Irak’ta ölüm tehditlerinin ve suikastların erken seçimlere etkisi

Hayır Bayrakları Partisi’nin aday gösterdiği isimlerden bazıları seçime 5 ay kala yarıştan çekildi.

Irak’ta ölüm tehditlerinin ve suikastların erken seçimlere etkisi
TT

Irak’ta ölüm tehditlerinin ve suikastların erken seçimlere etkisi

Irak’ta ölüm tehditlerinin ve suikastların erken seçimlere etkisi

Irak’ta erken seçimlerin 10 Ekim’de yapılmasının önünde resmi olarak herhangi bir engel yok. Ancak başkent Bağdat’ın 100 kilometre güneyindeki Kerbela kentinde aktivist İhab el-Vezni ile Bağdat’ın 180 kilometre güneyindeki Divaniye şehrindeki muhabir Ahmed Hasan’ın uğradıkları suikast sonucu yaşamlarını yitirmeleri ile başlayan “tasfiye mevsimi” siyaset dünyasında seçimlerin yapılamayacağı endişesine neden oldu.
Bağdat’ın 65 kilometre kuzeydoğusundaki Bakuba kentinden seçim yarışına katılmaya hazırlanan kadın bir aday, kendisine yönelik bir suikast girişiminde bulunulduğunu duyurdu. Beyarık el-Hayr (Hayır Bayrakları) Partisi Başkanı Muhammed el-Halidi dün yaptığı açıklamada, partinin Bağdat’tan aday gösterdiği bazı isimlerin ölüm tehditleri aldığını ve bu nedenle adaylıktan çekildiklerini bildirdi. Halidi, ilgili yetkililere tehdit mesajları gönderen kişileri ortaya çıkarma çağrısında bulundu.
Hayır Bayrakları adaylarının seçim yarışından çekilmeleri için tehdit mesajları almalarının doğru olması halinde durumlarının, 1 Ekim 2019’dan bu yana başta “Ekimciler” olmak üzere sivil halk hareketi ve gençlik hareketi gibi çeşitli isimlerle anılan gösterilere katılmaları ya da destek vermeleri nedeneniyle saldırıya uğrayanlarla aynı olduğu kaydedildi. Yapılan değerlendirmeler öldürülenlerle veya uğradıkları suikasttan sürpriz bir şekilde sağ kurtulan yahut şu an hastanede yaşam mücadeleri veren aktivistlere ve gazetecilere kıyasla şanslı sayıldıkları yönünde.
Ekim 2019’da başlamasından bu yana 600’den fazla kişinin yaşamını yitirdiği, 24 binden fazla kişinin ise yaralandığı ve bugün özellikle orta ve güney kentlerde devam eden protesto hareketi seçimleri doğrudan etkiledi. Ayrıca ayaklanmaya ek olarak Kerbela kentinde geçen haftanın başlarında aktivist İhab el-Vezni’ye yönelik suikast eylemi seçimlerin yanı sıra protesto hareketine de gölge düşürdü. Protesto hareketinin önde gelen aktivistleri arasında gösterilen ve seçimlerde aday olan Vezni’nin ölümü, Irak’taki protestocu gruplar ile elindeki tüm ekonomik ve silah imkanlarını gelecek seçimler için seferber eden geleneksel siyasi elitler arasında yaşanan gerilimde bardağı taşıran son damla oldu. Irak’ta yüzde 25’i geçmeyen bir seçmen kitlesine sahip olan geleneksel partiler ilk kez erken seçimlerle ilgili endişe duymaya başladılar.
Söz konusu partileri endişelendiren birçok faktör mevcut. Bunlardan biri de ana omurgasını protestocu grupların oluşturduğu sivil hareketlerin gelecek seçimlere katılma niyeti. Bu durum, 2005’ten bu yana yerinde sayan seçimlere katılım oranının artacağı anlamına geliyor. Seçmen sayısının artması ise 18 yıldır ülke siyasetinde söz sahibi olan geleneksel siyasi partilerin ve grupların meclistekisandalye sayısının düşeceği anlamına geliyor.
Geleneksel partileri endişelendiren diğer bir faktör de Seçim Yasası. Çoklu seçim bölgesi, bireysel oylama ve en yüksek oy alanın kazanması gibi kriterlerin esas alındığı yeni Seçim Yasası, seçimlere hile karıştırma kapısını kapatacak. Nitekim geleneksel partiler daha önceki seçimlerde uygulanan Sainte-Lague sistemi üzerinden oylamayı manipüle edebiliyordu. Bu sistem, geleneksel parti ve gruplara hizmet edecek şekilde tasarlanmıştı.
Dolayısıyla bu partiler gelecek seçimlerde rekabetin oldukça güçlü olacağını hissediyorlar. Bu nedenle de erkenden tasfiye yöntemine başvurmaya başladılar. Seçim tarihi yaklaştıkça bu yönteme daha sık yönelineceği öngörülüyor.
Irak’ta daha önceki seçim dönemlerinde meydana gelen suikastların siyasi ve seçim hesaplarının bir parçası olduğu doğru. Ancak bu suikastlar çoğu zaman El Kaide’nin ve ardından da DEAŞ’ın aktif olduğu batıdaki kentlerde gerçekleşiyordu. Zira seçimlerin yapılmadığı bu bölgelerde suikast yöntemine sık sık başvuruluyordu.
Bazı siyasi kesimler ise sosyal medya platformları üzerinden dolaşıma koydukları fabrikasyon görüntüler ve ses kayıtlarıyla rakiplerine karşı ‘itibar suikastı’ yöntemine başvuruyor. Nitekim 2018’de yapılan son seçimlerde başta kadın adaylar olmak üzere çok sayıda isim bu türden kampanyalarla karşı karşıya kaldı.
Bununla birlikte gelecek seçimlerde suikast girişimleri, sindirme ve korkutma gibi yöntemlere başvurulması ve bu nedenle de tansiyonun yükselmesi bekleniyor. Zira bazı taraflar tek bir amaca odaklanmış durumda: Seçimlerin ertelenerek anayasal takvimin öngördüğü tarihte, yani Mayıs 2022’de düzenlenmesi.



Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
TT

Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin altyapısının yeniden inşa edilmesinin ve insani yardımların bölgeye güvenli, hızlı ve engelsiz şekilde ulaşmasının önemini vurguladı.

Açıklama, Abdulati’nin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf tarafından duyuruldu.

Hallaf’ın açıklamasına göre Abdulati, mart ayında yayımlanan ortak bildiriyle Mısır-AB ilişkilerinin kapsamlı ve stratejik bir ortaklığa yükseltilmesinden bu yana yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. Bakan, ortaklığın altı ana ekseninin uygulanması çerçevesinde karşılıklı çıkar alanlarında iş birliğini güçlendirmeye kararlı olduklarını belirtti. Ayrıca uluslararası toplumun bölgedeki jeopolitik krizler ile mülteci ve göçmen sorunlarının yükünü paylaşma sorumluluğunu hatırlatarak, komşu ülkelerdeki krizler nedeniyle milyonlarca yabancıya ev sahipliği yapan Mısır’ın ağır bir yük taşıdığını ifade etti.

Abdulati, Lahbib’i Gazze Şeridi’ndeki son duruma ve ateşkesin Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması doğrultusunda kalıcı hâle getirilmesine yönelik yürütülen çabalara dair bilgilendirdi. Ayrıca Mısır’ın, erken toparlanma, yeniden inşa ve Gazze’nin kalkınmasını ele alacak uluslararası konferansa yönelik hazırlıklarını sürdürdüğünü aktardı.

Mısır Dışişleri Bakanı, 20 Kasım’da Brüksel’de yapılan Filistin Bağışçılar Grubu’nun ilk toplantısını da memnuniyetle karşıladı. AB ve üye ülkelerden yeniden imar sürecinin finansmanına etkin katılım beklediklerini belirten Abdulati, Filistin halkına ve Filistin Yönetimi’ne destek sağlayan Avrupa mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve bütçelerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

Suriye dosyasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Abdulati, Mısır’ın Suriye’nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini savunan kararlı tutumunu yineledi. Abdulati, ülkenin istikrarını zayıflatabilecek her türlü girişim ve müdahaleye karşı olduklarını belirterek, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsamlı bir siyasi sürecin hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Açıklamaya göre Lahbib, Mısır’ın bölge barışı ve istikrarı için yürüttüğü çabaları ve Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması ile insani yardımların ulaştırılmasındaki kritik rolünü takdir etti. AB’nin Mısır’ın bu yöndeki çalışmalarını desteklediğini ve stratejik ortaklığı güçlendirmeye önem verdiğini ifade etti.

Hallaf, görüşmede Sudan’daki gelişmelerin de ele alındığını aktardı. Abdulati’nin, özellikle el-Faşir bölgesinde işlenen ağır ihlalleri kınadığı ve Sudan’daki çatışmaların durdurulması ile devletin birliği ve bütünlüğünün korunması için Mısır’ın dörtlü mekanizma kapsamında yürüttüğü çabaları anlattığı belirtildi.

Abdulati, insani yardımların Sudan’a ulaştırılmasının önemine dikkat çekerek, ülkenin egemenliğine saygı duyulması ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yardım akışının kolaylaştırılması yönündeki kararlılıklarını vurguladı.

Görüşmede ayrıca Lübnan’daki gelişmeler ele alındı. Abdulati, Mısır’ın Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği desteğin değişmez olduğunu ifade etti.


Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.