Yabancı güçlerin Libya'yı terk etme kararına 5 ülke destek verdi… Hedef Türkiye mi?

Türkiye, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin davetlisi olarak Libya’da bulunuyor ve orduya danışmanlık hizmeti veriyor / Fotoğraf: Twitter
Türkiye, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin davetlisi olarak Libya’da bulunuyor ve orduya danışmanlık hizmeti veriyor / Fotoğraf: Twitter
TT

Yabancı güçlerin Libya'yı terk etme kararına 5 ülke destek verdi… Hedef Türkiye mi?

Türkiye, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin davetlisi olarak Libya’da bulunuyor ve orduya danışmanlık hizmeti veriyor / Fotoğraf: Twitter
Türkiye, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin davetlisi olarak Libya’da bulunuyor ve orduya danışmanlık hizmeti veriyor / Fotoğraf: Twitter

Libya'da yeni yönetimin belirleneceği seçim, 24 Aralık'ta gerçekleşecek. Ancak Trablus ve Bingazi yönetimleri arasındaki çatışmalar bitmiş değil.
Her iki yönetimden katılımın olduğu 5+5 Ortak Askeri Komite aldığı kararla yabancı asker ve savaşçıların aşamalı olarak Libya'dan ayrılması planını onayladı.
Geçen günlerde İsviçre'nin Cenevre kentinde bir araya gelen Libyalı tarafların temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen görüşmelerin sonunda yapılan açıklamada, "5+5 Ortak Askeri Komitesi, Libya'daki yabancı paralı askerler, yabancı savaşçılar ve yabancı güçlerin ülkeden aşamalı, dengeli ve eş zamanlı olarak ayrılması planını hazırladı ve onayladı" denildi.

Ortak açıklamaya 5 devlet destek verdi
Açıklamaya Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, Almanya, Birleşik Krallık ve İtalya destek verdi.
Durum böyle olunca dikkatler bir kez daha Libya'ya çevrildi. Zira hazırlanıp onaylanan plan Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. 
Türkiye, Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin davetlisi olarak Libya'da bulunuyor ve orduya danışmanlık hizmeti veriyor.
5 ülke, Türkiye'nin Libya'dan çıkması için baskı yapabilir mi? Konuyu Independent Türkçe'ye değerlendiren uzmanlar, Ankara'nın varlığının yasal olduğunu söyledi.

"Alınan kararlar için 'önemli değil' denilemez" 
Emekli Büyükelçi Abdurrahman Bilgiç'e göre, 5+5 Ortak Askeri Komite'nin aldığı kararın Libya'da önümüzdeki günlerde yapılacak seçim süreciyle ilgili. Kararı alanlar diyalog sürecinin arkasında durulduklarının işaretini verdi.
Hemen arkasından ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya'nın ülkedeki silahlı güçler ve yabancı ülkelere ait askeri unsurların Libya'yı terk etmelerini destekleyen açıklamalar yapmalarının yabana atılmaması gerektiğini ifade eden Bilgiç, "Böyle bir açıklama sadece Fransa'dan ya da sadece Mısır veya Bingazi'den gelse 'önemli değil' deriz" dedi.

Abdurrahman Bilgiç / Fotoğraf: Twitter
5+5 Ortak Askeri Komite'nin hazırladığı kapsamlı eylem planının zaten var olduğunu hatırlatan Bilgiç, yabancı güçlerin Libya'yı terk etmesine yönelik kararın sadece Türkiye'ye yönelik olmadığını ifade etti. 

"Libya'daki tüm güçlerin çıkartılması hedefleniyor" 
"Aynı şey başka ülkeler için de geçerli" diyen Bilgiç, "Yani sadece bize yönelik değil, bütün yabancı güçlerin ve dışardan gelen bütün grupların çıkarılması hedefleniyor. Bilindiği gibi Rusların Wagner grubunun askerleri de vardı. Veya Birleşik Arap Emirlikleri'nin getirdiği gruplardan da söz ediliyor" diye konuştu. 
Alınan kararların Libya'da faaliyet gösteren tüm paralı savaşçılarla ülkelere ait askeri güçleri kapsadığını aktaran Bilgiç, şunları kaydetti: 
"Bunların tamamını kapsayan bir süreç. Yapılan açıklamadan Türkiye'nin de üzerine alınması gereken durum var. Orada böyle bir mevcudiyet varsa onların çekilmesi gerekecek. Süreç ne zaman başlar bilmiyorum. Onu ancak orada görev yapanlar bilir. Açık kaynaklara yansıyan ifadeler var ama mahiyetini bilmiyorum."

"Çatışmaları durması bir fırsat olarak görülüyor" 
Kuzey Afrika uzmanı Nebahat Tanrıverdi Yaşar ise Berlin'de gerçekleştirilen ikinci uluslararası Libya konferansında ana konulardan birinin paralı savaşçılar ve yabancı güçlerinin çekilmesi olduğunu ancak Türkiye bu ifadeye şerh koyduğunu hatırlattı. 
Berlin'de görüşülen diğer önemli konu başlığının ise 24 Aralık'ta yapılması planlanan genel seçimler olduğunu söyledi Yaşar.

Nebahat Tanrıverdi Yaşar / Independent Türkçe
Birleşmiş Milletler himayesinde devam eden uluslararası çabaların bu iki konuda yoğun çaba sarf ettiğini dile getiren Yaşar, şunları kaydetti: 
"2014'ten beri Libya'da tartışmalı bir meşruiyet problemi var. Haziran 2014'te gerçekleşen seçimler, meşruiyet üzerinde hak iddia eden, biri Tobruk'taki Temsilciler Meclisi diğeri Trablus'taki Milli Genel Kongresi etrafında olmak üzere iki rakip kampın ortaya çıkmasına neden olmuştu. Tarafları uzlaştırmak için devreye giren BM himayesinde Libya Siyasi Anlaşması imzalanmış ve Ulusal Mutabakat Hükümeti kurulmuştu."
BM'nin, 2014'ten itibaren Libya'da meşruiyeti taşıyan siyasi aktörü belirlemede önemli bir konuma sahip olduğunu anlatan Nebahat Tanrıverdi Yaşar, "Çatışmaların durduğu son dönem bir fırsat penceresi olarak görülüyor. Bir şekilde bu meşruiyeti tekrar içeriden Libya vatandaşları tarafından yenilenmesini isteniyor. Libya şimdi ulusal seçimlere doğru ilerlerken, Libya'nın demokratik geçişi, çatışma çözümü ve barış inşası için daha büyük bir umut var. Libya'da 2014 yılından bu yana her düzeyde tartışılan meşruiyet sorunu seçimlerle çözülebilir. Ancak Libya'da 2014'te yaşananlar, sürecin kendisi siyasi rakipleri ortadan kaldırmak için savaşın bir uzantısı olarak araçsallaştırıldığında seçimlerin nasıl silahlı çatışmaları tetikleyebileceğinin mükemmel bir örneğidir. Tarafsız güvenlik güçlerinin yokluğunda ve seçim sonuçlarının taraflar arasında kabul edilip edilmeyeceği ise cevapsız kaldı. Özellikle ikinci nokta, çatışma riskine karşı daha hazırlıklı olmayı gerektiriyor" ifadelerini kullandı. 

"Avrupa hem Rusya'nın hem de Türkiye'nin kalmasını istemiyor"
"Hem Türkiye hem de Rusya'nın Libya'da askeri olarak kalıcı olması Avrupa tarafından çok istenmiyor" diyen Yaşar, şöyle devam etti: 
"ABD ve Batılı aktörler bir şekilde oradaki çatışmasızlığın askerlerin çekilmesiyle mümkün olduğuna dair bir kanaat geliştirmiş durumdalar. BM himayesindeki süreç de bu iki ana hedef etrafında şekilleniyor. Ama Türkiye'nin kısa dönemde çekilmesine ilişkin tahminde bulunmak zor. Bazı şehirlerin uluslararası gözlemciler için güvenli hale getirilmesi ve gözlemcilerin şehirlere girdikten sonra bir şekilde hem doğu Libya'daki yabancı güçler hem batı Libya'daki yabancı askeri varlığa dair sayı ve ekipman bilgilerinin kayıt altına alınması ve kademeli çekilmenin koordine edilmesi bir yol haritasında uzlaşıldığı yönünde haberler mevcut. Ancak önümüzdeki günlerde hızlı bir çekilme çok olası görünmüyor. 

"Türkiye, Libya'da ateşkesin devamı için önemli bir aktör"
Açıklamanın Türkiye'nin Libya'ya yönelik politikasının şekillenmesi açısından önemli olduğuna vurgu yapan Yaşar, "Türkiye, Libya'da ateşkesin devamı için önemli bir aktör. Dolayısıyla 5+5 görüşmelerinde böyle bir planın çıkması ve plana dair uygulamanın nasıl olacağı muhtemelen Türkiye'nin Libya'daki askeri varlığı açısından önemli bir dönüm noktası olacaktır. Türkiye, son Berlin konferansında askeri çekilmeye dair koyduğu şerh dışında BM himayesinde devam eden süreçten ayrılarak bir tepki vereceğini düşünmüyorum" diyerek sözlerini noktaladı.

"Rusya varlığını Wagner ile sürdürüyor"
Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen ise Batı'nın çıkarları için parçalanan Libya'da sorunların katlanarak devam ettiği görüşünde. 
Geçen zaman içerisinde Türkiye ve Rusya'nın müdahalesi olduğunu, Rusya'nın doğu, Türkiye'nin de batıdaki Libyalıları destek verdiğini hatırlatan Eslen, "Rusya'nın askeri varlığı Wagner ile oldu. Süreç içerisinde taraflar uzlaştı ve müşterek bir yönetime doğru adımlar attı. 5+5 Ortak Askeri Komite'nin çağrısı da gelişmeler paralelinde oldu" değerlendirmesinde bulundu.

Nejat Eslen / Fotoğraf: Twitter
"Yabancı güçler çıksın" çağrısının ilk defa yapılmadığını anımsatan Eslen, "Libya'da hangi yönetim iş başında olursa olsun, ne tür gelişmeler yaşanırsa yaşansın Türkiye'nin çıkarını garanti altına alması gerekir. Bunu sağlayabilmenin yolu da diplomasidir" dedi.
Eslen'e göre 5+5 Ortak Askeri Komite'nin yaptığı çağrının gereğinin gerçekleşmesi oldukça güç. Zira Rusya'nın Wagner'i çekmedikçe Türkiye de oradaki askeri varlığını çekmez. Ayrıca Türkiye'nin oradaki varlığı da danışmanlardan ibaret. 

"Libya, Suriye, Ege ve Doğu Akdeniz'de geri çekilme var"
Ancak Eslen, Türkiye'nin Libya konusunda eskide olduğu kadar aktif olmadığını savunuyor. Eslen'e göre, konjonktür nedeniyle Türkiye birçok alanda geri çekilmekte. 
Bu geri çekilmenin artan dış baskılardan kaynaklandığını savunan emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, sözlerini şöyle tamamladı: 
"Bu gerilemeyi Suriye'de Ege'de zaten görüyoruz. Bu Libya'yı da etkileyebilir. Çok dikkatli olmak gerekir. Libya'daki kaotik süreç yakın bir gelecekte bitecek gibi durmuyor. Çünkü Libya'ya müdahale eden güçler zaten kaostan yana. Son olarak şunu ifade etmek istiyorum; Türkiye'nin Ege, Doğu Akdeniz, Irak, Suriye ve Libya'daki çıkarlarını geçekleştirebilmesi için iç cephesini güçlendirmesi lazım. İç cephemiz ne kadar güçlü olursa Libya ve diğer bölgelerdeki çıkarlarımızı o kadar güçlü bir şekilde savunabiliriz." 

"Türkiye, Libya ordusunu eğitiyor" 
Libya'yı yakından takip eden ve sürekli olarak buraya giderek görüşmeler gerçekleştiren ve bu nedenle adının yazılmasını istemeyen bir yetkili ise alınan kararların tavsiye niteliği taşıdığını söyledi. 
Libya'da bir meşru bir de gayri meşru gücün olduğunu, paralı askerler ve yabancı savaşçıların bulunduğunu asıl bunların istenmediğini anlatan yetkili, "Türkiye ise orada muhalif olarak durmuyor. Orada Libya ordusunu eğitiyor. Türkiye'nin varlığı da yapılan askeri anlaşmaya binaen var" dedi. 
Yasadışı bir şekilde ülkede faaliyet gösteren birçok paralı grubun bulunduğunu anlatan yetkili, şu değerlendirmede bulundu: 
"Türkiye'nin direkt çıkma sözü yapılan anlaşmaya göre başbakan da değil ancak başkanlık komisyonu söyleyebilir. Yetki komisyonda. Sözünü ettiğimiz 5 ülke perde gerisinde Hafter'e destek veriyor. Hafter onlara güveniyor. Sorulduğunda zaten Hafter, 'Türkiye çıksın' diyor. Çünkü karşı tarafta paralı askerler haddinden fazla. Hafter sorumluluğu üzerinden atıyor."
Independent Türkçe
 



Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
TT

Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)

Bolivya hükümetinin açıklamasına göre, eski Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, ekonomi bakanı olduğu dönemdeki yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında dün La Paz'da tutuklandı.

62 yaşındaki Arce, ağustos ayındaki seçimlerde yeniden aday olmamıştı.

Eski devlet başkanı Jaime Paz Zamora'nın (1989-1993) oğlu 58 yaşındaki Rodrigo Paz, başkanlığı kazandı.

Paz'ın cumhurbaşkanlığı seçimindeki zaferi, ülkedeki büyük bir siyasi değişimi yansıttı. Bu zafer, 26 yıl boyunca Evo Morales (2006-2019) tarafından kurulan ve yönetilen Sosyalizm Hareketi (MAS) partisinin yirmi yıllık egemenliğine son verdi; Arce ise Morales'in mirasını sürdürdü.

Arce'nin cumhurbaşkanlığı, özellikle yakıt ve döviz kıtlığı gibi ciddi krizlerle gölgelendi ve bu durum protestolara yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yolsuzluk soruşturması, Arce'nin Morales döneminde ekonomi bakanı olduğu zamana kadar uzanıyor.

Arce, kamu hazinesinden siyasi liderlerin kişisel hesaplarına para transferine izin vermekle suçlanıyor. Bu transferlerden faydalandığı şüphelenilenler arasında, geçen hafta aynı davada yaklaşık 100 bin dolar domates yetiştirme projesi için aldığı şüphesiyle tutuklanan eski solcu milletvekili Lydia Paty de bulunuyor.


ABD Temsilciler Meclisi, Suriye’ye uygulanan Sezar yaptırımlarının kaldırılmasını onayladı

ABD Senatosu (AFP)
ABD Senatosu (AFP)
TT

ABD Temsilciler Meclisi, Suriye’ye uygulanan Sezar yaptırımlarının kaldırılmasını onayladı

ABD Senatosu (AFP)
ABD Senatosu (AFP)

ABD Temsilciler Meclisi dün, 2026 yılı savunma bütçesinin tartışılması kapsamında Suriye'ye uygulanan Caesar (Sezar) yaptırımlarının kaldırmasını öngören bir tasarıyı onayladı.

ABD’li Temsilci Joe Wilson, Temsilciler Meclisi'nin Caesar Yasası'nın tamamen kaldırılmasını onaylamasından dolayı şükranlarını dile getirdi. Wilson, önümüzdeki günlerde Senato'nun da tasarıyı onaylamasını ve ABD Başkanı Donald Trump’ın imzalamasını beklediğini söyledi.

Wilson, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Bu ay Temsilciler Meclisi'nde tam iptal yasasını sunmaktan ve son altı ay boyunca Mecliste bu çabayı yönlendirmekten dolayı minnettarım.”

Wilson, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunu gerçeğe dönüştürmemde Başkan Trump, Büyükelçi (Tom) Barrack ve Senatör (Jeanne) Shaheen’in desteğine de minnettarım. Senato'nun önümüzdeki günlerde bunu onaylamasını ve ardından Suriye'yi yeniden büyük yapmak için Başkan Trump'ın imzasına sunmasını sabırsızlıkla bekliyorum.”

Wilson dün, Suriye ile ilgili sorunların çözülmesine ve Suriye'nin rolünü yeniden kazanmasına yardımcı olmak için ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barak ile birlikte çalıştığını açıkladı.

Suriye haber ajansı SANA'ya göre yasanın iptali kapsamlı ve koşulsuzdu ve ABD’nin 2026 yılı savunma bütçe yasasında yer alan bir maddeye dahil edildi. Suriye hükümetinin yoğun diplomatik çabaları, Suriye toplumu ve Washington'da faaliyet gösteren Suriye-ABD kuruluşlarının desteği ve Suriye halkına ağır yük olan bu yaptırımların kaldırılması için çalışan kardeş ve dost ülkelerin desteği sonucunda bu karar alındı.

frgt
Beyaz Saray önünde Caesar Yasası'nın yürürlükten kaldırılmasını talep eden bir pankart taşıyan protestocular, 10 Kasım 2025 (AFP)

Suriye'nin resmi televizyonu el-İhbariyye'ye göre ABD Kongresi, 2019 yılında Beşşar Esed rejimini Suriyelilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı cezalandırmak için Caesar Yasası'nı kabul etti. Yasa, eski rejimin hapishanelerinde işkence altında ölen tutukluların binlerce korkunç fotoğrafını sızdıran “Sezar” kod adlı Ferid el-Mezhan'a atıfla bu adla anılıyor. Yasa, Esed rejimiyle bağlantılı kişi, şirket ve kurumları hedef alan geniş kapsamlı yaptırımların uygulanmasını sağladı.


ABD ve İsrail’in “Yeni Suriye” anlaşmazlığı derinleşiyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye ile olan tampon bölgeyi, üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti, 19 Kasım 2025 (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye ile olan tampon bölgeyi, üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti, 19 Kasım 2025 (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
TT

ABD ve İsrail’in “Yeni Suriye” anlaşmazlığı derinleşiyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye ile olan tampon bölgeyi, üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti, 19 Kasım 2025 (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye ile olan tampon bölgeyi, üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti, 19 Kasım 2025 (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)

ABD yönetiminin yeni Şam yönetimi ile güvenlik alanındaki iş birliğini genişletme yolu, İsrail'in sahadaki yaklaşımıyla çelişiyor ve iki geleneksel müttefik arasında Suriye devletinin geleceği konusunda bir anlaşmazlık olduğunu ortaya koyuyor.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar dün, Suriye ile anlaşmaya varma şansının azaldığını açıklayarak, iki tarafın ‘birkaç hafta öncesine göre anlaşmaya daha uzak’ olduğunu ve ‘yeni taleplerle birlikte iki taraf arasındaki uçurumun genişlediğini’ belirtti.

ABD gazetesi Wall Street Journal (WSJ), Beşşar Esed rejiminin düşüşünden bir yıl sonra Washington ve Tel Aviv arasında Suriye'nin geleceği konusunda bir anlaşmazlık olduğunu ve bunun nadir görüldüğünü bildirdi.

Öte yandan ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Amiral Brad Cooper, Washington'ın ortak güvenlik tehditlerine karşı koymak için Suriye ordusuyla ‘giderek daha fazla’ iş birliği yaptığını açıkladı. Amiral Cooper’a göre ABD ordusu Suriye ordusuna ekim ayından bu yana, DAEŞ'e karşı 20'den fazla operasyonda ‘danışmanlık, yardım ve destek’ sağlarken Lübnan Hizbullahı'na gönderilen silah sevkiyatlarını engelledi. Amiral Cooper, bu kazanımların ‘Suriye hükümet güçleriyle yakın iş birliği içinde ancak elde edilebileceğini’ vurguladı.