Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılar Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’deki gerginliği artırıyor

Yerleşimciler dün (Pazar) Mescid-i Aksa’nın avlusuna baskın düzenledi.(WAFA)
Yerleşimciler dün (Pazar) Mescid-i Aksa’nın avlusuna baskın düzenledi.(WAFA)
TT

Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılar Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’deki gerginliği artırıyor

Yerleşimciler dün (Pazar) Mescid-i Aksa’nın avlusuna baskın düzenledi.(WAFA)
Yerleşimciler dün (Pazar) Mescid-i Aksa’nın avlusuna baskın düzenledi.(WAFA)

İsrailli yerleşimciler Perşembe gününden bu yana Kudüs’teki çatışmaları körükleyerek el-Meğaribe Kapısı’ndan Mescid-i Aksa Camii’ne bir baskın düzenlediler.
İslami Vakıflar İdaresi, 79 yerleşimcinin polis ve işgal güçlerinin eşliğinde camiye baskın düzenlediğini ve onları koruma noktasında Aksa’nın meydanlarına yayıldığını söyledi. Söz konusu Mescid-i Aksa saldırılarının, şehrin doğu kesiminin işgalinin yıl dönümü ve Ramazanın yirmi sekizinci gününe denk gelen Kudüs Günü’ne kadar, artırılmasını isteyen İsrail Tapınak gruplarının çağrılarına yanıt olarak geldiği bildirildi.
Yahudi aşırılık yanlılarının Kudüslülere karşı kışkırtmaları, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Kudüs’teki tüm tarafları sakinleşmeye ve itidal göstermeye çağırmasından saatler sonra gerçekleşti. Yahudi aşırılık yanlılarının “Araplara ölüm” sloganlarıyla düzenledikleri yürüyüşlerle Kudüslüleri kışkırtmaları sonucu, Kudüs Perşembe gününden beri gece çatışmalarına tanık oluyor. Söz konusu saldırıların kısa bir süre sonra Batı Şeria ve Gazze’ye de sıçradığı bildirildi. Filistinli gruplar ve İsrail arasında gerçekleşen füze ve bombalı saldırılar çatışmanın boyutunu daha da artırdı. Cumartesi gecesi tüm noktalarda çatışmalar yeniden başladı.
Kudüs’teki göstericilerin Bab el-Amud’da (Şam Kapısı) polis güçleriyle çatışması sonucu 6 Kudüslünün yaralandığı bildirildi. Göstericiler ayrıca Batı Şeria’daki Kalandiya geçişinde (Kudüs’ün kuzeyi), Jalameh askeri kontrol noktası yakınlarında (Cenin’in kuzeyi) ve Nablus, Tulkarim, el-Halil, el-Bireh ve el-Ram’da İsrail ordusuyla çatıştı.
Gazze’de, sınırda işgal güçleriyle göstericiler arasında çatışmalar yaşanırken, diğer gruplar tarafından Gazze dolaylarındaki yerleşim yerlerine roket atıldığı bilgisi verildi. İsrail ordusu roketlerden birinin  füze savunma sistemi Demir Kubbe tarafından engellendiğini, diğer roketlerin ise Gazze’ye düştüğünü duyurdu.
Böylece Gazze Şeridi’nden yerleşimcilerin bulunduğu bölgelere iki gün içerisinde toplam 40 füze fırlatıldığı belirtildi. Hamas Pazar günü yaptığı açıklamada, işgal güçleriyle olan çatışmaların artırılması, sahada yan yana çatışan gruplar ve gençlik faaliyetleri arasındaki uyum ve birliğin üst düzeye taşınması ve tek bir saha komutanı oluşturulması noktasında çağrıda bulundu. Ayrıca Gazze’deki direnişçilere İsrail işgal tesislerini hedef alacak şekilde füzelerini donatma çağrısı yaptı.
Hamas, Eski Kudüs ve Kudüs şehrinin kapılarında toplanmaların devam etmesini ve özellikle akşam, yatsı ve teravih olmak üzere tüm namazların Mescid-i Aksa Camii ve meydanlarında kılınmasını söyledi. Ayrıca, Batı Şeria ve Filistin şehirlerindeki aileleri, mübarek Mescid-i Aksa Camii’ne gitmeye ve Kudüs şehrine ulaşmalarını engelleyen askeri kontrol noktaları önünde namaz kılmaya çağırdı.
Hamas açıklamasında, tüm Filistin bölgelerinde gece nöbetçi komitelerinin oluşumunun hızlandırılması noktasında çağrı yaparak, yerleşimcilerin uzak Filistin köylerine ve kamplarına sızma tehlikelerine karşı uyarıda bulundu.
Hamas Hareketi, Yahudi mahallelerinde ve yerleşim yerlerine yakın bölgelerde ve bu noktalara çıkan sokaklarda, gece çatışmalarının devam ettiğini söyledi. İşgal güçlerinin saldırganlıklarının bedellerini bu şekilde ödeyeceklerine vurgu yaptı.
Filistinli grupların Kudüs’teki çatışma hattına girmesi ve Kudüslülere destek mesajı olarak İsrail yerleşim birimlerine 36 adet roket fırlatmasıyla Gazze Şeridi, sabaha kadar devam eden ve aylardır yaşanan en kötü gerilime tanık oldu.
Mısır, Birleşmiş Milletler (BM), Katar ve diğer tarafların Filistin Yönetimi, İsrail ve Filistinli gruplarla iletişime geçerek Gazze Şeridi’nde olası bir gerilimin önlenmesi, bu çatışmanın daha geniş bir savaşa dönüşmemesi ve Kudüs’te durumun yatıştırılması noktasında çağrıda bulundukları belirtildi. Filistin Yönetimi olanlardan İsrail’i sorumlu tuttu.
BM Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland bölgedeki gerilimin kontrol altına alınması için tüm taraflarla birlikte çalıştığını vurguladı.
Ayrıca Filistinli kaynaklar, Mısırlı istihbarat yetkililerinin Filistinli grupların temsilcileriyle İsrail’le olan durumun kötüleşmesini engelleme noktasında temaslarda bulunduklarına işaret etti.
Filistin Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, BM Güvenlik Konseyi’nin işgali ve yerleşimleri engelleyerek, Filistin halkına özellikle de Kudüslülere yönelik ihlalleri ve suçları durdurma noktasında pratik önlemler alması gerektiğini söyledi.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Güvenlik Konseyi’nin BM Tüzüğü’nde öngörülen görev ve yetkililerini kullanmadaki isteksizliği ve Ortadoğu’daki durum ile özellikle de Filistin meselesine ilişkin kararlarını uygulamadaki başarısızlığı, onu, durumu belirleme noktasında küresel bir foruma dönüştürüyor. Bu durum uluslararası barış ve güvenliği sağlamaktan sorumlu en yüksek organ olan konseyin sorumluluklarıyla uymuyor. Bu kartların yeniden dağıtılarak, konseyin, İsrail’i ihlallerinden ve suçlarından doğrudan sorumlu tutmamasına ve işgal ile yerleşim politikasını sona erdirmeye zorlamamasına neden oluyor” ifadeleri kullanıldı.



Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
TT

Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)

Dürziler, dini ve sosyal gizliliğini korumaya çalışırken, Ortadoğu'da Lübnan, İsrail ve Suriye gibi yayıldığı ülkelerde siyasi roller oynayan bir azınlığı oluşturuyorlar.

Son birkaç gün boyunca, Güney Suriye'deki Suveyda şehrinde Dürzi milisler, Bedevi milislerle çatışmaya girdiler ve bunun sonucunda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti. Suriye hükümeti güçleri salı günü Suveyda şehrine girip ateşkes ilan ederken, İsrail Suriye güçlerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini duyurdu. Zira Tel Aviv daha önce azınlık Dürzi halkını korumaya ve Güney Suriye'de asker konuşlandırmayı önlemeye çalışacağına söz vermişti.

Peki Dürziler kimdir ve inançları, siyaset ve toplumdaki rolleri hakkında ne biliyoruz?

Dini inançları

Dürzilik, 11’inci yüzyılın başında, İmamiye’den (İsna Aşeriye) sonra Şiiliğin ikinci en büyük dalı olan İsmâiliyye mezhebinin bir fırkasıdır.

Kendilerine Muvahhidun diyen Dürziler, Lübnan'daki en yüksek dini otorite olan el-Akl Şeyhliğinin web sitesine göre, “Bir ve tek olan, yeri ve göğü yaratan Allah’a” meleklerine, peygamber ve resullerine, ahiret gününe inanırlar.

Mezhep mensupları ile sınırlı olan öğretilerinin gizliliğini açıklar şekilde, ritüellerine aşina olan ve adının açıklanmasını istemeyen birinin AFP’ye vurguladığı gibi, Dürziler inançlarında “zahiri mesaj ile batini mesaj”ı temel alırlar.

Bahsi geçen kişi, tek tanrılı dinlerin uzun bağlamlarına dayanan, dini kavramları felsefe ile karıştırma yoluyla Platon'un fikirlerinden etkilenen, “Allah’ın gerçek tevhidinde olgun bir aşamaya” dayanan öğretilerden bahsediyor.

Dürzilik, sözde doğruluk, iman kardeşlerini koruma ve karşılıklı yardım, İblis'i ve bütün şer güçleri tanımama gibi yedi temel tavsiyeyi (esası) benimser ve reenkarnasyonun “mezhebin bir parçası” olduğuna inanır.

Dini günler

Dini günleri, diğer mezhepler ile aynıdır. Ek olarak, kurban bayramından önceki on gün boyunca yapılan günlük toplantılar vardır. Bu toplantılarda dini okumalar, bazı ibadetler, bazı şiirler ve manevi okumalar yapılır. Bunlar Muvahhid birisinin yerine getirmesi halinde gerçek tevhidi uygulamış kabul edileceği yedi esası pekiştirmektedir.

Aynı şekilde, Hicri yeni yılı ihya ederler ve herkes gücü yettiğince zekat öder.

Şeyhleri iman kardeşlerini koruma ve iletişimi koruma ilkesini yerine getirmek için perşembe-cuma gecesi ritüelleri ve ibadetleri eda etmek, dini okumalar yapmak amacıyla toplanırlar.

Mezhebin öğretileri mensupları arasında gizli kalır ve bazı karma evliliklerin varlığına rağmen, genellikle Dürzilerin kendilerine mezhep mensuplarının dışında hayat arkadaşı seçmeleri hoş karşılanmaz.

Yayıldıkları bölgeler

Dindar erkeklerinin siyah kıyafetler giyinip başlarına beyaz sarık sardıkları, kadınlarının ise yine siyah kıyafetler giyip, başlarını ve yüzlerinin bir kısmını örten beyaz bir başörtü taktıkları Dürzilerin sayısının 1 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.  

Dürzi mezhebi mensupları çoğunlukla Lübnan, Suriye, Filistin toprakları ve Ürdün'deki dağlık bölgelerde yoğun bir şekilde yaşıyorlar.

Suriye'deki nüfuslarının 700 bin olduğu tahmin ediliyor ve çoğu kaleleri sayılan Suveyda şehrinin bulunduğu ülkenin güneyinde yaşıyor. Ayrıca Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçeleri ile ülkenin kuzeybatısındaki Idlib'de sınırlı sayıda bulunuyorlar.

Lübnan'da sayılarının yaklaşık 200 bin olduğu tahmin ediliyor ve yoğun olarak ülkenin merkezindeki dağlarda, özellikle de Şuf, Aliya ve el-Metn el-Ala bölgelerinde, ayrıca Cebel el-Şeyh’in batı eteklerindeki Hasbaya ve Raşiya gibi bölgelerde yaşıyorlar.

İsrail'de ise Celile, Karmel Dağı ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nde 20'den fazla köyde dağınık bir şekilde yaşıyorlar. Merkezi İstatistik Bölümü'ne göre, İsrail vatandaşlığına sahip olanların sayısı 153 bin. Ek olarak, Golan'da yaşayan yaklaşık 23 bin Dürzi’nin büyük çoğunluğu kalıcı İsrail ikametgah belgesine sahip.

İsrail'deki Dürzi Mirası Merkezi'ne göre, İsrail mezhebi “kendi mahkemeleri ve bağımsız manevi liderliği ile tek başına bir oluşum olarak” tanıyor.

Tarihçi Sami Nesib Makarem, “Dürzi İnancı” adlı kitabında, özellikle Lübnan ve Kuzey Suriye'deki bazı Dürzilerin “16. yüzyıldan itibaren Cebel-i Havran'a göç ettiğini” ve bölgenin “Cebel-i Dürzi” olarak anılmaya başladığını belirtiyor.

Buradan bazıları, özellikle kuzeyde yaklaşık 15 bin ila 20 bin Dürzi'nin yaşadığı Ürdün'e göç etti.

Az sayıda Dürzi de Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Avustralya gibi dünyanın çeşitli bölgelerine ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'ya göç etti.

Sosyal ve politik rol

Dürziler, farklı ülkelere yayılmalarına rağmen yakın bağlarını sürdürmeye çalıştılar.

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden tarihçi Profesör Makram Rabah, Dürziler, Maruniler ve Lübnan Dağı'ndaki çatışmalar üzerine yazdığı bir diğer kitapta şu açıklamayı yapıyor: “Karma evlilikler ve Dürziler arasında ilişkiler var ve din adamları bu ilişkinin sürdürülmesinde önemli bir rol oynuyorlar. Sınırlar çizilmiş olsa da, Dürziler onları gerçekte tanımadılar.”

Makram'a göre, bir azınlık olmalarına rağmen, Ortadoğu'da Dürziler “bölgenin siyasi ve sosyal yaşamında, ekonomik ve sosyal meselelerinde önemli ve bazen öncü bir rol” oynadılar.

Bu durum genellikle, azınlığın rolünü, büyüklüğünün ötesinde şekillendirmede önemli bir etkiye sahip olan feodal liderlerden veya aile liderlerinden kaynaklanıyordu.

Örneğin Lübnan'da lider Kemal Canbolat, 1950'lerden iç savaşın başlangıcı (1975-1990) ve 1977'deki suikastına kadar önemli bir siyasi rol oynadı.

Suriye'de Fransız manda yönetimi, 1921'de Cebel el-Dürzi bölgesine idari bağımsızlık verdi ve bu statü 1937'ye kadar devam etti. Ancak bu dönemde, en önde gelen Dürzi liderlerinden biri olan Sultan Paşa el-Atraş, 1925'te Fransızlara karşı patlak veren büyük bir ayaklanmaya liderlik etti.

İsrail'e gelince, Makram Rabah, Dürzilerin “devlete tamamen entegre olduklarını ve orduda görev yaptıklarını, bunun da onlara devlet nezdinde daha fazla nüfuz sağladığını” açıklıyor.

Suriye'de çatışmanın patlak vermesinin ardından Dürziler, kendilerini çatışmadan ve sonuçlarından uzak tuttular. Birkaç istisna dışında, genellikle rejime karşı silahlanmadılar veya muhalefete katılmadılar. Bulundukları bölgelerde çeşitli silahlı grupların parçası olan Dürziler, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra iktidara gelen yeni yetkililerle henüz bir anlaşmaya varamadılar.

Nisan ayı sonlarında Şam kırsalındaki iki bölgede patlak veren ve Suveyda'ya uzanan çatışmalar, Dürzi milisler ile güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu en az 119 kişinin ölümüne yol açtı. Bu kanlı çatışmaya İsrail hava saldırılarıyla müdahale etti ve Şam’ı, Dürzilere zarar verilmemesi konusunda uyardı.

Nadir görülen bir siyasi ayrışmayla, Dürziler arasında son olaylara ilişkin tutumlar farklılaştı. Kemal Canbolat’ın oğlu Lübnanlı lider Velid Canbolat, Dürzileri Müslümanlar ile “sonsuz bir savaşa” sürüklemek konusunda uyarıda bulunurken, dini otoriteler ve Suriyeli Dürzi askeri gruplar, Dürzilerin ülkenin “ayrılmaz bir parçası” olduğunu vurguladılar. Buna karşılık, Suriyeli din adamları ve İsrail’deki Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif, İsrail'e Suriye Dürzilerini koruma çağrısında bulundular.

Rabah, bu tarafların “farklı ajandalara sahip olduğunu ve daha da önemlisi, üç ülkeye uzanan bir nüfuz mücadelesi olduğunu” belirtti.