Mısır-ABD hattındaki görüşmeler Nahda Barajı anlaşmazlığında çözüme ulaşma umutlarını yeşertiyor

Addis Ababa müzakerelerin yeniden başlamasını bekliyor

Nahda Barajı. (Reuters)
Nahda Barajı. (Reuters)
TT

Mısır-ABD hattındaki görüşmeler Nahda Barajı anlaşmazlığında çözüme ulaşma umutlarını yeşertiyor

Nahda Barajı. (Reuters)
Nahda Barajı. (Reuters)

ABD ile Mısır arasında son günlerde gerçekleşen telefon görüşmeleri, Etiyopya’daki Nahda Barajı nedeniyle ortaya çıkan krize çözüm bulunmasına yönelik umutlarını yeşertti. ABD Başkanı Joe Biden, 4 gün içinde ikinci kez Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah Sisi ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmeler sırasında önümüzdeki dönemde tüm taraflar için su ve kalkınma haklarını koruyan bir anlaşmaya varılmasına yönelik diplomatik çabaların artırılması ele alındı.
Biden yönetimi, ABD’nin Afrika Boynuzu Özel Elçisi Jeffrey Feltman’ın 4-13 Mayıs tarihleri arasında Mısır, Sudan ve Etiyopya’ya gerçekleştirdiği ziyaretlerin ardından mevcut krize dahil oldu. ABD bu adımı ile, Etiyopya’nın Mısır ve Sudan ile imzaladığı anlaşmayı göz ardı ederek önümüzdeki temmuz ayında baraj rezervuarının doldurulmasının ikinci aşamasına başlama konusundaki ısrarı sebebiyle meydana çıkan gerilimi durdurmayı hedefliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı söz konusu üç ülkeye “müzakerelerin hızlı bir şekilde yeniden başlatılması” çağrısında bulundu. Başarıya ulaşılmasını kolaylaştırmak için siyasi ve teknik destek sağlama sözü verdi.
Mısır Cumhurbaşkanı ve ABD Başkanı arasında dün akşam gerçekleşen telefon görüşmesinde Nahda Barajı dosyasında gelişmeler de dahil olmak üzere ortak ilgi alanına giren bölgesel konularda yaşanan gelişmeler konusunda görüş alışverişinde bulunuldu.
Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Sisi, ABD’nin bu konudaki çabalarını memnuniyetle karşıladı. Sisi ülkesinin “barajın doldurulmasına ve işletilmesine ilişkin açık kurallar içeren adil ve bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varılan su kurallarına” bağlı bir tutum gösterdiğini belirtti. Açıklamada Washington’ın bu konunun Mısır halkı için ne kadar önemli olduğunu anladığı ve Mısır’ın su güvenliğinin güvence altına alınması için çaba sarf etmekteki isteği aktarılırken önümüzdeki dönemde tüm taraflar için su ve kalkınma haklarını koruyan bir anlaşmaya varılması yolunda diplomatik çabaların artırılacağı kaydedildi.
Açıklamada belirtildiğine göre Biden, Mısır’ın bölgesel ve uluslararası alandaki önemli rolünün yanı sıra bölgede güvenlik ve istikrarı destekleme ile krizleri çözme konusundaki etkili siyasi çabalarına dikkat çekti. ABD yönetiminin ilerleyen aşamalarda çeşitli alanlarda Mısır ile ikili ilişkileri güçlendirmeyi istediğini dile getirdi. Sisi de Mısır-ABD ilişkilerinin gücünü ve sahip olduğu stratejik doğasını vurguladı. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkentinde nisan ayı başlarında düzenlenen müzakerelerde, Mısır ve Sudan’ın zarar göremsini önlemek için barajın doldurulmasına ve işletilmesine ilişkin kuralları düzenleyen yasal bir anlaşma çağrısında bulunulmuştu. Ancak başarı sağlanamamış ve son dönemde kesintilerle ilerleyen müzakereler yeniden durmuştu.
Mısır Dışişleri Bakanı’nın eski Yardımcısı Büyükelçi Muhammed Mursi, Sisi ve Biden görüşmesinin Kahire’nin yeni Washington yönetimi ile ilişkileri açısından olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. ABD’nin Tigray Bölgesi’nde meydana gelen savaş nedeniyle Etiyopya’ya karşı yaptırımları sıkılaştırma kararı verirken Biden’ın Nahda Barajı sorununu çözme çabalarını desteklemesinin ve Mısır’ın Nil sularındaki haklarını anladığını doğrulamasının önemine dikkat çekti. Mursi, iki ülke arasındaki ilişkilerde hassas dosyaların ele alınması için bu olumlu ivmenin kullanılması ve geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kahire yönetimi, Mısır ile ABD arasında gerçekleşen diplomatik diyaloglar kapsamında, önümüzdeki saatlerde Cumhurbaşkanı Sisi ile görüşecek olan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ı karşılayacak.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Nahda Barajı konusunda gelişmeleri ele almak üzere dün Kahire’de Katar Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile görüştü.
Etiyopya ise dün yaptığı açıklamada daha önce planlandığı üzere baraj rezervuarının ikinci dolum aşamasına başlama noktasındaki kararlılığını yineledi. Müzakerelerin yakın zamanda Afrika Birliği liderliğinde yeniden başlayacağını öngördüğünü belirtti.
Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dina Mufti düzenlediği basın toplantısında ülkesinin Nahda Barajı müzakerelerindeki üç tarafın, çözülmemiş konularda bir anlaşmaya varılması için görüşmelere  yeniden başlaması için davet beklediğini bildirdi. Resmi açıklamalara göre Etiyopya, gelecek yağmur mevsiminde barajı yaklaşık 13,5 milyar metreküp su ile doldurmayı planlıyor. Ancak Sudan’ın Nahda Barajı konusundaki teknik müzakereleri yürüten heyetin başkanı olan Mustafa Hüseyin ez-Zubeyr’e göre Etiyopya, ikinci dolum aşamasınaçoktan başladı. Zubeyr, ağustos ayı sonunda tamamlanacak olan bu doldurma işlemini “ilk ihlal” olarak nitelendirdi.
Sudanlı yetkili basın toplantısında ikinci doldurma aşamasının zaten başladığına ilişkin Afrika, Arap ve uluslararası kurumlardan mesajlar geldiğine ve bir anlaşmaya varılmadan önce Etiyopya’nın bu süreci sürdürmekten geri atması için girişimde bulunduklarına dikkat çekti.
Zubeyr, Sudan ve Mısır’ın taleplerine Etiyopya tarafından bir yanıt gelmesinin beklenmediğini vurguladığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Etiyopya, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve Tigray’daki savaşa istinaden ikinci doldurma aşamasına ilişkin herhangi bir anlaşma imzalamayacak.”
Zubeyr ayrıca “Etiyopya inatçılığı” olarak adlandırdığı durum sebebiyle doldurma işleminin dururulmasını sağlayacak uluslararası garantilere ulaşılmasını da ihtimal dışı gördüğünü belirtti.
Sudan, Nahda Barajı’nın ikinci dolum aşamasının başta Roseires Barajı olmak üzere tüm su tesislerini kötü etkileyeceğinden endişeleniyor. Ayrıca nehir kıyısında yaşayan 20 milyondan fazla Sudanlının da krizden doğrudan etkileneceğini vurguluyor.



İhvan, belgesel çekerek yeniden varlık bulmaya çalışıyor

Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 
Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 
TT

İhvan, belgesel çekerek yeniden varlık bulmaya çalışıyor

Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 
Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 

Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan-ı Müslimin), ‘Rabia Meydanı’nda oturma eylemleri’ konulu bir belgesel çekerek bir kez daha varlık sahnesine çıkmaya çalışıyor. 14 Ağustos 2013'te İhvan’ın gerçekleştirdiği oturma eyleminin dağılmasının 10. yıldönümüne denk geliyor. Belgeselin arka planındaki amaç, oturma eylemleri vasıtasıyla ‘İhvan anlatısını’ tanıtmak.

Basında çıkan haberlere göre şu anda İngiltere'nin başkenti Londra’daki gösterimi yapılan yeni belgesel filmin yapımcılığını, İhvan'a bağlı olduğu düşünülen bir şirket yaptı. Filmin pazarlaması da İhvan tarafından finanse edilen başka şirketler tarafından yapılıyor.

Filmin yapımcı şirketi, iki gün önce Londra'da İngiliz siyasetçilerin ve gazetecilerin katılımıyla bir sempozyum düzenledi. Sempozyum, İhvan’ın sahibi olduğu ‘Mekameleen’ ve ‘el-Hivar’ da dahil olmak üzere Müslüman Kardeşler kanallarında yayıncılık yapan Usame Gaviş tarafından yönetildi. Usame aynı zamanda filmin yapımcılığını üstlenen medya şirketinin editoryal platformunu da yönetiyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlara göre İhvan’ın, “Rabia Meydanı’nda oturma eyleminin” 10. yıldönümünde bir hareket yaratma çabası, örgütün sürdürmeye çalıştığı ‘mazlumiyet’ propagandasınuı yeniden canlandırmayı amaçlıyor. Söz konusu olayları yaşamamış genç nesiller üzerinde tesirli yeni vasıtaların kullanılmasının yanı sıra örgütün siyasi amaçlarına hizmet eden çalışmalar sunarak fon kaynaklarını korumak da bu çabalar dahilinde.

‘Rabia Meydanı’nda oturma eylemi’ olayları, eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görevden alınmasının hemen ardından Mursi yönetiminin lehine yapılan kitlesel halk gösterileri ve sonrasında yaşanan süreci anlatıyor.

Mısır Silahlı Kuvvetleri’nin taraf olduğu halk protestoları esnasında, örgüt liderlerinin talimatıyla İhvan eylemcileri, Mursi'nin tekrar iktidara gelmesi için baskı yapmak üzere Nasr şehrindeki Rabia meydanlarında, Nahda Hareketi’ne tabi olanlar da Kahire Üniversitesi yakınında bulunan Gize Valiliği önünde toplandı.

Mısır'daki Ulusal İnsan Hakları Konseyi'nin raporu da dahil olmak üzere birçok Mısır ve Arap insan hakları raporuna göre, oturma eylemine katılan protestocuların dağılmasını önlemek için bazı unsurlar tarafından silah kullanıldı. Karşılıklı ateş sonucu, hem oturma eylemine katılanlardan hem de oturma eylemini dağıtan Mısır güvenlik güçlerinden onlarca kişi öldü ve yaralandı.

2020 yılının Kasım ayında Mısır mahkemesi, Müslüman Kardeşler’in tutuklanan 59 üye ve liderini ‘bir toplanma ve oturma eylemi düzenlemeye katılmaktan’ suçlu bulduktan sonra 15 yıl hapis cezasına çarptırdı. 7 sanığa da 5 yıl hapis cezası verildi. Haziran 2021'de Mısır Yargıtay Mahkemesi, nihai bir kararla, ‘Müslüman Kardeşler’in 12 üyesi ve liderinin idam edilmesi kararını’ onadı.

Müslüman Kardeşler örgütünün eski liderlerinden Mısırlı siyasi analist Muhtar Nuh, örgütün ‘Rabia Meydanı’nda oturma eyleminin’ onuncu yıldönümünde bir belgesel film çekmesini “bir tür iflas” olarak değerlendirdi. Nuh, “örgütün şu anda mağduriyet propagandasını pekiştiren ve ona sadık olanlara halen hayatta olduğuna dair mesajlar gönderen şeylerden başka hiçbir şey sunmadığına” dikkat çekti.

Nuh, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamasında “örgütün Batı fonunu çekmek için tarihi bir yeteneğe sahip olduğunu” söyledi. Geçtiğimiz yıllarda Müslüman Kardeşler üyelerinin ‘Arap siyasi rejimlerine şantaj aracı’ olarak kullanılan insan hakları kurumlarında aktif olduklarını beyan eden Nuh, örgütün pek çok unsurunun artık finansman çeken işler ve içerikler üretmede aktif olan, aynı zamanda kardeşlik anlatısı ve olayları gibi örgütün hedeflerine hizmet eden medya ve prodüksiyon platformları kurma eğiliminde olduklarını açıkladı.

Mısır'daki radikal örgütler uzmanı, araştırmacı ve Müslüman Kardeşler örgütünün Arap ve uluslararası kamuoyunu etkilemek için kullandığı modern araçları ele alan ‘Kılavuzun Şifresi’ kitabının yazarı Mahmud Basyoni, kardeşlik anlatısındaki merkezi olaylarla ilgili belgesellerin yapımının ‘yeni bir şey olmadığını’ düşünüyor. Basyoni, Müslüman Kardeşler’in sürekli ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiği ‘mazlumiyet’ fikrinin inşasında Rabia Meydanı’nda oturma eylemi’ olaylarının merkezi önemini vurguladı.

Basyoni, Şarku'l Avsat'a, şu anda örgütte “aşırı derecede tehlikeli” olarak tanımladığı, teknolojiyi ve yeni etkileşim araçlarını kullanmada yetenekli olan gençlerin hâkim olduğu bir eğilimin varlığından bahsetti. Basyoni, “Örneğin bu gençler, sosyal medya platformlarında görsel içerik üretip tanıtmanın yanı sıra uluslararası insan hakları ve medya kuruluşlarının çalışma mekanizmalarını anlamaya, yabancı dillere hâkim olup Arap olmayan unsurlara da ulaşmaya çalışıyorlar.  Böylece kurumlarla kolayca iletişim kurup birçok olayla ilgili ‘kardeşlik’ anlatısını yayabiliyorlar” ifadelerini kullandı.

Radikal örgütler uzmanı ve araştırmacısı Basyoni, Müslüman Kardeşler’in belgeseller gibi çekici içerikler kullanarak Z kuşağını hedef almaya çalıştığını belirterek “Zaten bu nesil okumayı sevmez. Gidip raporları derinlemesine inceleme uğraşına girmezler” dedi. Basyoni, Müslüman Kardeşler'in, yaptıkları çalışmaları tarafsız ve örgütle resmi bağı olmayan şirket ve platformlar aracılığıyla sunma isteğine dikkat çekerek, Müslüman Kardeşler’in bu şekilde halkın daha geniş kitlelerinden kabul görmesini sağladığını açıkladı.