Bağdat, Kerkük'teki petrol sahasına düzenlenen saldırıdan sonra bölgeye takviye güç gönderdi

Türkiye, Kuzey Irak'taki askeri varlığını, ‘terörle mücadele’ amaçlı olduğunu söyleyerek, savundu

Dün Kerkük'teki Bay Hasan Petrol Sahası'ndaki bir petrol kuyusunda yangın çıktı (Reuters)
Dün Kerkük'teki Bay Hasan Petrol Sahası'ndaki bir petrol kuyusunda yangın çıktı (Reuters)
TT

Bağdat, Kerkük'teki petrol sahasına düzenlenen saldırıdan sonra bölgeye takviye güç gönderdi

Dün Kerkük'teki Bay Hasan Petrol Sahası'ndaki bir petrol kuyusunda yangın çıktı (Reuters)
Dün Kerkük'teki Bay Hasan Petrol Sahası'ndaki bir petrol kuyusunda yangın çıktı (Reuters)

Irak Petrol Bakanlığı dün (Çarşamba), Irak'ın kuzeyindeki Kerkük ili yakınlarında bulunan bir petrol sahasında iki petrol kuyusuna bombalı saldırı düzenlediğini duyurdu. Bakanlık saldırıda bir polisin öldüğünü, çok sayıda güvenlik görevlisinin yaralandığını ve iki petrol kuyusunda yangın çıktığını bildirdi.
Reuters, kaynaklardan saldırının petrol sektörünü etkilemediği bilgisini aktardı.
Irak Petrol Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Kerkük’teki Bay Hasan Petrol Sahası bugün (dün) sabaha karşı terör saldırısı düzenlendi. Sahadaki 183 ve 177 nolu kuyulara bombalarla hedef alındı. Saldırıda bir polis öldü, çok sayıda güvenlik görevlisi yaralandı. Kuzey Petrol Şirketi'nin güvenlik ve yangınla mücadele ekiplerinin yanı sıra destek ekipleri, 177 nolu kuyudaki yangını çok kısa bir sürede söndürürken 183 nolu kuyudaki yangını kontrol altına almak için çalışıyorlar” ifadeleri yer aldı.
Emniyet güçleri, silahlı kişilerin petrol sahası yakınlarındaki bir güvenlik noktasına da saldırdıklarını, saldırıda bir polis memurunu öldürdüklerini ve üç polis memurunu ise yaraladıklarını bildirdiler. Bir güvenlik yetkilisi, güvenlik noktasına yapılan saldırının, hedefteki diğer noktalara bomba yerleştirmek için polisin dikkatini dağıtma amacıyla gerçekleştirildiğini kaydetti.
Fransız Haber Ajansı (AFP) Iraklı bir güvenlik kaynağının, bir polis memurunun Çarşamba günü sabah saatlerinde silahlı kişilerce öldürdüğünü, ardından aynı silahlı kişilerin Kerkük'teki bir petrol sahasında iki kuyuyu havaya uçurduklarını söylediğini aktardı. AFP’ye konuşan kaynak, DEAŞ unsurlarının bir güvenlik noktasına düzenlediği saldırıda bir polisin öldüğünü, iki polisin yaralandığını ve Bay Hasan Petrol Sahası’ndaki iki kuyu havaya uçurduklarını söyledi.
Alman Haber Ajansı (DPA), Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı’nın Kerkük’teki saldırıların ardından bölgeye askeri takviyede bulunma kararı aldığını bildirdi.
Emniyet kaynakları, askeri takviyede, DEAŞ unsurlarının yararlandığı Kerkük’ün güney bölgeleri, Dakuk’un batısı, Debs bölgesi, Vadi eş-Şay ve Zağtune’deki güvenlik boşluklarını doldurmak amacıyla gönderilen dört komando alayı ve Federal Polisin yer aldığını belirttiler.
AFP, Bay Hasan Petrol Sahası’nın 2014 yılında DEAŞ’ın ilerleyişi ile Irak'ı kasıp kavuran kaos sırasında Irak  Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) kontrolüne geçtiğini hatırlattı. AFP, Bay Hasan Petrol Sahası’nın Kerkük’teki günlük yaklaşık 250 bin varil petrol üretimi yapan diğer petrol sahaları gibi Erbil ile Bağdat arasındaki petrol sahalarına ilişkin anlaşmazlığın bir parçası olduğunu da ekledi.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) en büyük ikinci petrol üreticisi olan Irak’ın milli geliri genel olarak petrole dayanıyor. Irak'ın Nisan ayındaki petrol ihracatı 88.93 milyon varile, yani 5,5 milyar dolar ciroya ulaştı.
Reuters, Bay Hasan Petrol Sahası’nın 17 Nisan'da da başka bir saldırıda hedef aldığını, saldırının sorumluluğunu DEAŞ’ın üstlendiğini bildirdi. Reuters, DEAŞ üyelerinin, iki kuyuya patlayıcı yerleştirdiklerini, ancak patlamanın ciddi bir hasara neden olmadığını ekledi.
İlgili bağlamda Haşdi Şabi Güçleri ve Irak ordusundan oluşan ortak bir birlik, dün ülkenin kuzeybatısındaki Ninova ilinin Telafer kentindeki DEAŞ’ın uyuyan hücrelerine baskın düzenledi. Haşdi Şabi’den yapılan açıklamaya göre operasyonda Telafer’e bağlı Tula Baş, Subaiye, Sayer ve Mir Kasım köylerinde arama yapıldı. DEAŞ unsurları, Irak hükümetinin 2017 yılı sonunda örgütü askeri olarak ortadan kaldırdığını açıklamasına rağmen, özellikle Suriye sınırı yakınlarında konuşlanmaya devam ediyor.
Öte yandan Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada Türkiye’nin komşu ülkelerin sınırlarına ve egemenliğine saygı duyduğunu vurguladı. Akar, PKK’ya atıfta bulunarak Türkiye’nin Kuzey Irak'taki askeri varlığının terör örgütleriyle mücadele etmeyi amaçladığının altını çizdi.
Anadolu Ajansı’nın (AA) aktardığı açıklamasında Bakan Akar, “Başta dost ve kardeş Irak olmak üzere, tüm komşularımızın sınırlarına ve egemenliğine saygılıyız. Tek amacımız terörle, teröristle mücadele. Irak’ın arazi şartları itibarıyla orada yuvalanan teröristler nedeniyle Irak’ın kuzeyinde olduğumuzu da herkesin bilmesi lazım. Bizim ne Irak’ın ne Suriye’nin kuzeyinde başkaca bir amacımız söz konusu değil” ifadelerini kullandı.
DPA’nın haberine göre Bakan Akar açıklamasında, Kuzey Irak’ta 23 Nisan'da başlatılan ‘Pençe Şimşek’ ve ‘Pençe Yıldırım’ operasyonlarında şuana kadar etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısının 68'e yükseldiğini belirtti.
Türkiye, Irak topraklarında sık sık PKK’yı hedef alan askeri operasyonlar düzenliyor.
Irak Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz Pazartesi günü Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği Maslahatgüzarını çağırarak, Hulusi Akar’ın Irak hükümeti ve yetkili makamlarla ‘koordinasyon olmaksızın’ Irak topraklarına geçişi nedeniyle protesto notası vermişti. Irak hükümeti, Irak’ın egemenliğine yönelik devam eden ihlallerin yanı sıra Irak topraklarının ve hava sahasının Türk askeri güçleri tarafından ihlal edilmesini kategorik olarak reddettiğini vurguladı.



BM: Sudan’da HDK’nın ilerleyişi yeni bir kitlesel göçe yol açabilir

Sudanlı bir aile, El Faşir'deki çatışmalardan kaçarak Çad'ın doğundaki Tina sınır kapısına geldiler (Reuters)
Sudanlı bir aile, El Faşir'deki çatışmalardan kaçarak Çad'ın doğundaki Tina sınır kapısına geldiler (Reuters)
TT

BM: Sudan’da HDK’nın ilerleyişi yeni bir kitlesel göçe yol açabilir

Sudanlı bir aile, El Faşir'deki çatışmalardan kaçarak Çad'ın doğundaki Tina sınır kapısına geldiler (Reuters)
Sudanlı bir aile, El Faşir'deki çatışmalardan kaçarak Çad'ın doğundaki Tina sınır kapısına geldiler (Reuters)

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, Sudan’da paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ilerleyişinin sınır ötesine taşabilecek yeni bir kitlesel göç dalgasına yol açabileceği uyarısında bulundu.

HDK, Ekim ayı sonunda Darfur’daki Faşir kentinin kontrolünü ele geçirerek, Sudan ordusuyla iki buçuk yıldır devam eden savaşta en büyük kazanımlarından birini elde etmişti. Reuters’ın aktardığına göre HDK, bu ay da ilerleyişini doğuya, Kordofan bölgesine doğru sürdürerek ülkenin en büyük petrol sahasını kontrol altına aldı.

Grandi, Kordofan’daki son şiddet olayları nedeniyle yerinden edilen ve sayıları yaklaşık 40 bin olan kişilerin çoğunun şu an ülke içinde yerinden edilmiş durumda olduğunu, ancak şiddetin El-Ubeyyid gibi büyük bir kente yayılması hâlinde durumun değişebileceğini söyledi.

Pazartesi gecesi Port Sudan’dan yaptığı açıklamada Grandi, “Eğer savaş oraya da ulaşırsa… daha fazla kitlesel yerinden edilme göreceğimizden eminim” dedi.

Grandi ayrıca, “Bu durumda komşu ülkelerde çok yüksek alarm seviyesinde olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Nisan 2023’ten bu yana HDK ile Sudan ordusu arasındaki çatışmalar, BM verilerine göre on binlerce kişinin ölümüne, 12 milyondan fazla kişinin yerinden edilmesine ve dünyanın “en kötü insani krizine” yol açtı.

Ekim sonunda Sudan ordusunun Darfur’daki son kalesi olan Faşir’i ele geçirmesinin ardından HDK, saldırılarını doğuya, üç eyaletten oluşan petrol zengini Kordofan bölgesine yöneltti. Faşir’in ele geçirilmesi sırasında katliam, toplu tecavüz ve yağma yaşandığına dair çok sayıda sivil tanıklık ve sivil toplum örgütü raporu bulunuyor.


İslami Cihad: İsrailli esirler dosyasını kapattık

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)
TT

İslami Cihad: İsrailli esirler dosyasını kapattık

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde, Gazze Şehri'ndeki Zeytun semtine, ölen rehinelerin kalıntılarını aramak üzere gidiyor (AP)

İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri, bugün (Salı) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının birinci aşamasındaki tüm maddelere hem kendilerinin hem de diğer Filistinli grupların bağlı kaldığını duyurdu. Örgüt, arabuluculara İsrail’in anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskı yapma çağrısında bulundu.

Kudüs Seriyyeleri’nin askeri sözcüsü Ebu Hamza, yayımladığı bildiride, geçen çarşamba günü Gazze’nin kuzeyinde ellerindeki son İsrailli rehinenin cesedini teslim etmelerinin ardından, İsrailli esirler dosyasını kapattıklarını söyledi.

Filistin'den yayın yapan Şihab Haber Ajansı’nın (Shehab News Agency)  aktardığı açıklamada Ebu Hamza, şunları kaydetti:

“Geçen çarşamba günü kuzeyde son cesedi teslim ederek elimizdeki düşman esirleri dosyasını kapattık. Bu, onur verici bir anlaşmanın parçası olarak, tüm gurur, onur ve sadakatle yürüttüğümüz kahramanca bir mücadelenin sonucudur. Düşman esirleri ancak direnişin kararıyla geri döner; tabutlarla dönerler ya da hiç dönmeyebilirler.”

Ebu Hamza, Kudüs Seriyyeleri ve diğer direniş fraksiyonlarının ateşkes anlaşmasının birinci aşamasına ilişkin tüm hükümlere bağlı kaldığını vurgulayarak, arabuluculara İsrail’in anlaşmadaki taahhütlerini yerine getirmesi ve “tekrarlanan suç niteliğindeki ihlallerini” durdurması için baskı çağrısı yaptı.

Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçiş arayışlarının yoğunlaştığı bir dönemde, Hamas’tan bilgili kaynaklar, hem hareket içinde hem de arabulucularla ve onların İsrail’le yürüttüğü temaslarda ciddi görüşmelerin sürdüğünü aktardı.

Kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Hamas’ın ABD ile İsrail arasında sağlanacak uzlaşıya bağlı olarak, arabuluculardan beklenen yeni dolaylı müzakere turunun tarihinin belirlenmesini beklediğini söyledi. Bu turun ay sonunda ya da gelecek ay başında yapılabileceği ifade edildi.

Kaynaklara göre, Katar, Mısır ve İstanbul da dahil olmak üzere çeşitli başkentlerde Hamas liderliği ile arabulucular arasında ikili ve üçlü formatlarda çok sayıda toplantı düzenlendi; mevcut temaslar kapsamında yeni görüşmelere yönelik hazırlıklar da yapılıyor.

Aynı kaynaklar, ABD’nin baskısı ve arabulucuların girişimlerinin bu temasları “daha ciddi bir aşamaya taşıdığını” değerlendirdi.


Esed’in tuzağı: Tahran’ın Bağdat’taki müttefiklerini sarsan gece

Beşşar Esed'in 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)
Beşşar Esed'in 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)
TT

Esed’in tuzağı: Tahran’ın Bağdat’taki müttefiklerini sarsan gece

Beşşar Esed'in 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)
Beşşar Esed'in 8 Aralık 2024'te Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayının zemininde kaçışının ardından yerde yatarken çekilmiş devasa fotoğrafı (AP)

Irak hükümetinde üst düzey bir güvenlik yetkilisi, Suriye’nin kuzeydoğusundaki rutin bir sınır güvenliği görevinin ardından Şam’dan Bağdat’a dönecek uçağa yetişmek için şoförüne hızlanmasını söylüyordu. Tam o sırada telefonuna düşen mesajda şu yazıyordu: “Suriye’deki fraksiyonlar başkente doğru ilerliyor.” Ülke, enkazların arasından doğan yeni bir rejimin eşiğindeydi.

Şam’da, yetkilinin arabası “olağanüstü düzenlemeler” için bekliyordu. Yeni Suriyeli yetkililerle kurulan “hiçten doğan iletişim”, sahada dengelerin altüst olduğuna işaret ediyordu. Suriye’de eski “askeri operasyonlar yönetiminden” bir yetkili, bunun “Heyet Tahrir el-Şam’ın ilk kez bir Irak hükümet yetkilisiyle teması” olduğunu aktardı. Iraklı güvenlik görevlileri de 8 Aralık 2024 sabahı “beklenmedik bir kolaylıkla” Şam’a girdiklerini söyledi. Ardından şok bir mesaj geldi: “(Beşşar) Esed kaçtı.”

gthy
Esed rejiminin devrilmesinden sonra Şam havaalanı (Arşiv - AFP)

Başkent Şam’daki havaalanı bir hayalet mekâna dönmüştü. Iraklı yetkilinin tanıdığı Suriyeli subaylar yok olmuştu. Diplomatik geçişler bile boşaltılmıştı. Yetkili, Bağdat’a “istisnai” bir seferle döndü.

Aynı saatlerde, Suriye’de 2011’den bu yana konuşlu Iraklı milisler de Rıf Şam’dan Irak sınırındaki Ebu Kemal yönüne doğru tek yönlü bir geri çekilişe başlamıştı. Yüzlerce savaşçı, “direniş ekseninin” 15 yıllık varlığının çöküşüyle sahayı terk ediyordu.

dfrg
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Şam'da Irak Başbakanı Muhammed Şii es-Sudani ile el sıkışıyor (Arşiv)

Bu gelişmeler öncesinde ve sonrasında Şarku’l Avsat’a konuşan Iraklı kaynaklar, milislerin Suriye’den koordinasyonsuz, ani ve dağınık biçimde çekildiğini doğruladı. Paylaşılan bilgiler, Tahran, Moskova ve Esed yönetiminin farklı zamanlarda Suriye’de savaşmama kararı aldığını ve müttefik Iraklı gruplarla bu bilgileri çok geç paylaştığını gösteriyordu.

Bu tanıklıklar; Esed rejiminin çöküşünün ardından Irak’taki Şii grupların nasıl tepki verdiğini, kimi çevrelerde neden Şii hâkimiyeti ve silahlı grupların siyaset içinde daha güçlü konum kazanması yönünde çağrıların yükseldiğini de ortaya koyuyor.

Manevra değildi… Bizi aldattılar

30 Kasım 2024’te Irak Başbakanı Muhammed es-Sudani, Esed’le yaptığı telefon görüşmesinde Suriye’nin güvenliği Irak’ın ulusal güvenliğiyle bağlantılı  mesajını verdi. Ancak ertesi gün muhalefet güçleri Hama’yı kuşattı ve Sudani bir daha Esad’i aramadı.

Ninova’daki Şii milis liderleri, Suriye’ye destek göndermeye çalışıyordu çünkü Suriye’deki İran yanlısı savaşçı sayısı geçmiş yıllara göre çok azalmıştı. Bir milis yetkilisi, savaşçılarını Suriye’deki Şiileri ve kutsal mekânları koruma çağrısıyla motive ettiklerini aktardı.

Ketaib Seyyid eş-Şüheda Sözcüsü Kazım el-Fartusi, kendi gruplarının 2023 sonunda Suriye’den tamamen çekildiğini ve “görevlerinin bittiğini” söylemişti.

dfvg
Suriye'nin doğusunda faaliyet gösteren Nuceba hareketi mensuplarının Bağdat'taki askeri geçit törenindeki arşiv görüntüleri.

2018’e gelindiğinde Suriye, İran Devrim Muhafızları, Hizbullah ve Iraklı milislerden oluşan 150 binden fazla yabancı savaşçıyla doluydu. Suriye ordusunun sahadaki ağırlığı bu güçlerin gerisinde kalmıştı. 2023 sonunda ise İran, Esed’le yapılan görüşmelerin ardından birçok milisin çekilmesine izin verdi. Bu geri çekilmenin arkasında “bölgesel bir anlaşmanın” olduğu iddiaları da yayılmıştı.

Kasım 2024’te başlayan Saldırganlığı Caydırma Operasyonu operasyonları sırasında İranlı grupların sayısı birkaç bine düşmüştü. Ancak Esed’in dönüşü yine gerçekleşmedi.

fgt
Suriye kanalının yayınladığı bir görüntüde, Rus savaş uçaklarının Lazkiye'deki Hmeymim üssünde "caydırma" operasyonu sırasında konuşlandığı görülüyor.

2 Aralık gecesi, Iraklı milislerden bir grup gayriresmî askeri güzergâhtan Suriye’ye sızmaya çalıştı fakat Ebu Kemal yakınlarında ABD hava saldırısı ile durduruldu. Bu olay, “Suriye’ye yeniden girme” hevesini kısa sürede bitirdi.

6 Aralık’ta muhalefet Hama’dan Humus’a doğru ilerlerken, Rus hava kuvvetleri yalnızca sembolik birkaç bombardıman yaptı. Rusya’nın Humus–Hama hattındaki stratejik “Rastan Köprüsü”nü etkisizleştirmeyerek muhalefetin geçişine zemin hazırladığı ortaya çıktı. Görüntüler, Rusların Hmeymim Üssü’ndeki Sukhoi jetlerini havalandırmadığını gösteriyordu.

7 Aralık sabahında Humus tamamen muhalefetin kontrolüne geçtiğinde, direniş eksenindeki birçok aktör bunun bir manevra olmadığını, İran’ın müttefiklerine çelişkili mesajlar verdiğini anladı.

Bazı Iraklı milis kaynaklarına göre İran, daha en başta Suriye’de büyük bir savaşa girmeme kararı almıştı çünkü bölgesel dengelerin son derece karmaşık olduğunu düşündü. Ayrıca Tahran, Moskova’nın artık Suriye’de kendi başına hareket ettiğini geç fark etti.

Sonuç olarak, Moskova–Tahran–Esed üçgeni fiilen çözülmüş, sahada kopuk kararlar alınmış, bu boşluk da muhalefetin hızlı ilerleyişine ve Esed’in kaçışına yol açmıştı.

Bağdat’ta siyaset: Şok, hesaplaşma ve yeni güç tasarımları

Esed’in kaçtığı 8 Aralık sabahı eski Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, ““Ne ekersen onu biçersin” diye yazdı. Bağdat’taki Şii siyasi çevreleri derin bir şok dalgası sardı.

İki gün sonra tüm milisler Suriye’den çıkmış, Esed Moskova’ya sığınmıştı. 12 Aralık’ta Nuri el-Maliki, “Şam’da yaşananların hedefi Bağdat sokaklarını hareketlendirmektir” diyerek gerilimi artırdı.

Kulislerde “Irak Şiilerinin geleceği” üzerine sert tartışmalar yürütüldü. Pek çok Şii karar alıcısı, İran’ın rolü ve Suriye’deki ani çöküş konusunda net bir cevap veremedi. Bazı toplantılarda, “Esed sonrası bölgesel düzenle Irak nasıl konumlanacak?” sorusu etrafında büyük tedirginlik oluştu.

dfrgt
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin toplantılarından bir kare (Irak Haber Ajansı)

Bu tartışmalar sırasında “Şii federalizmi” gibi uç fikirler bile dillendirildi ancak kısa sürede gündemden düştü. Buna karşılık, “Şii hâkimiyeti” söylemi güç kazandı. 11 Kasım 2025 seçimlerinde silahlı gruplar önemli başarı elde etti:

Asaib Ehlil Hak: 28 sandalye

Bedir Örgütü: 18 sandalye

Hakuk (Ketaib Hizbullah’ın siyasi kolu): 6 sandalye

Ketaib İmam Ali listesi: 3 sandalye

Şibl ez-Zeydi’nin “Hizmetler” ittifakı: 9 sandalye

Suriye’de savaşmış tüm gruplar parlamentoya girmeyi başardı.

Kays el-Hazali ve benzeri liderlerin öncülüğünde yeni bir proje şekilleniyor: Şii grupların parçalanmasını önlemek için devletin yasama ve yürütme kurumlarında daha güçlü, daha belirleyici bir varlık.

Mart 2025’te Hazali’ye “Yeni Suriye” sorulduğunda “Devletlerin çıkarları gerektiriyorsa, Irak da bu yeni hükümetle ilişkilerini kurmalı” dedi.

Bir Şii milis yöneticisinin ifadesiyle, “Esed’in kaçışı, Suriye’deki bir olay değil, Irak Şiilerinin zihninde bir depremdi.” Eski ittifakların çöktüğü, İran’ın bölgesel doktrininin bile sorgulanır hale geldiği bir dönemin kapısı açıldı. Bu soruların henüz net bir cevabı yok.