4. Zırhlı Tümeni'nin mermileri kırılgan Dera Anlaşması'nı ihlal ediyor

4. Zırhlı Tümeni, Rusya'nın himayesinde göreceli bir sakinlik yaratan Dera Anlaşması’nı ihlal eden saldırılar düzenliyor

Dera’ya bağlı Karfa beldesinde dün tamamen boşaltılan Suriye Hava Kuvvetleri İstihbarat’ına ait bir kontrol noktası (Horan Free)
Dera’ya bağlı Karfa beldesinde dün tamamen boşaltılan Suriye Hava Kuvvetleri İstihbarat’ına ait bir kontrol noktası (Horan Free)
TT

4. Zırhlı Tümeni'nin mermileri kırılgan Dera Anlaşması'nı ihlal ediyor

Dera’ya bağlı Karfa beldesinde dün tamamen boşaltılan Suriye Hava Kuvvetleri İstihbarat’ına ait bir kontrol noktası (Horan Free)
Dera’ya bağlı Karfa beldesinde dün tamamen boşaltılan Suriye Hava Kuvvetleri İstihbarat’ına ait bir kontrol noktası (Horan Free)

Dera'daki merkez komiteleri, Rusya’nın arabulucu subayı Esedullah ile Dera el-Mahatta'da görüştükten sonra, Esedullah’ın komitelerin taleplerini Şam'daki Rus kuvvetlerinin komutanlığına iletmesi şartıyla yeni bir ateşkes anlaşmasına vardılar. Bu anlaşma uyarınca Rus subay Esedullah, komitelerin Şam'daki Rus komutanlara iletilmesini istedikleri taleplerini gündeme getirecek. Anlaşma, Dera el-Beled’deki ve Dera kırsalındaki askeri operasyonların, müzakerelerin sonuna kadar ateşkes için bir süre belirtilmeksizin durdurulmasını öngörüyor.
Horan Free’nin haberine göre hafif ve orta menzilli silahlar donatılmış yaklaşık 200 askerden oluşan askeri takviye kuvvetlerinin şehrin batısındaki Tel Mahs bölgesine gelmesiyle birlikte rejim güçleri, Dera'nın kuzey kırsalındaki Casim ilçesinde tüm yan yolları ve tarım alanlarına giden yolları toprak yığarak kapattı.
Rus kuvvetleri ile Horan'daki Merkez Komitesi arasında yapılan ve güvenlik güçlerinin aradığı 132 kişinin Suriye'nin kuzeyine sürülmesini şart koşan bir anlaşmanın ardından bölgede göreceli bir sakinliğin sağlanmasından sonra 4. Zırhlı Tümeni unsurları, Dera şehri içindeki Dera el-Beled’i havan toplarıyla hedef aldı.
Gelişmeleri yakından takip eden kaynaklar, başta Hava Kuvvetleri İstihbaratı’nın Dera'nın kuzeyindeki Karfa beldesinden çekilmesi olmak üzere rejim güçleri ve güvenlik güçlerinin Dera kırsalındaki kontrol noktalarının çoğunu geri çektiğini bildirdiler. Kaynaklar ayrıca rejim güçlerinin, Dera’nın orta kesimlerinde yer alan Dail ilçesindeki kontrol noktalarından birinden geri çekildiğini de eklediler.  Bu gelişmeler, 5. Kolordu kuvvetlerinin başta Dera el-Beled olmak üzere çeşitli bölgelerde ve kontrol noktalarında konuşlandırılmasını öngören Rusya'nın aracılık ettiği anlaşmanın uygulanması beklentisiyle birlikte yaşandı.
Rus güçleri ve Horan'daki Merkez Komitesi Cumartesi akşamı, güvenlik güçleri tarafından aranan 132 kişinin Suriye’nin kuzeyine sürülmesini şart koşan bir anlaşmaya vardılar. Ancak kaynaklara göre aranan isimlerin çoğu Dera'den ayrılmayı reddediyor. Nihai ve radikal bir çözüme ulaşmak için son tarih ise Pazar-Pazartesi gece yarısı 12 olarak belirlendi.
Dera’daki yerel kaynaklar, Horan'daki Merkez Komitesi ile Suriye rejimi subayları arasındaki müzakere toplantısının, rejimin askeri operasyonlarını durdurması karşılığında Dera el-Beled'deki bir dizi muhalif savaşçının Suriye'nin kuzeyine sürülmesi konusundaki ısrarıyla sona erdiğini söylediler. Muhaliflere yakın internet sitesi Horan Free, rejimin güvenlik komitesinin Merkez Komite’ye yanıt vermesi için Pazar sabahına kadar süre verdiğini aktardı. Site, müzakerelerin başarısız olması halinde, rejimin Dera halkı tarafından saldırıya uğramaları korkusuyla bir dizi askeri kontrol noktasını geri çektiğinden de bahsetti.
Bu arada yerel gazete Al-Watan, Şam'daki kaynaklardan alıntı yaparak, rejimin Dera kırsalında ve şehrinde kontrolünü yeniden kurma kararından geri dönmeyeceğini ve ‘meselenin halledildiğini’ bildirdi. Rejimin ‘Dera’da yeniden tam egemenlik sağlaması adımlarına birkaç gün ara vereceğini’ belirten site, muhalif savaşçıların bölgeden çıkarılmasıyla ilgili müzakerelerin devam ettiğine dikkati çekti. Site, rejimin, durumun son dönemde olduğu gibi kalmasını kabul etmeyeceğini ve bunun aksini düşünenlerin ve durumunu çözüme kavuşturmak istemeyenlerin gitmesi gerektiğini vurguladı.
Cumartesi akşamı gerçekleşen müzakere oturumuyla eş zamanlı olarak Dera el-Beled çevresinde aralıklı çatışmalar patlak verirken İran destekli milislerin el-Kisve bölgesinden bölgeye askeri takviyelerde bulunması sırasında es-Sed yolu ve el-Beled mahalleleri havan topları ve tanklarla bombalandı.
Geçtiğimiz günlerde Horan'daki Merkez Komitesi ile Rus güçlerinin gözetiminde rejime bağlı bir güvenlik komitesi arasında çok sayıda müzakere oturumuna tanık olundu. Bir hafta önce ise Dera el-Beled bölgesinde bir uzlaşı anlaşmasına varıldı. Ancak anlaşma çok geçmeden askeri gerginlik nedeniyle çöktü. Rejim Perşembe sabahı on binden fazla sivilin Dera el-Beled’den Dera el-Mahatta’ya göç etmesine yol açan bir askeri operasyon başlattığında silahlı muhalifler, rejimin kontrol noktalarına saldırdılar ve 4. Zırhlı Tümeni’nin yaklaşık otuz üyesini esir almayı başardılar.
Rusya tarafının Cuma akşamı ateşkes anlaşmasına varmasının ardından yerinden edilenlerin büyük bir kısmı, Cumartesi günü Saraya Kontrol Noktası’ndan geçerek kuşatma altındaki evlerine döndüler. Yerel kaynaklara göre yerinden edilmiş onlarca kişinin hızla geri dönmesinin nedeni zulüm görme ve tutuklanma korkusuydu. Rejim güçlerinin Cumartesi sabahı Dera el-Mahatta mahallelerine baskın düzenlenmesinin ve arama yapmasının ardından, ikisi kadın beş sivil tutuklandı.
Rus tarafı, Horan'daki gerilimi sona erdirecek bir anlaşmaya varmak amacıyla yoğun çabalarını sürdürdü. Bu çabalar, muhalifler tarafından ele geçirilen rejim güçlerinin serbest bırakılmasıyla sonuçlandı. Rejim güçleri bölgeye askeri takviyelerde bulunmaya devam ederken Dera’nın askeri olarak işgal edilmesinden kaçınmak için müzakereler devam ediyor.
Al-Watan gazetesine konuşan kaynaklar, geçtiğimiz günlerde Dera’da kaçırılan rejim güçlerinin tüm mensuplarının serbest bırakıldıklarını ve ‘silahlarıyla birlikte karargahlarına sağ salim döndüklerini’ söylediler. Gazete, rejim güçlerinin geçtiğimiz hafta içinde başardıklarınıb, özellikle de muhalif grupların eski lideri Muaz ez-Zubi'nin Tafas şehrinde öldürülmesinin ‘öneminden’ bahsetti. Al Watan gazetesinin kaynaklarına göre Zubi ve grubu ‘saldırıların kaynağıydı ve rejimin Tafas'taki askeri karargahlarından birine saldırma girişimi sırasında’ öldürüldü.
Dera’da silahlı muhalif grupların, rejim güçlerine ait bazı kontrol noktalarına saldırmasının ardından Dera'da yakalanan rejim askerlerinin görüntüleri ve fotoğrafları birkaç haber sitesi tarafından yayınlandı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), muhalif grupların Dera'nın çeşitli bölgelerinde rejim güçlerine ait kontrol noktalarına ayrı ayrı düzenlediği saldırılar sırasında yakalanan 24 rejim unsurunun serbest bırakılmasının ardından, biri 4. Zırhlı Tümeni’nden bir subay olmak üzere rejim güçlerinden beş unsurun daha serbest bırakıldığını doğruladı. SOHR ayrıca geçtiğimiz Perşembe gününden bu yana otuzdan fazla sivil ve askerin öldürüldüğünü belgeledi.
Taraflar arasında müzakere edilen anlaşmanın şartları arasında, Rusya tarafından desteklenen 5. Kolordu'nun 8. Tugayı kuvvetlerinin Dera’ya girişinin, Dera'nın çeşitli bölgelerinde askeri noktaların ve bölgelerin teslim edilmesinin ve rejim tarafından aranan yaklaşık 130 kişinin Suriye'nin kuzeyine sürülmesinin yer alması dikkati çekti.
Bilgili kaynaklara göre rejim, Rusya destekli güçlerin Dera’da konuşlandırılmasına karşı çıkıyor. Rusya ise desteklediği Suriyeli güçleri Dera’ya konuşlandırarak askeri seçenekten kaçınan bir çözüme ulaşmaya çalışıyor.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.