Bir saat içinde sonuç veren ev tipi Kovid-19 testi

Cep telefonu ile kullanılan yeni bir teknoloji (Wyss Enstitüsü’nden bir fotoğraf)
Cep telefonu ile kullanılan yeni bir teknoloji (Wyss Enstitüsü’nden bir fotoğraf)
TT

Bir saat içinde sonuç veren ev tipi Kovid-19 testi

Cep telefonu ile kullanılan yeni bir teknoloji (Wyss Enstitüsü’nden bir fotoğraf)
Cep telefonu ile kullanılan yeni bir teknoloji (Wyss Enstitüsü’nden bir fotoğraf)

Son bir buçuk yılda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tanı testlerinin hızla gelişmesine rağmen, insanlardan alınan örneklerin büyük çoğunluğunun test edilmesi için hala laboratuvarlara gönderilmesi gerekiyor ve bu durum vakaları izleme hızını yavaşlatıyor. Nihayet Harvard Üniversitesi’ne bağlı Wyss Biyoloji’den İlham Alan Mühendislik Enstitüsü, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ve Boston bölgesindeki birkaç hastanedeki araştırmacılar, CRISPR teknolojisine dayalı ucuz bir tanı testi geliştirdiler. Söz konusu test, kullanıcıların SARS-CoV-2 virüsü ve varyantları ile enfekte olup olmadıklarını kendi başlarına tespit etmesini sağlıyor. İşlem herhangi bir ek cihaza ihtiyaç duyulmadan, tükürük örneği alınarak evde uygulanabiliyor.
MiSHERLOCK olarak adlandırılan cihazın kullanımı kolaydır ve bir akıllı telefon uygulaması aracılığıyla okunabilir. Cihaz, mobil uygulama tarafından bir saat içinde okunabilen ve doğrulanabilen sonuçlar sağlıyor. MiSHERLOCK, deneylerde virüsün üç farklı varyantını başarıyla ayırt edebildi. Söz konusu teknoloji, Delta varyantı gibi yeni varyantları tespit etmesi için hızlı bir şekilde uyarlanabilir. Cihaz, bir 3D yazıcı ve yaygın olarak bulunan bileşenler kullanılarak yaklaşık 15 dolara üretilebilir.
Science Advances dergisinde 6 Ağustos’ta yayınlanan bir çalışmada duyurulan MİSHERLOCK cihazı, insanlardan alınan örnekleri bir test merkezine nakletme ihtiyacına son veriyor ve numune hazırlama adımlarını büyük oranda kolaylaştırıyor. Bu durum hastalara ve doktorlara, bireyin ve toplumun sağlığının daha hızlı ve daha doğru bir resmini sağlıyor, dolayısıyla cihaz salgın yayılması sırasında son derece büyük bir önem teşkil ediyor.
Boston Çocuk Hastanesi'nden bir epidemiyolog ve Wyss Enstitüsü’nde misafir araştırmacı olan araştırmanın ortak yazarı Rose Lee, Wyss Enstitüsü web sitesinde yayınlanan raporda “Ekibimizi bu projeye yönlendiren, Kovid-19 test merkezlerindeki kalabalığa son vermek, küresel tedarik zincirlerine daha az bağlı olan doğru Kovid-19 teşhisleri sağlamak ve ortaya çıkmaya başlayan varyantların da doğru teşhis edilmesini sağlamaktır” dedi.
Wyss öğretim üyesi ve çalışmanın baş yazarı Jim Collins laboratuvarında üretilen cihaz, belirli yüksek hassasiyetli enzimatik mesajcıların kilidini açma (SHERLOCK) olarak adlandırılan bir teknolojiye ve CRISPR (Moleküler makas) teknolojisine dayanıyor.
SHERLOCK, DNA veya RNA’yı belirli konumlardan kesmek için CRISPR teknolojisini kullanıyor. Bu özel makas teknolojisi aynı zamanda, hedefin başarı ile kesildiğini göstermek için DNA’nın çevresindeki diğer parçalarını da kesiyor ve nükleik asitli moleküler probların üretilmesini sağlıyor.
Araştırmacılar, virüsün birçok varyantında da bulunan nucleoprotein adlı bir genin belirli bir bölgesinde SARS-CoV-2 RNA'sını kesmek için tasarlanan bir SHERLOCK reaksiyonu oluşturdular.
Cas12a adlı bir enzim olan moleküler makas, nucleoprotein genine başarılı bir şekilde bağlanıp kestiğinde, tek iplikli DNA probları da kesilir ve bu floresan sinyallerinin üretilmesini sağlar. Araştırmacılar aynı zamanda, Alfa, Beta ve Gama varyantı gibi, spike protein dizisindeki mutasyon geçiren bir grup varyantı tespit etmek için tasarlanmış ek testler de oluşturdular.
Ekip, tanı yöntemi olarak nazofaringeal sürüntü (burun ve boğazın arkasından bir örnek toplama) örnekleri yerine tükürük örneklerini kullanmayı seçti. SARS-CoV-2 virüsüne yönelik çalışmalar, virüsün tükürükte enfeksiyondan sonra daha uzun süre boyunca tespit edilebildiğini gösterdi.  Ancak tükürük yönetiminde, farklı molekülleri parçalaması ve yüksek oranda yanlış pozitiflere (False Positive) neden olan enzimler içermesi sebebiyle kendine özgü zorlukları da bulunuyor.
Araştırmacılar bu sorunu çözmek için yeni bir teknik geliştirdiler. İlk olarak, tükürüğe DTT ve EGTA adı verilen iki kimyasal madde eklediler, örneği 3 dakika boyunca 95 dereceye ye kadar ısıttılar, bu süreç işlenmemiş tükürükteki yanlış pozitif sinyalleri yok etti. Daha sonrasında RNA’yı kendi yüzeyinde tutmaması için tasarlanmış gözenekli bir zar eklediler. Bu da nihayet bir sonuç vermek için doğrudan SHERLOCK reaksiyonuna eklenmesini sağladı.
Tükürük örneğinin hazırlanması ve SHERLOCK reaksiyonunu tek bir tanıda birleştirmek için ekip, iki odacıklı, pille çalışan basit bir cihaz tasarladı. Odacıklardan biri ısıtılmış bir örnek hazırlama odacığı diğer ise reaksiyon odasıydı. Kullanıcı örnek hazırlama bölümüne tükürür, sıcaklığı açar ve tükürüğün filtreye gitmesi için 3 ila 6 dakika bekler. Kullanıcı filtreyi çıkarır ve onu reaksiyon odacığına koyar, ardından filtreyi hazneye bırakan bir pistona basar ve SHERLOCK reaksiyonunu etkinleştirmek için bir su haznesi delinir. 55 dakika sonra, kullanıcı renkli ışın ekranından reaksiyon odasına bakar ve bir floresan sinyalin olup olmadığını doğrular. Aynı zamanda, net bir pozitif veya negatif tanının konulması için akıllı telefonun kamerası ile kaydedilen görüntüleri analiz eden bir mobil uygulamada da kullanılabilir.
Araştırmacılar geliştirdikleri tanı cihazını 27 Kovid-19 hastasından ve 21 enfekte olmamış kişiden alınan tükürük örneklerini kullanarak test ettiler. MiSHERLOCK’un Kovid-19 pozitif hastaları yüzde 96 oranla, enfekte olmamış kişileri olmayan hastaları ise yüzde 95 oranda doğru bir şekilde tespit ettiği sonucuna vardı. Araştırmacılar cihazın Alfa, Beta ve Gamma varyantlarında da etkili olduğunu tespit etti.



Yapay zekanın fikir babası “pişman”: İnsan ırkını 10 yıl içinde yok edebilir

Bir yapay zeka sergisinde sergilenen insan beyninin bir kopyası (DPA)
Bir yapay zeka sergisinde sergilenen insan beyninin bir kopyası (DPA)
TT

Yapay zekanın fikir babası “pişman”: İnsan ırkını 10 yıl içinde yok edebilir

Bir yapay zeka sergisinde sergilenen insan beyninin bir kopyası (DPA)
Bir yapay zeka sergisinde sergilenen insan beyninin bir kopyası (DPA)

Yapay zekanın (AI/YZ) fikir babası Profesör Geoffrey Hinton, YZ'nin önümüzdeki on yıl içinde insan ırkını yok edebileceği uyarısında bulundu. İngiltere merkezli The Telegraph gazetesine göre Hinton, YZ teknolojisinin yaratılmasındaki rolünden pişmanlık duyduğunu itiraf etti.

Makinelerin hızlı gelişimini ‘sanayi devrimine’ benzeten İngiliz-Kanadalı bilgisayar bilimcisi olan Profesör Hinton (77), ancak bu kez ‘kontrolü ele geçirebileceklerine’ karşı uyardı.

Bu yıl Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan Profesör Hinton, hükümetlerin yapay zeka şirketlerine yönelik daha sıkı düzenlemeler yapması çağrısında bulundu.

Hinton daha önce YZ’nin otuz yıl içinde insanlığın çöküşüne yol açma ihtimalinin yüzde 10 olduğunu öngörmüştü.

BBC Radio 4'te yayınlanan Today programında kendisine analizini değiştiren bir şey olup olmadığı sorulduğunda Profesör Hinton, “Pek sayılmaz. Sanırım 10 ila 20 yıl önce kendimizden daha zeki şeylerle uğraşmak zorunda kalmıyorduk” ifadelerini kullandı.

Profesör Hinton, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Daha zeki bir şeyin daha az zeki bir şey tarafından kontrol edildiğine dair kaç örnek biliyorsunuz? Çok az örnek var.”

ıo9p0
YZ’nin fikir babası Profesör Geoffrey Hinton (Reuters)

Profesör Hinton, 1980'lerde modern yapay zekanın temelini oluşturan, verilerdeki özellikleri bağımsız olarak bulabilen ve görüntülerdeki belirli öğeleri tanımlayabilen bir yöntem icat etti.

Teknolojinin beklediğinden ‘çok daha hızlı’ geliştiğini vurgulayan Profesör Hinton, insanları 3 yaşındaki çocuklara, yapay zekayı ise yetişkinlere dönüştürebileceğini söyledi.

Profesör Hinton, şunları söyledi:

“Bence bu Sanayi Devrimi’ne benziyor. Sanayi Devrimi'nde insan gücü daha az önemli hale geldi, çünkü makineler daha güçlüydü. Eğer bir hendek kazmak istiyorsanız, onu bir makine ile kazarsınız. Şu anda sahip olduğumuz şey insan zekasının yerini alan bir şey. Sıradan insan zekası artık ön planda olmayacak, makineler ön planda olacak.”

Dickensvari değişim

Profesör Hinton, Charles Dickens’ın ifade ettiği üzere tıpkı Sanayi Devrimi'nin yaptığı gibi, yapay zekanın da sıradan insanların hayatlarını önemli ölçüde değiştireceğini öngördü.

Gelecekte teknoloji ile yaşamın ne getireceğinin daha çok siyasi sistemlerimizin bununla ne yapacağına bağlı olacağını söyleyen Profesör Hinton, “Yapay zekanın toplum için iyi olması gereken üretkenlikte büyük artışlara yol açacak olmasına rağmen, tüm faydaların zenginlere gitmesi ve birçok insanın işini kaybedip daha da fakirleşmesi durumunda toplum için çok kötü olabilecek olması beni endişelendiriyor” ifadelerini kullandı.

Profesör Hinton, şöyle devam etti:

“Bu şeyler bizden daha akıllı. Yani Sanayi Devrimi'nde makinelerin sırf daha güçlü oldukları için insanların yerini alma ihtimali yoktu. Kontrol hala bizdeydi çünkü zeka bizdeydi. Şimdi ise bu şeylerin kontrolü ele geçirmesi gibi bir tehdit var.”

Hükümetlerin rolü

Görünmez bir elin bizi güvende tutmayacağını düşünen Profesör Hinton, bu işi büyük şirketlerin kâr güdülerine bırakmanın güvenli bir şekilde geliştiklerinden emin olmak için yeterli olmayacağını vurguladı. Profesör Hinton, sadece hükümetler tarafından alınacak tedbirlerin bu büyük şirketleri güvenlik konusunda daha fazla araştırma yapmaya zorlayabileceğinin altını çizdi.

ghyjuk
Yapay zeka insan ırkını sonunu getirmekle mi tehdit ediyor? (Reuters)

Profesör Hinton, hükümetlerin büyük şirketleri güvenlik konusunda çok fazla araştırma yapmaya zorlaması gerektiğine inanıyor.

Pişmanlık

Bu teknolojiyi dünyaya tanıtmakla ilgili bazı pişmanlıkları olduğunu söyleyen Profesör Hinton, iki tür pişmanlıktan söz etti. Bunlardan ilkinin yapmamanız gerektiğini bildiğiniz bir şeyi yaptığınız için kendinizi suçlu hissettiğiniz, aynı koşullar altında tekrar yapacağınız, ama sonunda pek de iyi sonuçlanmayabilecek türden bir pişmanlık olduğunu belirten Profesör Hinton, ikincisinin ise aynı koşullar altında yine aynı şeyi yapıp genel sonucun bizden daha akıllı sistemlerin önünde sonunda yönetimi ele geçirmesi olması endişesiyle duyduğu pişmanlık olduğunu ifade etti