Sudan’daki UNITAMS Başkanı Perthes Şarku’l Avsat’a konuştu: Yeni sömürgeci değiliz

BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)
BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)
TT

Sudan’daki UNITAMS Başkanı Perthes Şarku’l Avsat’a konuştu: Yeni sömürgeci değiliz

BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)
BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)

Sudan’daki Birleşmiş Milletler (BM) Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes, uluslararası toplumun, barış sürecinin devam etmesi ve gerçek bir demokratik dönüşüm yolunun açılması adına Sudan'a yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Perthes, UNITAMS’ın büyük görevlerde küçük rol oynadığını, herhangi bir geliştirme projesini finanse etmediğini ancak uluslararası toplumu Sudan'a yardım etmeye ve yardıma erişimi kolaylaştırmaya teşvik etmeye katkı sağladığını söyledi.
Yurt dışından gelen silahlı grupların savaşçılarını tek bir orduda birleştirmek adına ön istişareler yaptıklarını söyleyen Perthes, konunun çok hassas olduğunu ve yetkili makamların konuyla ilgili dış müdahaleye ilişkin çekinceleri olduğunu dile getirdi.
UNITAMS Başkanı açıklamasında, Etiyopya iç çatışması ve Tigray bölgesindeki çatışma sebebiyle 70 bini aşkın Etiyopyalı mültecinin Sudan’a ek yükler yüklemesine rağmen Sudan’ın BM ile mültecilere birçok yardımda bulunduğun dikkati çekti.
Perthes, UNITAMS’ın BM şartının 6. bölümden 7. bölüme dönüştürülmesine ilişkin açıklamasında, misyonun bağlamını değiştirme girişimlerine katılmayacağını belirterek, sosyal medyada açıklandığı gibi UNITAMS’ın Sudan’a müdahalesinin olmadığını, sömürgeci ve Sudan’a hakim olma gayesi taşımadığını vurguladı.

*UNITAMS, Sudan’daki geçişi desteklemek konusunda nereye vardı?
UNITAMS, Sudan hükümetinin talebi üzerine anayasa belgesinin ve barış anlaşmasının içeriğine dayanarak, seçimler dahil olmak üzere siyasi geçişe yardımcı olmak, anayasa maddelerini yeniden yazmak, bir hukuk devleti oluşturmak, barış anlaşmasını uygulamak, gelecekteki müzakerelere yardımcı olmak, barışı inşa etmek, Sudan'ın dış yardım almasını desteklemek ve yardım etmek, Yolsuzlukla Mücadele Komisyonuna yardımcı olmak ve ayrıca hükümete olası teknik yardım sağlamak için geldi.

*UNITAMS’IN çalışmalarında kullandığı mekanizma ve araçlar nelerdir?
UNITAMS, hükümet, geçiş otoritesi, sivil toplum ve parti kurumları ile birlikte çalışan çok küçük bir misyon olup görevleri ise büyüktür. Şimdiye dek misyonda 50 kişi bulunuyor. Misyon, Sudan'da bulunan BM kurum ve kuruluşlarıyla entegre bir şekilde çalışır ve bu ajanslar, nüfus sayımı, seçimler ve anayasa gibi özel programların geliştirilmesi ile uygulanmasına katılır. UNITAMS devlet kurumlarında uzmanlar ve seçim komitelerinde uzmanlaşmış personel yetiştirmek, erkek ve kadın adayları eğitmek ve seçim yasasının hazırlanmasına yardımcı olmak için bir seçim yardım departmanı kuracak. Tüm bu görevler BM’nin uzman kuruluşlarıyla koordineli olarak UNITAMS tarafından yürütülecek.

*Gerçek görev boyutu nedir?
BM’deki ilgili komite tarafından tahsis edilen bütçeye göre misyonun planlanan büyüklüğü 269 çalışan olarak belirlendi. Bazı ek uzmanlardan yardım istiyoruz. Birleşmiş Milletler’deki bazı ülkeler bize bu konuda yardımcı oluyor. Misyonun boyutu ise önümüzdeki yıl tamamlanacak.

*Misyonun görevleriyle karşılaştırıldığında bu boyut az değil mi?
Elbette misyon çok küçük, geniş ve büyük görevleri var. Barışı koruma görevlilerini kapsamıyor. Sadece siyaset, insan hakları, sivillerin korunması, seçimler ve anayasa konularında uzmanlarımız var. UNITAMS projeleri finanse etmiyor. Bu onun işi değil, çünkü bunlar BM’deki bazı uzman kuruluşlar tarafından veya Sudan'a yardım etmek isteyen yabancı ülkeler tarafından uygulanan programlar.

*Görev bütçesi ne kadar?
Tahmini olarak 30 milyon dolarlık bir bütçeye sahip.

*Yeterli mi?
Asla yeterli değil ancak misyon mevcut yetenekler temelinde çalışıyor. Projeleri veya geliştirme programlarını finanse etmediği sürece, küçük bir kadro ve nispeten küçük bir bütçeyle bile etkili bir şekilde çalışabiliriz.

*UNITAMS’ın farklı birimlerle ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sudan’a geldiğimizden bu yana Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Başbakan Abdullah Hamduk’un yanı sıra basın, medya, yargı, savcılık ve hatta sivil toplum kuruluşlarıyla dahi ilişkiler kurduk. İç gelişmelerde medyanın aktif ve önemli bir rolü var.  Geçiş döneminde basının sesi çok önemli.
Barış ve kalkınma için bazı üniversiteler ve merkezlerle ilişkiler kurduk. Ülkenin siyasi geçişte ilerlemesine yardımcı olmak ve normal bir ortaklık oluşturmak için bizimle işbirliği yapmak isteyen Sudanlı uzmanlar var. Ülkedeki durumu keşfetmek ve anlamak için ilişkiler kuruyoruz. Darfur, Doğu ve Cezire eyaletlerine de ziyaretler yaptık.  İçişleri Bakanlığı ve Sivilleri Koruma Ulusal Komitesi ile işbirliğine başladık.
Bütçede soruşturma, cinsel şiddetle mücadele ve sivilleri koruma gibi önemli alanlarda polisin eğitilmesi ve eğitmenlerin hazırlanması için çalışmak üzere 12'si Darfur'a gönderilen 21 polis memuru bulunuyor. Sudan polisini güçlendirmenin misyonun en önemli işlevlerinden biri olduğuna inanıyoruz, çünkü devletin gerçek rolünün sivilleri korumak olduğuna ve vatandaşları koruyan organın milisler değil ‘polis’ olduğuna inanıyoruz.

*Misyon anayasal belge ve Juba Barış Anlaşması uyarınca çatışma taraflarını ordu etrafında birleştirmek için istişarelere başladı mı?
Bu konuda ön istişareler var. Geçtiğimiz aylarda, Libya ve başka yerlerden bazı örgütlerin savaşçıları Hartum'a geldi. Darfur'daki sivilleri korumak adına ortak bir güç kurmak için tartışmalar ve atılan ilk adımlar var. Şimdiye dek misyonun bu operasyonlarla ilgili doğrudan bir rolü yok, ancak silahlı örgütlerin ve yetkililerin duyması için sesimizi yükseltiyoruz. Sesimizden başka silahımız yok.

Uluslararası toplum tarafından destekleniyorsunuz.
BMGK, Sudanlı yetkililere ve barış ortaklarına tavsiyelerde bulunuyoruz. Ancak orduların birleştirilmesi konusunun son derece hassas olduğunun ve bu konuda yetkili organların dış müdahale dedikleri şey hakkında bazı çekincelerinin olduğunun farkındayız.

*Sivil veya askeri, siyasi geçiş hakkında yetkili bileşenler arasında hazırlık ve uyum var mı?
Bu konuda, farklı bileşenler arasındaki işbirliğinin bir ‘aşk evliliğinin’ sonucu olmadığı, daha ziyade bir ‘mantık evliliğinin’ sonucu olduğu ve her iki taraf da, birinin diğeri olmadan durumları kontrol edemeyeceğini erken fark ettim. Bu nedenle, uluslararası toplum ve dış aktörlerin yardımıyla iktidarda bir ortaklık konusunda anlaştılar. Arap ülkelerindeki devrimlerin ve ayaklanmaların patlak vermesinden geçen 10 yılın ardından, bir güç ortaklığı veya demokratik değişimden ziyade daha çok iç savaşlara veya yeni otoriteye ulaşamayan çevre ülkeler sebebiyle bir deneyim mevcut. Elbette çelişkiler var ancak Sudan’daki en önemli şey komşu ülkelere ve bölgesel çevreye bu ortaklık modelini sunması. Zor olsa bile etkili yöntem kat edilebilir. Benim görevim Sudanlıların bu ortaklığı sürdürmelerine yardımcı olmak.
Şimdi denklem daha da zorlaşıyor. Bir tarafta ordu, diğer tarafta Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçlerindeki (ÖDBG) siviller. Artık birden fazla parti var. ÖDBG kampı içerisinde bir ‘dağılma’ yaşanmış, Juba Anlaşmasını imzalayan askeri grupların ortaklıkta üçüncü taraf olarak yer alması denklemi daha da zorlaştırmıştır. Ama aynı zamanda tüm bu bileşenlerin denkleme girmesi ve bu ortaklığı sürdürmeye devam etmesi çok önemli.

*Bazı kesimler misyonun diktatörce otoriter bir rejimin geri dönüşüne veya askeri yönetime dönüşe karşı bir garanti olduğuna inanıyor. UNITAMS Sudan’da güvenli ulaşıma ne ölçüde katkı sağlar?
UNITAMS’ın askeri güçleri yok, uluslararası bir irade veya benim iradem empoze edilemez. Taraflar arasındaki siyasi diyaloğa katkıda bulunuyoruz, görüşümü ifade etmek ve tavsiyeler vermek için sesimizi yükseltiyoruz. Bu önemli çünkü Sudan, dış, siyasi ve ekonomik ilişkilerini yeniden düzenlemek için zor ama önemli bir sürece girerek uluslararası toplumda etkili bir üye olmaya karar verdi.
BM ve UNITAMS, iç reformlar ve dış ilişkiler yoluyla Sudan'ı dış borçlardan muaf tutulmasına aktif olarak katkı sağlıyor. Siyasi geçişin devam etmesi koşuluyla henüz katılım sağlamayan tarafların da katılımıyla gerçek bir dönüşüm ve barış sürecine devam etmek için Sudan’a yardım etmeye hazırız.

*Nahda Barajı krizi ve Etiyopya’nın doğu sınırındaki gerginlikler gibi ortaya çıkan değişikler Misyon’u nasıl etkiler?
Sudan’ın jeopolitik ortamındaki değişiklikler ve Etiyopya Tigray bölgesi krizi, Sudan’ın 70 bin Etiyopyalı mülteciye ev sahipliği yapması gibi yeni yükler almasını sebep oldu. BM, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu (UNHCR) aracılığıyla büyük yardım sağladı. Sudan’da bu krize çok fazla yardımcı oldu.
Sudan ve Etiyopya arasındaki sınır anlaşmazlığı da dahil olmak üzere iç Etiyopya çatışması Sudan'ı etkiliyor. BM Özel Temsilcisi olarak bu gelişmelerden Genel Sekreter'i bilgilendirmek benim görevim. Ancak iki ülke arasındaki arabuluculukta rol oynama yetkisine sahip değilim, çünkü bu görev Genel Sekreterin yetkisi. Müdahale edersem Etiyopyalılar beni tarafsız görür.
Nahda Barajı konusunda Sudan, BM, Avrupa Birliği (AB), Afrika Birliği (AfB) ve ABD’den oluşan dörtlü arabuluculuğu önerdi ancak Etiyopya bu öneriye ikna olmuş gibi görünmüyor. Ancak prensip olarak BM, Sudan’ın önerisini kabul etti.

*Birleşmiş Milletler-Afrika Birliği Darfur Misyonu UNAMID'in bölgeden çekilmesi görevlerinizi ne ölçüde etkiler?
UNAMID’in UNATIMS için bir görevi yok. Kalan unsurlar ise belirli lojistik görevleri yerine getiriyorlar. Sivilleri korumada hiçbir rolleri yok, aksine sadece kendilerini koruyorlar ve kampları ve binaları yetkililere teslim etmeye başladılar. Elbette UNAMID’in çekilmesinin bir etkisi olacak. Hali hazırda misyon Sudan polisi ve güvenlik servisleri tarafından yürütülen, ülke içinde yerinden edilmiş kişiler için kamplardaki sivilleri koruyor. Batı Darfur eyaletindeki el Cuneyne şehri ve diğer bölgelerde çatışmalar gördük. Sivilleri korumak çok büyük bir görev ve Sudanlı resmi kurumlar için meydan okumayı temsil ediyor. UNAMID’in devam etmesi gerektiğini dileyen çok fazla fikir duydum. Ancak karar BMGK’da alındı ve geri dönülmez. Sudan hükümetinin sivilleri koruma görevini yerine getirme kapasitesinin oluşturulmasına yardımcı olmak uluslararası toplumun sorumluluğundadır. Darfur’daki Sudan polisinin kabiliyetleri gerekenin altında ve bu kuvvetlerin kabiliyetlerini eğitimle inşa etmeye ihtiyaç duyuluyor. Bunun bir bölümünü yapıyoruz. Bazı Sudanlı yetkililer, UNAMID barış güçlerinin geri çekilmesinden kaynaklanan zorluğun kapsamını ve misyonun Sudanlı yetkililere teslim ettiği kamplara ne olabileceğini fark edemedi. Binaların yağmalanmasına tanıklık etti. Bunlar Sudan’ın dış imajını etkileyen meseleler.

*UNITAMS’ın karşılaştığı zorluklar nelerdir?
Sudan ve çeşitli misyonlar arasındaki karmaşık geçmiş nedeniyle, bazı çevrelerden ‘yeni sömürgeci’ olduğumuz veya Sudan genel valisi olduğuma dair bazı söylentiler yayıldı. Sosyal medyada bu tarz söylentileri çok görüyorum ama aldırış etmiyorum. Ben UNITAMS Başkanı ve BM ajansları koordinatörüyüm vali değilim. Silah ve barış koruma gücüm yok. En güçlü silahım sözüm ve kararlılığımdır.
Bu sürekli olarak tekrarlanan söylentiler bana yönelik değil, Sudanlı bir parti tarafından başka bir iç partiye yöneltiliyor ve aralarında futbol topu olarak UNITAMS kullanıyor. Genellikle bu tarz söylentilere cevap vermem.
Hali hazırda Sudan hükümeti ile misyonun statüsü konusunda müzakerelerin son aşamasındayız. Diplomatik bir misyonuz ve hiçbir ülkenin büyükelçisi değiliz. Birleşmiş Milletler bu tarz konularda devletlerle müzakere eder ancak bu beklenenden daha uzun sürdü. Fakat neredeyse bir anlaşmaya vardık, bir hafta içerisinde hükümetle anlaşma imzalamayı bekliyorum.

*UNITAMS’ın barış müzakerelerine katılmayan hareketlerle herhangi bir bağlantısı var mı?
Onlarla temas halindeyiz ve Juba ziyaretim sırasında Güney Sudan’daki arabulucular, barış anlaşmasını imzalamayan taraflar Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/AM) lideri Abdulvahid Muhammed Nur ve Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) lideri Abdulaziz Adem el-Hulu ile görüşeceğim.

*Abdulvahid Muhammed Nur ile iletişime geçtiniz mi?
Evet, detaya girmeyeceğim ama bağlantılar var. Abdulaziz Adem el-Hulu hareketine gelince müzakereler 24 Mayıs’ta başlayacak. UNITAMS müzakereyi kolaylaştırıcı taraf olarak hazır bulunacak. Arabulucular ve hareketle müzakere masasına katkımızın ayrıntılarını ele alacağız.

*Paris’te yapılacak olan Sudan Ortaklık Konferansı’nda UNITAMS’ın bir rolü olacak mı?
UNITAMS konferansa katılacak ve BM Genel Sekreteri bir konuşma yapacak. Hükümete ve bazı özel sektörlere tavsiyelerde bulunduk.

*UNITAMS’ın 6 ıncı bölümden 7 inci bölüme geçmesi olasılığı var mı, bu hangi koşullarda yapılabilir?
Birkaç sebepten ötürü olmayacak. Ev sahibi ülke bunu istemiyor ve bu konudaki herhangi bir taslak kararın Güvenlik Konseyi'nde beş daimi üyenin onayını alması gerekiyor. UNITAMS’ın misyonunu değiştirme girişimlerine katılmayacağım. Çünkü ben 2524 sayılı kararın metnine uygun olarak Sudan’a yardım adına özel bir siyasi görev için geldim. Sudanlıların iradesine karşı gelen bir misyon değil. Bunun olmayacağına eminim.



Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
TT

Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Irak hapishanelerinden salıverildikten sonra Suriye'ye döndüğünde kendisine iki şart koyduğunu söyledi: ‘Irak'ın mezhep savaşı deneyimini tekrarlamamak ve sadece rejimle mücadeleye odaklanmak.’

Bu ifadeler, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart'ın geçtiğimiz günlerde Şam'da eş-Şera ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri ve ‘Ahmed eş-Şera hapisteki bir El Kaide savaşçısından Suriye'nin liderine nasıl dönüştü?’ başlığıyla yayınlanan podcastte yer aldı.

Eş-Şera, “El Kaide'nin Irak'ta yaptıklarını tekrarlamak istediler ama ben bunu şiddetle reddettim. Bu durum aramızda bin 200'den fazla savaşçımızın öldürüldüğü ve benim de kuvvetlerimin yüzde 70'ini kaybettiğim büyük bir çatışmaya yol açtı. Ancak yeniden toparlandık ve rejimle savaşmaya odaklandık. Aynı zamanda DEAŞ ve benzeri gruplar gibi diğer taraflardan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, “Bir savaşçıydınız, bir mahkumdunuz, bir liderdiniz ve şimdi bir cumhurbaşkanısınız… Bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şu anda Esed'in eskiden bulunduğu bu saraydayım. Ben bir savaşçıydım, savaşmak istediğim için değil. Bugün cumhurbaşkanıyım ama cumhurbaşkanı olmak istediğim için değil.”

Irak savaşı deneyimi

Suriye Cumhurbaşkanı, üniversitenin ilk dönemlerinde genç bir adam olarak, Suriyelilerin 60 yıl boyunca maruz kaldığı acımasız baskıdan, Suriye toplumunun sistematik olarak yok edilmesinden ve Irak'ta savaş patlak verdiğinde oraya gitmesi gerektiğini hissetmesinden duyduğu öfkeden bahsetti.

Eş-Şera Irak'ta üç yıl savaşmış, ardından beş yılını hapiste geçirmiş. İngilizler ona hapishanenin onu nasıl değiştirdiğini, bundan ne öğrendiğini ve çeşitli grupların saflarında nasıl hızlı bir şekilde yükselebildiğini sordu.

cdfrgthy
Suriyeli sanatçı Tamara Bessam Ebu Alvan, Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlayan bir duvar resmi çiziyor. (Reuters)

Eş-Şera bu soruya şu cevabı verdi: “Suriye'de var olan baskının boyutlarını fark etmeye başladığımda yaklaşık 19 yaşındaydım. Ülkenin kötüye giden durumunu ve önceki rejimin ülkeyi nasıl korkunç bir şekilde yönettiğini görebiliyordum. Şam'ın taşıdığı yük ve rejimin Suriye toplumunu ve bu kadim şehri nasıl istismar ettiği konusunda derin bir acı hissettim.”

Sözlerine şöyle devam etti: “Bu rejimin düşmesi gerektiğine ikna olmuştum ama bunu gerçekleştirecek araçlarımız ya da uzmanlığımız yoktu. Bu yüzden deneyim kazanabileceğim her yere gitmeye karar verdim. O sırada Amerikalılar Irak'a girmeye hazırlanıyordu ve ABD'nin yaptıklarına karşı güçlü bir Arap ve İslami tepki vardı. Unutmamalısınız ki o zamanlar gençtim ve farklı bir düşünce tarzım vardı. Bu yüzden Irak'a gittim ve farklı gruplarla çalıştım. Zaman içinde bu gruplar yavaş yavaş küçülmeye ve El Kaide örgütüyle birleşmeye başladı. Bu şekilde kendimi El Kaide saflarında buldum.”

sxcdfrgt
Yaklaşan Ramazan Ayı için hazırlanan ‘Benatu’l Başa’ adlı dizinin çekimleri Eski Şam'da yapılıyor. (AFP)

22 yıllık bu yolculuk sırasında eş-Şera, Irak'taki deneyimlerinden öğrendiği en önemli şeyin, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmak istiyorsak politikaların sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiği olduğunu söyledi. O dönemde Batı'nın Ortadoğu'ya yönelik politikalarını eleştiren eş-Şera, “Bunlar yanlıştı ve değiştirilmeleri gerekiyordu. Bölge halkının her 10 yılda bir kötü kararların bedelini ödemesini istemiyoruz” dedi.

Bir barış adamı!

Kendisini dünyaya bir barış adamı olarak tanıtmak isteyip istemediği ve kendisine halen şüpheyle yaklaşan ülkelerle nasıl ilişkiler kurmayı planladığı sorusuna eş-Şera şu yanıtı verdi: “Bölgemizde, özellikle Suriye'de savaşlardan bıktık. İnsanlık barış ve güvenlik olmadan yaşayamaz, insanların aradığı şey bu, savaş değil. İnsanları bir araya getirebilecek ve savaşa başvurmadan barışçıl çözümlere götürebilecek pek çok şey var. Barış içinde insan olarak bizi birleştiren şeyler, savaş içinde bizi bölen şeylerden çok daha büyüktür.”

scdfvgbth
Yeni Suriye yönetimi geçtiğimiz aralık ayında muhalif grupları birleşik bir Suriye ordusuna entegre etmeye çalıştı. (SANA)

HTŞ grupları

Podcastte eş-Şera’ya bazıları daha radikal olan birçok hareketten oluşan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) içindeki pratik bir zorluk soruldu: “Burada bizimle birlikte oturmanıza kızanlar olabilir. Şimdi cumhurbaşkanı olduğunuza göre, en radikal olanlar da dahil olmak üzere tüm bu eski gruplarla nasıl başa çıkacaksınız?”

Ahmed eş-Şera şöyle yanıtladı: “Burada sizinle birlikte oturmama izin verilmediğini söylemek büyük bir abartı olur. O kadar da kötü değil. Bir arada yaşamamızı ve birbirimizle savaşmaya gerek kalmadan devrimin hedeflerine ulaşmamızı sağlayacak uygun ve kabul edilebilir bir formüle ulaşana kadar tüm bu taraflarla ikna ve diyalog yöntemlerini kullandım... Pek çok kişi bu yaklaşıma katıldı.”

scdfvgrth
Halep kırsalından Humus şehrine dönen yerinden edilmiş Suriyelileri taşıyan bir otobüsün penceresinden bakan bir çocuk, elinde Suriye bağımsızlık bayrağı tutuyor, 10 Şubat. (AFP)

Anayasa ve seçimler

“Peki ya ‘ulusal konferans’ ve anayasa ile seçimlerin belli bir zaman dilimi içinde yapılmasının garanti edilmesi hakkında ne söylersiniz?”

Eş-Şera, Suriye'nin çeşitli aşamalardan geçtiğini ve önceliğin hükümeti istikrara kavuşturmak ve devlet kurumlarının çöküşünü önlemek olduğunu söyledi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib hükümetini Şam'ın kontrolünü ele geçirdiğimizde iktidarı devralmaya hazır olacak şekilde hazırladık. Bu aşama için üç ay ayırdık. Daha sonra anayasal deklarasyon, ulusal konferansın toplanması ve cumhurbaşkanının atanmasını içeren bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir cumhurbaşkanı atadık. Anayasa uzmanlarına danıştıktan sonra muzaffer güçler cumhurbaşkanını atadı, önceki anayasayı iptal etti ve eski parlamentoyu feshetti. Şimdi, yeni bir anayasanın ilan edilmesinin önünü açacak öneriler geliştirmek amacıyla çok çeşitli tarafların yer alacağı ulusal diyalog sürecine geçeceğiz. Geçici bir parlamento oluşturulacak ve bu parlamento yeni anayasayı hazırlamak üzere bir anayasa komitesi kurmakla sorumlu olacak.”

Trump ve Gazze

Eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir.”

scdfvrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün Silikon Vadisi'nden Suriye asıllı Amerikalı uzmanlardan oluşan bir heyetle bir araya geldi. (SANA)

Ekonomik model

Kendisini en çok ilgilendiren küresel ekonomik model ve ekonomi yönetimi açısından ilham aldığı belirli bir ülke ismi sorulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Singapur, Suudi Arabistan, bazı dönemlerde Brezilya ve kalkınma yolunda büyük zorlukların üstesinden gelen Ruanda gibi ekonomik büyümeye tanık olan birçok ülkeyi incelediğini söyledi. Her ülkenin kendi zorlukları ve kalkınma aşamasıyla şekillenen kendi bağlamına sahip olduğunu belirtti. “Bu örneklerden değerli dersler çıkarılabilecek olsa da bunları körü körüne taklit etmemeliyiz. Bunun yerine, Suriye'nin kendine özgü durumuna uygun bir yaklaşım geliştirmek için bu dersleri uyarlamalı ve entegre etmeliyiz” dedi.

Ordu ve polisin lağvedilmesi

Eş-Şera'ya, Baas'tan arındırma sonrasında Irak'ta yaşananları anımsatan polis ve ordunun lağvedilmesi ve bu konunun nasıl ele alınacağı sorulduğunda, Suriye ve Irak'taki durum arasında büyük farklar olduğunu ve karşılaştırmaların her zaman büyük farklılıklar gösterdiğini söyledi. Suriye ordusunu ‘bir alternatif hazırlamadan’ dağıtmadığını belirtti.

Eski rejimin ordusunun Irak ordusu gibi olmadığını vurgulayan eş-Şera, “Çok sayıda milis ile İran ve Rusya'dan gelen dış müdahalelerle parçalanmıştı. Ordu dağılmış ve çökmüştü. Birçok genç erkek askere gitmemek için Suriye'den kaçıyordu. Dolayısıyla ordunun Suriyeliler için büyük bir önemi yoktu. Bugün Suriye'de zorunlu askerlik uygulamadım. Gönüllü askerliği tercih ettim. Bugün binlerce kişi yeni Suriye ordusuna katılıyor” ifadelerini kullandı.

Devrimci zihniyet bir devlet inşa edemez

Kendisini halen bir devrimci olarak görüp görmediği sorulan eş-Şera, devrimci zihniyetin bir devlet inşa edemeyeceğini söyledi. Şarku'l Avsat'ın Rory Stewart'ın röportajından aktardığına göre Eş-Şera, “Bir devlet inşa etmek ve bütün bir toplumu yönetmek söz konusu olduğunda farklı bir zihniyete ihtiyaç duyarsınız. Benim için devrim, rejimin devrilmesiyle sona erdi” dedi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkenin yeniden inşası, ekonomik kalkınma, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması, komşu ülkelere güvence verilmesi ve Suriye ile Batı ülkeleri ve bölge ülkeleri arasında stratejik ilişkiler kurulmasını içeren yeni bir aşamaya geçtik.”

sdfgrt
Ahmed eş-Şera'nın geçen ay yaptığı bir konuşmayı Şam'daki er-Ravza kafede takip eden Suriyeliler (Şarku’l Avsat)

Batı medyasının kendisi hakkında söylediklerine ilişkin tutumu sorulan Ahmed eş-Şera, Suriye'nin küresel etkiye sahip stratejik bir ülke olduğunu söyledi. Eş-Şera, “Geçmişte rejim kasıtlı olarak Suriyelileri Avrupa'ya göç ettirmeyi ve Captagon'u Avrupa'ya ve bölgeye kaçırmayı amaçlıyordu. Şam ayrıca, Suriye içindeki bazı ülkelerin oynadığı son derece olumsuz rol nedeniyle bölgede daha fazla istikrarsızlık tohumları ekmek için bir üs olarak kullanıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'nin durumunun kökten değiştiğini ve gelecek vaat eden yeni bir ülke haline geldiğini vurgulayan eş-Şera, “Suriye ekonomik kalkınma yoluyla bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Eş-Şera, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektörlerde önemli bir merkez olacak olan Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığını ve Doğu ile Batı arasındaki ticaretin yeniden gelişmesinin beklendiğini belirtti.

Eş-Şera, Batı'nın Suriye'ye bakışını bu açıdan yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.