in oğlu Mücteba Hamaney oldu. 

Hiçbir resmi rolü bulunmasa da ülkenin en etkili figürlerinden biri gibi görülen Hamaney, pek çok İranlı için gizemini koruyor. Zira kendisi ne kamuoyunda sıklıkla görülüyor ne de konuşma yapıyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in 54 yaşındaki oğlunu mercek altına aldı.

Mücteba Hamaney'in, kendi kişisel gücü olmadığı ve itaatkar bir tavır gösterdiği söylenen Reisi'nin döneminde istihbarat ve güvenlik yapılarındaki nüfuzunu artırdığını bildirdi. 

İran Yüce Liderliği için Reisi'nin hazırlandığının düşünüldüğü ancak helikopterin düşmesiyle birlikte bu konudaki soru işaretlerinin arttığı aktarıldı. 

WSJ'nin konuştuğu uzmanlara göre Mücteba Hamaney'in, babasının yerine geçme ihtimali düşük ve spot ışıklarının altından kaçınarak daha da güç kazanması bekleniyor.

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nde çalışan İran uzmanı Hamidreza Azizi şöyle düşünüyor:

Son 20 yıldır işler, Mücteba ve etrafındaki şebekenin kontrolünde. Şimdi Hamaney için asıl mesele, Reisi'yle aynı özelliklere sahip birini bulmak. Böylece Mücteba toplumun gözünün önünde olmadan gücünü koruyup artırabilir.

Mücteba Hamaney'in haziran sonunda düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önemli bir rol oynaması bekleniyor. 

İran'ın geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir'in de Mücteba Hamaney'e sadık bir isim olduğuna işaret ediliyor. 68 yaşındaki Muhbir seçimlere kadar tüm meselelerde belirleyici olacak üç kişilik bir konseyin parçası.

Yüce Lider'e bağlı, milyar dolarlık yatırım fonu Setad'ın başkanlığını neredeyse 15 yıl boyunca yürüttü. 

Haberde 1969'da Meşhad'da doğan Mücteba Hamaney'in geçmişine de değinildi. Yüce Lider'in sitesine göre, Şah Rıza Pehlevi döneminde evlerine düzenlenen baskınlardan birinde babasının dövüldüğünü gördü. 

1979'de devrimden sonra Tahran'a taşınan ailenin babası hızla yükselirken oğlu da 1980-1988'de Irak'la yürütülen savaşta cepheye gitti. 

Daha sonra Devrim Muhafızları'nda önemli görevlere gelecek kişilerle burada tanışan Mücteba'nın nüfuzu özellikle 2000'lerin ortalarında geniş çaplı olarak konuşulmaya başladı. 

Değişimciler, 2005 ve 2009'da Mahmud Ahmedinecad'ın kendilerine karşı kazandığı zaferlerin Mücteba Hamaney tarafından ayarlandığını öne sürdü.

ABD, 2019'da Devrim Muhafızları ve Besic milisleriyle "babasının istikrarı bozan bölgesel hırslarını ve ülke içindeki baskıya dair hedeflerini ilerletmeye" çalıştığı gerekçesiyle onu yaptırım listesine aldı. 

2022'de Mehsa Emini'nin gözaltında ölmesinin ardından ülke çapında patlak veren gösterilerde nefret objesi oldu. Ev hapsinde tutulan eski cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, Yüce Lider'e seslenerek o pozisyona oğlunu hazırladığı haberlerini yalanlamasını istedi. Ancak yanıt gelmedi. 

Ali Hamaney hakkında kitap yazan ABD ve İran yurttaşı Mehdi Khalaji bütün bunlara rağmen söylentilere karşı çıkıyor:

Mücteba'nın yeni Yüce Lider olma arzusuna dair fikirler tamamıyla bir mit. Tarihsel deneyime dayanarak Hamaney'in ne kendi oğlunu ne de başkasını işaret edeceğini sanmıyorum.

İslam Cumhuriyeti'ni kuran Ruhullah Humeyni ve yerine geçen Ali Hamaney'in Yüce Liderlik pozisyonunun babadan oğula geçmesine karşı çıkmasını İslam'a aykırı görmesi de Khalaji'nin tahminlerini güçlendiriyor. 

Mücteba Hamaney'in yönetim deneyimi ve dini yeterliliği de bu göreve uygun görülmüyor.

Tennessee Üniversitesi'nden Saeid Golkar şöyle diyor:

Önemli kararların alındığı yerlerde onlarca yıldır tecrübe edinen Mücteba Hamaney'in rejimdeki bağlantıları eşsiz. Ancak onun atanması monarşiyi geri getirerek Hamaney'in mirasını lekeler.

Bazı uzmanlar da Ahmed Humeyni'nin Mücteba Hamaney'den de güçlü görüldüğünü ancak babasının 1989'da ölmesiyle birlikte işlerin değiştiğini bildiriyor. Hamaney ve dönemin cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani'yle sorunlar yaşayan Ahmed Humeyni, 1995'te henüz 45 yaşındayken hayatını yitirmişti. Kalp krizinin ölüme neden olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, WSJ, BBC Türkçe