Husiler akaryakıt dosyasını şantaj aracına dönüştürdü

Hükümet, gelirler üzerinde herhangi bir denetim olmaksızın yeni sevkiyatların girişine izin verdi.

2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)
2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)
TT

Husiler akaryakıt dosyasını şantaj aracına dönüştürdü

2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)
2019 yılında Hudeyde’de yükünü boşaltan bir petrol tankeri. (Reuters)

Husi milisler, Birleşmiş Milletler (BM) ile varılan anlaşmaya rağmen Hudeyde Limanı’ndan akaryakıt ithal edilmesine ilişkin dosyayı Yemen hükümeti ve uluslararası topluma karşı siyasi ve insani düzeyde bir şantaj aracına dönüştürmeye devam ediyor. Söz konusu anlaşmaya göre Husi grubunun sevkiyatların gelirlerini, kontrolündeki bölgelerdeki hükümet çalışanlarının maaşlarını ödemek için tahsis etmesi gerekiyor. Ancak Husiler anlaşmadan geri çekilerek gelirlere el koymuş durumda.
Yemen hükümeti halkın ihtiyaçlarını etkilemeyecek şekilde tedarik akışını sürdürmeye gayret gösterirken grubun kontrolündeki bölgelerde ise petrol türevleri, bolluğuna rağmen Husiler tarafından depolarda saklanmaya devam ediliyor. Husi liderleri Yemen halkının çektiği acılara aldırmaksızın kâr elde etmek ve savaşı finanse etmek için ele konulan yakıtları karaborsada satma talimatı verdi.
Raporlara göre hükümetin kontrolu altındaki limanlara gelen akaryakıt sevkiyatlarının yaklaşık yüzde 70'ine ve Husi milislerin kontrolündeki bölgelere yönlendirilenlere darbeci milisler tarafından el koyuyor. Girişlerine izin verilmesi karşılığında yüksek ücretler uygulanıyor. Ayrıca büyük bir kısmı prosedürlere uyulmadığı gerekçesiyle savaşın finansmanı için kullanılıyor.
Hükümet ve BM raporlarına göre İran destekli grubun BM ve Batı çevrelerine söz konusu dosya ile baskı yapmalarının sebebi, fiyatları düşürmek veya ticari hareketi yeniden canlandırmak değil. Uygulamalar, bir yandan sevkiyat gelirlerini ele geçirme, diğer taraftan da kaçak İran petrolü sevkiyatlarının hareketini izleyen kısıtlamaları kaldırma çabası çerçevesinde geliyor. 
Husilerin söz konusu şantajı, iki gün önce hükümetin giderlerini karşılayan yeni yakıt gemilerinin Hudeyde Limanı’na girmesine izin verilmesine neden oldu. Husiler aynı zamanda 4 bin 500 ton olduğu tahmin edilen bir BM dizel yakıt sevkiyatına da el koydu. Husiler ele geçirdikleri maddeleri genellikle savaş araçları, mayın üretimi ve kaçak füzelerin yerleştirilmesi amacıyla kullanıyor.

Önlemler siyasi değil teknik
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek Twitter üzerinden yaptığı açıklamada hükümetin, Husilerin Stockholm Anlaşması'nı ihlal etmesine rağmen insani dramı hafifletmek için bir dizi petrol gemisinin Hudeyde Limanı’na girişine izin verdiğini belirtti.
Husi grubu, kontrolündeki alanlarda yakıt yetersizliği yaşadığı için genellikle insani acıların arttığı yönündeki iddiaları kullanıyor. Bölge halkı yakıtı ancak grubun yönettiği karaborsalardan, yüksek fiyatlarla satın alabiliyor.
Yemen Enformasyon, Kültür ve Turizm Bakanı Muammar el-İryani konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Hükümet, yeni akaryakıt sevkiyatlarının Hudeyde Liman’ına girmesine izin verdi ve sevkiyatların geri kalanına yönelik teknik taahhütleri incelemeye devam ediyor. Ayrıca barış getirme çabalarına uymaları konusunda Husiler üzerindeki baskıyı sürdürme ve  maaşların ödenmesi mekanizmasını içeren Stockholm Anlaşması'nın uygulanmasına yönelik uluslararası çabaları destekleyen her türlü girişimi de sunmaya hazır.”
Yemenli Bakan açıklamasında, hükümetin akaryakıt düzenlemesine ve ticaretine yönelik prosedürlerinin tamamen teknik olduğunu, siyasi bir yönü bulunmadığını vurguladı. Söz konusu prosedürlerin tüm limanlarda yasa dışı yakıt ticaretini engellemek, kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadelede uluslararası standartları uygulamak, teknik kuralların uygulanmasını sağlamak, gelirleri toplayarak bunları sivillerin maaşlarının ödenmesi için tahsis etmek ve bölgedeki durumu iyileştirmek için uygulandığını belirtti. 
İryani, söz konusu önlemlerin BM Yemen Temsilcisi’nin ofisinin gözetiminde, Stockholm Anlaşması'nın uygulanmasına hizmet edecek ve sivil maaşların ödenmesine imkan verecek şekilde uygulanmasına karar verildiğini bildirdi. Bunun Husi milisler kısa bir süre önce anlaşmayı bozana kadar uygulandığını hatırlattı. İryani ayrıca Husilerin Hudeyde Merkez Bankası şubesindeki özel hesaptaki gelirleri yağmalamasının anlaşmanın durdurulmasına neden olduğunu kaydetti.
Bakan İryani’ye göre 31 Mart 2021'de açıklanan istatistikler ve veriler, uluslararası ve insani yardım kuruluşlarının tüm akaryakıt gemilerine ve sanayi ve üretim sektörü gemilerine Hudeyde Limanı’na giriş izni verildiğini ve teknik kontrollerü tamamlandığı halde sevkiyatı tamamlanmamış hiçbir geminin mevcut olmadığını kanıtladı.
İryani’nin açıklamalarına göre Yemen hükümeti Husi milislerin anlaşmayı ihlal etmesinden bu yana BM Yemen Temsilcisi’nin talebine cevaben ve uluslararası çabalara destek olarak ilgili yasal gelirler üzerinde herhangi bir denetim yapılmaksızın 40'tan fazla akaryakıt sevkiyatının istisnasız bir biçimde geçişine izin verdi. Ayrıca hükümetin, İryani ayrıca BM Temsilcisi’nin bu konudaki herhangi bir talebine hiçbir zaman karşı çıkmadığının da altını çizdi.
Yemenli Bakan, sevkiyatların kurtarılan limanlardan sorunsuz bir şekilde girmesi ve kara yoluyla belirtilen bölgelere ortalama günlük 6 bin ton taşınması nedeniyle Husi milislere bağlı alanlardaki sivil ihtiyacı tamamen karşılayacak miktarlarda akaryakıt bulunduğunu, ancak milis liderlerinin emriyle karaborsada satıldıklarını bildirdi.

Savaşın finansmanı
İryani açıklamasında darbe grubunun ele geçirdiği yakıtı kontrolündeki bölgelerde karaborsada satarak piyasada bir kriz yarattığını ve büyük miktarları yerleşimin yoğun olduğu mahallelerde depolayarak çok sayıda yangına neden olduğunu söyledi. Ayrıca Husilerin Yemen hükümetine ve komşu ülkelere karşı yürüttükleri savaşı finanse ettikleri gelirlerin yüzde 45'inden fazlasını akaryakıt ticaretinden elde ettiklerini vurguladı.
İryani, Husi milislerin Hudeyde Merkez Bankası'ndan 70 milyar riyali aşan akaryakıt ticareti gelirlerini yağmalaması ve BM Temsilcisi’nin talebi doğrultusunda girişine izin verilen 40’ın üzerinde sevkiyatın insani dramın iyileşmesini veya kontrol alanlarında çalışanların maaşlarının ödenmesini sağlamadığını bildirdi.
Husi grubu, akaryakıt ithalatını kontrol etmek ve satışını yaparak savaşı finanse etmek için İran'dan yakıt temin etme sürecindeki kısıtlamaları tamamen kaldırmayı hedefliyor. Yemen Enformasyon Bakanı, hükümetin yakıt ticaretinin düzenlenmesine ilişkin (2018 tarihli 75 sayılı karar ve 2019 tarihli 49 sayılı kararı ve yürütme mekanizmaları) kararları uygulamaya devam etmesinin insani dramı iyileştirmek için önemli olduğunu vurguladı. Barışın sağlanmasının, sivillerin maaşları ödenmeden ve Husi milislerin savaşı finanse etme kaynaklarını sınırlandırmadan elde edilemeyeceğine dikkat çekti. 
İryani hükümetin kolaylık sağlama girişimlerinin, uluslararası toplumda farkındalığı sağladığını belirtti. Husi milislerin Hudeyde Limanı’na arzın durdurulmasına neden olduktan sonra yarattığı yakıt krizinin, doğrudan akaryakıt ticaretinden terörist faaliyetlerini finanse edecek ve herhangi bir teknik kontrol veya mali denetim olmaksızın gelirlere el konulmasını sağlayacak bir finansal akışı sağlamayı amaçladığının anlaşıldığını vurguladı. 
Bakan İryani açıklamasının sonunda hükümetin ülkedeki tüm prosedürlerinde açıklığı ve mutlak şeffaflığı uygulamaya devam edeceğini, belgelerin gerçekliğini doğrulamak veya teknik ve profesyonel olarak bu önlemlerin uygulanmasını denetlemek için BM tarafından atanacak bir teknik ekibe yardımcı olacağını söyledi.

 


Doğu ve Batı Libya arasında "ortak güç" oluşturmak için toplantı

Hafter'in oğlu, Sirte'de Misrata Tugayları liderleriyle bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu)
Hafter'in oğlu, Sirte'de Misrata Tugayları liderleriyle bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu)
TT

Doğu ve Batı Libya arasında "ortak güç" oluşturmak için toplantı

Hafter'in oğlu, Sirte'de Misrata Tugayları liderleriyle bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu)
Hafter'in oğlu, Sirte'de Misrata Tugayları liderleriyle bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu)

Libya'daki askeri dengeleri yeniden şekillendirebilecek önemli gelişmede, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genelkurmay Başkanı ve komutanı Mareşal Halife Hafter'in oğlu Korgeneral Halid Hafter, dün Sirte'de yaptığı sürpriz toplantıda, Misrata tugaylarının liderleriyle "ortak güç" oluşturma konusunda anlaşmaya vardığını duyurdu.

Ülkedeki askeri çatışmanın iki tarafı arasında ilk kez düzenlenen ve "nadir görülen" bu toplantıda Halid Hafter, "ülkenin geleceği ve istikrarının temel unsuru olan askeri kurumu birleştirmek için pratik ve somut adımlar atılması" gerektiğini vurguladı.

Ulusal Ordu Manevi Rehberlik Subayı Tümgeneral Halid El-Mahcub, toplantının terörizm ve yasadışı göçle mücadele konusunda "ortak bir güç" oluşturulmasıyla sonuçlandığını açıkladı.

Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne bağlı Terörle Mücadele Birimi, "Sirte toplantısına bazı üyelerinin katıldığı yönündeki söylentileri" yalanladı.


El-Faşir'in HDK'nin eline geçmesi... Askeri yenilgi mi, siyasi anlaşma mı?

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir yakınlarındaki Zemzem Kampı’nda geçtiğimiz nisan ayında çıkan yangın ve yükselen duman (AFP)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir yakınlarındaki Zemzem Kampı’nda geçtiğimiz nisan ayında çıkan yangın ve yükselen duman (AFP)
TT

El-Faşir'in HDK'nin eline geçmesi... Askeri yenilgi mi, siyasi anlaşma mı?

Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir yakınlarındaki Zemzem Kampı’nda geçtiğimiz nisan ayında çıkan yangın ve yükselen duman (AFP)
Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir yakınlarındaki Zemzem Kampı’nda geçtiğimiz nisan ayında çıkan yangın ve yükselen duman (AFP)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Darfur bölgesinin en büyük şehri olan stratejik el-Faşir kentini kontrol altına aldığını duyurarak, bölgedeki son ordu karargâhı olan Altıncı Piyade Tümeni karargâhını kontrol ettiğini doğruladı. Şehrin düşüşü haftalardır bekleniyordu, ancak bu durum, şehirdeki hükümet güçlerinin çöktüğü konusunda derin soruların ortaya çıkmasına neden oldu.

El-Faşir kuşatması, 10 Mayıs 2024'te HDK'nin şehre dört bir yandan saldırmasıyla başladı. HDK, Darfur bölgesinde orduyu destekleyen silahlı hareketleri, her iki tarafta da ‘savaşa katılmama sözlerini bozmakla’ suçladı.

Kasım 2023'te, Minni Arko Minavi liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi ve Cibril İbrahim liderliğindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi, diğer küçük hareketlerle birlikte, aylarca tarafsız kalmanın ardından, ilan ettikleri tarafsızlığı terk ederek orduyla ittifak kurduklarını ve HDK’ye karşı ordunun yanında savaşacaklarını açıkladılar.

O sırada HDK, Batı, Orta, Doğu ve Güney Darfur'u kuşatmasını sıkılaştırmış, sadece el-Faşir şehri ve ordunun Altıncı Piyade Tümeni'nin bulunduğu Kuzey Darfur'u bırakmıştı. O dönemde, Darfur Valisi ve Silahlı Mücadele Hareketleri Ortak Güçleri olarak bilinen ordu yanlısı gücün fiili lideri Minavi, 15 Nisan 2023'te savaşın başlamasından üç hafta sonra, sivilleri korumak amacıyla ordu ile HDK arasındaki çatışmayı sınırlamak için tarafsızlık konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi.

Daha sonra Minavi, ‘ihlallerin çemberinin’ genişlemesi ve ‘soykırım’ niteliğinde eylemlerin işlenmesi nedeniyle bu tutumu değiştirmek zorunda kaldıklarını açıkladı. 16 Kasım 2023'te Minavi ve Cibril İbrahim, tarafsızlıklarını terk ettiklerini ve ordunun yanında yer alacaklarını resmen açıkladılar ve geçici başkent Port Sudan'a taşındılar.

Boğulan bir şehir ve yavaş yavaş çöküş

zx
Geçtiğimiz ağustos ayında Darfur bölgesinde bir yıldan fazla bir süre boyunca Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatılan el-Faşir'de ücretsiz yemek almak için toplanan Sudanlı kadınlar (AFP)

HDK Mayıs 2024'te el-Faşir'i boğucu bir kuşatma altına aldı, yolları kapattı ve mal ve yardımların ulaşmasını engelledi. Bu durum, yıkıcı bir insani kriz ve gıda, ilaç ve yakıtta ciddi bir kıtlığa yol açtı. Şehir, iletişim ve tedarikten kopuk, izole bir bölge haline geldi ve HDK şehre girmeden önce şehir çevresinde her gün çatışmalar yaşandı.

Ordunun şehirdeki güçlerine hava ikmali yapma girişimleri, HDK’nin hava savunma sistemlerinin bir dizi uçağı düşürmesi nedeniyle başarısız oldu. Daha sonra ordunun hava kuvvetlerini etkisiz hale getirmeyi başardı; bu da askeri, tıbbi ve gıda ikmalinin birliklere ve şehre ulaşmasını engelledi. Böylece HDK, şehirdeki ordu birliğine ait kışlalara doğru kademeli olarak ilerleme imkânı buldu.

Aktivist Muhammed Halife'nin platformundaki bir saha kaynağı, HDK’nin şehri ele geçirmesinden önceki son birkaç gün içinde birçok bölgede şiddetli çatışmalar yaşandığını ve bunun Altıncı Piyade Tümeni karargâhına yönelik son saldırının önünü açtığını söyledi. Kaynak, “Tümen karargahındaki kuvvetler çok büyük değildi ve çatışma da önemli ölçüde değildi, ancak tümen geçtiğimiz eylül ayından bu yana HDK’nin eline geçmişti” dedi.

Kaynak, HDK’nin Mühendislik Birliği ile Sıhhiye Birliği arasındaki iki güç arasındaki hattın bulunduğu bölgeye ulaştığını ve birlik karargâhına çok yaklaştığını, bu durumun da düşüşten yaklaşık bir ay önce kuşatmayı iki katına çıkardığını belirtti. Kaynak şöyle devam etti: “HDK şiddetle saldırıyor ve ordu birliğinin karargâhının duvarlarına kadar ulaşıyordu; ardından püskürtülüyordu, ancak kontrol ettiği bölgelerin bir kısmını elinde tutmayı başarıyordu. Bu da kuşatma altındaki birliklerin üzerindeki baskıyı artırıyordu.”

Kaynak, HDK’nin son zamanlarda Nefaşa Kampı, Ebu Şuk Kampı, ed-Derce mahallesi, Mühendislik Birliği, UNAMID binası, Konukevi, Maliye Bakanlığı ve valinin konutu gibi stratejik noktalara sızdığını doğruladı. Bu noktaların tümü ordunun savunması için güvendiği yerlerdi. Kaynak, “Ekim ayı başından bu yana, ordunun kontrol ettiği alan tamamen düşmeden önce yaklaşık üç kilometre kareye kadar küçüldü” ifadesini kullandı.

Kısmi geri çekilme ve bilinmeyene duyulan korku

xsd
Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’de bombardımanlardan kaçan yerinden edilmiş insanların sığındığı bir yer altı sığınağı (Reuters)

Aynı kaynak, ordu ve müşterek kuvvet komutanlarının kuşatma altındaki kuvvetlere askeri veya gıda yardımı ulaştırmanın imkânsız olduğu sonucuna vardıklarını ve geri çekilme ve operasyonun nasıl uygulanacağı ve güvenliğinin nasıl sağlanacağı konusunda istişarelere başladıklarını, ancak yeterli garantilerin olmaması nedeniyle bu istişarelerin tamamlanamadığını bildirdi.

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü: “Komutanlar batı cephesindeki bölgelere çekildi ve birlik düştüğünde içerideki asker sayısı azdı. Çünkü geri kalan kuvvetler batı cephesinde iki kilometrekareden daha küçük bir alana çekilmişti.” Kaynak ayrıca, ordunun gönüllü askerlerine Tavile ve Kurma bölgelerine çekilmeleri talimatını verdiğini, bunlardan bazılarının öldürüldüğünü, bazılarının ise kurtulmayı başardığını ifade etti.

Olayın büyüklüğüne rağmen ne ordu ne de müşterek kuvvetler el-Faşir'de olanlarla ilgili herhangi bir resmî açıklama yapmadı. Ancak Darfur Valisi Minavi, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “El-Faşir'in düşüşü, Darfur'un geleceğini şiddet gruplarına veya yolsuzluk ve ihanetin çıkarlarına feda etmek anlamına gelmez” ifadesini kullandı.

Analistler, el-Faşir'in düşüşünü Sudan savaşında tehlikeli bir dönüm noktası olarak değerlendirdi. Çünkü şehir, ordunun Darfur'daki son kalesiydi. Şehrin düşüşü, HDK’nin artık tüm bölgeyi kontrol ettiği veya belki de doğuya yönelerek çekilmek zorunda kaldıkları bazı bölgeleri geri alacağı anlamına geliyor. Bu da yeni siyasi ve askeri gelişmelere kapı açabilir.

Böylece el-Faşir, Sudan savaşının en trajik bölümlerinden birini kapattı. Bir yıl boyunca bombardıman, açlık ve izolasyona maruz kalan şehir, savaş ve bölünme karşısında direnişin sembolü olduktan sonra, hayal kırıklığının sembolü haline geldi.


Orgeneral Burhan, Sudan ordusunun el-Faşir'den ‘çekildiğini’ kabul etti

Orgeneral Abdulfettah el-Burhan cumartesi akşamı Hartum Havalimanı'na indikten birkaç dakika sonra cumhurbaşkanlığı uçağının içinde (Egemenlik Konseyi Medyası)
Orgeneral Abdulfettah el-Burhan cumartesi akşamı Hartum Havalimanı'na indikten birkaç dakika sonra cumhurbaşkanlığı uçağının içinde (Egemenlik Konseyi Medyası)
TT

Orgeneral Burhan, Sudan ordusunun el-Faşir'den ‘çekildiğini’ kabul etti

Orgeneral Abdulfettah el-Burhan cumartesi akşamı Hartum Havalimanı'na indikten birkaç dakika sonra cumhurbaşkanlığı uçağının içinde (Egemenlik Konseyi Medyası)
Orgeneral Abdulfettah el-Burhan cumartesi akşamı Hartum Havalimanı'na indikten birkaç dakika sonra cumhurbaşkanlığı uçağının içinde (Egemenlik Konseyi Medyası)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan dün Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) 2023 yılının nisan ayından bu yana süren çatışmaların ardından el-Faşir şehrini ele geçirdiğini açıklamasının ardından ordunun Darfur eyaletindeki el-Faşir’den çekildiğini doğruladı.

Orgeneral Burhan, HDK'nın dün ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde ordunun elinde kalan son mevzi olan el-Faşir’deki ordu karargahını ele geçirdiğini açıklamasının ardından, ordunun durumu tersine çevirebileceğini söyledi.

Orgeneral Burhan, devlet televizyonunda yayınlanan bir konuşmasında şunları ekledi:

“Ordu, zafer elde etme kapasitesine sahip ve durumu tersine çevirebiliriz.”

Orgeneral Burhan ordunun ‘ülkeyi paralı askerleri askerlerden arındırıp ortadan kaldırana kadar’ devam etme kapasitesine sahip olduğunu vurguladı.

El-Faşir'deki komutanların şehri terk etmek zorunda olduklarını anladıklarını açıklayan Orgeneral Burhan, “Herkes el-Faşir’de olanları takip ediyor. Güvenlik komitesi de dahil olmak üzere oradaki komutanlar, sistematik yıkım ve sivillerin öldürülmesi nedeniyle şehri terk etmeleri gerektiğine karar verdiler... Şehri terk edip güvenli bir yere gitmeleri konusunda anlaştık, böylece geri kalan vatandaşlar ve şehrin geri kalanı yıkımdan kurtulmuş olacak” şeklinde konuştu.

HDK’nın hesap vereceğini vurgulayan Burhan, bunun genel olarak Sudan halkına dayatılan askeri operasyonlardan biri olduğunu ve her zaman belirttikleri ve tekrarladıkları gibi, Sudan halkının ve Sudan ordusunun halkın desteğiyle galip geleceğini söyledi.

Orgeneral Burhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Halkımıza, tüm şehitlerimizin intikamını almaya kararlı olduğumuzu ve el-Faşir'de halkımıza yapılanların, orada ve daha önce Sudan'ın diğer yerlerinde dünyanın gözü önünde işlenen suçların intikamını almaya kararlı olduğumuzu garanti ediyoruz.”

Orgeneral Burhan, şöyle devam etti:

“Tüm uluslararası normlar şu anda ihlal ediliyor ve kimse bunun hakkında konuşmuyor, kimse sorumlu tutulmuyor, (ancak) biz, Sudan halkı olarak, bu suçluları sorumlu tutacağız.”

Orgeneral Burhan, “Bu toprağı tüm pisliklerden arındırmak ve bu paralı katilleri ortadan kaldırmak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Sudan ordusu ile HDK arasında, 2023 yılının nisan ayında, sivil yönetime geçiş için yapılacak seçimlerle sona ermesi gereken geçiş döneminde yaşanan iktidar mücadelesi nedeniyle bir iç savaş başladı.

Savaş milyonlarca Sudanlıyı yerinden etti ve nüfusun yarısından fazlasını açlık ve hastalıkla karşı karşıya getirdi.

HDK, Sudan'ın batısındaki sorunlu Darfur bölgesini kontrol ediyor ve Kuzey Darfur eyaletindeki el-Faşir şehrini 18 aydır abluka altında tutuyor. Ordu ise ülkenin doğusunu kontrol ediyor.