Tunus’ta ordu Kartaca Sarayı'ndan yana tavır aldı

Tunus Cumhurbaşkanı, savunma ve adalet bakanlarını görevden aldı. Arap Birliği ise ‘içinde bulunulan çalkantılı sürecin bir an önce atlatılması’ çağrısında bulundu

Başkent Tunus sokaklarında, Cumhurbaşkanı Said'in Başbakanı görevden alma ve parlamento çalışmalarını dondurma kararını kutlayan Tunuslular (AP)
Başkent Tunus sokaklarında, Cumhurbaşkanı Said'in Başbakanı görevden alma ve parlamento çalışmalarını dondurma kararını kutlayan Tunuslular (AP)
TT

Tunus’ta ordu Kartaca Sarayı'ndan yana tavır aldı

Başkent Tunus sokaklarında, Cumhurbaşkanı Said'in Başbakanı görevden alma ve parlamento çalışmalarını dondurma kararını kutlayan Tunuslular (AP)
Başkent Tunus sokaklarında, Cumhurbaşkanı Said'in Başbakanı görevden alma ve parlamento çalışmalarını dondurma kararını kutlayan Tunuslular (AP)

Tunus ordusu, Cumhurbaşkanı Kays Said’in Meclis Başkanı Raşid Gannuşi ve Başbakan Hişam el-Meşişi ile yaşadığı anlaşmazlıkta Cumhurbaşkanı’nın yanında yer aldı. Öte yandan Cumhurbaşkanı Said, Savunma Bakanı İbrahim el-Birtaci ve Adalet Bakanlığı görevini vekaleten yürüten Husna bin Süleyman'ı görevden aldığını duyurdu. Aynı şekilde İçişleri Bakanlığı işlerinin idaresinden sorumlu Başbakan Hişam Meşişi’yi de görevden alan Cumhurbaşkanı Said, ülkede anayasal krize neden olan bir kararla parlamentonun çalışmalarının dondurma kararından bir gün sonra İçişleri Bakanlığı görevini vekaleten yürütmek üzere kendisine yakınlığıyla bilinen Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Birimi Genel Müdürü Halid el-Yahyavi’yi görevlendirdi.
Cumhurbaşkanlığından dün yapılan yazılı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Said, İçişleri Bakanlığı işlerinin idaresinden sorumlu Başbakan Hişam Meşişi, Savunma Bakanı İbrahim el-Bertaci, Adalet Bakanlığı görevini vekaleten yürüten Husna bin Süleyman’ı görevden alan bir kararname çıkardı” ifadeleri yer aldı.
Tunus Cumhurbaşkanı Said’in son günde aldığı ve sık sık tartıştığı Meclis Başkanı Raşid Gannuşi ile bir yıl önce hükümeti kurma görevi verdiği, ancak kendisiyle aynı fikirde olmayan Başbakan Meşişi’nin liderleri oldukları (İslami eğilimli) Nahda Hareketi ve (liberal çizgideki) Tunus’un Kalbi partilerinin ‘siyasi ve parlamenter bir kuşak’ ile ittifak halinde oldukları parlamentonun devrilmesine yol açan kararlar, gözlemcileri ve karar vericileri şaşkına uğrattı.
Tunuslu partilerin çoğunun, Cumhurbaşkanı tarafından alınan kararları anayasanın ‘ciddi bir ihlali’ olarak tanımlayarak kınamalarına, birkaç parti ve insan hakları aktivisti tarafından yapılan gösteri çağrılarına rağmen İlerici Demokratik Parti’den eski Bölgesel Kalkınma Bakanı ve eski muhalefet lideri Ahmed Necib Şebbi’ye göre olayların hızla devam etmesi, ‘yeni bir gerçekliğin’ karar vericilere kendisini kabullendireceğini ve ‘eski siyaset sahnesine’ dönüşün artık mümkün olmadığını ortaya koyuyor.
Cumhurbaşkanı Said ve muhalefetin kararlarını destekleyen siyasi partilerin söylemlerinde değişim, ‘ılımlılık’ ile ‘pragmatizm ve gerçekçilik’ eğilimi gösteriyor. Eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, Nahda Hareketi, Tunus’un Kalbi Partisi, El-Kerame (Onur) Koalisyonu, Demokratik Akım Partisi ve Tunus İşçi Partisi liderleri, Cumhurbaşkanı Kays Said'in kararlarını, ‘anayasaya ve meşruiyete karşı darbe’ olarak gördüklerini ve kınadıklarını ifade eden açıklamalarda bulundular. Ancak ordunun, ‘herhangi bir direnişle karşılaşmadan’ parlamento binası, başbakanlık binası ve bazı medya organlarının merkezleri dahil olmak üzere stratejik yerleri ele geçirmeyi başardığı doğrulandığında, taraflar yavaş yavaş tonlarını değiştirdiler.
Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Başbakan Hişam el-Meşişi ile hükümete ve meclis başkanlığına yakın olan Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı'nın üst düzey kadrolarından oluşan bir grubun, davet edildikleri Kartaca Sarayı’na ‘istifalarını sunduklarını’ belirttiler. Kaynaklara göre bu adımı, bakanlıkların genel sekreterleri ile idari ve mali işlerden sorumlu üst düzey yetkililerin kurumlarının işleyişini takip etmek üzere ‘yeni başbakan atanana kadar’ görevlendirilmesi başta olmak üzere diğer kararlar izledi.
Meşişi’nin yerine geçmek üzere aday gösterilen isimler arasında, Meşişi’nin geçtiğimiz Ocak ayında görevden aldığı eski İçişleri Bakanı Tevfik Şerafeddin’in olduğu bildirildi. Bu görevden alma adımı, İçişleri Bakanlığı'ndaki Kartaca Sarayı'na yakın çok sayıda kişinin de görevden alınmasıyla sonuçlandığından, Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasındaki anlaşmazlığın derinleşmesinin başlıca nedenlerinden biri oldu. Şerafeddin’in yeni hükümeti kurmakla görevlendirilse de görevlendirilmese de, yeni başbakanın cumhurbaşkanına yüzde 100 sadık bir isim olması bekleniyor. Gözlemcilere göre, siyasi veya ekonomik bir isme bu görev verilebilir. Başbakanlık için ismi geçenler arasında Cumhurbaşkanlığı İnsan Hakları Dairesi Müdürü Nadia Akaşa, Merkez Bankası Başkanı Mervan Abbasi, ılımlı bir sol sendika siması olan Sosyal İşler Bakanı ve Sendikalar Genel Federasyonu eski Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Trablusi ile uluslararası bir ekonomist olan önceki hükümette bakanlık yapan ve Cumhurbaşkanı Said'e, sendikalara ve iş insanlarına yakınlığıyla bilinen Habib el-Keşu yer alıyor.
Bu arada ‘Anayasanın 80. maddesine ve devrimin kazanımlarına yapılan darbeyi’ kınayan açıklamalarla, Cumhurbaşkanı Said'e yakın kişilerin düzenlediği, ‘10 yılı aşkın bir süredir ülkeyi yöneten tüm yolsuzluk sisteminin devrilmesi, yolsuzluğa karıştığı kanıtlananları cezalandırılması ve rütbeleri ne olursa olsun milletvekillerinin ve politikacıların dokunulmazlıklarının kaldırılması’ taleplerini içeren sloganların atıldığı sokaklardaki gençlik ve halk hareketleriyle aynı zamana denk geldi.

Suudi Arabistan: Tunus’un istikrarını destekliyoruz
Öte yandan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan bin Abdullah Al Suud dün Tunuslu mevkidaşı Osman Ceradi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Ceradi, Suudi mevkidaşına ülkesindeki son durum ve gelişmelerle ilgili bilgi verdi. Görüşmede ayrıca iki kardeş ülke arasındaki ilişkilerin gözden geçirilmesi ve bunları çeşitli alanlarda desteklemenin ve geliştirmenin yolları ele alındı. Suudi Dışişleri Bakanı, görüşme sırasında, ülkesinin kardeş ülke Tunus’un güvenliği, istikrarı ve refahı konusundaki kararlılığını desteklediğini teyit etti.
Tunus içinde ve dışında birçok çevre, çatışan taraflar arasında uzlaşı sağlamak ve ‘krizi kontrol altına almaya’ çalışmak için harekete geçti. Bu çerçevede Arap Birliği (AL) Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, dün Tunus Dışişleri Bakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde, Cumhurbaşkanı Said’in hükümeti görevden alma kararının ardından ülkede sükunetin ve istikrarın yeniden sağlanması çağırısında bulundu. AL’den yapılan yazılı açıklamada, Tunus Dışişleri Bakanı'nın ülkesindeki son durum hakkında Ebu Gayt’ı bilgilendirdiği ve Ebu Gayt’ın görüşme sırasında ‘AL'nin Tunus halkına tam destek verdiğini söylediği ve Tunus'un mevcut çalkantılı süreci bir an önce atlatması dileklerini ifade ettiği’ belirtildi.
AL açıklamasına göre Genel Sekreter Ebu Gayt, ülkede istikrar ve sükûnetin yeniden tesis edilmesini ve devletin halkın isteklerine ve gereksinimlerine cevap vermek için etkin bir şekilde çalışmasını umduğunu dile getirdi.
Eğer ülkede itidal sağlanırsa, özellikle tüm kamuoyu yoklamaları, Nahda Hareketi de dahil olmak üzere geleneksel partilerin popülaritesindeki düşüşü ve bir sonraki aşamada parlamento ve karar alma kurumlarında birinci sıraları kazanma şanslarının azaldığını teyit ettiğinden, Tunus siyaset sahnesi hızlı değişimlere gebe görünüyor.
Fakat bu durumda şu büyük soru işaretleri beliriyor:
“Cumhurbaşkanı Said erken parlamento seçimlerine erken cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de eşlik etmesi konusunda hemfikir olur mu? Bu tür seçimleri, mevcut mecliste olduğu gibi ‘parçalanma ve çok sayıda parlamenter ve parti bloku’ tuzağına düşülmemesi için seçim kanununu değiştirmeden önce düzenlemek mümkün olur mu?”

 


Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
TT

Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)

Refah Sınır Kapısı’nın açılması konusunda Mısır ile İsrail arasında çıkan anlaşmazlık ve aynı cephede Hamas üyesi olduğu sanılan unsurların İsrail güçlerine düzenlediği saldırı, Gazze'de gerginliği yeniden alevlendirdi.

Mısır dün, İsrail'in ‘Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafından sadece çıkış için açılması konusunda bir anlaşmaya varıldığı’ iddiasını yalanladı. Mısırlı bir yetkili, “Sınır kapısı, eğer anlaşma sağlanırsa, geçiş noktası ABD Başkanı Donald Trump'ın barış planına çerçevesinde her iki yönde de giriş ve çıkış için açılacak” dedi. İsrail hükümetinin Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü, sınır kapısının ‘önümüzdeki günlerde, yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır'a çıkması için’ açılacağını bildirdi.

Öte yandan sahada silahlı unsurlar, Refah Sınır Kapısı’nda konuşlu İsrail güçlerine tanksavar füzeleriyle saldırdı.

Bir diğer gelişmede, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidar koalisyonu, Filistin devleti kurulmasını öngören Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirme planını desteklemekten kaçınmak için, muhalefetin dün İsrail parlamentosu Knesset'te önerdiği oylamayı boykot etti.


Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
TT

Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)

İki yılı aşkın süredir devam eden şiddetli çatışmaların ardından Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) geçtiğimiz pazartesi günü, Orta Sudan’daki Batı Kordofan eyaletinin merkezi Babnusa şehrinde, Sudan ordusunun son kalesi olan 22. Piyade Tugayı üzerinde ‘tam kontrol’ sağladığını duyurdu. Bu arada bazı askeri uzmanlar, petrol zenginliği ve süt ürünleri üretimi ile tanınan stratejik şehrin düşmesinin, kuzey ve güneydeki diğer bölgelere yönelik yeni saha kazanımları için bir sıçrama noktası haline gelebileceğini öngörüyor. Olayın üzerinden iki gün geçmesine rağmen Sudan ordusundan resmi bir açıklama gelmezken, orduya yakın platformlarda, şehirdeki birliklerin aynı eyaletteki Heglig bölgesine çekildiği iddiaları paylaşıldı.

Kordofan şehirleri sallantıda

Kordofan’daki büyük şehirler, HDK’nin baskılarının artmasıyla sallantıda. Sudan ordusunun elinde sadece, Batı Kordofan’da Nuhud ve Babnusa’nın düşmesinin ardından Kuzey Kordofan eyaletinin el-Ubeyd ve Um Ruvabe şehirleri ile Batı Kordofan’daki petrol zengini Heglig kaldı. Güney Kordofan eyaletinde ise ordu Kadugli ve Deleng’i kontrol ederken, HDK ed-Dubeybat’ta hakimiyet kurmuş durumda. Diğer yandan HDK’nin müttefiki olan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin Abdulaziz el-Hilu kanadı, Güney Kordofan’daki Nuba Dağları’ndaki Kauda şehrini kontrol ediyor.

Babnusa’nın önemi

Batı Kordofan eyaletinde, Doğu Darfur sınırına yakın konumda bulunan Babnusa, başkent Hartum’a yaklaşık 600 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Sudan demiryolu ağının en önemli kavşaklarından biri olan şehir, ülkenin batısı ile doğusu ve kuzeyini birbirine bağlıyor. Babnusa, Sudan’ın önde gelen süt fabrikalarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra petrol zenginliği ile ekonomik açıdan stratejik bir şehir olarak kabul ediliyor.

dfvg
El-Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) eline geçmesinin ardından şehirden kaçmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş Sudanlılar, 26 Ekim 2025 (AFP)

HDK, Babnusa’nın düşüşünün ardından izleyeceği net stratejiyi henüz açıklamamış olsa da, eski Sudan ordusu askerleri olası senaryolar üzerinde değerlendirmelerde bulundu. İsminin açıklanmasını istemeyen eski bir Sudan ordusu subayı, Babnusa’nın hem askeri hem de coğrafi açıdan büyük öneme sahip olduğunu, düşmesinin savaşın gidişatında kritik bir dönüm noktası oluşturabileceğini ve bunun, Güney Kordofan’ın başkenti Kadugli, Deleng ve ordunun hâlâ kontrolünde tuttuğu diğer bölgelerin ele geçirilmesine kapı açabileceğini belirtti. Subay, “HDK, Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd’i öncelikli askeri hedefleri arasına almış ve sürekli saldırılar düzenlemeye devam etmiştir. Kuvvetlerini stratejik noktalara yaymaları, şehre yönelik bir saldırının her an gerçekleşebileceğini gösteriyor” dedi.

HDK ateşkese uymadı

Kaynak, HDK’nin tek taraflı bir ateşkes ilan etmiş olmasına rağmen buna uymadığını ve 22. Piyade Tugayı’na bağlı askerlerin mevzilerine yönelik saldırılarına devam ederek şehri ele geçirdiğini belirtti. Bu durum, grubun askeri hedeflerinin henüz tamamlanmadığını ortaya koyuyor.

Askeri uzmanlara göre HDK’nin bu bölgeyi ele geçirmesi, ona daha fazla askeri operasyon için iyi bir üs sağlıyor. Uzmanlar, kuvvetlerin müttefiki olan Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Halk Kurtuluş Hareketi’ni destekleyerek, Güney Kordofan eyaletinin başkenti Kadugli’yi ele geçirmeye çalışmasının muhtemel olduğunu belirtiyor. Bu, ordunun eyaletteki önemli bazı kasabaları ele geçirmesinin ardından gelen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sudan ordusunun eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Tümgeneral Muhammed Beşir Süleyman, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Babnusa’nın HDK’nin eline geçmesinin beklenen bir gelişme olduğunu ve kenti kontrol eden tarafın operasyonel manevra alanını büyük ölçüde genişleteceğini söyledi. Süleyman, “Babnusa, petrol zenginliğiyle ekonomik açıdan önemli bir eyalette yer alıyor. Ayrıca demografik yapısı, HDK’nin sosyal tabanlarını oluşturuyor. Bu durum, onlara siyasi bir boyut kazandırıyor; özellikle Darfur bölgesi ile bağlantılı olarak kontrol alanlarını genişletmek ve Kordofan’da savaşçılar için lojistik destek sağlamak amacıyla bir tür geçici yönetim oluşturma stratejisi izliyorlar” ifadelerini kullandı.

efrf
El-Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, Tine Mülteci Kampı (Reuters)

Süleyman, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirmesinin, ordunun Kuzey Kordofan eyaletindeki operasyonel ilerleyişine karşı onu daha avantajlı bir askeri konuma getirdiğini, buna rağmen ordunun el-Ubeyd’in batısı ve Nuba Dağları’nda elde ettiği zaferlerin önemini koruduğunu belirtti.

Ordu neye ihtiyaç duyuyor?

Süleyman, ordunun Kuzey ve Batı Kordofan’daki tüm cephelerde operasyonları yönetebilmesi için doğru planlamaya ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Bunun, kuvvetler, lojistik destek ve yedeklerin sağlanması gibi büyük askeri kaynakları gerektirdiğini ifade ederek, “Operasyonel başarısızlığa yer yok. Stratejik hedef, Darfur’un yeniden kontrolünü sağlamak” dedi.

Eski asker, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirerek başarmayı hedeflediği askeri amaçların başında, Sudan ordusunu Batı Kordofan’daki sosyal tabanlarından uzaklaştırmak olduğunu söyledi.

Süleyman, “Bu bölgeyi kontrol etmek HDK’ye, operasyonlarında asker ve teçhizat tedarikini sürdürme imkânı sunuyor, böylece daha fazla toprak kazanabiliyor, aynı zamanda Darfur’u güvence altına alıyor ve stratejik öneme sahip el-Ubeyd şehrine yönelik operasyonlarını geliştirebiliyor” dedi.

Süleyman ayrıca, HDK’nin kenti ele geçirme çabasının, askeri ve siyasi olarak konumunu güçlendirme, kara hakimiyetini genişletme ve böylece daha güçlü bir müzakere pozisyonu elde etme amacı taşıdığını vurguladı. Bu çerçevede, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’ın dahil olduğu Dörtlü’nün Sudan’da üç aylık bir insani ateşkes sağlama çabaları da devam ediyor.


Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde 70 bin kişinin hayatını kaybetmesi, çok sayıda kişinin yaralanması, yüz binlerce insanın yerinden edilmesi ve neredeyse bütün mahallelerin yok olmasının ardından, yeniden inşa artık hayal gücünü zorlayan, neredeyse tasavvur edilemez bir görev haline geldi.

Buna rağmen, bölgede en değerli tarihi yapılar arasında yer alıp ağır hasar gören az sayıdaki noktada, işçiler şimdiden çalışmaya başladı. Amaç, geçmişten geriye kalan az sayıdaki kalıntıyı toprak altından çıkarmak.

Bu alanlar arasında, Gazze’nin eski kent merkezinde bulunan ve savaş sırasında İsrail güçlerinin hedef aldığı en önemli kültürel miras olan Büyük Ömer Camii de bulunuyor. İsrail ordusu, avlularının altında savaşçılar tarafından kullanılan bir tünel bulunduğunu öne sürerek yapıyı bombaladığını açıklamıştı. Filistinliler ise böyle bir tünelin varlığını reddediyor ve saldırının Gazze’nin dini ve kültürel mirasını yok etmeye yönelik olduğunu savunuyor.

dfrgt
Gazze şehrinde bulunan Büyük Ömer Camii'nin içindeki enkazı temizleyen bir işçi, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Batı Şeria’daki Beytüllahim’de bulunan Miras Koruma Merkezi’nde mimar ve kültürel miras uzmanı olarak görev yapan ve şu anda savaşta zarar gören alanları kurtarmak için Gazze’de çalışan Hammude ed-Dehdar, İsrail’in bu yapıların yıkımının Filistin tarihini silebileceğini düşünerek ‘yanıldığını’ söyledi.

Dehdar, Gazze’de Reuters’a yaptığı açıklamada, bu yapıların kadim bir halkın ortak hafızasını temsil ettiğini belirterek, “Bu miras, korunması ve savunulması için ortak çaba gerektiren bir bellektir” dedi.

İsrail ordusu ise Hamas hedeflerine yönelik her saldırının, bu tür alanları tehlikeye atabilecek olması nedeniyle sıkı bir onay sürecinden geçtiğini açıkladı.

fgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “İsrail ordusu, kültürel miras alanları ile tarihi ve kültürel önemi bulunan mekânlara azami hassasiyetle yaklaşmaktadır. Bu alanlar ve sivillerin zarar görmesini en aza indirmek, saldırı planlamasında temel bir önceliktir” ifadeleri yer aldı.

Zamansız hikayeler

Nüfusunun büyük bölümü, bugün İsrail sınırları içinde kalan şehir ve köylerden zorla göç ettirilmiş mülteciler ya da onların çocuklarından oluşan Gazze Şeridi’nde, Büyük Ömer Camii, Gazze halkını kendi kültürel mirasına ve Ortadoğu’nun zengin mimari tarihine bağlayan temel unsurlardan biriydi.

Halk arasında anlatılan geleneksel hikâyelere göre Samson’un onu esir alanların üzerine tapınağı yıktığı yer olduğu söylenen bu alan, İslam’ın 7. yüzyılda Halife Ömer bin Hattab döneminde Akdeniz’e ulaşmasından önce bir Bizans kilisesine de ev sahipliği yapıyordu. Bölge İslam hâkimiyetine girdikten sonra yapı camiye dönüştürüldü.

Sonraki yüzyıllar boyunca yapı; Memlükler, Haçlılar ve Osmanlılar tarafından pek çok kez yeniden şekillendirildi ve Orta Çağ’da bölgenin mimari harikalarından biri olarak ün kazandı.

Caminin minaresi, Gazze siluetinin en belirgin unsurlarından biriydi. Cemaat, kubbeli tavanlar altında ve cilalı taşlarla döşeli avlularda ibadet eder; namazın ardından caminin görkemli cephesinin önünden geçerek kapılarından dışarı çıkar ve eski kentin çevresindeki çarşı sokaklarına doğru akardı.

frgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

Yakındaki Kayseriyye Çarşısı, dükkânlarıyla ünlüydü; esnafı ve komşuları, âşıkların düğün takılarından kıskanç kayınvalidelerin hikâyelerine uzanan unutulmaz öyküler anlatırdı. Bugün bunlardan geriye neredeyse hiçbir iz kalmadı.

Ağır hasar gören bir diğer yapı da 13. yüzyıla uzanan tarihi Paşa Sarayı oldu. Bir müzeye ev sahipliği yapan yapının sergilediği eserler artık kayıp.

Dehdar, kültür ve miras söz konusu olduğunda bunun yalnızca eski bir bina ya da tarihi taşlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Her taş bir hikâye anlatır” dedi.

Filistin’in Batı Şeria merkezli Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı Müsteşarı Cihad Yasin ise Filistinli yetkililer ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) tarihi alanların restorasyonu için üç aşamalı bir plan hazırladığını, ilk maliyetin 133 milyon dolar olarak öngörüldüğünü belirtti.

Yasin, önceliğin çökme riski taşıyan yapıların hızlı müdahaleyle desteklenmesi olduğunu söyledi. Ancak beyaz çimento ve alçı sıkıntısı yaşandığını, Gazze’deki kaynakların sınırlı olduğunu ve restorasyon malzemelerinin fiyatlarının ciddi şekilde arttığını ifade etti.

sdfgt
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrail hava saldırıları sırasında hasar gören, kısmen yıkılmış Berkuk Kalesi, 16 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde kültürel mirasın yıkımı, evlerini ve geçim kaynaklarını kaybetmiş yaslı aileler arasında bile ayrı bir acı yaratmaya devam ediyor.

Münzir Ebu Asi, küçük kızı Kenzi’nin Büyük Ömer Camii’nin vurulduğunu duyunca hissettiği derin üzüntü nedeniyle onu teselli etmek zorunda kaldığını söyledi.

Ebu Asi, “Küçük kızım Kenzi çok üzüldü. Camiye saldırı haberini duyduğumuzda biz de şaşırdık; neden böyle bir şey yapıldı?” dedi.

Sözlerini sürdüren Ebu Asi, Paşa Sarayı’nın da bombalanmasının ardından artık kesin bir kanaate vardıklarını belirterek, “Bu işgalin, Filistin kimliğini yok etmek, her türlü Filistin eserini silmek istediği artık bizim için kesinleşti” ifadesini kullandı.