Psikiyatrist Nevzat Tarhan gündeme getirdi… Şiddeti yöntem olarak benimseyenlerde "ayı geni" mi etkili? Ayı geni nedir, en çok kimlerde görülür?

Tarhan, popüler kültürde "Ayı geni" olarak adlandırılan "Şiddet genini" anlattı / Fotoğraf: Twitter
Tarhan, popüler kültürde "Ayı geni" olarak adlandırılan "Şiddet genini" anlattı / Fotoğraf: Twitter
TT

Psikiyatrist Nevzat Tarhan gündeme getirdi… Şiddeti yöntem olarak benimseyenlerde "ayı geni" mi etkili? Ayı geni nedir, en çok kimlerde görülür?

Tarhan, popüler kültürde "Ayı geni" olarak adlandırılan "Şiddet genini" anlattı / Fotoğraf: Twitter
Tarhan, popüler kültürde "Ayı geni" olarak adlandırılan "Şiddet genini" anlattı / Fotoğraf: Twitter

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son günlerde gündemde yer alan isimlerden biri.
Tarhan'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Kadına Karşı Şiddetin Araştırılması Komisyonu'nda yaptığı konuşmada İstanbul Sözleşmesi'nin ensest ilişkinin önünü açtığını söylediği iddia edildi.
Bundan dolayı muhalefet partilerinden kimi kadın vekiller, Tarhan'a tepki gösterdi.
Ancak bu tartışmanın öncesinde de Tarhan'ın komisyona davet edilmesine HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel'den eleştiri geldi.
Güzel, 15 Haziran 2021 Salı günü Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Kadına yönelik şiddeti önleme komisyonuna aynı zamanda SADAT'ın psikolojik savaş danışmanlığını yapan Nevzat Tarhan çağrılınca insan merak ediyor: Bir psikolojik savaş uzmanının erkek şiddetini önlemede nasıl bir katkısı olabilir?" dedi.

Tarhan, 'Ayı geni'ni örnek göstererek cevap verdi
Bu tweeti alıntılayan Tarhan ise Güzel'e "Semra vekilim şiddetin cinsiyeti kimliği olmaz, şiddet şiddettir. Şiddeti hak arama sorun çözme yöntemi gören kişi de bence 'ayı geni' vardır. Cinsiyeti önemli değil. Ben psikiyatri uzmanıyım psikolojik savaş kitabımı okumanızı tavsiye ederim" diye cevap verdi.
Tarhan'ın kullandığı 'ayı geni' tabirine kısa sürede çok sayıda kişi yorum yaptı. Bazı kişiler de 'ayı geni'nin ne olduğunu merak etti.
Bu sorunun cevabını bulmak için son günlerdeki tartışmaların odağındaki Tarhan ile konuştuk. Tarhan, 'ayı geni'ne dair sorularımızı yanıtladı.

Prof.Dr.Nevzat Tarhan / Fotoğraf: uskudar.edu.tr
"Suç geni olarak biliniyor"
Ayı geni nedir?

Ayı geni diye karikatürize edilmiş bir gen var. Suç geni, saldırganlık geni ve MAO-A geni olarak da geçiyor. Suç geni var mı diye İngiltere'de yapılmış bir çalışma 2002'de yayınlandı. O açıklamada MAO-A (Monoamin oksidaz A) enziminin düşük aktivitede olduğu tespit edilen kişilerin çocukluk çağında bir travmaları olması veya kötü bir çocukluk geçirmeleri halinde bu kişilerin ileri ki yaşlarda öfke ve saldırganlık kontrolü yapamadıkları tespit edilmiş. Yine bu kişiler daha çok suç işliyorlar. Sosyal yetiştirme tarzıyla gen düşüklüğü birleşirse suça daha yakın oluyorlar.

"Toplumun yüzde 30'una ayı demiş olursunuz"
Peki 'ayı geni' tabiri bilimsel literatürde de geçiyor mu?

Hayır... Orijinalinde böyle bir tabir yok. Bilim çevrelerinde MAO-A geni, saldırganlık geni daha çok da 'riskli davranış geni' olarak biliniyor. Bu enzimi az salgılayanlar riskli davranışları sergilemeye daha yatkın oluyor. Ayı geni tabiri bilim çevrelerinde değil daha çok popüler kültürde var yoksa toplumun yüzde 30'una ayı demiş olursunuz.

"Toplumun yüzde 30'unda var"
Bu genin görülme oranı nedir?

Yapılan araştırmada MAO-A enzimi zayıf çalışanların oranının toplumun yüzde 30'u olduğu tespit edilmiş. Bu kişiler suçlu değil ama dediğim gibi sosyal çevrelerinin olumsuz olması durumunda suça daha yatkın kişiler. Gene sahip olanların kimisi çocukluk çağını güzel geçirmişse spora veya farklı alanlara yönelerek öfke kontrolü yapmayı öğreniyor. Kötü çocukluk geçirip, öfke kontrolünü geliştiremeyenler ileride suça yatkın hale geliyor.

Şiddetin bir nedeni de ayı geni diyebilir miyiz?
Tabii. Bu tarz geni taşıyanlar suç ve şiddet işlemeye daha yatkın oluyor. Suçlu değiller ama. O geni varsa suçlu diyemezsin. Ama İtalya'da bir mahkeme 2021'de bu geni taşıdığı tespit edilen birine indirim yapmış.

"Sadece erkeklerde değil kadınlarda da ayı geni var"
Ayı geni olarak adlandırılan bu gen, sadece erkeklerde mi var yoksa kadınlarda da görülüyor mu?

Erkek, kadın ayrımı yok iki tarafta da görülebiliyor.

Çocuklara da geçebiliyor mu?
Aktarılabiliyor. Hem anne de hem babadan geliyorsa risk yüksek. Sadece birinde varsa risk daha azalıyor. İkisinde de yoksa çocukta da olmuyor.

Tarhan, şiddete öfkeye neden olan ayı geninin kadınlarda da olduğunu belirtti / Fotoğraf: Twitter
"Şiddetin kadını erkeği olduğunu daha çarpıcı açıklamak için söyledim"
Ayı geni tabirini Twitter mesajınızda niye kullandınız?

Erkek şiddeti tanımını kullanmadığım için üzerime çok gelinince şiddetin kadını erkeği olmadığını daha çarpıcı açıklamak için bu sefer böyle bir gen olduğunu söyledim.

"Erkek veya kadın şiddeti diye bir şey bilimsel olarak yok"
Kadına şiddetinin bir nedeni genlerden mı kaynaklanıyor?

Şiddet genlerle alakalı. Kadın şiddeti, erkek şiddeti diye bir şeyin bilimsel karşılığı yok. Kimse söyleyemez. Bilimsel olarak görüşümü söyledim komisyonda. 'Sen erkek şiddetini söylemedin' diye bana yüklendiler.

"İlaç tedavisi gerekebiliyor"
- Bu genden kaynaklanan durumu tedavi etme imkanı var mı?

Evet var. Herkeste her insanda öfke kontrolünü öğrenebilme kapasitesi var. Bazıları toplum içinde öğrenebiliyor bazısında ilaç tedavisi gerekiyor.

İlaç tedavisi işe yarıyor mu?
Öfke ve kıskançlık ilaçla düzelebiliyor. Biyolojik karşılığı var. İlaçlar işe yarıyor.

Siz bu tür hastalarla karşılaştınız mı?
Bir hastam vardı. Bağırınca ortalık inlerdi. Ailesi bir şekilde ikna etti. İlaç tedavisi uyguladık. Öfkelilik hali geçti. Aile başta olmak üzere herkes memnun. 'Bir süre sonra ilacı bırakacağım' dedi. Neden dediğimde 'Öfkelenip, bağırmayınca kendimi kadın gibi hissediyorum' dedi. Bu tamamen kültürel işte. Yine bir öğretmen hastam vardı. Bağırdığında okul inlerdi. Baktık öfke kontrolünü yapamıyor. Biyolojik sorun var. Beyin kimyası bozulmuş. İlaç verdik. İki hafta sonra geldiğinde 'Hocam bana ne yaptınız öğrenciler sıranın üzerine çıkıyor gene kızamıyorum' dedi.

"Şiddet olaylarının yarıya yakını önlenebilir"
Yani ilaçlar işe yarıyor mu?

İlaçla öfkelilik hali ve kıskançlık düzelebiliyor. Biyolojik karşılığı var. Her şeyi gene indirmek doğru değil ama genin sosyal davranışlarımızda sosyal karşılığı var. Gen protein üretir. Ürettiği proteinde bazı kimyasalları azaltıyor. Azaltınca öfke kontrolü yapamıyor. Birçok öfkeliliklerin, şiddet olaylarının belki yarıya yakını önlenebilir, tedavi edilebilir şiddet.

"Kadına şiddeti ancak karnındaki bebek uygulayabilir"
Son olarak kamuoyunda tartışılan İstanbul Sözleşmesi’nin ensest ilişkiyi artırdığına dair açıklamanıza dair bir şeyler söylemek ister misiniz?

Bir konuyu açıklarken söylediklerimin yarısını almışlar yarısını almamışlar. Saptırma ve manipülasyon var. Benim daha önce söylediğim bir söz var. Kadına şiddeti ancak karnındaki bebek uygulayabilir. Şiddeti onaylamayan onca sözüm var. Ben aile dağılırsa ne olacak konusunu anlatırken 2012’de Almanya’da yaşanan bir olayı örnek olarak anlattım. Bununla alakalı olarak resmi bir açıklamam olacak.

"Konuşmam cımbızlandı"
Bu arada Tarhan’la yaptığımız görüşmenin ardından kendi adına olan siteden ve Twitter hesabından yaptığı resmi açıklamada İstanbul Sözleşmesi'nin ensest ilişkiyi artırdığını söylediğine dair iddialara cevap verdi. Tarhan, açıklamasında kendisini şu sözlerle savunarak bir de talepte bulundu:
"Komisyondaki konuşmamda 2012 yılında Almanya'da yaşanan bir olaya ilişkin haberi okuyarak oradaki mahkemenin ensesti temel hak olarak görmesini eleştirdim ve 'Biz eğer öyle kararlar vereceksek, ensestin önünü açıyorsak, buyurun, isteyen yapsın bunu. Biz şimdi, şu anda eğer böyle bir kararla toplumda kültürel değişimle ilgili bir karar veriyorsak gelecekte bizi bu bekliyor, ben bunu demek istiyorum' dedim. Konuşmamın cımbızlanarak 'Sözleşmeyi enseste bağladı' gibi mesnetsiz bir manşetle haber yapılmasını kınıyor, sözkonusu basın kuruluşlarını tekzip ederek hatanın düzeltilmesi için çağrıda bulunuyorum."

Alman Federal Anayasa Mahkemesi, ensesti yasaklayan kanunu anayasaya uygun buldu
Tarhan'ın Almanya'da bir mahkemenin ensesti temel hak gördüğü iddiasına karşın Alman Federal Anayasa Mahkemesi, 26 Şubat 2008 tarihinde Alman Ceza Kanunu'nun "kardeşler arası cinsel ilişki"yi cezalandıran 173/2-2 maddesini, Alman Anayasası'na uygun bularak, anayasaya aykırılık itirazını reddetmişti.
Sözkonusu kararın detayları hukukçu Prof. Dr. Türkan Yalçın Sancar ile Dr. Öğretim Üyesi Tuğçe Nimet Yaşar'ın 2009 yılında Türkiye Barolar Birliği (TTB) gergisinin 80 nolu sayısında yayınlanan "Genel Ahlak ve Alman Anayasa Mahkemesi'nin Kararı" başlıklı makalesinde de detaylıca anlatıldı. Makale internet ortamında da yer alıyor.
Independent Türkçe



Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Süleyman Oso, konseyin, sınır komşusu Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi. Türkiye'nin uzun bir sınırı paylaşan komşu bir ülke olduğunu ifade eden Oso, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt halkının mahremiyetine saygı göstereceğini umduğunu belirtti.

Oso, Türkiye-Suriye yakınlaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esed arasında yakın zamanda bir görüşme yapılacağına dair çıkan söylentilerle ilgili özellikle de ENKS içinde Kürtlerin endişeli olup olmadığına ilişkin soruları yanıtladı.

Oso Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, ENKS’nin Suriye muhalefetinin bir parçası olduğunu dile getirdi. Oso kapsamlı çözümün, Suriye'deki azınlıklar ve milliyetler meselesine adil bir çözüm bulmayı da içeren uluslararası kararlarda yattığını vurguladı.

ENKS’nin Suriye devrimine katıldığından bu yana Suriye'nin ulusal çıkarlarını temel aldığına dikkat çeken Oso, “Ulusal haklarımız için endişe duyuyoruz. Bu rejim, varlıklarının anayasal olarak tanınmasını ve ulusal haklarının güvence altına alınmasını isteyen Kürt halkının taleplerini karşılamıyor. Kürt halkının ulusal haklarını halen inkâr ediyor” ifadelerini kullandı.

Oso ayrıca, Suriye'deki Kürt bölgesiyle ilgili olarak rejim ve Türkiye arasında anlaşmalar yapılacağına olan inancını dile getirdi.

sdcfvgbr
Halep'in kuzeyindeki el-Bab kentinde askeri karargah önünde gerçekleşen halk protestolarından (arşiv)

Oso, Türkiye'deki mültecilerin Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşanan ihlallere ve gösterilere maruz kalmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Rejim aygıtlarının baskı ve zulmü nedeniyle evlerini terk eden Suriyeli mültecilere yönelik Türkiye, Lübnan ve Irak'taki nefret söylemini endişeyle takip ediyoruz. Türk muhalefeti tarafından Suriyeli mültecilere karşı uygulanan bu söylemi şiddetle kınıyoruz.”

Oso, ‘bunun devam etmesine izin vermenin Türk devletinin çıkarına olmadığını ve mültecileri korumak için acil yasal çözümler getirilmesini beklediklerini’ vurguladı.

Özerk yönetim seçimleri

Oso, özerk yönetim belediye seçimlerine katılmayı reddetmeleri hususunda ise “Bu seçimleri boykot ettiğimizi resmî açıklamalarla duyurduk” dedi.

asdf
Ed-Derbasiye kasabası sakinleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki yerel seçimler için yapılan ön seçimlerde oylarını kullandı. (Şarku’l Avsat)

Oso sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde mutabık kaldığımız maddelerden biri de yerel seçimlerin düzenlenmesiydi. O dönemde, seçim maddesi de dahil olmak üzere siyasi anlaşmanın yüzde 70'inden fazlasını tamamlamıştık. Bu maddede iktidar ortaklığı, ortak bir yönetim kurulması, ENKS'nin geçiş döneminde 11 ay boyunca bölge yönetiminde gerçek bir ortak olması, uygun koşulların yaratılması, vatandaşlar arasında güvenli bir atmosfer oluşturulması, yönetimin bölgedeki tüm siyasi bileşenleri temsil ettiği konusunda onlara güven verilmesi ve bölge sakinlerinin sandığa gidip özgürce oylarını kullanmaları için güvenlerinin arttırılması konusunda anlaşmıştık. Ancak, bu müzakereler, karşı tarafın uzlaşmazlığı nedeniyle kısa sürede sekteye uğradı ve çöktü.”

sdvfr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

ENKS’nin son seçimlere katılmayı reddetmesinin nedenine ilişkin olarak Oso, “Suriye'de seçimlerin yapılması için 2254 sayılı uluslararası kararla belirlenen koşullar mevcut değildi. Baskı ve otoriter yönetimin varlığında da hiçbir zaman bu güvenli koşullar olmayacak. İster özerk yönetim belediye seçimleriyle ilgili olsun, ister Suriye Halk Meclisi seçimleriyle ilgili olsun hepsinin sonuçları iktidar partileri lehine belirleniyor” açıklamasında bulundu.

Oso, yönetim seçimlerinin başka askeri işgallere yol açacağından korktuğunu ifade etti. Yönetim seçimlerine devam ederse kuzeyde yeni bir Türk askeri operasyonu konusunda ciddi endişeler olduğunu vurgulayan Oso, Türkiye'nin daha önce Afrin'i almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini, ayrıca Rasulayn ve Tel Abyad'ı almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini belirtti.

ENKS Başkanlığı’nın ABD Suriye Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmeye de değinen Oso, “ABD Temsilcisi, ABD yönetimi adına müzakerelerin yeniden canlandırılması için bir girişimde bulundu ve bu müzakerelerin başarıya ulaşması konusunda ciddi olduklarını söyledi. Biz de kendisine karşı tarafın, yani PYD’nin ihlalleri nedeniyle müzakerelerin durduğunu, zira daha önce SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein'ın taahhütlerini içeren bir garanti belgesi imzalandığını söyledik. Garanti belgesi kapsamında müzakerelere geri dönmeye hazır olduğumuzu ifade ettik” şeklinde konuştu.

ENKS Başkanı, Kürt hareketinin iki tarafı arasındaki çıkmazda bir ilerleme sağlanmasının zor olduğunu düşünüyor. “Bugüne kadar bu çıkmazda bir ilerleme kaydedilemedi. Buradaki durumu daha da karmaşık hale getiren şey, bu ayın başlarında kaçırılan 12 üyesinin serbest bırakılması talebiyle ENKS’nin düzenlediği barışçıl toplantı sırasında ENKS destekçilerine ve üyelerine yapılan saldırı oldu” diyen Oso, söz konusu saldırının ABD'nin Kürt-Kürt müzakerelerini yeniden canlandırma çabalarını baltalamaya yönelik bir mesaj olduğunu açıkladı.

Suveyda ayaklanması

Başka bir bağlamda Oso, Suveyda’da yaşananlar hakkında şunları söyledi: “Suriye'deki Kürt halkının kıymetli vilayeti olan ve Dürzi kardeşlerimizi de içeren Suveyda’daki protestoların başlamasından bu yana ENKS, özgürlük, demokrasi ve tüm Suriyeliler yararına federal bir Suriye için yapılan bu barışçıl protestoların yanında yer aldı.”

dvfbr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

Uluslararası topluma Suriye krizinin çözümüne yönelik kararların uygulanmasını hızlandırma çağrısında bulunan Oso, “Tüm Suriyelilerin ekonomik durumunun çok kötü olması ve mutlak çoğunluğun yoksulluk tehdidi altında yaşaması nedeniyle Suriye halkı bir bütün olarak açlığa, yoksulluğa ve yokluğa daha fazla tahammül edemez. Sığındıkları ülkelerde yerlerinden edilen Suriyeli mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin trajedilerini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Oso, ENKS’nin Suriye muhalefetiyle kurduğu ittifakın Suriyelilerin kurtuluşu için bir seçenek olduğunu vurguladı. “Koalisyonun ve müzakere organının bir parçasıyız. Uluslararası sponsorluk altında oluşturulan anayasa komitesinin de bir parçasıyız. Kaderimiz bir bütün olarak Suriye halkıyla bağlantılı. Muhalefet saflarına katıldığımızda Suriye halkının yanında durmayı seçtik” şeklinde konuşan Oso, koalisyonda ve Suriyeli muhalif güçlerle birlikte temsil edilmelerinin her konuda aynı fikirde oldukları anlamına gelmediğini belirtti. Özellikle de Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad kentlerinde yaşanan ihlaller ve buralardaki hizipçi kaos hakkında kesinlikle farklı noktalarda olduklarını beyan eden Oso sözlerini şöyle noktaladı:

“Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad şehirlerinden Haseke ve Kamışlı kamplarına yerleştirilen tüm yerinden edilmiş insanlar, geçici koalisyon hükümetine bağlı gruplar tarafından yönetilen evlerine dönmeyi dört gözle bekliyor. Umarım koalisyon bu konudaki karar ve politikalarını yeniden gözden geçirir ve yerinden edilen herkesin evlerine ve mülklerine dönmesi için çalışır. ENKS bu konuyu ilgili tüm taraflarla birlikte ele almak için çalışıyor.”