Irak’ta 3 Şii grup sahadaki kararları tekeline alıyor

Yüce Şii Ayetullah Ali el-Sistani’nin Kerbela’daki Haşdi Atabat gruplarının askeri geçit töreninde sergilenen bir fotoğrafı (AFP)
Yüce Şii Ayetullah Ali el-Sistani’nin Kerbela’daki Haşdi Atabat gruplarının askeri geçit töreninde sergilenen bir fotoğrafı (AFP)
TT

Irak’ta 3 Şii grup sahadaki kararları tekeline alıyor

Yüce Şii Ayetullah Ali el-Sistani’nin Kerbela’daki Haşdi Atabat gruplarının askeri geçit töreninde sergilenen bir fotoğrafı (AFP)
Yüce Şii Ayetullah Ali el-Sistani’nin Kerbela’daki Haşdi Atabat gruplarının askeri geçit töreninde sergilenen bir fotoğrafı (AFP)

Iraklı Haşdi Şabi lideri Kasım Muslih’in tutuklanmasından ve Bağdat’taki Yeşil Bölge’nin Iraklı gruplara bağlı silahlı kişiler tarafından basılmasından bu yana üç hafta geçti. Krizi geçici olarak söndüren siyasi anlaşmaya rağmen bu durum Haşdi Şabi içinde büyük bir parçalanma olduğunu gösterdi.
Şii hizipler geçen hafta Kasım Muslih’in serbest bırakılması ve Amerikan kuvvetlerine karşı yeni bir gerilimin başlamasıyla siyasi ivme kazanmış olsa da, bu hiziplerin liderlerinin, İranlı liderlerin iletişimlerde haftalardır kafalarının karışık olmasından rahatsız oldukları konuşuluyor. Bu durum Haşdi Şabi için yeni bir seçimin yaklaşmasıyla aynı zamana denk geliyor.
Bu ayın başında el-Fetih bloğunun lideri Hadi el-Amiri bir basın açıklaması yaptı. Grupları Kasım Muslih davasını istismar etmekle suçladıktan sonra Haşdi Şabi içindeki ihtilaflara değindi. Başbakan Mustafa el-Kazımi hükümetine ve hiziplere atıfta bulunarak “Her iki tarafta da şeytanlar var” ifadesini kullandı.
Sahadaki kaynaklar Şarku’l Avsat’a en az üç Şii grubunun siyasi ve saha kararlarını tekellerine almak istediklerini, parlamentodaki etkili siyasi kanatların bu grupları dizginlemede ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu aktardı.
Kaynaklar, Yeşil Bölge’ye baskın yapmak ve ana güçleri dahil etmeden hızlı bir şekilde bir çatışma senaryosu için acele etmek gibi bazı stratejik kararlara yapılan itirazlar sebebiyle ihtilafların doruğa ulaştığına dikkat çekti.
Kaynaklar, İran’ın Irak’taki müttefik gruplarla ilişkilerinde kafa karışıklığı yaşadığını, Kudüs Gücü komutanı İsmail Kaani’yi Şii müttefik gruplara haber göndermek için kullandığını, bazı Şii grupların ise Irak’ta Hamaney’in yazdığı senaryoyu oynamak için doğrudan Hamaney’in ofisi ile bağlantı kurduklarını aktardı. Muslih’in tutuklanıp serbest bırakılmasından sonraki değişkenler İran’ın müttefikleri aracılığıyla Irak’taki stratejisini gösteriyor. Tahran, çatışma ve manevra amacıyla silahlı kanatlarını güçlendirme ve onları farklı nüfuza sahip küçük gruplara ayırma yöntemini takip ediyor. Ancak bu yöntem İran’a olumsuz olarak yansımaya başladı. Şii gruplara yakın kaynaklar Kasım Süleymani’nin bu çeşitliliğin ritmini kontrol etmekte iyi olduğunu, çeşitli büyüklük ve etkiye sahip gruplar arasında rolleri iyi dağıttığını ancak onun Ocak 2020’de öldürülmesinden bu yana işlerin çok değiştiğini belirtiyorlar.
İran yalnızca Kasım Süleymani’nin yerine geçecek birini bulmakta değil, aynı zamanda Haşdi Şabi içindeki parçalanmayı engellemek için bir formül üretmekte de başarısız oldu. Konu hakkında bilgi sahibi kaynaklar, İran’ın, Süleymani’nin titizlikle yönettiği hizipler arasında yürüttüğü farklılaştırma politikasının bedelini bugün ödemeye başladığını ve Kaani’nin işleri elinde tutamadığını ifade ediyorlar. Kaynaklar, rol dağılımındaki farklılaşmanın artık ihtilaflar için bir hareket kaynağı olduğuna, Süleymani zamanındaki büyük misyon gruplarının artık kontrolden çıkmış, alevlenen bir tehlikeye dönüştüğüne dikkat çekiyorlar. Devrim Muhafızları’na çalışan gruplar ile el-İttilaat’a çalışan gruplar arasındaki ayrılıklar en belirgin olanlar olarak göze çarpıyor.
Şarku’l Avsat’a bilgili kaynaklardan sızan bilgiye göre Kaani, Bağdat’a yaptığı son ziyareti esnasında Irak’taki gelişmeler hakkında derinlemesine tartışmalara girmedi. İran’ın mesajlarını ulaştırdı. Grupların gözlemlerine yanıt vermeye hevesli değildi.
İran’ın nüfuzu üzerinde farklı derecelerde ortaya çıkan bu değişkenler ile aynı zamanda Kazimi hükümetini zayıflatarak güç kaynaklarını tamamen kontrol etmeye çalışan belirli gruplar benzeri görülmemiş şekilde genişliyorlar. Haşdi Şabi’den bir saha komutanı, “İran, artık silah sahibi olan ve Irak iş piyasasında nüfuz kazanan isyancı grupları, geçmiş yıllarda kontrol ettiği finansal çıkarlar ve yatırımlarla kontrol edemeyecek” değerlendirmesinde bulundu.
İran, Haşdi Şabi içinde karmaşık bir sahne ile karşı karşıya. Zira siyasette ve sahadaki gelişmeler Haşdi Şabi içindeki üç grubun ayaklanmasına yol açtı. Bunlar Kata'ib Hizbullah, el-Nüceba ve Asaib Ehli'l Hak grupları.
El-Nüceba grubu, Haşdi Atabat grubunun Haşdi Şabi’den ayrılmasıyla birlikte Haşdi Şabi’den ayrıldı. Artık emirlerini, bu grubun tugaylarının resmi askeri kurumlara katılmasını tercih eden dini lider Ali Sistani’den alıyorlar.
Asaib Ehli’l Hak grubu ise, tüm bu kriz ortamı içinde “tek” olma konumunu elde eden Mukteda es-Sadr liderliğindeki “Barış Tugayları” tarafından temsil ediliyor. Mukteda es-Sadr, kendisini fanatik akımlara dahil etmeden Kazimi hükümeti ve diğerleriyle ittifaklarını dikkatlice formüle ediyor. İran ile olan ilişkisinde ise karşılıklı şüpheler hüküm sürmeye devam ediyor.



Irak'taki Sünniler siyasi olarak birleşiyor

Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
TT

Irak'taki Sünniler siyasi olarak birleşiyor

Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)

Irak’ta 11 Kasım’da yapılan parlamento seçimlerinde 65'ten fazla sandalye kazanan başlıca Sünni güçler ve partiler, ‘siyasi ve sosyal istikrarı korumak, anayasal hakları güvence altına almak ve devlet kurumlarında temsiliyeti güçlendirmek için çabaları birleştirmek ve ortak bir vizyonla çalışmak’ amacıyla ‘Ulusal Siyasi Konsey’in kurulduğunu duyurdu.

Konseyde eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi, milletvekili Musenna es-Samarrai liderliğindeki Azim Partisi, Hamis el-Hancer liderliğindeki Egemenlik İttifakı, mevcut Savunma Bakanı Sabit el-Abbasi liderliğindeki Ulusal Hasim İttifakı ve mahkeme kararıyla parlamento seçimlerine katılmaktan men edilen eski milletvekili Ahmed el-Cuburi'nin liderliğindeki Ulusal Cemahir Partisi yer alıyor.

Bazıları bu adımı memnuniyetle karşılarken, Şarku’l Avsat’a konuşan bir kaynak, sorunun Sünni partilerin ve isimlerin Türkiye, Ürdün, bazı Körfez ülkeleri ve İran dahil olmak üzere çok sayıda bölgesel destekçisinin bulunması ve buna karşın Şii tarafındaki herkesin (Koordinasyon Çerçevesi) Tahran ile ittifak halinde olmasından kaynaklandığını söyledi.


Yabancı basın, İsrail'in Gazze'ye giriş izni verme kararını ertelemesini eleştiriyor

Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)
Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)
TT

Yabancı basın, İsrail'in Gazze'ye giriş izni verme kararını ertelemesini eleştiriyor

Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)
Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi (AFP)

Kudüs'teki Yabancı Basın Derneği, dün İsrail Yüksek Mahkemesi'ni yabancı gazetecilerin Gazze'ye girişine izin verme kararını bir kez daha ertelediği için eleştirdi.

Hamas'ın İsrail'e saldırdığı Ekim 2023'teki Gazze Savaşı'nın patlak vermesinden bu yana, İsrail yetkilileri yabancı medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin harap olmuş ve abluka altındaki bölgeye bağımsız olarak girmelerini engelledi.

İsrail ve Filistin topraklarındaki uluslararası medya kuruluşlarını temsil eden ve bünyesinde yüzlerce yabancı gazeteci barındıran Yabancı Basın Derneği, yabancı gazetecilerin Gazze'ye derhal girişine izin verilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme'ye dilekçe verdi.

Mahkeme, 23 Ekim'de İsrail yetkililerine yabancı gazetecilerin Gazze'ye girişine izin verecek bir plan geliştirmeleri için 30 gün süre verdi.

Ancak sürenin pazartesi günü dolması üzerine mahkeme, İsrail hükümetine 10 günlük ek süre vererek kararını 4 Aralık'a erteledi.

Dernek, yaptığı açıklamada "derin hayal kırıklığını" dile getirerek, İsrail Yüksek Mahkemesi'nin, İsrail hükümetine Gazze'ye serbest ve bağımsız erişim için yaptığı başvuruya yanıt vermesi için bir kez daha ek süre verdiğini öğrendiklerini belirtti.

Dernek, "Dilekçenin sunulmasından bu yana geçen 14 ay boyunca bu tür gecikmelere alıştık. İsrail hükümeti, Gazze'ye erişime izin vermek istemediğini ve böyle bir planı olmadığını defalarca açıkça belirtti" ifadelerini kullandı.


İsrail’in Tabtabai suikastı Beyrut'ta korkuları artırdı

İsrail'in dün Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve diğerleri için büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)
İsrail'in dün Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve diğerleri için büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)
TT

İsrail’in Tabtabai suikastı Beyrut'ta korkuları artırdı

İsrail'in dün Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve diğerleri için büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)
İsrail'in dün Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai ve diğerleri için büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)

İsrail'in dün Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah’ın askeri kanadının lideri Heysem Ali Tabatabai’ye düzenlediği suikastın ardından önümüzdeki günlerde olası bir tırmanışa ilişkin korkular arttı. Yetkililer, bu suikastın siyasi ve güvenlik mesajları içerdiğine inanıyor.

Lübnan Cumhurbaşkanlığı'na yakın kaynakları, Beyrut’un güney banliyölerinde gerçekleşen saldırıyı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın müzakere girişimlerini önermeye başladığından beri İsrail'in benimsediği eylem planının bir parçası olarak değerlendirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Haftalar önce, Cumhurbaşkanı Avn müzakere girişimini başlattığında, İsrail buna ateşle karşılık verdi ve Bekaa Vadisi ve güney bölgelerine yoğun bombardımanlar düzenledi. Şimdi de İsrail ile krize sürdürülebilir bir çözüm bulmak için bir girişim başlatmasının ardından yanıt Dahiya'ya saldırmak oldu” dediler.

Tabatabai suikastı, İsrail'in yakında gerilimi tırmandırma niyetinde olduğunu teyit eden tehdit mesajları yayınladığı, Lübnan ile kuzey sınırındaki hava savunma sisteminde alarm durumu ilan ettiği ve işgal altındaki Şebaa Çiftlikleri'nde sürpriz askeri tatbikatlar düzenlediği bir dönemde gerçekleşti.

İsrailli liderler, ABD yönetiminin bu tırmanışa itiraz etmeyeceğini ve İsrail'in bu görevi sadece suikastlarla değil, güç kullanarak da üstleneceğini öne sürdüler. Aynı yetkililer, İsrail ordusunun şu anda Lübnan'da işgal altındaki Batı Şeria'da olduğu gibi hareket ettiğini vurguladılar.