Rabat’ta Salih ve Mişri arasında bir görüşme olmayacak

Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi üyeleri tarafından oluşan 13+13 Komitesi’nin gözetiminde Libya’daki üst düzey pozisyonlar için öneriler

Dün Burita Rabat'ta Akile Salihi kabul ederken (Fas Dışişleri Bakanlığı)
Dün Burita Rabat'ta Akile Salihi kabul ederken (Fas Dışişleri Bakanlığı)
TT

Rabat’ta Salih ve Mişri arasında bir görüşme olmayacak

Dün Burita Rabat'ta Akile Salihi kabul ederken (Fas Dışişleri Bakanlığı)
Dün Burita Rabat'ta Akile Salihi kabul ederken (Fas Dışişleri Bakanlığı)

İki günden beri Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri’nin Libya’daki üst düzey pozisyonlar konusunu tartışmak üzere Fas’ın başkenti Rabat’ta bir araya gelmesi bekleniyordu. Ancak dün böyle bir toplantı gerçekleşmeden sona erdi. Salih, Mişri ile yapılacak herhangi bir görüşmenin Libya topraklarında olacağını söylerken, Mişri programında Rabat’ta Salih ile herhangi bir görüşmenin olmadığını belirtti.
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı dün Rabat’ta yaptığı açıklamada Mişri ile yapılacak herhangi bir görüşmenin Libya topraklarında gerçekleşeceğini söyleyerek Libya Temsilciler Meclisi üyeleri ile Libya Devlet Yüksek Konseyi üyelerinden oluşan 13+13 Komitesi’nin üst düzey pozisyonlara getirilecek kişiler için teklifler oluşturmaktan sorumlu olduğuna işaret etti. Söz konusu üst düzey kurumlar, Libya Merkez Bankası Müdürü, Başsavcı, Sayıştay Başkanı, İdari Kontrol Birimi Başkanı, Yolsuzlukla Mücadele Heyeti Başkanı, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Yüksek Mahkeme Başkanı’ndan oluşuyor.
Diğer taraftan Mişri dün basın mensuplarına yaptığı açıklamada programında Rabat’ta Salih ile herhangi bir görüşmenin olmadığını söyledi. Mişri Fas Danışmanlar Meclisi (parlamentonun ikinci kanadı) Başkanı Hakim Benşamaş ile görüşmek ve Fas Dışişleri Bakanlığı ile Berlin Konferansı öncesi girişimleri organize etmek için resmi bir davet üzerine Fas ziyaretini gerçekleştirdiğini söyledi. Berlin Konferansı 23 Haziran’da Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde ve bu yılın başında Libya’da kurulan geçiş hükümetinin katılımıyla toplanacak.

Paralı askerlerin ülkeden çıkarılması hedefleniyor
Söz konusu konferans Libya'daki geçiş sürecini ve özellikle 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimler ile ilgili hazırlıkları desteklemeyi ve ateşkes anlaşmasında öngörüldüğü üzere tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin ülkeden çıkarılmasını sağlamayı hedefliyor.
Bu bağlamda Salih, Libya Temsilciler Meclisi'nin gelecek seçimlerin anayasal zeminini teyit etmeye yönelik bir çalışmayı tamamlama sürecinde olduğunu söyledi.
Ardından anayasal zeminin “iptal edilene ve değiştirilene kadar anayasa olarak kabul edilen yürürlükteki anayasa bildirgesi” uyarınca şu anda mevcut olduğunu vurguladı. Salih açıklamasının devamında Temsilciler Meclisi'ne Libya'da başkanın nasıl seçileceğine ilişkin bir kanun taslağı sunulduğunu ve Fas'ın Buznika şehrinde Libya’daki bölgelere göre üst düzey pozisyonların atamalarının yapılması veya oluşturulması konusunda da uzlaşmaya varıldığını söyledi.
Salih, Fas Temsilciler Meclisi (parlamentonun birinci kanadı) Başkanı Habib el-Maliki ile dün Rabat’taki görüşmelerinin ardından yaptıkları ortak basın açıklamasında “Şu anda taahhütlerimizi yerine getirmiş bulunmaktayız ve bu üst düzey pozisyonların başkanlarını seçme konusunda üzerinde uzlaşılan mekanizmayı uygulamaya başladık. Temsilciler Meclisi gerekli dosyaları hazırlayıp Devlet Yüksek Konseyi’ne gönderdi. Şu anda cevaplarını bekliyoruz. Böylece Libya Merkez Bankası Müdürü, Sayıştay Başkanı, İdari Kontrol Birimi Başkanı ve Libya'da faaliyet gösteren diğer üst düzey organların liderleri atanacak” ifadelerini kullandı.
Salih Fas'ın çabaları sayesinde ve Kral 6. Muhammed'in gözetmenliği ve denetimi ışığında sonunda bir başkanlık konseyi, bir başkan, iki yardımcı ve Temsilciler Meclisi’nden güvenoyu alıp anayasada yer alan yemin metnini okuyarak görevine başlayan bir ulusal birlik hükümetinden oluşan yürütme otoritesi oluşturulduğunu söyledi.
Salih, Fas Krallığı'nın uluslararası toplumdaki yeri ve Kral 6. Muhammed'in Libya davasına gösterdiği özen ve dikkat göz önüne alındığında, güvenlik ve istikrarın sağlanması için Libya’nın her daim Fas’ın desteğine ihtiyacı olacağını belirtti.
“Demokratik bir devlet inşa etme” ve 24 Aralık'ta yapılması planlanan “seçimlere geçiş yapma” vurgusunu yineleyen Salih, BM ve Arap Birliği gözetiminde doğrudan gizli seçim yöntemiyle ülkeyi kimin yöneteceğine karar verecekleri için bunun Libya halkının arzusu olduğuna işaret etti.

Anayasa da yarı oy birliğinin sağlanması gerekiyor
Libya için bir anayasanın kabul edilmesine ilişkin Salih “Anayasa taslağı, referandum yöntemini belirleyen Temsilciler Meclisi'ne sunulmuş durumda. Ancak şu anda Libya'da sunulan anayasa taslağı hakkında ciddi bir reddetme ve görüş ayrılığı var. Anayasa, diğer normal yasalara benzemediği ve üzerinde daha fazla çalışılıp Libyalılar arasında bu konuda daha çok fikir birliği olması gerektiğinden yarı oy birliğinin sağlanması gerekiyor” dedi.
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı “Anayasa bildirgemiz mevcut. Bu anayasa bildirgesine göre seçimleri yapabiliriz. Uzlaşma sağlandığında ve ortalık sakinleştiğinde Libyalılara herkesin memnun olacağı bir anayasa oluşturma fırsatı verilmiş olacak” dedi.
Diğer taraftan Fas Temsilciler Meclisi Başkanı Habib el-Maliki “Salih'in Fas’a yaptığı ziyaret, Kral 6. Muhammed'in talimatlarına göre herhangi bir tarafın müdahalesi olmaksızın Libya-Libya diyaloğunu derinleştirmeye yardımcı olacak. Bu istişareler silsilesinin, nasıl olursa olsun her türlü dış müdahaleden uzak demokratik bir devlet inşa edilerek tamamlanmasını umuyoruz” dedi.
Maliki “Libya Temsilciler Meclisi'ni uluslararası, Arap, Avrupa ve İslami düzeyde bir uzlaşma kaynağı haline getiren” Salih'in “iyi itibarına” övgüde bulunarak, prestijli ve demokratik kurumların inşa edilmesini sağlamak ve barışçıl bir geçiş süreci ile öne çıkması gereken bu geçiş dönemini hızlandırmaya çalışmak için Libya'nın şu anda yaşadığı tüm dönüşümlere Temsilciler Meclisi’ni ortak yapan şeyin” bu olduğunu vurguladı.

 


Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir askeri ekip, Yemen'in geçici başkenti Aden'e, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin Hadramut ve Al-Mahra vilayetlerinden çekilmesi ve meşru yönetimi destekleyen Suudi liderliğindeki koalisyonun doğrudan gözetimi altında önceki konumlarına geri dönmeleri için yürütme mekanizmalarını kurmayı amaçlayan acil bir görevle geldi.

Ekip ayrıca, statüko öncesine dönüşü sağlamak amacıyla koordineli prosedürlere göre, bölgelerin "Vatan Kalkanı" güçlerine devredilmesi için düzenlemeler üzerinde de çalışıyor. Bu adım, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerilimi sona erdirmek için yoğun çabalarının ve koalisyon liderliğinin Hadramut'taki Güney Geçiş Konseyi'nin tek taraflı eylemlerini reddetmesinin bir devamı niteliğinde. Koalisyon liderliği bu eylemleri, zorla yeni bir gerçeklik dayatma veya vilayeti barış ve istikrarı tehdit eden iç çatışmalara sürükleme girişimi olarak değerlendirmektedir.

Şarku’l Avsat'a konuşan özel kaynaklara göre askeri birliğin gelişi, Riyad'ın Yemen'deki meşru kurumlar içinde güvensizlik ortamı yaratacak veya bölünmeyi derinleştirecek adımları reddetme tutumunu güçlendiriyor.


Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

İsrail’in geniş çaplı bir saldırı hazırlığında olduğu yönündeki iddiaların gölgesinde yaşayan Lübnan’da, Mısır gerilimi düşürmek ve ülkenin İsrail kaynaklı herhangi bir askeri tırmanıştan korunmasını sağlamak amacıyla diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin gelecek hafta Beyrut’u ziyaret etmesi öngörülüyor.

Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Ala Musa, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Üzerinde çalıştığımız konu, gerilimin azaltılması ve Lübnan’ın saldırıların şiddetinde herhangi bir artıştan korunmasıdır. Asıl hedef budur. Sürecin, birçok engelin aşılmasında kullanılabilecek bir ivme yaratmak için adım adım ilerlemesi gerekiyor” dedi.

Öte yandan İsrail, diplomatik çabalara sahadaki gerilim ve geniş çaplı savaş tehditleriyle karşılık verdi. İsrail medyası, Lübnan hükümeti ve ordusunun yıl sonuna kadar belirlenen süre içinde Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında başarısız olması halinde, İsrail ordusunun Lübnan genelinde Hizbullah hedeflerine yönelik kapsamlı bir saldırı planladığını yazdı.

Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın güneyindeki askeri gerilimi artırdı. İsrail güçleri, sivil müzakerelerin iki hafta önce başlamasından bu yana ilk kez, sınırdan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Zahrani bölgesinin de aralarında bulunduğu Litani Nehri’nin kuzeyindeki bölgeleri hedef aldı.


BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.