Lübnan ve İsrail arasındaki sınır müzakerelerinin bilinmeyen geleceği

Washington’ın müzakerelere konu olan bölgeyi sınırlandırma şartı müzakerelerin durmasına neden oldu

Salı günü görüşmelerin yapıldığı Ra's en-Nakura’daki UNIFIL karargahı çevresinde konuşlanan Lübnan ordusuna ait iki askeri araç (AFP)
Salı günü görüşmelerin yapıldığı Ra's en-Nakura’daki UNIFIL karargahı çevresinde konuşlanan Lübnan ordusuna ait iki askeri araç (AFP)
TT

Lübnan ve İsrail arasındaki sınır müzakerelerinin bilinmeyen geleceği

Salı günü görüşmelerin yapıldığı Ra's en-Nakura’daki UNIFIL karargahı çevresinde konuşlanan Lübnan ordusuna ait iki askeri araç (AFP)
Salı günü görüşmelerin yapıldığı Ra's en-Nakura’daki UNIFIL karargahı çevresinde konuşlanan Lübnan ordusuna ait iki askeri araç (AFP)

İsrail ile Lübnan arasındaki tartışmalı deniz sınırı anlaşmazlığına çözüm bulunması için yürütülen müzakerelerin, dün yapılması gereken altıncı oturumu, ABD’nin öne sürdüğü şart nedeniyle belirsizliğe sürüklendi. Lübnan tarafı ile arabulucu ABD arasında gerçekleşen temaslarda müzakerelerin yeniden başlayıp başlamayacağının netleşmesi bekleniyor.
Dün öğle saatlerinde Lübnan ve İsrail heyetleri arasındaki deniz sınırı çizmek için yapılması planlanan dolaylı müzakerelerin altıncı oturumu belirsiz bir tarihe ertelendi. Taraflardan hiçbiri müzakerelerin geleceğine veya sonuçlarına ilişkin resmi bir açıklamada bulunmazken ABD tarafı ‘Lübnan'ın tutumunu anlamak amacıyla’ yapılan temaslarını sürdürdü. Müzakerelere eşlik eden Lübnanlı kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda, ABD tarafıyla yapılan temaslar çerçevesinde müzakerelerin geleceğinin belirleneceğini, ya askıya alınacağını ya da yeniden başlayacağını söylediler.
İki ülke arasındaki dolaylı müzakereler, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde ve ABD arabuluculuğunda Lübnan'ın güneyindeki Ra’s en-Nakura’da konuşlu BM Geçici Görev Gücü (UNIFIL) karargahında yapıldı. Müzakereler, ABD’nin arabuluculuğa soyunması öncesinde, iki tarafın daha önce ileri sürdükleri taleplerin yerine getirilmelerinin güçlüğü nedeniyle 5 ay kadar ertelendi. Ardından ABD, müzakerelere yeniden başlamalarını kolaylaştırmak için müdahale etti.
Müzakerelere katılan Lübnanlı bir kaynak, Lübnan heyetinin, beşinci oturuma hukuki ve coğrafi temellere dayanan önerilerini sunmak amacıyla olumlu bir havada gittiğini, ancak Amerikan heyetinin başkanının, müzakerelerin sadece İsrail sınırı ile BM’ye emanet edilen Lübnan sınırı arasında sınırlandırılmasını talep etmesinin şaşkınlık yarattığını söyledi. Yani ABD tarafının, müzakerelerin yaklaşık 860 kilometrekarelik tartışmalı deniz sahasıyla sınırlandırılmasını istediğini belirten kaynak, Lübnan'ın müzakerelerin anlaşmazlık yaşandığını söylediği 2 bin 290 kilometre uzunluğundaki sınırı kapsaması önerisiyle çeliştiğini ve ön koşulsuz müzakere ilkesine aykırı olduğunu söyledi.
Lübnan Cumhurbaşkanlığı’ndan Salı günü Ra’s en-Nakura’daki müzakerelere katılan heyetin başkente geri dönmesinin ardından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın, heyete, müzakerelerin ön koşullarla sürdürmemeleri ve uluslararası hukukun Lübnan'ın ulusal çıkar ve istikrarının yanı sıra Lübnanlıların ülkenin zenginliklerine yatırım yapma haklarını korumak için istediği adil çözüme ulaşmak amacıyla müzakerelerin devam etmesini sağlamanın temeli olarak benimsenmesi talimatı verdiği belirtildi.
Müzakerelere eşlik eden kaynaklar, Amerikan tarafının Lübnan heyetine (dün yapılması gereken)bir sonraki oturumda tartışmanın, söz konusu sınırlı bölge yani Lübnan'ın bir ön koşul olarak görüp reddettiği 860 kilometrelik bir alan üzerine yapılacağına dair bilgi verdiğini söylediler. Lübnan’ın bunu bir ön koşul olarak görmesinin nedeni, müzakerelerin temelinin tüm fikirlerin ve önerilerin tartışılması ve bunların tek bir çerçeveyle sınırlandırılmaması gerektiğinden kaynaklanıyor.
Müzakereye katılan taraflar arasındaki telefon trafiği Salı gecesi geç saatlere kadar devam etti.  Ancak, Çarşamba günü oturumun yapılmasını sağlayacak bir uzlaşıya varılamadı. Müzakerelerin süreceğine veya askıya alındığına dair herhangi bir resmi yapılmaması, müzakerelerin tarihiyle ilgili bir belirsizliğe yol açtı. Ayrıca ne arabulucu olan ABD’den ne de İsrail tarafından herhangi bir açıklama yapılmadı.
Lübnanlı kaynaklar, müzakerelere katılan ABD’li yetkililerin ‘Lübnan'ın tutumunu anlamak için’ temasların sürdüğünü doğruladılar. Kaynaklar, müzakerelerin devam mı edeceği yoksa askıya mı alınacağının bu temasların sonucunda netleşeceğini belirttiler. Kaynaklara göre eğer müzakereler askıya alınırsa, münhasır ekonomik sularında petrol ve doğalgaz arama ve çıkarma sürecini başlatmayı bekleyen Lübnan’ın mevcut krizlerine bir kriz daha ekleyecek.
İktidar ile müzakere heyeti arasındaki herhangi bir anlaşmazlık veya bir karışıklık olmadığını vurgulayan kaynaklar, “Lübnan heyeti, Salı günü yapılan müzakerelerin ilk oturumunda ABD'nin sergilediği tutum karşısında şaşırdı. Çünkü ABD’liler farklı bir tutum sergilediler” dediler. Kaynaklar, Lübnan heyetinin, ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı David Hale’ın, Nisan ayı ortalarında Beyrut'a yaptığı ve müzakerelerin yeniden başlamasıyla sonuçlanan ziyaretten farklı bir tutumla karşılaştıklarını belirttiler. Çünkü Hale’ın Beyrut temasları sırasında herhangi bir ön koşul konuşulmadığını söyleyen kaynaklar, “Aksine, temaslara tüm önerilerin açık olduğu, tüm taleplerin tartışıldığı, görüşlerin yaklaştırıldığı ve ABD’nin iki taraf arasında ortak bir noktaya ulaşılması için köprü olduğu olumlu bir atmosfer hakimdi” ifadelerini kullandılar. Müzakerelerin yeniden başlatılmasına karar verildiğinde, müzakerelerin ön koşulsuz olması ilkesinde hemfikir olunduğunu belirten kaynaklar,  dolayısıyla müzakere oturumu sırasında Lübnan heyetinin farklı bir tutumla karşı karşıya kalmalarının, onları şaşkınlığa sevk ettiğini söylediler.
Lübnan, tartışmalı bölgenin 2 bin 290 kilometrekare olduğunda ısrar etse de müzakere kapısını tamamen kapatmadı. Lübnanlı müzakere heyetinin bir üyesi, birkaç hafta önce Şarku’l Avsat’ın da katıldığı bir baskın açıklamasında, Lübnan ve İsrail arasındaki tartışmalı bölgeyi bölen ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Fredric Hof'un çizdiği sınıra atıfta bulunarak 860 kilometrelik Hof Hattı’nın Lübnan için geçmişte kaldığını söyledi. Ayrıca Lübnan'ın kendisine teklif edilenden daha fazla bölgeye uzanmayı sabırsızlıkla beklediğini belirtti. Müzakere heyeti, daha önce iktidardan Savunma Bakanlığı aracılığıyla bir kararname imzalamasını talep ederek, 2010 yılında BM tarafından tevdi edilen sınır bölgesi koordinatlarının değiştirildiğini duyurmuştu. Ancak bu gelişme, ülkenin siyaset sahnesinde hiçbir coşkuya neden olmadı. Her müzakere turunda ya siyasi bölünmeler yaşanıyor ya da İsrail'in müzakereleri sonuçsuz bırakan gerilimler yaratıyor.
Sağlam hukuki gerekçelere dayanmaksızın değiştirilen koordinatlarla ilgili bir kararnamenin imzalanmasına karşı çıkan Lübnanlı kaynaklar, en önemli konunun ‘Lübnanlıların müzakerelere ortak bir tutumla gitmesi ve bölünmüşlüğe bir son vermiş olmaları’ olduğunu vurguladılar. Tutum tarafların müzakerelere ilişkin tutumlarını açıkladığını söyleyen kaynaklar, Hizbullah'ın, Meclis Başkanı Nebih Berri'nin, coğrafi şartlar öne sürülmeksizin müzakerelere gidilmesi, müzakere heyetinin uzman isimlerden oluşması ve heyette hiçbir siyasi temsilcinin olmaması yönündeki tutumunu desteklediğini aktardılar.



Tubas kentine geniş çaplı askeri operasyon başlatan İsrail, şehri diğer Batı Şeria kentlerinden izole etti

İşgal altındaki Batı Şeria'nın Tammun köyünde düzenlenen askeri operasyon sırasında İsrail askerleri (AP)
İşgal altındaki Batı Şeria'nın Tammun köyünde düzenlenen askeri operasyon sırasında İsrail askerleri (AP)
TT

Tubas kentine geniş çaplı askeri operasyon başlatan İsrail, şehri diğer Batı Şeria kentlerinden izole etti

İşgal altındaki Batı Şeria'nın Tammun köyünde düzenlenen askeri operasyon sırasında İsrail askerleri (AP)
İşgal altındaki Batı Şeria'nın Tammun köyünde düzenlenen askeri operasyon sırasında İsrail askerleri (AP)

İsrail işgal güçleri bu sabah, Batı Şeria’nın kuzeydoğusunda bulunan Tubas şehrinde geniş çaplı askeri operasyon başlattı. Bölge genelinde sokağa çıkma yasağı ilan eden güçler, Tubas’ı Batı Şeria’nın diğer kentlerinden tamamen izole etti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, İsrail güçlerinin kente girmesi, sokağa çıkma yasağı uygulanması ve yolların toprak yığınlarıyla kapatılması üzerine Tubas Valisi Ahmed el-Esad ile telefonla görüşerek sahadaki gelişmelere ilişkin bilgi aldı.

Batı Şeria’da acil durum

Mustafa, devlet kurumları, ilgili birimler ve acil durum komitelerine, ‘saldırının kent ve çevre beldelerde yarattığı etkilerle ilgilenmeleri, tüm imkânları seferber ederek vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamaları ve her türlü hizmetin devamını sağlamaları’ yönünde talimat verdi.

Sağlık kaynakları, Kızılay ekiplerinin Tubas’ın güneyindeki Tammun beldesinde İsrail askerlerinin ağır şekilde darp ettiği bir gence müdahale ettiğini ve gencin hastaneye kaldırıldığını aktardı. Vali Ahmed el-Esad, İsrail güçlerinin buldozerlerin eşlik ettiği büyük bir takviye gücünü Tubas’a sevk ettiğini, buldozerlerin kente giden yolları toprak yığınlarıyla kapattığını belirterek, bunun kentin Batı Şeria’nın geri kalanından kopması anlamına geldiğini söyledi. El-Esad, “Yıllar sonra ilk kez Apache helikopterleri bir operasyona katıldı; ağır makineli silahlarla yerleşim bölgelerine ateş açtılar” dedi. İsrail askerlerinin Tubas, Tammun, el-Faria ve Teyasir’de birçok eve baskın düzenleyerek bazı aileleri dışarı çıkardığı ve evleri birkaç günlüğüne terk etmelerini söyleyip buraları askeri mevzilere dönüştürdüğü bildirildi. Vali el-Esad, Tubas’ın uzun süredir günlük baskınlara ve çevresini saran askeri kontrol noktalarındaki uygulamalara maruz kaldığını hatırlatarak, “İşgal güçlerinin bu uygulamalarını şiddetle kınıyoruz” ifadesini kullandı.

XSC
İsrail buldozeri, işgal altındaki Batı Şeria'nın Cenin yakınlarındaki Marka köyünde İsrail'in düzenlediği baskında 22 yaşındaki Sultan Gani'nin öldürüldüğü yıkık bir evin yanında duruyor. (Reuters)

İsrail ordusu bugün erken saatlerde, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde büyük çaplı bir askeri operasyon başlattığını duyurdu.

Açıklamada, “İsrail ordusu, salıyı çarşambaya bağlayan gece, Şin-Bet ve sınır polisi büyük çaplı bir terörle mücadele operasyonu başlattı” denildi.

İsrail güvenlik kurumları, ‘terörün bölgede kök salmasına izin vermeyeceklerini’ ve ‘terörü engellemek için önleyici tedbirler aldıklarını’ bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, İsrail ordusu bu hamlenin ‘yeni bir operasyon’ olduğunu ve Ocak 2025'te başlattığı ‘terörle mücadele’ operasyonunun bir parçası olmadığını duyurdu.

Yılın başında İsrail ordusu, Batı Şeria'nın kuzeyindeki mülteci kamplarını hedef alan ‘Demir Duvar’ adlı bir askeri operasyon başlattı, savaşçılar da dahil olmak üzere onlarca kişiyi öldürdü ve Tulkerim ve Cenin'deki üç kamptan on binlerce Filistinliyi tahliye etti.

svd
Batı Şeria'nın Nablus kentine düzenlenen bir operasyon sırasında İsrail askerleri, 20 Kasım 2025 (AFP)

İsrail gazetesi Yediot Aharonot, operasyonun birkaç gün sürebileceğini yazdı. Habere göre bu süre boyunca istihbarata dayalı arama ve gözaltı operasyonları yürütülecek.

‘İkinci bir duyuruya kadar’

Vali Ahmed el-Esad, ‘işgal güçlerinin ikinci bir duyuruya kadar sokağa çıkma yasağı uyguladığını’ belirterek, halkın güvenliği için okulların ve kamu kurumlarının faaliyetlerinin askıya alınması yönünde talimat verdiğini bildirdi. Ayrıca tüm bölgelerde acil durum komitelerinin hazır bekletildiğini, zorlayıcı güvenlik koşullarına rağmen vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması için çalışmaların sürdüğünü söyledi. El-Esad, İsrail güçlerinin ambulansların ve sağlık ekiplerinin hareketini kısıtladığını, tıbbi yardıma ihtiyaç duyan bazı hastalara ulaşılmasına izin vermediğini ifade etti. Bu vakaların nakli ve tedavisi için Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ile temas halinde olduklarını bildirdi. Vali, uluslararası toplum ve ICRC’ye, Tubas’ta uygulanan ihlallerin ve toplu cezalandırma politikalarının durdurulması için acil müdahale çağrısı yaptı. El-Esad, kentin adeta İsrail güçlerinin askeri tatbikat alanına dönüştürüldüğünü söyledi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch – HRW), geçen hafta yayımladığı raporda, İsrail’in Demir Duvar Operasyonu sonucunda 32 bin Filistinlinin halen zorla yerinden edilmiş durumda olduğunu açıkladı.

İsrail’in 1967’den bu yana işgali altında bulunan Batı Şeria’da şiddet, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın düzenlediği saldırı ve ardından Gazze’de patlak veren savaş sonrasında tırmanmış durumda. Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre, savaşın başlamasından bu yana Batı Şeria'da İsrail güçleri ve yerleşimciler tarafından savaşçılar da dahil olmak üzere binden fazla Filistinli öldürüldü.

Aynı dönemde Batı Şeria’da Filistinliler tarafından düzenlenen saldırılarda aralarında askerlerinde bulunduğu en az 43 İsrailli öldü.


Yabancı basın, İsrail'in Gazze'ye giriş izni verme kararını ertelemesini eleştiriyor

Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)
Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)
TT

Yabancı basın, İsrail'in Gazze'ye giriş izni verme kararını ertelemesini eleştiriyor

Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)
Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)

Kudüs'teki Yabancı Basın Derneği, dün İsrail Yüksek Mahkemesi'ni yabancı gazetecilerin Gazze'ye girişine izin verme kararını bir kez daha ertelediği için eleştirdi.

Hamas'ın İsrail'e saldırdığı Ekim 2023'teki Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden bu yana, İsrail yetkilileri yabancı medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin harap olmuş ve abluka altındaki bölgeye bağımsız olarak girmelerini engelledi.

İsrail ve Filistin topraklarındaki uluslararası medya kuruluşlarını temsil eden ve bünyesinde yüzlerce yabancı gazeteci barındıran Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi.

Mahkeme, 23 Ekim'de İsrail yetkililerine yabancı gazetecilerin Gazze'ye girişine izin verecek bir plan geliştirmeleri için 30 gün süre verdi.

Ancak sürenin pazartesi günü dolması üzerine mahkeme, İsrail hükümetine 10 günlük ek süre vererek kararını 4 Aralık'a erteledi.

Dernek, yaptığı açıklamada "derin hayal kırıklığını" dile getirerek, İsrail Yüksek Mahkemesi'nin, İsrail hükümetine Gazze'ye serbest ve bağımsız erişim için yaptığı başvuruya yanıt vermesi için bir kez daha ek süre verdiğini öğrendiklerini belirtti.

Dernek, "Dilekçenin sunulmasından bu yana geçen 14 ay boyunca bu tür gecikmelere alıştık. İsrail hükümeti, Gazze'ye erişime izin vermek istemediğini ve böyle bir planı olmadığını defalarca açıkça belirtti" ifadelerini kullandı.


İsrail, Beyrut'ta Hizbullah'ın en üst düzey askeri liderini hedef aldı

Beyrut’un güney banliyösündeki Harat Hreyk’teki İsrail saldırısının hedef aldığı alan (Şarku’l Avsat)
Beyrut’un güney banliyösündeki Harat Hreyk’teki İsrail saldırısının hedef aldığı alan (Şarku’l Avsat)
TT

İsrail, Beyrut'ta Hizbullah'ın en üst düzey askeri liderini hedef aldı

Beyrut’un güney banliyösündeki Harat Hreyk’teki İsrail saldırısının hedef aldığı alan (Şarku’l Avsat)
Beyrut’un güney banliyösündeki Harat Hreyk’teki İsrail saldırısının hedef aldığı alan (Şarku’l Avsat)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, bugün Beyrut’ta düzenlenen bir hava saldırısının Hizbullah’ın en üst düzey askeri komutanı olan Heysem Ali Tabatabai’nin hedef aldığını açıkladı.

Yapılan kısa açıklamada, “Bir süre önce, Beyrut’un kalbinde, İsrail ordusu Hizbullah’ın yeniden yapılanma ve silahlanma faaliyetlerini yöneten en üst düzey askeri komutanını hedef aldı. Başbakan Netanyahu saldırı emrini verdi” denildi.

Lübnan Sağlık Bakanlığı’na dayandırılan yerel medya haberlerine göre Beyrut’un güney banliyösüne düzenlenen saldırıda 1 kişi öldü, 21 kişi yaralandı.

İsrail ordusu ise daha önce, kimliğini açıklamadan Beyrut’ta “üst düzey bir Hizbullah mensubunun” nokta operasyonuyla vurulduğunu duyurmuştu. İsrail basını, Hizbullah’ın iki numarası ve en üst düzey askeri komutanı olduğu belirtilen Heysem Ali Tabatabai’nin hedef alındığını aktardı.

th
İsrail’in Beyrut’un güney banliyösünde hedef aldığı konut binasının altında toplanan insanlar (AFP)

Lübnan Ulusal Haber Ajansı, saldırının gerçekleştiği bölgede çok sayıda araç ve binada ağır hasar meydana geldiğini bildirdi.

Saldırı, Netanyahu’nun iki saat önce yaptığı ve İsrail’in “Hizbullah ve Hamas’ın güçlenmesini engellemek için gereken her şeyi yapmaya devam edeceğini” söylediği açıklamanın ardından gerçekleşti. Netanyahu, haftalık kabine toplantısında “Ordu bu hafta Lübnan’da operasyonlar gerçekleştirdi. Hizbullah’ın kapasitesini yeniden inşa etmesini engellemek için ne gerekiyorsa yapacağız” ifadelerini kullandı.

ABD’den ilk yorumlar

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığı habere göre üst düzey bir ABD yetkilisi, “İsrail, Beyrut’taki saldırı hakkında bizi önceden bilgilendirmedi, yalnızca saldırıdan hemen sonra haber verdi” dedi. Başka bir yetkili ise, Washington’un İsrail’in Lübnan’daki operasyonları yoğunlaştırmayı planladığını günlerdir bildiğini söyledi.

Heysemm Ali Tabatabai kimdir?

Heysem Ali Tabatabai, ya da bilinen adıyla Ebu Ali Tabatabai, Hizbullah’ın önde gelen askerî komutanlarından biri olup örgütün özel kuvvetlerini Suriye ve Yemen’de yönetti.

ABD’nin Adalet İçin Ödüller (Rewards for Justice) programı, Tabatabai hakkında bilgi sağlayanlar için 5 milyon dolara kadar ödül vadetmişti. Washington, Tabatabai’nin Suriye ve Yemen’deki faaliyetlerini, Hizbullah’ın bölgesel istikrarsızlığı artırmaya yönelik geniş çaplı çabalarının bir parçası olarak nitelendiriyor.

gt
Beyrut'un güney banliyölerinde İsrail saldırısında hedef alınan daireler (Şarku’l Avsat)

ABD Dışişleri Bakanlığı, 26 Ekim 2016’da Tabatabai’yi “Küresel Terörist” olarak tanımlamış; bu kapsamda ABD yargı yetkisi altındaki tüm mal varlıkları dondurulmuş ve Amerikalıların kendisiyle herhangi bir işlem yapması yasaklanmıştı. Ayrıca Hizbullah’a sağlanacak her türlü bilinçli destek, ABD yasalarına göre suç sayılıyor.

Güney Lübnan’da saldırı: Bir kişi öldü

Öte yandan Lübnan Ulusal Haber Ajansı, Güney Lübnan’ın Ayta el-Şaab kasabasında bir aracın İsrail’e ait insansız hava aracı tarafından hedef alındığını, saldırıda “eski bir mahkûm” olarak tanımlanan Muhammed Salih’in hayatını kaybettiğini bildirdi. Salih’in evini onarmak için malzeme almaya giderken vurulduğu belirtildi.