Arap Parlamentosu Başkanı Adil bin Abdurrahman el-Usumi, Arap devletlerinin İran nükleer programıyla ilgili yapılan Viyana müzakerelerinde bulunmamasının bölgeye hizmet etmediğini belirtti. Görüşmeler sonucunda Tahran’la varılacak olası bir anlaşmaya ilişkin düzenlemelerin bölgenin güvenliği ve istikrarı üzerinde yansımaları olacağını, dolayısı ile bölgdeki ilgili ülkelerin, özellikle Körfez ülkelerinin müzakerelerde hazır bulunması gerektiğini söyledi.
Şarku'l Avsat'a konuşan el-Usumi, bölgeye ait birkaç meseli değerlendirmesinin yanı sıra, Suudi Arabistan Kralı ve iki Kutsal Caminin Koruyucusu Kral Salman bin Abdulaziz'in Arap Parlamentosu'nun çalışmalarını desteklemedeki rolüne değindi.
El-Usumi, "Araplar, İran nükleer programı müzakerelerinde taraf olarak hazır bulunmayı bekliyorlardı. Çünkü biz bölgedeki en önemli ve en büyük parçayız ve kaderimizin başkaları tarafından belirlenmesini beklemiyoruz. Müzakerelerdeki mevcut yapı İran, Avrupa ve ABD’de dahil hiçbirine hizmet etmiyor. Müzakereler Arap ülkelerinin kaderi ve haklarını yakından ilgilendiriyor. Zira nükleer programın bir bütün olarak bölgenin güvenliği, istikrarı ve çıkarları üzerindeki etkisi gittikçe genişliyor” dedi.
El-Usumi, “müzakerelerdeki ABD-Avrupa taraflarını çifte standart yapmakla suçladı. Zira ona göre bölgeyi herhangi bir olumsuz etkileşimden veya herhangi bir güvenlik sorunundan korumak için fedakarlık yapan diğer taraflara saygı duymaksızın, bölgedeki sert taraf olan İran’la müzakere etme yolunu seçtiler.”
“Özellikle Suudi Arabistan’ın İslam dünyası üzerindeki olumlu ve sorumluluk sahibi rolüne ve etkisi dikkate alınmalı ve tüm taraflar bu görüşmelere katılmalıydı. Çünkü İran bölgede tek ve en etkili ülke değil. Bu sebeplerle Viyana görüşmelerini Arap Parlementosu olarak reddediyoruz” dedi.
El-Usumi ayrıca Viyana müzakerelerinin taraflarını Suudi Arabistan'ın rasyonel ve sorumlu etkisine yatırım yapmaya çağırdı. Bölgedeki sorunları derinleştireceği için Avrupalı devletlerin bu çizgide daha fazla ısrar etmemelerini umduğunu belirterek, Arap devletlerin egemenliğe saygılı, müdahaleci olmayan ve karşılıklı güvenliği sağlamak koşuluyla İran'ın bölgede bir ortak olmasını taahhüt eetiklerini söyledi.
Suudi Arabistan'ın Arap Parlamentosu çalışmaları üzerindeki etkisinden bahsederek, “Suudi Arabistan’ın Arap ve İslam ülkeleri düzeyindeki rolü, Arap ülkelerinin ve Körfez'in güvenlik ve istikrarını olumsuz etkilerden korumayı amaçlıyor. Bu rol uluslararası güvenliği güçlendirmek amacıyla olumlu yol izleyen kurumları aracılığıyla Arap Parlamentosu’nun görevini de kolaylaştırdı” dedi.
El-Usumi İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik son saldırılarının ve ondan önce de Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıların, Filistin’i bu vahşi saldırılara karşı koyma konusunda Filistin’i destekleyen ortak bir tavrın olduğunu gösterdiğini ve bunun da Arap devletlerin bir hedef üzerinde anlaşmaları halinde harekete geçme kabiliyetlerini gösterdiğini söyledi.
Filistin sorununda Arap Parlamentosu’nun rolü ve pozisyonu ile ilgili soruya cevap veren el-Usumi Entegre ve ağır silahlı bir ordu ile savunmasız arasındaki bu savaşın ve suç operasyonunun faillerinin sorumlu tutulmasının yanı sıra, İsrail'in uygulamalarının engellenmesi ve kasıtlı olarak yerle bir edilen Gazze’nin yeniden inşası için Arap ve uluslararası arenada destek almak adına birkaç adım arıyoruz. Arap ülkelerindeki insan haklarına yönelik Avrupa ve ABD eleştirileri ile ilgili de konuşan el-Usumi, “Arap Parlamentosu insan haklarının güçlendirilmesini destekliyor, ancak bunun Avrupa tarafından bir şantaj aracı olarak kullanılmasını da reddediyoruz. Avrupalı devletler, herhangi bir Arap ülkesi aleyhine bir ihlal olduğunda bunu amaçlarına ulaşmak için bir araç olarak kullanıp amaca ulaştıklarında davayı rafa kaldırıyorlar. Bu konunun bu şekilde şantaj aracı olmamasını istiyoruz” dedi.
El-Usumi, Filistin konusunda Avrupa’nın yaklaşımını cılız olarak nitelendirerek eleştiri de bulundu. Konuya dair şu ifadeleri kullandı: “Kurbanları suçluyorlar. Bir uçağın silahsız bir sivili vurması nasıl meşrulaştırılabilir?” El-Usumi, konuşmasında başka bir bölgesel mesele olan Etiyopya'daki Nahda Barajı ile ilgili konuya da değindi. Barajlar konusunun, sadece Mısır ve Sudan meselesi olmadığını, birleşik bir Arap vizyonundan kaynaklandığını ifade etti. Aynı zamanda, Arap ülkeleri, barajın kıtadaki güvenliği ve istikrarı tehdit eden kaynak olmadığı konusunda ısrarlı olduğunu ifade etti. Kahire ve Hartum'un pozisyonlarının güçlü ve sağduyulu olduğu söylenmeli. Ancak Etiyopya’nın, kendi çıkarına olmayacak şekilde dış müdahale ve etkiye mahal verecek politikalı olduğunu da sözlerine ekledi. El-Usumi, "Etiyopya, Mısır ve Sudan bilgeliğine yatırım yapmalı ve Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah es-Sisi’nin, anlayış ve müzakereye dayalı adil ve hakkaniyetli bir yasal anlaşmaya bağlılığına güvenmelidir” dedi.
Arap Parlamentosu Başkanı Şarku'l Avsat'a konuştu: “Arapların Viyana müzakerelerinde olmaması bölgeye hizmet etmiyor”
Arap Parlamentosu Başkanı Usumi, Suudi Arabistan’ın çalışmalarını desteklemedeki rolüne övgüde bulundu
Arap Parlamentosu Başkanı Şarku'l Avsat'a konuştu: “Arapların Viyana müzakerelerinde olmaması bölgeye hizmet etmiyor”
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة