Arap Birliği ve BM: Paralı askerler Libya’dan çıkarılmalı

Ebu Gayt, pozisyonlar arasında koordinasyon kurmak için 4’lü Grup’u gelecek hafta toplanmaya çağırmayı planladığını söyledi.

Ebu Gayt ile BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis arasında dün gerçekleşen görüşmeden bir kare (Arap Birliği Basın Ofisi)
Ebu Gayt ile BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis arasında dün gerçekleşen görüşmeden bir kare (Arap Birliği Basın Ofisi)
TT

Arap Birliği ve BM: Paralı askerler Libya’dan çıkarılmalı

Ebu Gayt ile BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis arasında dün gerçekleşen görüşmeden bir kare (Arap Birliği Basın Ofisi)
Ebu Gayt ile BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis arasında dün gerçekleşen görüşmeden bir kare (Arap Birliği Basın Ofisi)

Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi ve Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Jan Kubis, Mısır’ın başkenti Kahire’de Arap Birliği (AL) Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ve Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şukri ile gerçekleştirdiği iki ayrı görüşmede Libya’daki paralı askerler ve yabancı savaşçılar meselesine odaklandı. Şukri görüşmede ülkesinin Libya’daki yeni yürütme otoritesini desteklediğini belirterek, Avrupa Birliği (AB) Afrika Birliği (AfB), BM ve AL’nin yer aldığı 4’lü Grup’un gelecek hafta düzenleyeceği Libya konulu toplantı hakkında konuştu.
Kubis, Ebu Gayt ve Şukri ile iki ayrı görüşmesinde, özellikle Libya genelinde yaşanan siyasi ve ekonomik bölünmenin ardından ülkenin yönetici makamlarını üstlenen yeni ortak yürütme otoritesinin seçilmesinin akabinde Libya’daki durumlar ve Libya dosyasındaki gelişmeleri ele aldı.
Kubis ve Ebu Gayt ikili görüşmede, Kubis’in 8 Mart’ta AL’nin merkez binasına düzenlediği son ziyaretten bu yana Libya sahasında meydana gelen siyasi, güvenlik ve ekonomik gelişmeleri masaya yatırdı.
AL Genel Sekreterliği’nden yetkili bir kaynak, Ebu Gayt’ın Kubis ile toplantı sırasında, Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi liderliğinde kurulan yeni yürütme otoritesini destekleme yoluyla BM’nin gözetimi altındaki Libya barış sürecini destekleyen Arap Birliği’nin rolünü görüştü. Kaynağın aktardığına göre, Ebu Gayt, “Libya’daki kardeşlerimizi, Siyasi Diyalog Konferansı’na dayanan siyasi yol haritasının uygulanmasını tamamlama yolunda destekliyoruz” dedi.
Kaynak, Ebu Gayt’ın görüşmede ayrıca, Cenevre’de imzalanan ateşkes anlaşmasında “Yabancı güçlerin ve paralı askerlerin Libya topraklarının tamamından çıkarılması” ve “24 Aralık’ta yapılması planlanan ulusal seçimlerin düzenlenmesine bağlı kalınması” başta olmak üzere belirtilen adımların ve kazanımların tamamlanması gerektiğini vurguladığını aktardı.
Kaynağa göre, “AL’nin Libya’nın bu samimi ulusal sürecini desteklemek için BM ile işbirliği ilişkilerini, koordinasyon ve entegre çalışmalarını güçlendirmek istediğini” dile getiren Ebu Gayt, BM, AB, AfB ve AL’den oluşan 4’lü Grup’taki diğer ortaklarla birlikte çalışma düzeyini artırmayı arzuladıklarını söyledi. Ebu Gayt, Libya’nın içinde bulunduğu geçiş sürecinin tamamlanmasında başarı kaydetmek ve ülkedeki duruma uygun entegre bir siyasi çözüme ulaşılması için pozisyonlar arasında koordinasyonu sağlamak ve görüş alışverişinde bulunmak adına söz konusu dört kuruluşun genel sekreterleri düzeyinde bir toplantı düzenlenmesi çağrısında bulunmayı planladığını belirtti.
Mısır Dışişleri Bakanlığı konutunda Bakan Samih Şukri ile Kubis arasında gerçekleşen toplantıda da ağırlıklı olarak Kubis-Ebu Gayt görüşmesinde konuşulan meseleler görüşüldü. İkilinin ele aldığı meselelerin başında Libya’ya yönelik dış müdahalelere son verilmesi ve seçimlerin yapılıp istikrar sürecine ulaşana kadar Libya halkının desteklenmeye devam edilmesi bulunuyor.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sefir Ahmed Hafız, dün yaptığı açıklamada, Şukri’nin Dışişleri konutunda BM Libya Özel Temsilcisi Jan Kubis ile Libya’daki gelişmeleri ele aldığına işaret ederek, Şukri-Kubis görüşmesinin “Mısır’ın Libya’da siyasi sürecin desteklenmesini sürdürmeyi hedefleyen çabalarının uzantısı” olduğunu ifade etti.
Kubis, Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) de kapsayan bölge turu kapsamında ziyaret ettiği Etiyopya’daki temaslarının ardından Mısır’a ulaştı. Libya Destek Misyonu (UNSMIL) yaptığı açıklamada, Kubis’in birinci Afrika Birliği ziyaretini önceki akşam Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da tamamladığını aktardı. Açıklamada, Kubis’in Libya ve bölgenin desteklenmesinde AfB ile BM arasındaki işbirliğini güçlendirmenin yollarını görüştüğü belirtildi.
Kubis, ziyareti sırasında AfB Siyasi İşler, Barış ve Güvenlik Komiseri Sefir Bankole Adeoye ile bir araya geldi. İkili, Libya halkının çıkarını koruyacak şekilde ülkede ve bölgede barış, güvenlik ve sürdürülebilir istikrarın sağlanması için AfB ile BM arasındaki ortaklık, koordinasyon ve işbirliğini güçlendirme konusunda mutabık kaldı.
İkili ayrıca, Libya’nın ulusal çıkarları, sosyal uyumu ve seçimleri düzenlemeyi gerçekleştirme çabasının desteklenmesi başta olmak üzere çeşitli alanlarda Afrika Birliği ile BM arasındaki işbirliğini geliştirmenin yollarını görüştü.
Öte yandan Nijer, yaptığı açıklamada uluslararası bir silah kaçakçılığı şebekesini çökerttiğini duyurdu. Şebeke’nin Libya’dan Nijer’e silah kaçırdığı belirtilen açıklamada, şebekeye ait çok sayıda silah ve mühimmata el konulduğu bilgisi paylaşıldı. Libya makamları, kaçakçılık çetelerinin silah ve insan kaçakçılığı yapmak için açık bulunan sınırlarından yararlandığını belirtiyor.
UNSMIL, Kubis’in bölge turu kapsamında ayrıca AfB Sosyal İşlerden Sorumlu Komisyon üyesi Emire el-Fadıl ile görüştüğünü aktardı. UNSMIL’ın açıklamasına göre, ikili görüşmede düzensiz göç ve uluslararası insancıl hukuka uygun olarak mültecilerin haklarına saygı gösterilmesi ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) ek olarak AfB, AB ve BM’nin yer aldığı üçlü ortak çalışma grubunun rolünü aktifleştirilmesi meseleleri ele alındı.



Lübnan Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildik

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
TT

Lübnan Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildik

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku’l Avsat)

Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci, ülkesinin ‘Litani'nin kuzey ve güneyinde silahlar bırakılmadan yeniden yapılanma ve uluslararası yardım olmayacağı konusunda açıkça bilgilendirildiğini’ doğruladı. Recci, bu pozisyonu Lübnan'a ileten son kişinin geçen hafta sonu Beyrut'u ziyaret eden ve çok sayıda Lübnanlı yetkiliyle görüşen ABD Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus olduğunu belirtti.

Recci Şarku’l Avsat'a verdiği röportajda, Ortagus’un Lübnan'ın şu anda açık bir ‘penceresi’ olduğundan bahsettiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “ABD yönetimi Lübnan'a topraklarını özgürleştirmesi, yeniden inşa etmesi ve ekonomisini geliştirmesi için yardım etmek istiyor. Ancak bunun karşılığında ister uluslararası, Arap, Körfez ve hatta Lübnanlıların talebi olan ekonomik reformlar açısından olsun, ister uluslararası toplumun Lübnan devletinin egemenliğini sadece Litani'nin güneyine değil, tüm Lübnan topraklarına yaymasını istediği silah münhasırlığı açısından olsun bizden istenen şeyler var. Bu husus Ortagus ve diğer uluslararası yetkililer tarafından bize açıkça iletildi. Zaten bu mesele Lübnan anayasasında da yer alıyor.”

Recci, “Ayrıca dünyada hiçbir ülke kendi kurumları dışında silahların varlığını kabul etmek zorunda değildir. Dolayısıyla bu uluslararası bir talep olduğu gibi aynı zamanda Lübnan'ın da bir talebidir. Biz bunu bakanlık açıklamasında ve yemin konuşmasında açıkça ifade ettik” şeklinde konuştu.

cdfvgh
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci (Şarku'l Avsat)

Recci, Ortagus'un silah münhasırlığının sağlanması için bir ‘zaman çizelgesinden’ söz ettiğini reddederek, ‘bunun mümkün olan en kısa sürede gerçekleşmesi gerektiğini’ söylediğini açıkladı. Bu alanda yapılanların iyi ama yetersiz olduğunu, daha büyük ve hızlı adımlar atılmasını istediklerini belirtti.

Recci, ‘silah münhasırlığına’ ulaşmak için benimsenecek mekanizma konusunda ise şunları söyledi: “Devletin kendi iç egemenliğini müzakere etmeyeceğini söyleyen genel bir ilke var. Dolayısıyla hükümetin net bir tutum sergilemesi gerekiyor. Biz de silahların devlet tarafından kısıtlanması için bir yol ve mekanizma bulacağız.”

Müzakere komiteleri

İsrail ile müzakere komiteleri konusuna da değinen Recci, “İsrailliler ve Amerikalılar işgal altındaki beş nokta, esirler ve ihtilaflı bölgeler konusunda müzakere etmek üzere üç komite kurulmasını talep ediyorlardı. Ancak biz onlara ilk iki hususta müzakere etmenin söz konusu olmadığını, müzakere edilecek bir şey olmadığını söyledik. Zira biz toprak işgal etmiyoruz ya da İsrailli esirleri tutmuyoruz. Bu nedenle İsrail'in beş noktadan derhal ve koşulsuz olarak çekilmesi ve mahkûmları müzakere etmeden serbest bırakması gerekiyor. Bizim kabul ettiğimiz şey, karmaşık bir teknik mesele olan sınırların belirlenmesinin müzakere edilmesidir. Yaklaşık iki hafta önce önerilen komitelerin sivil olacağına dair bir fikir vardı, ancak konu bir daha tartışılmadı ve Ortagus bunu en azından benimle gündeme getirmedi” ifadelerini kullandı.

Diplomatik eylem

“Bu alanda günlük çalışmalar yapılıyor” diyen Recci sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm ülkeleri İsrail'e işgal ettiği Lübnan topraklarından çekilmesi için baskı yapmaya çağırıyoruz. Bu, Hizbullah'ın silahlarını elinde tutmak için sunduğu her türlü argümanı ya da gerekçeyi ortadan kaldırır ve topraklarını diplomasi yoluyla özgürleştirmekte ısrar eden ancak şu ana kadar İsraillilerin yanıt vermeyi ve güvenlik mülahazalarından bahsetmeyi reddettiği Lübnan devletinin konumunu güçlendirir. Devlet olarak askeri ve ekonomik güce sahip olsaydık diplomatik çalışmaların başarısı daha kesin ve hızlı olurdu, ancak her ikisinden de yoksunuz. Elimizdeki tek şey bu alanda bize yardımcı olacak ülkelerin dostluğu.”

Filistin silahları

Hizbullah'ın silahlarını geri çekmesi ile Filistinlilerin kamp içindeki ve dışındaki silahlarını geri çekmesi arasındaki bağlantıyı sorgulayan Recci, “Hizbullah'ın silahlarının geri çekilmesinin, geri kalanı şüphesiz teslim edilmesi gereken Filistin silahlarıyla ne ilgisi var? Peki Hizbullah'ın silahı Filistinlilerin silahına karşı koymak için mi orada? Durum böyle olmadığı sürece, bu alanda önceliklerle ilgili koşullar belirlememeliyiz. Bizim istediğimiz, Lübnan ordusunun, önümüzdeki tehditler ne olursa olsun, Lübnanlılar olarak bizi koruyan tek güç olmasıdır” dedi.

Mali reformlar

Recci, mali ve ekonomik reformlar konusunda ise şunları söyledi: “Başbakan Nevvaf Selam liderliğindeki hükümet harika, mükemmel ve hızlı bir iş çıkarıyor, ancak kriz derin ve iki haftada çözülemez. Uluslararası toplum bunu kabul ediyor, ancak reformların tam olarak uygulanması için zamanın ucu açık olmadığını ve aciliyet gerektirdiğini vurguluyor.”

ABD-İran müzakereleri

ABD-İran müzakereleri ve bunların Lübnan'ı nasıl etkileyeceği konusuna da değinen Recci, “Bu müzakerelerin nereye varacağı henüz belli değil. Bildiğimiz şey, nükleer program, balistik füzeler ve Hizbullah da dahil olmak üzere İran'ın vekil güçlerini içerdiği ve iki taraf arasında bir anlaşmaya varılamaması halinde tüm seçeneklerin masada olduğu” dedi.

Suriye ziyareti

Recci, Başbakan Nevvaf Selam'ın önümüzdeki hafta Suriye'ye yapacağı resmi ziyarete katılarak, çözülmemiş birden fazla dosyayı çözüme kavuşturmaya çalışacak. Suriye’deki yeni rejim konusunda iyimser olan Recci şu ifadeleri kullandı: “Önceki rejimden kesinlikle daha iyi. Bağımsızlıktan bu yana Suriye'deki hiçbir rejim Lübnan devletini bir varlık olarak tanıdığını, bağımsızlığını tanıdığını ve egemenliğine saygı duyduğunu açıkça söylemedi ama şimdi Suriyeli yetkililerden içişlerimize karışmayacaklarına dair sözler aldık.”

Yerlerinden edilenler dosyası

Recci'ye göre Selam, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile görüşmesinde, şu anda Lübnan için öncelikli olan Suriyelilerin yerinden edilmesi konusunu gündeme getirecek.

Recci sözlerine şöyle devam etti: “Lübnan, ülkedeki demografik dengeyi sarsan ve sosyal ve ekonomik tehdidin yanı sıra varoluşsal bir tehdit oluşturan yerinden edilmenin olumsuz yansımalarına daha fazla tahammül edemez. Uluslararası yetkililerle yaptığımız görüşmelerde talep ettiğimiz ve ısrarla vurguladığımız husus, uluslararası toplumun yeni bir yaklaşım benimsemesi ve böylece yerinden edilmiş kişilere Lübnan'da kaldıkları süre boyunca değil, ülkelerine döndüklerinde yardım sağlanmasıdır. Ayrıca, Suriye'de yeniden inşa sürecinin başlatılarak vatandaşların geri dönmesinin ve yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasının önemini vurguluyoruz. Zira tüm bunların varlığı yerinden edilmiş kişileri geri dönmeye teşvik edecektir. Ayrıca Suriye'nin birçok bölge ve vilayetinde hayat normale dönmüştür, dolayısıyla geri dönüş konvoyları yarından önce hemen bugün başlamalıdır. Suriye'deki tartışma doğu sınırı dosyasını ve oradaki kayıp Lübnanlıların dosyasını da içerecek. Çünkü bu insanların akıbetini bilmek istiyoruz... Nasıl öldürüldüler, neredeler? İstediğimiz şey bu dosyayı sonsuza kadar kapatmak.”

Lübnan-Körfez ilişkileri

Recci sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Ne yazık ki son birkaç yıldır genel olarak Körfez ülkeleriyle, özel olarak da Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz kötüydü. Doğrusunu söylemek gerekirse bunun sorumlusu Lübnan'dır, daha doğrusu Lübnan'da ülkeyi hiçbir dahli olmadığı bir anlaşmazlığın içine sokan bazı kişilerdir. Captagon ve silah ihraç edip, lanetleyip, sonra da yardım isteyemeyiz. Lübnan'ın resmi tutumu, Lübnan ile Körfez ülkeleri arasındaki mükemmel ilişkiler geleneğine uymuyordu. Bugün ilişkiler eski tarihi konumuna kavuşmaya başlamıştır. Bunun en büyük kanıtı da Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın davetlisi olarak Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarettir. Ziyaretin kendisi ve Avn’ın gördüğü sıcak karşılama, ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığının kanıtıdır. Bu durum aynı zamanda seçkin bir şekilde karşılanan Başbakan Nevvaf Selam'ın ziyareti için de geçerlidir. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, gerekli ekonomik reformların tamamlanması ve silah münhasırlığının sağlanması koşuluyla ilişkilerin eskiden olduğu gibi devam edeceği sözünü verdi.”