Fransa, Suudi Arabistan'ın Yemen’deki barış girişimine desteğini vurguladı Husi saldırılarını kınadı

Suudi Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ve Fransız mevkidaşı Le Drian, ikili ilişkileri güçlendirme konusunda istekli olduklarını vurguladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Çarşamba günü Paris'te Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian ile görüştü. (Prens Faysal bin Ferhan'ın Twitter hesabı)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Çarşamba günü Paris'te Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian ile görüştü. (Prens Faysal bin Ferhan'ın Twitter hesabı)
TT

Fransa, Suudi Arabistan'ın Yemen’deki barış girişimine desteğini vurguladı Husi saldırılarını kınadı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Çarşamba günü Paris'te Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian ile görüştü. (Prens Faysal bin Ferhan'ın Twitter hesabı)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Çarşamba günü Paris'te Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian ile görüştü. (Prens Faysal bin Ferhan'ın Twitter hesabı)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’ın Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian gerçekleştirdiği görüşmenin ardından Fransa Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Paris, Suudi Arabistan’ın Yemen'deki barış girişimine desteğini vurgularken, aynı zamanda Husi milislerinin Suudi Arabistan topraklarını hedef alan saldırılarını kınadı. 
İki bakanın görüşmesi, Prens Faysal bin Ferhan'ın Fransa'nın başkenti Paris’te dün ve önceki gün yaptığı görüşmeler çerçevesinde geldi. Bakan Ferhan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Danışmanı ve Büyükelçi Emmanuel Bonn ve Fransa Senatosu’ndan bir grup üyenin yer aldığı birçok görüşme gerçekleştirdi.
Prens Ferhan’ın Fransa Dışişleri Bakanı ile görüşmesinin ardından Bakanlık’tan yapılan açıklamaya göre, taraflar Suudi Arabistan ile Fransa arasındaki ikili ilişkileri güçlendirme yönündeki isteklerini dile getirdiler. 
Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı'nın Suudi Arabistan'ı ziyaret etmesi bekleniyor. Bu ziyaretin geçen Nisan ayında gerçekleşmesi planlanıyordu. Ancak ilgili Fransız kaynaklarına göre ziyaretin önümüzdeki Ekim ayında yeniden programlanmasına karar verildi.
Suudi Arabistan haber ajansı SPA’da yer alan habere göre, iki taraf çeşitli ekonomik ve yatırım alanlarında, özellikle Suudi Arabistan ve Fransa'daki mega projelere ek bir destek sağlama konusunda görüştü.
Görüşmede iki tarafın eğitim, sağlık, inovasyon ve teknoloji alanlarında işbirliğini geliştirme arzusunun yanı sıra, Kovid-19 pandemisi ve mutasyonlarıyla mücadele etme konusunda deneyim alışverişinde bulunma isteklerini dile getirdikleri bildirildi. 
Suudi Arabistan tarafından yapılan açıklamada, iki tarafın ekonomik büyümeyi desteklemek amacıyla her alanda koordinasyonu ve ortak çalışmayı artırmaya çalışacağı ifade edildi. 
Fransa ve Suudi Arabistan, dönem başkanlığı Riyad'dan İtalya’ya geçen ve yıllık Liderler zirvesi 30-31 Ekim 2021'de başkent Roma'da yapılacak G20 Grubu'na üye ülkeler arasında yer alıyor.
Bakan Ferhan’ın bölgesel meselelere ilişkin yaptığı görüşmelerde ise, Paris'teki toplantılarında İran nükleer dosyası önemli bir yer işgal etti. Fransa'nın 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın korunması meselesinde en önemli savunuculardan biri olduğu bir sır değil. Ancak İran'ın süreci ertelemesi ve zaman kazanma çabası sonucunda yeni bir anlaşmaya varılması için Tahran'ı müzakerelere devam etmeye zorlamaktan çekinmedi. Ayrıca İran'ın arzusuna göre Viyana müzakerelerinin dondurulmasının bu hedefi olumsuz etkileyeceği uyarısında bulundu.
Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Bakan Le Drian, Tahran'ın müzakere masasına dönmesi gerektiğini ifade etti. Ancak aynı bağlamda, Fransa'nın bölgesel güvenlik ve istikrara bağlılığını ve Fransa ve Suudi Arabistan'ı ilgilendiren konulara yanıt verme kararlılığını vurguladı.
Fransa’nın görüşmelerde Yemen konusundaki tutumları öne çıktı. Fransız Bakan yaptığı görüşmede, Husilerin Suudi topraklarına yönelik gerçekleştirdiği saldırıları sert bir şekilde kınarken, saldırıları durdurmak ve tam ve kapsamlı bir siyasi çözümle ilerlemek için Suudi Arabistan’ın geçen Mart ayında sunduğu barış girişimini desteklediğini dile getirdi. İki bakan, tartışılan konularda koordinasyonu sürdürme konusunda mutabık kaldı.
Taraflar Lübnan'daki durumu da ele aldı. Paris, Lübnan'ın başkentinde Beyrut Limanı’ndaki patlamadan bir yıl sonra, neredeyse tüm sektörlerde yaşanan krizden etkilenen Lübnanlılara insani yardım sağlamak amacıyla 4 Ağustos'ta davetli olarak sanal bir konferans düzenlemeye hazırlanıyor. Paris, mümkün olan en büyük uluslararası desteğe ulaşmak için geniş bir katılım sağlamaya çalışacağını belirterek, Fransa'nın geçen yıl benzer iki toplantıya ev sahipliği yaptığını ve Fransa Savunma Bakanlığı'nı da Lübnan ordusuna destek sağlaması için Haziran ortasındaki toplantıya çağırdığını kaydetti. Ancak, İtalya’nın güneyindeki Matera’da 29 Haziran'da yapılan G20 ülkelerinin dışişleri bakanlarının toplantısının ardından, üç ülkenin (Fransa, Suudi Arabistan, ABD) dışişleri bakanlarının katıldığı toplantı çerçevesinde Paris, Riyad ve Washington'ın Lübnan konusunda birlikte çalışma konusunda anlaşması, Lübnan dosyasındaki en önemli mesele olarak kabul ediliyor. Fransa Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Bakan Le Drian'ın Lübnanlı yetkililerin reformları gerçekleştirebilecek yeni bir Lübnan hükümeti kurmalarının acil bir ihtiyaç olduğunu vurguladığını aktardı. Ayrıca Le Drian’ın, gelecek hafta düzenlenecek sanal konferansa atıfta bulunarak, Fransızların Lübnan'a yardım sağlama çabalarının devam ettiğine işaret ettiği kaydedildi.
Senato düzeyinde ise Suudi Bakan, Fransa-Körfez Ülkeleri Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Olivier Cadic'in davetini kabul etti ve bir grup Senato üyesiyle bir araya gelerek, onlara ülkesinin her alanda "seçkin" olarak nitelendirdiği ikili ilişkiler konusundaki vizyonunun bir sunumunu yaptı. Ayrıca iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesi için mevcut fırsatlara değindi.
Prens Faysal bin Ferhan, iki ülke hükümetlerinin, özellikle Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu çerçevsinde ikili ilişkileri sürekli olarak geliştirmek için yoğun bir şekilde çalıştığını belirterek, bu vizyonun Suudi Arabistan ve ortakları için daha iyi bir gelecek oluşturduğunu vurguladı.
Bakan Ferhan’ın toplantılarına Suudi Arabistan'ın Fransa Büyükelçisi Fahd er-Ruveyli, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı Ofisi Direktörü Abdurrahman Davud ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı Avrupa Ülkeleri Genel Müdürü Sultan bin Huzeym katıldı.

 


NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

TT

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'nun (PIF) sahibi olduğu NEOM'daki gelişme hızı, Oxagon ve NEOM Yeşil Hidrojen projelerinin üretim ve işletmeye yaklaşmasıyla birlikte hızlanıyor. Söz konusu projeler, Suudi Arabistan’ın temiz enerji ve ileri endüstrilere geçişinde önemli bir rol oynuyor. Bu adım, karbon emisyonlarının azaltılması ve ulusal ekonominin çeşitlendirilmesini hedefleyen Vizyon 2030 çerçevesindeki çalışmalar kapsamında atılıyor. Yenilenebilir enerji ve teknolojik yenilik temelli entegre sanayi ve teknoloji ekosistemlerinin inşası yoluyla, NEOM’un sürdürülebilir sanayiler ve geleceğin teknolojileri alanında küresel bir merkez olarak konumunu güçlendirmesi amaçlanıyor.

İşletme ve bakım

NEOM Yeşil Hidrojen Şirketi CEO'su Visam el-Gamidi, şirketin 2026'da test ve devreye alma aşamalarını tamamladıktan sonra 2027'de ticari üretime başlamaya hazırlandığını duyurdu. Bu projenin, Suudi Arabistan’ın temiz enerjiye geçişinin en önemli dayanaklarından biri olduğunu ve karbonsuzlaşma ve net sıfır emisyon hedefleri olan Vizyon 2030 hedefleriyle uyumlu olduğunu açıkladı.

Şirketin ACWA Power, Air Products ve NEOM arasında bir ortak girişim olduğunu ve NEOM projesi kapsamındaki sanayi şehri Oxagon'da bulunduğunu belirtti. Proje üç ana tesisten oluşuyor: Oxagon'daki hidrojen üretim tesisi, yaklaşık 80 kilometre doğuda bulunan güneş enerjisi sahası ve yaklaşık 120 kilometre kuzeydeki rüzgâr türbini sahası.

El-Gamidi, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, projenin toplam üretim kapasitesinin 2026 yılı sonuna kadar hidrojen tesisine güç sağlamak için 4 gigawatt olacağını ve ticari üretimin ertesi yıl 2027'de başlayacağını açıkladı. Tesis, günde 600 ton hidrojen üretebilecek; bu hidrojen, yılda 1,2 milyon ton amonyağa dönüştürülecek ve projenin bir parçası olarak inşa edilen deniz rıhtımı da dahil olmak üzere tesise ait özel bir liman üzerinden sevk edilecek. El-Gamidi, şirketin yaklaşık iki yıl önce inşaat aşamasına girdiğini ve şu anda inşaat aşamasının yüzde 80'inden fazlasını tamamladığını, güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin ise ileri aşamalarda olduğunu ve 2026 yılında hidrojen tesisine test ve işletme için enerji sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.

El-Gamidi, şirketin sadece fabrikayı inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda kurumsal yapısını da kurduğunu, bugüne kadar yaklaşık 350 çalışanı istihdam ettiğini, operasyonlar, bakım ve tüm destek fonksiyonları için gerekli yetenekleri çektiğini açıkladı. Şirket ayrıca, bu gelecek vaat eden sektöre katılmak üzere yeni mezunları eğitmek ve nitelik kazandırmak için özel eğitim programları başlattı.

El-Gamidi, şirketin Oxagon bölgesinde bulunmasının ve limanın hidrojen tesisine yakın olmasının projenin başarısında belirleyici bir rol oynadığını belirtti. El-Gamidi’ye göre, tüm rüzgâr türbinleri Neom Limanı ve Oxagon hizmetleri üzerinden ithal edildi. Ayrıca hidrojen tesisinin ana ekipmanları ve birçok diğer ekipman da Neom Limanı ve Oxagon üzerinden getirildi.

Oxagon'un sanayi bölgesindeki yatırımcılara NEOM'da lisans ve izinler, liman hizmetleri, mühendislik ve lojistik hizmetlerini içeren entegre bir sistem sağladığını ve bunun da projenin uygulama aşamalarında önemli ilerlemeler kaydetmesini sağladığını belirtti.

El-Gamidi, bugün inşa edilenin sadece bir istasyon değil, küresel bir model haline gelecek yeni bir endüstrinin başlangıcı olduğunu vurgulayarak, büyük ölçekli bir hidrojen endüstrisi kurmanın ve onu geleceğe taşımanın mümkün olduğunu dünyaya kanıtladığını ifade etti.

Projenin ekonomik ve sosyal etkisi hakkında konuşan el-Gamidi, şirketin NEOM Yeşil Hidrojen Projesi kapsamında 300 ila 350 arasında doğrudan istihdam sağlayacağını ve bunların çoğunun halihazırda doldurulduğunu, ayrıca destekleyici sektörlerde bu sayının 6 ila 7 katı arasında dolaylı istihdam yaratacağını açıkladı.

Projenin NEOM'da yer almasının, tesisin bakımını ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini desteklemek için sürekli endüstriyel hizmetlere ihtiyaç duyulacağı anlamına gelen, yukarı ve aşağı akış hizmetlerinin geliştirilmesine kapı açacağını belirtti. Suudi Arabistan'daki hidrojen endüstrisinin yapay zekâ, dijitalleşme ve mühendislik çözümleri gibi alanlarda uzmanlaşmış birçok şirketi çekeceğini ve Suudi ekonomisinin çeşitlendirilmesi için yeni bir dayanak noktası olacağını vurguladı.

Gelecekteki fırsatlar

Oxagon CEO'su Vishal Wanchoo ise projenin NEOM'da ileri ve temiz endüstrilere ev sahipliği yaptığını ve bölgenin ana ekonomik itici güçlerinden biri olduğunu vurguladı. Oxagon'daki çalışmaların 2021'de planın başlatılmasından bu yana önemli ilerleme kaydettiğini açıkladı. Şehrin, Neom limanı çevresindeki Kızıldeniz'de, özellikle Avrupa ve Afrika olmak üzere birçok coğrafi bölgeye mükemmel erişim sağlayan stratejik bir konumda bulunduğunu ve bu nedenle ürün ihracatı ve Suudi Arabistan'a hizmet vermek için ideal bir yer olduğunu belirtti.

Wanchoo, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Neom Limanı’nın halihazırda faaliyete geçtiğini ve endüstriyel şirketleri Oxagon'da iş kurmaya çekmek için çabaların sürdüğünü, Neom Yeşil Hidrojen Projesi’nin ise yeşil hidrojenin büyük ölçekli üretimi için ilk büyük proje olduğunu bildirdi. Ayrıca, Oxagon'un endüstriyel şehir için odaklandığı temel alanlar olan yapay zekâ veri merkezlerini genişletmenin ve genel olarak yapay zekâ sistemini geliştirmenin yanı sıra entegre bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak için çalıştığını da doğruladı.

Wanchoo, Neom Limanı’nın şu anda Yeşil Hidrojen Projesi’ne malzeme tedarik ederek ve karmaşık sevkiyatlar gerçekleştirerek hizmet verdiğini açıkladı ve projenin gelecekteki fırsatlarına yönelik büyük heyecanı vurguladı. Ayrıca, Oxagon'un önceliklerinden birinin kapsamlı bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak olduğunu belirterek, yeşil hidrojen alanındaki çalışmaların yaklaşık dört yıl önce başladığını ve geleneksel enerjiden temiz enerjiye geçişin devam ettiği göz önüne alındığında, Krallığa hizmet etmek ve ihracat kapasitesini artırmak için yenilenebilir enerji sisteminin tüm unsurlarının geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Wanchoo, Oxagon’un odaklandığı ilk üç temel sütunun, rüzgâr enerjisi teknolojisinin geniş ölçekte yerli üretimi, güneş enerjisi teknolojisinin orta ve nihai aşamalarda yerli olarak üretilmesi ve yüksek üretim kapasitesine sahip bu tesislerin hem Suudi Arabistan’ın yenilenebilir enerji ihtiyacını karşılaması hem de ihracat pazarlarına hizmet etmesi olduğunu belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji ekosisteminin kilit unsurlarından biri olarak batarya teknolojilerinin geliştirilmesi yönünde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Wanchoo, bu alanda projenin önemli bir ilerleme kaydettiğini vurguladı.

Temiz ve teknik endüstrilerle ilgili olarak, Oxagon'un tüm faaliyetlerinin doğası gereği temiz enerji olan yenilenebilir enerji etrafında döndüğünü açıkladı. Hedefin yenilenebilir enerji bileşenlerinin üretimi ile sınırlı olmadığını, Oxagon'daki tüm endüstrilerin tamamen yenilenebilir enerji kullanarak çalıştırılmasına kadar uzandığını vurguladı. NEOM Yeşil Hidrojen Projesi'nin en büyük yenilenebilir enerji üretim projelerinden biri olduğunu ve tamamen temiz enerjiyle çalıştığını, bu sayede Oxagon'daki diğer endüstrilere de aynı enerjiyi sağladığını belirtti.

Wanchoo, teknik alandaki odak noktalarının yapay zekâ olduğunu belirterek, yapay zekâ ile yenilenebilir enerji arasında yakın bir bağlantı bulunduğunu vurguladı. Günümüzde yapay zekânın karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, zira bu alanın soğutma amaçlı büyük miktarda enerji ve su tükettiğini söyledi. Bu nedenle, Oxagon, sürdürülebilir çözümler benimsemeye özen gösteriyor. Şehirde kurulacak dev yapay zekâ veri merkezi, yenilenebilir enerji ile çalışacak ve soğutma için deniz suyu kullanılacak; böylece operasyonların ve kullanılan teknolojilerin sürdürülebilirliği sağlanmış olacak.

Wanchoo ana hedefin bu görüşmeleri ilerletmek ve şirketlerin faaliyetlerine başlayabilmeleri için anlaşmaları sonuçlandırmak olduğunu vurguladı. Yenilenebilir enerji ve yapay zekâ projelerinin hızlı büyümesi göz önüne alındığında, planın 2026 yılı sonundan önce endüstriyel üretime başlamak ve 2027 yılına kadar tam üretime ulaşmak olduğunu belirtti.


Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
TT

Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Suudi Arabistan ve ABD kara kuvvetleri arasındaki ortak askeri tatbikat "Quincy-1" dün Fort Irwin askeri üssünde başladı.

Tatbikat, operasyonel hazırlığı artırmayı, uzmanlık alışverişinde bulunmayı ve çeşitli muharebe ortamlarında ortak operasyonların entegrasyonunu amaçlıyor.

Resim   Ortak tatbikat manevraları “Quincy-1” Fort Irwin askeri üssünde başladı, (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Yaklaşık bin 200 mil karelik bir alanı kaplayan dev Fort Irwin askeri üssü, Kaliforniya ve Nevada eyaletleri arasında, Mojave Çölü'nün kalbinde yer almaktadır.


Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
TT

Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)

ABD, Suudi Arabistan'ın 48 adet F-35 savaş jeti satın alma teklifini değerlendiriyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) teklif üzerinde aylardır çalıştığını belirtiyor. 

Pentagon'daki politika departmanından geçen teklifin, bakanlıktaki üst düzey yetkililer tarafından değerlendirmeye alındığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan nihai satış kararı için kabine düzeyinde ilave onaylar, Kongre'ye bildirim ve Donald Trump'ın imzası gerekecek.

Haberde, Suudi Arabistan yönetiminin, uçakları satın almak için doğrudan Trump'la iletişime geçtiği aktarılıyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 18 Kasım'da Beyaz Saray'ı ziyaret edecek. Sürecin bu görüşmeden önce hızlandırıldığı ifade ediliyor. 

Analizde, hava kuvvetlerini modernize etmek ve özellikle İran'dan gelebilecek muhtemel tehditlere karşı koymak amacıyla Riyad yönetiminin yıllardır bu savaş uçaklarını istediğine işaret ediliyor. 

Washington'ın Riyad'la savunma işbirliğini geliştirmeye açık olduğunu göstermesi üzerine Suudi Arabistan'ın jetler için tekrar teklifte bulunduğu belirtiliyor. Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri'nde Boeing yapımı F-15'ler ve Avrupa menşeli Tornado ve Typhoon savaş jetleri yer alıyor. 

Trump, mayıstaki Ortadoğu turunda Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş, iki ülke arasında 142 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmıştı. Beyaz Saray'ın "tarihin en büyük savunma satış anlaşması" diye nitelediği anlaşma hava ve füze sistemlerinden iletişim teknolojilerinin 

geliştirilmesine kadar birçok kalemi içeriyordu. 

Öte yandan satışın gerçekleşmesinin, ABD'nin Ortadoğu'daki politikasında önemli bir değişime işaret edeceği belirtiliyor. 

Ortadoğu'da filosunda F-35 bulunan tek ülke İsrail. Washington silah satışlarıyla İsrail'in "niteliksel askeri üstünlüğünü" sağlama politikası yürütüyor ancak bu jetlerin Suudi Arabistan'a da satılmasının, bölgedeki "askeri dengeleri değiştirebileceğine" dikkat çekiliyor. 

Israel Hayom'daki analizde de bu hamlenin "İsrail'in bölgedeki askeri hakimiyetine meydan okuma" anlamına geleceği yazılıyor. 

Riyad yönetimi, F-35'leri satın almak için eski ABD Başkanı Joe Biden'la da görüşmüştü. Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi çerçevesinde bu satışların gerçekleştirilebileceği bildirilmişti. Ancak iki ülke arasında ABD arabuluculuğunda yürütülen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. 

Independent Türkçe, Reuters, Israel Hayom