Ürdün’de komplonun çökertildiği gecenin detayları gün yüzüne çıkıyor

Ürdün Başbakan Yardımcısı Safadi: Prens Hamza’nın ve başkalarının yabancı çevrelerle iletişim kurduğu tespit edildi.

Yerel gazetelerin manşetinden Ürdün olaylarını takip eden iki Ürdün vatandaşı (AFP)
Yerel gazetelerin manşetinden Ürdün olaylarını takip eden iki Ürdün vatandaşı (AFP)
TT

Ürdün’de komplonun çökertildiği gecenin detayları gün yüzüne çıkıyor

Yerel gazetelerin manşetinden Ürdün olaylarını takip eden iki Ürdün vatandaşı (AFP)
Yerel gazetelerin manşetinden Ürdün olaylarını takip eden iki Ürdün vatandaşı (AFP)

Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin, eski Kraliyet Divanı Başkanı Basım İbrahim Avadallah ve bir Kraliyet ailesi üyesinin yer aldığı komplonun engellendiğini açıkladı.
Safadi yaptığı basın açıklamasında Ürdün Silahlı Kuvvetleri-Arap Ordusu, Genel İstihbarat Departmanı ve Genel Emniyet Müdürlüğü’nün titiz bir şekilde yürüttüğü ortak kapsamlı soruşturmalar ile güvenlik birimlerinin, uzun bir süre eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin, Kraliyet Ailesi üyesi Şerif Hasan bin Zayd ve Basım İbrahim Avadallah yanı sıra diğer kişilerin faaliyetlerini ve hareketlerini takip ettiğini ve hepsinin vatanın güvenliğini ve istikrarını hedef aldığını söyledi.
Yazılı bir açıklamayı okuyan Ürdünlü bakan, soruşturmalarda ülkenin güvenliğini sarsacak adımları atmak üzere en uygun zamanı belirlemek için yabancı taraflarla yapılanlar da dahil olmak üzere girişimler ve görüşmeler yapıldığının tespit edildiğini vurguladı. Safadi’nin ifadelerine göre ön soruşturmaların, bu faaliyetlerin ve girişimlerin doğrudan ülkenin güvenliğine ve istikrarına zarar verecek boyuta ulaştığını ortaya koymasının ardından güvenlik birimleri, bu soruşturmalar ışığında Ürdün Kralı 2. Abdullah’a, bu faaliyetlerin ve bundan sorumlu olan kişilerin yasal gerekliliği yerine getirmek üzere Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne sevk edilmelerine yönelik tavsiyelerini sundular.
Safadi Ürdün Kralı’nın meseleyi aile içerisinde çözmek ve Ürdün ve Ürdünlülerin güvenliğini bozmayı amaçlayan ve Haşimi ailesinin geleneklerinden ve değerlerinden bir kopuşu temsil eden bu faaliyetlerden kendisini caydırmak için Prens Hamza ile doğrudan görüşmeyi planladığını vurguladı. Safadi, bu çabaların sürdüğünü ancak en nihayetinde Ürdün’ün güvenliği ve istikrarının her şeyin üstünde olduğunu ve bunları korumak için gerekli tüm yasal önlemlerin alınacağını kaydetti.

Prens Hamza, Kral Hüseyin’in mesajını yanıtsız bıraktı
Safadi, Genelkurmay Başkanı’nın bu mesajı iletmek üzere cumartesi günü öğle saatlerinde Hamza ile görüştüğünü, kendisinden Ürdün’ün güvenliğini ve istikrarını hedef alan bütün hareketlerden ve faaliyetlerden vazgeçmesini talep ettiğini, ancak Hamza’nın cevap vermeyerek bu talebe ülkenin ve halkının çıkarlarını göz ardı eden olumsuz bir tavırla karşılık verdiğini söyledi.
Ürdünlü bakan ön soruşturmaların sözde dış muhalefeti de kapsayan yurt dışındaki çevrelere vatanın güvenliğini sarsmak ve gerçekleri çarpıtmak amacıyla birtakım iddiaları ve mesajları ileten Hamza’nın çevresindeki insanlar arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.
Aynı zamanda bu soruşturmalar Basım Avadallah ile yabancı taraflar ve sözde dış muhalefetin “istikrarı bozma ve Ürdün'ün ana meselelerdeki kararlı duruşunu zayıflatmakla ilgili hedefleri ve niyetleri gerçekleştirme doğrultusunda kötü niyetli planları faaliyete geçirmek üzere bağlantı halinde olduklarını ve bunun için önceki tüm temasları ve faaliyetleri kullanmaya çalıştıklarını ortaya çıkardı. Bu, Prens Hamza’nın son zamanlarda aşiret liderleri ile, ulusal güvenliğe zarar verecek faaliyetlerde bulunması, onları kışkırtmak ve harekete geçirmek amacıyla iletişimini sıklaştırmasıyla aynı zamana denk geldi. Ön soruşturmalar, Prens Hamza’nın Basım Avadallah ile adımlarını ve hareketlerini uyum içerisinde götürmek için koordinasyon ve iletişim halinde olduğunu da ortaya koydu.
Soruşturmalara göre Prens Hamza Genelkurmay Başkanı ile cumartesi günü öğleden sonra 14.00’da görüştükten dakikalar sonra tam olarak 14.20’de görüşmelerinin ses kaydını Basım Avadallah’a gönderdi ve durumu daha da kızıştırmaya çalışarak başka bir ses kaydını bu ses kaydına ekledi. Bunun ardından Basım Avadallah Ürdün’ü terk etmek üzere bilet rezervasyonu yaptı.
Prens Hamza, kabul edilemez bir şekilde ulusal güvenliğe zarar vermek de dahil olmak üzere vatandaşları devlete karşı kışkırtmak ve örgütlemek amacıyla bir süredir yaptığı faaliyetlerin ve gerçek niyetlerinin aksine yerel ve uluslararası düzeyde sempati toplamak ve gerçekleri çarpıtmak amacıyla bir başka girişimde daha bulunarak Arapça ve İngilizce olarak iki video kaydı yayınladı.

Prensin eşi ile yabancı birimler arasındaki telefon görüşmesi
Güvenlik birimleri ayrıca yabancı güvenlik teşkilatları ile ilişkisi olan bir kişinin Prens Hamza’nın eşi ile cumartesi günü gece 03.55’te temasa geçtiğini, kendisinin hizmetinde olduğunu ve Ürdün’den yabancı bir ülkeye gitmek için derhal bir uçak ayarlama teklifinde bulunduğunu tespit etti. Bu da yabancı tarafların Ürdün’ün güvenliğini ve istikrarını korumak amacıyla engellenen şüpheli faaliyetlere karıştığının bir başka göstergesi sayılıyor.
Safadi soruşturmaların halen devam ettiğini ve yasal yollara göre şeffaf ve net bir şekilde yürütüleceğini vurgularken, bu girişimlerin daha oluşum aşamasındayken kontrol altına alınıp engellediğine işaret etti.

Gergin meclis oturumu
Hükümetin açıklamasından önce dün Ürdün devletinin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümü münasebetiyle Ürdün Ulusal Meclisi eski binasında özel bir oturum düzenlendi. Meclisin üst kanadı Ayan Meclisi Başkanı Faysal el-Fayiz yaptığı konuşmada karanlıkların içine gizlenen ve ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde herkesin içinden geçtiği bu zorlu koşullarda Ürdünlülerin yoksulluğunu sömürmeye çalışan bu kişilerin hiçbir insani sıfatının olmadığını söyledi.
Prens Hamza’nın videodaki tutumu hakkında yorum yapan Fayiz “İnsanların duygularıyla oynamak ve bir kurban olarak kendini göstermek, temel ahlaki kaidelerimizden, ilkelerimizden, değerlerimizden ve adetlerimizden biri mi? Kral hazretlerine sadakatini göstermek yerine, medya röportajlarında, diğer toplantılarında bahsettiği ve düşündüğünden farklı olmayan her şeyi; açlık yüzünden şişmanlamayan ya da şarkı söylemeyen sahte muhalefetin çukurunda olan herkesi destekliyor” dedi.
Diğer taraftan Meclisin alt kanadı Temsilciler Meclisi Başkanı Abdulmunim el-Udat Kral 2. Abdullah’ın “Ürdün'ün siyasi duruşundan rahatsız olanlar” şeklinde tanımladığı kişilere kararlı ve net bir mesaj gönderdiğini söyledi. Udat konuşmasının devamında “Olaylar, bu dayanıklı sarsılmaz ülkenin kuruluşunun 100’üncü yılına yaklaşırken, Haşimi rejimimizin ve ülkemiz Ürdün’ün komploya, entrikalara ve fitnelere karşı dirençli olduğunu bizlere bir kez daha gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Aynı oturumda Başbakan Yardımcısı Tevfik Krişan, Ürdün’ün barışçıl yollar ile meşru amaçlar için çalıştığı sürece ideolojisi ne olursa olsun hiçbir zaman muhalifleri tasfiye etme ya da siyasi bir oluşumu dışlama gibi bir durumla karşılaşmadığını ifade etti. Krişan Ürdün’ün 100’üncü yıldönümü için yaptığı konuşmasında “Büyük Arap Devrimi dinler için dışlayıcı değildi. Çünkü köklerindeki Araplık boyutu tüm dinleri kucaklıyordu. Bu nedenle devrim, demokrasiye ve halkın katılımına inandığı için modern değerleri içinde taşıyordu” dedi.

Komplonun bozulduğu gecenin detayları
Ürdünlüler cumartesiyi pazara bağlayan gece eski Kraliyet Divanı Başkanı Basım Avadallah ve Şerif Hasan bin Zayd’ın tutuklandığına ilişkin haberlerin yayılması ile gergin hararetli olaylara tanıklık etti. Bu haberlerden önce Ürdün Silahlı Kuvvetleri (Arap Ordusu) tarafından, eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin’in tutuklandığını ya da evinde zorla alıkonulduğunu reddeden bir haber yayınlandı. Söz konusu açıklamada “Bunun yerine, kendisinden Ürdün’ün güvenliğini ve istikrarını hedef alan hareketlerini ve faaliyetlerini durdurması istendi” ifadeleri yer aldı.
Bu açıklamanın ardından birkaç saat sonra Prens Hamza İngilizce olarak bir video yayınladı. Prens Hamza söz konusu videoda Ürdün Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Yusuf el-Huneyti’nin kendisini ziyaret edip insanlarla görüşüp buluşmak için dışarı çıkmasının yasak olduğunu bildirmesinin akabinde korumaları geri çekilip tüm iletişim araçları ve internet kesildikten sonra zorla evde tutulduğunu vurguladı. Prens Hamza Arapça olarak yayınladığı diğer video kaydında ise “Şu an ülkemdeki yıkımın ve tahribatın sebebi ben değilim. Bu hepimizi etkiledi. Tüm kurumlarımıza zarar verdi. Kurumlarımızı tahrip eden gerileme ve yozlaşmaya tanık olduk” dedi.
Ülkesini seven herkesin yurtdışındaki bir tarafa veya gündeme tabi olduğu ya da kişisel emelleri olduğu iddiasıyla soruşturma geçirdiğini, tutuklandığını ve devamlı suçlamalara maruz kaldığını ifade eden Presn Hamza, “Şu an ülkemizde olanlar acı verici ve yürek burkan bir şey. Kurumlarımızı böldüler. İtibarımızı ve şerefimizi iki paralık ettiler” şeklinde konuştu.

Yurtdışıyla iletişim halinde olan bir şebeke
Ürdün güvenlik birimlerinin ülkedeki eşi görülmemiş bir şekilde operasyonun ağlarını takip ettiği bir sırada, eski Kraliyet Divanı Başkanı Basım Avadallah’ın Prens Hamza’dan Genelkurmay Başkanı ile yaptığı görüşmenin ses kaydını alır almaz ülkeden çıkmaya çalışmasının ardından davanın unsurlarına karşı gözaltı emirlerinin tarihi değişti.
Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi’nin resmi açıklamasında belirttiği gibi olayda Ürdünlü prensin çevresindeki yaklaşık 16 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Basım Avadallah ve Şerif Hasan bin Zayd’ın yanı sıra krallığın farklı bölgelerini temsil eden sosyal figürler ve Prens Hamza’nın ofisindeki çalışanlar da yer alıyor.
Ülkenin güneyinde bulunan el-Kerak ilinden el-Mecali aşiretinin yayınladığı bir açıklamanın ardından gözaltıların çemberi büyüdü. Aşiret yaptığı açıklamada adamlarından bazılarının gözaltına alınma şeklini kınadı ve gözaltına alınan kişilerin isimlerini açıkladı.
Söz konusu açıklamada aşirete mensup kişilerin gözaltına alınma şekli sabıkalı ve suçlu kişilerin gözaltına alınma şekline benzetildi. Ayrıca 20’den fazla zırhlı araçla, son teknoloji silahlarla donanmış silahlı kuvvetlerin bu operasyonu uyuşturucu kaçakçılarına, kanun kaçaklarına ve karaborsacılara düzenlenen baskınlara benzetildi.
Ortak askeri bir güç tarafından tam 00.00’da başlatılan operasyon sırasında Genel İstihbarat Departmanı’nın konuşlandığı Dabuk bölgesinde ve Kraliyet Sarayı ile Kral 2. Abdullah’ın ofislerinin yakınlarında sıkı güvenlik önlemleri alındı.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.