Psikiyatrist Nevzat Tarhan gündeme getirdi… Şiddeti yöntem olarak benimseyenlerde "ayı geni" mi etkili? Ayı geni nedir, en çok kimlerde görülür?

Tarhan, popüler kültürde "Ayı geni" olarak adlandırılan "Şiddet genini" anlattı / Fotoğraf: Twitter
Tarhan, popüler kültürde "Ayı geni" olarak adlandırılan "Şiddet genini" anlattı / Fotoğraf: Twitter
TT

Psikiyatrist Nevzat Tarhan gündeme getirdi… Şiddeti yöntem olarak benimseyenlerde "ayı geni" mi etkili? Ayı geni nedir, en çok kimlerde görülür?

Tarhan, popüler kültürde "Ayı geni" olarak adlandırılan "Şiddet genini" anlattı / Fotoğraf: Twitter
Tarhan, popüler kültürde "Ayı geni" olarak adlandırılan "Şiddet genini" anlattı / Fotoğraf: Twitter

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son günlerde gündemde yer alan isimlerden biri.
Tarhan'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Kadına Karşı Şiddetin Araştırılması Komisyonu'nda yaptığı konuşmada İstanbul Sözleşmesi'nin ensest ilişkinin önünü açtığını söylediği iddia edildi.
Bundan dolayı muhalefet partilerinden kimi kadın vekiller, Tarhan'a tepki gösterdi.
Ancak bu tartışmanın öncesinde de Tarhan'ın komisyona davet edilmesine HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'den eleştiri geldi.
Güzel, 15 Haziran 2021 Salı günü Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Kadına yönelik şiddeti önleme komisyonuna aynı zamanda SADAT'ın psikolojik savaş danışmanlığını yapan Nevzat Tarhan çağrılınca insan merak ediyor: Bir psikolojik savaş uzmanının erkek şiddetini önlemede nasıl bir katkısı olabilir?" dedi.

Tarhan, 'Ayı geni'ni örnek göstererek cevap verdi
Bu tweeti alıntılayan Tarhan ise Güzel'e "Semra vekilim şiddetin cinsiyeti kimliği olmaz, şiddet şiddettir. Şiddeti hak arama sorun çözme yöntemi gören kişi de bence 'ayı geni' vardır. Cinsiyeti önemli değil. Ben psikiyatri uzmanıyım psikolojik savaş kitabımı okumanızı tavsiye ederim" diye cevap verdi.
Tarhan'ın kullandığı 'ayı geni' tabirine kısa sürede çok sayıda kişi yorum yaptı. Bazı kişiler de 'ayı geni'nin ne olduğunu merak etti.
Bu sorunun cevabını bulmak için son günlerdeki tartışmaların odağındaki Tarhan ile konuştuk. Tarhan, 'ayı geni'ne dair sorularımızı yanıtladı.

Prof.Dr.Nevzat Tarhan / Fotoğraf: uskudar.edu.tr
"Suç geni olarak biliniyor"
Ayı geni nedir?

Ayı geni diye karikatürize edilmiş bir gen var. Suç geni, saldırganlık geni ve MAO-A geni olarak da geçiyor. Suç geni var mı diye İngiltere'de yapılmış bir çalışma 2002'de yayınlandı. O açıklamada MAO-A (Monoamin oksidaz A) enziminin düşük aktivitede olduğu tespit edilen kişilerin çocukluk çağında bir travmaları olması veya kötü bir çocukluk geçirmeleri halinde bu kişilerin ileri ki yaşlarda öfke ve saldırganlık kontrolü yapamadıkları tespit edilmiş. Yine bu kişiler daha çok suç işliyorlar. Sosyal yetiştirme tarzıyla gen düşüklüğü birleşirse suça daha yakın oluyorlar.

"Toplumun yüzde 30'una ayı demiş olursunuz"
Peki 'ayı geni' tabiri bilimsel literatürde de geçiyor mu?

Hayır... Orijinalinde böyle bir tabir yok. Bilim çevrelerinde MAO-A geni, saldırganlık geni daha çok da 'riskli davranış geni' olarak biliniyor. Bu enzimi az salgılayanlar riskli davranışları sergilemeye daha yatkın oluyor. Ayı geni tabiri bilim çevrelerinde değil daha çok popüler kültürde var yoksa toplumun yüzde 30'una ayı demiş olursunuz.

"Toplumun yüzde 30'unda var"
Bu genin görülme oranı nedir?

Yapılan araştırmada MAO-A enzimi zayıf çalışanların oranının toplumun yüzde 30'u olduğu tespit edilmiş. Bu kişiler suçlu değil ama dediğim gibi sosyal çevrelerinin olumsuz olması durumunda suça daha yatkın kişiler. Gene sahip olanların kimisi çocukluk çağını güzel geçirmişse spora veya farklı alanlara yönelerek öfke kontrolü yapmayı öğreniyor. Kötü çocukluk geçirip, öfke kontrolünü geliştiremeyenler ileride suça yatkın hale geliyor.

Şiddetin bir nedeni de ayı geni diyebilir miyiz?
Tabii. Bu tarz geni taşıyanlar suç ve şiddet işlemeye daha yatkın oluyor. Suçlu değiller ama. O geni varsa suçlu diyemezsin. Ama İtalya'da bir mahkeme 2021'de bu geni taşıdığı tespit edilen birine indirim yapmış.

"Sadece erkeklerde değil kadınlarda da ayı geni var"
Ayı geni olarak adlandırılan bu gen, sadece erkeklerde mi var yoksa kadınlarda da görülüyor mu?

Erkek, kadın ayrımı yok iki tarafta da görülebiliyor.

Çocuklara da geçebiliyor mu?
Aktarılabiliyor. Hem anne de hem babadan geliyorsa risk yüksek. Sadece birinde varsa risk daha azalıyor. İkisinde de yoksa çocukta da olmuyor.

Tarhan, şiddete öfkeye neden olan ayı geninin kadınlarda da olduğunu belirtti / Fotoğraf: Twitter
"Şiddetin kadını erkeği olduğunu daha çarpıcı açıklamak için söyledim"
Ayı geni tabirini Twitter mesajınızda niye kullandınız?

Erkek şiddeti tanımını kullanmadığım için üzerime çok gelinince şiddetin kadını erkeği olmadığını daha çarpıcı açıklamak için bu sefer böyle bir gen olduğunu söyledim.

"Erkek veya kadın şiddeti diye bir şey bilimsel olarak yok"
Kadına şiddetinin bir nedeni genlerden mı kaynaklanıyor?

Şiddet genlerle alakalı. Kadın şiddeti, erkek şiddeti diye bir şeyin bilimsel karşılığı yok. Kimse söyleyemez. Bilimsel olarak görüşümü söyledim komisyonda. 'Sen erkek şiddetini söylemedin' diye bana yüklendiler.

"İlaç tedavisi gerekebiliyor"
- Bu genden kaynaklanan durumu tedavi etme imkanı var mı?

Evet var. Herkeste her insanda öfke kontrolünü öğrenebilme kapasitesi var. Bazıları toplum içinde öğrenebiliyor bazısında ilaç tedavisi gerekiyor.

İlaç tedavisi işe yarıyor mu?
Öfke ve kıskançlık ilaçla düzelebiliyor. Biyolojik karşılığı var. İlaçlar işe yarıyor.

Siz bu tür hastalarla karşılaştınız mı?
Bir hastam vardı. Bağırınca ortalık inlerdi. Ailesi bir şekilde ikna etti. İlaç tedavisi uyguladık. Öfkelilik hali geçti. Aile başta olmak üzere herkes memnun. 'Bir süre sonra ilacı bırakacağım' dedi. Neden dediğimde 'Öfkelenip, bağırmayınca kendimi kadın gibi hissediyorum' dedi. Bu tamamen kültürel işte. Yine bir öğretmen hastam vardı. Bağırdığında okul inlerdi. Baktık öfke kontrolünü yapamıyor. Biyolojik sorun var. Beyin kimyası bozulmuş. İlaç verdik. İki hafta sonra geldiğinde 'Hocam bana ne yaptınız öğrenciler sıranın üzerine çıkıyor gene kızamıyorum' dedi.

"Şiddet olaylarının yarıya yakını önlenebilir"
Yani ilaçlar işe yarıyor mu?

İlaçla öfkelilik hali ve kıskançlık düzelebiliyor. Biyolojik karşılığı var. Her şeyi gene indirmek doğru değil ama genin sosyal davranışlarımızda sosyal karşılığı var. Gen protein üretir. Ürettiği proteinde bazı kimyasalları azaltıyor. Azaltınca öfke kontrolü yapamıyor. Birçok öfkeliliklerin, şiddet olaylarının belki yarıya yakını önlenebilir, tedavi edilebilir şiddet.

"Kadına şiddeti ancak karnındaki bebek uygulayabilir"
Son olarak kamuoyunda tartışılan İstanbul Sözleşmesi’nin ensest ilişkiyi artırdığına dair açıklamanıza dair bir şeyler söylemek ister misiniz?

Bir konuyu açıklarken söylediklerimin yarısını almışlar yarısını almamışlar. Saptırma ve manipülasyon var. Benim daha önce söylediğim bir söz var. Kadına şiddeti ancak karnındaki bebek uygulayabilir. Şiddeti onaylamayan onca sözüm var. Ben aile dağılırsa ne olacak konusunu anlatırken 2012’de Almanya’da yaşanan bir olayı örnek olarak anlattım. Bununla alakalı olarak resmi bir açıklamam olacak.

"Konuşmam cımbızlandı"
Bu arada Tarhan’la yaptığımız görüşmenin ardından kendi adına olan siteden ve Twitter hesabından yaptığı resmi açıklamada İstanbul Sözleşmesi'nin ensest ilişkiyi artırdığını söylediğine dair iddialara cevap verdi. Tarhan, açıklamasında kendisini şu sözlerle savunarak bir de talepte bulundu:
"Komisyondaki konuşmamda 2012 yılında Almanya'da yaşanan bir olaya ilişkin haberi okuyarak oradaki mahkemenin ensesti temel hak olarak görmesini eleştirdim ve 'Biz eğer öyle kararlar vereceksek, ensestin önünü açıyorsak, buyurun, isteyen yapsın bunu. Biz şimdi, şu anda eğer böyle bir kararla toplumda kültürel değişimle ilgili bir karar veriyorsak gelecekte bizi bu bekliyor, ben bunu demek istiyorum' dedim. Konuşmamın cımbızlanarak 'Sözleşmeyi enseste bağladı' gibi mesnetsiz bir manşetle haber yapılmasını kınıyor, sözkonusu basın kuruluşlarını tekzip ederek hatanın düzeltilmesi için çağrıda bulunuyorum."

Alman Federal Anayasa Mahkemesi, ensesti yasaklayan kanunu anayasaya uygun buldu
Tarhan'ın Almanya'da bir mahkemenin ensesti temel hak gördüğü iddiasına karşın Alman Federal Anayasa Mahkemesi, 26 Şubat 2008 tarihinde Alman Ceza Kanunu'nun "kardeşler arası cinsel ilişki"yi cezalandıran 173/2-2 maddesini, Alman Anayasası'na uygun bularak, anayasaya aykırılık itirazını reddetmişti.
Sözkonusu kararın detayları hukukçu Prof. Dr. Türkan Yalçın Sancar ile Dr. Öğretim Üyesi Tuğçe Nimet Yaşar'ın 2009 yılında Türkiye Barolar Birliği (TTB) gergisinin 80 nolu sayısında yayınlanan "Genel Ahlak ve Alman Anayasa Mahkemesi'nin Kararı" başlıklı makalesinde de detaylıca anlatıldı. Makale internet ortamında da yer alıyor.
Independent Türkçe



Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
TT

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye'de Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni bir yönetimin başa gelmesinin ardından Suriye dosyasındaki gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Belki de buradaki en önemli soru, eş-Şera'nın medya açıklamalarında duyurduğu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin detaylarının, bir hazırlık komitesinin oluşturulmasının ve kabul edilecek koşullara göre kimlerin davet edilip kimlerin dışarıda bırakılacağıdır.

dsvfbg

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü, Suriyeli yazar ve siyasi araştırmacı Dr. Mueyyed Gazlan Kıblavi, Şarku’l Avsat'ın sorularını yanıtladı.

Kıblavi, ‘Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne davet edilecek şahsiyetlerin mevcut ya da geçmiş mücadeleleri, Suriye davasına katılımları ve devrimci faaliyetleri nedeniyle davet edileceğini’ vurguladı. Siyaset yapmayan devrimciler olduğu gibi, devrimi pratik etmeyen siyasetçiler de olduğunu belirten Kıblavi, gençlik kategorisinin, kadın kategorisinin, muhalifler kategorisinin ve mahkûmlar kategorisinin önemine dikkat çekti. Kıblavi, “Kategoriler çok. Örneğin, şu ana kadar 15 kategori belirledik ve henüz kategorize edilmemiş olanlar da var. Bu sayı 20 kategoriye ulaşabilir ve bazı kategoriler diğerleriyle birleştirilebilir” ifadelerini kullandı.

Devrimden önce ve sonra Suriye toplumunun kategorize edilmesinin her zaman sorunlu olacağını vurgulayan Kıblavi, “Bu yüzden kongreyi, bu sosyal yelpazeler (şu anda oluşmakta olan siyasi topluluk) arasında anlayış ve iletişim alanları için bir başlangıç olarak gördük. Çünkü Suriye'de elli yıl boyunca oluşuma izin verilmedi, yasaklandı. Düşünce tutsak edildi ve oluşum suç sayıldı” şeklinde konuştu.

dsfvgb
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti arasında geçtiğimiz eylül ayında Ankara'da yapılan toplantıdan (SMDK)

Kıblavi, “Bu daha başlangıç. Dolayısıyla, içeridekiler kendi siyasi bileşenlerini oluşturma fırsatına sahip değilken ya da gelecekteki Suriye'ye doğru ilerlemek için belirli bir ideolojinin arkasına saklanamazken, dışarıda oluşturulan bileşenleri davet edemeyiz” dedi.

Kıblavi sözlerini şöyle sürdürdü: “Şam Deklarasyonu, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Suriye Ulusal Konseyi ve diğerleri gibi oluşturulan siyasi kurumlarla dışarıdakiler birçok bölünmeden muzdaripti, devlet başkanlığı ve seçimlerde hizipçilikten muzdaripti ve sokak tarafından meşrulaştırılmamıştı. Bu nedenle oluşum koşulları mevcut koşullardan tamamen farklı olan siyasi yapıları davet etmekten kaçındık.”

Kıblavi sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi bileşenler yeni Suriye'deki hedeflerini ilan etmeye başlayacaklar ve şöyle diyecekler: Ben belli bir grubun bileşeniyim, belli bir siyasi yelpazenin bileşeniyim ya da belli bir siyasi ideolojinin bileşeniyim, taleplerim bunlar ve saygı görmek ve dahil edilmek istediğim yol bu. Yurtdışında kurulan bileşenlere gelince, onlar kotalara alışkındı ve kotalar muhalif kurumların bileşiminde ve yapısında mevcuttu. Bu gayet açık. Ekim 2011'de İstanbul'da kurulan Suriye Ulusal Konseyi, Müslüman Kardeşler ve Şam Deklarasyonu gibi onlarca yıl önce kurulan siyasi gruplar Suriye meselesindeki ağırlıklarına göre kota alırken, devrimci hareket marjinal kaldı ve siyasi uygulamalarda ağırlıkları olmadı.”

Bu nedenle Kıblavi, “Otuz kırk yıldır Suriye'de bulunmayan siyasetçilerin temsil edilmesi kabul edilemez. Zira oluşturdukları organlar bir ‘bileşen’ olarak kabul edilemez. Bu, içeride kalan ve -izin verilmediği için- herhangi bir siyasi faaliyette bulunamayan Suriye halkına yapılan bir haksızlıktır” ifadelerini kullandı.

*Eş-Şera daha önceki açıklamalarında davetlerin muhalif organlara değil, bireylere yapılacağını söylemişti... Peki, örneğin SMDK'dan şahsiyetler davet edilecek mi?

Kıblavi bu soruya şu cevabı verdi: “Elbette davetler bireylere yönelik olacak, muhalif oluşumlara değil. SMDK’dan da bazı şahsiyetler davet edildi. Zira bu siyasi oluşumların hedefleri temelde bir noktadaydı ve şimdi değişti. Devrim öncesi ile devrim sonrası aynı değil. Ayrıca bu oluşumların içinde hizipler, siyasi partiler ve parti akımları gibi başka bileşenler de var. Bu nedenle sadece bireyleri davet etmeye karar verdik.”

Varlıkları sona erdi

Kıblavi, muhalif oluşumlar ilk kurulduğunda belirtilen kuruluş amaçlarından birinin, devrimin zafere ulaşması halinde bu oluşumların varlığının sona ereceği olduğunu belirtti. Bu, devrimin zafere ulaşması ve rejimin düşmesi halinde söz konusu oluşumların kendilerini feshedeceklerine dair birden fazla kez yapılan açıklamaydı. Dolayısıyla bu varlıklar artık zaman ve bağlam dışıdır.

*Salı günü yaptığınız açıklamalarda, Suriye'deki askeri güçlerin temsilcisi olarak Askeri Operasyonlar Dairesi'nin davet edileceğini söylediniz. Aslında, Suriye devriminin başında rejimden ayrılan ve maddi ve manevi bedel ödeyen askeri personel, Esed sonrası Suriye'de tamamen göz ardı edildiklerini hissediyor. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi onları yeni Suriye'yi müzakere etmek üzere davet etmeyecek mi?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı bünyesinde değerlendirilecek, ancak bu henüz tamamlanmamış bir aşama. Çünkü hazırlanmakta olan pek çok lojistik mesele var. Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı'na dahil edilecek. Bağımsız olarak davet edilecek ayrı bir siyasi ya da askeri unsur değiller, Askeri Operasyonlar Dairesi'ne bağlı olacaklar.”

Ön koşullar

*Farklı Suriyeli gruplara ulaşmak için kriterler neler? Davet kriterleri neler?

Kıblavi, “Ne kadar adil ya da teknik olmaya çalışırsak çalışalım, herkes için adil olamayız ve herkesi tatmin edemeyiz. Suriye halkını sınıflandırmak ve bu sınıflandırmada adil olmak istersek, devrimci hareket, devrimci savaşçı, kendi topraklarında devrim yapmamış siyasi düşünür, belirli bir bölgeye ait olan ve Suriye'de bulunan tüm etnik ve ırksal bileşenler olarak ayrılırlar. Ayrıca çeşitli şehirler arasında dağılmış bileşenler de var. Tüm bu bileşenler arasından kongreye katılacak uygun kişiler seçilecek. Böylece bölgeleri kapsamış, toplumsal çeşitliliği sağlamış, gençleri, tutukluları ve siyasi aktivistleri, entelektüel ve devrimci olarak kuşatmış olacağız. Açıkçası bu biraz kapsamlı sayılır” ifadelerini kullandı.

*Peki, tüm Suriye için yüzde 100 adil olacak mı?

Kıblavi şöyle cevapladı: “Tabii ki mümkün değil. Dünyada davet kriterlerinde yüzde 100 adil olan hiçbir kongre yoktur. Bu bağlamda tarafsız olmamız gerekmediğini unutmayın. Bizden istenen gelecekteki Suriye'nin çıkarlarını düşünmemiz.”

CSDVFBR
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ve askeri gruplar arasında yapılan toplantıda yeni Suriye'de askeri kurumun nasıl şekilleneceği ele alındı. (Askeri Operasyonlar Dairesi)

Bir sonraki hükümetin şekli

*Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, mevcut hükümetin tek renkli olduğunu kabul etti. Kongrenin toplanmasının yakın olduğu konuşulurken, bir sonraki hükümetin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin içinden çıkacağına dair sorular akla geliyor. Bu hükümetin katılımcı bir hükümet olacağına dair herhangi bir ön yargı var mı? Ayrıca, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini yani başkanlık mı yoksa parlamenter mi olacağını konferans katılımcıları mı belirleyecek?

Kıblavi bu soruyu, “Kongre, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini belirlemeyecek. Çünkü kongre bir yasama organı değil. Parlamento, kongrenin hazırlayacağı çalışma ve belgelerden kaynaklanabilecek prosedürlerin bir parçası” diye yanıtladı.

“Genel sekreterlik gibi seçilmiş bir danışma komitesi” olduğunu da ifade eden Kıblavi, “Komiteler sayıca fazla olduğu için hükümet sisteminin parametrelerini belirlemek üzere mini komiteler seçilebilir. Elbette hükümet sistemi önerilecek ya da onaylanacaktır. Bundan sonra mevcut çalışmalar sona erecek ve çok hassas bir aşama olan geçiş dönemi için teknokratlar hükümeti olması beklenen bir hükümet kurulacaktır. Suriye'nin geleceğine gelince, bunu Suriye halkı ve tartışmaların başlangıç noktası olarak kabul edilen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sırasında fikirlerin billurlaşması belirleyecek. Tüm bu göstergeler Suriye'deki hükümet sistemini belirleyecektir. Daha da önemlisi, kongreden kaynaklanacak anayasal boşluk, söz konusu anayasal boşluğu doldurarak geçici bir anayasal bildiri yayınlayacak olan uzman bir komite tarafından doldurulacaktır” dedi.

Kongrenin zamanlaması

*Kongrenin yakın zamanda toplanmasına tanık olacak mıyız? Yoksa beklemek mi gerekiyor? Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimlerin davet edileceğini hazırlık komitesi mi belirleyecek?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Hazırlık komitesi ilgili makamlardan onay aldıktan sonra çalışmalarına başlayacak. Tarih konusuna gelince, hazırlık komitesi oluşturulduktan sonra, davet edilen şahsiyetler ve gruplarla iletişim kurmak yeterli zaman alacak. Meselelerin çözüme kavuşturulması bir hafta ya da belki 9 gün sürebilir.”

SCDVFEGR
Eski rejim ordusu mensupları, 1 Ocak'ta Suriye'nin Humus kentindeki uzlaşma merkezlerinde kayıt yaptırmak için sıraya girerken Esed'in fotoğrafını çiğniyorlar. (AP)

Kıblavi, “Hazırlık komitesi davetler için kriter belirlemez. İçeriden ve dışarıdan davetlilerin lojistiğini kolaylaştıran ve onlarla kongreye davet edildiklerini ve katılıp katılmayacaklarını kısaca görüşen bir komitedir. Yani konferans öncesi aşamanın lojistiğini kolaylaştıran ve ön kolaylaştırıcılığını yapan bir komite; sonuçlara ya da davet kriterlerine karar veren bir komite değil. Aday gösterecek olanlar genel olarak sivil toplum örgütleri olacak ve doğal olarak sendikalar da bunların arasında yer alacak” şeklinde konuştu.

Komite seçimi için kriterler

Hazırlık komitesi üyelerinin hangi kriterlere göre seçileceği sorulduğunda ise Kıblavi şu yanıtı verdi:

“Bu kişiler Suriye'deki en nitelikli kişiler olmayacak. Çünkü bu çok zor. Ancak yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki devrimci siyasi ortama ve bölgesel dağılıma dair bilgi ve aşinalıkları da göz önünde bulundurulacak. Hazırlık komitesi üyesinin bileşenler hakkında bilgi sahibi olması, devrim ve siyasi süreç konusunda daha önce deneyim sahibi olması ve Suriye'deki siyasi çevreler arasında ya da elbette yurtdışında sürekli faaliyet göstermesi ve tanınması nedeniyle Suriye arenasında bilinmesi gerekir.”