Viyana’daki nükleer müzakerelerde yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle ilerleme sağlanamıyor

İranlı muhalifler, Viyana’da müzakelerin gerçekleştiği otelin önüne Tahran hükümeti karşıtı pankartlar astı. (AFP)
İranlı muhalifler, Viyana’da müzakelerin gerçekleştiği otelin önüne Tahran hükümeti karşıtı pankartlar astı. (AFP)
TT

Viyana’daki nükleer müzakerelerde yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle ilerleme sağlanamıyor

İranlı muhalifler, Viyana’da müzakelerin gerçekleştiği otelin önüne Tahran hükümeti karşıtı pankartlar astı. (AFP)
İranlı muhalifler, Viyana’da müzakelerin gerçekleştiği otelin önüne Tahran hükümeti karşıtı pankartlar astı. (AFP)

Avusturya'nın başkenti Viyana'da gerçekleştirilen İran ile ABD arasındaki dolaylı müzakerelerin dördüncü gününde görüşmelere hız verildi.AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Siyasi Direktörü Enrique Mora dün, ABD’liler ile İranlıların mesajlarını birbirine iletmek için taraflar arasında mekik dokudu.
Avrupalılar müzakerelerin gidişatına yönelik sessizliğini korurken dün hem ABD hem de İran, müzakerelerde ilerleme sağlanmasını engelleyen birçok anlaşmazlık olduğunu itiraf ettiler.
Oluşturulan üç çalışma komitesi, tarafların 2015 yılında imzalanan orijinal anlaşmaya geri dönmesi için atılması gereken adımları ana hatlarıyla belirleyen bir anlaşma taslağı oluşturmaya başladılar.ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, alınan yolun kalandan daha kısa olduğunu söyledi. Price “Yakında bir dönüm noktasına tanık olmayacağımız, görüşmelerin birkaç tur daha uzayacağı kesin” dedi. Komitelerden birinde Washington'ın kaldıracağı yaptırımlar tartışılırken bir diğerinde İran'ın yükümlülükleri, üçüncüsünde de adımların pratikte hangi sırayla atılacağı görüşülüyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price az da olsa yol katedildiğini ancak önemli zorlukların bulunduğunu söyledi. Price sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anlaşmaya geri dönme yolunda ne yapmamız gerektiğini artık daha iyi anlıyoruz. İranlıların da anlaşmadaki yükümlülüklerine geri dönmek için yapmaları gerekenleri artık daha iyi anladıklarını göörüyoruz.”
İran heyeti başmüzakerecisi Abbas Arakçi de benzer ifadelerde bulunduğu açıklamasında“Görüşmelerde katılımcı heyetlerin henüz çözüm bulamadığı ciddi zorluklar ve ayrıntılar var” dedi. IRNA haber ajansına göre Arakçi söz konusu duruma rağmen görüşmelerin doğru yolda ilerlediğini söyledi.
Washington’In eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde İran’ı uyguladığı yaptırımlar, iki taraf arasında ciddi bir sorun teşkil etmeye devam ediyor. Yeni Başkan Joe Biden yönetimi, hangi yaptırımların kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin karar vermek için yaklaşık bin 600 ceza maddesini inceliyor. AP bir süre önce Biden yönetiminin terörizm ve insan haklarıyla ilgili yaptırımları kaldırmaya hazır olmadığını aktarmıştı.
Müzakerelerde Rus heyetine başkanlık eden ve iki gün önce Robert Malley başkanlığındaki ABD temsilcileriyle bir araya gelen Rusya'nın Viyana Uluslararası Kuruluşlar Daimi Temsilcisi Mikhail Ulyanov, ABD’lilerin tüm yaptırımları bir anda kaldırmayacaklarını açıkça belirttiklerini söylemişti. Russia 24 kalanına konuşan Ulyanov şu ifadeleri kullandı:
“ABD’liler yüzeysel de olsa ilk adımı atabileceklerini açıkça belirttiler. Aynı zamanda tek yolun bu olmadığını, yaptırımların tamamen kaldırılmasının ancak uygun adımlar atılması ve İranlılar nükleer anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine tamamen geri dönmesi halinde mümkün olacağını ifade ettiler.”
 Ulyanov ayrıca bunun teknik bir mesele olduğunu, hedefe ulaşmak için pratik bir yol bulnmasının hedeflendiğini söyledi.
Müzakerelerin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile çalışan uluslararası müfettişlerin araştırmalarını durdurmak içinTahran tarafından belirlenen son tarih olan 22 Mayıs öncesinde bitirilmesi hedefleniyor. Nitekim Tahran tarafından geçtiğimiz şubat ayında yapılan açıklamada, nükleer anlaşmayı kurtarmak için 22 Mayıs'a kadar siyasi bir anlaşmaya varılmadığı taktirde uluslararası müfettişlerin çalışmasının engelleneceği bildirilmişti.
Söz konusu açıklamanın ardından Tahran'a süürpriz bir ziyarette bulunan UAEA Başkanı Rafael Grossi ise kurumun nükleer anlaşma kapsamında temel denetimleri tamamlamasına izin veren üç aylık bir teknik anlaşma ile geri dönmüştü. Müfettişlerin nükleer reaktöre girişini engelleyen İran, kurumun tesis içerisine yerleştirdiği kamera kayıtlarını üç ay süreyle saklayacağını, siyasi bir anlaşmaya varıldığı taktirde UAEA’ya teslim edileceğini bildirdi. Anlaşma kaydedilmediği taktirde ise imha edileceğini vurguladı.
Ulyanov ise geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada söz konusu tarihten önce bir anlaşmaya varılması gerektiğini vurgulamıştı. Bloomberg’e göre ise Avrupalı kaynaklar, UAEA ile teknik sorunların önüne geçilmesi için çalışıldığını aktardı. İran'ın nükleer faaliyetleri hakkında bilgi edinme yönündeki temel teftişler için söz konusu tarihten önce anlaşmaya geri dönüş sağlama yönünde çalışıldığı kaydedildi.

 


Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.