İsrail-Filistin ilişkilerinde dönüm noktası: Abbas Gantz’ı kabul etti

Gantz, on senenin ardından Ramallah’ta ilk defa Abbas tarafından kabul edildi

Gantz'ın Ramallah'ta Abbas ile İsrail-Filistin ilişkileri konusunda on yıldan fazla bir süredir ilk görüşmesi
Gantz'ın Ramallah'ta Abbas ile İsrail-Filistin ilişkileri konusunda on yıldan fazla bir süredir ilk görüşmesi
TT

İsrail-Filistin ilişkilerinde dönüm noktası: Abbas Gantz’ı kabul etti

Gantz'ın Ramallah'ta Abbas ile İsrail-Filistin ilişkileri konusunda on yıldan fazla bir süredir ilk görüşmesi
Gantz'ın Ramallah'ta Abbas ile İsrail-Filistin ilişkileri konusunda on yıldan fazla bir süredir ilk görüşmesi

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, on senenin ardından Ramallah’ta ilk defa Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından kabul edildi.
Tel Aviv'den üst düzey bir siyasi kaynak dün yaptığı açıklamada, İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında gerçekleşen ve Filistin Otoritesi dahili ve İsrail'de yaygın eleştirilere yol açan ani görüşmenin İsrail ile Filistin ilişkilerinde bir dönüm noktası sayıldığını doğruladı.
Söz konusu görüşme iki devletli çözüme ilişkin siyasi müzakerelerin yeniden başlamasına yol açmayacak olsa dahi, son on yılda hakim olan olumsuz atmosferin yerini alacak olumlu bir atmosfere kapı aralıyor. Tel Aviv ve Ramallah'taki kaynakların belirttiğine göre Abbas ve Gantz, tam güvenlik koordinasyonunun kademeli olarak yeniden tesis edileceği, İsrail ordusunun işgal altındaki topraklarda Filistinlilere karşı uyguladığı baskıyı hafifletecek bir dizi uygulama üzerinde anlaştı. Aynı zamanda İsrail'deki Filistinli işçiler için çalışma izinlerinin 100 binden 140 bine çıkarılmasıyla ekonomik işbirliğinin genişletilmesi, yüzlerce Filistin ekonomik projesi üzerinde çalışmaya devam edilmesi, işgal altındaki Batı Şeria’daki C Bölgesi'nde ve diğer yerlerde Filistinlilere binlerce inşaat ruhsatı verilmesi yönünde anlaşmaya vardı.
Siyasi kaynakların belirttiğine göre Gantz ve diğer İsrailli bakanların Abbas ile görüşme taleplerini son iki aydır onaylamayan Başbakan Naftali Bennett, ABD Başkanı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmesi ardından fikrini değiştirdi. Zirâ Biden ve Blinken, ABD yönetiminin bu tür toplantıları teşvik ettiğini, bu toplantıların düzenlenmesinden kaçılmasının nedenini anlamadığını belirtmişti.
Pazar günü Ramallah'taki Filistin Devlet Başkanlığı karargahında gizlice yapılan ve Gantz Tel Aviv'e dönene kadar ifşa edilmeyen toplantıya İsrail hükümetinin Batı Şeria ve Gazze topraklarındaki faaliyetlerinin koordinatörü Gassan Alyan da katıldı. İsrail Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada; bir dizi güvenlik, siyasi, sivil ve ekonomik meseleyi ele alan Gantz ve Abbas’ın çeşitli konularda iletişime devam etme konusunda anlaştığı belirtildi. İkilinin aynı zamanda Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki güvenlik, sivil ve ekonomik durumun yeniden şekillendirilmesi üzerine görüştüğü, Gantz’ın İsrail'in Filistin Otoritesi’nin ekonomisini güçlendirecek bir dizi önlem almaya hazır olduğunu ifade ettiği bildirildi.
Görüşmeye katılan İstihbarat Başkanı Macid Ferec ve Filistin Sivil İşler Genel Kurulu Başkanı Hüseyin eş-Şeyh de Ramallah'ta bir araya gelen Abbas ve Gantz’ın Filistin-İsrail ilişkilerini tüm yönleriyle ele aldıklarını bildirdi. Ancak daha fazla ayrıntı vermedi.
Sol kanattaki Meretz Partisi'nden Bölgesel İşbirliği Bakanı Issawi Frej ise olumlu bir yola başlangıç sayılan toplantının bir dönüm noktası olarak kabul edilebileceğini belirtti. Frej aynı zamanda şu ifadelere başvurdu:
“Bennett hükümeti, değişim hükümetidir. Yapısı nedeniyle şu anda bir Filistin devletinin kurulmasını müzakere edemeyecek olduğu doğru; ancak, İsrail ile Filistin arasında bu düzeyde bir toplantının yapılmadığı 11 yıl iki hükümet arasında kaydedilen anlaşmazlığı tersine döndürmekle, Binyamin Netanyahu'nun iletişim kesikliğine neden olan politikasını değiştirmekle, Filistinlilerin acılarını dindiren ve güveni tazeleyen ufukların açılmasıyla ilgileniyor. Eylül 2010 itibariyle Filistin Otoritesi ile görüşmeleri kesen Netanyahu hükümeti, sürekli olarak Hamas ile temastaydı. Normal olamayan bu durum, iki halkın yararına da olmadı.”
Muhalif İsrail sağı, Gantz'ın Abbas ile görüşmesini eleştirdi. Dini Siyonizm Listesi lideri Bezalel Smotrich, görüşmenin Batı Şeria'da Ebu Mazen liderliğindeki Fetih adamlarının saldırılarına maruz kalan yerleşimcileri sırtından bıçakladığını öne sürdü.
Filistinli gruplar ise kendi deyimleriyle Filistinlileri sırtından vuran bu görüşmenin Filistin dahilindeki bölünmeyi derinleştireceğini, durumu daha da karmaşıklaştıracağını vurguladı. Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, şu açıklamalarda bulundu:
“Filistin Otoritesi Başkanı Mahmud Abbas'ın Siyonist Savaş Bakanı Benny Gantz ile görüşmesi tüm yurtseverler tarafından kınanıyor ve reddediliyor. Filistin halkımızın ulusal ruhuna aykırılık teşkil ediyor. Bu tür toplantılar, Ramallah'taki Otorite liderliğinin Filistin halkı için her şeyi başarma olasılığı konusunda bıraktığı olumsuz izlenimi koruyor. Filistin'deki siyasi bölünmeyi derinleştiren bu yaklaşım, Filistin'deki durumu karmaşıklaştırıyor. Otorite liderliği ile işgal arasındaki bu görüşmeler, işgal üzerinden normalleşmek isteyen bazı tarafları cesaretlendiriyor; Filistin'in normalleşmeyi reddeden konumunu zayıflatıyor.”
Filistin İslami Cihad hareketinin sözcüsü Tarık Selmi ise “İşgalci İsrail’in suç işlediği, kuşatmada bulunduğu ve saldırganlık yaptığı sırada gerçekleşen bu toplantı, halkımızın sırtında bir bıçak darbesi sayılıyor. Gantz'ın emriyle işgal ordusu tarafından öldürülen çocukların kanı hala yerde ve bu kanlar henüz kurumadı. Otorite ve liderliği, ulusal uzlaşmaya ve işgale hizmet eden koşulların belirlenmesine sırtını dönüyor” vurgusunda bulundu.
Abbas'ın başkanlığındaki Kurtuluş Örgütü'nden gruplar da söz konusu toplantıyı eleştirdi. Toplantıyı çatışmayı çözmenin tek yolu olarak ekonomik çözüme odaklanan ABD destekli İsrail vizyonuna boyun eğiş olarak değerlendiren Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, “Bu toplantı, işgalci İsrail ile imzalanan anlaşmalardan çekilerek, İsrail ile her türlü siyasi, güvenlik ve ekonomik ilişkileri durdurarak ulusal ve merkez konseyler tarafından, genel sekreterler toplantılarında verilen ulusal kararları ihlal ediyor” açıklamalarına başvurdu.
Cephe, toplantının İsrail Başbakanı Naftali Bennett ABD ziyareti öncesi ve sırasında Filistinlilerin herhangi bir siyasi hakkını ve bir Filistin devletinin varlığını reddettiği, yerleşimciği genişletmeye vurgu yaptığı sırada geldiğini doğruladı.
Filistin Halk Partisi (HŞF) Siyasi Büro Üyesi Velid el-Avad ise siyasi çözüm yerine ekonomik çözüme gidişi temsil ettiğini vurguladığı söz konusu toplantının özellikle Eylül ayı sonlarında Birleşmiş Milletler'e (BM) gidilmesi öncesinde Filistin tutumunu zayıflattığını vurguladı.



Suriye zorlu iki yıllık bir Amerikan sınavı dönemine mi giriyor?

Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)
Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)
TT

Suriye zorlu iki yıllık bir Amerikan sınavı dönemine mi giriyor?

Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)
Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)

Sevsen Mehenna

Suriye, sahil bölgesindeki kanlı olaylarla ilgili soruşturma raporunu yayınladığı sırada, ABD Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi, ABD'nin Suriye'ye uyguladığı yaptırımları düzenleyen Sezar Yasası'nı yürürlükten kaldırmak yerine, yeniden düzenleyen bir yasa tasarısını onayladı. “Suriye Yaptırımları Sorumluluk Yasası” başlıklı yasa tasarısı, 31 kabul, 23 aleyhte oyla kabul edildi. Bu onayla birlikte, yasa tasarısı yürürlüğe girmesi için geçmesi gereken bir sonraki aşamaya geçiş yaptı.

 

Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Alt Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Senatör Michael Lawler tarafından 16 Temmuz'da sunulan yasa tasarısı, bankacılık kısıtlamalarını gözden geçirmeyi, kara para aklamayla mücadele imkânlarını artırmayı ve Sezar Yasası'nı kalıcı olarak yürürlükten kaldırmak için insan hakları ile ilgili şartlar koşmayı amaçlıyor. Lawler, tasarının Kongre'nin Suriye'ye yönelik tüm yaptırımları sonlandırmak için benimsemeyi planladığı icraatları gözden geçirmek amacıyla, “azınlıkların ve dini özgürlüklerin korunması ve Captagon ticaretiyle mücadele” çağrısında bulunduğunu belirtti.

Yasa tasarısı neyi öngörüyor?

Ayrıntılı olarak yasa tasarısı, yaptırım muafiyet süresinin 180 günden iki tam yıla uzatılmasını öngörüyor. Ayrıca, ABD yönetiminin Suriye hükümetinin belirtilen koşullara uyumunu iki yıl üst üste veya 2029 sonuna kadar teyit etmesi halinde Sezar Yasası'nın tamamen feshedilmesini de öngörüyor.

Tasarı ek olarak, ABD yönetiminin Kongre'yi Suriye Merkez Bankası'na tanınan düzenleyici ve idari kolaylıklar konusunda bilgilendirmesini gerektiren bir madde de içeriyor. Yasa tasarısı Temsilciler Meclisi Maliye Komitesi'nden geçmiş olsa da, yasalaşmadan önce Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi tarafından incelenmesi ve hem Temsilciler Meclisi'nde hem de Kongre'de nihai olarak oylanması da dahil olmak üzere atılması gereken birkaç adım var.

Bu arada, ABD’deki medya kuruluşları Suriye hükümetini güneyde, özellikle Suveyda şehrinde yaşanan son olaylar nedeniyle eleştirdi. Wall Street Journal başyazısında, “Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi Tom Barrack'ın tekrar tekrar yaptığı merkezileşme yanlısı yorumlar, Suriye hükümetini İsrail'in uyarılarına rağmen Suveyda'ya asker göndermek için yeşil ışık yaktığına inandırdı” ifadeleri yer aldı. Gazete, Kongre'de bazı kişilerin “ABD'nin Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı destekleme konusunda daha fazla temkinli olması gerektiğini” belirttiğine de işaret etti. Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi'nin tasarıyı değerlendirmesinin bir denetim mekanizması oluşturacağı ve Suriye'ye yönelik yaptırımların daha fazlasının sonlandırılması için gereken koşulları belirleyeceği de belirtildi.

Beyaz Saray, Temmuz ayı başlarında Başkan Donald Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandıran bir başkanlık kararnamesi imzaladığını duyurmuştu. Bu başkanlık kararnamesi, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed, yardımcıları, DEAŞ ve Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt'in “İran'ın vekilleri” olarak tanımladığı gruplara yönelik yaptırımları ise sonlandırmadı.

Peki Finansal Hizmetler Komitesi, Sezar Yasası’nı feshetmek yerine neden yeniden düzenlenmesini onayladı?

Birçok Suriyeli muhalif, Şara'nın Suriye'de iktidara gelmesinden bu yana, Alevileri hedef alan sahil olaylarıyla başlayan, daha sonra Ceramana ve Sahnaya'da ve son olarak Suveyda'da devam eden kanlı olayların hız kesmeden devam ettiğini düşünüyor. Bu nedenle Washington, Şam'ın yeni bir istikrar dönemine doğru ilerlediğine halen şüpheyle yaklaşıyor. Bu sebeple de Kongre Finansal Hizmetler Komitesi, Sezar Yasası'nı yürürlükten kaldırmak yerine “Suriye Yaptırımları Sorumluluk Yasası” başlığı altında yeniden düzenlemeyi tercih ederek iki mesaj verdi; ihlaller devam ettiği sürece Suriye yaptırımlardan muaf tutulmayacaktır. Bununla birlikte Şam hükümeti suçları durdurma, azınlıkları koruma ve bölgesel nüfuz eksenlerinden kurtulma konusunda gerçek bir istek gösterirse, kapı açık kalmaya devam edecektir.

Esed sonrası Suriye’ye yeni Amerikan bakışı

Bu düzenleme, yeni Suriye'nin ne savaş kartlarının ne de barışın ana hatlarının belirlenmediği bir savaş arenası olmayı sürdürdüğü konusundaki Amerikan algısını yansıtıyor. Şara'nın iktidara gelmesinden itibaren, ABD'nin Şam'a yaklaşımı değişti. Washington artık Suriye’de durumu eskisi gibi, devrik cumhurbaşkanına bağlı tek bir blok olarak görmüyor. Aksine, Suriye'yi siyasi değişim ve iç reform belirtileri gösterirse uluslararası sisteme kademeli olarak yeniden entegre edilebilecek bir ülke olarak görüyor. Bu nedenle, Finansal Hizmetler Komitesi, Sezar Yasası'nı feshetmek yerine yeniden düzenlemenin ABD yönetimine siyasi ve ekonomik esneklik sağlayacağını, yaptırımları Suriye'yi tamamen tecrit eden bir kılıç yerine seçici bir baskı aracı olarak kullanmasına olanak tanıyacağını düşündü.

Hızlı ve şaşırtıcı bir öneri

Şam henüz yasa tasarısı hakkında resmi bir açıklama yapmamış olsa da, Suriye-Amerikan Konseyi, Sezar Yasası'nı yeniden düzenleyen yasa tasarısına açıkça karşı çıktığını duyurdu. Bu tasarının yaptırımları örtülü bir şekilde genişlettiği ve yaptırımları tamamen sonlandırma çabalarına doğrudan bir tehdit oluşturduğu konusunda uyardı. Özünde, Suriye'nin istikrar, yeniden inşa ve mültecilerin geri dönüşü yönünde temkinli adımlar atmaya başladığı bir dönemde yaptırım sisteminin daha da güçlendirilmesi anlamına geldiğini belirtti.

Eski ABD Dışişleri Bakanlığı danışmanı ve Cumhuriyetçi Parti üyesi Hazem Ghabra, yasa tasarısının çok hızlı ve ani bir şekilde sunulduğunu söyledi. Güneybatı Suriye'de, özellikle de Suveyda kentinde yaşananların bir sonucu gibi göründüğünü ifade etti. Washington'da, Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımları aceleyle sonlandırması gibi, yaptırımları sonlandırmakta acele etmek ile ilgili soruların  gündemde olduğunu ve yaptırımların kaldırılmasının temel amacının, siyasi nedenler değil, ekonomik ilerleme ve toparlanmanın önündeki engellerin kaldırılması olduğunu kaydetti.

Sözlerini sürdüren Ghabra, Suriye hükümetinin yurt dışına yönelmek ve uluslararası diplomatik çalışmalara katılmak için gerekli iç, siyasi ve sosyal reform sürecini başlatmak amacıyla attığı adımların ne olduğunu, başka bir deyişle, dış diplomatik aktivizmin, geçen hafta diplomatik faaliyetlerin çoğuyla birlikte kısmen çöken kırılgan bir iç yapıya mı dayandığını sorguladı.

Ghabra, bazı Kongre üyelerinin bir tür denetim uygulanması ve Suriye hükümetine, Suveyda'da yaşananlara yol açan kötü bir yönetimin varlığı halinde kaybedecek bir şeyleri olacağının altının çizilmesinin gerektiğini düşündüklerini belirtti. Buradan hareketle, bu yasayı sunma ihtiyacı, bu soruları ele almanın ve Sezar Yasası’nın yürürlükten kaldırılması sürecini planlamanın bir yolu olarak öne çıktı. Böyle bir yasa yürürlüğe girdiğinde, Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Bakanlığı gibi ABD hükümet kurumlarının, Suriye hükümetinin yaptıkları ile yapmadıklarının sürekli ve açıkça tanımlanmış bir şekilde denetlenmesine yönelik çalışmalarını aktifleştirecektir. Oylamadan geçeceğine çok güvenilmese de, bunun ABD’deki siyasetçilerin büyük bir kesiminin düşünce yapısının bir göstergesi olduğu biliniyor.

Suveyda olayları ve etkileri

Sosyal medyada, silahlı kişilerin aralarında Husam Saraya adlı bir ABD vatandaşının da bulunduğu aynı aileden sekiz erkeği, göz altına aldıktan sonra öldürdüklerini gösteren videolar dolaşıma girmişti. ABD Dışişleri Bakanlığı da vatandaşlarından birinin ölümünü doğrulayarak endişelerini dile getirdi ve hesap sorulması çağrısında bulundu. Bu arada, İnsan Hakları İzleme Örgütü, hükümet güçleri de dahil olmak üzere tüm tarafları ihlallerde bulunmakla suçlayan bir rapor yayınladı.

Bu nedenle, özellikle Dürzi azınlığı etkileyen son olaylar, yaptırımların tamamen sonlandırılmasına yönelik herhangi bir tartışmanın engellenmesinde önemli bir rol oynadı. Bu olaylar, yeni hükümetin güvenliği sağlama veya mezhepsel kaosu önleme becerisine dair şüpheci olmak ve daha önce eski rejime atfedilen rastgele tasfiye taktiklerinin devam ettiğinin kanıtı olarak görüldü.

Paris'te yaşayan Suriyeli avukat ve siyasi aktivist Zeyd el-Azm, temsilciler ve Pentagon da dahil olmak üzere Amerikan kurumlarının, yeni rejimin mezhep, din veya etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm Suriyelileri kapsayabileceği konusunda kendisine tam ve yeterli bir şekilde güvenemediğini söyledi. “Trump'ın danışmanları ve terörle mücadele yetkilileri aracılığıyla daha ilk günden gözlemlediğimiz de buydu. Yeni geçiş dönemi otoritesine şartlar koşulması gerektiğini, çünkü bu otoritenin diğer Suriyeli unsurlara karşı ihlallerde bulunmayacağının garantisi olmadığını söylediler” dedi.

“Son aylarda, Mart ayında Suriye sahilinde, Nisan ayında Sahnaya'da ve en son Suveyda'da olmak üzere birçok olay yaşandı. ABD'de yeni Suriye makamlarının davranışları konusunda şüpheleri olanlar, şüphelerinde haklıydı. Bu konular, bazı milletvekillerini ve temsilcileri, yeni Suriye makamlarının davranışlarını izlemek için iki yıllık bir süre belirleme konusunu gündeme getirmeye yöneltti.”

Baskı kartı

Hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat partilerden etkili Kongre üyeleri, yaptırımları düzenleyerek devam ettirmeyi haklı çıkarmak için medyadaki haberleri ve insan hakları ihlalleri ve cinayetlerle ilgili raporları gerekçe gösteriyorlar. Sivilleri korumadaki tam yetersizlikler göz önüne alındığında, yaptırımların garantiler olmadan kaldırılmasının, Amerikan hükümetinin suç ortağı sayılmasına yol açacağını savunuyorlar. Düzeltilen yasa, yaptırımların herhangi bir şekilde hafifletilmesinin, ister silahlı gruplar ister Suriye güvenlik güçleri olsun, suç işleyenler için gerçek bir hesap sorma mekanizmaları kurulması ile bağlantılı olduğunu vurgulayan maddeler ekledi.

Suriye güçleri Suveyda'ya girmedi

ABD'nin Suriye ve Lübnan Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suveyda'daki olaylara atıfta bulunarak yaşanan korkunç olaylardan dolayı Suriye hükümeti hesap vermelidir dedi ve Suriye'deki azınlıkların yönetime entegre edilmesi çağrısında bulundu.

Ülkesinin “Suveyda'daki gelişmelere belli bir ölçüde endişe, acı ve yardımla karşılık verdiğini” belirten Barrack, ülkesinin “düşmanca koşulların bulunduğu hiçbir yere daha fazla asker göndermeyeceğini” ekledi.

Associated Press, Barrack'ın “İsrail'in Suriye'ye müdahalesi çok kötü bir zamanda gerçekleşti... Ülkeyi birleştirmek için mevcut Suriye makamlarıyla birlikte çalışmak dışında alternatif bir plan yok” dediğini ve “Suriye ve İsrail arasında deklare edilen ateşkesin yalnızca Suveyda ile ilgili bir anlaşma olduğunu” belirttiğini aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı röportaja göre Barrack “mevcut hükümete uygulanabilir bir alternatifin ve alternatif bir planın olmaması durumunda risklerin yüksek olduğunu, Suriye hükümetinin başarısız olması halinde, onu kasıtlı olarak devirmeye çalışanlar olacağını, ancak asıl sorunun neden olacağını” belirtti. Suriye'nin Libya veya Afganistan gibi bir felaket senaryosu ile karşı karşıya kalma olasılığı ile ilgili soruya ise ABD Özel Temsilcisi, “evet, hatta belki daha kötüsü de olabilir” yanıtını verdi.

Sivil barış kurumunun yeniden kurulması

Avukat Zeyd Azm, Suriye'de sivil barışı koruyan bir kurumun, yani ordunun yeniden kurulması gerektiğini söyledi. “18 aylık bir geçiş dönemi belirleyen BM’nin 2254 sayılı kararına geri dönmeliyiz. Bu ideal olmasa da, Şara’ya verilen beş yıllık süreden çok daha iyi” dedi.

Yine bazıları, ABD'nin Sezar Yasası’nı yürürlükten kaldırmak yerine düzenlemeyi onaylayarak, yeni Suriye hükümetine ihlalleri durdurması ve milisler üzerinde devlet kontrolünü sağlaması için baskı yapmaya çalıştığını düşünüyor. Bunun amacı, Suriye'nin tamamen tecrit edilmesini önlemek ve böylece tamamen Rusya, Türkiye ve İran'ın bölgesel nüfuz alanına dönüşmesini engellemektir. Son olaylar, yaptırımların sürdürülmesini meşrulaştırmak için siyasi bir koz olarak kullanılıyor ve her türlü ekonomik rahatlama, sivilleri ve azınlıkları korumak ve daha kapsayıcı bir siyasi sistem inşa etmek için atılacak somut adımlara bağlanıyor. Bunun dışında Sezar Yasası’nın tamamen yürürlükten kaldırılması Suriye ve müttefiklerine verilecek karşılıksız bir armağan olacaktır.