Suriyeliler gıda ve ilaçların ‘alternatifleriyle’ ayakta kalmaya çalışıyor

Yerlerinden edilmiş Suriyeliler, 7 Haziran’da sınır kapısının kapatılmasını protesto ederken (Reuters)
Yerlerinden edilmiş Suriyeliler, 7 Haziran’da sınır kapısının kapatılmasını protesto ederken (Reuters)
TT

Suriyeliler gıda ve ilaçların ‘alternatifleriyle’ ayakta kalmaya çalışıyor

Yerlerinden edilmiş Suriyeliler, 7 Haziran’da sınır kapısının kapatılmasını protesto ederken (Reuters)
Yerlerinden edilmiş Suriyeliler, 7 Haziran’da sınır kapısının kapatılmasını protesto ederken (Reuters)

On yıllık savaş boyunca Suriyeliler, piyasada eksik olan ya da fiyatları satın alma güçlerinden kat kat yüksek olan temel gıda maddelerine, ilaçlara ve yakıtlara alternatifler yaratma konusunda yaratıcılıklarını ortaya koymaya başladı. Ancak Suriyelilerin yüzde 83'ünden fazlası yoksulluk sınırının altında, 6 milyonu ise gıda güvencesinden yoksun yaşarken hükümet, ‘süt ürünlerine benzer’ alternatiflerin üretimini resmen onayladı. Karar, Suriyelilerin sağlıklı beslenmelerine engel olmak için resmi bir yasa olarak kabul edildiğinden eleştirilere neden oldu.
Şam'daki Süt Ürünleri ve Peynir Derneği Başkanı Abdurrahman el-Saidi'nin basın açıklamasına göre, Suriye'de süt ve peynir fabrikalarının yüzde 80'inin süt üretim miktarları düştüğü için yarı süt ve peynir karışımı üretimin ‘tuhaf’ olduğunu söyledi. Saidi açıklamasında, Suriyelilerin on yıldır peynir ve süt adı altında farkına varmadan tükettiklerini, aslında hayvancılığın yarısının kaybedilmesi nedeniyle üretim için sütün yetersiz kalmasından kaynaklanan gıda karışımları olduğunu vurguladı.
Tarım Bakanlığı, daha önce hastalık ve kaçakçılık nedeniyle koyun ve ineklerin yüzde 50'sinin, kümes hayvanlarının yüzde 40 ila 50'sinin kaybının ardından hayvancılığı tehdit eden bir felaket konusunda uyarıda bulundu.
Suriyelilerin durumuna ilişkin Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, savaşın ilk yıllarında zorlu yaşam koşullarının vatandaşları eksik malzemelerle birçok alternatif icat etmeye zorladığını belirterek, mercimek unundan tatlılar yapıldığını, bazılarının aylarca su, baharat ve yabani ot çorbasıyla geçindiğini, bazı kullanılmış kızartma yağlarının ise geri dönüştürülmesiyle aydınlatmanın yanı sıra sabun olarak kullanıldığını bildirdi. Bazılarının ısınmak ve yemek pişirmek için hayvan gübresi kullandığını da söyleyen kaynaklar, Guta’daki atıklardan ilkel yollarla gaz üretmeyi başaranların dahi olduğunu vurguladı. Kuşatmaya maruz kalmayan ve hayatın normale yakın devam ettiği alanlarda ise fiyatların yüksek olması nedeniyle birçok malzemenin yerini almış olan malzemelere atıfta bulunan kaynaklar, özellikle ilaçların yerini şifalı otların almasıyla parfümeri dükkanlarının alternatif tıp için klinikler olarak faaliyete geçtiğini bildirdi. Aynı zamanda bir litresi yedi bin lira olan zeytinyağının yerini mısır yağı aldı. Son aylarda ise bir kilo fiyatı 3 bin lira olan tavuğun 13 bin liraya yükselmesiyle beyaz etin yemek masalarından kalktığına değinilerek, yerine daha ucuz alternatiflerin geldiği vurgulandı. Suriyelilerin en çok tükettiği yemeklerden dana ve kuzunun yerini ise irmik, un ve buğdaylar kullanılarak yapılan Suriye içli köftesi aldı.
Geçtiğimiz hafta İç Ticaret ve Tüketiciyi Koruma Bakanlığı, süt benzeri ve peynir üretimine izin veren ve üreticilerin bu ürünleri yoğurt ve labne gibi süt ürünleri adlarıyla adlandırmasını ve bunları malzemenin doğasına uygun terimlerle değiştirmesini gerektiren bir karar aldı. Alınan kararla, Suriye pazarında yaygın olarak kullanılan trans yağlar, margarin ve diğer bilinmeyen maddeler içerdiğinden şüphelenilen yarım süt ve peynir üretimi yasallaştırılmış oldu.
Kararın yarattığı büyük tepkinin ardından İç Ticaret Bakanlığı, ‘Tüketiciyi koruma’ bahanesiyle kararı dondurdu. İç Ticaret ve Tüketicinin Korunması Bakanı Talal Barazi konuya ilişkin yaptığı açıklamada, kararın dondurulmasının, bazı tüketicilerin endişelerini dikkate alarak tüketiciyi koruma kanunu kapsamında geldiğini bildirdi.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.