Rusya, ‘İran nükleer programı’ konusunda ABD ile yapılan görüşmelerden memnun

Lavrov, Abdullahiyan ile kapsamlı eylem planını ve Afganistan'daki durumu görüştü.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geçen ay düzenlediği basın toplantısında (Rusya Dışişleri Bakanlığı)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geçen ay düzenlediği basın toplantısında (Rusya Dışişleri Bakanlığı)
TT

Rusya, ‘İran nükleer programı’ konusunda ABD ile yapılan görüşmelerden memnun

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geçen ay düzenlediği basın toplantısında (Rusya Dışişleri Bakanlığı)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geçen ay düzenlediği basın toplantısında (Rusya Dışişleri Bakanlığı)

Rusya, ABD’nin İran özel elçisi Robert Malley tarafından Moskova’da yürütülen diyalog turlarının sonuçlarından memnun. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Rus ve Amerikan taraflarının, Tahran da dahil olmak üzere İran nükleer dosyası hususundaki diyaloglara katılan tüm taraflarla “Viyana sürecinde” iş birliğini sürdürme niyetinde oldukları vurgulandı.
Robert Malley, son iki gün içinde Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryabkov ile çok sayıda Rus yetkilinin huzurunda iki uzun diyalog turu gerçekleştirdi.
Her ne kadar iki taraf görüşmelerin sonuçlarını açıklamasa da Malley, Moskova'daki görüşmelerini "iyi ve verimli" olarak nitelendirerek gidişattan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Malley, Twitter'da, "Moskova'da Dışişleri Bakan Yardımcısı ile iyi ve yapıcı toplantılar yaptık. Ortak hedef olan müzakerelere geri dönmeyi ve Kapsamlı Ortak Eylem Planına (JCPOA) karşılıklı uyumun bir an önce yeniden başlatılmasını görüştük" diye yazdı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, iki tarafın İran da dahil olmak üzere Kapsamlı Ortak Eylem Planı'na (JCPOA) katılan tüm ülkelerle "Viyana formülü çerçevesinde" iş birliğini sürdürme anlaşmasını teyit eden benzer bir ifade yer aldı.
Rusya'dan yapılan açıklamada, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı ile Amerikan elçisi arasındaki istişarelere Rusya tarafından Rosatom Genel Müdür Yardımcısı Nikolai Spassky ve ABD Enerji Bakan Yardımcısı David Heisinga'nın da katıldığı belirtildi. İran nükleer programıyla ilgili uluslararası anlaşmanın uygulanmasına geri dönme mekanizmalarının ayrıntılı olarak ele alındığı belirtildi.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, “İran nükleer programını çözmek için Kapsamlı Ortak Eylem Planının tam olarak uygulanmasına ilişkin beklentiler hakkında derinlemesine bir görüş alışverişi yapıldı. İki taraf, İran da dahil olmak üzere Kapsamlı Ortak Eylem Planına üye tüm devletlerinin yanı sıra ABD temsilcilerinin katılımıyla Viyana formatında iş birliğini sürdürme konusundaki kesin niyetlerini yeniden teyit etti. Tahran'ın bir an önce müzakere masasına dönmeye hazır olması büyük önem arz ediyor” ifadelerine yer verildi.
Görüşmeler sırasında iki tarafın da "Nisan’dan Haziran’a kadar yoğun bir şekilde süren önceki müzakere turlarının sonuçlarına dayanarak müteakip çalışmalar inşa etme gereğini" vurguladıkları belirtildi.
Görüşmelerde, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın Kapsamlı Ortak Eylem Planının istikrara kavuşturulması ve yeniden başlatılması sürecine önemli ve yapıcı katkısının vurgulandığı belirtildi. BM Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararı çerçevesinde Atom Enerji Ajansı’nın araştırma faaliyetlerini desteklemeye devam etmek hususunda karşılıklı niyetler teyit edildi.
Görüşmelerden önce Moskova, durdurulan müzakerelerden duyduğu endişeyi dile getirmiş ve İran'ı bu konuda esneklik göstermeye çağırmıştı.
Bu arada Moskova dün, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'un İranlı mevkidaşı Emir Abdollahiyan ile İran tarafının girişimiyle gerçekleşen telefon görüşmesi sırasında bir “torba” konuyu tartıştığını duyurdu.
Lavrov, görüşme sırasında İranlı mevkidaşına, Amerikan tarafıyla yapılan görüşmeler hususunda ve dün İsrail Dışişleri Bakanı Yasir Lapid ile Moskova’da, İran’ın nükleer programı ve İran’ın Suriye’deki varlığı konusunda yaptığı görüşmenin sonuçları hakkında bilgi verdi.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan açıklamada, Lavrov ve Abdullahiyan'ın yakın zamanda gerçekleştirdikleri bir telefon görüşmesi sırasında, Rusya ve İran cumhurbaşkanları arasında varılan anlaşmalar bağlamında Afganistan'daki durum ve ikili gündem de dahil olmak üzere bir "torba" konuyu ele aldıkları belirtildi. Ayrıca, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim Kurulu'nun bir sonraki oturumunun arifesinde İran nükleer programına ilişkin Kapsamlı Ortak Eylem Planı çevresindeki durum tartışıldı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Moskova ve Tahran'ın "nükleer anlaşmanın orijinal, dengeli formuna geri dönmesinin ilgili tüm tarafların hak ve çıkarlarını garanti altına almanın tek yolu olduğu" gerçeğinden hareket ettiği belirtildi.

 


Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
TT

Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)

Wall Street Journal'ın (WSJ) özel haberine göre JPMorgan Chase, Bank of America ve Citigroup, Arjantin'e 20 milyar dolarlık kredi vermekten vazgeçti.

Amerikan gazetesinin kaynakları, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'yi desteklemek isteyen Donald Trump yönetiminin çağrısıyla harekete geçen bankaların bunun yerine daha küçük bir paket hazırladıklarını söyledi. 

WSJ, geçen ay ad ve görevlerini açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı haberde bankaların kendilerini riske atmadan kredi vermeye çalıştığını bildirmişti. 

Normalde bu tarz işlemleri kendileri yürüten bankaların ABD Hazine Bakanlığı'na Buenos Aires yönetiminin kendilerine nasıl bir teminat verebileceğini sorduğu ve yeterli güvenceyi alamazlarsa ekonomik istikrarsızlığın sürdüğü Arjantin'e kredinin çıkmayabileceği aktarılmıştı. 

WSJ'nin yeni haberinde 20 milyar dolarlık krediden vazgeçen üç bankanın yaklaşık 5 milyar dolarlık bir repo anlaşması hazırladığı ve bu parayı birkaç ay içinde geri almayı planladığı belirtildi. 

Ancak müzakerelerin daha başlangıç aşamasında olduğu ve koşulların değişebileceği ya da anlaşmanın hiç yapılmayabileceği de vurgulandı. 

Buenos Aires yönetiminin ocakta ödemesi gereken 4 milyar dolarlık borcunu bu anlaşmayla kapaması bekleniyor. 

Arjantin, ABD Hazine Bakanlığı'yla yaptığı döviz takası anlaşmasıyla 20 milyar dolara erişmişti. Bu miktarın ne kadarının kullanıldığı net değil. 

ABD Hazine Bakanlığı'ndan WSJ'ye yapılan açıklamada "Birleşik Devletler, Başkan Milei ve Bakan Caputo'nun Arjantin'i Yeniden Harika Yapma konusundaki temel prensiplere bağlılığına güvenmeyi sürdürüyor" dendi. 

Diğer yandan Hazine Bakanlığı'nın bazı eski yetkilileri, ABD'nin Arjantin'e maddi desteğinin boyutlarının net bir şekilde kamuoyuna açıklanmadığını söylüyor. 

Barack Obama dönemi yetkililerinden Brad Setser da bunlardan biri:

Esasen bu paranın nasıl kullanıldığına dair hiçbir bilgi yok. Vergi mükelleflerinden alınan paranın verildiği düşünüldüğünde, bu sıradışı bir durum.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
TT

Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)

Çin'le Japonya arasında Tayvan meselesi nedeniyle çıkan gerginlik sürüyor. 

Pekin ve Tokyo'yu karşı karşıya getiren gerginlik, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi'nin Parlamento'da 7 Kasım'da düzenlenen oturumda yaptığı açıklamayla patlak vermişti. 

Takaiçi, Tayvan Boğazı'na yönelik muhtemel müdahaleyi "ülkesini tehdit eden bir hareket" olarak göreceğini, böyle bir durumda askeri güç kullanılabileceğini belirtmişti. Böylelikle ilk kez bir Japon başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde ülkenin askeri müdahalede bulunacağını açıkça söylemişti. 

Pekin yönetimiyse Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi çağırarak Tokyo'ya protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle Japonya'da "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.

Pekin'in Osaka Başkonsolosu Şüe Cien'in "kendilerine saldıran kirli bir boynu tereddüt etmeden kesmeleri gerekeceğini" yazdığı sosyal medya gönderisi de krizi körüklemişti. Japonya, diplomatın "gönüllü olarak ülkesine dönmesini" talep etmişti. 

Ancak CNN'in analizinde, Pekin'in asıl "Asya'daki askeri dengelerin değişme olasılığından endişelendiği" yorumu yapılıyor. 

Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı'nda 1937-1945'te Çin'i işgal etmişti. İmparatorluk Ordusu, 1895-1945'te de Tayvan'ı da kolonileştirmişti. 

Geçen ay göreve gelen Takaiçi, Japonya'nın savunma harcamalarını marta kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 2'sine çıkaracaklarını duyurmuştu. Merkez sağ Liberal Demokrat Parti (LDP) lideri, Parlamento'da yaptığı ilk konuşmada Asya-Pasifik bölgesinde Çin, Kuzey Kore ve Rusya'yla artan gerilimlere dikkati çekmişti. 

Analizde, Pekin yönetiminin "Japonya'nın Çin'in yükselişini tehdit edebilecek askeri emelleri olduğunu" düşündüğüne dikkat çekiliyor. 

Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) resmi gazetesi Halkın Günlüğü'nde 17 Kasım'da yayımlanan bir köşe yazısında şu ifadeler kullanılmıştı: 

İlk kez bir Japon lider Tayvan'a silahlı müdahale niyetini dile getirdi ve Çin'e karşı askeri tehditte bulundu. Bunun arkasında, Japonya'nın sağcı güçlerinin pasifist Anayasa'nın kısıtlamalarından kurtulup ‘askeri güç' statüsü elde etme yönündeki tehlikeli girişimi yatıyor.

CNN'in analizinde, Takaiçi'nin savunma bütçesini artırdığı gibi ABD Başkanı Donald Trump'la daha yakın ilişkiler kurmayı hedeflediğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Chong Ja Ian, Çin'in "ilk baştan Takaiçi'yi köşeye sıkıştırmayı" hedeflediğini ve Japonya'ya savunma harcamalarını artırmaması için gözdağı vermeyi istediğini söylüyor. 

Independent Türkçe, CNN, Reuters


ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
TT

ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)

ABD'nin Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırladığı 28 maddelik plan, Kiev yönetiminin birçok taviz vermesini öngörüyor. 

Wall Street Journal'ın (WSJ) incelediği taslak metne göre Ukrayna'dan işgal altındaki Donbas bölgesini Rusya'ya vermesi isteniyor. Ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin personelle sınırlandırılması ve ülkenin NATO'ya katılımının rafa kaldırılması talep ediliyor. 

Planın kabul edilmesi halinde Rusya'nın birçok talebi de gerçekleştirilmiş olacak. 

Bu hafta ABD heyetiyle toplantı yapan Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, adil bir barış talep ettiklerini belirterek, "Bağımsızlığımıza, egemenliğimize ve Ukrayna halkının onuruna saygılı koşullar sağlayan değerli bir barış istiyoruz" demişti.

Ukrayna lideri 18 Kasım'da Ankara'yı da ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmüştü. Zelenski "Acil bir barış ve bunun için güvenlik garantisi sağlanmasını istiyoruz" demiş, Erdoğan da "Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerileri Rusya'yla da ele almakta kararlıyız" ifadelerini kullanmıştı.

Diğer yandan WSJ'nin aktardığına göre anlaşmada son dönemde Ukrayna'yı çalkalayan yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bir maddede yer alıyor. Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla gazeteye konuşan üst düzey bir ABD'li yetkili, basına sızan taslak metinde Kiev yönetiminin sonradan önemli bir değişikliğe gittiğini belirtiyor. 

Buna göre taslakta yolsuzluk iddialarının detaylandırılması amacıyla, "Ukrayna, aldığı tüm yardımları kapsamlı denetime tabi tutacak ve hataları düzeltmek ya da savaştan yasadışı kazanç sağlayanları cezalandırmak için yasal bir mekanizma oluşturacak" maddesi yer alıyordu. 

Kiev'in bu maddenin "savaştaki tüm taraflar savaş sırasındaki eylemleri için tam af alacak ve gelecekte herhangi bir talepte veya bulunmayacaklarını kabul edecekler" şeklinde değiştirilmesini istediği aktarılıyor. 

Ayrıca Rusya'nın büyük kısmı Avrupa bankalarında yer alan 300 milyar dolarlık dondurulmuş varlıklarının akıbetinin de anlaşma çerçevesinde belirlenmesi bekleniyor. 

ABD'nin öncülüğünde hazırlanan plana Avrupa'dan tepkiler de geldi. Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot dünkü açıklamasında "Barış, teslimiyet anlamına gelemez. Ukrayna'nın teslimiyetini istemiyoruz" dedi. 

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de Ukrayna ordusuna sınırlandırma getirilmemesi gerektiğini belirterek, bunun yerine Rusya'nın "saldırgan potansiyelinin" törpülenmesi çağrısında bulundu. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, New York Post, Washington Post