Neçirvan Barzani Bağdat’ta

Neçirvan Barzani
Neçirvan Barzani
TT

Neçirvan Barzani Bağdat’ta

Neçirvan Barzani
Neçirvan Barzani

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani başkanlığındaki üst düzey bir heyet, Irak’ta Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Yüksek Yargı Konseyi Başkanı ve bir dizi Iraklı siyasi parti lideriyle görüşmek üzere dün Bağdat'a geldi. Kürt kaynaklar, ziyaretin Bağdat ile Erbil arasındaki "sorunlara son verme" amaçlı gerçekleştiğini kaydettiler.
Barzani ve Kürt liderlerin çoğu, Kürtlerin Bağdat'ta bölgenin bütçe hakkını garanti etmek ve bunu engelleyen anlaşmazlıkların üstesinden gelmek için yürüttüğü uzun bir maratonun ardından geçtiğimiz Mart ayı sonunda ülkenin bütçe yasasının onaylanmasını memnuniyetle karşıladılar.
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi ile IKBY Başkanı Neçirvan Barzani bir araya geldi ve taraflar, bölge ile federal hükümet arasındaki bir dizi ortak dosyayı, özellikle de Şengal'deki normalleşme anlaşmasını ve bölgedeki güvenlik durumunu ele aldı. Kazimi’nin Enformasyon Bürosu tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Başbakan, Neçirvan Barzani ile görüşmesinde federal hükümetteki devlet kurumları ile bölgesel yönetimdeki kurumlar arasında işbirliği ve entegrasyon alanındaki bir dizi dosyayı görüştü. Bunun yanı sıra “terörizm ve organize suçla mücadele çabaları ve Şengal’de federal hükümet ile bölgesel hükümet arasında işbirliği” konuları da masaya yatırıldı. İkili aynı zamanda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, vakaların artmasının ardından oluşan sağlık durumu, koronavirüs hastalarına sağlık hizmeti sunulması ve aşı tedariki çabalarını da ele aldı.”
Kazimi’nin Enformasyon Bürosu tarafından yapılan açıklamanın devamında şunlar yer aldı: “Kazimi, Federal Mahkeme ile ilgili anlaşmaya atıfta bulunarak iç anayasa mekanizmalarının oluşturulması alanında kaydedilen ilerlemeye ve Temsilciler Meclisi’nin federal bütçeyi kabul etmesine övgüde bulundu. Başbakan, gelir dağılımında adalet ilkesine uygun olarak, Irak vatandaşına hizmet sağlanmasıyla çelişen içtihat ve yorumlarda bulunulmaması ve bütçe hükümlerinin sıkı bir şekilde uygulanmasını temenni etti. Kazimi, Bağdat ile Erbil arasındaki güvenlik entegrasyonunun, iç istikrarı sağlayacak ve tartışmalı alanlarda veya başka alanlarda terörizm veya organize suç tarafından istismar edilebilecek herhangi bir boşluğu önleyecek şekilde güçlendirilmesi gerektiğini kaydetti.”
Kazimi’nin siyasi, ekonomik ve diplomatik alanlardaki çabalarına övgüde bulunan Barzani, “Irak'ın son dönemdeki diplomatik çabaları ve ardı ardına gelen ziyaretler ve toplantılar, Irak'ın bir bütün olarak haklı konumunu ve bölgesel ve uluslararası doğal rolünü yeniden benimsediğini ortaya koydu. Hükümet ve devletin statüsü, güçlükleri çözmesini sağlayacak şekilde güçlendirilmeli.” açıklamasında bulundu.
Barzani ayrıca Irak'ta Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Yüksek Yargı Konseyi Başkanı, bir dizi parti lideri ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Irak Özel Temsilcisi ile bir araya geldi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanlık Basın Ofisi tarafından yapılan açıklamaya göre, yapılan görüşmelerde Kürdistan özerk bölgesindeki bütçe ve maaşlar konusu tartışıldı, prosedürlerin nasıl uygulanacağı ve her iki tarafça bu prosedürlere nasıl sadık kalınacağına dair bir mekanizma oluşturuldu. Bunun yanı sıra önümüzdeki Ekim ayında yapılması planlanan erken seçimler de gündeme getirilen konular arasında kendine yer buldu.



Gazze Şeridi'ndeki durumdan duyulan hoşnutsuzluk, İsrail'in üç müttefikini Filistin devletini tanımaya itti

) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
TT

Gazze Şeridi'ndeki durumdan duyulan hoşnutsuzluk, İsrail'in üç müttefikini Filistin devletini tanımaya itti

) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)

İspanya, İrlanda ve Norveç Mayıs 2024'te Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladıklarında, İsrail'in en yakın müttefikleri bu adımı, Gazze Şeridi'ndeki krizin çözümüne yardımcı olmayacağı gerekçesiyle reddettiler.

Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada, İsrail-Filistin çatışmasının uzun vadeli çözümü kapsamında tanınan sınırlar içinde iki devletin kurulmasını desteklediklerini belirtmiş olsalar da, bu tanımanın Hamas’a bir ödül olarak görülmesinden çekiniyorlardı. Ayrıca bunun İsrail ve Washington ile ilişkilerine zarar verebileceğinden veya böyle bir adımın diplomatik sermayenin israfı anlamına gelebileceğinden endişe duyuyorlardı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron o dönemde, “Filistin devletini tanımam duygusal bir karar değil” demişti.

Ancak İsrail'in yardımlara getirdiği kısıtlamaların Gazze Şeridi'ndeki insani krizi daha da kötüleştirmesi ve mart ayında iki ay süren ateşkesin sona ermesi üzerine ciddi görüşmeler başladı. G7’deki üç büyük Batı ekonomisi, eylül ayında Filistin devletini tanımak için planlar hazırladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)

İki devletli çözümle ilgili endişeler

Kanada Başbakanı Mark Carney perşembe günü yaptığı açıklamada, “İki devletli çözüm olasılığı gözlerimizin önünde yok oluyor... Bu, ortaklarımızla iş birliği içinde gidişatı tersine çevirmek için bulunduğumuz noktaya gelmemize neden olan faktörlerden biri oldu” ifadelerini kullandı.

Fransa ve Suudi Arabistan, daha fazla Batı ülkesini Filistin devletini tanımaya ikna etmek için bir plan hazırladı. İki ülke, haziran ayında yapılması planlanan Birleşmiş Milletler (BM) konferansında önerilerinin kabul edilmesini istiyordu, ancak destek ve onay elde etmekte zorluk yaşadılar ve ardından İsrail'in İran'a yönelik hava saldırıları ve yoğun ABD diplomatik baskısı nedeniyle toplantının ertelenmesine karar verildi.

Saldırılar, Batılı müttefiklerin İsrail'e yönelik açık eleştirilerini durdurdu, ancak tartışmalar perde arkasında devam etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre bilgi sahibi bir Kanadalı kaynak, Macron, Carney ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer'ın haziran ve temmuz ayları boyunca telefon ve mesaj yoluyla sürekli iletişim halinde olduklarını söyledi.

Kanada Başbakanı Mark Carney, (Arşiv-Reuters)Kanada Başbakanı Mark Carney, (Arşiv-Reuters)

Kanada tek başına bir adım atmakta tereddüt ederken, Birleşik Krallık herhangi bir hareketin en büyük etkiyi yaratmasını sağlamak istiyordu. Macron ise daha cesur bir tavır sergiledi.

Bu, aç çocukların görüntüleri nedeniyle endişelerin arttığı ve İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonu ile Batı Şeria'daki yerleşimcilerin saldırılarının, egemen bir Filistin devletinin kurulma şansını zedeleyeceği korkusunun arttığı bir dönemde gerçekleşti.

Macron, Starmer, Merz ve Carney

Macron 24 Temmuz'da sürpriz bir şekilde, eylül ayında yapılacak BM Genel Kurulu toplantısında Fransa'nın Filistin devletini tanıyacağını açıkladı.

Birleşik Krallık ve Kanada o sırada benzer bir adım atmadı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın, Macron'un açıklamasının hiçbir etkisi olmadığını, ancak onu halen ‘harika bir adam’ olarak gördüğünü belirten açıklamaları, diğer ülkeler de aynı adımı atarsa diplomatik etkilerin kontrol altına alınabileceği konusunda bir miktar güven verdi.

Starmer'ın sözcüsü, Macron'un Starmer ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile iki gün sonra (26 Temmuz) ‘iki devletli çözüm için sürdürülebilir bir yolu’ tartışmak üzere görüştüğünü, bunun da Birleşik Krallık Başbakanı’nın Trump ile İskoçya'da görüşmesinden (28 Temmuz) sadece iki gün önce olduğunu söyledi.

Starmer, Trump ile yaptığı görüşmede, Gazze Şeridi'ne yardım etmek için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı, ancak Trump'ın söylediği gibi tanıma planının masada olduğunu açıkça belirtmedi. ABD Başkanı o zamandan beri bu tür hareketleri ‘Hamas'a ödül vermek’ olarak eleştiriyor.

Trump salı günü Birleşik Krallık'ta bir golf sahasının açılışını yaparken, Starmer hükümetini yaz tatilinden çağırarak tanıma planının onayını aldı. İsrail'den ateşkes ve kalıcı barış planı gelmezse, Birleşik Krallık eylül ayında Filistin devletini tanıyacak.

Binyamin Netanyahu (Şarku'l Avsat)Binyamin Netanyahu (Şarku'l Avsat)

Macron gibi Starmer da Carney'e sadece birkaç saat önceden haber verdi. Kanadalı kaynak, Birleşik Krallık ve Fransa harekete geçtikten sonra Kanada'nın da aynı şeyi yapmak zorunda hissettiğini söyledi.

Carney, Macron'un açıklamasından altı gün sonra (30 Temmuz), “Uluslararası iş birliği, Ortadoğu'da kalıcı barış ve istikrarı sağlamak için gereklidir ve Kanada bu çabayı yönlendirmek için elinden geleni yapacaktır” dedi.

İsrail'in önündeki zorluklar

Üç ülkenin bu adımı pratikte pek bir şeyi değiştirmeyecek. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, söz konusu tanıma kararına karşı çıkarak onu ‘bağlam dışı’ olarak nitelendirdi. ABD'nin G7'deki diğer önemli müttefikleri Almanya, İtalya ve Japonya ise üç ülkenin izinden gideceklerine dair herhangi bir işaret vermediler.

193 üyeli BM Genel Kurulu'nun dörtte üçünden fazlası, bağımsız bir Filistin devletini zaten tanıyor. Ancak ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto hakkı nedeniyle, BM Filistin'i tam üye olarak kabul edemiyor.

Bununla birlikte, Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) BM Direktörü Richard Gowan, söz konusu açıklamaların önemli olduğunu belirtti. Gowan, “BM'de Filistin meselesi konusunda Küresel Güney’in peşine takılan bazı önemli ABD müttefikleri görüyoruz. Bu, Filistin'in tanınmasını destekleyen kampın önemsizliğini görmezden gelmeyi İsrail için daha da zor hale getiriyor” ifadelerini kullandı.