Cezayir: İslamcı MSP, Fransız sömürgeciliğini suç sayan tasarıyı gündemleştirdi

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, sömürge öncesi ‘Cezayir ulusunun varlığını’ reddeden açıklamaları Cezayir kamuoyunda tepki uyandırmaya devam ediyor

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)
TT

Cezayir: İslamcı MSP, Fransız sömürgeciliğini suç sayan tasarıyı gündemleştirdi

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)

Cezayir'deki en büyük İslamcı parti olan Barış Toplumu Hareketi (MSP) Meclis’te Cezayir’de Fransız sömürgeciliğiyle (1830-1962) ilgili olarak eski bir yasa tasarısını yeniden gündeme taşıdı. MSP’nin girişimi işgalden önce ‘bir Cezayir ulusunun’ varlığını reddeden Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a verilmiş bir yanıt niteliği taşıyor. Macron’un ifadeleri, Cezayir’i ‘Paris’teki büyükelçisini geri çekmeye, hava sahasını Fransa savaş uçaklarına kapatmaya ve Cezayir’de faaliyet gösteren Fransız şirketlerinin sözleşmelerini feshetmeye’ sevk etti.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir MSP yetkilisi yaptığı açıklamada, Cezayir Millet Meclisi’nin alt birimi olan Ulusal Halk Meclisi’ndeki MSP milletvekillerinin Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) ve Demokratik Ulusal Birlik’ten (RND) iki milletvekiline ‘girişime dahil olma’ çağrısı yaptığını belirtti. İsminin verilmesini istemeyen yetkili, Cumhurbaşkanı’na yakınlığıyla bilinen FLN ve RND liderlerinin ‘konuyla ilgili üst makamlara danışma talebi’ çerçevesinde yanıt vermek üzere iki günlük bir süre talep ettiğini vurguladı.
Ancak MSP yetkilisine göre bu süre, 12 Ekim’de sona erdi ve girişimin sahipleri bir yanıt alamadı. Öyle ki Cumhurbaşkanlığından yeşil ışık alınmadığı taktirde Ulusal Halk Meclisi Başkanlığı’nın yasa tasarısını kabulü pek olası değil. Meclis Başkanı İbrahim Buğali’nin 12 Haziran’da yapılan parlamento seçimlerinin ardından göreve geldiği günden bu yana, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’a bağlılığını dile getirdiği belirtildi.
MSP Genel Başkanı Abdurrezzak Makri, geçen hafta yaptığı açıklamada yetkililere ‘dersler çıkarma ve Cezayir halkının sömürge döneminden kopmak için almak istediği gerçek önlemleri uygulama’ çağrısında bulundu. Makri, bu önlemlerin ‘sömürgeciliği suç sayan bir yasanın onaylanmasını, Arap dilinin kullanımını yaygınlaştıran bir yasanın onaylanmasını, resmi belge, mektup ve toplantılarda Fransızcanın kullanılmasını yasaklayan bir yasanın onaylanmasını’ içerdiğine dikkati çekti.
Bu çağrı, Fransa Cumhurbaşkanının geçen ayın 30’unda Cezayir’deki ‘askeri-politik rejimi’ şiddetle eleştirdiği açıklamalarının ardından geldi. Macron, “Tebbun, son derece uzlaşmaz bir rejim tarafından alıkonulmakta” diyerek, 1830 yılındaki işgalden önce bir Cezayir ulusunun olup olmadığını sormuştu.
Paris yönetimi Cezayir’in Fransa’da yasadışı olarak ikamet eden 7 bin vatandaşını kabul etmeyi reddetmesinin bir sonucu olarak geliştiğini iddia ediyor. Cezayir tarafı ise bu sayının terörizme karışan 94 kişiden ibaret olduğunu sadece bu kişilerin iadesini kabul etmediğini açıkladı.
Sömürgeciliği suç sayan bir yasanın onaylanması fikri, 2010 yılında, o dönemde çoğunluk partisi olan FLN mensubu 125 milletvekili tarafından gündeme getirildi. Yasa tasarısı, 19. yüzyılda Kuzey Afrika’daki Fransız kolonyalizminin olumlu yönlerine ilişkin çıkartılan Fransız yasasına bir yanıt olarak gündeme getirildi. Cezayir makamlarına göre söz konusu yasa, ‘sömürgeciliği yüceltmek’ anlamına geliyor. Parlamento ofisi, ‘Fransız sömürgeciliğini suç sayan’ yasayı, sunulduğu vakitte reddetmiş ve hukuken eksik olduğu gerekçesiyle yasa tasarısını geri iade etmişti. Yetkililer, bilinmeyen nedenlerle ve açıklanmayan bir şekilde yasa tasarısını rafa kaldırdı.

Cezayir basını: Bürokrasi Fransa’yı rahatsız etmemek istiyor
Cezayir basını ise “Rejim bürokrasisi, onları güçlü Fransız çevrelerine bağlayan ekonomik çıkarlar nedeniyle Fransızları kızdırmamak için yasanın çıkarılmasının önünde durdular” yorumu yaptı. Yetkililerin çoğu, gazetecilerin bu konuyla ilgili sorularıyla karşı karşıya gelmekten kaçınırken gazeteciler, özellikle Bağımsızlık Günü’nde (1954) ve sömürgeciliğe karşı Zafer Bayramı’nda (1962) sömürgeci Fransa’yı ağır biçimde eleştirdi.
Ahmed Uyahya’ya 2016 yılında Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nin Direktörüyken yasanın akıbeti soruldu. Uyahya, “Bu tür bir yasanın Cezayir halkına hizmet edeceğine inanmıyoruz” ifadeleriyle yanıt verdi. Aynı şekilde 2010 yılında Fransa Göç Bakanı Eric Besson, Cezayir yasa önerisine ilişkin yaşadığını ‘üzüntüyü’ dile getirirken, ‘konunun hassasiyetine ve kalıcı yaraların etkilerine’ işaret etti.

Macron, Cezayir ile ilgili ne söyledi?
Şarku’l Avsat’ın AB’nin resmi yayın organı Euronews’ten aktardığına göre Fransa Cumhurbaşkanı, 1962'de sona eren Cezayir Savaşı'nda önemli roller üstlenmiş kişilerin soyundan gelen gençlerle bir araya gelmiş, bu görüşme Le Monde gazetesi tarafından haberleştirilmişti.
Gazeteye göre toplantıda Macron, ülkenin 1962'de bağımsızlığını kazanmasının ardından Cezayir'in "kiralık bir hafıza" üzerine inşa edildiğini ve "siyasi-askeri bir sistem" tarafından idare edildiğini ifade etti.
Le Monde gazetesine göre Macron bu görüşmede Cezayir'in "yeniden yazılmış bir ülke tarihi"ne sahip olduğunu ve bu tarihin "gerçeklere değil, Fransa'ya karşı nefret söylemi" üzerine inşa edildiğini söyledi.
Bu nefret söyleminin halkta karşılığı bulunmadığına inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı, bunun "siyasi ve askeri yönetimden" ve "kiralık hafızadan" geldiğini ileri sürdü.
"Türkiye'nin Cezayir'de Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyetini unutturabilme kapasitesi büyüleyici"
Macron'un bu açıklamaları Cezayir basınında tepki ile karşılandı.
Fransızca yayın yapan Cezayir 24, Fransız cumhurbaşkanını Fransız sömürge mirasının eleştirilmesinden, Cezayir ile Afrika'da işlenen sömürgecilik suçlarının kabul edilmesinden rahatsızlık duymakla eleştirdi.
Cezayir basınında Macron'a yöneltilen bir diğer eleştiri de Osmanlı İmparatorluğu konusunda geldi.
Le Monde'a göre Fransa Cumhurbaşkanı gençlerle yaptığı aynı toplantıda "Fransız sömürgesinden önce Cezayir'de bir ulus var mıydı?" sorusunu sormuş ve Osmanlı İmparatorluğu'na atfen daha önce de ülkede "kolonileştirilme" yaşandığını söylemişti.
Haberde Macron, "Türkiye'nin Cezayir'de oynadığı rolü ve sahip olduğu hakimiyeti tamamen unutturabilme kapasitesini görmek beni büyülüyor" dedi.

Cezayir'den Fransa'ya nota
Fransa, geçtiğimiz hafta eski Fransız kolonilerini yasa dışı göçmenlerin geri dönmesine izin vermek için yeterli adımları atmamakla suçlayarak Cezayir, Fas ve Tunus'tan gelenlere verilen vize sayısını keskin bir şekilde azaltacağını duyurdu.
Paris yönetimi, söz konusu ülkeleri, yasa dışı yollardan ülkeye giren vatandaşlarının iadesi sırasında gerekli izin belgelerini sağlamamakla suçluyor.
Cezayir, bunun üzerine, vatandaşlarına vize kısıtlaması getirdiği gerekçesiyle Fransa'nın Cezayir Büyükelçisi'ni, Dışişleri Bakanlığına çağırarak, karara tepki göstermişti.
Macron ise vize sayısındaki düşürmenin "iş insanları ve öğrencileri etkilemeyeceğini" ifade etmişti. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı, buradaki "fikrin" "kolayca vize almayı alışkanlık haline getirmiş yönetimdeki kişileri rahatsız etmek" olduğunun altını çizmişti.

Cezayir ve Tunus Cumhurbaşkanları görüşecek
Öte yandan 12 Ekim’de Tunus Cumhurbaşkanlığı, geçen pazartesi günü yeni hükümetin açıklanmasının ardından Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un Tunus’a ziyarette bulunacağını açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı, 12 Ekim’de Tunus Cumhurbaşkanı Kais Said ile Cezayir Cumhurbaşkanı arasında, tarih belirtmeksizin bir ziyaretin düzenlenmesini içeren bir temas gerçekleştiğini belirtti.



İsrail'in Gazze şehrine saldırısı için üç aşamalı bir plan

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze şehrine saldırısı için üç aşamalı bir plan

Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)
Sahil yolunu kullanarak Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneye doğru giden Filistinliler, 17 Eylül 2025 (Reuters)

Gazze şehrine yönelik harekâtın ikinci gününe girilmesiyle, İsrail ordusunun Güney Cephesi Komutanı Tümgeneral Yaniv Asor tarafından hazırlanan üç aşamalı bir plan ortaya çıktı. İsrail'in Walla internet sitesi, bu planın ‘benzeri görülmemiş ve Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda bir emsal teşkil edecek’ olduğunu belirtti.

İnternet sitesine göre bir kaynak, ‘Asor'un Gazze şehrini kontrol altına almak için uzun süredir üzerinde çalıştığı ve üç aşamaya ayırdığı bir plan olduğunu’ söyledi. ‘Ateş aşaması’ olarak adlandırılan ilk aşama, yer üstü ve yer altı robotları da dahil olmak üzere çeşitli araçlar kullanılarak terör altyapısının (çoğunlukla geceleri) kapsamlı bir şekilde yok edilmesine odaklanıyor.

Kaynak, ‘operasyonun kapsamının eşi benzeri görülmemiş’ olduğunu ifade ederek, “Gazze daha önce hiç böyle bombalanmamıştı… Ve bu sadece ikinci gece” dedi. İkinci aşama, ‘hızlı ateş, işgalin kendisi ise daha yavaş olacak’ ilkesine dayanan kara operasyonu ile ilgili. Üçüncü aşama ise şu anda ‘İsrail savaşları tarihinde eşi benzeri görülmemiş askeri yeteneklerin toplanması yoluyla yüksek güvenlikli’ olarak sınıflandırılıyor.

vfdbg
Gazze şehrinde İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Şarku’l Avsat’ın Walla internet sitesinden aktardığına göre, aşamalar son iki ay boyunca istihbarat servisleri ve Rehineler ve Kayıp Kişiler Komutanlığı ile koordineli olarak, İsrail askerleri ve rehineler için riskleri en aza indirme ihtiyacını göz önünde bulundurarak dikkatlice planlandı.

İsrail, geçtiğimiz salı günü Gazze şehrini tamamen kontrol altına almak amacıyla, İzzeddin el-Haddad'ın liderliğindeki Kassam Tugayları'nın şehirdeki taburunu yenilgiye uğratmak hedefiyle Gazze şehrine şiddetli bir kara saldırısı başlattı. İsrail ordusu, önümüzdeki yılın başına kadar sürecek operasyonda 2 bin 500 savaşçıyla karşı karşıya kalacağını tahmin ediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordunun bir dizi ateş hattıyla şehre saldırısını yoğunlaştırdığı ve Batı Şeria ile İsrail'de şiddetli patlamaların duyulduğu bir gecenin ardından Gazze şehrine yönelik kara harekatının başladığını duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü, 98., 162. ve 36. tümenlerden gelen düzenli ve yedek kuvvetlerin, Gideon'un Savaş Arabaları 2 Operasyonu kapsamında Gazze şehri genelinde büyük çaplı bir kara operasyonu başlattığını duyurdu. Kuvvetler, operasyon planına uygun olarak faaliyetlerine başladı ve durumun değerlendirilmesine bağlı olarak genişlemeye hazırlanıyor.

Geçici koridor

İsrail dün Gazze şehrine yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak bölge sakinlerini güneye doğru kaçmaya zorladı. On binlerce kişinin er-Reşid Caddesi'nde toplanmasıyla hareketin son derece yavaşlaması üzerine ordu, Filistinlilerin tahliyesi için ikinci bir geçici koridor açmak zorunda kaldı.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki çeşitli mahalleler ve hayati bölgelere yönelik devam eden operasyonunun bir parçası olarak, salı gecesi ve çarşamba günü Gazze şehrinde yaklaşık 50 hedefi vurduğunu, son 24 saatte ise Gazze şehrinde 140 hedefi vurduğunu açıkladı.

İsrail ordusu dün, kara harekâtını genişletip Gazze Şeridi'nin en büyük şehrine yönelik bombardımanı yoğunlaştırmasının ardından, Gazze şehrinde yaşayanların ayrılması için ‘geçici bir geçiş yolu (koridor)’ belirlediğini duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Güneye hareketin kolaylaştırılması için Selahaddin Caddesi üzerinden geçici bir koridor açılıyor” dedi. Adraee, koridorun bugün öğlen saatlerinden cuma günü öğlen saatlerine kadar ‘48 saat’ boyunca açık olacağını belirtti.

Selahaddin Caddesi, kuzeyden güneye kıyı şeridine paralel uzanır. Son haftalarda ordu, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Gazze şehri sakinlerine, şehri ele geçirmeyi amaçlayan bir saldırı başlatmaya hazırlanırken, şehri terk edip Gazze Şeridi'nin güneyinde kurduğu ‘insani yardım bölgesine’ taşınmaları gerektiği konusunda uyarılarını yoğunlaştırdı.

fghyju
İsrail'in askeri operasyonu nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan Filistinliler güneye doğru ilerliyor, 17 Eylül 2025 (Reuters)

İsrail ordusu dün, Gazze şehrini terk etmek zorunda kalanların sayısının 350 bini aştığını belirterek, birçok Filistinlinin orada kalmaya direndiğini, ancak bölgede sığınacak güvenli bir yer olmadığını vurguladı.

Gazze şehrinden henüz ayrılmamış yaklaşık 800 bin Filistinli bulunuyor. İsrail, Hamas'ı teslim olmaya zorlamayı umuyor.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, operasyonun başlangıcında yaptığı açıklamada, “Hamas'tan iki şey istiyoruz ve onlar bunları istediğimiz için vermeyecekler: tüm rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın silahsızlandırılması. Buradaki saldırı ne kadar yoğun olursa, Hamas o kadar yorulur ve rehinelerin serbest bırakılma şansı o kadar artar” ifadelerini kullandı.

Yoğun hava bombardımanının yanı sıra ordu, ilave kuvvetlerin girişine hazırlık olarak, şehrin dış mahallelerindeki binaları ve altyapıyı yok etmek için patlayıcı yüklü zırhlı personel taşıyıcıları kullandı.

İsrail ordusu ayrıca, halihazırda yedek görevde olan 70 bin askere ilave olarak, operasyon için yaklaşık 60 bin yedek askeri çağırdığını duyurdu.

Yorgunluk haberlerine rağmen, İsrail ordusu yedek askerlerin katılım oranının yüksek olduğunu ve çoğu birimde yüzde 75 ile yüzde 85 arasında değiştiğini vurguladı. Yedek kuvvetler arasında üç tugay ve birkaç tabur ile istihbarat ve lojistik personeli de dahil olmak üzere birçok muharebe destek askeri bulunuyor.

Farklı eksenler

Gazze şehrine yapılan saldırının yanı sıra, İsrail ordusu 99. Tümen'in Gazze'nin kuzeyindeki İsrail tampon bölgesinde savunma operasyonları yürüttüğünü, Gazze Tümeni'nin ise Gazze Şeridi'nin güneyinde operasyonlar gerçekleştirdiğini duyurdu.

İsrail ordusu, Gazze şehrinin yüzde 40'ını kontrol ettiğini ve tam kontrolü ele geçirene kadar operasyonlara devam edeceğini belirterek, planın durdurulabilecek şekilde tasarlandığını iddia ediyor.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Gazze şehri, başta Şucaiye, ez-Zeytun, et-Tuffah, ed-Derac, Tel el-Heva, Şeyh Rıdvan, es-Sabra, en-Nasr, eş-Şati Mülteci Kampı ve Şeyh Aclin olmak üzere bir dizi önemli mahalle ve kampı içeriyor. İsrail, dün erken saatlerde çoğu Gazze şehrinde olmak üzere 57 Filistinliyi öldürdü.

knk
Gazze sınırına yakın bir bölgede konuşlandırılan İsrail mobil topçu birlikleri, 17 Eylül 2025 (AFP)

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), İsrail'in Gazze şehri ve kuzey bölgelerine yönelik bombardımanlarının yoğunlaşmasıyla Gazze sakinlerinin giderek artan bir korku içinde yaşadıklarını belirterek, Gazze Şeridi'nde insani acıların daha da kötüye gideceği uyarısında bulundu.

Zayıf tepkiler

Filistin Dışişleri Bakanlığı, uluslararası toplumun soykırım, yerinden edilme ve ilhak suçlarını ve Filistin halkının maruz kaldığı tarihi adaletsizliği, acıyı ve eşi görülmemiş ıstırabı, her gün tekrarlanan ve sıradanlaşan, alışılmış meseleler olarak ele almasına karşı bir kez daha uyarıda bulundu.

Bakanlık dün yaptığı açıklamada, Filistinlilerin maruz kaldığı durumlara karşı uluslararası toplumun ve devletlerin düşük düzeyli tepkilerini eleştirdi. Bu tepkilerin, özellikle Gazze şehrinin şu anda yaşadıkları göz önüne alındığında, soykırım suçlarının artışına karşı uluslararası toplumun yasal ve ahlaki sorumluluklarına uygun olmadığını belirtti.

n mb nm
İsrail'in askeri operasyonu nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden ayrılmak zorunda kalan Filistinlileri izleyen bir kadın, 17 Eylül 2025 (Reuters)

Bakanlık, Filistin halkına yönelik saldırıları durdurmada başarısız olması, uluslararası hukuku ve Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) aldığı ihtiyati tedbirleri uygulayamaması ve işgalci gücün Filistinli sivillere karşı en önemli yükümlülüklerinden biri olan uluslararası insani hukukun güvence altına aldığı temel insani ihtiyaçlara erişimi sağlamadaki başarısızlığı nedeniyle uluslararası toplumu doğrudan sorumlu tuttu. Bakanlık, halkımıza dayatılan ölüm veya yerinden edilme seçeneklerine sessiz kalmanın veya rıza göstermenin, sadece önemli meselelerin siyasi olarak ele alınmasında değil, aynı zamanda en temel insan hakları ve ilkeleri alanında da suç ortaklığı ve çifte standart oluşturduğunu vurguladı.

Bakanlık, işgalin Filistinli sivillerin yaşamları üzerindeki tekelini ve şiddetli hakimiyetini kırmak için pratik uluslararası cesaret gösterilmesi ve çok geç olmadan onlara uluslararası insani koruma sağlanması çağrısında bulundu.


Suveyda'nın kendi kaderini tayin hakkı için imza kampanyası başlatıldı

Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
TT

Suveyda'nın kendi kaderini tayin hakkı için imza kampanyası başlatıldı

Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)
Suriye’nin güneyindeki Suveyda ilinde, kendi kaderini tayin hakkı için başlatılan imza kampanyasının duyulduğu büyük bir afiş (Suveyda News)

Suriye'nin güneyinde bulunan ve nüfusunun çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda ilinde, uluslararası topluma Suveydalıların kendi kaderini tayin etme hakkı konusunda referandum yapılmasını desteklemesi çağrısında bulunan bir dilekçe için imza kampanyası başlatıldı. Bu kampanya, Şam'ın salı günü Ürdün ve ABD'nin desteğiyle bölgede güvenliği yeniden tesis etmek amacıyla hazırladığı ‘yol haritasını’ duyurmasına yönelik bir misilleme niteliğinde.

Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, Suveyda’da 19 oy verme merkezi olduğunu, 2 binden fazla gönüllünün görev aldığını ve kampanya sırasında güvenliği sağlamaktan Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri tarafından ‘atanan’ iç güvenlik güçlerinin sorumlu olduğunu söylediler.

Başka bir bağlamda, bilgili kaynaklar, ABD’nin çabalarına rağmen İsrail ile Suriye arasında beklenen güvenlik anlaşmasının imzalanmasını engelleyen derin ayrılıklar olduğunu vurguladı.

Öte yandan İsrail basını, bazı kaynakların, daha önce bildirildiği üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında önümüzdeki hafta New York'ta Suriye'nin güneyindeki tampon bölgenin kontrolüne ilişkin bir anlaşma imzalanmasının veya bir görüşme yapılmasının söz konusu olmadığını aktardı.


İsrail ordusu, Lübnan'daki "büyük bir silah tüccarının" ortadan kaldırıldığını duyurdu

İsrail'in geçen pazartesi günü Güney Lübnan'daki Nebatiye kentine düzenlediği hava saldırısının yol açtığı yıkımdan (AP)
İsrail'in geçen pazartesi günü Güney Lübnan'daki Nebatiye kentine düzenlediği hava saldırısının yol açtığı yıkımdan (AP)
TT

İsrail ordusu, Lübnan'daki "büyük bir silah tüccarının" ortadan kaldırıldığını duyurdu

İsrail'in geçen pazartesi günü Güney Lübnan'daki Nebatiye kentine düzenlediği hava saldırısının yol açtığı yıkımdan (AP)
İsrail'in geçen pazartesi günü Güney Lübnan'daki Nebatiye kentine düzenlediği hava saldırısının yol açtığı yıkımdan (AP)

İsrail ordusu bugün, bugün, Baalbek (doğu Lübnan) şehrine düzenlediği saldırıda, Suriye'de İsrail'e saldırı düzenlemeyi planlayan terörist hücrelerini Lübnan'dan yöneten büyük bir silah tüccarı ve tedarikçisi olan Hüseyin Seyfo Şerif adlı teröristi etkisiz hale getirdiğini duyurdu. İsrail ordusunun Arapça medya sözcüsü, "X" platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada, "Teröristin faaliyetleri, İsrail ve Lübnan arasındaki mutabakatları ihlal etmektedir. Zira İsrail Savunma Kuvvetleri, İsrail Devleti'ne yönelik her türlü tehdidi ortadan kaldırmak için çalışmaya devam edecektir" dedi.

Baalbek şehrinde İsrail insansız hava aracının (İHA) dün akşam bir aracı hedef alması sonucu iki kişi hayatını kaybetti. Şarku’l Avsat’ın Lübnan'ın resmi Ulusal Haber Ajansı’ndan aktardığına göre İsrail İHA’sı Baalbek'in el-Asira semtinde bir aracı hedef alarak iki sivili öldürdü. Halk Sağlığı Bakanlığı'na bağlı Sağlık Acil Durum Operasyon Merkezi yaptığı açıklamada, "İsrailli düşmanın Baalbek şehrinde bir araca düzenlediği saldırıda ilk etapta iki şehit verildiğini" duyurdu.