İsrail ile Filistinliler arasında hiçbir dosyada ilerleme kaydedilmedi

İsrail Savunma Bakanı Gantz: Çocuklarımız geri dönmeden Gazze Şeridi ekonomik olarak iyileşemez

İsrailli Araplar, ulusal savaşları sırasında birçok zorlukla karşılaştı (Reuters)
İsrailli Araplar, ulusal savaşları sırasında birçok zorlukla karşılaştı (Reuters)
TT

İsrail ile Filistinliler arasında hiçbir dosyada ilerleme kaydedilmedi

İsrailli Araplar, ulusal savaşları sırasında birçok zorlukla karşılaştı (Reuters)
İsrailli Araplar, ulusal savaşları sırasında birçok zorlukla karşılaştı (Reuters)

İsrail ile Filistinliler arasında şu ana kadar hiçbir dosyada ilerleme kaydedilemediği ve büyük görüş ayrılıkları nedeniyle tüm dosyaların neredeyse donmuş durumda olduğu belirtildi. Kaynaklar, ne ateşkes ne de esir dosyalarında bir ilerleme olmadığını vurguladılar.
Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli kaynaklar,  İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Gazze Şeridi'nde Hamas tarafından tutulan İsrailli esirlere atıfta bulunarak, “Çocuklarımız geri dönmeden Gazze Şeridi ekonomik olarak iyileşemez” dedi. Partisi Mavi-Beyaz İttifakı’nın (Kahol Lavan) özel oturumunda konuşan Gantz, “Gazze konusunda aynı şeyin bir kez daha olmayacağını tekrar söylüyorum. Hamas henüz bunu anlamadıysa anlamasını sağlayacağız. Çocuklarımız geri dönmeden ve güvenlik istikrara kavuşmadan Gazze Şeridi ekonomik olarak iyileşemez” ifadelerini kullandı.
Hamas'ı son operasyonla verilen mesajı anlamaya çağıran Gantz, hükümetinin, bölgede Filistinlileri temsil eden ılımlı taraf olan Filistin Yönetimi ile Mısır'ın da önemli desteğiyle iş birliğini güçlendirmek için çalışacağını ve ayrıca Gazze Şeridi'nin yeniden inşası konusunu ele alacağını vurguladı.
Gantz'ın açıklamaları, İsrail'in, geçtiğimiz ay Gazze'deki son saldırıların sona ermesinin ardından ilan ettiği ateşkeste herhangi bir ilerleme kaydedilmesini Hamas'ın elindeki İsrailli dört esirin geri iadesine bağlamaya dayanan yeni politikasını sürdürmekte kararlı olduğunu gösteriyordu. Buna karşın Hamas, iki taraf arasındaki sorunlarda ilerleme kaydedilmesinin diğer dosyalarla ilişkilendirilmesine itiraz ediyor ve İsrailli mahkumları Filistinli mahkumların iadesi karşılığında iade etmeyeceğini söylüyor.
Gazze Şeridi'nde, 2014 yazında patlak veren savaş sırasında Hamas tarafından esir alınan askerler Şaul Aron ve Hadar Golden'in de aralarında bulunduğu 4 İsrailli bulunuyor. İsrail, bu kişilerin öldürüldüklerini öne sürerken Hamas durumları hakkında bilgi vermeyi reddediyor. İki İsrail vatandaşı, Etiyopya kökenli Abraham Mengistu ve Arap kökenli Haşim Bedevi es-Seyyid, 2014 yılındaki Gazze savaşından sonra farklı zamanlarda Gazze'ye kendi özgür iradeleriyle girdiler. Buna karşın şuan İsrail hapishanelerinde 5 bin Filistinli mahkum bulunuyor.
İbranice yayın yapan ‘Walla’ adlı haber sitesine konuşan İsrail kaynakları, İsrailli bir heyetin geçtiğimiz Perşembe günü Kahire'de Mısır Genel İstihbarat Servisi’ndeki yetkililerle Gazze Şeridi'ndeki mahkumlar ve ateşkes konusuyla ilgili bir görüşme yaptığını, ancak ‘istikşafi’ olarak nitelendirilen görüşmelerde ilerleme kaydedilmediğini söylediler.
Walla’nın haberine göre ziyareti yakından takip eden İsrailli iki kaynak, görüşmelerin genel olduğunu ve ilerleme kaydedilmediğini belirtirken kaynaklardan biri, toplantının ‘sadece katılım gösterme amaçlı’ olduğunu söyledi.
İsrail heyetinde Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Ortadoğu Departmanı Başkanı Nimrud Gaz’a İsrailli Tutsaklar ve Kayıp Kişilerle İlişkiler Koordinatörü Yaron Blum eşlik etti. İsrailli Heyet, Mısır İstihbarat Teşkilatı’nda Filistin dosyasından sorumlu Tuğgeneral Ahmed Abdulhalık ile görüştü. İsrailli kaynaklar, görüşmelerin sadece pozisyonları gözden geçirme amaçlı olduğunu ve tarafların siyasi düzeyde istişare etmek üzere daha sonra tekrar bir araya gelmelerinin kararlaştırıldığını kaydettiler.
Kaynaklar, heyetin başlangıçta İsrail’in yeni Başbakanı Naftali Bennett ile görüşmediği için karar alamadığını ve Mısır'a, yeni İsrail hükümetinin söz konusu konulara ilişkin henüz net bir politika oluşturmadığı bilgisi verildiğini söylediler.



Irak terörizmin finansmanına karşı yürütülen küresel savaşta taraf olma yolunda mı?

Iraklı yetkililer, terörizmin finansmanı veya örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı (AFP)
Iraklı yetkililer, terörizmin finansmanı veya örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı (AFP)
TT

Irak terörizmin finansmanına karşı yürütülen küresel savaşta taraf olma yolunda mı?

Iraklı yetkililer, terörizmin finansmanı veya örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı (AFP)
Iraklı yetkililer, terörizmin finansmanı veya örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı (AFP)

Cabbar Zeydan

Iraklı yetkililer, Irak'ın terörle mücadele ve terörün finans kaynaklarının kurutulması konusundaki ciddiyetini yansıtan bir adımla aralarında El Kaide’nin eski lideri Eymen ez-Zevahiri, DEAŞ’ın eski lideri Ebu Bekir el-Bağdadi ve El Kaide'nin kurucusu Usame Bin Ladin'in oğlu Hamza Bin Ladin gibi önde gelen isimlerin de bulunduğu terörün finansmanına ya da örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı.

Terörist Fonları Dondurma Komitesi tarafından 14 Nisan 2025 tarihinde Irak Resmi Gazetesi'nde yayınlanan kararlar, Komite tarafından 2025 yılı için (10), (11), (12), (13), (14), (15), (16), (17), (18), (19), (20), (21), (22) ve (23) numaralı listeler halinde yayınlandı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) teröristlerin ve aşırılık yanlısı örgütler için mali destek ağlarında yer alanların fonlarının dondurulmasına yönelik kararlarıyla da uyumlu olan karar, aralarında Iraklıların ve çeşitli uyruklardan yabancıların da olduğu 60'tan fazla ismi kapsıyor.

Eymen ez-Zevahiri: 2022' yılında ABD’nin Afganistan'da düzenlediği bir saldırıda öldürülmüş olmasına rağmen, kararda halen onun adına olan ya da onun gözetimi altında faaliyet gösteren unsurlarla bağlantılı olan potansiyel fon ve hesaplarla ilgilenilmesi gerektiği belirtiliyor.

Ebu Bekir el-Bağdadi: 2019 yılında öldürülen DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi, DEAŞ lideri olarak hüküm sürdüğü süre boyunca Irak ve Suriye'nin büyük bir bölümünü kontrol etti ve halen BM’nin yaptırım uygulandığı kişiler listesinde yer alıyor.

Hamza bin Ladin: Usame bin Ladin'in oğlu olan Hamza bin Ladin, ABD'nin ayrıntılarını açıklamadığı bir operasyonda öldürüldüğünü duyurmasından önce bir süre El Kaide liderliğinin potansiyel varisi olarak görülmüştü.

Irak’taki ve yurtdışındaki mal varlıklarının dondurulması

Mal varlıklarının ve fonların dondurulması kararı Irak'taki tüm finans ve bankacılık varlıklarını, banka hesaplarını ve gayrimenkulleri kapsarken, banka ve finans kuruluşlarına da listede yer alan isimlerle işlem yapmamaları talimatı verildi. Karar, Irak'ın uluslararası toplumla koordineli çalışması ve özellikle de BMGK’nın terörizm ve terörün finansmanına yönelik yaptırım kararlarının uygulanmasıyla uyumlu olması nedeniyle bu varlıkların terör eylemlerinin finanse edilmesi ya da aşırılık yanlısı grupların desteklenmesi için kullanılmasını önlemeyi amaçlıyor.

Bazı ülkelerde gizlice faaliyet göstermeye devam eden terör finansmanı ağlarının çökertilmesine yönelik daha geniş kapsamlı çabalar çerçevesinde atılan bu adım, Irak'ın güvenlik ve radikalizmle mücadelede önemli bir devlet olarak bölgesel ve uluslararası çevresine geri dönmeye çalışan istikrarlı bir ülke imajını güçlendirmeye çalıştığı bir dönemde geldi. Uyuyan hücreleri desteklemek ya da terör örgütlerini canlandırmak için kullanılabilecek şüpheli hesapların ve fonların üzerine gitmesi için Bağdat üzerindeki uluslararası baskı son yıllarda daha da arttı.

Sembolik bir hamle mi?

Bu adımın önemine rağmen bazı analistler, ölen kişilerin fonlarının dondurulmasının sembolik nitelikte olabileceğini, ancak Irak'ın bu örgütlerin mali uzantılarının topraklarında var olmasına izin vermeyeceği yönünde açık bir mesaj verdiğini söyledi. Diğer analistler ise bazı mal varlıklarının takma isimler altında ya da aracılar vasıtasıyla elde tutulabileceğine, bunun da izlerinin sürülebilmesi için doğru istihbarat operasyonları gerektirdiğine, ancak özellikle değişen finansman yöntemleri ve sınır ötesi ağların gelişmesi çerçevesinde fonların dondurulmasının terörle mücadelede askeri olmayan en önemli araçlardan biri olmaya devam ettiğine dikkati çekti. Irak bu kararıyla hem ülke içine hem de ülke dışına, her türlü aşırıcılığın kaynaklarını kurutmak konusunda ciddi olduğuna dair güçlü bir sinyal gönderiyor.

Önemli bir stratejik adım

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre yolsuzlukla mücadele uzmanı Haşim Luay, Irak'ta kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadelenin, sadece güvenlik boyutuyla sınırlı kalmayıp devletin ekonomik, siyasi ve sosyal boyutlarını da kapsayan çok önemli bir stratejik adım olduğunu vurguladı.

Luay, değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Bugün, terör örgütleri ve yasadışı gruplar suç faaliyetlerini finanse etmek için finansal sistemdeki boşluklardan faydalanmaya ve Irak ve bölgedeki güvenliği ve istikrarı baltalamak için gizli yollarla para taşımaya çalıştıklarından çok yönlü bir zorlukla karşı karşıyayız. Bu çabaların önemi, öncelikle ulusal ekonominin manipülasyon ve sızmalardan korunmasında yatıyor. Şüpheli fonların izlenmesi ve terörün finansman kaynaklarının kurutulması, terörist grupların Irak içinde yeniden örgütlenme veya eylemde bulunma kabiliyetlerinin zayıflatılmasına doğrudan katkıda bulunur. Kara para aklamayla mücadele sisteminin güçlendirilmesi, Irak'ı uluslararası sistemde sorumlu bir ortak haline getirerek, organize suçlarla mücadelede küresel standartlara uyan ülkeler arasındaki konumunu sağlamlaştırır.”

Luay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu adım, diğer ülkelerle istihbarat ve bankacılık alanlarında iş birliği kapısını açarken uluslararası güvenin yatırımları çekmek ve ekonomik kalkınmayı teşvik etmek için son derece önemli olan Irak ortamına geri dönmesini kolaylaştırıyor. Bu çabalar yoluyla devlet kurumlarının güçlendirilmesi, mevzuat ve mali kontrolün modernize edilmesi, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesine, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin teşvik edilmesine katkıda bulunarak siyasi süreç ve devletin vatandaşlarla olan ilişkileri üzerinde olumlu bir etki yaratır. Terörizmle mücadelemizin artık sadece savaş alanlarında değil, mali ve ekonomik alanlarda da sürdüğünü, dolayısıyla mal varlıklarının dondurulması, hesapların takibi ve mali transferlerin incelenmesinin bu uluslar ötesi düşmanla mücadelede etkili araçlar olduğunu anlamalıyız.”

Irak'ın uluslararası standartlara tam bağlılığını teyit ettiğini belirten Luay, devlet kurumlarını ve uluslararası toplumu, terörizm ve yasadışı ekonomi belasından etkilenmeyen güvenli ve istikrarlı bir Irak için destek ve iş birliğini sürdürmeye çağırdı.

Kara para aklamanın önlenmesi

Öte yandan siyasi ve güvenlik işleri uzmanı Ali Hüseyin, Irak'ın kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele alanındaki büyük ve seçkin çabalarının, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi ve halkını ve varlıklarını en ciddi güvenlik ve ekonomik tehditlerden koruyabilen modern bir devletin temellerinin sağlamlaştırılması yönünde kararlı bir adımı temsil ettiğini vurguladı. Hüseyin, Iraklı yetkililerin Irak Kara Para Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadele Ofisi liderliğindeki ilgili kurumları aracılığıyla, bu karmaşık ve çetrefilli tehditle mücadele etmek için gerçek bir iradeye ve kurumsal kapasiteye sahip olduklarını kanıtladıklarını söyledi. Mevzuatın modernleştirilmesi, finans sektörünün daha iyi izlenmesi ve uluslararası iş birliğinin etkinleştirilmesi de dahil olmak üzere son yıllarda alınan sıkı tedbirlerin Irak'ın uluslararası standartlara ve Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) tavsiyelerine olan ciddi bağlılığını ortaya koyduğunu ifade eden Hüseyin, aralarında uluslararası alanda tanınan isimlerin de bulunduğu terörle ilişkili onlarca kişi ve kuruluşun fonlarının dondurulmasına ilişkin alınan son kararları, Irak'ın artık kara para aklama için bir kuluçka merkezi ya da şüpheli transferler için güvenli bir ortam olmadığının, aksine şiddet ve radikalizmin finansmanına karşı küresel savaşta aktif bir taraf haline geldiğinin açık bir kanıtı olarak değerlendirdi.

Tüm bu çabaların, mali sistemi kirli paradan temizleyerek, yatırımcıların ve uluslararası finans kuruluşlarının güvenini yeniden tesis ederek ve ülkede sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen şeffaf ve güvenli bir ortam yaratarak ulusal ekonomiyi desteklemede oynadığı önemli rolün kesinlikle göz ardı edilemeyeceğini vurgulayan Iraklı uzman, bu başarıların güvenlik birimleri, finans sektörü ve yargı arasındaki yakın iş birliği ve Irak'ın reform yolunda ilerleme ve küresel güvenliği koruma kabiliyetine giderek daha fazla güvenen uluslararası ortakların desteği olmadan mümkün olamayacağını da sözlerine ekledi.