Yemen’de darbe ve iç savaş tarihi eser kaçakçılığını arttırdı

Yemen Tarihi Eserler Kurumu yetkilisi Şarku’l Avsat’a konuştu: Ulusal bir veri tabanı bulunmuyorken 25 müzenin zarar gördüğünü belirtti.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Sana’daki bir tarihi alanın karşısındaki sokakta yürüyen Yemenli bir çocuk (EPA)
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Sana’daki bir tarihi alanın karşısındaki sokakta yürüyen Yemenli bir çocuk (EPA)
TT

Yemen’de darbe ve iç savaş tarihi eser kaçakçılığını arttırdı

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Sana’daki bir tarihi alanın karşısındaki sokakta yürüyen Yemenli bir çocuk (EPA)
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Sana’daki bir tarihi alanın karşısındaki sokakta yürüyen Yemenli bir çocuk (EPA)

Yemen Tarihi Eserler ve El Yazması Eserler Kurumu Temsilcisi Muhammed el-Sakkaf, Husi milislerinin askeri darbesi sonrası Yemen’in  iç savaşa sürüklenmesi sebebiyle devlet kurumlarının yokluğunun ve Tarihi Eserler Kurumunun mali imkanlarının kısıtlı olmasının, tarihi eser kaçakçıları uygun bir ortam sağladığını belirtti.
Sakkaf, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, savaş nedeniyle ülkedeki 25 müzenin kısmen veya tamamen zarar görmesinin yanı sıra Aden’de 48 tarihi yapının hasar gördüğüne dikkat çekerek, Yemen mirasının korunması için toplumsal birlik çağrısında bulundu.
Sakkaf ülkesindeki Tarihi Eserler Kurumu’nun müzelere yönelik restorasyon programı başlattığını açıklayarak, Yemen’in çalınan eserlerin kurtarılmasını sağlayan küresel protokolün bir parçası olduğunu söyledi.
Çalınan eserler için herhangi bir veri tabanı bulunmadığını, aslında önceden müzelerde bulunan her şeyin kayıtlı olduğu ulusal bir veri tabanı oluşturma projesi olduğu ancak bu projenin Husi milislerin savaş başlatması nedeniyle tamamlanmadığını açıklayan Sakkaf, bazı müzelerin belge üzerinde kayıtlara da sahip olmamaları nedeniyle uğradıkları zararın boyutunu bilmediklerini belirtti.
Sakkaf şunları söyledi:
“Savaşın yansımaları ülkedeki kültürel mirası ve hayatın çeşitli alanlarını olumsuz yönde etkiledi. Ülke genelindeki 25 müze çeşitli seviyelerde zararlar gördü bazıları içindeki tüm eserlerle birlikte tamamen yıkıldı, Aden’de bulunan askeri müze gibi bazı müzeler ise kısmen hasar gördü. Yemen’in kültürel kimliğini değiştirmek isteyen İran projesiyle mücadele eden hükümet uluslararası kuruluşlar ile iletişime geçti, söz konusu iletişim olumlu yönde ilerledi.”
Sakkaf bu durumu şu ifadelerle açıkladı:
“UNESCO ve Avrupa Birliği (AB) de dahil olmak üzere birçok uluslararası kuruluşa başvurduk. Bu kuruluşlar, 2018’deki savaştan zarar gören yapıların ön incelemesinin yapılması için Kuruma yardımcı oldu. İncelemelerde neredeyse zeminle aynı hizaya gelecek şekilde yıkılan, Krater Mahallesi’ndeki Bohra cemaatine bağlı Hüseyniye Camii, kısmen zarar göre askeri müze ve Aden’deki silahlı çatışmalarda kısmen hasar gören Abdali Sarayı (Ulusal Müze) binası da dahil olmak üzere sadece Aden kentinde zarar gören 48 yapı tespit edildi.”
Sakkaf’ın belirttiğine göre, et-Tawahi turizm binasının yanı sıra Tawahi Limanı’ndaki turist iskelesi binası, şehrin tarihi simgelerinden olan ve Kraliçe Elizabeth’in kaldığı Crescent Otel binası gibi birçok bina hasar gördü. Bunların yanı sıra el-Badiri Kiliseli ve el-Mualla’daki Şatıri anıtı da aşırılık yanlısı saldırganlar tarafından zarar gördü. Sakkaf tüm bunların Yemen’deki durumu büyük ölçüde etkileyen müdahaleci düşüncenin sonucu olduğunu belirtti.
Sakkaf, “Müzelerin restore edilmesinin ilk aşamalarını başlatmak üzereyiz. Tarihi Eserler Müzesi ve Kültür Mirası Müzesi’nin bulunduğu Abdali Sultan Sarayı’nda restorasyon çalışmaları bulunuyor” diyor.
Yetkili, 1970 yılında kültür varlıklarını restore etmek için UNESCO Sözleşmesi'nin imzalanması ile Kültür Bakanlığı’nın attığı olumlu bir adımdan bahsederek “Ayrıca belirtilen sözleşmeyi destekleyen 1995 yılından bir protokol de bulunuyor. Bu protokol, arkeoloji uzmanlarının geri almak üzere eserleri belirlemesine ve Yemen’in mirasını geri almasını sağlıyor.” dedi.
Sakkaf, Aden’deki Ulusal Müze’nin kapanmaya devam etmesiyle ilgili olarak 2009 ve 2010 yıllarında müzenin 2000 yıllık Aksum imparatorluğu altın sikkelerinin çalındığı büyük bir soyguna maruz kaldığını anlatıyor.
Sakkaf’ın anlattıklarına göre, konu mahkemeye sevk edildi ve sanıklar 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu olay sırasında, müzeden neler çalındığını öğrenmek içi deposuna güvenlik güçleri ve adli makamlar tarafından el konuldu. Sakkaf 2014 yılında görevine atandığında depo hala el konulmuş durumdaydı. Yetkililere ve hükümet başkanlarına, nelerin çalındığına yönelik bir rapor hazırlamak için komisyonun çalışmalarına dönmesi için talimat verilmesi ve maaşlarının ödenmesi için çağrıda bulunmuştu. Sakkaf “Malesef bir buçuk yıldır, Maliye Bakanlığı ile komisyon işe dönüp raporu tamamlayana kadar bu çalışmayı biz yapmaya çalışıyoruz ancak müzede üç bin eser olduğu için bunu yapamadık.”



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.