Avrupa Kovid 19’a karşı aşılananlara kapılarını açmaya hazırlanıyor

Avrupa, yaklaşan yaz sezonu ile turizm sektörünün yeniden canlanmasını amaçlıyor.

Dün Paris’teki bir aşı merkezi (AFP)
Dün Paris’teki bir aşı merkezi (AFP)
TT

Avrupa Kovid 19’a karşı aşılananlara kapılarını açmaya hazırlanıyor

Dün Paris’teki bir aşı merkezi (AFP)
Dün Paris’teki bir aşı merkezi (AFP)

Avrupa Komisyonu dün, yaklaşan yaz sezonu ile turizm sektörünün yeniden canlanmasını sağlamak amacıyla, Avrupa Birliği (AB) tarafından onaylanan tam doz Kovid-19 aşısı alan yolcular için AB ülkelerine giriş izni verilmesini önerdi.
Ayrıca üye devletlerin aşı olmuş vatandaşlarının AB ülkelerine seyahat edebilecekleri ülkelerin listesini genişletmeleri önerildi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Avrupa’da güvenli bir şekilde turizm endüstrisini yeniden canlandırmanın ve sınırlar ötesi dostlukları yenilemenin zamanı” ifadesini kullandı.
Avrupa Birliği ülkeleri Mart 2020'den beri zorunlu olmayan seyahatlere kısıtlamalar getirdi. Ancak ağırlıklı olarak turizme bağlı olan bazı Avrupa ülkeleri AB dışındaki ülkelerden gelen yolculara belirli şartlar altında sınırlarını yeniden açmayı planlıyor. 
AB Komisyonu bu uygulamaları koordine etmeye çalışıyor. Ancak bu kararın, salgının yayılmasından ve eşlik eden kısıtlamalardan ciddi şekilde etkilenen Schengen bölgesindeki olası etkilerinden endişe ediyor.
Komisyon tarafından yapılan açıklamada, "Komisyon, sadece epidemiyolojik durumu iyi olan ülkeler değil, aynı zamanda AB onaylı aşıları almış kişiler için de AB ülkelerine giriş izni vermeyi önermektedir” ifadesi kullanıldı. Bu öneri, tek dozda verilen Johnson and Johnson aşısına ek olarak, iki doz gerektiren Pfizer-Biontech, Moderna ve AstraZeneca aşılarının dördünden birini alan kişileri kapsıyor.
Ayrıca yolcuların AB ülkelerine varışlarından en az 14 gün önce aşı sürecini tamamlamış olmaları şart koşuluyor. Komisyon, üye devletlerin, bu öneriyi Dünya Sağlık Örgütü (WHO) acil durum kullanım listeleme sürecini tamamlayan aşıları kapsayacak şekilde genişletilebileceğini belirtti.
Von der Leyen, bir hafta önce yaptığı açıklamada, aşı yaptıran Amerikalı turistlerin önümüzdeki aylarda Avrupa Birliği'ne girmesine izin verileceğini bildirmişti. Avrupalı ​​bir yetkili, ABD'nin çeşitli eyaletleri tarafından verilen aşı sertifikalarını yayınlamada kademeli bir ilerleme gerçekleştirmesi gerektiğini, ancak Avrupa Birliği'ne seyahat edilmesine izin verilmesinin koşulsuz giriş anlamına gelmediğini, ülkelerin gelen turistlere Kovid-19 testi yapılmasını veya karantinaya alınmasını şart koşmasının hala mümkün olduğunu ifade etti.
AB, haziran ayı sonunda yürürlüğe girmesi planlanan AB Kovid-19 Sertifikası’nı yayınlamaya hazırlanıyor. AB Komisyonu’na göre sertifika yürürlüğe girene kadar blok ülkelerinin AB dışındaki ülkeler tarafından verilen sağlık sertifikalarını kabul etmesi bekleniyor. Belçika da vatandaşlarının girişine izin verdiği AB ülkeleri listesini genişletmek istiyor. Ülke, haziran ayından bu yana, vatandaşların girişine izin verilen AB dışındaki ülkelere yönelik periyodik olarak gözden geçirilen bir liste oluşturdu.
Listede ocak ayının sonlarından bu yana Avustralya, Yeni Zelanda, Ruanda, Singapur, Güney Kore, Tayland ve Çin yer alıyor. Avrupa Birliği'nden gelen yolcuların seyahat etmesine izin vermesi koşuluyla Çin de listede yer aldı. Ancak bu şartın şu anda yerine getirilmesi mümkün değil. Avrupa Komisyonu, maksimum bulaşma oranının her yüz bin kişide 25 yerine 100 şeklinde değiştirerek listeyi genişletmeyi öneriyor. Bu oran, Avrupa Birliği'nin yüz binde 420 kişiden fazla olan mevcut oranından çok daha düşük.
Öte yandan, güncellenmiş bir liste oluşturmak için aşılama oranına ek olarak ülkelerdeki test sayısı ve pozitiflik oranı dikkate alınacak. Avrupalı ​​yetkili, İsrail'in "kesinlikle" bu listenin bir parçası olacağını, ancak Birleşik Krallık'ın durumunun AB düzeyinde karşılıklılık esası nedeniyle hala belirsiz olduğunu ifade etti.
Ancak Komisyon, özellikle mutasyonlu türlerin yayılmasının bir sonucu olarak salgın durumu kötüye giden ülkelerden seyahat kısıtlamalarını yeniden devreye sokmaya imkan tanıyacak bir mekanizma önerdi. 
Bağlayıcı olmayan bu öneri, üye devletleri temsil eden bir kuruluş olan AB Konseyi’ne sunulacak. Avrupa Komisyonu söz konusu önerisinin mayıs ayı sonunda onaylanmasını, haziran ayı başında yürürlüğe girmesini umuyor.



Bulgaristan'da bulunan 6 bin yıllık kafatasında aslan saldırısı izi saptandı

Fotoğraf: Veselin Danov
Fotoğraf: Veselin Danov
TT

Bulgaristan'da bulunan 6 bin yıllık kafatasında aslan saldırısı izi saptandı

Fotoğraf: Veselin Danov
Fotoğraf: Veselin Danov

Yeni bir araştırmaya göre, 6 bin yıldan uzun süre önce ergenlik çağındaki bir çocuk, aslan saldırısından kurtulup birkaç ay daha yaşamayı başarmış.

Uzmanlar, 16-18 yaşlarında  olduğu tahmin edilen ergen erkeğin avlanırken bir aslan tarafından yere düşürülüp kafasından defalarca ısırılmış olabileceğini söylüyor.

Arkeologlar, çocuğun kalıntılarını bugünkü Bulgaristan'da keşfetti. Araştırmanın yazarları çocuğun kafatasında birkaç delik olmasına rağmen çarpıcı bir şekilde saldırıdan sonra en az iki ila üç ay daha yaşadığına, ancak muhtemelen ileri seviyede engelli olduğuna inanıyor.

Journal of Archaeological Science: Reports'ta yayımlanan araştırmada gencin kafatasındaki iki "belirgin ısırık izi" analiz edilerek neden ve nasıl öldüğü ortaya çıkarıldı.

Araştırmacılar, saldırıyı gerçekleştiren hayvanı tespit etmek için izleri ayı ve aslan gibi bir dizi yırtıcı hayvanın kafatasından alınan diş izleriyle karşılaştırdı. İzlerden birinin "özel" şekli, çocuğun kafatasının bir aslanın kesici dişi tarafından delindiğine inanmalarına yol açtı. Aslanların ağzının arkasında bulunan kesici dişler, eti parçalama işlevi görüyor.

Arkeolojik bulgular aslanların Neolitik Çağ'dan, Demir Çağı'nın yaklaşık 2 bin yıl önceki son dönemlerine kadar Doğu Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde yaşadığını gösteriyor.

fvd
Arkeologlar, gencin beynindeki çeşitli delikleri analiz ettiler (Karastoyanova ve ekip arkadaşları/Journal of Archaeological Science: Reports)

Bilim insanları ısırıkların, gencin meninkslerinde (kafatasının içini kaplayan zarlar) hasar bırakmış olabileceğini ve beyin bütünlüğünü "sorgulanır" hale getirerek ciddi sakatlıklara yol açmış olabileceğini düşünüyor.

Bulguların dikkat çekici bir şekilde gösterdiği üzere çocuk saldırıdan sonra en az iki ila üç ay hayatta kalmış. Arkeologlar, bunun "Bakır Çağı'nda fiziksel engelli bireylere sağlanan sosyal bakım ve toplumsal destek" hakkında "sorular gündeme getirdiğini" söylüyor.

Çalışmanın yazarları, "Lezyonların analizi, bireyin bir aslan tarafından saldırıya uğradığını, yere düşürüldüğünü ve defalarca ısırıldığını gösteriyor" diyor.

Hayatta kalması ve yaralarının iyileşmesi, kendisine bakıldığını ve tedavi edildiğini gösteriyor.

vdf
Genç çeşitli yaralar aldı (Karastoyanova ve ekip arkadaşları/Journal of Archaeological Science: Reports)

Lezyon analizine göre birey muhtemelen yürümekte zorluk çekiyordu ve beyin sorunları yaşamış olabilir. Yine de hayatta kaldı ve topluluk tarafından bakıldı, bu da topluluğun engelli üyeleriyle ilgilendiğine işaret ediyor. Bu sadece Bulgaristan'da Geç Bakır Çağı'nda aslanların faunası, yayılma alanı ve davranışları hakkında değil, aynı zamanda Kozareva höyüğünde yaşayan toplumun sosyal yapısı ve statüsü hakkında da fikir veriyor.

Çalışma, York'ta Roma dönemine ait bir iskelette saptanan ısırık izlerinin, insanların gladyatör dövüşlerinde hayvanlarla savaştığına dair ilk fiziksel kanıtı sunmasının ardından geldi.

Akademisyenler, kemiklerin belirgin lezyonlar taşıdığını ve modern zoolojik diş izleriyle karşılaştırıldığında büyük bir kediden geldiğinin belirlediğini söylemişti.

Independent Türkçe


Uzun ömrün sırrı avcı-toplayıcıların genlerinde mi saklı?

Yaşlı bir kişi elini yüz maskesinin üzerine koyuyor (AFP)
Yaşlı bir kişi elini yüz maskesinin üzerine koyuyor (AFP)
TT

Uzun ömrün sırrı avcı-toplayıcıların genlerinde mi saklı?

Yaşlı bir kişi elini yüz maskesinin üzerine koyuyor (AFP)
Yaşlı bir kişi elini yüz maskesinin üzerine koyuyor (AFP)

100 yaşını gören İtalyanların eski çağlardaki avcı-toplayıcılardan miras aldığı DNA oranının, genel nüfusa kıyasla daha yüksek olduğunu bulan bir araştırma, yaşlanmayı daha iyi anlamamızı sağlayabilir.

Daha önceki çalışmalar, atalardan gelen "iyi" genlerin, çevre ve günlük alışkanlıklar gibi diğer faktörlerle birlikte insanların daha uzun yaşamasına katkı sağladığını göstermişti.

Önceki araştırmalar İtalya'nın, 100 yaşını geçen kişi oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri olduğunu göstermiş olsa da, bunun kesin nedenleri belirsizliğini korumaya devam ediyor.

Bilim insanları bunu anlamak için 100 yaşını geçmiş 300'den fazla kişinin ve 50 yaş civarında yaklaşık 700 sağlıklı yetişkinin genomunu analiz etti.

Araştırmacılar daha sonra bu bireylerin DNA'sını, modern İtalyanları oluşturan 4 eski grubun genomlarıyla karşılaştırdı.

Bu gruplar, Buzul Çağı'ndan sonra Avrupa'nın ilk sakinleri olan Batılı Avcı-Toplayıcılar, Anadolu'nun Neolitik çobanları, Bronz Çağı göçebe grupları ve İran'la Kafkasya bölgelerinden eski grupların soyundan geliyor.

Bilim insanları 100 yaşına ulaşan kişilerin, ortalama bir insana göre daha fazla Batılı Avcı-Toplayıcı (Western Hunter-Gatherer / WHG) DNA'sı taşıma eğilimi gösterdiğini saptadı.

Araştırmacılar hakemli dergi GeroScience'ta yayımlanan çalışmada şöyle yazıyor: 

Bu çalışma, WHG soyunun... İtalyan nüfusunun uzun ömürlülüğüne katkıda bulunduğunu ilk kez gösteriyor.

Çalışmada örnek alınan İtalyanlar, 4 eski grubun DNA'sının bir karışımını taşısa da sadece WHG genetik materyalinin uzun ömürle bağlantılı olduğu bulundu.

Çalışmada, avcı-toplayıcı DNA'sındaki her küçük artışın, kişinin 100 yaşını aşma şansını yüzde 38 artırdığı tespit edildi.

Araştırmaya göre bu eski DNA oranı daha yüksek olan kadınların 100 yaşına ulaşma olasılığı, erkeklere göre iki kat daha fazla.

Bilim insanları, "Bu özellikle [uzun ömür] ilişkili varyantların çok eski bir zamanda İtalyan gen havuzuna girmiş olabileceğini düşünüyoruz" diye yazıyor.

Araştırmacılar bu genlerin, atalarımızın sınırlı gıda kaynaklarıyla son derece zorlu koşullarda hayatta kalmaya çalıştığı Son Buzul Çağı'nda öne çıkmış olabileceğini düşünüyor.

Bilim insanları bu genlerin bazılarının, gıdaları daha verimli bir şekilde işlemek ve vücudu yaşa bağlı stresten korumak için metabolizmayı iyileştirdiğinden şüpheleniyor.

Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor:

Batılı Avcı-Toplayıcı atalarının, 100 yaşına ulaşan İtalyanlara daha büyük bir katkı sağladığını gösterdik. Bu da Son Buzul Maksimum'dan sonra Avrupa'da meydana gelen nüfus değişiklikleriyle bağlantılı bu Neolitik öncesi genetik bileşenin, günümüzde uzun ömür için faydalı olabileceğine işaret ediyor.

Independent Türkçe


Yumurtanın yerini alabilecek protein zengini alternatif besinler

Büyük bir yumurta 6,3 gram protein içerir (Reuters).
Büyük bir yumurta 6,3 gram protein içerir (Reuters).
TT

Yumurtanın yerini alabilecek protein zengini alternatif besinler

Büyük bir yumurta 6,3 gram protein içerir (Reuters).
Büyük bir yumurta 6,3 gram protein içerir (Reuters).

Yumurta, büyük bir adetinde yaklaşık 6.3 gram protein bulunması nedeniyle güçlü bir protein kaynağı olarak biliniyor. Ancak uzmanlara göre yumurta, tek seçenek değil; ondan daha fazla protein içeren birçok besin mevcut.

Şarku’l Avsat’ın Verywell Health sitesinden derlediği verilere göre, öne çıkan bazı besinler şöyle:

Yoğurt

150 gramlık bir yoğurt porsiyonu yaklaşık 16.1 gram protein içeriyor. Kremsi yapısıyla bilinen bu yoğurt türü, fazla sıvının süzülmesiyle üretildiği için geleneksel yoğurda göre daha yüksek oranda protein barındırıyor.

Tavuk göğsü

100 gram derisiz tavuk göğsü 22.5 gram protein sağlıyor. Düşük yağ, düşük karbonhidrat ve düşük kalori içeren bu et türü, vücudun üretemediği dokuz temel amino asidi içererek “tam protein” sınıfında yer alıyor.

Ton balığı

85 gramlık ton balığı porsiyonu 21.7 gram protein içeriyor. Kas gelişimi açısından önemli protein kaynağı olan ton balığı, aynı zamanda kalp ve damar sağlığını destekleyen Omega-3 yağ asitleri bakımından da öne çıkıyor.

Somon balığı

100 gram somon balığında 20.3 gram protein bulunuyor. Somon, Omega-3 yağ asitleri ve kemik sağlığında rol oynayan D vitamini bakımından zengin bir deniz ürünü olarak biliniyor.

Siyah fasulye

100 gram siyah fasulyede 6.91 gram protein mevcut. Bitkisel protein kaynağı olarak tercih edilen siyah fasulye; çözünür ve çözünmez lif içeriği sayesinde sindirim sistemi ve kalp-damar sağlığına katkı sağlıyor.

Fıstık ezmesi

İki yemek kaşığı fıstık ezmesinde 7.1 gram protein bulunuyor. Fıstık ezmesi, sandviçlerin yanı sıra salatalarda, çorbalarda, soslarda ve atıştırmalık olarak yaygın şekilde tüketilebiliyor.

Badem

57 gram badem yaklaşık 7.6 gram protein içeriyor. Sağlıklı tekli doymamış yağlar içeren badem; kalsiyum, lif, magnezyum, fosfor ve E vitamini yönünden de zengin.

Mercimek

Bir fincan mercimek 17.9 gram protein sağlıyor. Mercimek, yüksek lif içeriği ve düşük kalori değeriyle dengeli beslenmede önemli yer tutuyor.

Sığır eti

100 gram dana etinde 20.1 gram protein bulunuyor. Kırmızı et; protein içeriğinin yanı sıra B vitaminleri, demir ve çinko bakımından da güçlü bir kaynak olarak gösteriliyor.