Cezayir: Aktivistin tutuklanması sonrası yargı boykotta

Muhalif Hirak eylemcileri, yetkilileri ‘özgürlükleri ve insan haklarını’ kısıtlamakla suçluyor (AP)
Muhalif Hirak eylemcileri, yetkilileri ‘özgürlükleri ve insan haklarını’ kısıtlamakla suçluyor (AP)
TT

Cezayir: Aktivistin tutuklanması sonrası yargı boykotta

Muhalif Hirak eylemcileri, yetkilileri ‘özgürlükleri ve insan haklarını’ kısıtlamakla suçluyor (AP)
Muhalif Hirak eylemcileri, yetkilileri ‘özgürlükleri ve insan haklarını’ kısıtlamakla suçluyor (AP)

Cezayir’deki baro üyeleri, Temyiz Mahkemesi’nin İddianame Dairesi’nin avukat ve sivil aktivist Abdurrauf Arslan’ı serbest bırakmayı reddetmesi sonrasında yargı işlerini boykot etmekle tehdit etti. Arslan, yetkililerin terör örgütü olarak tanımladığı El-Kabail (Kabileler) Bağımsızlık Hareket’ine katılmakla suçlanmasının ardından tutuklu yargılanıyor.
Arslan’ın mensubu olduğu Tebessa Hukukçular Teşkilatı üyeleri, tutukluluğu protesto ederken, sosyal medya organları üzerinden ise savcılığın, Arslan’ı ‘ifade özgürlüğü ve barışçıl siyasi faaliyet kapsamına girmekle’ suçladığını belirtti.
Avukat, 25 Mayıs’ta yerel halk hareketi tutuklularını savunmak üzere duruşmaya geldiğinde duruşma öncesi gözaltına alındı. Daha sonra mahkeme salonundan Cumhuriyet Savcısının ofisine götürüldü. Kendisine, ‘MAK’ olarak bilinen ayrılıkçı örgüte mensup aktivistler arasında, otoriteye sert eleştiriler yöneltilen bir videoda göründüğü bilgisi verildi. Örgütün en önemli kalesi, başkent Cezayir’in doğusundaki Amazig (Berberi) bölgesinde bulunuyor.
Arslan’ın sorgu sırasında soruşturma hakimine, ayrılıkçı hareketin üyeleri de dahil olmak üzere ‘sadece özgürlüklerin kısıtlanması ve otoriteye karşı çıkan göstericiler hakkındaki görüşünü dile getirdiğini’ söylediği kaydedildi. Aktarılana göre Arslan ayrıca, hareket mensup olmadığını ve ayrılık tezini desteklemediği belirtti.
Yüzlerce avukat, ‘Birlik’ Başkanı Ahmed Sai’ye bugün acil bir toplantı düzenlemesi, mahkemelerde kapsamlı bir grev kararı çıkarması, savunmaları durdurması ve soruşturma faaliyetini boykot etmesi çağrısı yaptı.
Kimliği açıklanmayan bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Sai’nin greve gitmek konusunda isteksiz olduğunu ve Arslan’a yöneltilen suçlamanın ‘keyfi’ olduğuna onu ikna etmek için Adalet Bakanı Belkasım Zağmati’ye yönelik girişimlerde bulunduğunu belirtti. Ancak öfkeli avukatlar, başkanlarının talepleri reddetmesi halinde durumu tırmandıracaklarını duyurdu.
Bu çerçevede ünlü avukat ve insan hakları hukukçusu Makran Ayet el-Arabi, “Arslan, fikir beyan ettiği için cezaevine konuldu. Bu olaydan önce yönetim, siyaset ve ifade özgürlüğüyle ilgili açıklamaları nedeniyle bir avukatı hapse atmaya cesaret edemiyordu. Bir avukat, günlük görevleri içinde yer aldığı için, söz ve ifadelerinden dolayı hapse atılamaz ve kovuşturulamaz. Ama bugün, hapis bir kural ve özgürlük istisna haline geldi” ifadelerini kullandı. Arabi, bir meslektaşının, görüşü nedeniyle hapsedilmesinin, siyasi otoritenin onları hapse atmak için ‘bir eylemci avukatları’ listesini hazırladığını gösterdiğine dikkati çekti. Makran Ayet el-Arabi, “Bu nedenle, ulusal düzeydeki tüm avukatlar, avukat örgütleri tarafından belirlenen bir tarihteki tüm duruşmaları boykot etmelidir ve boykot, meslektaşımız Sayın Abdurrauf Arslan serbest bırakılana kadar devam etmelidir” dedi.
Cezayir hükümeti, geçen pazar günü ‘terörist kişi ve kuruluşların’ bir listesini hazırlama kararı aldı. Bu adım, terörle mücadelede hukuk sistemini güçlendirmek amacıyla Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasını içeren bir karar taslağının onaylanması temelinde ortaya koyuldu. 18 Mayıs’ta Yüksek Güvenlik Konseyi, İslamcı iki muhalif hareket olan ‘MAK’ ve ‘Rachad’ı, Cezayir’i istikrarsızlaştırmaya yönelik düşmanca ve kışkırtıcı eylemlerde bulunmakla suçlayarak, onları ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırdı.



İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.


Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)

Reuters'ın haberine göre, yerel bir yetkili, Suriye'nin Humus vilayetindeki Alevi mahallesinde bulunan bir camide bugün meydana gelen patlamada altı kişinin öldüğünü ve 20 kişinin yaralandığını açıkladı.

Devlet medyası, güvenlik güçlerinin bölgeyi kordon altına aldığını ve soruşturma başlattığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yerel yetkililer, patlamanın intihar saldırısı veya bölgeye yerleştirilen patlayıcılar nedeniyle meydana gelmiş olabileceğini söyledi.