Filistinliler ateşe verdikleri lastikler ve çıkardıkları gürültülerle yasadışı Yahudi yerleşimcileri bölgeden ayrılmaya zorluyorlar

Beyta köyünün sakinleri, yaklaşık 50 İsrailli aileyi bölgelerinden çıkarmak için farklı rahatsızlık ve baskı yöntemleri geliştiriyor

Batı Şeria'da Beyta köyündeki yerleşimcileri rahatsız etmek için meşale taşıyan Filistinliler (Reuters)
Batı Şeria'da Beyta köyündeki yerleşimcileri rahatsız etmek için meşale taşıyan Filistinliler (Reuters)
TT

Filistinliler ateşe verdikleri lastikler ve çıkardıkları gürültülerle yasadışı Yahudi yerleşimcileri bölgeden ayrılmaya zorluyorlar

Batı Şeria'da Beyta köyündeki yerleşimcileri rahatsız etmek için meşale taşıyan Filistinliler (Reuters)
Batı Şeria'da Beyta köyündeki yerleşimcileri rahatsız etmek için meşale taşıyan Filistinliler (Reuters)

Gençlerin elindeki fenerler, lazer ışıkları ve havai fişekler gecenin karanlığını aydınlatırken, söylenen Filistin şarkıları sessizliği bozuyor ve yanan lastiklerin kokusu etrafa yayılıyor. Batı Şeria Nablus kenti yakınlarındaki Beyta köyündeki Filistinli sakinler, bölgede kontrol noktası kuran yerleşimcileri bölgeyi terk etmeye zorlamak için rahatsız etmenin bir yolunu bulmaya çalışıyor.
17 bin nüfuslu Beyta kasabası, kontrol noktasının kurulduğu Subeyh tepesi de dahil olmak üzere birçok tepenin arasında yer alıyor. Kasabada Mayıs ayından bu yana yaklaşık 50 Yahudi aile yaşıyor.
O zamandan beri, Filistinliler neredeyse her gün ve bazen sabaha kadar sürecek şekilde şarkılar söyleyip, tekbirler getirerek, Avitar yerleşiminin sakinlerini rahatsız etmek için protesto gösterileri düzenliyorlar.

Beyta köyünde yanan lastiklerin dumanı yerleşimcilere doğru yükseliyor (Reuters)
Ölü ve yaralılar var

Kontrol noktasındaki Yahudi yerleşimciler, lastik dumanının evlerine ulaştığını ve  havayı kirlettiğini söylüyorlar.
Kontrol noktasını kuranlardan biri olan Tzipi Scott, paylaştığı bir tweet'te bu Filistin protestolarını “sadece çılgınca” olarak nitelendirdi. Scott, devamla "Bir kanserojen duman bulutu içinde yaşıyoruz. Çocuklar öksürüyor ve hastalanıyorlar. Kovulmamızdan ve topluluğumuzun yok edilmesinden bahsediyorlar. Bu böyle devam edemez. Köyleri yok edilmeli" dedi.
Filistin Kızılayı'na göre, köyün gençleri ile İsrail ordusu arasındaki çatışmalarda 4 Filistinli öldü 300'den fazla kişi de yaralandı.
Bir aydan uzun bir süre önce bir gösteri sırasında ayağından vurulan Dia yarasına rağmen her akşam göstericiler arasında yer almak istiyor.
Koltuk değneklerine yaslanırken üzerini Filistin bayrağı ve kefiye ile örten Dia, "Buraya gelmeye devam edeceğim. Bu şekilde çalışmaya ve topraklarımız terk edilene kadar direnmeye devam edeceğiz" diyor.

Beyta’daki Avitar yerleşimindeki İsrailli çocuklar (Reuters)
Yeni yerleşimlerin kurulması

2013 yılında Beyta yakınlarında bir Filistinli tarafından bıçaklanan İsrailli bir aktör ve yerleşimciden sonra, yerleşime Avitar adı verildi.
İsrail Batı Şeria'yı 50 yıldır işgal ediyor. Yaklaşık 650 bin İsraillinin yaşadığı Batı Şeria'daki yerleşimler uluslararası toplum tarafından da yasadışı kabul ediliyor.
Geçen Mayıs ayında bölgedeki Za’tara kavşağında bir Filistinlinin birkaç yerleşimciye silahla saldırması, birini öldürmesi ve diğerlerini de yaralamasının ardından Subeyh tepesinde Avitar yerleşimi kuruldu.
Dönemin savunma bakanı Benny Gantz, kontrol noktasının boşaltılmasını emretmesine rağmen dönemin Başbakanı Benjamin Netanyahu kararı durdurdu.
Batı Şeria yerleşim konseyinin eski Başkanı aşırı sağcı Naftali Bennett liderliğindeki yeni İsrail hükümeti ise bu yüksek tansiyonlu meseleyi henüz gündemlerine almadı.
İsrail yerleşim karşıtı örgüt Peace Now'a göre, herhangi bir yetkisi olmayan küçük bir grup insan, sahada İsrail'in güvenliğine ciddi şekilde zarar veren durumlar oluşturdu. Yeni hükümet, gelecekteki barış olasılığını zayıflattığı için kontrol noktasının boşaltılması çağrısında bulundu.

Beyta’daki yerleşimcilere ışık ve lazer tutan Filistinliler (Reuters)​​​​​​​
Yerleşimcilerin kafasını karıştıracak birimler

Filistin gençliği kendilerini lastik yakma, gece karmaşası ve meşale adındaki birmlere ayırdı. Bazı Filistinlilerse üzerinde ‘Dağ Muhafızları’ yazılı tişörtler giyiyor.
Öğleden sonra, Subeyh tepesinin batı yakasında gençler tarafından, dumanın protesto alanından doğuya, yerleşimcilerin olduğu bölgeye doğru yönelmesi için hasarlı lastiklerle dolu büyük bir kamyon getirildi.
AFP ekibinin olay yerinde olduğu gece maskeli bir genç adam, "Allah’u ekber. Bizim topraklarımızda kalmayacaklar" diye bağırıyordu.
Lastik yakma biriminin başkanı Raad, "Bu yerleşimleri dağın eteğinde kurduklarında burada bir iki gün kalacakları bildirildi. 50 saatten az bir sürede 20' den fazla yerleşim kuruldu. Bütün köylüler şehit olsa bile bu yerleşimler bizim topraklarımızda kalmayacak" dedi.

'Gitmeleri gerekiyor'
Elinde tespihi ve başındaki beyaz kefiyesiyle yükselen dumanı izleyen 77 yaşındaki Haleb Ebu Zaytun, "Gidecekler" diyor.
Zaytun sözlerine devamla, “Bu barışçıl eylem onları burayı terk etmeye zorlayacak. Gençlerimizin bir kısmını kaybetmemize neden olanlarla doğrudan yüzleşmemizden daha iyidir” dedi.
Köyün üzerine karanlık çökünce, gençler tepeye bakan bir tarafa geçerek, yerleşim yerine yakın mesafelerde lastikleri ateşe veriyorlar. Diğerleri ise uzak mesafelerden yerleşim yerine doğru lazer ışıkları tutuyorlar. Ellerinde meşaleler taşıyan düzinelerce genç yerleşimin en yakın noktasına akın ediyorlar. İsrail ordusu mensuplarıysa gençlere doğru şok bombası ve göz yaşartıcı gaz atıyor.
Giysileri ve elleri siyaha bulanmış maskeli bir genç, yakındaki ateşe kocaman bir lastiği iterken, "Lastiklerin dumanı yatak odalarına ulaşana kadar bu şekilde çalışmaya devam edeceğiz" diyor.
Olay yerinde öldürülen kardeşi Zekeriys Hamayel'in keffiyesini giyen genç Saer Hamayel, "Öyle ya da böyle topraklarımızı terk etmeliler" diye tekrarlıyor.

 


Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)

Zayed Hediyye

Libya'da Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) son aylarda karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik krizler devam ederken UBH ile ABD yönetimi arasında yapılan anlaşmalara ilişkin uluslararası basında art arda çıkan haberler UBH’nin sıkıntılarını daha da arttırdı. Bu anlaşmalar arasında Washington'da dondurulan Libya fonlarının, ABD'ye bu fonların bir kısmının verilmesi karşılığında çözülmesini amaçlayan bir anlaşma da yer alıyor.

Bu anlaşmanın onaylanması halinde bu hamle, Temsilciler Meclisi'nin (TM) yeni bir bütçe vermeyi reddetmesi ve Libya’nın doğu kampının ABD ve Türkiye gibi Libya sahnesindeki önde gelen ve etkili olan uluslararası tarafların teveccühünü kazanmayı başarması sonucu UBH’nin son dönemde rakiplerine karşı gerilediği ekonomik ve siyasi düzeylerdeki konumunu iyileştirmesine katkı sağlayacak.

Washington için cazip bir anlaşma

Anlaşmanın ayrıntıları, İngiltere merkezli Middle East Eye haber sitesi ve diğer uluslararası basın kaynakları tarafından hazırlanan ve UBH ile Trump yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan ve 30 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen fonlarına ilişkin gizli müzakerelerden bahseden bir haberde ortaya çıktı.

Söz konusu habere göre taraflar arasındaki görüşmeler geçtiğimiz nisan ayı sonlarında Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşti. ABD Başkanı Trump'ın Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ile UBH Başbakanı Dibeybe’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve kuzeni İbrahim ed-Dibeybe’nin bir araya geldiği görüşmede, Libya'nın, Washington'ın dondurulan fonların çözülmesinde rol oynaması karşılığında, dondurulan fonların bir kısmını belirli ABD kuruluşlarına verme planı ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Middle East Eye'den aktardığı kaynaklara göre plan Trump'ın ekibinin ciddi ilgisini çekmiş ve planın uygulanmasına yönelik mekanizmaların takibi için iç görüşmeler çoktan başladı. Ancak bu durum, bazı tarafların dondurulmuş Libya fonlarını bir sonraki aşamada siyasi olarak değerlendirme niyetleri hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Libyalı yetkililerden yalanlama

Öte yandan Libya Yatırım Otoritesi (LIA), fonların serbest bırakılmasına ilişkin olarak basında yer alan haberleri yalanladı. Bu iddiaların doğruluktan yoksun olduğunu ve güvenilir kaynaklara ya da yetkili makamlar tarafından yayınlanan resmi raporlara dayanmadığını vurgulayan LIA, tüm yatırım portföylerinin ve egemen fonlarının Denetim Bürosu ve İdari Kontrol Dairesi gibi yerel kuruluşların yanı sıra akredite sahibi uluslararası denetçiler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından periyodik izlemeye tabi tutulduğunu ve hesaplarının uluslararası kabul görmüş yönetişim, açıklama ve şeffaflık standartlarına uygun olarak düzenli olarak gözden geçirildiğini kaydetti.

Libya’dan hamleler

ABD son zamanlarda Libyalı kurumların ve önde gelen resmi şahsiyetlerin Libya’nin ABD bankalarında dondurulmuş fonlarının serbest bırakılmasına yönelik hamleleri için aktif bir arena haline geldi. Libyalı resmi kaynakların tahminlerine göre bu fonlar Libya'nın yurtdışındaki toplam fonlarının yüzde 25'inden fazlasını oluşturuyor ve yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bu hamlelerden en öne çıkanı, birkaç gün önce İngiltere merkezli Africa Confidential dergisinin sayfalarında yayınlanan ve Libya Devlet Varlıklarının Geri Kazanımı ve Yönetimi Ofisi (LAROM) eski Başkanı Muhammed el-Menseli'nin ‘çalıntı’ olarak nitelendirilen ve 50 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen Libya’nın yurtdışındaki fonlarını kurtarmaya yönelik hamlelerinin ardından ABD makamları tarafından tutuklanmasının hangi koşullarda gerçekleştiğinden bahseden tartışmalı bir haberde ortaya çıktı.

Africa Confidential haberinde, Muhammed el-Menseli'nin geçtiğimiz yıl aralık ayında Washington'da Dışişleri, Adalet ve Hazine bakanlıkları yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Muammer Kaddafi rejimi tarafından ABD’deki gizli hesaplara kaçırılan paraları Libya'nın geri alma niyetini kendilerine bildirdiğini aktardı. Habere göre Menseli bundan sadece birkaç hafta sonra 7 Ocak'ta izinsiz eylemlerde bulunduğu ve çifte vatandaşlığa sahip olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Libya’nın fonları onlarca yıldır dondurulmuş durumda

Libya'nın yurtdışında dondurulan fonları, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana ülkenin karşı karşıya kaldığı en çetrefilli konulardan biri. Zira o tarihten bu yana göreve gelen hiçbir hükümet bu dosyayı yerinden oynatmayı başaramadı. Libya’nın yurtdışındaki fonları, 17 Şubat 2011'deki halk ayaklanmasını bastırmakla suçlanmasının ardından Kaddafi rejimine yaptırım uygulanmasını öngören 1973 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı kapsamında dondurulmuştu.

Libya’nın dondurulmuş fonları, eski rejimin yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu tüm finansal varlıkları, fonları ve ekonomik kaynakları kapsıyor. Resmi verilere göre yurt dışındaki bankalarda bulunan dondurulmuş fonlar, varlıklar ve tahviller de dahil olmak üzere 200 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor.

Bu fonların yüzde 37’si Avrupa’da, yüzde 33’ü Kuzey Amerika’da, yüzde 23’ü Afrika’da, yüzde 6’sı Ortadoğu’da ve yüzde 1’i Güney Amerika bulunuyor.

Devasa yatırımlar

Dondurulan fonlar arasında şimdiki adı Libya Yatırım Otoritesi olan Libya Yatırım Fonu'na ait yatırımlar da yer alıyor. Libya'nın egemen varlık fonu, ülkenin fazla petrol gelirlerini yönetmek ve yatırım yapmak için 2006 yılında kuruldu. Kaddafi döneminde 100 milyar dolardan fazla kaynak tahsis edilen fon, tarım, emlak, finans, petrol ve gaz gibi çeşitli alanlardaki yatırımları yönetiyor ve gelirlerinin milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bazı ülkeler geçtiğimiz yıllar boyunca, Libya'nın dondurulmuş fonlarına, bu fonlardan faydalanmak amacıyla göz dikti. Bazıları yasadışı yollardan ve Libya'ya karşı tazminat davaları açarak bu fonları elde etmeye çalıştı, ancak tüm bu girişimler başarısız oldu.

LIA Direktörü Ali Mahmud Reuters'a yaptığı açıklamada, LIA’nın 70 milyar dolarlık fonlarının aktif yönetiminin on yılı aşkın bir süre sonra ilk kez BMGK tarafından bu yılın sonlarına kadar onaylanmasını beklediğini söyledi. Mahmud, LIA'nın mart ayında sunduğu yatırım planının kasım ya da aralık ayında BMGK tarafından onaylanacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi.

LIA’nın dört bölümden oluşan planının ilk bölümünün oldukça basit olduğunu belirten Mahmud, bu bölümde fonların dondurulduğu yıllar boyunca biriken fonların tahvil ödemeleri olarak yeniden yatırılmasının planladığını ifade etti.

Birçok hedef

Bingazi Üniversitesi'nde ekonomi ve siyaset bilimi profesörü olan Ali Cuma, UBH’nin bu olası anlaşmayla sadece bir değil, birkaç hedefe ulaşmayı amaçladığını düşünüyor.

Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin Libya'nın yurtdışındaki fonlarının kontrolünü yeniden ele geçirme çabasının öncelikle ekonomik sıkıntısını çözmeyi ya da hafifletmeyi amaçladığını, zira hükümetin şu anda TM başta olmak üzere çeşitli taraflarca kendisine dayatılan iç siyasi ve mali baskı nedeniyle kamu harcamalarını karşılayamadığını söyledi.

Prof. Cuma, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Bu teklif aynı zamanda ABD ve pragmatik tutumlarıyla tanınan yeni başkanı Donald Trump ile ilişkileri geliştirmeyi ve Libya'nın doğu kampının son haftalarda nispeten başarılı olduğu Washington'a karşı üstünlük sağlama çabalarının önünü kesmeyi amaçlıyor.”

Ancak birçok tarafın bu sızıntıları mali kazançlar karşılığında ulusal egemenliğin bir kısmının teslim edilmesi olarak istismar etmeye çalışacağı için anlaşmanın Dibeybe ve UBH üzerindeki olumsuz etkisi konusunda uyaran Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin bu hamlesinin, dondurulmuş fonların geri alınması ile ulusal egemenliğin korunması arasında bir denge kurma becerisi açısından gerçek bir sınav niteliği taşıdığını, fakat mevcut aşamada bu iki zıt kutbu bir araya getirmenin oldukça zor olduğunu vurguladı.