Hamas ve Fetih’in FKÖ’yü ele geçirme rekabeti kızıştı

Hamas ve Fetih’in rekabeti Kahire’nin Haziran başında yapmayı planladığı Filistin ulusal diyaloğunun daha başlamadan ertelenmesine neden oldu.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’taki Fetih Hareketi toplantısında (WAFA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’taki Fetih Hareketi toplantısında (WAFA)
TT

Hamas ve Fetih’in FKÖ’yü ele geçirme rekabeti kızıştı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’taki Fetih Hareketi toplantısında (WAFA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ramallah’taki Fetih Hareketi toplantısında (WAFA)

Halil Musa
Filistin halkını en iyi kimin temsil edebileceği ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) en büyük ve en popüler fraksiyonunun kim olacağı hususunda Fetih ile Hamas arasındaki tartışmalar yıllar sonra tekrar alevlendi.
Ancak Fetih’ten gelen eleştirilere göre Hamas, 1980’lerden bu yana, Filistinliler arasında popülaritesini artırmak için Fetih’e rakip olarak FKÖ’yü ele geçirmeye çalışıyor.
Filistin Politika ve Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, geçen Mayıs ayındaki Gazze Savaşı, Filistin yönetimine ve onun liderliğine büyük bir darbe vurarak halkın Hamas’ı ve silahlı eylemlerini desteklemesine sebep oldu.
Savaştaki zaferi verdiği coşku, Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar’ın “Hamas’sız FKÖ’nün sadece siyasi bir salon olduğunu düşünerek 21 Mayıs’tan önce sunulan her şeyin artık geçerli olmadığını söylemesine neden oldu.
Bu nedenle Hamas, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın talep ettiği gibi İsrail ile yapılan anlaşmaları tanıyan bir ulusal birlik hükümeti kurarak değil, FKÖ’ye girerek bölünme durumunu sona erdirmeyi ve Filistin topraklarını düzenlemeyi amaçlıyor.

“Ulusal diyalogun ertelenmesi”
Gelişmeler, Kahire’nin bu ayın başında yapmayı planladığı Filistin ulusal diyalogunun daha başlamadan ertelenmesine neden oldu. Çünkü her iki taraf da farklı gündemler ve önceliklerle Mısır’a gitti.
FKÖ’yü kontrol etmek için iki taraf arasında çatışmaların yoğunlaştığını ifade eden Mahmud Abbas, “devrim ve örgüt hırsızlığı” dediği bu duruma asla izin vermeyeceğini ifade etti. Kanındaki mirası, bugünü ve geleceğiyle (tüm gücüyle) Fetih hareketini savunacağını da sözlerine ekledi.
Abbas, Fetih Devrim Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada, liderlikleriyle, bu büyük hareketin mirasını yeniden canlandıracaklarını ve yüce Filistin halkının mücadelesinin lideri olacaklarını ifade etti.
Ancak Abbas, FKÖ ile İslami Cihad Hareketini, bölünmeyi sona erdirmek ve ulusal ortaklık kurmak için 24 saat sürecek ciddi bir diyaloga geri dönmeye davet ederek uzlaşmanın kapısını kapatmadı.
Hamas ise, Mısırlı yetkililere, bölünmeyi sona erdirme ve ulusal birlik hükümeti kurma beklentisi olmadan, Yürütme Komitesi’ne veya seçim listelerine atıfta bulunmadan, ulusal diyalog gündemine dair düşüncelerini ileten, genel sekreterlerin ve diğer grupların temsilcilerinin katılımıyla yeni bir liderliğin oluşturulmasını içeren bir belge sunmuştu.
Hamas’ın Genel Başkan Yardımcısı Musa Ebu Merzuk, FKÖ’nün Filistinlilerin yurtiçindeki ve yurtdışındaki meşru temsilcisi olmasına rağmen liderleri tarafından seçilen siyasi veya ideolojik hedeften uzaklaştıklarını ifade etti. Filistinlilerden oluşan geniş bir grubu temsil eden popüler bir grubun (Hamas’ın) FKÖ içinde bulunmadığına dikkati çekti.

Hamas çatısı
Fetih Devrim Konseyi üyesi Muhammed el-Lehham, “Hamas, FKÖ’yü kontrol etmek istiyor. Kahire görüşmelerinin ertelenmesinin sebebi bu” dedi. Ayrıca Hamas’ın Gazze savaşı öncesi ile sonrasında aynı olmadığını düşünen büyük bir kitle bulunduğunu söyledi.
El-Lehham, Fetih’in siyasi programları çerçevesinde Hamas ve İslami Cihad’ın FKÖ’ye katılmasını Fetih Hareketi’nin memnuniyetle karşılayacağını belirtti. Hamas’ın, başkenti Kudüs olan 1967 yılı sınırlarına bağlı bir Filistin devleti kurmanın gerekliliğine yönelik siyasi vizyonunun, Fetih’in siyasi vizyonundan farklı olmadığını vurguladı.
Filistin Politika Araştırmaları ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Genel Direktörü Hani el-Mısri, “Hamas’ın,  mücadele stratejisi belirlemeden, bölünmenin sona ermesini beklemeden, seçim yapılması ve birlik hükümeti veya parti hükümeti kurulması gerekmeden ilk iş olarak FKÖ’yü yeniden inşa etme önerisi, Hamas’ın Gazze Şeridi’nin kontrolünü tek taraflı elinde tutması, ortaklık yolunda ilerlemesini ve bu durumda FKÖ’yü ele geçirmesini sağlıyor” dedi.
El-Mısri, bunun ulusal birlik yolunda ilerleme olasılığını zayıflattığını ve bölünmeyi Gazze Şeridi ile Batı Şeria arasında bir ayrıma dönüştürmenin yolunu açtığını ifade etti.
El-Mısri, Gazze savaşının Filistin sahnesini değiştirdiğine, ancak Filistinlilerin karşı karşıya oldukları zorluklarla dolu gerçeği değiştirmediğine dikkat çekerek “Savaş hala uzun ve kesin zafer anı henüz gelmedi” dedi.
El-Mısri, ulusal birliği yeniden tesis etme girişimlerinin başarısız olmasının nedenlerinin, bireyselleşme, bencillik, ortaklığa inanmama, başarısız olmasına rağmen Oslo seçeneğine bağlılık ve silahlı direnişin tek seçenek olduğunu zannetmek olduğunu vurguladı. Örgütün inşasını engelleyen sebeplerin sadece Filistin’den kaynaklanmadığını, aynı zamanda Arapların durumları ile bölgesel ve uluslararası durumların da bunda katkısı olduğunu söyledi.
Dünyanın Hamas’ı tanıması için gereken bedelin “en azından uzun vadeli bir ateşkes” olduğunu söyleyen el-Mısri, Gazze’de bir devletin varlığının kabul edilmesinin Batı Şeria’nın ayrılıp ayrılmamasıyla bağlantılı olmadığını, en üst düzeyde Dörtlü Komite’nin şartlarını kabul etmeye bağlı olduğunu aktardı.

“FKÖ’nün temsilcisi yok”
Ancak, feshedilen Yasama Konseyi’nin milletvekili Ayman Daraghmeh, Hamas’ın FKÖ’yü çalmaya ya da kontrol etmeye çalışmadığını belirtti. Herhangi partinin örgüt üzerindeki tekelini kıracak katılımcı bir mutabakat formülüne gidilmesi gerektiğini vurguladı.
FKÖ’nün mevcut haliyle Filistin topraklarındaki tüm mezhepleri ve halkın tüm kesimlerini temsil etmediğini, bu temsiliyetin tarih boyunca sabit olmadığını, değişken olduğunu ifade etti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Daraghmeh, FKÖ’nün birçok fraksiyonunun ve bileşenlerinin artık Filistinliler arasında önemli bir temsilcisi olmadığını vurguladı ve Hamas’ın Filistinliler arasında geniş bir desteğe sahip olduğunu ve bunun FKÖ’nün yeniden inşasına yansıtılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Kahire diyalogunun daha başlamadan başarısız olması ilgili olarak, bunun Fetih hareketinin Uluslararası Barış Dörtlüsü’nün şartlarını kabul edecek bir ulusal birlik hükümeti kurulması hususundaki ısrarından kaynaklandığına inandığını söyledi.



BM Güvenlik Konseyi bugün Gazze ile ilgili yeni bir karar tasarısını oylayacak

 Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)
Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)
TT

BM Güvenlik Konseyi bugün Gazze ile ilgili yeni bir karar tasarısını oylayacak

 Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)
Yerlerinden edilmiş Filistinliler, eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınındaki sahil yolu üzerinden güneye doğru yol alıyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi bugün Gazze Şeridi'nde ateşkes çağrısı yapan ve kuşatma altındaki bölgeye insani yardımın ulaştırılmasını öngören bir karar tasarısı üzerinde yeniden oylama yapacak. Söz konusu öneri, ABD'nin tekrarlanan vetolarına rağmen 23 aydır devam eden savaş karşısında harekete geçmeye çalışan üye devletlerin çoğunluğu tarafından destekleniyor. Bugünkü oylama, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının devam ettiği ve 14 Filistinlinin hayatını kaybettiği bir ortamda gerçekleşiyor.

Bu arada, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus bugün, zaten baskı altında olan Gazze'deki hastanelerin, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde İsrail'in kara harekatının genişlemesi nedeniyle ‘çöküşün eşiğinde’ olduğunu belirterek, ‘bu insanlık dışı koşulların sona ermesi’ çağrısında bulundu. Ghebreyesus, X platformunda yaptığı paylaşımda, “Gazze'nin kuzeyindeki askerî harekât ve tahliye emirleri, yeni bir göç dalgasına yol açarak, zaten psikolojik travma yaşayan aileleri, giderek küçülen bir alana itiyor. Baskı altında olan hastaneler çöküşün eşiğindeyken, şiddetin artması erişimi engelliyor ve WHO'nun hayati önem taşıyan ekipmanları ulaştırmasını engelliyor” ifadelerini kullandı.

Filistin Enformasyon Merkezi, bugün Gazze Şeridi'nde hayatını kaybeden 14 kişiden 9'unun Gazze şehrinden olduğunu bildirerek, ‘işgal güçlerinin Gazze şehrinin kuzeybatısında vatandaşların evlerini yıkmak için tonlarca patlayıcı yüklü 4 zırhlı aracı patlattığını’ kaydetti. Nuseyrat'taki el-Avde Hastanesi, dün gece, ‘İsrail işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nın 7. Blok bölgesindeki bir evi hedef alması sonucu dört şehit ve on yaralıyı kabul ettiğini’ bildirdi.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee ise bugün, Gideon’un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında çatışmaların genişlediğini duyurarak, ‘İsrail güçlerine karşı kullanılmak üzere patlayıcı cihazlar içeren bir silah deposuna saldırı düzenlendiğini’ kaydetti.

Adraee X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “162. ve 98. tümenler, Gideon’un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında Gazze şehrinde savaş operasyonlarını genişletiyor ve terörist altyapıyı yok ediyor” dedi.

Adraee’nin paylaşımının devamında şu ifadeler yer aldı: “İsrail Hava Kuvvetleri dün, Gazze şehrinde Hamas'a ait bir silah deposuna saldırı düzenledi. Bu depoda, bölgede faaliyet gösteren İsrail güçlerine karşı kullanılmak üzere hazırlanmış patlayıcı cihazlar depolanıyordu.”

‘Acil ateşkes’

Geçtiğimiz ağustos ayı sonunda seçilmiş üyeler, BM'nin Gazze Şeridi'nde resmi olarak kıtlık ilan etmesinin ardından karar taslağı üzerinde görüşmeler başlattı.

Metnin ilk taslağı, yardımların ulaştırılmasının önündeki tüm engellerin derhal kaldırılmasını talep ediyordu. Ancak diplomatik kaynaklar, Fransa ve Birleşik Krallık'ın, küresel barış ve güvenliği korumak için kurulmuş bir kuruluş tarafından yayınlanan ve ABD'nin her halükârda engelleyebileceği, tamamen insani yardım amaçlı bir kararın yararlılığı konusunda şüpheci olduklarını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre bugün oylamaya sunulacak olan karar taslağı, insani yardımların girişine getirilen kısıtlamaların kaldırılmasını talep ediyor. Aynı zamanda, ‘Gazze'de acil, koşulsuz, kalıcı ateşkes’ ve rehinelerin koşulsuz olarak serbest bırakılmasını talep ediyor.

İsrail ordusuna göre, 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail yerleşimlerine düzenlediği eşi görülmemiş saldırı sırasında kaçırılan 251 kişiden 47'si halen Gazze Şeridi'nde esir tutuluyor; bunlardan 25'i hayatını kaybetti.

ABD, daha önce BM Güvenlik Konseyi'nde oylamaya sunulan benzer karar taslaklarını reddetmişti. En son haziran ayında, müttefiki İsrail'i korumak için veto hakkını kullanmıştı.

Öfke ve hayal kırıklığı

Öncekilerle aynı kaderi paylaşması muhtemel olsa bile, bunu tekrar denemenin faydası olup olmadığı sorusu gündeme geliyor.

Bu soruya yanıt olarak bir Avrupalı diplomat, “Hiçbir şey yapmamak, BM Güvenlik Konseyi'nin 14 üyesine ve küresel kamuoyuna konumlarını açıklamak zorunda kalmayacak olan Amerikalılar için kolay olacaktır” diyerek, sadece ABD'nin veto hakkından korkulduğu için hiçbir şey yapmama fikrini reddetti.

İsmini vermek istemeyen diplomat, “Bu, sahadaki Filistinlilere pek yardımcı olmuyor, ama en azından çaba gösterdiğimizi göstermeye devam ediyoruz” ifadesini kullandı.

Önceki veto, BM Güvenlik Konseyi'nin diğer 14 üyesinin öfkesini uyandırdı. Bu üyeler, İsrail'e Gazze halkının içinde bulunduğu kötü durumu sona erdirmesi için baskı yapamamanın hayal kırıklığını giderek daha fazla dile getiriyorlar.

Yahudi devleti, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te topraklarına düzenlediği saldırının ardından patlak veren savaşı durdurması için uluslararası baskıyla karşı karşıya.

İsrail'in resmi verilerine göre, söz konusu saldırıda İsrail tarafında çoğu sivil olmak üzere bin 219 kişi öldü.

BM'nin güvenilir bulduğu Hamas hükümeti tarafından yayınlanan rakamlara göre, 7 Ekim saldırısının ardından İsrail ordusu tarafından başlatılan şiddetli askerî harekât sonucunda Gazze Şeridi'nde çoğu sivil 65 binden fazla Filistinli öldürüldü.

Savaşın başlamasından bu yana İsrail tarafından kuşatma altında tutulan Filistin topraklarındaki iki milyondan fazla nüfusun büyük çoğunluğu yerinden edildi. İsrail'in Mart 2025 başında uyguladığı kuşatma mayıs sonundan bu yana nispeten hafifletilmiş olsa da, insani yardım bu topraklara sadece sınırlı miktarda ulaşabildi.


İsrail'in Gazze şehrine saldırısı için üç aşamalı bir plan

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze şehrine saldırısı için üç aşamalı bir plan

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)

Gazze şehrine yönelik harekâtın ikinci gününe girilmesiyle, İsrail ordusunun Güney Cephesi Komutanı Tümgeneral Yaniv Asor tarafından hazırlanan üç aşamalı bir plan ortaya çıktı. İsrail'in Walla internet sitesi, bu planın ‘benzeri görülmemiş ve Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda bir emsal teşkil edecek’ olduğunu belirtti.

İnternet sitesine göre bir kaynak, ‘Asor'un Gazze şehrini kontrol altına almak için uzun süredir üzerinde çalıştığı ve üç aşamaya ayırdığı bir plan olduğunu’ söyledi. ‘Ateş aşaması’ olarak adlandırılan ilk aşama, yer üstü ve yer altı robotları da dahil olmak üzere çeşitli araçlar kullanılarak terör altyapısının (çoğunlukla geceleri) kapsamlı bir şekilde yok edilmesine odaklanıyor.

Kaynak, ‘operasyonun kapsamının eşi benzeri görülmemiş’ olduğunu ifade ederek, “Gazze daha önce hiç böyle bombalanmamıştı… Ve bu sadece ikinci gece” dedi. İkinci aşama, ‘hızlı ateş, işgalin kendisi ise daha yavaş olacak’ ilkesine dayanan kara operasyonu ile ilgili. Üçüncü aşama ise şu anda ‘İsrail savaşları tarihinde eşi benzeri görülmemiş askeri yeteneklerin toplanması yoluyla yüksek güvenlikli’ olarak sınıflandırılıyor.

vfdbg
Gazze şehrinde İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Şarku’l Avsat’ın Walla internet sitesinden aktardığına göre, aşamalar son iki ay boyunca istihbarat servisleri ve Rehineler ve Kayıp Kişiler Komutanlığı ile koordineli olarak, İsrail askerleri ve rehineler için riskleri en aza indirme ihtiyacını göz önünde bulundurarak dikkatlice planlandı.

İsrail, geçtiğimiz salı günü Gazze şehrini tamamen kontrol altına almak amacıyla, İzzeddin el-Haddad'ın liderliğindeki Kassam Tugayları'nın şehirdeki taburunu yenilgiye uğratmak hedefiyle Gazze şehrine şiddetli bir kara saldırısı başlattı. İsrail ordusu, önümüzdeki yılın başına kadar sürecek operasyonda 2 bin 500 savaşçıyla karşı karşıya kalacağını tahmin ediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordunun bir dizi ateş hattıyla şehre saldırısını yoğunlaştırdığı ve Batı Şeria ile İsrail'de şiddetli patlamaların duyulduğu bir gecenin ardından Gazze şehrine yönelik kara harekatının başladığını duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü, 98., 162. ve 36. tümenlerden gelen düzenli ve yedek kuvvetlerin, Gideon'un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında Gazze şehri genelinde büyük çaplı bir kara operasyonu başlattığını duyurdu. Kuvvetler, operasyon planına uygun olarak faaliyetlerine başladı ve durumun değerlendirilmesine bağlı olarak genişlemeye hazırlanıyor.

Geçici koridor

İsrail dün Gazze şehrine yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak bölge sakinlerini güneye doğru kaçmaya zorladı. On binlerce kişinin er-Reşid Caddesi'nde toplanmasıyla hareketin son derece yavaşlaması üzerine ordu, Filistinlilerin tahliyesi için ikinci bir geçici koridor açmak zorunda kaldı.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki çeşitli mahalleler ve hayati bölgelere yönelik devam eden operasyonunun bir parçası olarak, salı gecesi ve çarşamba günü Gazze şehrinde yaklaşık 50 hedefi vurduğunu, son 24 saatte ise Gazze şehrinde 140 hedefi vurduğunu açıkladı.

İsrail ordusu dün, kara harekâtını genişletip Gazze Şeridi'nin en büyük şehrine yönelik bombardımanı yoğunlaştırmasının ardından, Gazze şehrinde yaşayanların ayrılması için ‘geçici bir geçiş yolu (koridor)’ belirlediğini duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Güneye hareketin kolaylaştırılması için Selahaddin Caddesi üzerinden geçici bir koridor açılıyor” dedi. Adraee, koridorun bugün öğlen saatlerinden cuma günü öğlen saatlerine kadar ‘48 saat’ boyunca açık olacağını belirtti.

Selahaddin Caddesi, kuzeyden güneye kıyı şeridine paralel uzanır. Son haftalarda ordu, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Gazze şehri sakinlerine, şehri ele geçirmeyi amaçlayan bir saldırı başlatmaya hazırlanırken, şehri terk edip Gazze Şeridi'nin güneyinde kurduğu ‘insani yardım bölgesine’ taşınmaları gerektiği konusunda uyarılarını yoğunlaştırdı.

fghyju
İsrail'in askeri operasyonu nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan Filistinliler güneye doğru ilerliyor, 17 Eylül 2025 (Reuters)

İsrail ordusu dün, Gazze şehrini terk etmek zorunda kalanların sayısının 350 bini aştığını belirterek, birçok Filistinlinin orada kalmaya direndiğini, ancak bölgede sığınacak güvenli bir yer olmadığını vurguladı.

Gazze şehrinden henüz ayrılmamış yaklaşık 800 bin Filistinli bulunuyor. İsrail, Hamas'ı teslim olmaya zorlamayı umuyor.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, operasyonun başlangıcında yaptığı açıklamada, “Hamas'tan iki şey istiyoruz ve onlar bunları istediğimiz için vermeyecekler: tüm rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın silahsızlandırılması. Buradaki saldırı ne kadar yoğun olursa, Hamas o kadar yorulur ve rehinelerin serbest bırakılma şansı o kadar artar” ifadelerini kullandı.

Yoğun hava bombardımanının yanı sıra ordu, ilave kuvvetlerin girişine hazırlık olarak, şehrin dış mahallelerindeki binaları ve altyapıyı yok etmek için patlayıcı yüklü zırhlı personel taşıyıcıları kullandı.

İsrail ordusu ayrıca, halihazırda yedek görevde olan 70 bin askere ilave olarak, operasyon için yaklaşık 60 bin yedek askeri çağırdığını duyurdu.

Yorgunluk haberlerine rağmen, İsrail ordusu yedek askerlerin katılım oranının yüksek olduğunu ve çoğu birimde yüzde 75 ile yüzde 85 arasında değiştiğini vurguladı. Yedek kuvvetler arasında üç tugay ve birkaç tabur ile istihbarat ve lojistik personeli de dahil olmak üzere birçok muharebe destek askeri bulunuyor.

Farklı eksenler

Gazze şehrine yapılan saldırının yanı sıra, İsrail ordusu 99. Tümen'in Gazze'nin kuzeyindeki İsrail tampon bölgesinde savunma operasyonları yürüttüğünü, Gazze Tümeni'nin ise Gazze Şeridi'nin güneyinde operasyonlar gerçekleştirdiğini duyurdu.

İsrail ordusu, Gazze şehrinin yüzde 40'ını kontrol ettiğini ve tam kontrolü ele geçirene kadar operasyonlara devam edeceğini belirterek, planın durdurulabilecek şekilde tasarlandığını iddia ediyor.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Gazze şehri, başta Şucaiye, ez-Zeytun, et-Tuffah, ed-Derac, Tel el-Heva, Şeyh Rıdvan, es-Sabra, en-Nasr, eş-Şati Mülteci Kampı ve Şeyh Aclin olmak üzere bir dizi önemli mahalle ve kampı içeriyor. İsrail, dün erken saatlerde çoğu Gazze şehrinde olmak üzere 57 Filistinliyi öldürdü.

knk
Gazze sınırına yakın bir bölgede konuşlandırılan İsrail mobil topçu birlikleri, 17 Eylül 2025 (AFP)

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), İsrail'in Gazze şehri ve kuzey bölgelerine yönelik bombardımanlarının yoğunlaşmasıyla Gazze sakinlerinin giderek artan bir korku içinde yaşadıklarını belirterek, Gazze Şeridi'nde insani acıların daha da kötüye gideceği uyarısında bulundu.

Zayıf tepkiler

Filistin Dışişleri Bakanlığı, uluslararası toplumun soykırım, yerinden edilme ve ilhak suçlarını ve Filistin halkının maruz kaldığı tarihi adaletsizliği, acıyı ve eşi görülmemiş ıstırabı, her gün tekrarlanan ve sıradanlaşan, alışılmış meseleler olarak ele almasına karşı bir kez daha uyarıda bulundu.

Bakanlık dün yaptığı açıklamada, Filistinlilerin maruz kaldığı durumlara karşı uluslararası toplumun ve devletlerin düşük düzeyli tepkilerini eleştirdi. Bu tepkilerin, özellikle Gazze şehrinin şu anda yaşadıkları göz önüne alındığında, soykırım suçlarının artışına karşı uluslararası toplumun yasal ve ahlaki sorumluluklarına uygun olmadığını belirtti.

n mb nm
İsrail'in askeri operasyonu nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan Filistinlileri izleyen bir kadın, 17 Eylül 2025 (Reuters)

Bakanlık, Filistin halkına yönelik saldırıları durdurmada başarısız olması, uluslararası hukuku ve Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) aldığı ihtiyati tedbirleri uygulayamaması ve işgalci gücün Filistinli sivillere karşı en önemli yükümlülüklerinden biri olan uluslararası insani hukukun güvence altına aldığı temel insani ihtiyaçlara erişimi sağlamadaki başarısızlığı nedeniyle uluslararası toplumu doğrudan sorumlu tuttu. Bakanlık, halkımıza dayatılan ölüm veya yerinden edilme seçeneklerine sessiz kalmanın veya rıza göstermenin, sadece önemli meselelerin siyasi olarak ele alınmasında değil, aynı zamanda en temel insan hakları ve ilkeleri alanında da suç ortaklığı ve çifte standart oluşturduğunu vurguladı.

Bakanlık, işgalin Filistinli sivillerin yaşamları üzerindeki tekelini ve şiddetli hakimiyetini kırmak için pratik uluslararası cesaret gösterilmesi ve çok geç olmadan onlara uluslararası insani koruma sağlanması çağrısında bulundu.


Suveyda'nın kendi kaderini tayin hakkı için imza kampanyası başlatıldı

Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
TT

Suveyda'nın kendi kaderini tayin hakkı için imza kampanyası başlatıldı

Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)

Suriye'nin güneyinde bulunan ve nüfusunun çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda ilinde, uluslararası topluma Suveydalıların kendi kaderini tayin etme hakkı konusunda referandum yapılmasını desteklemesi çağrısında bulunan bir dilekçe için imza kampanyası başlatıldı. Bu kampanya, Şam'ın salı günü Ürdün ve ABD'nin desteğiyle bölgede güvenliği yeniden tesis etmek amacıyla hazırladığı ‘yol haritasını’ duyurmasına yönelik bir misilleme niteliğinde.

Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, Suveyda’da 19 oy verme merkezi olduğunu, 2 binden fazla gönüllünün görev aldığını ve kampanya sırasında güvenliği sağlamaktan Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri tarafından ‘atanan’ iç güvenlik güçlerinin sorumlu olduğunu söylediler.

Başka bir bağlamda, bilgili kaynaklar, ABD’nin çabalarına rağmen İsrail ile Suriye arasında beklenen güvenlik anlaşmasının imzalanmasını engelleyen derin ayrılıklar olduğunu vurguladı.

Öte yandan İsrail basını, bazı kaynakların, daha önce bildirildiği üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında önümüzdeki hafta New York'ta Suriye'nin güneyindeki tampon bölgenin kontrolüne ilişkin bir anlaşma imzalanmasının veya bir görüşme yapılmasının söz konusu olmadığını aktardı.