Suudi Arabistan-İran görüşmeleri devam ediyor: ‘Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arınması gerektiğine inanıyoruz’

Bakan Faysal bin Ferhan, “Yemen çatışmasını sona erdirmenin en hızlı yolu, Husilerin ateşkesi kabul etmesidir” dedi.

Prens Faysal bin Ferhan, önceki gün Washington'da ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile görüşmesi sırasında (AP)
Prens Faysal bin Ferhan, önceki gün Washington'da ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile görüşmesi sırasında (AP)
TT

Suudi Arabistan-İran görüşmeleri devam ediyor: ‘Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arınması gerektiğine inanıyoruz’

Prens Faysal bin Ferhan, önceki gün Washington'da ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile görüşmesi sırasında (AP)
Prens Faysal bin Ferhan, önceki gün Washington'da ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile görüşmesi sırasında (AP)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin İran ile görüşmeler konusunda ‘ciddi’ olduğunu söyleyerek, “Bu bizim için büyük bir değişim değil. Zira biz her zaman bölgede istikrarı sağlamanın bir yolunu bulmak istediğimizi söylüyoruz” dedi.
Financial Times'a verdiği röportajda Suudi bakan, İran'la yapılan görüşmelerin ‘dostça ve keşif amaçlı’ olduğunu söyledi.
Dün Washington'da gazetecilere açıklamalarda bulunan Prens Faysal, “Bölge için vizyonumuz refah ve istikrarın sağlanmasını hedeflediği için bu görüşmeleri sürdürmeye ve ilerlemesi için bir yol bulmaya kararlıyız. İran'ın bizimle bu vizyonu paylaşacağını umuyoruz” dedi. İran'la yapılan görüşmelerin, Viyana'daki dolaylı görüşmeleri yeniden başlatma niyetleri ilgili olup olmadığına dair Prens Faysal, “Tüm endişeleri gidermek için İran’ı uluslararası toplum ve bölgedeki komşularıyla olumlu ilişkiler kurmaya teşvik ediyoruz" dedi.

İran'ın nükleer programı
Suudi Bakan dün, İran’ın nükleer programının hızlanması ile ilgili olarak, nükleer silahların yayılmasını önlemek ve bölgesel gerilimlerin üstesinden gelmek için gerçek, somut ve etkili bir anlaşmaya varılması gerektiğini vurguladı.
Prens Faysal bin Ferhan, nükleer anlaşmada yaşanan sorunların İran’ın nükleer faaliyetlerini hızlandırmasını sağladığını ve bu durumun bölgeyi tehlikeli bir aşamaya soktuğu konusunda uyarıda bulundu. ABD yönetimiyle devamlı koordinasyonun sağlanması ile ilgili olarak Suudi Bakan, “İstikrar ve refah adına ikili koordinasyon, bölge için olduğu kadar bizim için de önemli. Bakan Blinken ile yaptığımız görüşmelerde çok çeşitli konuları ele aldık. Blinken’e nükleer müzakere hususunda tutumumuzu aktardım. İran'ın Kapsamlı Ortalık Eylem Planı Anlaşması ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması kapsamındaki taahhütlerinin dışına çıkarak nükleer faaliyetlerini hızlandırmasından endişe duyuyoruz” açıklamasında bulundu.
Suudi Dışişleri Bakanı, B Planı ve ABD yönetiminin sunduğu diğer seçenekler hakkında şunları söyledi:
“Tüm seçeneklerin masada olması önemli. İran'ı, bölgesel meseleleri tartışmanın yanı sıra nükleer dosyayı da görüşmek üzere müzakere masasına gelmeye teşvik edecek tüm araçlar önümüzde olmalı. Bölgenin, İran’ın ve İran halkının refah ve kalkınması, ayrıca İran’ın, geleceğine yatırım yapmaya teşvik edilmesi ancak bu şekilde gerçekleştirilebilir. Bu sorunlarla başa çıkmanın bir yolunu bulabilirsek başarılı ve müreffeh bir bölgeye sahip olabileceğimize inanıyoruz.”
Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin tutumunun, Viyana'da müzakerelerin mümkün olan en kısa sürede yeniden başlamasını teşvik etmek olduğunu ifade ederek, “İran’ın nükleer silah üretmesini engelleyen uzun vadeli ve faydalı bir yol bulunmalı. Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arınması gerektiğine inanıyoruz" dedi.

Blinken ile görüşmeler
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesi ile ABD yönetimi arasındaki ilişkilerin güçlü olduğunu vurgulayarak, bölgesel meseleler ve istikrarın sağlanması ile ilgili tartışmalarda aktif olarak yer aldıklarını belirtti. Washington’a yaptığı ziyaret sırasında ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile yaptığı görüşmelerde İran dosyasının gündemin üst sıralarında yer aldığına dikkati çekti.
İki bakan önceki gün Washington'da yaptıkları görüşmede iki ülke arasındaki stratejik ve tarihi ilişkileri ve bu ilişkileri güçlendirmenin yollarını tartışmıştı.
Suudi Dışişleri Bakanı Twitter'dan, "ABD Dışişleri Bakanı ile verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Tüm alanlarda stratejik işbirliğimizin güçlendirilmesi ve iki dost ülkeyi ilgilendiren birçok bölgesel ve uluslararası konuda ortak koordinasyonun artırılması da dahil olmak üzere pek çok konuyu ele aldık” paylaşımında bulundu.
İki bakan, başta Ortadoğu'da güvenlik ve istikrarın sağlanması ve hem bölgede hem de tüm dünyada barışın tesis edilmesi için iki dost ülkenin yaptığı girişimler başta olmak üzere birçok bölgesel ve uluslararası meseleyi görüştü.
Görüşmede, Yemen'deki siyasi çözüm ve kalkınmayı engelleyen Husi milislerinin Yemen halkına yönelik ihlallerini durdurmaya yönelik ortak çabaların yanı sıra terörizm ve aşırılıkçılıkla mücadelede işbirliği tartışıldı. İki taraf, Husi milislerinin sivil ve ekonomik tesislere yönelik devam eden saldırılarına, uluslararası deniz güvenliğine yönelik tehditlerine ve Yemen halkının acılarını bir pazarlık kozu olarak kullanmalarına son vermek için ortak çabaları güçlendirmenin önemini ele aldı.
İki taraf, İran nükleer programı ve bu kapsamda yürütülen uluslararası müzakereler hakkında da görüş alışverişinde bulundu. İki bakan, bölgesel ve uluslararası gelişmeler ve bu konuda yapılan çabalar hakkındaki istişarelerin yanı sıra Afganistan'da güvenlik ve istikrarı garanti eden her adımın desteklenmesinin önemine değindi.
Suudi Bakan, ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley ile de bir araya geldi. Görüşmede, iki ülke arasında, İran'ın uluslararası anlaşmaları ihlal etmesine engel olmak için ortak çabaların yoğunlaştırılmasının yanı sıra İran nükleer dosyası ve bu husustaki uluslararası müzakereler konusunda işbirliğini geliştirmenin yolları tartışıldı. Ayrıca iki taraf, Ortadoğu'da ve başka bölgelerde İran’ın güvenliği ve istikrarı bozan terörist milislere verdiği desteği durdurmak için işbirliğini güçlendirmenin önemini tartıştı.
Prens Faysal bin Ferhan ayrıca, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşleri Koordinatörü Brett McGurk, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşleri Direktörü Büyükelçi Barbara Leaf ve ABD Dışişleri Bakanlığının Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Yardımcısı Yale Lambert ile bir araya geldi.
Görüşmede Suudi Arabistan-ABD ilişkilerini ve bu ilişkileri geliştirme fırsatları gözden geçirilirken, Suudi Arabistan ve ABD'nin Ortadoğu'da ve dünyada barış, güvenlik ve istikrarı destekleme çabaları ele alındı.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’nın bildirdiğine göre, toplantıda İran nükleer dosyasına ilişkin gelişmeler, bu konuda devam eden müzakereler ve İran’ın uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden teröristlere verdiği desteğin yanı sıra Suudi Arabistan’ın, Yemen halkının kalkınmasını ve istikrarını sağlayacak şekilde Yemen’de bir siyasi çözüme ulaşılması için gösterdiği çabalar ele alındı.

Yemen sahnesi
Suudi Dışişleri Bakanı, yaptığı görüşmelerde Yemen meselesine değinmeyi de ihmal etmedi. Suudi Bakan, ülkesinin siyasi diyalog yolunu ve Yemen çatışmasını sona erdirmeyi içeren bir öneri sunduğunu ancak Husilerin şu ana kadar görüşmeyi reddettiğini ve Suudi Arabistan'a saldırmaya devam ettiğini belirtti. Bakan, "ABD ve tüm uluslararası toplumun, çatışmayı sona erdirmeleri yönünde kendilerine sunulan önerileri kabul etmesi için Husilere daha fazla baskı yapması gerektiğine inanıyoruz.  Çatışmayı sona erdirmenin en hızlı yolu, Husilerin masadaki kapsamlı ateşkes önerisini kabul etmesi ve ciddi bir şekilde siyasi görüşmelere katılmasıdır” dedi.
Bakan, limanlar konusunda ise, “Havaalanları ve limanlar açıldı ve buralardaki ticaret trafiğinin yeniden başlamasıyla ilgili görüşmeler sürüyor. Yemen hükümeti ile Husiler arasında gelir dağılımı konusunda anlaşmazlıklar var. Bu bazen gemilerin limana gelmesine engel oluyor. Bu işi çözüme kavuşturmak için ABD ve diğer ortaklarımızla çalışıyoruz” dedi.

Tartışma oturumu
Suudi Bakan, Ortadoğu Enstitüsü, Atlantik Konseyi, Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü, Washington'daki Arap Körfez Devletleri Enstitüsü, Amerikan Dış İlişkiler Konseyi ve Wilson Merkezi gibi bir dizi Amerikan düşünce kuruluşunun üyelerinin katılımıyla bir tartışma oturumu düzenledi.
Tartışma oturumunda, stratejik Suudi-ABD ilişkileri, Ortadoğu'da güvenlik ve istikrarın temellerinin atılmasındaki işbirliği ve ortak endişe alanlarına değinildi. Ayrıca Yemen'de tüm Yemenli tarafları bir araya getiren bir siyasi bir çözüme ulaşmak ve Yemen ve halkının güvenliğini, istikrarını ve refahını desteklemek için gösterilecek olan Suudi-Amerikan çabaları ele alındı.
Suudi Dışişleri Bakanı, Amerikan düşünce kuruluşlarının üyeleriyle ayrıca, İran nükleer dosyası ve bunun uluslararası barış ve güvenlik ile uluslararası seyrüsefere karşı oluşturduğu tehdit hakkında görüşmeler yaptı. Bakan Ferhan, bölge ve dünya halkları için gerçek bir tehdit oluşturan İran destekli terörist milislerle yüzleşmeleri için uluslararası topluma çağrıda bulundu.
Tartışma oturumunda ayrıca, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz tarafından geçtiğimiz Mart ayının sonunda açıklanan ve büyük bir küresel etkileşim alan Yeşil Suudi Arabistan ve Yeşil Ortadoğu girişimleri de dahil olmak üzere Suudi Arabistan’ın dünyayı ve çevreyi koruma çabaları görüşüldü.
Düşünce kuruluşlarının üyeleri, iklim değişikliği olgusuyla yüzleşmeye, toprağı ve doğayı korumaya ve küresel hedeflere ulaşmaya güçlü ve etkili bir şekilde katkıda bulunacak iki öneri sundular. Bu önerilerin, iklim değişikliğiyle mücadelede bölgesel ve uluslararası düzeyde koordineli bir sistem oluşturacağını belirttiler.

Tutumlar ve yükümlülükler
Suudi Dışişleri Bakanı, Lübnan'daki durumla ilgili olarak, geçtiğimiz günlerde yaşananların ciddi ve gerçek bir değişim ve gerçek reformlara odaklanma gereğini gösterdiğini belirtti. Bakan ayrıca, ülkeyi kurtarmak, yapısal ekonomik ve politik sorunları çözmek için sorumluluğun Lübnan yönetimine ait olduğunu belirtti. Suudi Arabistan'ın Lübnan halkına destek sağlamaya devam edeceğini ifade etti.
Diğer taraftan Irak'taki seçim sürecinin başarısına övgüde bulunan Suudi Bakan, "Irak'ın istikrarının bölgesel istikrarı sağlamanın ve bölgeyi doğru bir geleceğe götürmenin bir ayağı olduğuna inanıyoruz" dedi.
Afgan meselesiyle ilgili olarak Prens Faysal, ülkesinin 2001 yılından bu yana Taliban hareketiyle hiçbir temasının olmadığını belirtti. Hareketin Afganistan'da istikrarı sağlamak için Afgan toplumunun tüm unsurlarını bir araya getirmesi gerektiğine inandığını belirterek, “Afgan halkının isteklerini karşılayan bir ülke inşa etme yolunu seçmek Taliban’a düşüyor” dedi.
Suudi Dışişleri Bakanı, petrol fiyatları ve üretimi artırma talepleri hakkında ise şunları söyledi: "Petrol piyasalarının karşılaştığı zorluklar aşacak, istikrarı sağlayacak ve üreticilerin ve tüketicilerin çıkarlarına hizmet edecek şekilde dengeli bir enerji politikası yürütmeye çalışıyoruz. Sadece kısa vadede değil, orta ve uzun vadede de durumu çok ciddiye alıyoruz. Piyasayı, küresel ekonomiyi koruyacak şekilde yönetmeye kararlıyız."



Veliaht Prens, Macron ile bölgesel gelişmeleri ve ikili iş birliğini görüştü

Suudi Arabistan  Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan  Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
TT

Veliaht Prens, Macron ile bölgesel gelişmeleri ve ikili iş birliğini görüştü

Suudi Arabistan  Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan  Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dan bir telefon aldı.

Görüşmede, bölgesel ve uluslararası gelişmeler ile bu gelişmelerin güvenlik ve istikrarı güçlendirecek şekilde ele alınmasına yönelik çabalar ele alındı.

İki lider ayrıca, Suudi-Fransız ilişkilerini ve birçok alanda iki taraf arasındaki iş birliği alanlarını gözden geçirdi ve karşılıklı ilgi duyulan bir dizi konuyu görüştü.


Muhammed bin Selman, Macron ile bölgesel gelişmeleri ve ikili iş birliğini görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman, (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman, (SPA)
TT

Muhammed bin Selman, Macron ile bölgesel gelişmeleri ve ikili iş birliğini görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman, (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman, (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile telefonda görüştü. 

Macron’dan gelen telefonla gelen görüşmede, bölgesel ve uluslararası gelişmeler ile bu gelişmelerin güvenlik ve istikrarı güçlendirecek şekilde ele alınmasına yönelik çabalar ele alındı.

Görüşmede, Suudi Arabistan-Fransa ilişkilerinin seyri ve iki taraf arasında çeşitli alanlarda ortak iş birliği dosyaları ele alınırken, ortak ilgi duyulan bir dizi konu da görüşüldü.


Microsoft yetkilisi: Suudi Arabistan petrol ihracatından yapay zekâ ihracatına geçiş yapıyor

Suudi Arabistan, Vizyon 2030 ve net siyasi irade sayesinde bölgeyi yapay zekâ çağına taşıyan tarihi bir dönüşüm yaşıyor. (Shutterstock)
Suudi Arabistan, Vizyon 2030 ve net siyasi irade sayesinde bölgeyi yapay zekâ çağına taşıyan tarihi bir dönüşüm yaşıyor. (Shutterstock)
TT

Microsoft yetkilisi: Suudi Arabistan petrol ihracatından yapay zekâ ihracatına geçiş yapıyor

Suudi Arabistan, Vizyon 2030 ve net siyasi irade sayesinde bölgeyi yapay zekâ çağına taşıyan tarihi bir dönüşüm yaşıyor. (Shutterstock)
Suudi Arabistan, Vizyon 2030 ve net siyasi irade sayesinde bölgeyi yapay zekâ çağına taşıyan tarihi bir dönüşüm yaşıyor. (Shutterstock)

Suudi Arabistan, Vizyon 2030 çatısı altında ulusal dönüşümünü hızlandırırken, bölgesel teknoloji sahnesi de önemli bir kırılma noktasına tanıklık ediyor. Microsoft’un Ortadoğu ve Afrika Başkanı Naim Yazbeck, Şarku’l Avsat ile yaptığı özel röportajda, “Bölge artık sadece küresel dönüşüme katılmakla kalmıyor, aynı zamanda onu açık bir şekilde yönlendiriyor” dedi.

Yazbeck, Suudi Arabistan’ın bugün teknoloji sahnesinde öncü bir konumda olduğunu belirterek, bunun ‘son yüz yılda benzeri görülmemiş tarihi bir dönüşüm anı’ olduğunu ifade etti. Bu an, ulusal bulut altyapıları, yapay zekâ ve yerli inovasyon kapasiteleriyle şekilleniyor.

Suudi Arabistan Ulusal Dönüşüm Programı

Yazbeck, Suudi Arabistan’daki bu hızlı ilerlemenin arkasında net bir siyasi iradenin yattığını vurguladı. Ülke, altyapısını modernize etmekle yetinmiyor; yapay zekayı tarihsel olarak petrolün oynadığı role eşdeğer stratejik bir sütun olarak görüyor. Petrol on yıllar boyunca ekonominin temelini oluşturmuşken, yapay zekâ artık Suudi Arabistan’ın ekonomik geleceğine dair en önemli yeni kaynak olarak öne çıkıyor.

sdfg
Microsoft’un Ortadoğu ve Afrika Başkanı Naim Yazbeck (Microsoft)

Yazbeck, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın yakın zamanda ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaretin önemli bir mesaj taşıdığını belirtti. Bu ziyaret sırasında yapay zekâ ve ileri teknolojiler gündemin en ön sırasındaydı; bu da Suudi Arabistan’ın küresel etkisi olan bilgi temelli bir ekonomi kurma konusundaki kararlılığını yansıtıyor.

Bu yaklaşım, Suudi Arabistan’ın sadece dışarıdan yapay zekâ teknolojisi tüketmesiyle yetinmediği, aynı zamanda yerli kapasitesini geliştirdiği ve bilgi üretim ekosistemi kurarak bunu ihraç edebileceği yeni bir dönemin kapılarını açıyor. Bu adımlar, teknik bağımsızlık ilkesini güçlendirirken, inovasyona dayalı bir ekonominin temelini atıyor.

Suudi teknoloji pazarının özellikleri

Yazbeck, bölgesel teknoloji sahnesinin tamamen benzersiz bir dönüşüm yaşadığını vurguladı. Artık Körfez ülkeleri, özellikle Suudi Arabistan, yalnızca yapay zekayı benimsemekle kalmıyor; bu teknolojiyi geliştirme ve küresel piyasalara yeniden ihraç etme aşamasına geçmiş durumdalar. Krallık, büyük modelleri çalıştırabilecek ve yüksek düzeyde hesaplama kapasitesi sağlayabilecek ileri altyapılar inşa ediyor; bu da Suudi Arabistan’ı modern tarihinde ilk kez yalnızca teknoloji ithal eden değil, küresel inovasyon denklemine doğrudan dahil bir aktör hâline getiriyor.

Yazbeck, Riyad’da son dönemde gerçekleştirdiği çok sayıda görüşmede, bakanlıklar, düzenleyici kurumlar, ulusal kuruluşlar ve uluslararası şirketlerle yaptığı toplantılarda ortak bir izlenim edindiğini aktardı: “Herkes yapay zekanın ön saflarında olmak istiyor, gerisinde değil.” Ona göre bu hedefler artık sadece slogan olmaktan çıktı; bütçelerin yeniden düzenlenmesi, beklentilerin yükseltilmesi ve proje takvimlerinin hızlandırılması gibi somut icraatlarla desteklenen net kararlar haline geldi.

xascdfg
Suudi Arabistan, gelişmiş bulut ve egemen altyapı kuran ilk ülkelerden biri ve bu sayede yeni teknolojileri sadece tüketmekle kalmayıp, geliştirebilmekte ve yenilikler yapabilmekte. (Getty Images)

Ayrıca Yazbeck, Suudi kurumlarının teknoloji şirketlerinden özellikle veri egemenliği konusunda en yüksek güvenlik standartlarını sağlamalarını talep ettiğini belirtiyor; bu talep finans, sağlık ve eğitim gibi hassas sektörlerde daha da önemli. Aynı zamanda yasal çerçeve hızla bu dönüşümü destekleyecek şekilde gelişiyor. Suudi Arabistan, siber güvenlik, veri yönetimi, bulut bilişim ve yapay zekâ sistemlerini birçok ülkeye kıyasla daha hızlı güncelleyerek, mevzuatı esnek şekilde adapte edebilme kapasitesini önemli bir rekabet avantajı haline getirdi. Yazbeck’e göre, kurumların başarısı yalnızca yürüttükleri yapay zekâ projelerinin sayısıyla ölçülmüyor; bu projelerin ulusal önceliklerle ne kadar bağlantılı olduğu kritik. Yapay zekanın üretkenlik, sağlık hizmetleri, eğitim ve siber güvenlik gibi temel alanların merkezinde yer alması gerekiyor; sadece medya görünürlüğü hedefleyen küçük girişimlerle değil.

Yatırım getirisi denklemi

Yazbeck, yapay zekaya dayalı bir ekonomi inşa etmenin yalnızca ileri veri merkezleri kurmakla sınırlı olmadığını vurguladı. Bu sürecin, önümüzdeki on yıllar için enerji üretimi planlaması ve iletişim ağlarının genişletilmesiyle başladığını belirtti. Büyük yapay zekâ modellerinin fiilen çalıştırılabilmesi, yüksek elektrik kapasitesi ve uzun vadeli istikrar gerektiriyor; Suudi Arabistan da bunu, yenilenebilir enerji ve iletişim altyapısına yaptığı stratejik yatırımlarla sağlıyor. Bu adımlar, Suudi Arabistan’ı önümüzdeki yıllarda küresel çapta ileri düzey hesaplama faaliyetlerine ev sahipliği yapabilecek bir ülke konumuna getiriyor.

xdfg
Microsoft, 2026 yılında Dammam'da yeni bir bulut bölgesi başlatarak sağlık, finans ve kamu sektörlerinde önemli bir dönüşüm gerçekleştirecek. (Microsoft)

Yazbeck, yatırım getirisinin artık en kritik sorulardan biri hâline geldiğini açıkladı. Ulusal düzeyde bu getiri; doğrudan ekonomik büyüme, GSYİH artışı, yeni iş imkânları yaratılması, inovasyon kapasitesinin güçlenmesi, üretkenliğin artırılması ve Suudi Arabistan’ın küresel konumunun pekiştirilmesiyle ölçülüyor. Kurumsal düzeyde ise sonuçlar şimdiden gözle görülür hâle gelmiş durumda. Microsoft Copilot gibi araçların kullanılmasıyla çalışanlar, rutin işleri azaltıp inovasyon için daha fazla zaman ayırarak görevlerini daha hızlı ve kaliteli şekilde yerine getirebiliyor. Yazbeck, önümüzdeki dönemde elde edilen kazanımların, yeni iş modellerinin geliştirilmesi, müşteri deneyiminin iyileştirilmesi, operasyonel süreçlerin basitleştirilmesi ve çeşitli sektörlerde verimliliğin artırılması gibi alanları da kapsayacak şekilde genişleyeceğini vurguluyor.

2026... Büyük dönüm noktası

Microsoft, 2026 yılının ikinci yarısında Dammam’da yeni bir bulut bölgesi açmaya hazırlanıyor. Bu bölgede Azure, Microsoft 365, Dynamics ve Power Platform, siber güvenlik ve yapay zekâ hizmetleri ile Copilot çözümleri de dahil olmak üzere tüm bulut hizmetleri sunulacak. Yazbeck, projenin bölgedeki en büyük ve en modern veri merkezlerinden biri olduğunu belirtti. İnşaatın tamamlandığını ve şu anda testlerin yapıldığını, hizmetlerin kademeli olarak sunulmaya başlandığını aktardı. Yazbeck, bu buluta olan talebin çok yüksek olduğunu, sadece ulusal kurumlardan değil, aynı zamanda hizmetlerini Suudi Arabistan içinde çalıştırmak isteyen uluslararası şirketlerden de büyük ilgi gördüğünü ifade etti; bu kapasite önceden mümkün değildi.

csdfg
Temiz ve büyük veri, başarılı yapay zekâ projelerinin temel dayanağıdır ve Krallık, gelişmiş ulusal veri sistemleri geliştirmek için çalışmaktadır. (Getty Images)

Bu bulutun, sağlık ve finans gibi düzenlemeye tabi sektörler üzerinde anında etkisi olacak. Bu sektörler, ilk kez Suudi Arabistan mevzuatına uygun yerli bulut ve yapay zekâ hizmetlerini kullanabilecek. Yazbeck, Azure ve Copilot hizmetlerinin küçük işletmelerden büyük ekonomik aktörlere kadar tüm kurumlar için geniş ölçekte erişilebilir olacağını ve insan kaynağı ile teknolojik hazırlığın, bu tür dönüşümden hızlı ve etkili şekilde yararlanmanın belirleyici unsuru olacağını vurguladı.

Altyapının ötesine geçen değer

Yazbeck, ulusal bulutun yalnızca teknik kapasite sağlamadığını, aynı zamanda Microsoft’un küresel ortak ekosisteminin Suudi Arabistan’a girişini mümkün kıldığını vurguladı. Bu durum, iş yazılımlarından güvenlik teknolojilerine ve veri analizine kadar binlerce gelişmiş çözümün Suudi kurumları tarafından doğrudan kullanılabilir hâle gelmesi anlamına geliyor. Yazbeck, bu entegre ekosistemin, altyapının kendisinden daha değerli olduğunu belirterek, inovasyonu hızlandırmada ve yeni hizmetler geliştirmede en etkili faktör olduğunu ifade etti.

Egemenlik ve güvenlik

Yazbeck, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, dijital egemenlik kavramının artık hiçbir ulusal teknolojik altyapıda göz ardı edilemeyecek bir unsur hâline geldiğini vurguladı. Suudi Arabistan, bulut hizmeti sağlayıcılarının ulusal hassas altyapıları barındırırken en yüksek güvenilirlik standartlarına uymasını şart koşuyor ve Microsoft da bunu açılış öncesinde sağlamak için çalışıyor. Dammam’daki bulut merkezlerinin faaliyete geçmesiyle birlikte, bu yapılar fiilen Suudi Arabistan’ın egemen altyapısının bir parçası olacak ve en üst düzeyde koruma gerektirecek. Şirket, siber güvenlik alanına yıllık milyarlarca dolar yatırım yapıyor ve bugüne kadar benzeri görülmemiş siber saldırıları püskürtmeyi başardı; bu da ulusal altyapıların karşı karşıya olduğu tehdit düzeyini ortaya koyuyor. Microsoft ayrıca, veri yönetimi, egemen bulut çözümleri, veri sınıflandırma araçları ve kurumlara operasyonel esneklik ve ölçeklenebilirlik sağlayan hibrit seçenekler içeren geniş bir ekosistem sunuyor. Yazbeck, dijital egemenliğin tek bir kavram olmadığını, veri koruma, yasal denetim ve altyapının ulusal sınırlar içinde bulunması gibi bir dizi gereksinimden oluşan bir yelpaze olduğunu belirtti.

Veri... geleceğin mükemmelliğinin kaynağı

Yazbeck, yapay zekanın başarısında verinin kritik rol oynadığını ifade etti. Bu nedenle ulusal düzeyde stratejik tartışmalar, her zaman ulusal verilerin ne kadar hazır olduğu sorusuyla başlıyor. Suudi Arabistan da bugün, İletişim Bakanlığı ve yerli şirketlerle iş birliği içinde, en yüksek standartlara uygun, büyük ve düzenli bir veri ekosistemi kuruyor. Bu ekosistem, Arapça dil modelleri geliştirmek ve küresel ölçekte rekabet edebilecek kapasiteye ulaşmak için temel bir dayanak oluşturuyor. Yazbeck’e göre en etkili yaklaşım, sıfırdan yeni modeller geliştirmek yerine, küresel modellerin yerel verilerle optimize edilmesi. Bu yöntem, süreci hem daha sürdürülebilir hem de daha doğru kılıyor. Ayrıca Yazbeck, sorumlu yapay zekâ çerçevesinin benimsenmesi gerektiğini belirtti; sadece hızın yeterli olmadığını, teknolojinin güvenli ve güvenilir kullanımının en başından itibaren inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Microsoft, ulusal kurumlarla birlikte, kötüye kullanımı önleyen, veri güvenliğini sağlayan ve adil, şeffaf modeller geliştiren politikalar üzerinde çalışıyor. Yazbeck, bu temellerin vatandaşlarla yeni teknolojiler arasındaki güvenin geleceğini belirleyeceğini ifade etti.

Beceri eğitimi... ulusal bir avantaj

Yazbeck, insan becerilerinin ulusal kapasitenin gerçek motoru olduğunu vurguladı. Suudi Arabistan’ın güçlü bir altyapıya sahip olması tek başına yeterli değil; bu altyapıyı çalıştıracak ve geliştirecek yetenekler de gerekiyor. Yazbeck, Suudi gençliğinin ülkenin en büyük rekabet avantajı olduğunu belirtti; zira yeni nesil dijital bir dünyada doğmuş ve modern teknolojilerle doğal bir esneklik ve akıcılıkla etkileşim kurabiliyor.

Son iki yılda Microsoft, İletişim Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı ile ortak programlar aracılığıyla bir milyondan fazla Suudi’ye eğitim verdi. Ayrıca ortak yapay zekâ akademisi, kırkın üzerinde üniversiteden binlerce öğrenciyi mezun etti ve öğretmenleri eğitimde yapay zekâ araçlarını kullanmaları için kapsamlı programlarla destekledi.

Evlat edinmeden liderliğe

Yazbeck, Microsoft’un ulusal bulutun faaliyet gösterdiği ülkelerde etkisini titizlikle değerlendirdiğini vurguladı. Bu değerlendirmeler; istihdam yaratma, GSYİH’ye katkı, start-up şirketlerin büyümesi, iş ortağı ekosisteminin genişlemesi ve bilgi üretiminin artması gibi alanları kapsıyor. Yönelimler, Suudi start-up’ların hızla yapay zekaya dayalı çözümler geliştirmeye yöneldiğini gösteriyor. Bu şirketler, bulut kredileri ve teknik destekten faydalanarak ürünlerini daha hızlı geliştirebiliyor. Yerel yapay zekâ kapasitesinin mevcut olması sayesinde, bu şirketler pazara daha hızlı girebilecek ve ürünlerini ulusal düzenlemelere tam uyumlu şekilde piyasaya sürebilecek.