Sudan’daki UNITAMS Başkanı Perthes Şarku’l Avsat’a konuştu: Yeni sömürgeci değiliz

BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)
BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)
TT

Sudan’daki UNITAMS Başkanı Perthes Şarku’l Avsat’a konuştu: Yeni sömürgeci değiliz

BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)
BM Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes (Fotoğraf: Mübarek el Kurdi)

Sudan’daki Birleşmiş Milletler (BM) Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Perthes, uluslararası toplumun, barış sürecinin devam etmesi ve gerçek bir demokratik dönüşüm yolunun açılması adına Sudan'a yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Perthes, UNITAMS’ın büyük görevlerde küçük rol oynadığını, herhangi bir geliştirme projesini finanse etmediğini ancak uluslararası toplumu Sudan'a yardım etmeye ve yardıma erişimi kolaylaştırmaya teşvik etmeye katkı sağladığını söyledi.
Yurt dışından gelen silahlı grupların savaşçılarını tek bir orduda birleştirmek adına ön istişareler yaptıklarını söyleyen Perthes, konunun çok hassas olduğunu ve yetkili makamların konuyla ilgili dış müdahaleye ilişkin çekinceleri olduğunu dile getirdi.
UNITAMS Başkanı açıklamasında, Etiyopya iç çatışması ve Tigray bölgesindeki çatışma sebebiyle 70 bini aşkın Etiyopyalı mültecinin Sudan’a ek yükler yüklemesine rağmen Sudan’ın BM ile mültecilere birçok yardımda bulunduğun dikkati çekti.
Perthes, UNITAMS’ın BM şartının 6. bölümden 7. bölüme dönüştürülmesine ilişkin açıklamasında, misyonun bağlamını değiştirme girişimlerine katılmayacağını belirterek, sosyal medyada açıklandığı gibi UNITAMS’ın Sudan’a müdahalesinin olmadığını, sömürgeci ve Sudan’a hakim olma gayesi taşımadığını vurguladı.

*UNITAMS, Sudan’daki geçişi desteklemek konusunda nereye vardı?
UNITAMS, Sudan hükümetinin talebi üzerine anayasa belgesinin ve barış anlaşmasının içeriğine dayanarak, seçimler dahil olmak üzere siyasi geçişe yardımcı olmak, anayasa maddelerini yeniden yazmak, bir hukuk devleti oluşturmak, barış anlaşmasını uygulamak, gelecekteki müzakerelere yardımcı olmak, barışı inşa etmek, Sudan'ın dış yardım almasını desteklemek ve yardım etmek, Yolsuzlukla Mücadele Komisyonuna yardımcı olmak ve ayrıca hükümete olası teknik yardım sağlamak için geldi.

*UNITAMS’IN çalışmalarında kullandığı mekanizma ve araçlar nelerdir?
UNITAMS, hükümet, geçiş otoritesi, sivil toplum ve parti kurumları ile birlikte çalışan çok küçük bir misyon olup görevleri ise büyüktür. Şimdiye dek misyonda 50 kişi bulunuyor. Misyon, Sudan'da bulunan BM kurum ve kuruluşlarıyla entegre bir şekilde çalışır ve bu ajanslar, nüfus sayımı, seçimler ve anayasa gibi özel programların geliştirilmesi ile uygulanmasına katılır. UNITAMS devlet kurumlarında uzmanlar ve seçim komitelerinde uzmanlaşmış personel yetiştirmek, erkek ve kadın adayları eğitmek ve seçim yasasının hazırlanmasına yardımcı olmak için bir seçim yardım departmanı kuracak. Tüm bu görevler BM’nin uzman kuruluşlarıyla koordineli olarak UNITAMS tarafından yürütülecek.

*Gerçek görev boyutu nedir?
BM’deki ilgili komite tarafından tahsis edilen bütçeye göre misyonun planlanan büyüklüğü 269 çalışan olarak belirlendi. Bazı ek uzmanlardan yardım istiyoruz. Birleşmiş Milletler’deki bazı ülkeler bize bu konuda yardımcı oluyor. Misyonun boyutu ise önümüzdeki yıl tamamlanacak.

*Misyonun görevleriyle karşılaştırıldığında bu boyut az değil mi?
Elbette misyon çok küçük, geniş ve büyük görevleri var. Barışı koruma görevlilerini kapsamıyor. Sadece siyaset, insan hakları, sivillerin korunması, seçimler ve anayasa konularında uzmanlarımız var. UNITAMS projeleri finanse etmiyor. Bu onun işi değil, çünkü bunlar BM’deki bazı uzman kuruluşlar tarafından veya Sudan'a yardım etmek isteyen yabancı ülkeler tarafından uygulanan programlar.

*Görev bütçesi ne kadar?
Tahmini olarak 30 milyon dolarlık bir bütçeye sahip.

*Yeterli mi?
Asla yeterli değil ancak misyon mevcut yetenekler temelinde çalışıyor. Projeleri veya geliştirme programlarını finanse etmediği sürece, küçük bir kadro ve nispeten küçük bir bütçeyle bile etkili bir şekilde çalışabiliriz.

*UNITAMS’ın farklı birimlerle ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sudan’a geldiğimizden bu yana Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve Başbakan Abdullah Hamduk’un yanı sıra basın, medya, yargı, savcılık ve hatta sivil toplum kuruluşlarıyla dahi ilişkiler kurduk. İç gelişmelerde medyanın aktif ve önemli bir rolü var.  Geçiş döneminde basının sesi çok önemli.
Barış ve kalkınma için bazı üniversiteler ve merkezlerle ilişkiler kurduk. Ülkenin siyasi geçişte ilerlemesine yardımcı olmak ve normal bir ortaklık oluşturmak için bizimle işbirliği yapmak isteyen Sudanlı uzmanlar var. Ülkedeki durumu keşfetmek ve anlamak için ilişkiler kuruyoruz. Darfur, Doğu ve Cezire eyaletlerine de ziyaretler yaptık.  İçişleri Bakanlığı ve Sivilleri Koruma Ulusal Komitesi ile işbirliğine başladık.
Bütçede soruşturma, cinsel şiddetle mücadele ve sivilleri koruma gibi önemli alanlarda polisin eğitilmesi ve eğitmenlerin hazırlanması için çalışmak üzere 12'si Darfur'a gönderilen 21 polis memuru bulunuyor. Sudan polisini güçlendirmenin misyonun en önemli işlevlerinden biri olduğuna inanıyoruz, çünkü devletin gerçek rolünün sivilleri korumak olduğuna ve vatandaşları koruyan organın milisler değil ‘polis’ olduğuna inanıyoruz.

*Misyon anayasal belge ve Juba Barış Anlaşması uyarınca çatışma taraflarını ordu etrafında birleştirmek için istişarelere başladı mı?
Bu konuda ön istişareler var. Geçtiğimiz aylarda, Libya ve başka yerlerden bazı örgütlerin savaşçıları Hartum'a geldi. Darfur'daki sivilleri korumak adına ortak bir güç kurmak için tartışmalar ve atılan ilk adımlar var. Şimdiye dek misyonun bu operasyonlarla ilgili doğrudan bir rolü yok, ancak silahlı örgütlerin ve yetkililerin duyması için sesimizi yükseltiyoruz. Sesimizden başka silahımız yok.

Uluslararası toplum tarafından destekleniyorsunuz.
BMGK, Sudanlı yetkililere ve barış ortaklarına tavsiyelerde bulunuyoruz. Ancak orduların birleştirilmesi konusunun son derece hassas olduğunun ve bu konuda yetkili organların dış müdahale dedikleri şey hakkında bazı çekincelerinin olduğunun farkındayız.

*Sivil veya askeri, siyasi geçiş hakkında yetkili bileşenler arasında hazırlık ve uyum var mı?
Bu konuda, farklı bileşenler arasındaki işbirliğinin bir ‘aşk evliliğinin’ sonucu olmadığı, daha ziyade bir ‘mantık evliliğinin’ sonucu olduğu ve her iki taraf da, birinin diğeri olmadan durumları kontrol edemeyeceğini erken fark ettim. Bu nedenle, uluslararası toplum ve dış aktörlerin yardımıyla iktidarda bir ortaklık konusunda anlaştılar. Arap ülkelerindeki devrimlerin ve ayaklanmaların patlak vermesinden geçen 10 yılın ardından, bir güç ortaklığı veya demokratik değişimden ziyade daha çok iç savaşlara veya yeni otoriteye ulaşamayan çevre ülkeler sebebiyle bir deneyim mevcut. Elbette çelişkiler var ancak Sudan’daki en önemli şey komşu ülkelere ve bölgesel çevreye bu ortaklık modelini sunması. Zor olsa bile etkili yöntem kat edilebilir. Benim görevim Sudanlıların bu ortaklığı sürdürmelerine yardımcı olmak.
Şimdi denklem daha da zorlaşıyor. Bir tarafta ordu, diğer tarafta Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçlerindeki (ÖDBG) siviller. Artık birden fazla parti var. ÖDBG kampı içerisinde bir ‘dağılma’ yaşanmış, Juba Anlaşmasını imzalayan askeri grupların ortaklıkta üçüncü taraf olarak yer alması denklemi daha da zorlaştırmıştır. Ama aynı zamanda tüm bu bileşenlerin denkleme girmesi ve bu ortaklığı sürdürmeye devam etmesi çok önemli.

*Bazı kesimler misyonun diktatörce otoriter bir rejimin geri dönüşüne veya askeri yönetime dönüşe karşı bir garanti olduğuna inanıyor. UNITAMS Sudan’da güvenli ulaşıma ne ölçüde katkı sağlar?
UNITAMS’ın askeri güçleri yok, uluslararası bir irade veya benim iradem empoze edilemez. Taraflar arasındaki siyasi diyaloğa katkıda bulunuyoruz, görüşümü ifade etmek ve tavsiyeler vermek için sesimizi yükseltiyoruz. Bu önemli çünkü Sudan, dış, siyasi ve ekonomik ilişkilerini yeniden düzenlemek için zor ama önemli bir sürece girerek uluslararası toplumda etkili bir üye olmaya karar verdi.
BM ve UNITAMS, iç reformlar ve dış ilişkiler yoluyla Sudan'ı dış borçlardan muaf tutulmasına aktif olarak katkı sağlıyor. Siyasi geçişin devam etmesi koşuluyla henüz katılım sağlamayan tarafların da katılımıyla gerçek bir dönüşüm ve barış sürecine devam etmek için Sudan’a yardım etmeye hazırız.

*Nahda Barajı krizi ve Etiyopya’nın doğu sınırındaki gerginlikler gibi ortaya çıkan değişikler Misyon’u nasıl etkiler?
Sudan’ın jeopolitik ortamındaki değişiklikler ve Etiyopya Tigray bölgesi krizi, Sudan’ın 70 bin Etiyopyalı mülteciye ev sahipliği yapması gibi yeni yükler almasını sebep oldu. BM, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu (UNHCR) aracılığıyla büyük yardım sağladı. Sudan’da bu krize çok fazla yardımcı oldu.
Sudan ve Etiyopya arasındaki sınır anlaşmazlığı da dahil olmak üzere iç Etiyopya çatışması Sudan'ı etkiliyor. BM Özel Temsilcisi olarak bu gelişmelerden Genel Sekreter'i bilgilendirmek benim görevim. Ancak iki ülke arasındaki arabuluculukta rol oynama yetkisine sahip değilim, çünkü bu görev Genel Sekreterin yetkisi. Müdahale edersem Etiyopyalılar beni tarafsız görür.
Nahda Barajı konusunda Sudan, BM, Avrupa Birliği (AB), Afrika Birliği (AfB) ve ABD’den oluşan dörtlü arabuluculuğu önerdi ancak Etiyopya bu öneriye ikna olmuş gibi görünmüyor. Ancak prensip olarak BM, Sudan’ın önerisini kabul etti.

*Birleşmiş Milletler-Afrika Birliği Darfur Misyonu UNAMID'in bölgeden çekilmesi görevlerinizi ne ölçüde etkiler?
UNAMID’in UNATIMS için bir görevi yok. Kalan unsurlar ise belirli lojistik görevleri yerine getiriyorlar. Sivilleri korumada hiçbir rolleri yok, aksine sadece kendilerini koruyorlar ve kampları ve binaları yetkililere teslim etmeye başladılar. Elbette UNAMID’in çekilmesinin bir etkisi olacak. Hali hazırda misyon Sudan polisi ve güvenlik servisleri tarafından yürütülen, ülke içinde yerinden edilmiş kişiler için kamplardaki sivilleri koruyor. Batı Darfur eyaletindeki el Cuneyne şehri ve diğer bölgelerde çatışmalar gördük. Sivilleri korumak çok büyük bir görev ve Sudanlı resmi kurumlar için meydan okumayı temsil ediyor. UNAMID’in devam etmesi gerektiğini dileyen çok fazla fikir duydum. Ancak karar BMGK’da alındı ve geri dönülmez. Sudan hükümetinin sivilleri koruma görevini yerine getirme kapasitesinin oluşturulmasına yardımcı olmak uluslararası toplumun sorumluluğundadır. Darfur’daki Sudan polisinin kabiliyetleri gerekenin altında ve bu kuvvetlerin kabiliyetlerini eğitimle inşa etmeye ihtiyaç duyuluyor. Bunun bir bölümünü yapıyoruz. Bazı Sudanlı yetkililer, UNAMID barış güçlerinin geri çekilmesinden kaynaklanan zorluğun kapsamını ve misyonun Sudanlı yetkililere teslim ettiği kamplara ne olabileceğini fark edemedi. Binaların yağmalanmasına tanıklık etti. Bunlar Sudan’ın dış imajını etkileyen meseleler.

*UNITAMS’ın karşılaştığı zorluklar nelerdir?
Sudan ve çeşitli misyonlar arasındaki karmaşık geçmiş nedeniyle, bazı çevrelerden ‘yeni sömürgeci’ olduğumuz veya Sudan genel valisi olduğuma dair bazı söylentiler yayıldı. Sosyal medyada bu tarz söylentileri çok görüyorum ama aldırış etmiyorum. Ben UNITAMS Başkanı ve BM ajansları koordinatörüyüm vali değilim. Silah ve barış koruma gücüm yok. En güçlü silahım sözüm ve kararlılığımdır.
Bu sürekli olarak tekrarlanan söylentiler bana yönelik değil, Sudanlı bir parti tarafından başka bir iç partiye yöneltiliyor ve aralarında futbol topu olarak UNITAMS kullanıyor. Genellikle bu tarz söylentilere cevap vermem.
Hali hazırda Sudan hükümeti ile misyonun statüsü konusunda müzakerelerin son aşamasındayız. Diplomatik bir misyonuz ve hiçbir ülkenin büyükelçisi değiliz. Birleşmiş Milletler bu tarz konularda devletlerle müzakere eder ancak bu beklenenden daha uzun sürdü. Fakat neredeyse bir anlaşmaya vardık, bir hafta içerisinde hükümetle anlaşma imzalamayı bekliyorum.

*UNITAMS’ın barış müzakerelerine katılmayan hareketlerle herhangi bir bağlantısı var mı?
Onlarla temas halindeyiz ve Juba ziyaretim sırasında Güney Sudan’daki arabulucular, barış anlaşmasını imzalamayan taraflar Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/AM) lideri Abdulvahid Muhammed Nur ve Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) lideri Abdulaziz Adem el-Hulu ile görüşeceğim.

*Abdulvahid Muhammed Nur ile iletişime geçtiniz mi?
Evet, detaya girmeyeceğim ama bağlantılar var. Abdulaziz Adem el-Hulu hareketine gelince müzakereler 24 Mayıs’ta başlayacak. UNITAMS müzakereyi kolaylaştırıcı taraf olarak hazır bulunacak. Arabulucular ve hareketle müzakere masasına katkımızın ayrıntılarını ele alacağız.

*Paris’te yapılacak olan Sudan Ortaklık Konferansı’nda UNITAMS’ın bir rolü olacak mı?
UNITAMS konferansa katılacak ve BM Genel Sekreteri bir konuşma yapacak. Hükümete ve bazı özel sektörlere tavsiyelerde bulunduk.

*UNITAMS’ın 6 ıncı bölümden 7 inci bölüme geçmesi olasılığı var mı, bu hangi koşullarda yapılabilir?
Birkaç sebepten ötürü olmayacak. Ev sahibi ülke bunu istemiyor ve bu konudaki herhangi bir taslak kararın Güvenlik Konseyi'nde beş daimi üyenin onayını alması gerekiyor. UNITAMS’ın misyonunu değiştirme girişimlerine katılmayacağım. Çünkü ben 2524 sayılı kararın metnine uygun olarak Sudan’a yardım adına özel bir siyasi görev için geldim. Sudanlıların iradesine karşı gelen bir misyon değil. Bunun olmayacağına eminim.



Darfur Bölgesi Valisi Minawi Al-Majalla’ya konuştu (2): Sudan’ın bölünmesini oldubittiye getirmek istiyorlar… HDK'nın operasyon odalarında yabancılar var

Darfur Bölgesi Valisi Mini Arko Minawi
Darfur Bölgesi Valisi Mini Arko Minawi
TT

Darfur Bölgesi Valisi Minawi Al-Majalla’ya konuştu (2): Sudan’ın bölünmesini oldubittiye getirmek istiyorlar… HDK'nın operasyon odalarında yabancılar var

Darfur Bölgesi Valisi Mini Arko Minawi
Darfur Bölgesi Valisi Mini Arko Minawi

Darfur Bölgesi Valisi Mini Arko Minawi, Al Majalla’ya verdiği röportajın ikinci bölümünde Sudan’la ilgili uluslararası ve bölgesel bir tartışmanın olduğunu belirtti. Minawi, “Sudan’ı ya bölmek istiyorlar ya da bölünmeyi oldubittiye getirmek istiyorlar” diyerek dışarıdan ülkeyi bölmeye yönelik bir plan yapıldığı uyarısında bulundu.

Röpottajın iilk bölümünde 15 Nisan’da Hartum'da tanık olduklarını anlatan Darfur Bölgesi Valisi Minawi, Muhammed Hamdan Dagalu komutasındaki HDK'nın başlangıçta yaklaşık 25 bin kişiden oluştuğunu ancak savaş başlamadan önce Hartum’a 120 bin HDK üyesinin getirildiğini belirterek, “Bunların yüzde 70'inden fazlası eğitimsizdi. Gerçek sicile sahip HDK’ya bağlı seçkin güçler arasında yer almıyordu. Sudan'ı yağmalamak ve işgal etmek için (başkent Hartum’a) farklı ülkelerden çok sayıda genç getirildi” şeklinde konuştu.

HDK’nın Darfur bölgesindeki 5 eyaleti askeri olarak kontrol ettiğini, ancak tam kontrole sahip olmadığını söyleyen Minawi, HDK’nın yanında Rus paralı asker grubu Wagner’in de rolü olduğuna dikkati çekerek “HDK üyelerinin yüzde 50’sinden fazlası yabancı uyruklu ve operasyon odalarında Sudanlı olmayan yabancı subaylar oturuyor” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın Port Sudan’da askeri bir üs kurma anlaşmasının ‘öldüğünü’ belirten Minawi, ancak Sudan Ordusu ile Tahran arasında, askeri ortaklık karşılığında İran’ın ürettiği silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) satın alımının da olduğu bir mutabakata varılabileceğini göz ardı etmedi.

İşte Darfur Bölgesi Valisi ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi ile Zoom uygulaması üzerinden yaptığımız röportajın ikinci bölümü:

*Sudan’daki savaşın, iki general (Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu) arasındaki bir savaş olduğunu, Darfur’daki savaşın bir uzantısı olarak patlak verdiğini ve dolayısıyla Darfur’daki savaşın bitmediğini, mevcut savaş başlayınca Darfur'daki savaşın bir uzantısı olarak oldubittiye getirildiğini söyleyenler var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bu doğru. Bu savaş, Darfur’daki savaşın, 1955 yılında Torit şehrinde patlak veren savaşın, Güney Sudan’daki savaşın, Nuba Dağları’ndaki savaşın, Mavi Nil’de yaşanan savaşın ve tüm birikmiş meselelerin bir uzantısıdır. Bunu neden söylediğime gelince öncelikle HDK'nın yapısı kabile temellidir. Kurulduğu dönemde Darfur'da çıkan olaylar adına oluşturuldu. Ben de başlarda bu oluşum içinde yer aldım. HDK, dönemin Cumhurbaşkanı Ömer Hasan el-Beşir'i, bazı generalleri ve yardımcılarıyla birlikte Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) önüne çıkarana kadar birtakım eylemler gerçekleştirdi.

Darfur'da bir soykırımın yaşandığı, 2003 yılında başlayan etnik temizliğin 2006 ve 2007 yıllarına kadar devam ettiği herkesçe biliniyor. Darfur’daki çatışmanın tüm dünyayı, bölgenin kontrolünü Afrika Birliği (AfB) tarafından gönderilen AMIS (African Union Mission in Sudan) adlı barışı koruma gücüne devredecek kadar ikilem içerisine soktuğu biliniyor. Durumun kötüleşmesi üzerine AfB Barışı Koruma Gücü’nün (AMIS) misyonu Birleşmiş Milletler (BM) tarafından oluşturulan bir görev gücüne devredildi. BM ve AfB’nin ortak görev gücüne o dönemde dünyanın en büyük misyonu olan ‘UNAMID’ (BM-AfB Darfur Misyonu) adı verildi.

FOTO: Minni Arko Minawi, Sudan hükümeti ile beş isyancı hareket arasında imzalanan barış anlaşmasının ardından Sudan Adalet ve Eşitlik Hareketi lideri Cibril İbrahim Muhammed ile birlikte, 31 Ağustos 2020 (Reuters)
 Minni Arko Minawi, Sudan hükümeti ile beş isyancı hareket arasında imzalanan barış anlaşmasının ardından Sudan Adalet ve Eşitlik Hareketi lideri Cibril İbrahim Muhammed ile birlikte, 31 Ağustos 2020 (Reuters)

Tüm bunlar olurken, merkez ile kenarlar arasındaki gerginlik, merkez beni çağırıncaya kadar zaman zaman şekil değiştirdi. O sıra iktidarda siyasal İslamcı Ulusal Kongre Partisi hükümeti vardı. HDK, demokratik dönemde Sadık el-Mehdi hükümeti ve şu ​​an Milli Ümmet Partisi’nin lideri olan general tarafından kurulmuş bir kabile ordusu olmasına rağmen ondan yardım istediler.

HDK, devletin kendisine sağladığı imkanlar sayesinde orduyu destekleyen bir yapıdan paralel bir orduya dönüştü.

*HDK, bahsettiğim gibi Darfur’daki daha önceki savaşta önemli bir rol üstlenmişti. Bu savaş yeniden başlamış gibi görünüyor. İhlallerden, sahadaki ve insani durumdan bahsediliyor. Şu an Darfur'daki askeri durumla ilgili nasıl bir harita çizersiniz?

HDK 2003-2004 döneminde bu saydıklarınızı içeren bir kültür üzerine kuruldu. Tıpkı ‘her kap içindekini dışına sızdırır’ deyiminde ifade edildiği gibi. HDK, son dakikaya yani hedef aldığı düşmanın kafasına sıkacağı son kurşuna kadar uygulanmak üzere manifesto geliştiren bir yapıdır. Dolayısıyla HDK’nın sahip olduğu bu kültür, karşınıza çıkan ne varsa mutlaka ele geçirilmesi gerektiğini salık verir. Karşısına çıkan tüm kadınlara tecavüz etmesi gerekiyor, çünkü o dönemde bu gücü oluşturan istihbarat üyelerinin bu güçleri oluşturmadaki gerçek niyeti bu tür ihlallere yol açmaktı. ‘Her kap içindekini dışına sızdırır’ derken kast ettiğim o kabın içindeki işte bu. Dolayısıyla bir şekilde iktidarı ele geçirmeye karar verdiklerinde, komşu ülkelerden çok sayıda paralı asker, savaş tutkunu, para düşkünü ve kaos müptelası, hiç eğitim almamış, vicdanı olmayan, çölden gelmiş, insanlık nedir bilmeyen kim varsa getirdiler. Hepsi Sudan sahasında, savaş alanında toplandı. Herkes bunun bir parçası oldu. Tecavüz olsun, yağma olsun, insanlara baskı olsun, başka şeyler olsun istediklerini yapıyorlar. Tam özgürlüğe sahipler. Hartum'da evlere el koydular. Sudan dışından gelenler ne Sudan halkını ne de Sudan ruhunu umursuyorlar. Çünkü ele geçirmek için geldiler. Yaklaşım bu. Onlara verilen mesaj da bu. Dolayısıyla aldıkları mesajı yerine getiriyorlar.

HDK’nın operasyon odalarında yabancı uyruklu, Sudanlı olmayan subaylar oturuyor

*HDK askeri olarak Darfur’un kontrol ediyor mu?

Evet, Darfur’u askeri olarak kontrol ediyor. Darfur dört eyaletten oluşuyordu. Darfur’daki savaş sırasında Ulusal Kongre Partisi hükümeti bu sayıyı Batı Darfur, Orta Darfur, Güney Darfur, Doğu Darfur ve Kuzey Darfur eyaletleri olmak üzere beşe çıkardı. HDK dört eyaleti kontrol ediyor, ama yönetimi ele geçirmedi. Tam bir kaos yaşanıyor. Vatandaşlar da bu yüzden tüm bu eyaletlerden kaçıyorlar. Gerçekler bunlar.

*Wagner güçlerinin HDK’ya Darfur'daki operasyonlarında yardım ettiği konuşuluyor. Bununla ilgili bir bilginiz var mı?

Bu konuda yeterli ve kesin bir bilgiye sahip değilim. Fakat savaştan önce bile duyduklarım ve elde ettiğim bilgiler doğrultusunda bunu göz ardı etmiyorum. Ama bu savaşı destekleyenler ve bu savaşı çok yüksek bir oranda, yüzde 50’nin üstünde yönetenler Sudanlı değiller. HDK’nın operasyon odalarında Sudanlı değil, yabancı uyruklu subaylar oturuyor.

(Soldan sağa) HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Daklu, Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve dönemin Başbakanı Abdullah Hamduk başkent Hartum'da düzenlenen bir tören sırasında, 8 Ekim 2020 (AFP)
(Soldan sağa) HDK Komutanı Orgeneral Muhammed Hamdan Daklu, Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve dönemin Başbakanı Abdullah Hamduk başkent Hartum'da düzenlenen bir tören sırasında, 8 Ekim 2020 (AFP)

*Sudanlı olmayanlar da var dediniz. Wagner’den olanların ve olmayanların olduğunu mu söylemek istiyorsunuz?

Evet, Wagner’den olanlar ve Wagner’den olmayanlar var.

*Wagner’den olmayanlar, yani Afrikalılar. Bildiğiniz gibi Çad'da darbe girişimi yaşandı. Kabilelerin Darfur bölgesine müdahalesi nedeniyle Darfur'daki savaşın Çad ve Orta Afrika'da yansımaları olduğunu düşünenler var. Bununla ilgili yorumunuz nedir?

Ben herhangi bir ülkenin adını vermedim ve daha fazla ileriye gitmek de istemiyorum. Ama Çad’a ile ilgili ne kastettiniz. Orada darbe girişimi mi oldu yoksa başka bir şey mi oldu bilmiyorum. Fakat güvenlik durumu ve kriz haline gelip çözülmesi gereken siyasi gerginliklerin yaşandığını biliyoruz. Ama bahsettiğim rol, Sudan'ın savaşın yönetilmesinde oynadığı rol. Burada Çad devletini kastetmiyorum.

Altın kaçakçılığı ve Sudan topraklarının sömürülmesi korkunç bir durum.

*Wagner meselesine dönecek olursak, basında Wagner'in HDK'yı desteklediğine dair birçok haber yer alıyor. Altın kaçakçılığına karıştığı konuşuluyor. Sizce bu haberler doğru mu? Bununla ilgili herhangi bir bilginiz var mı?

Biz bu tür haberleri ve bilgileri, hassas istihbarat bilgilerine sahip, modern istihbarat eğitimi almış, tecrübesi ve kabiliyeti yüksek, bu tür gelişmeleri takip edebilecek uyduları olan kişilerden alıyoruz. Elimde, basında çıkan haberleri teyit edecek bir bilgi yok ama altın kaçakçılığı ve Sudan topraklarının sömürüldüğü açık. Bu çok korkunç. Sudan'da kaynaklar gibi birçok alanda da sömürü var. Dolayısıyla bu sömürü sayesinde şimdi bu savaşın büyük potansiyeli ortaya çıktı.

*Milislerden ve HDK'dan bahsetmişken, sizce Orgeneral Hamideti ile ne ölçüde temas halindeydiniz? Hamideti’nin HDK’yı tamamen kontrol ettiğini düşünüyor musunuz? HDK’ın kaç üyesi var?

Bu güçler bir ya da birkaç kabileden oluşuyor. Hatta bu güçlerin içindeki kabilelerin doğal olarak kardeş lidere ve komutan yardımcısına yakınlıklarına göre düzenlenmiş kategorileri var. Bu yüzden sayıları çok. Ancak bu güçlere liderlik edenler seçkin kesimlerden kişiler. Seçkinler ve elitler birdir, kabile de birdir. Kabile içinde bile ailelerin en üst düzeyden en alt düzeye kadar çeşitlilik gösterdiği biliniyor.

*Tam bir kontrol ve net bir yapı olduğunu düşünüyor musunuz?

Tabii ki hayır, oluşumu gereği kontrol tam olamaz. Hatta bunu bizzat Hamideti bile söyledi. Olan bitenlerin sebebinin ‘isyancılar’ olduğunu ifade etti. Hamideti onlara böyle diyor. Hamideti’nin yardımcısı Sayın Abdurrahim Hamdan Dagalo ile görüştüm. O da (Darfur’daki) el-Cenine’de yaşananların ‘isyancılardan’ yani kendi kontrolleri dışında olanlardan kaynaklandığını düşünüyordu. Belki savaşlardan çıkar sağlıyorlar ve operasyonlarından faydalanıyorlar ama askeri emirlere ve talimatlara uyanlardan değiller. Bu sebeple isyancıların olduğuna şüphe yok. Bununla birlikte seçkinler gibi sistemin içinden gelen, ancak kişisel çıkar elde etme eğiliminde olanlar da var. Bunlar, HDK’nın düzenli ordu oluşturma yöntemiyle oluşturulmamasından ötürü varlar.

*HDK’nın üye sayısıyla ilgili bir tahmininiz var mı?

Sayılarını tam olarak bilmiyorum ama savaştan önce generallerden öğrendiğime göre Hartum’a dışarıdakiler hariç yaklaşık 120 bin HDK üyesi girdi. Bunların yüzde 70'inden fazlası eğitimsizdi. Gerçek sicile sahip HDK’ya bağlı seçkin güçler arasında yer almıyordu. Sudan'ı yağmalamak ve işgal etmek için (başkente) farklı ülkelerden çok sayıda genç getirildi.

Bu ittifak ‘Anayasal Bildiri’ üzerine kurulmuştu. Anayasal Bildirinin üç imzalı nüshası vardı ve her bir nüshada farklı hükümler yer alıyordu.

*Yaklaşık 120 bin HDK'lının Hartum'a girdiği söylenebilir mi?

O dönemde böyle olduğu söyleniyordu. Bu, Hartum'daki sayıydı. Çünkü savaşa altı aydan az bir süre kala HDK sayısının 25-30 bin civarında olduğunu söylüyorlardı. Ancak savaşa birkaç gün kala Hartum’a 120 binden fazla HDK üyesinin getirildiğini söylediler. Bu, sayının çok fazla olduğu ve çok az dönemde dramatik bir şekilde katlandığı anlamına geliyor. Bu artışın arkasında bir kuşatma vardı ve bunun arkasında da bir hedef.

*Röportajın başında Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin (ÖDG) rolünden bahsettiniz. Siz o dönemde de önemli bir isimdiniz, şimdi de öylesiniz. 25 Ekim 2021 günü Abdullah Hamduk hükümetine yapılan darbe hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hamduk hükümetine yapılan darbe üçüncü darbedir. Darbe diyebiliriz ama ben bunu darbe olarak görmüyorum. Çünkü iktidarı Beşir’in elinden alanlar Hamduk değil, Burhan ve Hamideti idi. Hamduk o dönem hükümetin üçüncü adamı olması için getirilmişti.

Orada bulunan görgü tanıklarından birinin aktardığına göre Hamduk 25 Ekim'den önce nüfuz sahibi biri değildi. Çünkü yönetim bizzat generallerin elindeydi. En nihayetinde Hamduk bir komutan değildi ve başbakanın yetkisi dahilinde olması gereken birçok konuda onlardan yardım istiyordu. Ancak Merkez Konseyi, ÖDG, ordu ve HDK arasında yapılan ittifak sonucu Hamduk hükümeti düştü. Bu bir darbeden ziyade bir ortaklığın sona ermesiydi. Çünkü bu ittifak ‘Anayasal Bildiri’ üzerine kurulmuştu. Anayasal Bildirinin üç imzalı nüshası vardı ve her bir nüshada farklı hükümler yer alıyordu. Dolayısıyla ne devlet ne de hükümet vardı. Bu da kaosun başlangıcı oldu.

Kaos, Anayasal Bildirinin imzalanmasıyla başladı.

*Kaos ile neyi kastediyorsunuz?

Kaos, Anayasal Bildiri imzalandığında başladı. ÖDG’nin Merkez Konsey kanadı ve ÖDG'yi kanla kurduğumuz, silahlı hareketlerle inşa ettiğimiz için benim de içinde bulunduğum Demokratik Blok kanadı dahil olmak üzere diğer gruplar tarafından darbe yapıldığına inanıyorduk. Ancak (eski Cumhurbaşkan Ömer) el-Beşir rejiminin devrilmesinin ardından ordu ve HDK ile ÖDG'nin temel oluşumuna karşı çıkanlar arasında gizli bir ittifak yapıldı. Çok sayıda kişi HDK'ya katıldı. Aslında Sudan'ın lehine değil de kendi lehlerine hedefleri olan ülkelerden uluslararası yardım aldılar. Bu kusurlu oluşum 25 Ekim'e kadar böyle devam etti.

FOTO: Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve dönemin Başbakanı Abdullah Hamduk Hartum'da siyasi bir anlaşmanın imzalandığı törende, 21 Kasım 2021 (Sudan Cumhurbaşkanlığı)
Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve dönemin Başbakanı Abdullah Hamduk Hartum'da siyasi bir anlaşmanın imzalandığı törende, 21 Kasım 2021 (Sudan Cumhurbaşkanlığı)

*Darbenin Burhan ile Hamideti tarafından Hamduk’a karşı yapılmadığını söylüyorsunuz ama gerçekte ÖDG ve Merkez Konsey kanadı içinde Hamideti’ye karşı bir anlaşmazlık mı vardı?

Darbe, ÖDG içinde gerçekleşti. ÖDG'den bazı gençler tarafından yönetilen ve Hamideti ve Burhan'la ittifak kurmalarını sağlayan bu darbe, 18 Ağustos 2019'da Beşir rejiminin düşmesinin ardından ‘geçiş hükümeti’ ve diğer oluşumların kisvesi altında üstü kapalı olarak gerçekleşti. Darbe böyle başladı. Bundan önce Hamideti ve Burhan Beşir'e darbe yaptı. Durum böyle ilerledi. Askeri Konsey’deki kardeşlerimiz darbecilerin merkez noktalarını tasfiye etmek için orduyu kullanıyorlardı. Mesela bir gün darbeye kalkışabilecekleri zayıflatmak için Burhan’ı kullanıyorlardı, başka bir gün askeri operasyonla iktidara gelebilecek silahlı hareketleri zayıflatmak için Hamideti'yi. Dile getirdikleri gizemli amaç da buydu.

*Sizce en fazla suçlu olan ÖDG-Merkez Konseyi mi?

Kesinlikle. Çünkü ÖDG-Merkez Konseyi, 25 Ekim öncesi dönemde siyasi güçlerle ulaşıp orduya sızdılar.

Sudan sahnesinde şu an yer alan taraflarla Anayasal Bildiriyi oluşturan taraflar aynı olduğundan bir yenilik görmüyorum.

*Hamideti ve Hamduk arasındaki son anlaşma hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddüm) lideri Abdullah Hamduk siyasi rol, HDK Komutanı Hamideti ise askeri rol oynuyordu. Dolayısıyla onların aynı partinin ya da örgütün kanatları olduğuna inanıyorum. Bu da Sudan halkı açısından ‘gülünç’ bir durum. Bir diğer ‘gülünç’ olan konu ise bu tür senaryolar, skeçler ve oyunlarla bizi kandırdıklarını düşünmeleri.

*Sizce bu Sudan'da daha geniş kapsamlı bir çözümün başlangıcı mı, yoksa şu an var olan bölünmenin devamı mı?

Henüz ortaya yeni bir yapı çıkmış değil. Sudan sahnesinde şu an yer alan taraflarla Anayasal Bildiriyi oluşturan taraflar aynı olduğundan bir yenilik görmüyorum.

*Ordu Komutanı Orgeneral Burhan ile iletişim halinde olduğunuzu sanıyorum, doğru mu?

Ben herkesle iletişim halindeyim. Ancak Cuba Barış Anlaşması çerçevesinde oluşturulan hükümetteyim. Bu hükümetin başında da hâlâ Orgeneral Burhan bulunuyor.

Bu savaşı yürüten ülkeler, Sudan’ı bölme ve bölgenin haritasını yeniden çizme planının arkasında olan ülkeler.

*Şu an Orgeneral Burhan’ın Port Sudan’da bulunduğu, ordunun güç merkezinin Port Sudan'da olduğu, Hamideti komutasındaki HDK’nın ise Hartum’da olduğu ve Darfur'da savaştığı bir durum söz konusu. Cevabını net olarak almak istediğim bir soru var. Sudan’ın bir gerçeklik bağlamında coğrafi olarak daha fazla bölünmeye doğru sürüklendiğini düşünüyor musunuz?

Bu savaşı ister orduda olsun ister HDK'da olsun, savaş saflarında yer alan Sudan vatandaşları ya da vatanseverler değil, devletler yürütüyor. Bu savaşı yürüten ülkeler, Sudan’ı bölme ve bölgenin haritasını yeniden çizme planının arkasında olan ülkelerdir. Eğer Sudan'da başarılı olurlar ve Sudan’ı bölmeyi başarırlarsa bu felaket daha fazla yere yayılacak. HDK, Hartum'dan dönüp kasım ayı sonları aralık ayı başlarına kadar Darfur’daki operasyonlara odaklandığında, amaç Darfur'u ele geçirmek ve bir oldubittiye getirmekti. Bu oldubittinin amacı, bir zamanlar Sudan’ın komşusu olan ülkelerde yaşananları tekrarlamaktı.

Bu elbette bildiğimiz gerçeklere dayanıyor. Bunun arkasında HDK’nın olması şart değil. Daha ziyade söz konusu ülkelerin bir gündemi var. Bu gündemin uygulanması gerekiyor ve iç unsurları da var.

FOTO: Sudan Ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar sırasında başkent Hartum'da bir bölgede yükselen dumanlar, 8 Haziran 2023 (AP)
 Sudan Ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar sırasında başkent Hartum'da bir bölgede yükselen dumanlar, 8 Haziran 2023 (AP)

*Kim o ülkeler?

İsim vererek hiçbir ülkeyi rencide etmek istemiyorum.

*Sudan'ın bölünmesinin oldubittiye getirilmesinden mi yoksa Sudan'ın bölünmesinden mi endişeleniyorsunuz?

Sudan’ın bölmek ya da bölünmeyi oldubittiye getirmek istiyorlar. Darfur'dan başlayıp HDK'nın Darfur’u ele geçirmesini ve ardından burayı insani yardım kisvesi altında kendisini dayatmasını istediler. Darfur'u ele geçirenlerin desteğiyle bu oldubittiye getirilecek. Hartum senaryosunun suya düşmesiyle bu senaryoya yöneldiler.

*Yani Sudan’ın bölünmesinden bahsediyoruz. Peki, ordu yalnızca Port Sudan’ı mı kontrol ediyor?

Ordu, Port Sudan'ı kontrol ediyor, Hartum'da, Darfur'da ve el-Faşir’de de ordu güçleri var. Yani ordu sadece Port Sudan’da değil, birçok bölgede güçleri var. Ancak örneğin, ülkeyi Port Sudan'dan yönetmeyi tercih ederse bu ordunun sadece Port Sudan’ı kontrol ettiği anlamına gelmez.

*Geçtiğimiz günlerde Burhan’ın Mısır’ı Hamideti’nin ise Libya’yı ziyaret ettiği söylendi. Bu ziyaretler oldu mu?

Hamideti’nin Libya’yı ziyaret ettiğine dair herhangi bir şey duymadım, ancak Burhan'ın Mısır ziyaret ettiğini biliyorum ve bu ziyareti takip ettim.

Mısır çok önemli ve Sudan’ın komşusu olan bir ülke. Sudan'daki istikrar Mısır’ın çıkarınadır. Aynı durum Sudan için de geçerli.

*Peki, Burhan’ın Mısır ziyaretini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu sıradan bir ziyaretti. Mısır çok önemli ve Sudan’ın komşusu olan bir ülke. Sudan'daki istikrar Mısır’ın çıkarınadır. Aynı durum Sudan için de geçerli. İki ülkenin liderlerinin karşılıklı ziyaretlerde bulunmasının çok doğal olduğunu düşünüyorum.

*Eski ABD Başkanı George W. Bush'la şahsi ve doğrudan bir ilişkiniz vardı...

Şimdiye kadar birçok ABD’li ile şahsi ilişkilerim oldu. Cumhuriyetçi Parti'deki birçok önemli isimle de şahsi ilişkilerim var.

*ABD, birkaç gün önce Sudan'a özel bir temsilci atadı. ABD’nin Sudan’la ilgili eğilimleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yeni özel temsilci atanmasını memnuniyetle karşıladık ama ABD’nin Sudan eğilimleri her zaman kurumsal eğilimler olarak kaldı. Kişisel ilişkilerden ziyade kurumlarının planlarına, kurumlarının ve ofislerinin yönlendirdiği yönlere ve yaklaşımlara bağlı olmaya devam etti. Bu konuda onlara yazdım ve Sudan'a yönelik politikalarını daha önceki özel temsilcilerin ve büyükelçilerin yönlendirmelerinden farklı bir şekilde ele almaları çağrısında bulundum. Çünkü Sudan çok büyük bir ülke. Kültürleri ve dinleri farklı milletlere ev sahipliği yapıyor. Burası uçsuz bucaksız bir ülke. Tüm bu milletler, Sudan'ın her karışını seviyor. Sudan'da iyi insanların yanında kötü insanların da olduğunu kabul etmezler. Dışarıdan gelen ve iyi biri olarak tanımlanan kişi Sudan’da sorun yaşayabilir. Bu yüzden onları Sudan'da istikrarın sağlanması ve Sudan halkının sevgisinin kazanılması için tüm sivil ve siyasi güçlerle temasa geçmeye çağırdım.

*Sanki siz de böyle olduğunu düşünmüyorsunuz?

Bilmiyorum. Çünkü atanan kişi henüz görevinde ilerleme kaydetmedi. Fakat son iki yıldır Sudan dosyasını bizi savaşa sürükleyecek şekilde yönetenlerle deneyimlerimiz oldu. Elbette onlarla birlikte başkaları da vardı. Onların değerlendirmeleri yanlış olabilir.

*Sudan'daki savaşta ABD’nin Sudan politikasının etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Belki de bu, ABD’nin Sudan politikası değil, Sudan dosyasını yöneten kişilerin politikasıdır. Çünkü ABD, kendileri için belki de Sudan'dan daha büyük olan başka sorunlarla, Ukrayna gibi başka ülkelerle, başka eksenlerle ilgileniyordu. ABD’nin yol açtığı insani felaketlerin yanında büyük sorunlar da vardı. Örneğin Ukrayna, ABD’liler için bir iç felaketti. Belki de dosyaları yöneten kişiler tahminlerinde hata yapmışlardı.

Mevcut hükümetten ABD ile özel ilişkileri olduğuna dair herhangi bir sinyal almadım.

*Bu belki de şu ya da bu şekilde, Sudan hükümeti ile Rusya arasında, Port Sudan’da askeri bir deniz üssü kurulmasına ilişkin anlaşmaya atıftır. Belki de ABD’nin bu anlaşmayı engellemekte çıkarı vardır. Bize bu anlaşmayla ilgili daha fazla bilgi verebilir misiniz?

Bu anlaşma eski olmadığı gibi yeni de değil. Hatta bir anlaşma da değil, daha ziyade bir anlaşma taslağıydı ve henüz hayata geçirilmedi. Mevcut hükümetten ABD ile özel ilişkileri olduğuna dair herhangi bir sinyal almadım. Kimse bu konuyu gündeme getirmiyor.

*Ben Rusya’nın Port Sudan’a kurmak istediği askeri üsle ilgili anlaşmayı kastediyorum. Ordu ile Rusya arasında Port Sudan’da askeri üs kurulması konusunda sanırım bir taslak anlaşma vardı...

Şu an böyle bir anlaşma yok. Daha görüşülmedi bile. Ben bu anlaşmanın ölü doğmuş olabileceğine inananlardanım.

FOTO: Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ekipleri Batı Darfur’da savaşta yaralananlara Çad'daki Adre Hastanesi’nde yardım ederken hastane önünde toplanan Sudanlı mülteciler, 16 Haziran 2023 (Reuters)
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ekipleri Batı Darfur’da savaşta yaralananlara Çad'daki Adre Hastanesi’nde yardım ederken hastane önünde toplanan Sudanlı mülteciler, 16 Haziran 2023 (Reuters)

*İran’ın, Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssüne sahip olma karşılığında Sudan ordusunun envanterine SİHA sağlamayı teklif ettiğine dair haberleri okumuşsunuzdur. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Tüm bunlar gerçek olmaktan ziyade basında dolaşan söylentiler. Sizin gibi ben de bu haberleri okudum, ancak şimdiye kadar bununla ilgili resmi bir hükümet kaynağından bilgi almadım. Ben de hükümetin içindeyim. Bu haberin doğru mu yanlış mı olduğunu herhangi bir zamanda herhangi bir kaynaktan tespit edebilirim. Ancak sorduğum insanlardan hiçbiri bana bunun doğruluğunu teyit edemedi. İran ya da başka ülkelerle iş birliği konusuna gelince, tüm bunlar ülkeler arası ilişkilere, özellikle Sudan gibi bir ülkenin değerlendirmesine, dış politikasına ve şu andaki mevcut durumuna bağlı. Ordu değil, devlet hisseder. Burada devlet ile orduyu birbirinden ayırmamız gerekiyor. Çünkü ordu devletin bir organıdır. Eğer devlet çevresinde bir kuşatma, kapatma, komplo olduğunu hissederse kuşatmayı kırabilecek herkesten yardım ister.

*Rusya, Port Sudan'da askeri üs kurmaya çalıştı, İran'ın da böyle bir girişimde bulunduğundan bahsediliyor. Aynı şekilde bölgedeki başka ülkeler için de aynı durum geçerli. Sudan konusunda bölgesel ve uluslararası bir rekabet olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu savaş, Sudan konusunda uluslararası ve bölgesel rekabetin bir özelliğidir.

Sudan halkının tanık oldukları hiç kolay değil.

*Bu savaşın yakın zamanda sona ereceğini düşünüyor musunuz? Sizce bu savaşı sonlandırmanın en iyi yolu hangisi?

Elbette bu savaş bir gün bitecek. Çünkü savaş Sudan’da, dünyada ve hiçbir yerde normal olmayıp aksine anormal bir durumdur ve belli koşullar altında bitebilir. Dolayısıyla bu savaşa yol açan koşulların artık savaşa son vermenin bir yolunu bulması gerekiyor. Savaş, Sudan siyasi ve sivil güçlerinin onayı, birbirini tanıması, ulusal diyalog ve tüm tarafların rızasıyla sona erecektir. Sudan halkı bu noktaya ve bu kanaate ulaşırsa savaş bir daha başlamamak üzere biter.

FOTO: Batı Darfur'un yönetim şehri el-Faşir'de Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi ve ona sadık isyancılar, 19 Eylül 2008 (AFP)
 Batı Darfur'un yönetim şehri el-Faşir'de Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi ve ona sadık isyancılar, 19 Eylül 2008 (AFP)

*Gerçekten bunun olacağını düşünüyor musunuz?

Kesinlikle. Çünkü Sudan halkının sadece 15 Nisan savaşıyla değil, 70 yıllık bağımsızlık tarihi boyunca tanık oldukları hiç kolay değil.

*Size özel bir soru: Neden biraz ağır bir Arapça konuşuyorsunuz?

Ben Arapça konuşmayan bir kabileden geliyorum. Kabilemin farklı bir dili var. On yaşımdayken okula girdim ve Arapçayı burada öğrendim. İlk kez Arapça bir kelime duyduğumda on yaşındaydım. Arapça dersleri gördüm. Bu yüzden Arapçada dilim ağır geliyor, çünkü ana dilim değil.

*Darfur bölgesinde öğretmendiniz. Sonra Sudan Kurtuluş Hareketi'ne mi katıldınız?

Evet, bu doğru.

*Bu özel soruları size geçmişinizle ilgili okuyucularımıza daha fazla bilgi aktarmak için sordum.

Çok memnun oldum, teşekkür ederim.

*Bu röportaj Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.