ABD Dışişleri Bakanlığı: Irak’taki saldırılarda ağır kayıplar yaşanmadı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price (AFP)
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price (AFP)
TT

ABD Dışişleri Bakanlığı: Irak’taki saldırılarda ağır kayıplar yaşanmadı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price (AFP)
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price (AFP)

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, dün (Perşembe) günü yaptığı açıklamada Bağdat’taki füze saldırılarında ABD personelinin yaralanmadığını ve üslerde büyük bir zarar yaşanmadığını belirtti.
Reuters’e göre Sözcü Price, üslere yapılan füze saldırıların neden olduğu dumanlardan az kişinin zehirlendiğini ve kişilerin tedavi edildiklerini açıkladı.
Irak ordusunun dün yaptığı açıklamaya göre Çarşamba günü, biri düşürülen 3 Silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile ABD askeri personelinin kaldığı Bağdat Uluslararası Havalimanı hedef alındı.
Irak Güvenlik Medya Birimi, DEAŞ ile mücadele eden ABD askerlerinin ve uluslararası koalisyonun bulunduğu havalimanına ve bir Irak üssüne yapılan saldırılarda kullanılan bir SİHA’nın düşürüldüğünü, iki SİHA’nın durumunun ise şimdilik belli olmadığını belirtti.
Havalimanına yapılan saldırı ile ülkede SİHA ile yapılan saldırı sayısı 4 oldu.



İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Afganistan’daki saygın alimlerin mutabakat metni

Taliban güvenlik güçleri, toplantıya ev sahipliği yapan Kabil Üniversitesi önünde nöbet tutuyor, 6 Mart 2023 (Arşiv-AFP)
Taliban güvenlik güçleri, toplantıya ev sahipliği yapan Kabil Üniversitesi önünde nöbet tutuyor, 6 Mart 2023 (Arşiv-AFP)
TT

Afganistan’daki saygın alimlerin mutabakat metni

Taliban güvenlik güçleri, toplantıya ev sahipliği yapan Kabil Üniversitesi önünde nöbet tutuyor, 6 Mart 2023 (Arşiv-AFP)
Taliban güvenlik güçleri, toplantıya ev sahipliği yapan Kabil Üniversitesi önünde nöbet tutuyor, 6 Mart 2023 (Arşiv-AFP)

Afganistan’daki saygın alimler bir araya gelerek çeşitli konulardaki görüş ve önerileri dile getirdikleri bir mutabakat metni yayınladılar.

İslam sistemini savunmak ve devletin egemenliğini korumak amacıyla saygın âlimlerin bir araya geldiği oturumun mutabakatı:

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur, salat ve selam Peygamberlerin Efendisi'ne, ailesine ve bütün sahabelerine olsun.

Allah, mümin kullarına meşru İslam sisteminin korunmasını ve bu konuda din alimlerine danışmayı emanet etmiştir; böylece tüm işlerini onların öğretileri ve görüşleri ışığında yönetebilsinler.

Buna göre, alimlerin de İslam sistemine ve mümin Afgan halkına iyilik ve esenlik getirme amacıyla görüş ve önerilerini dile getirme yükümlülükleri vardır. Bu doğrultuda, Afganistan'ın dört bir yanından bir grup din alimi, müftü ve şeyh olarak İslam sistemini savunma ve koruma konulu seminere katıldık ve aşağıdaki karara vardığımızı duyuruyoruz:

Birincisi: Afganistan İslam Emirliği, Afgan halkının fedakarlıklarının, yer değiştirmelerinin, şehitliklerinin ve on yıllarca süren mücadelelerinin meyvesi olan meşru bir sistemdir. Allah'ın desteği ve sadık Afgan halkının desteğiyle İslam Emirliği, Afganistan'ı özgürleştirdi, bağımsızlığını kazandı, İslam hukukunu uyguladı ve Afgan halkı arasında kapsamlı bir güvenlik ve birlik kurdu.

Halkın dini değerleri bu sistem altında korunmaktadır. Bu nedenle, bu İslam sistemini meşru ve doğru kabul ediyoruz ve ona itaat ve bağlılık, bizler ve milletin tüm üyeleri için farzdır. İslam sistemini kurmak dini bir görev olduğu gibi, onu savunmak ve korumak da Müslümanlar için bir görevdir.

İkincisi: Her Müslümanın haklarını, değerlerini ve meşru sistemi savunması zorunlu olduğundan, ülke dışından herhangi biri Afganistan'a veya Müslümanların egemenliğine saldırırsa, tüm Afganların kendi sistemlerini (devletlerini), topraklarını ve değerlerini savunmaları bireysel bir yükümlülüktür. Bu savunma kutsal cihat olarak kabul edilir. Halkımız tarih boyunca her türlü saldırgana karşı birleşmiş olduğu gibi, Allah'ın izniyle gelecekte de kutsal cihat saflarında her türlü saldırgana karşı birleşecektir.

Üçüncüsü: İslam Emirliği, Afganistan topraklarını hiçbir ülkeye karşı kullanmamayı kendine görev edindiği gibi, tüm Müslümanlar da Afganistan topraklarını başka bir ülkeye zarar vermek için kullanmamalıdır. Her Müslüman, İslam Emirliği'nin kendine görev edindiği bu taahhüdü yerine getirmelidir. Bu taahhüde uymayan kişi, ihlalci ve itaatsiz sayılır ve İslam Emirliği, ona karşı gerekli (düzenleyici) tedbirleri alma hakkına sahiptir.

Dördüncüsü: Meşru Emir, hiçbir Afgan vatandaşının askeri faaliyetlerde bulunmak üzere ülke dışına seyahat etmesine izin vermediğinden, bu emri ihlal eden herkesin seyahati gayrimeşrudur ve bu nedenle İslam Emirliği, onların seyahat etmelerini engellemek için gerekli önlemleri almalıdır.

Beşinci olarak: Müslümanların haysiyeti ve itibarı, birlik ve dayanışmalarında yatmaktadır. Bu nedenle, tüm Müslümanlar ve İslam devletleri, kardeşlik çerçevesinde dostane ve iyi niyetli ilişkiler sürdürmeli, birbirlerine fayda sağlamalı ve bölünme, anlaşmazlık ve çatışmadan kaçınmalıdır. Aynı şekilde, tüm saygın alimler, bu anlaşmada belirtilen konularda Afgan halkını bilgilendirmek için kendi platformlarını kullanmalıdır. Selamün aleyküm.  10/12/2025 


İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Güvenlik Kabinesi dün  (Perşembe) geç saatlerde, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı'nda Yerleşimden Sorumlu Bakan Bezalel Smotriç tarafından sunulan, İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin inşası ve mevcut bazı kaçak yerleşimlerin yasallaştırılmasına yönelik planı onayladı.

Aşırı sağ çizgideki Kanal 14, yeni planın onaylandığını ilk duyuran medya kuruluşu oldu. Haberde, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasının ve daha önce kaçak statüsünde olan bazı noktaların yasallaştırılmasının yanı sıra, İsrail’in 2005’te Gazze ve Kuzey Batı Şeria’dan çekilme planı kapsamında boşalttığı yerleşimlere geri dönüşün de öngörüldüğü aktarıldı.

Söz konusu yerleşimlerin bir bölümü Batı Şeria’nın merkezinde, bir kısmı ise kuzey ve güney bölgelerinde, Kudüs çevresine kadar uzanıyor.

sddf
İsrail'in aşırı sağcı maliye bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (Arşiv - AFP)

İsrail Güvenlik Kabinesi onayıyla, daha önce boşaltılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin Cenin yakınlarında yeniden inşa edilmesinin yolu açıldı. Aynı bölgede aylardır devam eden süreçle birlikte Homeş ve Sanur’un da yeniden kurulması kararlaştırılmıştı. Kanal 14, bu gelişmeleri tam anlamıyla kuzeydeki eski yerleşimlere dönüşün tamamlanması şeklinde değerlendirdi ve Smotriç’in hamlesini yerleşim dünyasında gerçek bir devrim olarak nitelendirdi.

Birkaç ay önce de Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşimin yasallaştırılması ve inşasına yönelik benzer bir planı kabul etmişti.

Yeni kararla birlikte, her bir yerleşim için hızlandırılmış teknik ve imar hazırlık sürecinin başlatılacağı bildirildi. Kanal 14’ün haberinde, adımın “2005’teki çekilme planıyla ağır darbe alan yerleşim projesinin tarihi bir şekilde düzeltilmesi” olarak görüldüğü ifade edildi.

ds
İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'da yakınlardaki bir yerleşim karakolunun yakınlarında eşeklere binerek keçi ve koyun sürülerini otlatıyorlar (Arşiv - AFP)

Filistin tarafı karara sert tepki gösterdi.  Filistin'e bağlı Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Müeyyed Şaban, İsrail’in bu adımını “Filistin coğrafyasını ortadan kaldırmaya yönelik kolonyal bir proje kapsamında yürütülen yarış” olarak tanımladı. Şaban, bunun ilhak, ayrımcılık ve toprakların tamamen Yahudileştirilmesi hedeflerini açıkça ortaya koyan tehlikeli bir tırmanış olduğunu söyledi.

ssdc
Kudüs'ün doğusundaki İsrail yerleşimi Ma'ale Adumim'i gösteren bir fotoğraf  (AFP)

İsrail basını da Smotriç’in planlarının kapsamını gündeme taşıdı. Yediot Aharonot birkaç gün önce yayımladığı haberinde, bakanın Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini genişletmeyi amaçladığını, 2026 bütçesine bu doğrultuda milyarlarca şekelin ayrıldığını yazdı. Gazeteye göre bütçe, yeni yerleşimler kurulmasını, mevcutların statülerinin düzenlenmesini, altyapı projelerini, yol açmayı ve sağlık, eğitim ile kültür kurumlarının inşasını da kapsıyor.

Aynı haberde, Smotriç’in özellikle Kuzey Batı Şeria’ya yeniden yerleşimi merkez alan bir plan yürüttüğü, çekilme planı kapsamında “yeşil hattın içine” taşınan bazı askeri üslerin yeniden bölgeye taşınmasının değerlendirildiği aktarıldı. Yerleşimci liderlerin hedefinin, 2005’te boşaltılan kuzeydeki yerleşimlere tekrar nüfus yerleştirmek ve uzun vadede Batı Şeria’ya bir milyon yerleşimci taşımak olduğu ifade edildi.