Bağdat, Kerkük'teki petrol sahasına düzenlenen saldırıdan sonra bölgeye takviye güç gönderdi

Türkiye, Kuzey Irak'taki askeri varlığını, ‘terörle mücadele’ amaçlı olduğunu söyleyerek, savundu

Dün Kerkük'teki Bay Hasan Petrol Sahası'ndaki bir petrol kuyusunda yangın çıktı (Reuters)
Dün Kerkük'teki Bay Hasan Petrol Sahası'ndaki bir petrol kuyusunda yangın çıktı (Reuters)
TT

Bağdat, Kerkük'teki petrol sahasına düzenlenen saldırıdan sonra bölgeye takviye güç gönderdi

Dün Kerkük'teki Bay Hasan Petrol Sahası'ndaki bir petrol kuyusunda yangın çıktı (Reuters)
Dün Kerkük'teki Bay Hasan Petrol Sahası'ndaki bir petrol kuyusunda yangın çıktı (Reuters)

Irak Petrol Bakanlığı dün (Çarşamba), Irak'ın kuzeyindeki Kerkük ili yakınlarında bulunan bir petrol sahasında iki petrol kuyusuna bombalı saldırı düzenlediğini duyurdu. Bakanlık saldırıda bir polisin öldüğünü, çok sayıda güvenlik görevlisinin yaralandığını ve iki petrol kuyusunda yangın çıktığını bildirdi.
Reuters, kaynaklardan saldırının petrol sektörünü etkilemediği bilgisini aktardı.
Irak Petrol Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Kerkük’teki Bay Hasan Petrol Sahası bugün (dün) sabaha karşı terör saldırısı düzenlendi. Sahadaki 183 ve 177 nolu kuyulara bombalarla hedef alındı. Saldırıda bir polis öldü, çok sayıda güvenlik görevlisi yaralandı. Kuzey Petrol Şirketi'nin güvenlik ve yangınla mücadele ekiplerinin yanı sıra destek ekipleri, 177 nolu kuyudaki yangını çok kısa bir sürede söndürürken 183 nolu kuyudaki yangını kontrol altına almak için çalışıyorlar” ifadeleri yer aldı.
Emniyet güçleri, silahlı kişilerin petrol sahası yakınlarındaki bir güvenlik noktasına da saldırdıklarını, saldırıda bir polis memurunu öldürdüklerini ve üç polis memurunu ise yaraladıklarını bildirdiler. Bir güvenlik yetkilisi, güvenlik noktasına yapılan saldırının, hedefteki diğer noktalara bomba yerleştirmek için polisin dikkatini dağıtma amacıyla gerçekleştirildiğini kaydetti.
Fransız Haber Ajansı (AFP) Iraklı bir güvenlik kaynağının, bir polis memurunun Çarşamba günü sabah saatlerinde silahlı kişilerce öldürdüğünü, ardından aynı silahlı kişilerin Kerkük'teki bir petrol sahasında iki kuyuyu havaya uçurduklarını söylediğini aktardı. AFP’ye konuşan kaynak, DEAŞ unsurlarının bir güvenlik noktasına düzenlediği saldırıda bir polisin öldüğünü, iki polisin yaralandığını ve Bay Hasan Petrol Sahası’ndaki iki kuyu havaya uçurduklarını söyledi.
Alman Haber Ajansı (DPA), Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı’nın Kerkük’teki saldırıların ardından bölgeye askeri takviyede bulunma kararı aldığını bildirdi.
Emniyet kaynakları, askeri takviyede, DEAŞ unsurlarının yararlandığı Kerkük’ün güney bölgeleri, Dakuk’un batısı, Debs bölgesi, Vadi eş-Şay ve Zağtune’deki güvenlik boşluklarını doldurmak amacıyla gönderilen dört komando alayı ve Federal Polisin yer aldığını belirttiler.
AFP, Bay Hasan Petrol Sahası’nın 2014 yılında DEAŞ’ın ilerleyişi ile Irak'ı kasıp kavuran kaos sırasında Irak  Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) kontrolüne geçtiğini hatırlattı. AFP, Bay Hasan Petrol Sahası’nın Kerkük’teki günlük yaklaşık 250 bin varil petrol üretimi yapan diğer petrol sahaları gibi Erbil ile Bağdat arasındaki petrol sahalarına ilişkin anlaşmazlığın bir parçası olduğunu da ekledi.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) en büyük ikinci petrol üreticisi olan Irak’ın milli geliri genel olarak petrole dayanıyor. Irak'ın Nisan ayındaki petrol ihracatı 88.93 milyon varile, yani 5,5 milyar dolar ciroya ulaştı.
Reuters, Bay Hasan Petrol Sahası’nın 17 Nisan'da da başka bir saldırıda hedef aldığını, saldırının sorumluluğunu DEAŞ’ın üstlendiğini bildirdi. Reuters, DEAŞ üyelerinin, iki kuyuya patlayıcı yerleştirdiklerini, ancak patlamanın ciddi bir hasara neden olmadığını ekledi.
İlgili bağlamda Haşdi Şabi Güçleri ve Irak ordusundan oluşan ortak bir birlik, dün ülkenin kuzeybatısındaki Ninova ilinin Telafer kentindeki DEAŞ’ın uyuyan hücrelerine baskın düzenledi. Haşdi Şabi’den yapılan açıklamaya göre operasyonda Telafer’e bağlı Tula Baş, Subaiye, Sayer ve Mir Kasım köylerinde arama yapıldı. DEAŞ unsurları, Irak hükümetinin 2017 yılı sonunda örgütü askeri olarak ortadan kaldırdığını açıklamasına rağmen, özellikle Suriye sınırı yakınlarında konuşlanmaya devam ediyor.
Öte yandan Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada Türkiye’nin komşu ülkelerin sınırlarına ve egemenliğine saygı duyduğunu vurguladı. Akar, PKK’ya atıfta bulunarak Türkiye’nin Kuzey Irak'taki askeri varlığının terör örgütleriyle mücadele etmeyi amaçladığının altını çizdi.
Anadolu Ajansı’nın (AA) aktardığı açıklamasında Bakan Akar, “Başta dost ve kardeş Irak olmak üzere, tüm komşularımızın sınırlarına ve egemenliğine saygılıyız. Tek amacımız terörle, teröristle mücadele. Irak’ın arazi şartları itibarıyla orada yuvalanan teröristler nedeniyle Irak’ın kuzeyinde olduğumuzu da herkesin bilmesi lazım. Bizim ne Irak’ın ne Suriye’nin kuzeyinde başkaca bir amacımız söz konusu değil” ifadelerini kullandı.
DPA’nın haberine göre Bakan Akar açıklamasında, Kuzey Irak’ta 23 Nisan'da başlatılan ‘Pençe Şimşek’ ve ‘Pençe Yıldırım’ operasyonlarında şuana kadar etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısının 68'e yükseldiğini belirtti.
Türkiye, Irak topraklarında sık sık PKK’yı hedef alan askeri operasyonlar düzenliyor.
Irak Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz Pazartesi günü Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği Maslahatgüzarını çağırarak, Hulusi Akar’ın Irak hükümeti ve yetkili makamlarla ‘koordinasyon olmaksızın’ Irak topraklarına geçişi nedeniyle protesto notası vermişti. Irak hükümeti, Irak’ın egemenliğine yönelik devam eden ihlallerin yanı sıra Irak topraklarının ve hava sahasının Türk askeri güçleri tarafından ihlal edilmesini kategorik olarak reddettiğini vurguladı.



Lübnan'daki Birleşmiş Milletler gücü, askerlerinden birinin İsrail ateşiyle yaralandığını duyurdu

Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)
Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)
TT

Lübnan'daki Birleşmiş Milletler gücü, askerlerinden birinin İsrail ateşiyle yaralandığını duyurdu

Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)
Lübnan-İsrail sınırına yakın bir noktada UNIFIL askerleri ve Lübnan askerleri (Reuters)

Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü (UNIFIL), dün güney Lübnan'daki mevzilerinden birinin yakınında İsrail'in düzenlediği saldırıda bir askerinin yaralandığını duyurdu ve İsrail'e "saldırgan davranışlarına son vermesi" çağrısını yineledi.

Bu, İsrail ve Lübnan arasında tampon güç olarak görev yapan ve İsrail ile Hizbullah arasındaki bir yıllık ateşkesi desteklemek için Lübnan ordusuyla iş birliği yapan UNIFIL'in güney Lübnan'da bildirdiği son olaydır.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre UNIFIL açıklamasında, "Bu sabah, Mavi Hat'ın güneyinde, Bastra köyünde yoldaki bir engeli inceleyen UNIFIL devriyesinin yakınlarına İsrail ordusunun mevzilerinden ağır makineli tüfek ateşi açıldı. Ateş, yakınlarda bir el bombasının patlamasının ardından başladı" ifadeleri yer aldı.

UNIFIL şöyle devam etti: "UNIFIL mülkünde herhangi bir hasar meydana gelmese de silah sesleri ve patlama nedeniyle barış gücü mensuplarından biri hafif bir beyin sarsıntısı geçirdi."

UNIFIL ayrıca dün, Lübnan'ın güneyindeki Kfarşuba kasabasında başka bir olayın yaşandığını bildirdi ve rutin operasyonel görev yürüten bir başka barış gücü devriyesinin, mevzilerinin yakınlarında İsrail tarafından ateş açıldığını belirtti.

Bu ayın başlarında UNIFIL, İsrail güçlerinin Lübnan'ın güneyinde barış güçlerine ateş açtığını bildirmişti.

UNIFIL, geçtiğimiz ay İsrail askerlerinin Güney Lübnan'daki güçlerine ateş açtığını bildirirken, İsrail ordusu barış güçlerini yanlışlıkla "şüpheli" olarak algıladığını ve onlara uyarı ateşi açtığını belirtti.

Ekim ayında UNIFIL, personelinden birinin Güney Lübnan'daki BM mevzisinin yakınlarına atılan bir İsrail el bombası nedeniyle yaralandığını bildirdi; bu, bir ay içinde yaşanan üçüncü benzer olaydı.

UNIFIL, barış güçlerine yönelik veya yakınlarında yapılan saldırıların, Kasım 2024 ateşkesinin temelini oluşturan BM Güvenlik Konseyi Kararı 1701'in "ciddi ihlalleri" olduğunu belirtti.

İsrail ordusuna, "Mavi Hat boyunca veya yakınında barış ve istikrar için çalışan barış güçlerine yönelik saldırgan davranışlarını ve saldırılarını durdurması" çağrısını yineledi.

İsrail, ateşkes anlaşmasına rağmen Lübnan topraklarına düzenli saldırılar düzenlemeye devam ediyor ve Hizbullah mevzilerini ve personelini hedef aldığını, onları yeniden silahlandıklarını iddia ederek suçluyor. İsrail ayrıca Güney Lübnan'ın stratejik açıdan önemli beş bölgesinde askeri varlığını sürdürüyor.


Mısır, Gazze anlaşmasının engellenmesine ve yeniden inşa çabalarının parçalanmasına karşı uyarıda bulundu

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
TT

Mısır, Gazze anlaşmasının engellenmesine ve yeniden inşa çabalarının parçalanmasına karşı uyarıda bulundu

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki barınaklar arasında yürüyen Filistinliler (AFP)

Arabulucuların, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının hayata geçirilmesi için yürüttüğü çabalar sürerken, Mısır’dan bu sürecin önümüzdeki ocak ayında yürürlüğe girmesinin engellenebileceğine dair endişe ve uyarılar geliyor.

Uzmanlara göre, Gazze Şeridi’nin yeniden inşa çabalarının parçalanmasına, bölgenin bölünmesine ya da İsrail’in Gazze Şeridi’nde konuşlandırılacak istikrar güçlerine ilişkin şartlar dayatmasına karşı çıkan Mısır’ın bu tutumu, 29 Aralık’ta ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılması planlanan görüşme öncesinde İsrail üzerinde baskı oluşturmayı amaçlayan önemli mesajlar içeriyor. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Mısır’ın söz konusu mesajları ışığında Washington’un ikinci aşamanın başlatılması yönünde baskı yapmasını beklediklerini dile getirdi.

Diğer yandan Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul dün yaptığı açıklamada, Almanya’nın Gazze için öngörülen barış planı kapsamında gelecek ay konuşlandırılması beklenen uluslararası istikrar gücüne, öngörülebilir gelecekte katılmayacağını duyurdu.

Bu gelişme, Mısır’ın endişelerini daha da güçlendirdi. Mısır Cumhurbaşkanlığı Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Ziya Raşvan, Netanyahu’yu, ‘anlaşmada yer almamasına rağmen ikinci aşamayı direnişin silahsızlandırılması şartına indirgemeye çalışmakla’ suçladı. Raşvan, İsrail’in, istikrar gücünü, silahsızlandırma gibi yetki alanı dışındaki rollerle sürece dahil etmeye çalıştığını, buna da katılımcı ülkelerin onay vermeyeceğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyonundan aktardığına göre Raşvan, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Netanyahu’nun girişimleri uygulamanın ertelenmesine ya da yavaşlatılmasına yol açabilir, ancak ikinci aşamayı durdurmayı başaramaz” dedi. Netanyahu’nun, Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesini engellemek ve Washington’u Tahran’la bir çatışmaya sürüklemek için her yolu denediğini ifade eden Raşvan, bunun Gazze Şeridi’nin yeniden alevlenmesine ve anlaşmanın ikinci aşamasının başarısız olmasına yol açabileceği uyarısında bulundu.

Öte yandan perşembe günü İsrail’in Ynet haber sitesi, bir askeri kaynağa dayandırdığı haberinde, Netanyahu’nun yıl bitmeden Trump ile yapacağı görüşmede, İran’ın balistik füze tehdidine ilişkin istihbarat bilgilerini paylaşacağını aktardı. Haberde, ABD’nin İran’ın balistik füze programını sınırlayacak bir anlaşmaya varamaması halinde İsrail’in İran’la karşı karşıya gelmek zorunda kalabileceği ifade edildi.

Farabi Siyasi Araştırmalar Merkezi Genel Sekreteri Dr. Muhtar Gubaşi, Mısır’dan gelen açıklamaların açık ve net olduğunu, İsrail ve Washington’a yönelik güçlü mesajlar içerdiğini söyledi. Gubaşi, Mısır’ın bu düzeyde doğrudan mesajlar vermesinin, Washington’un Kahire ile Tel Aviv arasında bir yakınlaşma noktası bulma arayışını gündemine almasına yol açtığını belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal da Mısır’ın açıklamalarının, İsrail’in durumu siyasi değil güvenlik merkezli bir bakış açısıyla kalıcı hale getirme çabasına dair gerçek kaygılar barındırdığını vurgulayarak, Washington’un bu duruma son vermek için daha ciddi adımlar atması umudunun dile getirildiğini ifade etti.

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki yıkılmış evlerin genel görünümü (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki yıkılmış evlerin genel görünümü (AFP)

Mısır’ın tutumu yalnızca endişelerle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda açık uyarılar da içeriyor. Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, perşembe günü Mısır televizyonuna verdiği demeçte, Gazze konusunda iki ‘kırmızı çizgi’ bulunduğunu belirterek, “Birinci kırmızı çizgi, Batı Şeria ile Gazze Şeridi’nin birbirinden ayrılmamasıdır. Bu kesinlikle mümkün değildir. İki bölge, kurulacak Filistin devletinin bölünmez bir bütünüdür. İkinci kırmızı çizgi ise Gazze Şeridi’nin bölünmemesidir” dedi.

Abdulati, Gazze’nin kırmızı ve yeşil bölgelere ayrılmasına ya da İsrail’in doğrudan kontrolü altındaki bölgelerde yeniden imar sağlanırken, nüfusun yüzde 90’ının bulunduğu diğer bölgelerde Hamas gerekçesiyle insanların aç ve susuz bırakılmasına ilişkin söylemleri ‘saçmalık’ olarak nitelendirdi. Abdulati, “Bu tür senaryolar ne gerçekleşir ne de üzerinde uzlaşı sağlanır” ifadesini kullandı.

Bu çerçevede değerlendirmelerde bulunan Gubaşi, Mısır’ın kırmızı çizgiler ilan etmesinin net bir sınır anlamına geldiğini ve sahadaki bazı uygulamaların Kahire açısından kabul edilemez olduğunu vurguladı. Gubaşi, Mısır’ın bu mesajları özellikle bu dönemde vermesinin, arabulucuların ikinci aşamanın yakın zamanda başlatılması yönündeki çabalarını güçlendirmeyi amaçladığını belirterek, “Washington isterse istediğini yapar; özellikle de anlaşmayı baltalayan İsrail adımlarını durdurma konusunda baskı söz konusuysa” dedi.

Öte yandan Israel Hayom gazetesi perşembe günü yayımladığı haberinde, Netanyahu ile Trump arasında yapılması beklenen görüşmenin, Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik kaydedilen ilerlemeye ilişkin bir açıklamayla sonuçlanacağını yazdı.

Ziya Raşvan da mevcut göstergelerin, ABD yönetiminin ocak ayının başında ikinci aşamanın başlatılması yönünde kararını verdiğini ortaya koyduğunu söyledi. Raşvan, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı’nı kabul etmesinin, ikinci aşamanın fiilen başlatılmasına dair net bir işaret olmasının muhtemel olduğunu ifade etti.

Nizar Nazzal ise Netanyahu’nun Trump ile görüşmesinde, İsrail’in sarı hatta kalmasını, Gazze’nin bölünmesini ve İsrail kontrolündeki alanlarda yeniden imarın başlatılmasını savunan bir anlatıyı öne çıkarmaya çalışacağını öngördü. Nazzal, “Mısır’dan gelen bu uyarı niteliğindeki mesajlar, anlaşma sürecini aksatabilecek yeni engelleri ya da ABD-İsrail uyumunu önlemeye yönelik ön alıcı bir adım niteliği taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.


Halep'te SDG ve hükümet güçleri arasında çatışmalar yaşandı

Suriye polisi, Halep'te bir DEAŞ hücresine karşı düzenlenen güvenlik operasyonunda (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi, Halep'te bir DEAŞ hücresine karşı düzenlenen güvenlik operasyonunda (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Halep'te SDG ve hükümet güçleri arasında çatışmalar yaşandı

Suriye polisi, Halep'te bir DEAŞ hücresine karşı düzenlenen güvenlik operasyonunda (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi, Halep'te bir DEAŞ hücresine karşı düzenlenen güvenlik operasyonunda (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye devlet televizyonu dün, Halep'teki bir güvenlik kontrol noktasında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından açılan keskin nişancı ateşi sonucu İç Güvenlik Güçleri mensubunun yaralandığını bildirdi. Bu arada, Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), ordunun Halep kırsalındaki Tişrin Barajı'ndaki mevzilerine doğru SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçlarını düşürdüğünü bildirdi.

Televizyon haberinde ayrıca, Halep'in Eşrefiye mahallesinde konuşlanmış SDG savaşçılarının Şihane kavşağı kontrol noktasında İç Güvenlik Güçleri personeline ateş açtığı da belirtildi.

Halep’teki iç güvenlikten sorumlu Albay Muhammed Abdülgani, “anlaşmaların yeni bir ihlali olarak, Halep'in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinde konuşlanmış SDG milislerine bağlı keskin nişancılar, sivillerin giriş çıkışlarını denetleyen kontrol noktası personelinin görevini yerine getirdiği sırada İçişleri Bakanlığı kontrol noktalarından birini hedef aldı” açıklamasını yaptı.

Suriye İçişleri Bakanlığı'na göre Gani, “Bu saldırı sonucunda personelimizden biri yaralandı, kendisine hemen ilk yardım yapıldı ve tedavi için bir sağlık merkezine sevk edildi. Ateş kaynakları, belirlenmiş prosedürlere göre etkisiz hale getirildi ve susturuldu” ifadelerini kullandı.

SDG ise “Şam hükümetine bağlı grupların güçlerine iki roket attığını” belirtti.

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) yaptığı açıklamada, “Bu saldırıya karşılık olarak güçlerimiz, meşru öz savunma hakkı çerçevesinde sınırlı bir şekilde karşılık verdi” derken, aynı zamanda “durumu kontrol altına almak ve herhangi bir tırmanmayı önlemek için ilgili taraflarla sürekli iletişim halinde olma ve itidale bağlı kalma taahhüdünü” de teyit etti.

, Suriye devlet televizyonu, dün erken saatlerde Halep-Rakka yolunda gümrük devriyesine yönelik kimliği belirsiz saldırganlar tarafından düzenlenen saldırıda birkaç personelin yaralandığını bildirmişti.

Suriye televizyonu ayrıca, İç Güvenlik Güçlerinden bir askerin "Halep şehrindeki bir güvenlik kontrol noktasında SDG'ye ait keskin nişancı ateşiyle yaralandığını" da duyurdu.

Halep vilayetindeki iç güvenlikten sorumlu Muhammed Abdulgani, perşembe günü yaptığı açıklamada, güçlerinin Genel İstihbarat Müdürlüğü ile iş birliği içinde, "son dönemde üyelerinin yakından izlenmesinin ardından" vilayette "DEAŞ'a bağlı terör hücresine" karşı hedefli bir operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu.

Abdulgani, operasyon sonucunda hücrenin tamamen dağıtıldığını, üç üyesinin tutuklandığını ve vatandaşların ve vilayetin güvenliğini istikrarsızlaştırmayı amaçlayan "terörist" eylemlerde kullanılmak üzere tasarlanmış silah, mühimmat ve malzemelerin ele geçirildiğini belirtti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ise bakanlık güçlerinin Genel İstihbarat Müdürlüğü ve uluslararası ortaklarla "iyi planlanmış bir taktik ve üst düzey koordinasyon" sayesinde, DEAŞ terör örgütünün bir liderini tutuklamayı ve bir diğerini de 24 saatten kısa bir sürede "etkisiz hale getirmeyi" başardığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı’ndan (SANA) aktardığına göre İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Muhammed Şahade adlı DEAŞ liderinin "bölgenin güvenliğine ve halkının emniyetine doğrudan tehdit oluşturduğunu" belirtti.

Suriye İçişleri Bakanlığı'ndan bir kaynak çarşamba günü devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, bir güvenlik operasyonu sonucunda DEAŞ'ın "Şam valisi" olarak adlandırılan bir üyesinin tutuklandığını söyledi.