Sudan, HIPC girişimi tarihindeki en yüksek borç indirimini aldı

Alınan borç indirimi ekonomide reformu desteklemek için 50 milyar dolara ulaştı

Sudan, tarihindeki en büyük operasyonla 50 milyar doları aşan dış borcundan kurtuldu. (Reuters)
Sudan, tarihindeki en büyük operasyonla 50 milyar doları aşan dış borcundan kurtuldu. (Reuters)
TT

Sudan, HIPC girişimi tarihindeki en yüksek borç indirimini aldı

Sudan, tarihindeki en büyük operasyonla 50 milyar doları aşan dış borcundan kurtuldu. (Reuters)
Sudan, tarihindeki en büyük operasyonla 50 milyar doları aşan dış borcundan kurtuldu. (Reuters)

Sudan, Ağır Borç Yükü Altındaki Yoksul Ülkeler (HIPC) girişimine yeni dahil olan bir ülke olarak tarihindeki en büyük operasyonla 50 milyar doları aşan dış borcundan kurtuldu. Sudan hükümeti ile Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası arasındaki iş birliğinin başlamasının üzerinden henüz altı ay geçmeden çok kısa sürede gerçekleşen prosedür, Sudan'ın yeni hibeler almasının önünü açarken IMF’den yarısı genel hizmetler, elektrik, su, eğitim ve sağlık sektörlerine ayrılan yaklaşık 4 milyar dolarlık yeni krediler aldı.
Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, Salı akşamı kararı değerlendirirken bu adımı dünyaya yeni bir sayfa açan tarihi bir başarı olarak nitelendirdi. Hamduk, Sudan halkına çatışma ve siyasi rüzgarlarla birlikte kaybolan hayalleri ve özlemleri için gösterdikleri sabırdan ötürü övgüde bulundu.
Dünya Bankası ve IMF, ortak bir açıklama ile Sudan'ın 23 milyar dolarlık borcunun affedilmesine ve diğer girişimlerle tamamlanarak toplam 50 milyar doların üzerindeki borcun silinmesine karar verdi. Bu rakam, Sudan’ın toplam dış borcunun yüzde 90’ından fazlasına denk geliyor.
İki kurum ayrıca ekonomik toparlanmayı sağlamak ve yoksulluğu azaltmak için önümüzdeki yıllarda Sudan'a stratejik destek sağlamaya devam etme sözü verirken uluslararası toplumu da bu desteği ve ivmeyi sürdürmeye çağırdılar.
Karara göre Sudan, Ağustos 2000’de askıya alınan IMF’de oy kullanma hakkını da yeniden kazandı. IMF, kararın açıklanmasından bir gün sonra, Sudan’a üç yıl boyunca 2,4 milyar dolar tutarında yeni kredi verilmesini onayladı. Bunun 1,4 milyar doları, sosyal güvenlik programlarıyla ilgili ekonomik reform adımlarını desteklemek için en kısa sürede dağıtılacak.
Öte yandan IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Sudanlı yetkililerin son derece zor bir siyasi, ekonomik ve güvenlik ortamında reforma devam etme kararlılığı göz önüne alınarak Sudan'ın HIPC girişiminden yararlanması kararı alındığını söyledi.
Hamduk, karara göre Sudan’ın 50 milyar dolar olarak tahmin edilen nihai bir borç indirimi alacağını ve ek çaba gerektiren nihai borç indirimi için çalışmaların tamamlanmasına odaklanacağını söyledi. Hamduk geçiş hükümetinin döviz kurundaki dengesizliğin yanı sıra genel ekonomide yapısal bir kusur, 60 milyar dolarlık dış borç, ticaret dengesinde büyük bir açık ve bankacılık sisteminden yılda en az 200 milyar liralık (Sudan lirası) bir borçlanma miras aldığına dikkati çekti. Hamduk hükümetinin, Sudan'ın terörizmi destekleyen ülkeler listesinden çıkarılmasına, uluslararası topluma entegre edilmesine ve dünya ülkeleriyle olan tecridini kırmaya yardımcı olan yasal reformlar üzerinde çalıştığına da işaret etti.
Başbakan, Sudan’ın HIPC girişiminden yararlanma kararının, yoksulluğu azaltma stratejisini içeren entegre bir reform programı geliştiren geçiş hükümetinin ciddiyetini yansıttığını ifade etti.
Hamduk, Sudan’ın kalkınma finansmanı almaya uygun hale geldiğini, derhal IMF, Dünya Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası ile temasa geçtiğini ve alacaklıları borçların hafifletilmesi sürecine dahil etmeye başlayacağını söyledi.

Hamduk, ülkesinin 50 milyar dolar nihai borç indirimi alacağını belirtti
Sudan’ın önümüzdeki haftalarda gelişmiş ülkelerin kredi alacaklarını koordine eden Paris Kulübü üyesi ülkeler ve diğer ülkelerden alacaklılar ve ticari alacaklılar ile iletişim kuracağını belirten Hamduk, ülkesinin böylece, 50 milyar dolar olarak tahmin edilen nihai borç indirimi alacağını kaydetti.
Sudan Başbakanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kararla geçiş süreci mücadelesini kazandık. Son bir maç kaldı. Doğru yönde ilerlediğimizi söyleyebiliriz.”
Şarku’l Avsat’a konuşan Sudanlı ekonomist Dr. Hasan es-Senussi ise yaptığı değerlendirmede, kararın, Sudan'ın uluslararası kuruluşlar ve dünya ülkeleri tarafından kabul edilmesinin önünü açan şansını artırmasını sağlayacak önemli bir adım olduğunu söyledi. Dr. Senussi, “Sudan'ın borçlarından muaf olması, diğer ülkelerle anlaşmasını kolaylaştıran ve Sudan'ın HIPC girişimi çerçevesinde uluslararası finans kuruluşları tarafından yoksul ülkelere sağlanan parasal ve teknik yardımlardan yararlanmasına ve borç almasına izin veren bir avantajdır” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan Avrupa Birliği (AB), Sudan'ın HIPC girişiminden yararlanması kararının alınması noktasına başarılı bir şekilde ulaşmasını memnuniyetle karşılarken bunu Sudan’ın demokratik yönetimine ve ekonomik toparlanmaya geçişinde bir başka kilometre taşı olarak değerlendirdi.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Uluslararası Ortaklıklardan Sorumlu Komisyon Üyesi Jutta Urpilainen tarafından yapılan ortak bir açıklamada, “Karar, Sudan’ın toplam borcunu önemli ölçüde azaltmasına ve uluslararası finans kuruluşlarından çok ihtiyaç duyduğu finansmanı sağlamasına olanak tanıyor” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada, bu başarının, Sudan’ın HIPC girişimine kabul edilmesi için gerçekleşen en büyük operasyon kapsamında Sudan'ın borçlarını hafifletmesine destek veren AB de dahil olmak üzere uluslararası toplumun desteğiyle elde edildiğine dikkat çekti.
Sudan’ın bir yıl içinde affedilmesi beklenen borçları, 38 yoksul ülke için affedilen toplam borçların yüzde 40'ına denk gelirken bu rakam, HIPC girişimi tarihinde ve çok kısa bir süre içerisinde affedilen en büyük borcu temsil ediyor.
Sudan’ın 2020 yılının sonuna kadar olan borçları, yüzde 92'si gecikmiş olmak üzere yaklaşık 60 milyar doları buldu. HIPC girişimi, Sudan’ın borç yükünü hafifletmeyi ve aldığı fonları borçlarına değil, vatandaşlarının yaşam koşullarını iyileştirmek için harcamasına olanak sağlamayı amaçlıyor.



Rusya, Esed rejiminin düşmesinden sonra Afrika'daki hedeflerini gerçekleştirmek için Libya'ya yöneldi

Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-bek Yevkurov’un geçtiğimiz yıl Bingazi'nin Benina Havaalanı'na Bingazi'nin Benina Havaalanı'na gelişinden bir kare (LUO)
Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-bek Yevkurov’un geçtiğimiz yıl Bingazi'nin Benina Havaalanı'na Bingazi'nin Benina Havaalanı'na gelişinden bir kare (LUO)
TT

Rusya, Esed rejiminin düşmesinden sonra Afrika'daki hedeflerini gerçekleştirmek için Libya'ya yöneldi

Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-bek Yevkurov’un geçtiğimiz yıl Bingazi'nin Benina Havaalanı'na Bingazi'nin Benina Havaalanı'na gelişinden bir kare (LUO)
Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-bek Yevkurov’un geçtiğimiz yıl Bingazi'nin Benina Havaalanı'na Bingazi'nin Benina Havaalanı'na gelişinden bir kare (LUO)

Suriye’de Beşşar Esed'in devrilmesi Rusya’nın Afrika’daki projelerini sekteye uğrattı ve onu Akdeniz havzasında alternatif bir destek noktası aramaya, Libya'ya yönelmeye zorladı. Esed ve Şam'ın uzun süredir müttefiki olan Moskova'nın Suriye kıyılarında Akdeniz, Ortadoğu, Orta Afrika ve Sahra Altı Afrika'daki faaliyetlerini kolaylaştıran bir askeri liman ve hava üssü vardı, ancak Esed'in çeyrek asırlık iktidarının devrilmesinin ardından sahip olduğu askeri imkanlar tehlikeye girdi.

Rusya'yı ‘önemli’ bir ülke olarak tanımlayarak güven tazelemeye çalışan Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, “Rusya'nın bazılarının istediği şekilde Suriye'den çıkmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Libya'ya doğru stratejik geri çekilme

Yeni Suriye'nin siyasi oluşumu belirsizliğini korurken, Moskova Libya'ya doğru stratejik bir geri çekilme başlatmak zorunda kaldıKraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü'den (Royal United Services Institute/RUSI) Araştırmacı Jalel Harchaoui, Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada bu geri çekilmenin ‘esasen Rusya’nın Afrika'daki mevcut askeri misyonlarını korumak için’ olduğunu söyledi. Aynı zamanda bunun ‘Suriye’de sahip olduğu konumun aşınmasını hafifletmek’ isteyen Moskova'nın ‘kendini koruma tepkisi’ olduğunu da sözlerine ekledi.

dfvergth5
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (EPA)

İsviçre merkezi araştırma merkezi All Eyes On Wagner, 2024 mayısında yayınladığı bir raporda geçtiğimiz yılın şubat ve nisan aylarında askeri teçhizatın geldiği Tobruk Ticari Limanı da dahil olmak üzere Rusya’nın Libya’da yaklaşık 10 noktada faaliyetlerini sürdürdüğünü ortaya çıkardı. Rapora göre 2024 şubatında 800 civarında olan Rus askerlerinin sayısı aynı yılın mayıs ayında bin 800'e yükseldi.

Adamlar ve ekipmanlar

ABD gazetesi The Wall Street Journal (WSJ) 18 Aralık'taki sayısında Libyalı ve ABD'li yetkililere dayandırdığı bir haberde S-300 ve S-400 gibi Rus yapımı radar ve hava savunma sistemlerinin Suriye'den Libya'ya transfer edildiğini yazdı. Jalel Harchaoui, Esed rejiminin 8 Aralık'ta düşmesinden bu yana Rusya'dan ve Belarus’tan Libya'ya büyük miktarda askeri teçhizat ve unsur transfer edildiğini söyledi. Ukrayna istihbaratı ise 3 Ocak'ta Moskova'nın Sparta ve Sparta II adlı kargo gemilerini askeri teçhizat ve silah taşımak için kullanmayı planladığını bildirdi.

cdvfgbhy
Türkiye Trablus'ta önce Ulusal Mutabakat Hükümetini (UMH) ardından da Ulusal Birlik Hükümetini (UBH) destekledi (UBH)

Washington merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi (Atlantic Council) uzmanlarından Emadeddin Badi, bu değişimin basit bir bölgesel müttefik değişikliğinden değil, bir süreklilik arayışından kaynaklandığını söyledi. Badi’ye göre bu adım, Libya'nın uzun vadeli bir strateji çerçevesindeki önemini ve Esed'in Moskova'ya NATO'nun doğu kanadında bir dayanak noktası ve yeteneklerini test edebileceği bir alan sağlıyor. Rusya'nın bu hamleleri, Trablus hükümetini ve eski sömürgeci güç olarak İtalya'yı alarma geçirirken, Avrupa Birliği (AB) ve NATO da endişeyle izliyor. İtalya Savunma Bakanı Guido Crocetto, Moskova'nın Suriye'deki Tartus Deniz Üssü’nden Libya'ya transferler gerçekleştirdiğini doğruladı.

Rusya’nın varlığı daha da görünür olurdu

Bazı kaynaklar, ABD'nin Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter'i, 2023 yılından beri istediği Tobruk Ticari Limanı’nda Rusya’nın kalıcı olarak konuşlanmasını reddetmeye ikna etmeye çalıştığını, ancak Kremlin'in Esed dönemindeki rahatlığa sahip olamayacağını söylediler.

Konrad Adennauer Stiftung Derneği’nin Mali'deki Sahel Bölgesel Programı Başkanı Ulf Laessing, ‘yabancı diplomatların ve gazetecilerin olmadığı bir kara kutu’ olarak nitelendirdiği Suriye'nin pratik bir uyum olduğunu söyledi. Rusların temelde ne isterlerse onu yaptıklarını belirten Laessing, “Libya'da işler çok daha karmaşık olurdu. Orada sır saklamak zor. Rusya’nın varlığı daha görünür olurdu” değerlendirmesinde bulundu.

fgthy
Mareşal Halife Hafter, Bingazi'de kuvvet komutanlarıyla birlikte (LUO)

Bunun yanında Moskova, Libya’nın önceki hükümeti Ulusal Mutabakat UMH'nin müttefiki olan Türkiye ve ardından geçici UBH de dahil olmak üzere diğer güçlerle de uğraşmak zorunda kalacak. Ayrıca işler kötü giderse kendi geleceğini de tehlikeye atmaktan kaçınacaktır. Bu bağlamda Kremlin’e yakınlığıyla bilinen Tsargrad televizyon kanalının internet sitesinin askeri muhabiri Vlad Klepchenko, “Suriye'deki hataları tekrarlamamalı ve alternatif bir seçenek olmadan yerel bir diktatöre bel bağlamamalıyız” ifadelerini kullandı.

Konrad Adennauer Stiftung Derneği’nden Laessing, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin düşmesinden sonra patlak veren çatışmalar nedeniyle bölünen Libya'da her iki tarafın da diğerlerine karşı seçeneklerini açık tutmaya çalıştığını vurguladı. Ankara’nın son bir yıldır ekonomik projeler ve diplomatik görüşmeler yoluyla Hafter ile yakınlaşmaya çalıştığını, ancak Hafterin siyasal İslamcılığın yayılmasını durdurabileceği inancıyla kendisini gizlice destekleyen Batı'ya sırtını dönmeyi göze alamayacağını belirten Laessing, “Rusya'nın Libya'da yapabileceklerinin kesinlikle bir sınırı var” diye ekledi.